"TÖRELERİMİZ YOK OLUYOR"
Tanju Cılızoğlu
Milliyet Gazetesi, 3 Ağustos 1992
                         
...................
 
...................

Çerkesler bir haşin güzellik. Bir dağlı anlatım. Bir öfkeli sabır, bir coşkulu saygı... Sahip çıkılan, korunan, kollanan bir kültür... Bilinçli bir saygı toplumu Çerkeslik...

Kadın, Çerkeslerde "Ana."

Hep saygı duyulan bir "Ana."

Doğayı sürdüren, doğayı dokuyan, doğayı çoğaltan bir ana.

Çerkes kadını olmak bir lezzet. Bu günün Batı uygarlığı, kadına saygıda Çerkeslerin sıcaklığını yakalayamamış henüz.

Simdi bakın.

Kavga nedeni ne kadar önemli olursa olsun, hatta kavga edenler ölmek ve öldürmek adına yola çıkmış olsalar bile, bir Çerkes kadını, başörtüsünü kavga edenlerin arasına attı mı, kavga bitiyor.

"Öfke baldan tatlıdır" deriz ya, Çerkeslerde kadın her şeyden öte.

Çerkes atının üstünde, ya da yayan yürürken, yolda bir kadının yanından geçerken mutlaka silahını örtecek. Çerkes törelerinde kadını ürkütmek yok.

Çerkeslerde kadın, erkeğinin baş tacı. Örneğin, yine bir Çerkes erkeği bir yere giderken, yolda yük taşıyan bir kadın gördü mü hemen kadının yükünü paylaşacak. Varacağı yere kadar taşıyacak o yükü. Sakın yanlış değerlendirmeyin, öyle kadının gönlünü çelmek adına da değil. Üstelik, Çerkes töresinde seçen, kadın. Ne başlık parası, ne baba baskısı. Çerkes kadını seçer erkeğini. Hiçbir etki altında kalmadan, gönlüne danışa danışa.
Ne ki, Çerkes kadını, seçerken ne kadar özgürse, evlendikten sonra da yuvasına o denli bağlı.

Çerkeslerde aile, kadına seçerken ne kadar bol davranıyorsa, evlendikten sonra da o kadar dar davranıyor. Çerkeslikte boşanma, hele hele kadından, hiç gündeme getirilemiyor.


TÖRELER ÖLÜYOR

Çerkesler İstanbul'da dağınık yaşıyorlar. Sadece Yalova'da dört Çerkes köyü var. Köylerin üçünde Dağıstanlılar oturuyor, birinde Abhazlar.
Soğucak, Yalova-Bursa yolu üstünde bir Abhaz köyü. 120 hane, 501 nüfus. Hidayet Dağlı ile Soğucak köyünün kahvesinde konuşuyoruz,
O güzelim Çerkes töreleri yaşıyor mu diyorum. Dağlı dertli, "Töreler ölüyor" diyor, ekliyor:

"Gençler dili bilmiyorlar. Gençlerin çoğu artık Çerkes dilini anlıyorlar da, konuşamıyorlar. Son kuşak ne konuşabilecek, ne anlayabilecek. Eskiden bizim düğünlerimiz güzel olurdu. Delikanlılar at binerdi. Çevre yarışı olurdu. Öküz arabalarına kilim gerilir. Delikanlılar atlarını kuşanır, gelin almaya giderlerdi. Armonikalar çalınırdı. Herkes armonikasını kapar, koşardı.

Coşkulu bir yaşantı olurdu. Şimdi salon dalgaları çıktı. Öküz arabaları artık donatılıp, atlılarla gelin alınmaya gidilmiyor. Taksiler görüyor o işi. Eskiden düğünlerde, köyün kurdu kuzu-su, ağacı böceği düğünü yaşardı. Üstelik eskiden Çerkes kızı Çerkes'le evlenirdi. Bizde akraba evliliği yoktur. Komşu kızını bile akraba sayarız. Şimdi artık dışardan kız da alınıyor, kız da veriliyor..."


AT ÇALMAYANA KIZ YOK

Çerkeslerde "At, avrat, silah" üç öğe, toplumu sırtlayan bir simge.

Atın olacak, yetmiyor. Ata hünerli bineceksin. Atını rüzgar gibi süreceksin. Avradını has tutacak, evinin direği olacaksın. Silahını çektin mi uçanı kaçanı vuracaksın. Ve silahını vara yoğa çekmeyeceksin.

Soğucak köyünde kala kala iki at kalmış.

Hidayet Dağlı yakınıyor:

"Eskiden at çalmayana kız vermezlerdi. Şimdiki gençlerin çoğunun ata elleri bile değmiyor. Eskiden bırakın delikanlıları genç kızlar bile ata binerdi. Silah atardı."


ABHAZ KÖYÜ'NDE BİR LAZ

Yalova'nın Abhaz köyü Soğucak 120 hane. Biri hariç hepsi Çerkes. O tek hanede de Karadenizli Yaşar Baltacı oturuyor. Çerkesler çiftçi. Bağ, bahçe ile geçiniyorlar. Yaşar Baltacı inşaatçı. Baltacı'ya soruyorum:

"Köyün Çerkesleriyle geçimleriniz nasıl?" diye.

Cevabı ilginç:

"Geçineyruk işte. Hiç yaramazlık etmeyruk."

120 hane 501 nüfus 497'si Çerkeslerin Abhaz kolundan, sadece dördü "Laz."


SEKSENİNDEN ÖNCE ÖLEN GENÇ GİDER

Çerkeslerin ömür grafiği Türkiye ortalamasının çok üstünde. Türkiye'de kadınlarda 68, erkeklerde 64 olan yaş ortalaması Çerkeslerde daha yüksek.

Soğucak köyünde bu ortalama erkeklerde 80'e dayanıyor. Köyün yaşlıları ikinci delikanlılıklarını sürdürüyorlar sanki... Sekseni yakalamışlar, Tanrı daha ömür versin, çakı gibi dimdik yürüyorlar.

Sait Sarıkaya 85'inde.

"Soğucak’ta seksenin altında ölene biz 'Genç öldü' deriz" diyor.

Tahsin Acar, Mahmut Efe sekseni yakalamışlar. Eğilip bükülmeden kendi işlerini kendileri göre göre...

Çerkesler yaşlılarına karşı aşırı saygılı...

Çerkesler dağlı bir anlatım içinde duyarlı bir toplum. Duyarlılıklarını saygıya dökmüşler. Törelerinin özü saygıya dayanıyor.

Çerkes toplumunun yaşlılarına bu saygısı, yaşlılığa bir yerlerde özendiriyor. Elliye varanlar yaşlıların arasına karışıyorlar. Tezden ki saygıdan nasiplerini ala..