|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
BİR SERGİ, BİR TÜRKÜ... |
Mustafa
Ekmekçi
Ankara Notları, Cumhuriyet, 20 Kasım
1986 |
|
|
................... |
|
................... |
Ankara'da
Milli Piyango'nun "Talih Kuşu Sanat
Galerisi"nde, Havzalı Avni Uğur'un
sergisine gittik, birkaç arkadaş Yahya
Kanbolat, Yaşar Çallı, yolda
karşılaştığımız Macaristan Kültür
Müsteşarı Andras İlyes ile eşi Emma
İlyes de bize katıldılar. Avni Uğur'un
babası Rahmi Uğur sergiyi toplamak
üzereydi. Havza'ya götürecekti. Avni,
Samsun'da 19 Mayıs Üniversitesi'nde
resim bölümü son sınıf öğrenciydi. Bir
trafik kazasında iki bacağını
yitirmişti. Açılışta bulunamadığım
için Avni Uğur'la tanışamadım.
Avni'nin suluboya soyut resimlerini
beğendi Çallı.
Avni Uğur'un
babası Rahmi Uğur sergiyi gezdirdi.
Çok şakacı, güngörmüş bir adam Rahmi
Uğur. Emekli öğretmen, Cumhuriyet
okuru. Beni görür görmez "domuz"
konusunu açtı.
- Bakın, dedi,
size bir olayı anlatayım. Biz aslen
Kafkasya'dan gelmişiz. Yıllar önce oradan
göç etmişiz. Orada şöyle bir gelenek
vardır: Türkiye'ye göçecek olanlar,
ailenin gençlerini öncü olarak
yollarlar.
- Gidin bakın
bakalım, orası nasıl? Yaşayabilir
miyiz? diye. Gençlerden gelecek habere
göre hazırlıklarını yaparlar, onlar da
göçerler.
Bir aileden bir genç
gelmiş, Amasya mı, Tokat mı, bir
yerleri dolaşmış dönmüş. Ailenin
yaşlılarına bilgi veriyor. Şöyle
diyor:
- Peynirleri soğan;
soğan ekmek yerler. Bulgurları var. Et
yemezler.
Kafkaslı yaşlı nine
sorar bu kez: - Domuz sucuğu yok mu
evlat? -
Yok nine. Domuz yemezler, yasak!...
- Yooo, der nine, siz gidip yerleşin.
Ben burada kalacağım, domuz
sucuklarımı bırakıp gidemem!
Rahmi Uğur anlatıyor ardından:
- Onun için
Kafkas göçmenlerinin yaşlıları orda
kalmış, yalnız gençleri gelmiştir.
Nedeni de budur! Bizim de orada kalmış
yakınlarımız çok. İnan bak, çoğu
Türkiye'de domuz yenmediği için
gelmediler. |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|