|
|
................... |
|
................... |
SOSYAL DEĞİŞME KATALİZÖRÜ
OLARAK TURİZM ve ETKİLERİ |
Yrd. Doç. Dr.
Şakir Berber
Selçuk
Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri Bölümü
Öğretim Üyesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi |
|
|
................... |
|
................... |
Giriş
Turizm insanların bir toplum içinde birlikte yaşamlarının
belirli bir yönünü oluşturan sosyal bir olay olarak kabul
edilir. Bu nedenle seyahatler ve konaklamalar sırasında
kurulan ilişkiler sonucunda farklı sosyal ve kültürel yapılara
sahip toplumlar arasında bir etkileşim bilgide, görgüde,
gelenekte, kültür yapılarında zamanla değişikliklere neden
olmaktadır. Turizm insan yaşamına ilişkin bir olay olarak
görülebileceği gibi, insanların bir toplum içinde birlikte
yaşamalarının da belirli bir yönünü oluşturan toplumsal bir
olay olarak kabul edilir.
Turizm, sadece ekonomik bir olay olarak görmenin aksine
sosyal, kültürel, coğrafi, siyasal yönleri de olan, toplumu ve
sosyal yapıyı etkisi altına alan ulusal ve uluslar arası
platformdaki bir harekettir. Bu sebeple turizmin, sosyal
yapıya etkileri değerlendirilirken yalnız geliri sağlamak,
döviz kazandırmak gibi ekonomik özellikli sorunlar değil, aynı
zamanda sosyal ve kültürel yapıyı etkilemesi açısından
ekonomik olmayan özelliklerini de değerlendirilmesi önem arz
etmektedir. Bilindiği gibi turizm sadece ekonomik bir olay
olmayıp, sosyal, kültürel, siyasi ve çevresel yönleri de olan
toplumu ve sosyal yapıyı etkileyen bir harekettir. Bu nedenle
turizmin etkileri değerlendirilirken, yalnız gelir getirici ve
döviz kazandırıcı özellikleri gibi maddi ve ekonomik sonuçları
değil, sosyal ve kültürel yansımaları gibi ekonomik olmayan
konuların irdelenmesi de önem arz etmektedir.
Genel Olarak Turizm
Turizm, insanların sürekli ikamet ettikleri yer dışında
yaptıkları seyahat ve gittikleri yerlerde geçici
konaklamalarından doğan ihtiyaçlarının karşılanması ile ilgili
faaliyetlerdir. Turizm önceleri ekonomik boyutu ile ele
alınmış, bu çerçevede tanımlar oluşturulmuştur. Ancak zaman
içinde yalnızca ekonomik faaliyet olmayıp, sosyal boyutu da
ortaya çıkınca, tanımlar çeşitlenmeye başlamıştır.
Bormann turizmi tanımlarken, esas motivin seyahat olduğunu
vurgulamaktadır. İkametgah ile işyeri arasındaki düzenli gidiş
gelişleri, geriye dönüştürmemek kaydıyla ticari ve mesleki
seyahatleri de turizm kavramı içinde ele almaktadır. Buna göre
"turizm dinlenme, eğlence, ticari ve mesleki faaliyet amacı
ile birçok halde de özel toplantılar veya olaylar nedeniyle
yapılan seyahatlerin tümü" olarak tanımlanmaktadır. Ancak
geçerli olan kriter "bu seyahatler sırasında daimi ikamet
yerinden olan ayrılışın geçici olması, mesleki seyahatlerin de
iş ve yerleşim yerleri arasındaki devamlılık gösteren
yolculuklar olmamasıdır. (Tunç ve Saç, 1998: 14)
Turizmin genel kavramının içeriğinde yer değiştirme vardır. Bu
yer değiştirme doğal, tarihi, toplumsal ve kültürel yapısı
kişinin alışık olduğunun dışındaki bir başka yere gitme
biçiminde kendini gösterir. Turist, kendi toplumsal dokusunun
dışındaki bir ortamda merakını, istemlerini ve heyecanlarını
tatmin edecektir. Bunun için dürüst gördüğü toplumsal doku
farklılığından kaynaklanan yaşam biçimlerini ve yerel
özgünlüklerini resme ve filme alırken, bir doğal güzellik ve
tarihi yapıtta duydukları ilginin itişiyle davranırlar.
Bazı sosyologlar tarafından evrensel büyük bir göç hareketi
olarak nitelendirilen turizm; Uluslararası Turizm Akademisi (L'Academie
Internationale du Tourisme) tarafından yapılan bir tanıma göre
aslında bir bilgi eylemidir. Diğer sosyologlar da, turizm
kavramının içeriğinde yer alan fiziki ve sosyal mekanda
sürekli hareket eden evrensel bir göç ifadesini yeterli
görmezler. Bazı sosyologlar içinde bulunduğumuz çağa “Serbest
Zamanlar Çağı” adını vermektedirler. Özellikle kişinin çalışma
saati dışındaki toplumsal etkinliği ve rekreasyonun faydası
açısından tek düze disiplinli ve denetimli yaşamın
getirebileceği toplumsal problemlerden ve sınırlamalardan
belirli bir süre uzak kalmak ve bu süreyi eğlenerek ve
dinlenerek geçirmek ihtiyacı bireyler arasında her geçen gün
biraz daha artmaktadır. İşte bu istek ve beklentiler turisti
yaratan etkenlerin en başında gelen dürtülerdir.
Turizmi de, genel kabul görmüş Walter Hunziker'in ifadesiyle
tanımlayacak olursak; "sürekli kalışa dönüşmemek ve gelir
sağlayıcı hiçbir uğraşıda bulunmamak koşulu ile yabancıların
geçici süre kalışlarından doğan olay ve ilişkilerin tümüdür."
Grubu oluşturan kişilerin dili, dini, ırkı ve milliyeti
değişik dahi olsa, turizm olayı ile turizm olayının süresi
içinde (geçici dahi olsa) duyuş, davranış ve amaçta kolektif
bir yapı görülür. Bu durumu, gezi grubunda, kampingde,
termalizmde, tatil köyünde bir animasyon merkezinde açık
olarak görebiliriz.
Sosyolojik Açıdan Turizm
Sosyolojinin genel kavramları içinde değerlendirilen
“beklenti” ve “eğilim” turizm hizmetlerinde de önemli bir
fonksiyondur. Sosyolojik bakımdan “beklentiyi” belirli
toplumsal statü ve rolden istenilen davranış ve tepkiler
bütünüdür, diye tanımlayabiliriz. Burada tarafların
birbirleriyle ilgili kişisel ve toplumsal istekler
beklentileri oluşturur. Bu beklentinin karşı tarafa iletimi
çok değişik biçimlerde olabilir. Konuşma ile olabileceği gibi
simgelerle de olabilir. Beklenti, kişinin veya toplumun kültür
yapısına göre değişkenlik arz eden ve tatmini arzulanan özgeci
bir istektir. Bu bakımdan beklentiler, kişilere, zamana ve
içinde bulunan ortama göre değişiklik gösterir. Onun içindir
ki beklentide dinamizm vardır denir. Eğilimi, gerçekleşmemiş
ama gerçekleşeceği beklenen düşünce, duygu ve tutum
kalıplarıdır diye tanımlayabiliriz. Bu da dinamik bir öğedir.
Bu neden ile beklentide eğilim de vardır. Ama her eğilimde
beklenti yoktur.
Sosyolojik açıdan (ister ülke içi, ister ülke dışı turisti)
turist bulunduğu bölgede yabancıdır. Bu yabancılığı duyma
derecesi, turistin içinde bulunduğu toplumun sosyal ve
kültürel yapısından yoğunluğuna kadar uzanan etkenlere göre
değişir. Turistin bu kadar değişik varyasyonlar içinde
bulunması, zaman zaman yabancılığını duyduğu noktalar olur.
Turistin toplum içindeki yabancılığı kesin olarak silinip
atılamaz. Turist geziye çıkmadan önce bunu bilir. Ne var ki;
beklenti ve eğilimlerini tatmin etmek için geldiği yörede
yabancılık duygusunu en az hissedeceği yerde geçirmeyi ister.
Bu açıklamalarımızdan sonra turizm olayını sosyolojik açıdan
şöyle belirleyebiliriz. Turizm Olayı; kişinin dışında bulunan
objektif karakterli ve kişiyi kendine uymaya zorlayan
etkileyici özelliğe sahip ortaklaşa hareket, duyma, düşünme
yani kolektif karaktere sahip kendine özgü bir sosyal olaydır.
Turizm, kurallı ve organize edilmiş bir sektör olmakla
birlikte boş zaman etkinliğidir; turizm ilişkileri insanların
çeşitli yerlerde kalmalarıyla ve bu yerlere gitmeleriyle
ortaya çıkar. Gidilen ve kalınan yerler çalışma ve dinlenme
yerleri olabilir. Modern toplumların hatırı sayılır nüfus
oranları bu turist pratiklerine angaje olmuşlardır. Gidilen
yerler, görülmek için seçilir; çünkü, bir beklenti vardır.
Özellikle gün içinde görülen rüya, zevkler için fantastik bir
ortam olarak ortaya çıkar. Beklentiler; filmler, televizyon,
edebiyat, gazeteler, dergiler gibi görsel ve yazılı
etkinliklerle yapılandırılır ve sürdürülür.
Sosyal Yapı ve Sosyal Değişme Açısından Turizm
Sosyal yapı kavramı “toplumu oluşturan başlıca öğeleri,
bunların toplum bütünü içindeki yerlerini ve aralarındaki
ilişkileri ve böylece işleyişlerindeki düzenlilikleri”
anlatır. Bir insanın beden ve zihin faaliyetleri bir bütün
olarak tüm öğelerinin birbirine bağımlı, düzenli ilişkilerin
sonucudur. İlişkilerdeki denge ve uyumun bozulması faaliyet
bütününü de etkileyecektir. Toplumsal yapı ve onu meydana
getiren öğeleri böyle bedensel bir işleyişe benzetmek
mümkündür.
Değişme, bir durumdan yeni bir duruma geçişi ifade etmektedir.
Mevcut durumun muhafazası statik (durağan) olmak anlamına
gelir ki, zaman içinde böyle bir özelliğin sürdürülmesi
güçtür. Çünkü değişme kaçınılmaz hükmünü varlıklar üzerinde
göstermektedir. Bu çerçevede değişme bireysel ve toplumsal
planda görülür ve hissedilir etkilere sahiptir. Değişime
uğramayan bir canlı, değişmenin olmadığı bir insan topluluğu
düşünmek mümkün değildir. (Doğan, 1998: 284). Turizme bağlı
bir sosyal yapı değişimi, küçük toplulukların sosyoekonomik
yapıları yıpranma sürecine girmeden, mahalli gelenekler ve
toplumun kültür hazineleri korunarak, toplulukların dışa
açılım süreci hızlanarak ve buna bağlı olarak tutucu akımların
kısa sürede etkisiz hale gelmesi suretiyle gerçekleşeceği
düşünüldüğünden etkisini daha yoğun olarak daha kısa sürede
gösterecek ve bu şekilde bir yapı değişimi daha sorunsuz bir
şekilde gerçekleşebilecektir. (Eralp,1974: 274277)
Sosyal değişme, farklı zaman dilimlerinde, sosyal yapı
unsurlarında ortaya çıkan nitelik ve nicelik farklılaşmasıdır.
Sosyal değişmeyi bütün zamanları ve bütün toplumları
kapsayacak ölçüde önceden belirli değişme kalıpları içinde
hapsedemeyiz. Determinist, dogmatik ve tümdengelimci
yaklaşımlar ütopiktir. Günümüzde ne olması gerektiğinden
hareket etmek yerine ne olduğu tartışılmakta,
yorumlanmaktadır.
Sosyal değişme söz konusu olunca bazı sorular akla
gelmektedir. Bunlar, değişen nedir, nasıl değişir, değişmenin
yönü nedir, oranı ne ölçüdedir, değişmeyi doğuran faktörler
nelerdir, değişme ne ölçüde çözülmeye veya bütünleşmeye sebep
olabilir şeklinde özetlenebilir.
Sosyal değişme, sosyal gelişme ve ilerleme kavramları sürekli
olarak birbirine karıştırılır. Değişmede değer hükmü, iyiye
veya kötüye doğru bir farklılaşma söz konusu değildir. Sosyal
ilerleme de sosyal gerileme de bir değişmedir. Gelişme ise
daha çok olumlu bir farklılaşmayı ortaya koyar. İktisadi
refahın artışı, beşeri kaynakların gelişmesi, orta sınıf
üyelerinde artma, rasyonel düşünme alışkanlığının yaygın
bulunması, sosyal ve kültürel seviyenin yükselmesi, fert ve
toplum menfaatlerinin birbirine paralel olduğu görüşünün
yaygınlaşması gibi özelliklerin bulunması gelişme için birer
ölçüdür. Ayrıca demokrasiyle yönetilmeyi, sosyal ve ekonomik
katılmayı, seyahat ve teşebbüs hürriyetini ve mülkiyetin
yaygınlaşmasını da bu kapsam içinde sayabiliriz. (Erkal, 1999:
226229)
Turizm kavramını sosyal değişme kavramı ile
ilişkilendirebilmek için turizm kavramının sosyal yapının daha
çok hangi bölümüne denk düştüğünü ortaya koymamız gerekir.
Bunun için ise turizm kavramı ve olgusunun geçmişteki topluluk
yapılarındaki tarihi ve kültürel gelişim seyrini tartışmak
gerekmektedir. Turizm kavramının geçmişteki topluluk yapıları
ile sağlıklı bir şekilde ilişkilendirilebilmesi için
kullanılacak olan temel argüman hizmet sektörü olarak
karşımıza çıkmaktadır. Hizmet sektörünün öneminin ön plana
çıkması ise modern sonrası dönemler diye tabir edilen
postmodern dönemler olarak görülebilir. Bu onlarda bakmamız
gereken en önemli değişim sürecini de makalemiz bağlamında
diğer sektörlerdeki gerileme ve buna karşıt olarak hizmet
sektöründeki artış olarak ele alabiliriz.
Turizm toplumsal değişim sürecini başlatmakta, sürdürmede ve
topluluğun dışa açılmasında etkisini daha çok yönlü ve daha
kısa sürede gösteren bir asli etmendir. Bu bakımdan turizm,
tarımsal uğraşıların egemen olduğu küçük kasaba
topluluklarında işgüç yerlerindeki fonksiyonel farklılaşmanın
ve kalıplaşmanın ileri düzeylerde biçimlenmesine, Pazar
ekonomisine bağımlılığın giderek artmasına, yaşama
standardının ve tüketim normlarının yükselme doğrultusunda
değişmesine, dış çevre ile ilişkilerin yoğunlaşmasına, tercih
ve değer yargılarının dışa kapalılığı yansıtan kalıplardan
sıyrılmasına elverişli ortam ve koşullar yaratarak toplumsal
değişimin sosyoekonomik muhtevada oluşumunu gerçekleştirir. (
Eralp, 1974: 67)
Turizm çoğu zaman değişimle ilgilidir, fakat bu ilginin olması
turizmin bu değişime sebep olduğu anlamına gelmez. İlişki ve
sonuç aynı şey değildir. Turizm değişmenin esaslarından
olmadığı gibi, aslında yeni fikirlerin iletiminde kanallardan
biri olarak ortaya çıkar. Bununla beraber; hızlı değişmelerde
turizmin ivme kazandırıcı rolünü de yadsımamak lazımdır. Bütün
bu fikirler turizm çalışmalarında geniş bir alan oluştururlar.
Seyahat genelde etkinlik merkezliyse; evinden ayrılıp seyahate
çıkanlar sadece boş zaman tüketimi yaparlar. Tipik paket tatil
kısıtlı yolculuğun çok güzel bir örneğini teşkil eder. Ve
sembolik bir anlam içermez. Turistlerin kendi seyahat
planlarını yapma adına fazla şansları yoktur; başka bir
deyişle, paket tatillerde her şey turlarca önceden organize
edilmiştir. Bariz kıyafet şekillerinin, yiyecek
alışkanlıklarının değişiminden ayrı olarak turistler günlük
yaşamlarındaki gibi davranırlar. Tecrübe böylece seküler
olarak kalır, turist kendini hiçbir zaman yabancı hissetmez,
tam tersi kendi “kabilesi”nin üyeleri tarafından çevrelenmiş
hisseder. Bu şartlar altında turizm ritüel bir seyahat olarak
ortaya çıkar.
Bu durum iki öğeyi gösterir:
• Üzerinde mutabakata varılmış bir turizm tanımının zor olduğu
• Herkesin tatmin olması ile turist tanımının zor olduğu
Turizm ve kutsal yolculuk aynı etkileşimin birbirine karşı
özellikleridir. Turizm, benzer özellikleri veya
karakteristikleri yansıtabilen düşüncede kutsal yolculuğun bir
şeklidir. Turizm sıradan rutin hayattan kendini kurtarmayı
önerir. Bu kurtuluş sosyal kuralları da içerir. Turizm aynı
zamanda kişisel gelişim ve kişisel geçişliliği de sunar.
Turizm ve değerlerin değişimi
Sosyal sistemlerin değer sistemi bireylerin motivasyonunun
yardımı olmadan denetlenemez. Genelde değerler sistemi bir
yandan bireylerin kişilikleriyle içselleşme yoluyla, diğer
yandan sistemin diğer üyeleri tarafından kabul ettirilmiş
yaptırımlarla, hareket halinde içselleştirilmiş yönelimlerini
durağanlaştırmaya ve değişken ihtiyaçlara özgül tutumlar
geliştirmeye yöneliktir. Bu iki olgu hem kendi değerlerini
belirttiği hem de başkalarının eylemlerine yaptırımlar
uyguladığından doğal olarak birbirleriyle bağımlılık
içindedirler.
Ancak, üretim ilişkilerini ve bazı sosyal sınıfların inişini,
diğer bazılarının çıkışını sağlayan, mevcut ilişkileri
değiştiren etkin bir faktör olduğundan, turizm söz konusu
olduğunda, farklılaşmaktadırlar. Turizm değişimlere yol
açmaktadır. Turizm sosyal sınıfların, toplumsal konularla
ilgilenenlerin ve toplumların, bütünleşme koşullarını
değiştirmeyi ve yenilemeyi sürdüren bir hareket ve “her şeyden
önce turizm bir sosyal bağ” olduğuna göre başvurduğu sosyal
değerler çalışma değerlerinden farklıdır(işbölümü, mülk,
hizmet yayılımı). Kültürel zenginleşme, dinlendirici çalışma
fırsatı ve kentleşmiş, sanayileşmiş toplumların çalışkan
kitlelerine çevre değiştirici seyahatlerle çalışma güçlerini
canlandırma olanağı sunduğuna göre bir çok sosyal ihtiyaca da
yanıt vermektedir. Tepkidir çünkü, genellikle turizm
yapılaşmadan bireyin özgür inisiyatifinden kaynaklanarak
yaşanmaktadır.
Turizm yoluyla toplumsal kaynaşma ve bütünleşme. Dinlence ve
tatile gidiş konusunda açık bir ayrım vardır ve bireylerin
güncel varoluşları, çalışma koşulları, yaşam biçimleri,
formasyon düzeyleri arasındaki ayrımlar farklılaşmayı
getirmekte ve tatil seçimini zorlaştırmaktadır.
Turizm dinlenme ve tatil arasındaki serbest zamanın analizinde
önemli bir rol oynamaktadır. Turizm temelde etkinlik olarak
adlandırılan tatmin ihtiyacının karşılanmasına karşılık
geliyorsa, bu etkinliğin sonuçları en son dikkate alınacak
ölçütlerdir. Böylece, turizm ve tatil sorunu bir taraftan
turistik etkinlikler diğer taraftan düzenleme olarak bölünün
bir sosyal etkinlik sorununa dönüşmektedir. Ama turizm sadece
sanayileşmiş ve kentleşmenin yoğun olarak yaşandığı
zamanımızda sadece bir giderme ihtiyacı olarak karşımıza
çıkıyor.
Bu açıdan bakılırsa turizm dışa açılma ihtiyacını karşılar.
Turizmin sosyokültürel etkilerinin ne olduğunu yazmak çok
zordur çünkü, turizm pratikte hizmet ekonomisine geçiş,
sanayileşme ve kentleşme sürecinin sonucudur. Turizmin
etkileri onları ayırma olanağı olmasa bile karmaşık sosyal
sistemin bütün yapısına yayılmaktadır. Turizm sosyal yaşamın
sanayileşmesi sürecinden daha üst seviyede varlığını
bulacaktır. Turizmin getirdiği toplumsal evrimden ayrılması
gereken bir değişikliktir. Toplumsal evrim kavramı uzun bir
değişiklik süreciyken; toplumsal değişim daha kısa sürebilen
ve gözlemlenebilen değişmelerdir.
Sosyal değişme bütün bireyleri yaşam şekilleri ve hayat
koşullarıyla etkileyen bir olgudur. Bu sosyal değişme olgusu
üzerinden turizm kitle turizmine ne kadar çok dönüşürse,
yöresel kültüre etkileri o kadar derin ve her turistin ev
sahibi topluma uyumu da o kadar zor olmaktadır. Turistler
tarafından ziyaret edilen yerlerdeki toplulukların sosyal
yapısında demografik yapısında olduğu gibi mesleki anlamda da
hemen hemen her alanda değişikliğe yol açmaktadır. Ev sahibi
toplumun genç nüfusu iş bulma ihtimalinin çok olduğu turistik
yerlerde kalmaya eğilim göstermektedirler. Bu durum yerli
halkın da zor durumlara düşmelerine neden olmaktadır (Lanquar,
1991: 4360).
Ev sahibi ile turist arasındaki buluşma, turizm çalışmalarında
önemli bir derin anlam içerir. İki tema ortaya çıkar.
Birincisi; ziyaretçi ve ev sahibi arasında fark olduğunda,
kültürler arası etkileşim farkı anlamlı bir genişliğe ulaşır.
İkincisi; ev sahibi ve turist nosyonunu çevreleyen argümanlar
ortaya çıkar. Buradaki anahtar nokta kelimelerin ironi ile
kullanılmasıdır. Ev sahiplerinin turistleri evlerine davet
etme kurallarını içeren özellikler ortadan kalkar. Geçiş
ticari bir hal alır. Umutlar belirtildiğinde, problem meydana
çıkar: Bir tarafta ev sahibi; devletin kampanyaları turizmden
elde edilecek direkt karları ortaya koyar. Diğer yanda turist;
tur operatörlerinin abartarak anlattıkları misafirperverlik ve
sıcaklıların olmaması.
İkinci temanın temelinde iki farklı ve birbirine yabancı
kültürün turizm vasıtası ile bir araya gelmesinden bahseder.
Bu etkileşimleri karmaşık doğası: Turist profili; turistlerin
kalış süresi, davranış ve umutları; turistlerin sayısı ve
sezonun uzunluğu ile şekillenir.
Kültürler arası etkileşim ihtimalleri; izole veya yarı izole
şekilleri olan kalınacak yerlerin planı ve dağıtımının iyi
yapılmamasıyla sınırlıdır. Göreli olarak az sayıdaki etkileşim
şansı yerel nüfusun bir bölümüyle gerçekleşir. Bu nüfusun
turizm sektöründe çalışan kesimiyle oluşturulur. Bu sınırın
diğer bir özelliği turist ilgilerinin yerel nüfusun
şartlarıyla örtüşmemesidir. Başka bir deyişle, turistler boş
zaman, zevk ve günlük yaşam stresinden uzaklaşmak isterler.
Değişmeyen veya statik olan hiçbir kültür ya da sosyal çevre
yoktur. Kültürel değişme iki şekilde olur: Ya toplumun iç
dinamiklerindeki farklılaşmalar sonucunda ortaya çıkan içsel
değişme ya da dışarıdan gelen ekonomik, politik, çevresel ve
kültürel etkilerle ortaya çıkan dışsal değişme şeklindedir.
İçsel değişmeler yaratıcılığı, gelişmeyi ve yeniliği içerir ve
tüketim merkezli ve teknolojik olarak karmaşık toplumlarda az
gelişmiş toplumlardan daha fazla görülür. Dışsal değişmeler;
modernizasyon, Batılılaşma ve dışsal baskılarla, turizmin bir
kanal oluşturduğu kültürel evrimle ortaya çıkar. Hiçbir
toplumun dış etkilere karşı bir bağışıklık sistemi yoktur.
Turizm değişimin katalizörlerinden biriyken, genelde ev sahibi
toplumun doğasını anlamlı olarak değiştirme yetisine sahiptir.
Bununla beraber etkili güç modernizasyonun gücü olarak kalır.
Ev sahibi ve turistlerin ilişkileri ve onların zamanla nasıl
değiştiği çok önemlidir. Bu ilişkilerin doğası turist
profiline ve turistlerle ev sahiplerinin ekonomik statülerine
göre şekillenir.
Turizm yerel ve küresel olarak incelenirse; kalkınmayı getirip
getirmeyeceği daha rahat anlaşılır. Turizmin sosyal bilim
analiziyle iki kutuplu bir kompozisyonu ortaya konabilir.
Turizm temelde toplumsal bir olaydır. Turizm, yeni bir yaşam
biçimine yol açmakta bir toplusal akım niteliği taşımaktadır.
Turistlerle yerliler arasındaki ve turistlerin kendi
aralarında ortaya çıkan ilişkilerde turizmin sosyokültürel
etkilerinin önemli bir yönüdür. Turizmin gelişmesiyle birlikte
turist yerli ilişkileri, turistlerin davranışları ve onların
birbirleriyle ilişkileri önemli toplumsal olaylar durumuna
gelmekte ve toplumsal değişim sürecinin başlamasında en önemli
harekete geçirici etkenler olarak karşımıza çıkmaktadır.
Özellikle turistlerin yaşam biçimleri ve tatildeki
davranışları, oluşturdukları kümelerin yapısı, gittikleri
yerlerdeki insanlarla ilişkileri, kendilerine hizmet eden
görevlilerle ilişkileri büyük bir önem taşımaktadır. Her yıl
milyonlarca insanın katılımıyla gerçekleşen turizm olayı ve bu
olayın yarattığı ilişkiler, geleneklerde, inançlarda, değer
yargılarında, aile yapısında, siyasal yapıda ve ekonomik
yapıda önemli değişmelerin meydana gelmesinde sebep teşkil
etmiştir. (Doğan, 1987:13)
Turizm bir yanda istihdam alanının genişlemesi ve gelir
artışından gelen etmenle haberleşme araçlarından yoğun biçimde
yararlanma olasılığı sağladığı gibi yaşam düzeyini yükselterek
konutların rahatlığa ve dinlenmeye dönük olanaklarla
donatımına yol açmıştır. Ayrıca, pazar ekonomisine, topluluğun
ekonomik yaşantısının güçlenmesine ve canlılık kazanmasına
neden olmuştur. Bununla birlikte turizm etmeni, tutucu
akımların beslediği karşı cepheyi etkisiz hale getirerek
topluluğun kadınerkek ve aile olarak dışa açılım sürecini
hızlandırmış, tercih ve değer yargılarında akılcı öğeyi
getirmiş, boş zaman kullanımındaki tercihleri ve dernekleşme
sürecini dışa açık topluluklardaki çizgisine yaklaştırmıştır.
Bir topluluğun turizme ilgi göstermesi öncelikle turizmin
ekonomik çekiciliğinden kaynaklanmaktadır.
Turizme açılan bir topluluk önceden tarım sektöründe etkinlik
göstermekteyken, turizmle birlikte daha fazla gelir elde etmek
ve bu yolla yaşam standartlarını yükseltmek amacıyla turizm
sektöründe etkinlik göstermeye başlamışlardır. Böylece turizme
açılan toplulukta işgüç yerlerinde de bir çeşitlenme ve
farklılaşma kendini göstermekte, turizme açılan bir yerleşim
biriminde turistik eşya satan birimlerin, otel, motel ve
pansiyonların sayısı da artmaktadır.
Turistlerle, yerli halk arasında başlangıçta ekonomik
platformda gelişen ilişkiler, zamanla yerli halkın turistlerin
yaşam biçimleri hakkında bilgi sahibi olmalarını sağlamıştır.
Yerli halkın, turistlerle kurduğu sosyal ilişkiler, yerli
halkın eski dışa kapalı tutucu tavırlarını bırakıp, dışa açık
davranış modelleri geliştirmelerine neden olmuştur. Aynı
zamanda bu ilişkiler topluluğun değer yargılarını eski
kalıbından kurtararak daha akılcı bir niteliğe bürünmelerini
sağlamıştır.
Turizmin bireysel davranış, aile ilişkileri, toplu yaşam
tarzları, ahlaki tutumlar, değer sistemleri, yaratıcı güçler,
örf ve adetler, geleneksel törenler ve toplum
örgütlenmesindeki değişikliklere katkıları, onun sosyal ve
kültürel etkileri yoluyla olmaktadır. Diğer bir deyişle bunlar
doğrudan ve dolaylı temasın misafirlere ev sahibi toplumun
insanlar üzerindeki etkileridir. (Özdemir, 1992: 86)
Turizm olayının insan yaşamındaki önemi kadar bir bütün olarak
toplum açısından da büyük önemi bulunmaktadır. Turizm bir
toplumun dünya görüşünü, anlayışını ve başka ülke insanları
hakkındaki düşüncelerini etkileyen sosyal bir olaydır. Turizm
etkinliklerine katılarak başka ülkelere seyahat eden insanlar
o ülke insanlarını çeşitli açıdan etkileyebilecekleri gibi
onlardan da önemli ölçüde etkilenebilecektir. Yabancılar
bulundukları ülke insanlarını, kültürleri, düşünüş ve
davranışları, giyimleri, yaşam tarzları ve kişisel ilişkileri
ile önemli ölçüde etkilemektedirler. Bu olgu özellikle az
gelişmiş veya gelişmekte olan geri kültüre veya ekonomik
anlamda düşük yaşam standartlarına sahip ülkelerde daha
belirgin olarak gözlenmektedir (Barutçugil, 1989: 73).
Turizmin sosyokültürel yapı üzerinde bir başka etkisi
geleneklerde, tutum ve kanaatlerde kendisini
hissettirmektedir. Turizm geleneklerde bir tahribat
yapmaktadır. Çünkü insan turistik olarak piyasaya çıkmakla
moral ve fiziksel bakımdan değişmekte, gerçek kişiliğinden
farklı bir imaja entegre olmaktadır. Bu aslında kültürel bir
kirlenmedir. Kültürel kirlenme ise giyim kuşamdan yemek
biçimine kadar gözlemlenmektedir.
Turizmin iş dışı zaman alışkanlıkları etkilediği
savunulmuştur. Gençlerin eskiden akşamlarını sessizce
geçirirken şimdi turizmin etkisi altında barlarda sinemalarda
gece klüplerinde buluştukları gözlemlenmektedir. Bir çok
ülkede turistlerin gelmesiyle, değer ve inanç yapısının
değiştiği, giyim ve yaşam biçiminde geleneksel kalıpların terk
edildiği dilde yabancı sözcüklerin arttığı gözlemlenmiştir.
Turizmin aynı zamanda dinsel inançları zayıflattığı ve dinsel
davranışları azalttığı belirlenmiştir. Bazı gözlemcilerde
turistlerin yerli toplumun dinsel inanışlarını büyük ölçüde
değiştirdiği hususunda kuşkuludurlar. Dinsel inançlardaki
değişiklikler, toplumsal yaşamda gittikçe artan
maddiselleşmenin bir parçasıdır ve bu gelişme, endüstri
ülkelerinde gelişmeden pek değişik değildir.
Özellikle son zamanlarda insanların turistik bir ortamda
günlük hayatın kalıplarından, sıkıntılarından ve kurallarından
uzaklaştığı görülmektedir. Turistik ortamın verdiği serbestlik
sayesinde başka yer ve zamanlarda göstermediği, ayıplanan
davranışları dahil olağan bir şekilde sergilemektedirler.
İçinden geldiği gibi hareket etmekte, duygu ve isteklerine
göre davranmaktadırlar. Turizmin yaygınlık kazanması sonucu bu
çeşit davranışların tanımladığı bir kişilik yapısına artık
daha sık rastlanılmaktadır. Ancak, turistik ortamda bu kişilik
yapısını gösteren insanlar normal yaşamlarına döndüklerinde
çok değişik davranışlar ve kişilik özellikleri
sergilemektedirler.
Turistik bir ortamda değişik davranış ve kişilik özellikleri
gösteren insanlar, geleneklerde, inançlarda, değer
yargılarında, aile yapısında ve ekonomik yapıdaki önemli
değişmelerin nedeni olmuştur. Turistik bölgelerde veya
yörelerde yaşayanlar ise çoğu zaman bu değişimleri
kabullenmekte veya turizmin rahatsızlığa varan, etkilerini
kontrol altına almak suretiyle bertaraf etmeğe
çalışmaktadırlar.
Sosyal Değişme Aracı olarak Turizm
Sosyal bir sistemin yapısını, parçaları arasındaki nispeten
sabit ilişkiler belirlediğine göre, bu yapıyı da ancak,
kişilerin birbirlerine ve çevrelerine yönelik olan
eylemlerindeki düzenlilik vasıtasıyla anlayabiliriz. Bu
düzenliliği sağlayan unsurlar, sosyal sistemin de yapısını
oluştururlar. R. Merton’a göre bu unsurlar arasında, özellikle
iki tanesi özel bir önem taşımaktadır. Bunlardan birincisi,
kültürün tarif edip belirlediği amaçlar, hedefler, maksatlar
ve yararlar olup; toplum bunları, üyeleri için meşru hedefler
olarak belirlemiştir. İkincisi ise, bu amaçlara ulaşmanın
toplum tarafından kabul edilmiş meşru şekilleri olup; bunlar
objektif düzenlemeler, örf ve adetler ve bu hedeflere ulaşmak
için başvurulmasına izin verilen usullerdir.
Turizm olgusu farklı sosyokültürel yapıya sahip toplumlar
arasında etkileşim sağlamaktadır. Bu etkileşim sonucunda
sosyal yapıda bazı değişimlere yol açmaktadır. Turizm sektörü
açısından, sosyal çevrenin etkisi oldukça önemlidir. Sosyal
yapının benimsemeyeceği, tolerans gösteremeyeceği süreçler,
işletme veya yöre turizminin yaşamını sona erdirebilir.
Doğrudan veya dolaylı etkilenen ya da etkileyen insan
gruplarının, ilişkileri, demografik ve kültürel özellikleri,
gelenek ve görenekleri, yaşam biçimleri, folklorları, değer
yargıları v.b konuları sosyal yapı kavramı içerisinde
incelemek olasıdır. Örneğin, Aile büyüdükçe ve çocuklar
olgunlaştıkça, aile olarak yapılan geziler yılın en önemli
dönemini oluşturmaktadır. Heyecan, hazırlık, beklenti ve fiili
seyahat tecrübesi aile yaşamının çok önemli fırsatlarıdır.
Ailece yapılan seyahatin değişik ölçülerde eğitici yönü de
bulunmaktadır. Bir seyahat ne kadar eğitici ve amaçlı olursa,
onun yararı da o kadar fazla olacaktır. Seyahatin bir ulusun
diğer insanları anlaması ve değerlendirmesinde önemli bir
etkisi vardır. Gelişme sürecini tamamlayan uluslardaki hükümet
politikaları, vatandaşların ülkelerin diğer kısımlarını
tanımaları ve ana yurtlarına duydukları takdir duygusunu
geliştirmesi aracı olarak seyahati, özellikle de yurt içi
seyahati teşvik etmektedir.
Özellikle az gelişmiş ülkelerde turizm geliştikçe sosyal
yapının büyüklüğü değer yargıları ve manevi kriterlerin, örf
ve adetlerin değiştiğini, sosyal davranışların değişme eğilimi
göstermeye başladığını görüyor, turist tavırlarını
biçimlendirdiğine tanık oluyoruz. Turizm turist kabul eden
ülkeler açısından değer eğilimlerinde, aile yapısında, inşaat
stilinde, yaşam biçiminde, kültürel faaliyetlere katılım
tarzında, suç işleme ve davranışlarında da değişiklikler
yaratır.
Turistin toplum içindeki yabancılık duygusu, güvenlik
duygusunu da getirir. Yabancıyı niteleyecek olursak;
çevresinden soyutlanmış ve çevresiyle sağlıklı ve tam diyalog
kuramamış, onunla bütünleşememiş kişidir. Böyle bir ortam
kişiye, çevresinden kendine yönelik tehlikeler gelebileceği
endişesinin kaynağı olur. Bu nedenle her yabancı kendinin
güvenlik içinde olmasını ister. Yani, bir diğer deyişle
turistin güvenlik içinde olma istemi, onun yabancılığından
kaynaklanıyor.
Kültürel Değişme Aracı Olarak Turizm
Turizmin özelliği; onun kültürle olan vazgeçilmez
köprüleridir. Turist fantezileri, kişiyi egzotik yerlerdeki
çeşitli sosyal rolleri tanımlamaya iter; turizm kısadönemli
fantezi rolleri oynama adına empatiyi geliştirir. Turizm
kültürleri müzeye koyma eğilimindedir, kültürel bir olgu
olarak farklı, ilginç ve yerel tanımlar ortaya çıkar. Turizm
otantik yerel kültürlerin araştırılmasıdır, fakat turizm
sektörü, otantik bir ortam varmış gibi hareket eder. Aslında
sosyal ve kültürel bir simülasyon söz konusudur. Turizmin
varlığı otantik kültürel tecrübenin olasılığını işaret eder.
Turizmin ve turistlerin bu şekilde yeniden yapılandırılması;
yeni olmadığı gibi orijinal de değildir. Kültürün gücü ile
ilgili öngörüler, dünyanın bağımsız durumu ve neyin otantik
neyin simülasyon olduğunu anlatır. Bu durumların yaptığı
turizmin analizinin sosyal bilimciler tarafından yapılması
önemli bir sorunu gündeme getirir. Çalışmalarının çoğu kültür
ve sınıf sınırlarıyla bağlantılıdır. Turizm bir endüstri
olarak görüleceği gibi, karmaşık sosyal bir olgudur. Onu
anlamak için onun bir sistem veya alt sistemler yaklaşımı
olarak görmek gerekir. Sistem yaklaşımı turizmi ekonomik süreç
olarak değil de kültürel ve sosyal süreçle ilgili olarak
görür.
Uluslar arası turizm hareketleri sayesinde farklı kültürel ve
sosyal yapıya sahip toplumlar birbirlerini daha iyi tanımakta
ve uluslar arası bir anlayış ve sağduyu gelişmektedir. Bunun
yanında, turizm özellikle az gelişmiş toplumlarda şehir
medeniyeti bilinci ve entegrasyonunu olumlu yönde etkileyerek,
modernizasyonun artmasına yardımcı olmaktadır. Aynı zamanda,
turizm çalışma koşullarındaki toplumsal karakteri ya da genel
sosyal şartlardaki değişimi etkilemesi için bir araç olarak
kullanılması da bir sosyal fayda olarak görülmektedir.
Turizmin olumlu sosyal kültürel etkileri olmasına rağmen,
turizm sık sık gidilen ülke halkının toplumsal
organizasyonlarında, geleneklerinde, kolektif yaşam
tarzlarında ve değer sistemlerinde önemli değişiklikleri
kapsayan ciddi problemleri ve sosyal koşulları da
oluşturabilmektedir (Brayley ve Var, 1992: 580).
Planlı ve programlı bir şekilde geliştirilemeyen turizm
hareketlerini sosyal bakımdan şu olumsuz etkilerine
değinilmektedir (Olalı, 1988: 365). Gelenekleri bozma, anti
kültür yaratan sonuçlar, tarihi sitlerin kirlenmesi, turiste
benzeme arzusu ve kültürel kirlenme.
Turizm olayı esnasında ilişkide bulunan insanlar arasında
kültürel bir alışveriş olmaktadır. Ancak turizm faaliyeti
sonucunda baskın, güçlü olan zayıf olan kültürü asimile
edebilmektedir. Mathieson ve Wall, kültürler arası etkileşimde
turizmin rolünü; turist kabul eden ülke toplumunun dini ve
ulusal törenleri, görenekleri ve el sanatları gibi fiziksel
ürünleri üzerindeki etkisini ele almışlar ve etkileri şu
şekilde bulmuşlardır; geleneksel sanat ürünlerine finansal
katkı sağlaması bakımından olumlu etkisi vardır; ancak, bu
Pazar “havaalanı pazarı” diye bilinen ucuz işçilik ve üretimle
ortaya çıkan imitasyonlarla geleneksel sanat ürünlerinde
kalite düşmesine neden olmaktadır. Böylece geleneksel
dizaynlar değerini kaybetmekte ve eski sanatlar kaybolmakta
veya değişime uğramaktadır (Lea 1988:71).
Turizm gelenekleri bozabilir. Çünkü bir insan turist olduğunda
moral ve fiziksel bakımdan değişebilmekte, kendi gerçek
kişiliğinden farklı bir kişiliğe entegre olabilmektedir. Bu
onu çocukluğunda olduğu veya olmayı arzu ettiği davranışa
itmekte adeta arkaik devrin ilkel yaşantısına dönmeyi arzu
etmesinin bir görüntüsü olmaktadır. Hiç kuşkusuz turistin
moral ve fiziksel baskı ile girdiği bu yeni mantalite ve
davranış ziyaret ettiği ülke ve bölgenin gelenekleri üzerinde
etki göstermektedir. Yabancıya atfedilen prestij, yerli halkta
hızla turiste benzeme arzusunu kamçılamaktadır ki, böylece
kültürel kirlenme oluşmaktadır. Kültürel kirlenme giyim,
kuşamdan, yemek biçimine kadar geniş bir alanda
gözlenebilmektedir.
Yerel gelenek ve göreneklerle turistlerin sahip olduğu
değerler arasında rekabetin ortaya çıkması, sosyal kültürel,
arzu edilmeyen, değişmelere neden olmaktadır (Olalı 1990:
386). Turizm endüstrisinin gelişmesi ile ortaya çıkan en
önemli problemlerden birisi de insan ilişkilerindeki
maddeleşme ve ticarileşme ile birlikte toplumsal değer
yargılarında gözlenen aşınma olmuştur. Bazı ülkelerde
özellikle fuhuş ve hayat kadınlarının sayısında anormal
artışlar meydana gelmiş ve sonuç olarak zührevi hastalıkların
sayısı da artmıştır (Kaya, 1997: 42).
Turizm olayı ile birlikte suç olaylarında da bir artış meydana
gelmiştir. 1974’te yapılan bir araştırmada, Miami ve
Florida’da turizm sezonu boyunca hırsızlık olaylarının arttığı
tespit edilmiştir. Öte yandan ziyaret edilen ülkelerdeki
hastalıklar, terörizm, hırsızlık, dolandırıcılık ve bazen
yerel ve mahalli yönetimlerin çeşitli uygulamalarından da
turistlerin mal ve can güvenlikleri etkilenmiştir.
Cooper ve Özdil’e göre; turizmin olumsuz etkilerini ülkemiz
açısında ele aldığımızda, şu etkiler göze çarpmaktadır:
• Aşırı sanayileşme ve fiyatların yüksekliği
• Bayan turistlere olumsuz gözle bakılması
• Yerel halkın yaşam stilindeki değişiklikler
• Türkçe kelimelerin yabancı kelime ve deyimlerle
değiştirilmesi
• Turistlerin refahının giyim ve dille taklit edilmesi ve
kültürün bozulması
• Yabancı turistlerle kurulan gelişi güzel cinsel ilişkiler ve
bazen yapılan evlilikler
• Kumar, uyuşturucu ve fahişelikle birlikte ahlaki değerlerin
erozyona uğraması
• Arkeolojik ve tarihi alanların, sitlerin gerek turistler,
gerekse yerli halk tarafından yağmalanması. Turistler hediye
için yerel insanlar da satmak için tarihi eser niteliği
taşıyan bazı parçaları almaktadır. Özellikle yat turizmi bu
parçaların Türkiye’den çıkmasına daha elverişli olmaktadır
• Meşhur Türk halılarına olan yoğun talebi karşılama amacıyla
bu halıların daha çabuk üretilmesi bunların kalitesini
düşürmektedir.
Kültürel değerlerin bozulmasının yöre halkı üzerinde olduğu
kadar turistler üzerinde de olumsuz etkileri vardır. Bazı
turist tipleri örneğin araştırmacı ve başıboş olarak
tanımlanan turistler, özgün ve kültürel değerlere önem
vermekte seyahat amaçlarının en önemli faktörlerini bunlar
oluşturmaktadır (Doğan, 1990: 48). Kültürel dejenerasyon doğal
olarak bu kültürleri yakından tanımak ve yaşamak isteyen
turistlerin sayısında da azalmalara yol açacaktır. Bu tip
turistler turistik bölgelerin gelişmelerinin başlangıcında bu
alanları ziyaret etmekte, daha sonra bu alanlardaki kültürel
bozulmalar yüzünden, tercihlerini bozulmamış kültür ve
değerlere sahip diğer turizm bölgeleri lehinde kullanmaktadır.
Sosyolojik çerçevede bir yaşama biçimi olan kültür, ait olan
yaşama biçimleri doğrultusunda tanımlandığı için çeşitli
yaşama biçimleri sayıca farklı tanımların ortaya çıkmasına yol
açmaktadır. Kültür devam eden ve gelişen davranış biçimleri
diğer bir deyişle görenekler topluluğudur. (Doğan, 1998:324).
Sosyal alan toplumu oluşturan birey ve toplumsal grupların
diğer birey grup ve toplumla karşılıklı içeriklerini
barındırır. Söz konusu karşılıklı ilişkiler ya toplumsal
bütünleşmeyi ve kaynaşmayı sağlar ya da tam karşıtı durum
olarak çatışmacı ve zıtlaşmacı bir ilişki biçiminde gündeme
gelir.
Turizm örf, adet ve gelenekler üzerinde olumsuz etkilerde
bulunarak onları boza bilir. Turist kimliğine bürünen bir
insan fiziksel ve moral değerleri itibariyle değişikliğe
uğramaktadır. Bu olay bilinç altı düşüncelerin ortaya çıkması
ile kendisini göstermektedir. Bu da turistin davranışlarına
yansımakta ve bu davranışlarda ziyaret edilen ülke örf, adet
ve geleneklerine ters düşmektedir. Turizmde yapılan küçük
bilinçlendirme hataları ziyaret edilen ülke vatandaşın da
turiste benzeme arzusunu yaratacaktır. Genel anlamda buna
kültürel kirlenme adını vermekteyiz. Kültürel kirlenme
giyimden başlayarak hareket ve davranışlarda, yemek yeme
adetinden kişisel ilişkilere kadar kendini göstermektedir.
Turistlerin yaşam biçimleri, eğlence şekilleri, yeme ve içme
adetleri, para harcama şekilleri ister istemez yerli halkı
etkilemekte onları daha çok tüketmeye yöneltmektedir.
İsteklerin doyurulamaması toplumsal huzursuzluklara neden
olabilmektedir. Turistik tesislerde çalışan kadın nüfusun
artması onları ekonomik yönden bağımsız kılmış ve bu durum
erkek eşe olan bağımlılığı ve bağlılığı azaltmış, boşanmaya
varan geçimsizliklere neden olmuştur. (Ürger, 1993:284)
Sosyal Hareketliliğe Neden Olarak Turizm
Hareketlilik (mobilite) kelimesi, yer değiştirmeyi ve bir
devinimi işaret eder. İnsanın belirli bir toplumdaki bu durumu
giderek eylemi toplumsal boyutlarda değerlendirecek sonuçlara
ulaşır. Farklı toplumsal ortamlarda insan temsil ettiği statü
adına yönelmektedir. Giderek bu yönelme statü ve rol
dönüşümüne de neden olmaktadır. (Doğan, 1998: 268)
Sosyal hareketlilik fertlerin, ailelerin ve sosyal grupların
toplum içinde sahip oldukları bir statüden diğer bir statüye
doğru olan hareketlilikleridir. Eski ve yeni statüler
arasındaki fark, fertlerin ve sosyal grupların
hareketliliğinin yönünü ortaya çıkarır. Bu hareketliliğin
yönü, toplumun tabakalaşma piramidinde daha aşağı doğru bir
statüye olduğu gibi, yukarı doğru da gerçekleşebilir. Sosyal
hareketlilik yoluyla statü kazanan ya da daha düşük bir
statüye geçerek toplum içinde yerlerini alan fertler, iki
yoldan statü sahibi olabilirler. Bunlardan birincisi daha çok
dışa kapalı homojen, sosyal farklılaşmanın ve sosyal
değişmenin fazla görülmediği toplumlarda izlenen doğuştan elde
edilen statüdür. Diğer statü çeşidi ise fertlerin kendi
gayretleriyle eğitim görerek, bilgi ve kabiliyetler kazanarak
elde ettikleri kazanılan statüdür.
Zamanla sosyal hareketlilik tanımında bazı değişiklikler
görülmüştür. Bu değişikliklerde dikkati çeken özellik ferdin
hareketliliğinin ağırlık kazanmasıdır. Böylece konu daha çok
coğrafi ve mesleki hareketlilik şeklinde ele alınır olmuştur.
Başka bir deyişle sosyal hareketlilik coğrafi ve mesleki durum
kriterleri esas alınarak değerlendirilmektedir.
Bir başka açıdan sosyal hareketlilikte, hareketliliğin yatay
ve dikey olarak ele alınışıdır. Dikey olarak görülen sosyal
hareketlilikte, fert ve sosyal gruplar hayat tarzında ve gelir
seviyelerinde, dünya görüşlerinde ortaya çıkan bir artış veya
yükselme söz konusudur. Yatay hareketlilik ise, hayat
tarzında, dünya görüşlerinde, gelir seviyelerinde bir artış
veya yükselme olmadan fert veya grupların hareketliliğe
uğramalarıdır. (Erkal,1999:221222)
Turizm tanım ve kavramlarında bir diğer deyişle özünde mekan
değiştirme özelliği vardır. Turist; bulunduğu yerden bir
destinasyon merkezine veya bir destinasyon merkezinden bir
diğer destinasyona turistik amaçla belirli süre için mekan
değiştiren kişidir. Sosyologlara göre de toplumsal
hareketlilik; toplumsal oluşumların (grup, kitle, aşiret vb.)
yer değişimidir. Bu toplumsal hareketin niteliği ve niceliği
toplumların yapısına ve zamanına bağlı olarak çeşitlilik ve
değişiklik arz eder.
Sürekli ve örgütlü toplumlarda görülen turizmin toplumsal
hareket etkinliği; turizmin türü, ereği ve de içeriği
bakımından ve de toplumların birbirleriyle olan ayrıcalıklı
yapılarından ötürü farklılık gösterir. Demek oluyor ki
hareketlilik; coğrafi yani fiziki mekanda ve de sosyal mekanda
görülüyor. Bundan ötürü turizm hareketinin temelinde mekanda
hareketlilik vardır. Hareket amacı; sosyolojiye göre boş zaman
değerlendirilmesi için mütalaa edilen faaliyetlerden yani
avlanmak, çiçek koleksiyonculuğu veya kayak yapmak gibi ise;
turizm amacıyla birleşmektedir. İşte bu bakımdan sosyologlar,
turizmi, serbest zamanı değerlendirmek için fiziki mekandaki
geçici süreli nüfus hareketi olarak tanımlarlar.
Kişilerin fiziki mekandaki hareketleri oluşturan, zorlayan
veya hazırlayan pek çok etkilerin varlığına yukarıdaki
konularda değinilmişti. Bu oluşturucu, zorlayıcı ve
hazırlayıcı etkinliklerin birbirinden ayırarak incelemek çok
zordur.
Bunun da iki nedeni vardır. Birincisi, turizm olayını
oluşturan koşullara göz atacak olursak kişinin zamanı, parası
ve isteğinin veya ihtiyacının olması lazım. Kişinin bu üç
faktöre birlikte sahip olması gereklidir. Eğer bunlardan biri
veya ikisine sahip olunamıyorsa o takdirde oluşturucu
hazırlayıcı faktörler çoklukla pazarlamacılar tarafından
sağlanarak turizm olayı gerçekleştirilir. Kişinin sosyal
mekandaki yeri ve çevresi ve ihtiyacı da zorlayıcı faktör
olarak kendini gösterir. Kişinin turizm olayına katılması
zaman, ihtiyaca isteğe ve paraya bağlı koşulların her biri
gerekli ama yeterli koşul değildir. İkincisi ise turizm,
seyahat, konaklama, yeme/içme ve gezi amacına bağlı harcama
yapmaktır ve kompleks bir olaydır. Bunların da her biri
gerekli şarttır ama yeterli şart değildir.
Buradaki koşulları bir diğer deyişle sosyal hareketin
etkenlerini irdeleyecek olursak onları serbest zaman ve
sosyoekonomik etkenler olmak üzere iki temel başlık altında
toplanabildiğini görürüz. Turizmin tanımlarını yaparken, bağlı
koşullardan birinin; turistin bulunduğu yerde kazanç elde
etmesi ve geldiği yerde yapmış olduğu tasarrufunu harcaması
gerekliliğine değinmiştik. Demek oluyor ki, turist, sürekli
yaşadığı yerde potansiyel turist evresinde çalışarak elde
ettiği kazancından yaptığı tasarrufu turizm amacıyla harcar.
Bu husus, turizm olayının ekonomik yönüdür.
Turizm olayının bir de zamana bağlı öğesi vardır. Turistin,
turizm olayına katılabilmesi için çalışma dönemi dışı zamana
ihtiyacı vardır. İşte, kişinin işten arta kalan ve yapacağı
işi olmadığı döneme “Leisure Time” boş zaman veya “Serbest
Zaman” adı verilir. (Ece, 1987:1011). Sosyologlarca; Müller ve
Robinson’un “iş ve yaşamla ilgili zorunlu sorumluluk ve
görevler yerine getirildikten sonra, kişinin özgürce
kullanabileceği arta kalan zaman kesiti” olarak tanımladıkları
serbest zaman tanımı genel kabul görmüş bir tanımdır. Bu
tanımda iki temel öğe vardır. Kişinin bir işte çalışıyor
olması ve serbest zamanın bitiminden sonra kişinin tekrar
işine dönmesi ya da uğraşıda bulunması gereklidir.
(Ece,1987:1112). Böylece toplumlarda yeni yaşam biçimleri ve
anlayışları gelişerek çalışma saatlerini, koşullarını,
tatilleri ve diğer sosyal hak ve yardımları içeren bir dizi
düzenlemeler getirilmektedir. Özellikle rekreasyon (yeniden
sağlığa kavuşmak için dinlenme) kavramlarının benimsenmesiyle
çalışma hayatına yeni bir boyut kazandırılmıştır. Bu yaklaşım,
turizmin gelişmesinin başlıca nedeni olmuştur.
Sosyal Sınıfları Etkileyen Faktör Olarak Turizm
Gelirin ve sosyal sınıf statüsünün seyahat üzerinde önemli bir
etkisi bulunmaktadır. Zengin kişiler ve daha yüksek sosyal
sınıflara mensup kişiler daha sık seyahat etmektedirler. Düşük
gelir sahibi olan insanlar çok az seyahat etme eğilimi
göstermektedir. Bireylerin hayat standartları yükselip ve boş
zamanları arttıkça, seyahat etme eğilimlerinin önemli ölçüde
yükselmesi öngörülmektedir.
Turistlerin yabancı bir ülkeye gelmesiyle doğan etkileşim ve
sosyal değişmeyi, turizm olayının doğuşunda ve oluşumunda
etken olan sosyolojik faktörleri ve turizmin yol açtığı sosyal
tesirleri göz ardı etmek pek fazla tutarlı değildir. Turist
kabul eden ülke veya yöre, objektiflik kuralı gereği, kendi
bünyesinde daha başka turist grupları da bulunur. Bir turizm
merkezinde yerel topluluk bütün turist gruplarıyla ve diğer
turist grupları da birbirine karşı karşıyadır. Turizm olgusu
turizm biçimine bağlı olarak ayrı kültürlerin, ahlak
değerlerinin ve sosyal yapıların karşı karşıya gelmesidir.
Turizm etkinliği ve işlerliği bu gruplar arasındaki olumlu
ilişkilere bağlı olarak yürütür. Özellikle, turizme hizmet
sunan birinci önemli grup; değişik biçim, yapı ve karakterdeki
ikinci önemli grup içindeki bir çok turist ve turist
gruplarıyla uyumlu, hoşgörülü olmak ve karşılıklı etkileşime
açık olmak zorundadır. Çünkü diğerlerinin yanı sıra ekonomik
etken bunu zorunlu kılmaktadır.
Turizm hizmetini ayrı ayrı herkese sunmaktan daha çok onları
gruplandırarak turizmin fert başına düşen maliyeti ucuzlatmak
ve turizm olayının öznesini oluşturmak açısından önemlidir. Bu
gruplandırmak işi çoklukla pazarlamacılar tarafından
oluşturulur. Bu gruptaki kişiler başlangıçta heterojen
yapıdadır. Pazarlamacıların, yönlendiricilerin çabalarıyla ve
daha çok grup bireylerinin ortak amaçlarının etkisiyle giderek
homojenleşir.
Toplum için öngörülen önemli bir özellik de “uyum”dur. Kendi
içinde bir denge ve uyum oluşturamayan toplumların kalıcılığı
söz konusu olamaz. Toplum büyük ölçüde yığınlardan oluşsa da
bu yığınları bir arada tutan bağlar (temel çıkarlar, ortak
amaçlar, dil, tarih ya da kültür birliği) vardır. Bütün bu
etkenler toplumda denge ve uyumu sağlayıcı önemli
niteliklerdir.
Turizmde iki taraf vardır. Bunlardan biri hizmet bekleyen
diğeri de hizmet sunanlardır. Hizmet bekleyenler; sürekli
yaşadığı yöre ve ülkelerde o yöre ve ülke için bile olsa en
azından fiziki yapıda uyum sağlamaya mecbur olan kişidir, yani
yabancıdır. Hem gelen hem de kabul eden gruba göre “yabancı”;
bir gruba veya topluma yeni gelen demektir. Toplumun ya da
grubun dışında olduğu halde içinde bulunduğu grubun ortak
kültürüne ve bilincine katılmayan ama bu değerlere hoşgörülü
ve saygılı olan kişidir. Bir diğer deyişle yabancı; grup
üyeliğine kabul edilmemiş olunmasına karşın grup içinde
bulunması kabul edilen kişidir.
Toplumların, yabancı dediğimiz ve grup üyeliğine kabul
edilmemiş olmasına karşın, kişi veya kişilerin grup içinde
bulunmasının kabulü de koşullara bağlıdır. Bu koşulları genel
bir başlık altında toplamak olanaksızdır. Zira bu kabullenme
toplumun kültür yapısına bağlıdır. Böylece grupların ve
toplumların turiste diğer bir deyişle yabancıya karşı tutum ve
davranışları değişecektir.
Küreselleşmenin Tetikleyicisi Olarak Turizm
Bazı sembolik ve ekonomik karşıtlıklar turizmi bir sistem
olarak görür ve etkileşimleri turizm ve kültüre indirger. Bu
bölümde turizmin bir endüstri olarak toplumları nasıl
etkilediği tartışılmıştır. Turizmin küresel-yerel
ilişkilerinin iki kutuplu olduğu düşünülürse; küresel odakta
ekonomik gelişme, turizmin endüstri olarak görülmesi,
küreselleşme ile olan ilişkisi, merkezde olması ve modernleşme
çıktısı olarak turizmin varlığı açıklanıyor. Yerel odakta ise;
sürdürülebilir kalkınma, sistem olarak turizm, yerelleşme ile
olan ilgi, çevrede var olması ve az gelişmişlik değişkeni
irdeleniyor. Küresel odakta ürünün tanınması ile piyasayı
genişletmek, merkeze bağlı homojen, farksız bir ürün çıkarmak,
turizm endüstrisi tarafından tanımlanan turizm hedeflerine
bireysel bir bakış açısıyla ulaşmak amaçlanırken; yerel
odakta, merkeze bağlılığın en aza indirgendiği, bağımsız
farklı yola, toplum tarafından tanımlanan kalkınma
hedeflerine, yerel sosyal kurumların rollerinin tanımlanmasına
bütüncül bir bakış açısıyla ulaşmak amaçlanır(Burns, 1999:
114).
Turizmin paket olarak pazarlandığı, çok fazla kaynak içerdiği
ve küresel poliekonominin parçası olarak görüldüğü
söylenebilir. Bu karakteristiktir ki; kalkınma olarak turizm
probleminin yapısal doğasına yardımcı olur ve küreselyerel
çalışmalarda bu konuyu ilgi çekici kılar. Gözlemlenemeyen
sosyal ve ekonomik yapıları içeren turizm sistemleri turizm
endüstrisinde potansiyel katılımcıları marjinalize eder ve
böylece, kalkınma olmadan büyüme sağlanır. Bu durum küresel
odak bakış açısıyla tanımlanabilir.
Sonuç ve Öneriler
Turizm, küreselleşme, uluslar arası politikalar ve sosyal
değişme arasındaki bağlar en az iki düzeyde kültüreldir. Bir
yanda bariz kültürel değişmeler ve uluslar arası düzeyin
sonucunda ortaya çıkan ilişkiler mevcutken, diğer bir yanda
devletlerin kendi kontrolü dışında oluşan küreselleşme
sürecine bağlı olarak var olmuş artan bir farkındalık ve bunu
da: “Biz küresel kültürel politikaların oluştuğu bir
dönemdeyiz” diyerek açıklayan hükümetler var.
Sonuç olarak; 3. Dünya’da yer alan uluslar arası turizmin
parçası, bu ülkelerin doğal ekonomik sürecinin farkında
değildir. Çoğu 3. Dünya ülkesi, uluslar arası turizmlerini
oluşturan yerel turizme sahiptirler. Turizmin herhangi anlamlı
şekline talep potansiyel turistlerden gelmemektedir.
Turizm alanları değişik kültürlerin bir araya gelmesiyle
sosyokültürel değişmelere ve değer mübadelesine sahne olur.
Değişen sosyokültürel ilişkiler ve davranış kaynak
kullanımında yeniden yapılanmaya yol açar. Diğer sosyal ve
çevresel güçler kaynak ilişkilerini değiştirir, bunun
sonucunda kaynak kullanımı olumsuz etkilere sebep olur.
Sonuç olarak turizm günümüzün önemli bir olgusu olarak çağdaş
toplumların yapılarını ve toplumsal kurumlarını etkileyen ve
değiştiren bir özelliğe sahiptir. Turizm sadece eylemin
gerçekleştiği yerde değil aynı zamanda küreselleşen dünyada
her tarafta etkin bir role sahiptir. Turizm ekonomik
farklılaşmayı yarattığından çok daha fazla toplumsal
farklılaşmayı da yaratmaktadır. Kültürlerin ve değer
yargılarının değişmesine neden olmaktadır.
KAYNAKÇA:
BARUTÇUGİL, Sabit, İ., (1989). Turizm İşletmeciliği,
İstanbul: Beta Basım Yayın.
BOTTOMORE, T. B., (1998). Toplum Bilim, İstanbul: Der
Yayınları, (Çev; Ünsal Oskay).
BRAYLEY, R. ve T., Var, (1992). CanadianPerceptions of
Tourism’s Influence on Economic and social Conditions, Annals
of Tourism Research, Vol. 16, Nu. 4, NewYork: Pergamon Press
Ltd.
BURNS, Peter, M., (1999). Tourism & Anthropology,
London: Routledge.
COOPER, C. ve P. Özdil, (1992). From Mass to
Responsible Tourism: The Turkish Experience, New York:
Pergamon Mc Millan plc.
DOĞAN, İsmail, (1998). Sosyoloji, İstanbul: Sistem
Yayıncılık.
ECE, E. Erdem, (1987). Turizm Sosyolojisi, Akdeniz
Üniversitesi Rehberlik Kursu Ders Notları, Antalya.
ERALP, Z., (1974). Turizmin Toplumsal Değişimi
SosyoEkonomik Etkisi, Ankara: Ankara Üniversitesi Siyasal
Bilgiler Fakültesi Yayınları.
ERKAL, M., (1999). Sosyoloji, İstanbul: Der Yayınları.
ERKAN, H., (2000). Ekonomi Sosyolojisi, İzmir: Barış
Yayınları.
KAYA, İ., (1997). Sürdürülebilir Turizm Kalkınması ve
Ülkemiz açısından Bir Değerlendirme, Balıkesir: Yayınlanmamış
Doktora Tezi.
LANQUAR, R., (1991). TurizmSeyahat Sosyolojisi, Çev: G.
Öztunalı Kayır, İstanbul: İletişim Yayınları.
LEA, J., (!988). Tourism and Development in The Third
World, London and New York: Routledge.
MATHIESON, A. ve G. Wall, (1993). Tourism Economic,
Physical and Social Impacts, New York: Longman Scientifics&Technical.
OKTAY, M., (1996). Davranış Bilimlerine Giriş,
İstanbul: Der Yayınları.
OLALI, H., (1988). Turizm Ekonomisi, İzmir: Ofis
Ticaret Matbaacılık San. Ltd. Şti.
OLALI, H., (1990). Turizm Politikası ve Planlaması,
İstanbul: Yön Ajans.
ÖZDEMİR, M., (1992). Turizmin Türkiye’nin SosyoEkonomik
Yapısına Etkileri, Ankara: TC Turizm Bankası AŞ Yayınları.
TUNÇ, Azize ve SAÇ, Firuzan, (1998). Genel Turizm,
Detay Yayınevi, Ankara.
ÜRGER, Savaş, (1993). Genel Turizm, Antalya: Akdeniz
Üniversitesi Basımevi. |
|
|
|
|
|
|
|