|
|
................... |
|
................... |
KUMARDA
KAYBEDEN, NEREDE KAZANIR? |
Tevfik Uyar
AçıkBilim.Com |
|
|
................... |
|
................... |
Başlıktaki sorunun kaynaklandığı
deyimden yola çıkarak yanıtını belki de hepimiz biliyoruz ama biz
sevgililer gününü geride bıraktığımız için gerçeği söyleyeceğiz:
Hiçbir yerde.
|
John William Waterhouse'a ait, Pandora adlı tablo: "Ancak
Pandora, merakına yenik düşer ve bir gün bu çömleği açar ve
çömlek içindeki kötülükler Dünya’ya yayılırlar." |
İnsan olmanın en cilveli ve kimi
zaman da belalı yanı sahip olduğumuz bazı irrasyonel
davranışlardır. İrrasyonel davranışlar, duygularımızın ya da
yanlış düşüncelerimizin esareti altında verdiğimiz mantıksız ve
anlamsız kararlar, vardığımız gereksiz ya da çoğu zaman yanlış
kararlardır. Bu davranışların bir kısmının kaynağında “ümit”
olgusunun etkisi büyük ölçüde hissedilir.
Dilimizde “umut” ya da “ümit” olarak adlandırdığımız beklentiler,
kimi zaman yaşamamızın amacı olabildiği gibi kimi zaman büyük
felaketlerin sebepleri de olabilirler. Bir çok insan her devirde
boş umutlardan o kadar çok çekmiş olmalı ki, “umut” mitolojik
kaynaklarda kendine insanlığın cezası olarak yer bulmuştur.
Yunan mitolojisine göre Pandora, (Anlamı: “tanrıların armağanı”)
adlı bir kadın Zeus tarafından insanlığı cezalandırmak için
görevlendirilir ve Zeus bu balçıktan yapılmış, güzel ve zeki
Pandora’yı Epimetheus’a gönderir. Epimetheus, kardeşi
Prometheus’un tüm uyarılarına rağmen Pandora ile evlenir ve Zeus
da yeni evlilere düğün hediyesi olarak daha sonra “Pandora’nın
Kutusu” olarak anılacak olan bir çömlek verir. Zeus bir de ön şart
koyar: Bu çömlek ne olursa olsun açılmayacaktır. Ancak Pandora,
merakına yenik düşer ve bir gün bu çömleği açar, çömlek içindeki
kötülükler Dünya’ya yayılırlar. Pandora hemen çömleği geri
kapatır.
Burada efsane bir kaç yola sapıyor. Anlatılan bir hikayede
Pandora’nın kötülüklerin tamamının yayılmaması için bir “ümit”le
kutuyu geri kapattığı anlatılır ancak tam bu sırada Pandora
kutunun içinden birinin kendisini kurtarması için seslendiğini
duyar. Çömleği tekrar açınca görür ki kutunun içinde bir kelebek
vardır. İşte bu kelebek, Pandora’nın kötülüklerin yayılmamasına
dair ümididir. Diğer hikaye ise daha çarpıcı: Pandora’nın
Kutusu’ndan çıkan son kötülük “ümit”tir.
Ya çıkarsa?
Ümidin olumlu yanlarını bir kenara bırakalım… Evet, ümit çoğu
zaman zor bir işi başarabilmemiz için gereken inanç, kimi zamansa
hayata tutunmak için bir sebep, ve hatta bazen mucizeleri
başarabilmek için gerekli güdü ve motivasyonun kaynağıdır.
Ancak ümidi irrasyonel bir takım davranışların kaynağı olarak ele
alacak olursak, ümidin herhangi bir olayın gerçekleşme
olasılığıyla ilgili bariz matematiksel ya da istatistiksel
gerçekleri göz ardı etmemize sebep olan mantıksız bir güdü olarak
da tanımlayabiliriz.
Zira ümit, piyango biletlerinin sloganında bile vücut bulur: “Ya
çıkarsa?”
Haydi itiraf edelim. Bir çoğumuz şans oyunları ve piyango
çekilişlerinde büyük ikramiyenin bize çıkacağına bir an için
inanıp, çıkması halinde neler yapacağımızı oturup ciddi ciddi
düşünmüşüzdür. Hatta kimi ailelerin içinde ya da arkadaş grupları
arasında bu bir sohbet konusudur. İnsanlar uzak hayallerini
piyango ümidi atına bindirerek dört nala ileriye sürerler.
|
|
1949 tarihli "Fevkalade Çekiliş Bileti" - (Nimetabla.com) |
Garip bir şekilde, imkansıza
oldukça yakın bir matematiksel olasılığa rağmen kazanacağımıza
dair ümit içimizde ateşleniverir. Sonuçları kontrol ederken
neredeyse hayal kırıklığına uğrayacak kadar hatta…
Burada neredeyse bütün irrasyonel davranış ve inançların temel
türü olan “bulunabilirlik” hatası devreye girer. Piyango oynayıp
ikramiye isabet etmeyen milyonlarca bilet yerine, isabetli bir kaç
bileti, kazanamayan yüz binler yerine kazanan bir kaç kişiyi
düşünür ve ümitleniriz. Oysa o işimize gelmeyen grup çok daha
kalabalıktır ve kuvvetle muhtemel kendimizi o grupta bulacağızdır.
Ama onlar kimliksiz, isimsiz, sıradandırlar. Oysa kazananlar daha
dramatik, daha “bulunabilir” haldedirler. Gazetelerde haber
olurlar, dedikodularda bahsedilirler, bir anda zenginlerler, alem
yaparlar, araba değiştirirler vb. Garip bir şekilde devlet de
yasal piyangoları arttırma, ikramiyelerini yükseltme yoluyla bu
durumu teşvik eder.
Türkiye’de her hafta dört farklı şans oyunu oynatılmaktadır. Ayda
ise 3 piyango çekilişi. Bu da her ay en az 20 kişinin zengin
olması anlamına geliyor. (Bu cümleyle birlikte bile kazanma
olasılığı gözünüzde daha çok büyüdü, öyle değil mi?)
Eski dostlarımdan biri, bir toplumun ilerlemesi için şans
oyunlarının yasaklanması gerektiğini söylerdi, çünkü ona göre kısa
yoldan zengin olma ümidi insanları yerinde saymaya teşvik ediyor.
Bence de haksız değil.
|
Üzerinize yıldırım düşmesi sonucu hayatınızı kaybetme
olasılığınız sayısal lotoyu
tutturma olasılığından 165 kat
yüksektir, ancak insanlar sayısal lotoda tutturma
ihtimaline
yıldırım düşmesi ihtimalinden daha çok inanırlar.
(Kaynak: Flickr, YanivG - Lisans: CC BY-NC-SA 2.0)
İnsanlar, rahat bir kazanca ve
buna bağlı olarak zahmetsiz zenginleşmeye inanmaya
meyillidirler. İlginçtir ama, özel bir fobimiz yoksa,
olumsuzluklara olan inançlarımız genelde olumlu olanlara göre
daha zayıftır. Burada inançlarımızın ve ümitlerimizin
kendimize kıyak geçtiğini düşünebiliriz. Gelin popüler şans
oyunlarının büyük ikramiyet tutturma olasılıklarına bakalım
[1]:
Sayısal Loto’da altı tutturma olasılığı yaklaşık 14 milyonda
1’dir. (1/13.983.816)
Şans topunda ise yaklaşık 4 milyonda 1’dir.
(1/3.895.583)
On numarada ise 2,5 milyonda 1’dir.
(1/2.546.203)
Aşağıda ise 2001 yılında ABD vatandaşlarının verileri
kullanılarak hesaplanmış bir takım ölüm riskleri var [2]:
Elektrik çarpması sonucunda ölme olasılığı ise 5000’de 1’dir.
(1/5.000)
Uçak kazasında ölme olasılığı 20000’de 1’dir. (1/20.000)
Bir selde ölme olasılığı 30000’de 1’dir. (1/30.000)
Yıldırım düşmesi sonucunda ölme olasılığı 83930’da 1.
(1/83.930)
Köpek saldırısı 147717’de 1. (1/147.717)
Havai fişek gösterisi sırasında bir patlamada ölme olasılığı
ise 615.488’de 1. (1/615.488)
Yani yağmurlu bir havada bir kolon sayısal loto oynayıp eve
yürürken, büyük ikramiyenin bize çıkmasından ümitleniyor ancak
o sırada yıldırım düşmesinden endişe etmiyorsak bu mantıksız
bir davranış olur; çünkü o sırada tepemize bir yıldırım düşme
olasılığı Sayısal Loto’da 6 tutturma olasılığının 166 katıdır.
Yani 166 kez daha mümkün!
Hesap yapabilen tek tür olmamıza rağmen hesap yapmadığımız
müddetçe olasılıklara yönelik tahmin yeteneklerimiz oldukça
zayıftır.
Bunu anlatabilmek için bir örnek üzerinden soru soralım:
Bir sınıf dolusu insan ele alsak, bu sınıf en az kaç kişi olsa
idi sınıfta aynı gün doğmuş iki kişinin bulunma olasılığı
neredeyse %100 olurdu?
Hatta bir de şık verelim:
a) 57
b) 183
c)
365 d)
1000
Doğumgünü paradoksu
İlk etapta mantığımız bize 365 diyecektir. Basit mantıkla, 366
kişiyi aynı sınıfa doldurursam, 365’i farklı günde doğsa bile,
bir tanesinin de bunlardan birisi ile aynı olacaktır ve
böylece %100’e yakın sonucu elde edecektirim.
Garip olan ise yanıtın 57 olmasıdır. Aslında garip değildir.
Hesap yapmadığımız için beynimiz burada bir gariplik sezinler.
Sanki bir bit yeniği vardır.
Oysa ki olasılık hesapları 23 kişinin bulunduğu bir sınıfta
aynı gün doğmuş iki insanın bulunma olasılığının %50 olduğunu
–evet, sadece yazı-tura oyunundaki bilme olasılığı kadar-
gösteriyor. Sınıf mevcudu 57’ye çıktığında bu olasılık
neredeyse %100 oluyor. Kağıt üzerinde falan da değil… Bunu bir
gün deneyebilirsiniz hatta.
İşin komiği ise bu problemin paradoks olarak anılması olayın
mantıksızlığından değil, bizim mantıksızlığımızdan
kaynaklanmaktadır. Gösterdiği şey ise olasılıklar hakkında
genelde yanıldığımızdır.
|
|
Doğumgünü Paradoksu - Kişi sayısına bağlı olasılık diyagramı
İkna olmak için problemi şu iki
şekilde değiştirelim:
Birincisi birebir benzetme olsun. Elimizde 1’den 365’e
numaralanmış onlarca set tombala pulları olsun. Bunlardan 57
adedini bir torbaya koyalım. Bu torbada iki rakamın birbiriyle
aynı olma olasılığı belki şimdi o kadar da uzak gelmemiştir.
İkincisi ise daha farklı bir yoldan olsun. Diyelim ki şimdi
evinizi kapısından çıktınız. Karşınızdan gelen 56 insanı
durdurup doğum tarihlerini sordunuz. Bunu sadece siz
yaptığınızda olasılık o kadar yüksek olmayabilir. Aynı işlemi
56 kişi daha yapıyor olsun… En azından bu 56 kişiden sadece
bir tanesinin, karşılaştığı 56 kişiden sadece biriyle doğum
tarihlerinin aynı olma olasılığı yüksek değil midir?
Problemimize dönüp özetlersek: Yanıtın 1/365’ten daha karmaşık
–ve kolay- olmasının sebebi problemin çözümünün algılandığı
gibi, bir A kişisinin kalan 56 kişiyle mukayese edilmesi
şeklinde değil, oradaki her bir kişinin, kalan 56 kişiyle
mukayesesi şeklinde olmasıdır.
Kanıtlamak için özellikle bir sınıf dolusu insan bulmaya gerek
yok.
En iyi erkek oyuncu oskarını alan 73 aktör arasında aynı gün
doğan 6 çift varken, 67 aktris için üç çift var. Birleşik
Krallığın 52 başbakanı arasında 2 çift aynı gün doğan başbakan
vardır. [4]
Bu bilgileri öğrendikten sonra ben de biraz daha bizim
tarihimizden örnekler aradım. Mesela, Osmanlı Padişahlarından
doğum tarihi gün ve ay olarak bilinen 25 padişahın arasında
her ikisi de 2 Ocak’ta doğmuş bir çifte rastlıyoruz (IV.
Mehmed ve III. Osman) ve 21 Eylül’de doğmuş bir başka çifte
(V. Murad ve II. Abdülhamid) rastlıyoruz. [4].
Ayrıca magazinel içerikli bir web sitesinde “ünlülerin
doğumgünleri ve burçları” başlıklı bir liste buldum
(tıklayın). 53 kişilik bu listedeki tüm sanatçıları bir sınıfa
toplasa idim, burada da değil 1, tam 4 çiftim olacakmış.
Nicole Kidman – Türkan Şoray (20 Haziran), Mehmet Aslantuğ –
Catherine Zeta Jones (25 Eylül), Nil Karaibrahimgil – Tarkan
(17 Ekim), Julia Roberts ve Teoman (20 Kasım).
(Meraklıları için bir adet simülatör adresi ve çözüm sayfası
bağlantısını yazı sonuna koyuyorum [6])
Oyun değerini bulmak
Madem olasılıkları değerlendirmek konusunda bu kadar zayıfız,
bir şans oyununun ya da kumarın mantıklı olup olmadığını nasıl
anlarız?
Bir defa yüksek bir olasılık olmadıkça kumar oynamak mantıklı
değildir, ama küçük bir ümit karşılığında bir eğlence
aracıdır. Bu yüzden zararsız miktarlarla küçük oyunlar oynamak
kimseye büyük bir yıkım getirmeyecektir. Ancak yukarıda
saydığımız olasılık oranlarıyla baktığımızda şans oyunlarına
ya da kumara servet yatırmak ya da bir ihtiyacı erteleyip
kazanma ümidiyle kumar oynamak mantıksız bir davranıştır.
Yine de bize sunulan bir oyunun değerini basitçe
hesaplayabilir ve en azından yatırdığımız değerin o kazanca
değip değmeyeceğini, oyunun fiyatının pahalı olup olmadığını
anlamanın bir yolu var.
Küçük bir örnekten başlayalım:
Diyelim ki size yazı tura oynamayı öneriyorum. Her atışımda 10
TL vereceksiniz. Tahmininiz doğru olursa size %50 fazlası ile
iade edeceğim. Yani 15 TL.
Kazanma olasılığı ½’dir. Ödül ise 15 TL. Şu halde her bir
atışın gerçek değeri ödül ile olasılığın çarpımı olmak üzere
7,5 TL’dir. Her atış için 10 TL ödemeniz, her zaman geçerli
bir kuralın işletilmesi demektir: KASA DAİMA KAZANIR.
Bu mantıkla büyük ikramiye hedefiyle oynadığımız sayısal loto
oyununu ele alalım.
25 Şubat tarihinde Milli Piyango İdaresi’nin düzenlediği
Sayısal Loto çekilişi, 6 rakamı da tutturan 1 kişiye 1.501.527
TL kazandırmış. Bu oldukça büyük bir rakam. Hem de tek kişi
kazanamamış. [5]
İki başlık önce sunduğumuz olasılığı hatırlayalım:
1/13.983.816
Bu olasılıkla büyük ikramiyeyi çarparak oyun değerini bulalım:
Yaklaşık 11 kuruş. Oysa Sayısal Loto çekilişi için bir kolon,
yani tek bir tahmin ücreti 60 kuruştur. 49 kuruşluk bir fazla
değer söz konusudur.
Aynı işlemi Şans Topu çekilişi için gerçekleştirelim. Şans
Topu çekilişi 22 Şubat tarihinde 5 kişiye 122 şer bin 903 TL
vermiş [5]. Olasılığımız ise 1/3.895.583 idi. Oyun değerini
hesaplarsak yaklaşık 3 kuruş buluruz. O haftaki çekiliş için
her bir kolon başına 57 kuruşluk bir fazlalık ödenmiş. Bu
ikramiyeyi tek kişi kazansaydı oyun değeri 15 kuruş olurdu ve
yine 45 kuruşluk bir fark doğardı.
Tabi ki bu farklar, içerisinde bir takım vergileri
barındırıyorlar, ancak yine de kural değişmez: KASA DAİMA
KAZANIR.
Sonuç
Bazen ümit bizi gereksiz ve mantıksız davranışlara itebilir.
Kumarın ve şans oyunlarının, küçük rakamların eğlence ve oyun
amacıyla harcandığı basit ve işlevsiz araçlar olması halinde
başımız belaya girmez, ancak insanlar varlarını, yoklarını,
servetlerini kumarda kaybedebildiklerine göre, bu oyunlar ölçü
kaçırıldığında tehlikelidir.
Bir olayın ne kadar muhtemel olduğu konusunda kişisel
yargılarımıza güvenmek genelde bizleri hataya sevkeder. Burada
kendi deneyimlerimiz bizi yanıltabilirken, başkalarının çok
dikkat çekici deneyimleri de bizi hataya sürükleyebilir. O
yüzden,
Siz yine de matematiğe güvenin.
(Son not: Aşk ile kumar arasında bir korelasyon yoktur…)
NOTLAR
ve KAYNAKLAR:
1) (a) Sayısal loto için: 6! / (49!-43!) (b) Şans topu için:
[5! x (34-5)!] / [(34! x 14)]
2) Olasılıklar 2001 yılında, bir kısmı çok uzun dönemli
verilere dayanacak şekilde listelenen kurumlardan alınmış
verilerden elde edilmiştir: National Center for Health
Statistics, CDC; American Cancer Society; National Safety
Council; International Federation of Red Cross and Red
Crescent Societies; World Health Organization; USGS; Clark
Chapman, SwRI; David Morrison, NASA; Michael Paine, Planetary
Society Australian Volunteers. (Kaynak: LiveScience.com)
3) Kaynak: İyikidogdun.net
4) Kaynak: Sosyalbilgilerci.com
5) Milli Piyango İdaresi Resmi Web Sitesi – www.millipiyango.gov.tr
6) Rastgele sayı üreterek denemek isteyenler buradan: http://betterexplained.com/examples/birthday/birthday.html
Simülatör, bize 23 kişilik bir grup oluşturup her bireye 1 ila
365 arasında rastgele bir sayı ataması gerçekleştiriyor.
Basitçe çözümü ise şöyle:
i) 23 kişilik bir sınıftaki olası tüm çiftlerin sayısını
bulalım: C(23,2) = 23.22/2 = 253 olası çift.
ii) Bir çiftin birbirinden farklı doğum günü tarihleri olma
olasılığı 1-(1/365) = 364/365 = 0.997260
iii) Şu halde tüm çiftler birbirinden bağımsız olduğuna göre
tüm olasılıklar birbirleriyle çarpılır: (364/365)^253 = 0.4995
iv) İşte bu bize niçin 23 kişilik bir sınıfta %50 ihtimalle
aynı gün doğmuş bir çift bulabildiğimizin ispatını verir.
v) Genelleştirilmiş formül: |
|
7)
Anasayfa
resmi; Flickr – http://www.flickr.com/photos/robnwatkins/
Lisans: CC BY-NC-ND 2.0 |
|
|
|
|
|
|
|
|