.. |
|
................. |
............ |
............ |
............ |
THAMADEMİZ HAJEMİGO BAHRİ
ÇELEN İLE RÖPORTAJ |
BELCETUQUE Orhan Yalçınkaya |
........................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................ |
............ |
............ |
05 Mayıs 2008 Pazar günü
saat 12:00 sularında, thamade HAJEMİGO Bahri
Çelen amcanın evine, İlçe Nüfus Müdür Vekilimiz Ali Öztürk ve Sağlık
memurumuz BATÜ Yusuf Can ile birlikte misafir olduk. Kendisinin
sıcak
ilgisi ve doyumsuz sohbeti ile çok güzel bir kaç saat geçirdik.
Başladı
eskilerden anlatmaya, o kadar güzel bir anlatımı vardı ki, sanki
bizde o günleri
yaşamış gibi olduk. Bu sohbetten sizin için bir kaç bilgi aktarmanın
uygun
olacağını düşündüm...
Thamademiz Bahri Çelen çocukluk döneminiz ile ilgili ne söylemek
istersiniz?
1934 Yılında eski ismiyle SITMA (Akçakent) köyünde dünyaya geldim.
Çocukluğum köyümüzde geçti, annemi ve babamı küçük yaşlarda
kaybettim,
çocukluğumu doya doya yaşayamadım, çünkü çalışmam gerekiyordu ama
bütün
bunlara rağmen yine de güzel günlerimiz geçti.
Kooperatifçilik, nahiye sorunlarına koşuşturma ve ilçe sonrası
Belediye
encümeni olarak yoğun tempo hizmet verdiniz, neler söylemek
istersiniz?
1956 yılında Akçakent Tarım Kooperatifi'nde memuriyet hayatına
başladım ve
1982 yılında bu kurumdan emekli oldum. Kendi memleketimde, kendi
insanlarıma hizmet vermekten onur duydum, şimdi ise emekliliğimin
tadını
çıkarıyorum.
Ben Akçakent Belediye Başkanlığı'nda 9 yıl encümenlik yaptım.
Köyden, ara
bir dönem geçirmeden, yani Belediyelik olmadan ilçe olduk, onun için
sıkıntılar çektik. Hizmette sınır yoktur ama maddi sıkıntılar içinde
ancak
bu kadarını yapabildik, gönül isterdi ki daha iyi olsun. Ana bir
ulaşım
yolu üzerinde yer almayan bir yerleşim birimisiniz, fabrikanız yok.
İşte
böyle olunca da dur durak bilmeden siyasiler ile birlikte çalışarak
toplumunuza bir şeyler vermeye çalışıyorsunuz.
2000 yılında Hac görevini yerine getirdim, şu anda kendi halinde
emekliliğinin tadını çıkaran biri olarak, siz gençlerin katkıları
ile
ilçemizin daha da gelişmesini görmeyi çok çok isterim. İnşallah
ilerleyen
zamanda bunlar da olacaktır.
Akçakent size ne ifade ediyor?
Akçakent doğum büyüdüğüm yerdir. Benim Ankara’da 2 tane oğlum var
bazen
onların yanına kalmaya giderim ama rahat edemem, çünkü Akçakent’in
havası
suyu insanı çekiyor. Akçakent küçük ve sakin bir yer, insanları
sıcak
kanlı, dile kolay tam 74 yılım burada geçti.
Akçakent eskiden fakir insanların bulunduğu bir köydü ve bizim
dönemler
çok çekti, buna rağmen insanlarımızda saygı ve sevgi hep vardı.
Yakacağımız meşe odunundan elde edeceğimiz bir iki çuval kömürü
Kaman veya
Kırşehir iline 60 km hayvanla götürdükten sonra, aldığınız üç kuruş
ile
evinize ekmek getirmeye çalışırdınız. Ormancılar Kırşehir girişinde
yakalarsa eşeğinizde elinizden gidiyordu.
Şimdi ise, sorunlarımız bulunmakla birlikte Akçakent bir ilçe ve
1990
yılından bu yana gençlerimiz için iş alanları açıldı, bir çok genç
artık
sabah uykusundan kalktıktan sonra eskisi gibi kahveye değil, işine
gidiyor. Eski bizim gençlik dönemlerimizi düşündüğümüzde bu oldukça
önemli
bir gelişme ve bu bizi çok mutlu ediyor. İlçe olmamızda ve
hizmetlerin
getirilmesinde emeği geçenlerden Allah razı olsun.
Çocuklarınız ve torunlarınız ile ilgili ne söylemek istersiniz?
Benim 3 oğlum ve 3 kızım var, erkek çocuklarım kamuda görev
yapıyorlar,
çocuklarımın bana karşı olan saygıları bir baba olarak beni mutlu
ediyor.
Hatta davranışları halen bizim dönemimiz gibi Xhabze’ye uygun, bu
kültürümüz için önemli ve böyle olmaları ancak kültürümüzü ileri
kuşaklara
taşır. Tabi şimdi çocuklarım deyince bir de, torunlarım var ve
hepside
bir birinden tatlı. Biz büyüklerimizin yanında çocuklarımızı
sevemedik ama
iş torun olunca bu bir başka oluyor.
Gençlere ne söylemek istersiniz?
Akçakent’in gençlerinden çok memnunum, hepsi saygılıdır, yalnız
birisi
hariç! Ali hoca!.(İlçe Nüfus Müdür Vekili ) Camiye namaza gittiğimde
ayağımdaki problemden dolayı, üzerinde oturarak namaz kıldığım
sandalyemi
çalıp saklıyor, bununla da kalmıyor, şapkamı cemaatten başka
insanların
şapkası ile değiştiriyor! (Kahkahalar) Bu işin şakası, gençlerimizin
eğitime önem vermelerini özellikle istiyorum, gönül ister ki,
gençlerimizi
daha iyi yerlerde ve devlet kademelerinde görelim, bunlar bizlere
onur
verir, zamanla bunların olacağına da inanıyorum.
Düğünler denince akla siz gelirsiniz, unutamadığınız bir anı var
mı?
Akçakent’te düğün denince ilk akla gelen benim olmam, yaptığım
muzipliklerle alakalı, arkadaşlara çok eziyet verirdim.
Köyümüzde bir düğün yapılıyordu, bu düğüne Sekili kasabasından olan
ve
berberlik yapan bir şahıs geldi. Tabi bizim düğünler malum, mahkeme
falan
derken bu yabancı arkadaşı cezalandırdık. Önce bulup getirdiğim bir
köpeği
tımar ettirdim, arkasından devam eden yargılama sonucu, “evin
tavanına ip
ile bir soğan astım, ama soğanın her tarafına toplu iğne
batırmıştım,
berberin elini arkadan bağladım ve soğanı ağzıyla yemesini istedim,
adamcağız soğanı ağzıyla her ısırmasında, ağzına toplu iğne
batıyordu,
ısırmazsa elimde sopa ile sırtına vuruyordum.“ Bu düğünden bir süre
sonra
zaten sürekli gittiğim Sekili kasabasına yolum düştüğünde, bu berber
arkadaş beni dükkanının kapısında karşılıyordu, çünkü o düğünde çok
korkmuştu, öyle ya bizim adetleri bilmiyor.
Bu güzel sohbet için thamademize saygılar sunuyoruz |
............ |
............ |
|
............ |
|
................. |