Değerli Akçakent.org
site katılımcıları;
Bundan böyle sitemizde, 32 yıl önce kurulan, 1978 yılında ilk
silahlı eylemini yapan ve 1984 yılından bu yana da başta Doğu ve
Güneydoğu illeri başta olmak üzere dolaylıda olsa neredeyse
ülkemizin genelinde faaliyet yürüten ve toplam 40.000 civarında
insanımızın ölmesine neden olan bölücü terör örgütü bilindiği ismi
PKK, şimdiki ismi KCK ve diğer terör örgütleri ile ilgili olarak siz
site katılımcılarını aydınlatmaya çalışacağız.
Konunun tarafınızdan daha iyi anlaşılabilmesi için merak ettiğiniz
soruları gönderebilir veya mevcut bilgilere katkıda
bulunabilirsiniz. Amacımız terörle mücadelenin sadece güvenlik
güçlerimiz tarafından yürütülmesi gereken bir çalışma olmadığını
anlatmak, toplumsal duyarlılığı en üst seviyeye çıkarmak ve terörle
mücadelede vatandaş olarak bilinçlenme temelinden başlayarak
sorumluluk ve ödevlerimizin ne olması gerektiğine
cevap aramak, bu ülke için şehit ve gazi olan vatan evlatlarının
anısına sahip çıkarak gençliği bilgilendirmek, magazinsel ve slogan
temelli değil, gerçek ve sorumluluk temelli milliyetçi neslin
yetişmesine katkı sağlamaktır. Bunun için başta bölücü olmak üzere,
diğer terör akımlarının temelinde yatan nedenleri tarihsel süzgeçten
geçirip siz okurlarımıza sunmaya çalışacağız.
Biz Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları olan Akçakentliler olarak şuna
inanıyoruz;
Bu ülkede yaşıyoruz ve çok seviyoruz, şehitler ve gazilerimize
saygılarımızı sunuyoruz, onların anılarını yüreğimizde hissediyor ve
kutsallığına daim inanıyoruz, kültürel yozlaşmaya bağlı olarak
ortaya çıkacak neslin, ideolojik olarak beslenmiş terörün en sevdiği
toplumsal yapı olduğunun farkındayız, onun için söylem temelli
değil, eylem temelli bir milliyetçi toplum düzenine inanıyoruz, bu
ülkenin korunmasında, “ sıra bize gelmeden , harekete geçmeliyiz “
sloganına inanıyoruz. Atalarımızın akıttığı kanlarla sulanmış bu
toprakların sahibi gibi davranıp kendini böyle pazarlayan, aslında
parazit gibi yaşayan sözde milliyetçilerin zamanının dolduğuna da
inanıyoruz…. Biz inanıyoruz, terör illetini yeneceğimize ve onun
uşaklığını yapan legal uzantılarının defterini düreceğimize de
inanıyoruz…
Bugün, ülkemizdeki bölücü terörün niçin uzun yıllarca ülkemizde
devam etmesi için dış güçlerin destek verdiğini “ Ülkemizin
jeopolitik ve coğrafi yönden önemine “ atıfta bulunarak
başlayacağız, akabinde ülkemizdeki terörün tarihsel geçmişine
bakarak, çok boyutlu bakış açıları ile irdelemeye çalışacağız.
Ülkemizin Jeopolitik ve coğrafi Açıdan Önemi
Ülkemizin jeopolitik ve jeostratejik açıdan önemli bir mevkide yer
almasını şöyle sıralayabiliriz.
Ülkemiz, Asya-Avrupa ve Afrika'nın düğüm noktasında olup, her üç
kıtaya harekat imkanı sağlar,
Ülkemiz, Kafkas ülkelerine, ortadoğu ülkelerine ve doğu Akdeniz'e
hakim bir konumda yer alır,
Ülkemiz, Karadeniz'i Akdeniz'e bağlayan yegane deniz yolu olan
boğazlara sahiptir,
Ülkemiz, coğrafi olarak Asya ve Avrupa’yı birbirine bağlayan bir
köprü durumunda bulunur,
Ortadoğu dolayısıyla dünya petrol rezervlerinin % 65’nin, kauçuk
üretiminin % 72’nin bu coğrafyada bulunması, ülkemizinde bu bölgeyi
kontrol edebilecek bir konumda bulunması. Bor rezervlerinin % 75’nin
topraklarımızda bulunması. Basit bir hesap ; Irak dünyanın 4’üncü
büyük petrol üreticisi, kanıtlanmış rezerv 120 milyar varil, tahmini
rezerv toplamı 230 milyar varil, çıkarma maliyeti varil başına
dünyada en düşük yani 1 dolar, 1 varil 80 dolar ise ; 80-1=79 dolar,
230 milyar X 79 dolar = ben hesaplayamadım.
Ülkemiz, Batı savunma sisteminin son ve en önemli halkasını
oluşturur,
Ülkemiz, zengin yeraltı ve yerüstü kaynaklarına sahip olmasından
kaynaklı olarak, tarihin hemen hemen her döneminde dış güçlerin
faaliyet alanı haline gelmiştir.
Ülkemizin, Ortadoğu, Basra Körfezi ve Ege dahil Doğu Akdeniz'i
kontrol edecek bir coğrafi konuma sahip bulunması.
Komşumuz bulunan 8 ülkede farklı dini inançlara ve geleneklere sahip
olan bu toplumlar, zaman zaman birbirleri ile çatışan ideolojilere
sahip siyasi rejimler tarafından yönetilmektedir, buda ülkemizin
konumu itibariyle sürekli bir tehditle karşı karşıya kalması
demektir.
Konuyu biraz daha açacak olursak ;
Avrupa Birliği içindeki bir Yunanistan'la sorunlarımızın halletmemiz
oldukça güçtür. Özellikle Yunanistan'ın karasularını 12 mile
çıkarması Türkiye'yi güç durumda bırakabilecektir. Yunanistan'la
sorunların mevcut gelişmelere paralel olarak derinleşmesi halinde bu
tehdidin mevcut durum içinde bertaraf edilmesi oldukça
güçleşecektir.
Güneydoğu sorunu ve bu sorunun ilgili bölge devletleri ile diğer
devletlerce istismarı Türkiye için en önemli tehdidi
oluşturmaktadır.Ortadoğu ülkelerindeki su sorunu ve müşterek
akarsulara bağımlılıkları Irak ve Suriye ile Türkiye arasında daima
bir sorun olarak devam etmesi kaçınılmazdır. Bu durum ve bu
ülkelerle mevcut su ve diğer sorunlar,
Suriye ve Irak'ı da karşımıza bir tehdit olarak çıkarmaktadır.
Dini devlet düzenine sahip İran ve diğer Arap ülkeleri, bölgede tek
laik Müslüman devlet olan Türkiye için daima potansiyel tehdit
olmaya devam edecektir.
Nihayet eski SSCB'nin dağılmasına paralel olarak Kafkaslarda oluşan
ve oluşacak olan anlaşmazlık ve çatışmalar bu ülkelerle Türkiye
arasında gelişecek ekonomik, sosyal ve kültürel ilişkilere paralel
olarak Türkiye'nin de bu sorunlarla buluşmasına neden olabilecektir.
Yine önemli bir konuda ABD nin Irak’ı işgali ile Irak ülkesinde
ortaya çıkan belirsizlik ve ortaya çıkması muhtemel yeni siyasi
yapıların yansımaları ülkemizi olumsuz etkileyecektir.
Bütün bu özellikler ülkemize dünya güç merkezleri için mutlak
kontrol ve elde bulundurulması gerekli bir hedef olma niteliği
kazandırmaktadır. Özet olarak ifade etmek gerekirse, Türkiye'nin bu
coğrafi, jeopolitik ve jeostratejik değeri onun hassas coğrafi
konumundan ve mevcut yapısından kaynaklanmaktadır.
Esen kalın… |