Adigey’in Koşhabl rayonunda ev ekonomisi önem
taşıyor, çok kişi hayvancılık ve bahçecilik ile
geçimini sağlıyor. Çok sayıda büyükbaş hayvan, domuz,
koyun, at ve tavuk besleyen ve turfanda sebzecilikle
uğraşan aile var. Bu yakınlarda tanıştığımız bir aile
ilgimizi çekti. Dmitriyevski mezrası (kutır;
küçük Rus yerleşimi) merkezinde, asfalt kıyısında bir
evin önünde durduk. Ailenin varlıklı olduğu
anlaşılıyordu. Bahçeyi çevreleyen çitler bile
boyalıydı. Geniş bahçenin içinde büyük bir betonarme
ev ile işlikler (псэолъэ)
ve tesisler sıralanıyordu.
Adım
Nikolay Mironenko , 62 yaşındayım, dört yıl
önce bu evi satın aldım ve içini istediğim gibi
döşedim. Marangoz ve
mobilyacıyım, yani elimden birçok iş geliyor’’
“Evin kocaman, bahçen de geniş, köyün
merkezi bir yerinde oturuyorsun”, diyor ve
gördüklerimizi değerlendirmeye çalışıyoruz.
“Ailemiz büyük, bu bakımdan bunların hepsi gerekli
bize”.
“Büyük demekle ne demek istiyorsunuz?”
“12 çocuğum var”, diyor gururla. “Ruslar
arasında 13 uğurlu bir sayı, niye 13 sayısına
ulaşmadınız ki” diyerek biraz takılmak istedik.
“Ulaştım”, diyor gülümseyerek Nikolay. ”İlk eşimden
bir çocuğum daha var”.
“Maşallah, gerçekten zengin sayılırsınız o zaman. Bu
kadar çok çocuğa bakmak kolay olmamalı”.
“Kolay olmasa da, onların verdiği mutluluk bize
yetiyor. Büyük kızım 33 yaşında, yanımızda, evlenmiş
çocuklarım da var, torunların verdiği mutluluğu
anlatamam. En küçük çocuğum 7’nci sınıf öğrencisi.
Bugünlerde en büyük yardımcılarım da 9’uncu sınıfta
okuyan ikizlerim Aleksey ile Andrey.’’
“Bu kadar kalabalık bir aileye bakmak ve onları
geçindirmek kolay bir şey olmasa gerek. Bu işin
altından nasıl kalkıyorsunuz?
“İnek, domuz,
tavuk, kaz ve tavşan, bu gibi hayvanları besliyoruz”
diyor Nikolay. ”En çok da birkaç yıldır yaptığımız
turfanda sebzecilikten (хэтэрыкI) kazanıyoruz.”
Gördüğümüz büyük bahçesini satın almış, kocaman
seraları da kendisi yapmış. Az parayla olacak şeyler
değil bu gördüklerimiz. ”Parayı nereden buldunuz?”
diye sorduk ve şu yanıtı aldık:
“Tabii para
bulmadan bütün bu işleri yapamazdım. Koşhabl rayonu ve
mezramız yönetimi yardımcı oldular, sağolsunlar. Bu
merkezlerin yazdığı bir yazı üzerine Adige Cumhuriyeti
Devlet Başkanı Aslan Thak’uşın 350 bin Ruble
verdi bana. Bu parayla evi ve bahçeyi satın aldım,
Devlet Başkanımıza ve yardımcı olan diğer ilgililere
de teşekkür ediyorum. Seraları çocuklarımın yardımıyla
kendim yaptım.
Ailenin bahçesi 3 sotıh (сотых,
üç dönüm olmalı) kadar. Bahçenin her bir yüz
metrekarelik bölümünde birer adet olmak üzere 7 adet
sera var. Seralarda en çok Bulgar biberi, domates ve
patlıcan yetiştiriliyor. Girdiğimiz bir serada henüz
bir aylık kırmızıturplar vardı, çok güzel büyümekte
olduklarını gördük. Nikolay, turpların Mart ayı
ortalarında satışa hazır hale geleceklerini söyledi.
“Bir seranın bir dönem geliri yeterli oluyor mu,
sera başına ne kazanıyorsunuz?’’
“Her şey
yolunda gider ve ürünümüzü satarsak; fide, tohum,
gübre ve ısıtma gibi girdileri düştüğümüzde, sera
başına 12 bin Ruble kadar bir para kalıyor bize.”
“Sebzenizi nasıl satıyorsunuz?
“Büyük Pazar
yerlerine gidecek gücümüz yok, oralarda tezgah açıp
bekleyecek vaktimiz de yok. Serada yetiştirmekte
olduğumuz sebzeleri sulamak, seyreltmek, toprağı
kabarık tutmak gibi birçok iş bekliyor bizi. Bütün bu
işler zaman alıyor. Bu nedenle ürünümüzü toplayıp
komşu Kurganinsk kentine götürüyor, oradaki
tanıdık tüccarlara pazarlık usulü satıyoruz, alıcılar
bazen mezramıza kadar da geliyorlar. Şu ya da bu yolla
ünümüzü elden çıkarmamız gerekiyor.”
“Peki
fiyatlardan memnun musunuz?”
“Değiliz. Bahçe
ürünü bekletilemez, hemen satmak gerekiyor, yoksa
çürür, bunu herkes bilir. Bu bakımdan fiyatı daha çok
alıcı belirliyor, bekletme şansımız olmadığından,
düşük fiyatı kabul etmek zorunda kalıyoruz, pazarlık
şansımız yok gibi, çok az. Yani bin bir zorlukla
yetiştirdiğimiz ürünler bizi değil, birilerini zengin
ediyor olmalı. Eskiden ürünü köy yerinden alırlardı,
şimdi kalmadı, yeniden örgütlenmeye gidilecek olursa,
tabii ki ferahlamış olacağız”
Aile yaşamını bu
minval sürdürüp gidiyor, karnını doyuruyor, ev ve
bahçelerini de elden geldiğince düzenli tutmaya
çalışıyor.
|