DİN - TERÖRİZM TEMELİNDE,
TERÖR ÖRGÜTLERİNCE İSTİSMAR EDİLEN KAVRAMLARIN ANALİZİ |
Akcakent.Org |
.............. |
|
|
|
|
|
|
Din ve mezhep herkesin
vicdanına kalmış bir iştir. Hiç kimse hiçbir kimseyi, ne bir din, ne
de bir mezhep kabulüne icbar edebilir. Din ve mezhep, hiçbir zaman
politika aleti olarak kullanılamaz.”
Mustafa Kemal ATATÜRK
İnsan, Kur’an-ı Kerim’in ifadesiyle “En Güzel Surette (Ahsen-i
Takvim) üzerine” [1] yaratılmıştır. İnsan, diğer yaratılanlardan
akıl ve şuur sahibi olması, iradesinin olması hasebiyle farklıdır.
Toplumsal ilişkilerin sınırları hukuk kuralları ile
düzenlenmektedir. Ancak örf-adet, ahlak ve din kurallarının da hukuk
kuralları gibi bir müeyyidesi olmasa da, insani ilişkilere yön
vermede katkıları inkar edilemez.
Din Olgusu
Tarihsel olarak, ne kadar geriye gidilirse gidilsin, dinsiz bir
topluma rastlamak mümkün değildir. Din, ilk insanla beraber var olan
bir olgudur. Din, “Akıl sahibi şuurlu insanları kendi irade ve
arzuları ile hak ve gerçeğe, mutlak doğruya götüren, insanlara
saadet yollarını gösteren ve peygamberlere gelen vahiylere dayanan
ilahi kanunlar manzumesi” olarak ifade edilmektedir.
Din, öncelikle ferdin kendisine bakar. Sonra da ferdin toplum
içerisindeki konumunu ele alır.
Terörizm
Terör, büyük çaplı korku veren ve bireylerde yılgınlık yaratan
bir eylem durumunu ifade ederken; terörizm, siyasal amaçlar için
mevcut durumu yasadışı yollardan değiştirmek amacıyla örgütlü,
sistemli ve sürekli terör eylemlerini kullanmayı bir yöntem olarak
benimseme durumudur.
İslam -Terörizm Paradoksu
Dinin tanımına bakıldığında, dinin amaçladığı nihai hedefin,
insanları bu dünyada ve öteki dünya hayatında mutlu kılmak olduğu
görülmektedir. Ve bu mutluluğa götüren yolun, zorlama ile olduğuna
dair bir hükme rastlamak mümkün değildir.
Kur’an-ı Kerimdeki; “Resulüm! Şüphesiz ki biz bu kitabı sana,
insanlar için hak olarak indirdik. Artık kim doğru yolu seçerse
kendi lehinedir, kim de saparsa ancak kendi aleyhine sapmış olur.
Sen onların üzerinde vekil değilsin.”
“Ey Muhammed! Öğüt ver. Çünkü sen ancak öğüt vericisin. Onların
üzerinde
bir zorba değilsin.”
“Dinde zorlama yoktur.”
Ayetlerden anlaşılacağı üzere, İslam iyiyi ve kötüyü ortaya
koyduktan sonra seçme işini ferdin kendisine bırakmıştır. Bu konuda
herhangi bir zorlamanın olamayacağı bahse konu ayetlerden
anlaşılmaktadır. İslam dini, bu ayetlerle insanlara en geniş manada
din ve vicdan hürriyetini tanımaktadır.
Halbuki terör, cebir ve şiddeti içermektedir. Yani, terörün olduğu
yerde, şiddet, zorlama, yıldırma, korkutma, sindirme, baskı...vb.
vardır. Dinde, zorlama olamayacağına göre, terör, terörizm ve
terörist faaliyetler hiçbir zaman din ile bağdaştırılamaz ve
uzlaşamaz.
Din ile terörizm kavramı arasında bir ilişki değil, çelişki
mevcuttur.
Cihat Kavramı
Sözlükte, “çalışmak, uğraşmak, güç ve gayret sarf etmek, bir işi
başarmak için elden gelen bütün imkanları kullanmak” anlamlarına
gelen cihat, dini bir kavram olarak dini emirleri öğrenip ona göre
yaşamak ve başkalarına öğretmek, iyiliği emredip kötülükten
sakındırmaya ve islamı tebliğe çalışmak, nefse ve dış düşmanlara
karşı mücadele vermek anlamına gelmektedir.
Kur’an’da savaşı ifade etmek için daha çok “Kıtal” kelimesi
kullanılmaktadır. Cihadı konu alan ayet ve hadislere bakıldığında,
cihadın sadece savaşı ifade etmeyip, hemen hemen hayatın her
safhasıyla ilgili iyilikler yolunda gayret etme, çalışma ve
kötülüklerle mücadeleyi kapsadığı görülür. Hz. Peygamber, “Gerçek
mücahid nefsiyle savaşandır.”
buyurmuşlardır. Buna göre cihat, hayatın gayesi olarak Allah’a
kulluk etmek, bu uğurda nefsin meşru olmayan arzularına karşı koymak
ve şeytanla mücadele etmek, Allah ve Resulünün koyduğu evrensel
ölçülerin fert hayatında uygulanmasına, toplum hayatında da
yaygınlaştırılmasına çalışmak, islamı tebliğ etmek, ülke ve
Müslümanları her türlü tehlike ve haksız saldırılara karşı savunmayı
içeren kapsamlı bir kavram olup, kalp, dil, el ve beşeri aksiyonun
ortaya konulduğu her türlü alet ve araçla yapılabilen bir eylem ve
davranış biçimidir.
Terör Örgütlerinin Cihat Kavramını Algılaması
Cihat, tanımından anlaşılacağı üzere sadece savaşmak ve öldürmek
gibi manalara gelmemektedir. Hatta, Kur’an’da bu manada spesifik bir
kelimenin (Kıtal) kullanıldığı belirtilmişti.
Ancak terör örgütlerinin cihat algılamalarını ortaya koymak için
referans aldıkları bazı kaynaklardan bahsetmek yerinde olacaktır.
“- İslam; kan, ihtilal, gözyaşı ve cihat dinidir. (Mutaharri)
- Aydınların tarihi ihanetlerle, alimlerin tarihi başkaldırılarla
doludur. (Ali Şeirati)
- Aşk iki rekattır, abdesti ancak kanla alınır. (Humeyni)
- Hizbullahi mesaj, cihada dayalı dindarlıktır. (Ali Korani)”
Terör örgütlerinin, cihat kavramını savaş ve öldürme ile
özdeşleştirmeye
çalışmasının altında değişik sebepler vardır:
1. Öncelikle cihat kavramı gerçek anlamından uzaklaştırılarak,
sadece
şiddet içerikli bir anlam yüklenmektedir.
2. Cihat kavramı, dini literatüre ait bir kavram olduğu için bu
kavram ile,
gerçekleştirilen her türlü faaliyete meşru bir zemin oluşturulmaya
çalıştırılmaktadır.
3. Cihat kavramının dini kisvesi altında, yapılan her türlü eylem
(Öldürme
eylemleri de dahil) din adına yapılıyor gibi gösterilmeye
çalışılmaktadır.
4. Cihat kavramının yanında, şehitlik ve şehadet gibi kavramlar da
empoze
edilmeye çalışılmaktadır. Bu kavramlarla da, gerçekleştirilen
eylemlerde
ölüm olması durumunda, sözde “şehitlik” adı altında ölümün sıradan
bir
ölüm olmadığı vurgulanmaya çalışılmaktadır.
5. Bunların yanında Cennet-Cehennem de vurgu yapılan diğer
kavramlardandır.
Zira, bu kavramlarla da ölündüğü takdirde Cennete gidileceği inanışı
hakim
kılınmaya çalışılır.
İslam’ın konuya bakışı ise şöyledir. Kur’an-ı Kerim’deki;
“Kim bir cana kıymamış, ya da yeryüzünde bozgunculuk yapmamış bir
canı öldürürse, sanki bütün insanları öldürmüş gibidir. Kim de onun
hayatını kurtarmak suretiyle yaşatırsa, bütün insanları yaşatmış
gibi olur.”
“Allah’ın haram kıldığı canı haksız yere öldürmeyin.”
“Kim bir mümini kasten öldürürse onun cezası, içinde sürekli
kalacağı cehennemdir. Allah bunu yapana gazap etmiş, onu lanetlemiş
ve onun için korkunç bir azap hazırlamıştır.”
Şeklindeki ayetlerin hükümleri açık ve nettir, haksız yere adam
öldürmek büyük günahlardan (Kebair) sayılmıştır.
Konuyla alakalı ayetlere ilave olarak başka örnekler de verilebilir.
“- Müslüman, insanların elinden ve dilinden emin olduğu kimsedir.
(Hz.
Muhammed)
- Yaradılanı severiz, yaradandan ötürü. (Yunus Emre )
- Gelin canlar bir olalım. (Hacı Bektaş Veli)
- Ne olursan ol, yine gel. (Mevlana)”
Peki buna rağmen, terör örgütleri nasıl olup da mensuplarını ikna
etmektedirler?
Terör örgütleri, parçacı yaklaşım/maksatlı seçim olarak ifade
edebileceğimiz bir yaklaşımla kendilerine literatür oluşturmaya
çalışmaktadırlar.
Kur’an’da “İçkiliyken, namaza yaklaşmayın.” hükmü mevcutttur.
Kur’an’da “namaza yaklaşmayın” şeklinde bir hüküm vardır denilirse,
bu eksik ve yanlış bir bilgi olacaktır. Ayetten çıkarılması gereken
mana bu değildir. Her orta zekalı insan, bu ayette namaza içkiliyken
yaklaşılmaması gerektiğini kolaylıkla anlayabilir.
Çünkü namaz, kişinin Yaratıcısı ile irtibatını ortaya koyan bir
ibadet olup bu ibadetin şartlarından (Farzlarından) ikisinin “Maddi
Temizlik (Hadesten ve Necasetten Taharet)” olduğu bilinmektedir.
Terör örgütleri de benzer şekilde, Kur’an’dan sadece cihat ile
ilgili ayetleri cımbızla ayıklamakta ve daha sonra kendi dogmatik
felsefeleri çerçevesinde yorumlayarak mensuplarına bir dini anlayış
sunmaktadırlar.
Ve sadece kendi dini anlayışlarının hak ve esas olduğunu, kendi
anlayışları dışındaki her türlü anlayışın dinden çıkmak olacağı
fikrini benimsetmektedirler.
Bu şekilde katı sınırlar içerisinde, bir terör örgütü için gerekli
olan hücre yapılanması ihdas edilmektedir. Yine bu yapılanmalar da
Kur’an’daki ayetlere dayandırılmaya çalışılmaktadır.
Özetle terör örgütleri, yaptıkları her faaliyeti bir dini hükme
bağlamaya çalışmaktadırlar. Ve, sözde dini hükümler (Kendi ihdas
ettikleri hükümler) üzerinde yorum yapılmasına müsaade
etmemektedirler.
Dolayısı ile, terör örgütüne eleştiri getirmek ile dine eleştiri
getirmek bir tutulmaya çalışılmaktadır. Bu sayede örgütün görüşleri
sorgulamasız doğru kabul edilmektedir.
Kur’an, akıl kelimesini, faaliyet, eylem ve çalışma halinde (51)
defa kullanmakla aklı çalıştırmanın önemini belirtmektedir.
Kur’an’ın ayetlerinin düşünülmez bir dogma olduğunu söylemek çok
yanlıştır.
Kur’an’ın ilk nazil olan ayeti “Oku” ’dur ve Kur’an’ın değişik
surelerinde;
“............... Hiç akıl erdirmez misiniz?”
................ Akıl sahipleri için nice deliller vardır”
“........ De ki : Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Doğrusu
ancak
akıl sahipleri bunları hakkıyla düşünür.” İbarelerini görmek
mümkündür.
Sonuç
Terör örgütlerince, din olgusunun istismar edilmesi kolay bir
yoldur. Çünkü, ekonomik veya politik bir vaatte bulunulsa bu yerine
getirilemeyebilir. Ancak dini konulardaki vaatler, daha çok öteki
dünyaya ait hususlardır. İnsanlara “Şöyle yaparsanız Cennete
giderseniz” diye vaatte bulunulduğunda, hiç kimsenin bu dünyada,
vaatte bulunanlardan bir
Cennet talebi olmayacaktır.
Bu yüzden din istismarı, terör örgütlerinin istismar edebileceği
diğer alternatiflere nazaran daha kolay ve etkili bir metottur.
Dinin, insanların mutluluğunu hedeflediği düşünüldüğünde, dinin
istismar edilmesi, yıpratılması, zaafa uğratılması, insanların
mutluluklarının da istismar edilmesi anlamına gelmektedir.
Dini istismar eden terör örgütlerinin niyeti, insanların dinlerini
yaşayarak mutlu olmalarını sağlamak değil, gerçekleştirdikleri
terörist faaliyetlere dini kalkan yapmaya çalışmaktır. Din adına
hareket ettiklerini iddia eden terör örgütleri, dine en büyük zararı
vermektedirler.
Terörün, dili, dini, rengi, ırkı ne olursa olsun ayrım yapılamaz.
Ortak amaçları, devlet otoritesini zaafa uğratmak ve toplumsal
huzuru bozmaktır. Kargaşa ortamları, onlar için bulunmaz
ortamlardır.
Sinekler bataklıkları severler. İşte toplumsal sorumluluğumuz,
bataklıkları kurutmaktır. Zira, çamur herkesin üzerine sıçrayabilir |
|
|
Düşüncelerinizi Yazmak İsterseniz Tıklayınız
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|