Çerkeslerin efsanevi
yoldaşıydı at. Atcılık da binlerce yıllık geçmişten süzülerek
gelen bir uğraş. Ancak, yüz yıldan fazla süren Kafkas- Rus
Savaşı ve sürgün zamanlarında, Çerkes at cinslerinin hemen
tamamı kayboldu, bu eşsiz atlardan geriye sadece tek bir cins
kaldı.
Her Çerkes, ata özel bir bağıllık, sınırsız bir sevgi duyar. Onu
kardeş sayar, özenle korur. Ata duydukları bu yakınlık ona
verdikleri isme de yansır. Çerkesler, ata " ŞI " der; ki bu aynı
zamanda erkek kardeş anlamındadır. Öyle ki Çerkesler, mahmuzu
ilk gördüklerinde ne işe yaradığını anlamamışlar ve ata acı
vereceği gerekçesiyle benimsememişler. |
|
|
Yine aynı nedenle
Çerkes, yumuşak deri uçlu kamçısıyla atına nadiren vurur. Onlar
kamçıyı sadece bir simge olarak taşır. Kamçı genç kızın sevgilisine
vereceği güzel bir hediye veya atlı oyunlarda ödül olabilir ancak.
Nitekim atla ilgili gelenekler Çerkeslerin yaşamında önemli yer
tutar. Örneğin, misafir olunan bir yerden ayrılırken at, başı eve
doğru bakacak şekilde durdurulur ve öyle bilinir. Sağdan dönerek
avludan çıkmak gerekir, keza at kesinlikle kamçılanmaz. Aksi şekilde
davranmak ev sahibinin konukseverliğinden memnun kalınmadığını
gösterir. Çerkes geleneklerine göre bir kadının veya yaşlının
önünden atla geçmek büyük ayıptır. Atlı 30-40 metre kala atından
iner, karşılaştığı kişi yürüyorsa saygılı bir şekilde durur ve sağ
tarafından geçmesini bekler. Karşılaştığı kişi yerinde duruyorsa
atının dizginlerinden tutarak yanından geçmesi gerekir. Atlının
karşıdan gelen bir kadına veya yaşlı bir adama rastladığında atından
inerek gideceği yere kadar ya da izin verilinceye kadar ona eşlik
etmesi gerekir. Atlıya yaya karşılaştığında önce atlı selam verir.
Atlı olarak bir yere gidilirken herkesin konumuna göre bulunması
gereken yer belidir. Yaşça küçük olan, „thamade“nın (yaşlı) solunda
yerini alır. Thamadeye birden fazla atlı eşlik ediyorsa büyük olan
solunda, daha genç olan sağında yer alır. Ölüm haberi getiren atlı,
atın ters tarafından, yani sağından iner. Bunun dışında atın
sağından inmek uğursuzluk sayılır.
En ünlü Çerkes atı cinsleri Şoloh ve Beçkan´dı. Şoloh, Bestav´da ve
Zelençuk vadilerinde, Beçkan ise Adigey topraklarında yaygındı. bu
cinslerin Kırım pazarlarında yerli koşu atlarından 25 kat fazla
fiyat verilirdi.
Şoloh cinsi atların özelliği, toynakların bardak biçiminde olması ve
arka tırnakların olmamasıydı, bunun için nala ihtiyaç duymuyorlardı.
Beçkan, özellikleri açısından eşsiz bir binek atıydı. Çok sabırlı ve
dayanıklı, Çerkezlerin yaşamının ayrılmaz parçası olan biniciliğin
bütün gereklerine son derece uygundu. Gerektiğinde yemsiz 3-4 günlük
yola dayanabiliyordu. Halk arasındaki tarifiyle Beçkan; „Boynu
düzgün, sağrısı mantara benzer, geyiğinki gibi dik baldırları
vardır. Kasığı dardır, genişliği üç parmağı geçmez. Bir kaburgası
fazladır ve dolaysıyla gücü de fazladır
Kundeyt cinsi ise, 7-9 yaşına kadar genellikle özelliklerini
göstermez. Bu cinsin kısrağını iki yaşına kadar basit bir cinsten
ayırmak zordur; çok tüylü ve gösterişsizdir. Ama iki yaşından sonra
değişmeye başlar. Tüyleri düzelir, karnı toplanır, kulakları
sivrilir, asıl görünümünü almaya başlar.
Bu cinslerden başka Zelençuk vadilerinde prenslerin adlarıyla anılan
Alheskir, Hağundoko, Hatohşoko cinsleri ve Yecebukay´da Yivuan cinsi
atlar biliniyordu. Bu cinsler mükemmel binek atı nitelikleriyle ve
prenslerin özel damgalarıyla tanınıyordu. Çerkesler atı sadece
binmek için yetiştirirler ve sadece aygırlara ve iğdiş edilmiş
atlara binerlerdi.
Kısrak süreleri sadece üreme amacıyla tutulurdu.
En varlıklı ve nüfuzlu at yetiştiricisi olan Çerkes prenslerinin
süreleri hiçbir zaman 150-200 kısrağı geçmezdi. Kendi damgası olan
her prens kendi at cinsine sahip olabiliyordu. Çerkesler ayrıca
donlarına göre atların nitelikleri olduğuna inanırlardı. Tarihçi ve
etnograf A. H. Zafes´in yazdığına göre tercihleri demir kırı ve doru
idi, alacalı at hiç yetiştirmezlerdi.
Rus- Kafkas Savaşı ve sürgün zamanlarında Çerkes at cinslerinin
hemen tamamı kayboldu. Kalan cinsler de Rusya´da ki iç savaş
yıllarında yok oldu. Son Şoloh cinsi atlar da Birinci Süvari Ordusu´nun
birlikleri için dağlardaki otlaklarından indirildi ve kaybolup
gittiler. Kafkasya´da Sovyet iktidarıyla birlikte Çerkes atçılığının
da sonu geldi. Çerkeslere at sahibi olmaları yasaklandı. Zelençuk
vadilerinde kalan cins atlar da ilk Sovyet haraları kurulunca diğer
cinslerle karıştı. Böylece 25-35 Çerkes atı cinsinden bugüne sadece
Şağdiy kalabildi. Kalan bu tek Çerkes atı cinsi, dünya atçılık
literatüründe “ Kabardey “ (Kabardian) cinsi olarak bilinir. En iyi
dağ atlarından biri kabul edilir. Kaygan dağ patikalarında yürümek,
nehir geçmek, derin karda ilerlemek konusunda inanılmaz yetenekleri
vardır. Dik kayalık patikalarda dengesini çok iyi korur. Ani ısı
değişikliğinde ve hava basıncına karşı dayanıklıdır. Ayrıca
karanlıkta ve yoğun siste yollarını bulmalarını sağlayan şaşmaz yön
duygularına sahiptir. Yüz elli kilogram yükle günde 100 kilometre
yol kat edebilirler. 1935-36´da Kafkas Dağları´nda yapılan bir
trialde Kabardey atları üç bin kilometrelik mesafeye kötü hava ve
arazi koşullarında 37 günde tamamladılar, bu bir rekordur. |