.

..............................
..



.................
............
............
............
MUHABBETİN DİLİ OLSUN…
BELCETUQUE Gürbüz Yalçınkaya
........................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................

............

............

İnsanoğlu olarak yaşamın getirdiği rekabet ve hırs dolu anlarını öylesine doyumsuz yaşıyoruz ki, sanki, ilahi bir alemden ses gelse ve dese ki “ ey insanlar siz neden bu kadar ihtirasa bürünmüş halde yaşıyorsunuz, kendinize gelin “ dese dahi, bu gaflet uykusundan uyanamayacak kadar derin bir hırs denizinin altına dalmış misali duymayacağız.

Her insanın yaşam süresinin bir sınırı var ve bu süre geri dönüşü mümkün olmayacak şekilde düzenli olarak işliyor. Ölüm kendisini bir şekilde hissettirdiğinde ise, insanoğlu aciz bir şekilde, yaşamının keşkelerini sıralamaya başlayarak “ keşke bir kez daha hayatı tekrar yaşamak mümkün olsaydı“ diyecek kadar biçare oluyor.

Öyle ya ;

Birlikte aynı toplumu paylaştığı ve basit nedenlerle kırgın olduğu insanların tekrar muhabbetini kazanmayı istiyor.

Para hırsının duyguları körelttiği yaşamı, kişilerarası ilişkiler de, sevgi ve saygının temel payda olacağı ilişkileri tesis etmeyi hayal ediyor.

Ayıp ve insan zafiyetlerini ön plana çıkaran konuşmalar yerine, insanlardaki güzel ve duygu yüklü yönlerini konuşmanın önemini anlıyor.

Çıkar ilişkilerine dayanan sahte dostlukların kurulduğu ilişkileri terk edip, acı ve sevinçte birlikteliklerin doğal mecrasında yaşandığı dostlukları bulabileceğini umuyor.

Ölüm kokusunu aldığında “keşkelerin“ bozduğu psikolojisinin yerine, ne mutlu ki bu anımı da paylaşacak can dostlarım varmış edasına girmenin mümkün olduğuna inanıyor.

Makyajının bozulmaması için kendine yaklaşan çocuğunu iterek, “şimdi sarılma“ diyen kadın, keşke çocuğuma daha fazla sevgi verseydim diyerek “keşkeleri“ sıralıyor.

Sevgi ve saygı görememiş bir uzun yılın muhasebesini yaparak, bu kavramlar adına girişimlerde bulunarak insanlardan saygı ve sevgi görebilmek adına geç atılmış adımları atıyor ama ne yazık ki doğal bir geri bildirim alamıyor, zamanın artık geç olduğunu kabullenmek dışında “boynu bükük” misali durgun bir ruh haliyle yaşamın içerisindeki rolünü oynamaya başlıyor.

İnsanların mana ifade etmeyen konuşmaları, birbirleriyle ilişkilerinde bir sorumsuzluğa yol açıyor ve bunun sonucunda olumsuz bir duygu girdabında boğuluyor. Pişmanlık adına atacağı adımları düşünmekle beraber “ kibir “ duygusu kendini bırakmıyor, çünkü, “ henüz erken! “ diyor ve “kibir duygusu kendini bıraktığında “ insan ; artık dönüşün geç olduğunun bariz farkında oluyor.

İnanç dünyası, insandan insana farklılık gösterir ama asırlardır bu farklılık adına insanlar birbirlerini boğazlar veya zıt kutup olduklarını kabul etmekle birbirlerine yaşamı zor kılmanın, kendilerince hesabını yaparak, bu yönde fikri ve icrai faaliyetlere girerler. Bunun için en vahşi yöntemleri keşfetmek için birbirleri ile yarışırlar ve isteklerine ulaştıklarında, “ zafer kazanmış bir komutan edası “ ile mağrur bir duruş ile zaferlerini kutlarlar. Sonra zaman geçmiştir, doğru yolu bulduğunu sanır ve kendilerinden sonraya ahkam keserek yaşamın doğruları üzerine “ sözlü kitaplar!” yazarlar, konuşurlar, konuşurlar…

Zaman geçiyor, hepimiz biraz daha kendimize çeki düzen vermek zorundayız. Kısır çekişmelerin ve birimiz için “ötekileştirilmiş insan veya insanlar yaratmanın “ bir mantığı olmasa gerek.

Şöyle bir hesap yapalım; kırgınlıklarımızın birbirimize ne gibi bir getirisi oldu? Sonra düşünelim, “peki bu kırgınlıklarımız olmasa idi ne kaybederdik?“

Elbette çok şey kazanırdık. Gelin yanlış olan ve affettiğinizde bir şey kaybetmeyeceğiniz tüm konularda doğru veya yanlış siz olun fark etmez, “kırgın olduğunuz insanları arayan siz olun, inanın gurunuz örselenmez'' içinizdeki anlamsız gururu daha doğrusu ismini gurur olarak bildiğiniz kibiri yenin.

Güzel yarınlarda muhabbet dolu günlerde görüşmek dileği ile…

............

BELCETUQUE Gürbüz Yalçınkaya'nın Diğer Makaleleri >>>

............


............

.................