.. |
|
................. |
............ |
............ |
............ |
ERGENLİK DÖNEMİ |
Hazırlayan:
BELCETUQUE Hülya Yalçınkaya (Dulkadiroğlu) |
........................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................ |
............ |
............ |
Doğumdan itibaren çocuk;
etrafını saran fiziki ve sosyal çevreye uyum
mücadelesi verirken, bu çabasında en büyük desteği anne ve
babasından
alır. Çocuk, kendini ifade edebilmeyi, kendi kendini yöneten bir
birey
olabilmeyi ailesinden öğrenir. Özellikle anne, baba, çocuğun
kişiliğinin
oluşumunda temel rolü olan özdeşim modelleridirler. Çocuk bu özdeşim
modellerini kendine örnek alır ve adeta onların yaşam biçimlerini
taklit
yoluyla öğrenir.
Bu öğrenme süreci içinde, onun, sevgiye, güvene çevresindekilere
inanmaya, bağımsızlığa, başka bir deyişle büyüdükçe bazı şeyleri
kendi
başına yapabilmeyi öğrenmeye ihtiyacı vardır . Anne ve babaların,
çocukların ihtiyaçlarını dikkate alabilmeleri için, onlarla iletişim
kurmaları gerekir. Ailesiyle olan iletişimi, çocuğun dünyasında
büyük önem
taşır. Anne-baba ve çocuk üçgeninde, tarafların duygu ve
düşüncelerini
birbirine aktarmaları ve başarılı bir diyalog kurabilmeleri halinde
sorunlarına çözüm bulmaları mümkündür. İletişimin kurulamaması,
duyguların
bastırılması ve sorunların çözümlenememesi anlamına gelir ki; böyle
bir
aile ortamı, bireylerin gelişimi bakımından sağlıksız olabilir.
Çocuğun özellikle kişiliğini aradığı ergenlik döneminde (11-16),
anne-baba desteğine çok ihtiyacı vardır. Ergenlik döneminde ergenin
en
önemli doğal çevresi ailesidir. Ancak aile ile çatışmaların en fazla
olduğu dönem de ergenlik dönemidir. Aile içi çatışmalar genellikle
11 yaş
civarında başlamakta ve 15-17 yaşlarında en yüksek düzeye ulaşmakta,
dönemin sonunda ergen çevresi ile tekrar iyi ilişkiler
kurabilmektedir.
Ergenlik yılları çocuklar ve onların ebeveynleri için hem büyülü hem
de
endişe vericidir. Erik Erikson ergenlik çağındaki çocukların
karşılaştıkları en büyük büyüme olayının kişisel kimliğinin
gelişmesi
olduğunu söyler. Bu kimlik ya da benlik duygusu, güçlü ve sağlıklı
olmak
zorundadır ki gençler, büyüyen ve katılımcı yetişkinler olarak
sorumluluklarıyla başarılı bir şekilde başedebilsinler. Bu dönemde
ergen,
anne-babasına karşı bağımsızlık savaşı vermektedir. Kendi
kararlarını
verebilmek ve kendi değer yargılarına sahip olmak isterken,
anne-babanın
desteğine de gereksinim duymaktadır. Böylece ergende bağımlılık ve
bağımsızlık duyguları bir arada görülmekte ve gerilime neden
olmaktadır.
Karşıt duygular anne-babada da görülmektedir. Bir yandan ergenin
büyümesini isterken, diğer yandan da ona bir çocuk gibi
davranmaktadırlar.
Anne-babaya göre ergen, hala yetişkin ideallerine göre yönetilmesi
gereken
bir çocuktur.
Çocuklar, anne-babalarının artık onları birer çocuk olarak
görmemelerini, çünkü değiştiklerini ve büyümekte olduklarının kabul
edilmesini istemektedirler.
Ergenlik çağındaki çocuklar son derece sempatik ve çekici
olabilirler, ama ne yapacakları asla tahmin edilemez. Bir dakika çok
öfkeli ve hiddetli, bir dakika sonra sakin, neşeli ve arkadaş
canlısı, bu
tür ani davranışlara bazen kendileri de anlam verememektedirler. Bu
nedenle ebeveynlerin en önemli görevi, ergenlik çağındaki
çocuklarının
güçlü, sorumluluk sahibi, mutlu insanlar olarak yetişmelerinde ve bu
fırtınalı dönemi en sakin şekilde geçirmelerine yardımcı olmaktır.
*Hafize Özal İlköğretim Okulu Müdür Yardımcısı (Aile Ekonomisi ve
Beslenme
Uzmanı) |
............ |
............ |
|
............ |
|
................. |