.. |
|
................. |
............ |
............ |
............ |
GARMIZEY HABLE-ŞERİCEDİT-SITMA-AKÇAKENT
Atlarla
çıplak ayak yarışan dedemin köyü |
SYNDUKH Ergün Utku |
........................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................ |
............ |
............ |
Anadolu’nun bilinmeyen
Çerkes köylerinden biri olan Garmızey köyü 1884’lü yıllarda
Kafkasya’dan sürülen Çerkesler tarafından kurulmuştur. Kafkasya’dan
yola çıkıldığında 4 köy birlikte iken bu köylerden biri Çorum’a biri
Ankara Bala’ya biri Ankara Gölbaşı yakınlarına yerleşmiştir.
Köylerin isimleri Garmızey, (Şimdiki adı ile Akçakent ya da Sıtma)
Sargızey, Gorgogey’dir. Dördüncüsünün orijinal ismi ne yazık ki
bilinmemektedir.
Garmızey hable; Akçakent Kırşehir Çiçekdağı ilçesine bağlı iken
günümüzde kendi başına bir ilçedir. Kırşehir üzerinden
ulaşılabileceği gibi Yozgat, Yerköy karayoluyla da Çiçekdağı
üzerinden bu ilçeye - köye ulaşılabilmektedir.
Köye İlk gelen 12 aile Akçakent’in 1 km. Kuzey'inde bulunan Eskiyurt
mevkiine yerleşmişlerdir. Yerleşilen yerin engebeli ve dere yatağı
olması nedeniyle bu yer beğenilmemiş ve daha sonra gelen 70 hane ile
birlikte şimdiki yerleşim yerine taşınmışlardır.
1909 yıllarında çevrede yaygın olan sıtma hastalığının tedavisinde,
Garmızey’in suyunun ve havasının iyi geldiğine inanılarak sıtma
hastalarının Garmızey’e geldiği ve şifa buldukları söylenmektedir.
Bu sebeple halk arasında “Sıtma” adı yaygın olarak kullanılmaktadır.
Başka bir söylence de ilk yerleşimin olduğu yıllarda iklime uyum
sorunu yaşayan yorgun ve çileli Kafkasya insanının sıtma hastalığı
sebebiyle yaşanan kayıpları sonucunda köyün bu ismi aldığıdır.
Köyün yakınlarında başka hiç bir Çerkes köyünün olmaması bu köyde
büyük sıkıntılara sebep olmuştur. Kaçınılmaz olarak da asimilasyon
süreci Anadolu’daki pek çok köye göre daha hızlı olmuştur
Garmızey’de.
Köyde şu anda 50 hane Adige vardır. Ağırlıklı olarak Besleneyler
yaşar bu köyde. Birkaç Abzegh sülale vardır. Adigece, çok fazla
Türkçe kelime karıştırılmasına karşın nispeten yaşamaktadır. Gençler
kendi kültürüne yakın insanlarla evlilik yapmak konusunda sıkıntı
çekmektedirler.
Bir dağ köyü olduğu için tarım çok geniş alanlarda yapılamamaktadır.
Ormancılık cılız meşe ormanlarının korunmaya alınması sebebiyle
yapılamamaktadır. Ekonomik sebeplerle köy büyük şehirlere yoğun göç
vermiştir vermeye de devam etmektedir. Özellikle Ankara başta olmak
üzere Kırıkkale, Yozgat, Eskişehir, İstanbul ve İzmir’de Garmızey’li
pek çok Adige yaşamaktadır.
Kafkasya’da Çerkessk-Karaçay Cumhuriyeti’nde Başkent Çerkessk
yakınlarında aynı isimle Garmızey köyü olduğu bilinmektedir, köyden
bazı ailelerce anavatan ziyaret edilmiştir. Demirperde yıkılmadan
önce 80’li yılların ortalarında karşılıklı akraba ziyaretlerinin ve
yazışmaların yapıldığı bir dönem olmuştur. Akrabaların bir kısmı
birbirini bulabildiyse de bir kısmı ne yazık ki buluşamamıştır ya da
Kafkasya’nın başka başka bölgelerinde Nartkale’de, Nalçik’de
akrabalar tesadüfen karşılaşmıştır, buluşabilmiştir. Köyde yaşayan
insanların perde yıkıldıktan sonra Kafkasya’ya ilgisi ne yazık ki
önceki dönemdeki kadar yoğun devam etmemiştir.
Köyde Bag, Siyugh, Synduk, Belcetuque, Batırıko, Hacemiko, Sobakh,
Billuw, Agez, Ghagokho, Srıgh, Blane, Xhamut, Ashibe, Ghaqor,
Maqghavo, Lalu, Naashuko, Dog, Garmızıko, Kart, Kambi sülaleleri
vardır.
Köyde mitolojik dönemlerden kalma, derenin içindeki Çerkes
kızlarının köyün delikanlılarını ıslatarak kovdukları özgün Adige
eğlenceleri iki kuşak önceye kadar yapılıyordu, maxsime içilip, at
yarışı ve post kapmaca oyunlarının yapıldığı mutlu hasat günleri de
ne yazık ki çok gerilerde kaldı.
Büyük ateşin çevresinde sonbaharda mısır közleyip, mızıka çalan,
uçuşan etekleriyle dans edip woredler söyleyen kızlar ve deri
çizmeli, uzun boylu, çevik delikanlıların hasadı tarlada unutma
pahasına misafir eğlendirdikleri büyük düğün halkaları da unutuldu
gitti ne yazık…
Köyde tipik olarak bilinen danslar; Wuıc, Çeçen, Zefak'dır. Başka
hiçbir Adige, Abaza köyünde görülmeyen ve müziği bilinmeyen
‘Kaforet’ isimli dans ritmik hareketleriyle incelenmeyi fazlasıyla
hak ediyor. Gençler arasında mızıkadan çok akordeonun bilinir,
çalınır olmasıyla bu özgün dans ve melodi yavaş yavaş unutulmaya
başlamıştır ne yazık ki.
50’li yıllarda yakın ilçeden ziyarete gelen genç Kaymakam’ın hayran
kaldığı şehir düzeni (tipik avlulu, haçeşli, bahçeli, odalarının
bağımsız ayrı kapılı olduğu, özgün Çerkes evleri) ile şimdiki yarım
inşaatlı, sıvasız ve biraz da ruhsuz görüntü arasında epey bir fark
olsa da, işbilir kadınlarıyla, emekçi, güler yüzlü erkekleriyle
Kırşehir, Çiçekdağı’nın karlı yamaçlarında Adige kimliğiyle
varolmaya çalışan bir köy (ilçe) Garmızey.
Pek çok ‘Anadolu’nun Çerkes Köyleri’ konulu kitapta, kaynakta,
çalışmada, yayında es geçilen, belki de bilinmeyen köy Garmızey…
Gençlik yıllarında atlarla yalın ayak koşarak yaptığı yarışları
Besleneyce sayıklayarak son nefesini veren dedemin, güzelliğiyle
dillere destan olan üzerine çevre köylerden Kürtçe aşk şarkıları
yapılan Sarı Kız’ın köyü…
Gitmesem, görmesemde, benim köyüm ‘Garmızey–Akçakent’. |
............ |
............ |
|
............ |
|
................. |