Karadeniz ile Hazar denizi
arasında uzanan topraklarda birbirinden farklı pek çok dil
konuşan değişik etnik gruplara ev sahipliği yapan Kafkasya’da,
bu etnik ve linguistik renkliliğe paralel olarak değişik
dinler de varlıklarını sürdürmektedirler.
16-18.yüzyıllarda Adigeler sonbaharda ormana giderek kutsal
saydıkları büyük bir ağacın altında her zaman gökte olduğuna
inandıkları Thaskho'ya (Büyük Tanrı) dua ederlerdi. Adigeler
arasında Hıristiyanlık olanlar da vardı. Bu yüzyıllarda yazılı
dualarla yapılan koruyucu büyüye çok önem verilirdi. Bununla
bağlantılı olarak demire saygınlık gösterilir, demirin
yararının görüldüğü yerlerde (ekim, hasat vb. zamanlarda)
şölenler yapılırdı.
Ekinlerin bereketi, yağmurun bolluğu vb. için de büyüler
yapılırdı.
16-18.yüzyılda Kafkas halklarının dinleri
birbirinden farklıydı. Dağıstanlılar, Nogaylar ve Çeçenler,
Gürcistan'a yakın bir kaç köy dışında çoğunlukla İslamiyet'i
benimsemişti. Adige-Abazinlerin yarısı Hıristiyan, yarısı
Müslüman'dı. 17.yüzyılda Kabardeylerin çoğunluğu
İslam'ı kabul
etmişti. O zamanlar putperestler de vardı. İslam'a girdikten
sonra da bir süre bu eski adetlerini sürdürdüler. Bölgeye
gelen turistler Çerkeslerin dinlerini anlamakta zorlanıyordu.
Bu durum İslam'ın Çerkes adetleri tümüyle yok edemediğini
göstermektedir.
Kafkas halkları ne tam Hıristiyan ne de tam Müslüman'dı. 1859'a
kadar Mezitha (Orman Tanrısı), Psitha (Su Tanrısı) vb.
putperest inanışlara rastlanmaktaydı.
Bir
zaman Hıristiyan olan Temirguey'in Tanrı inançları çok
çeşitliydi: Thaskho (Meryem'in baş tanrısı) Sergups’dur.
Tanrı'nın Elbruz dağında bağlandığına ve yerde ot bitmez,
hayvanlar çoğalmaz, insanlar nefretle birbirini öldürür olunca
çözüleceklerine inanılan kötü cinler; su, ateş ve gök
gürültüsü Tanrı'sı olan Shible; baskına (zekoe, tewoe) gidenleri
koruyan tanrı Zeykuth; su, deniz ve deniz hayvanları Tanrı'sı
Kodes; orman ve av Tanrı'sı Mezitha; demir, silah Tanrı'sı,
bunlarla yaralananları iyileştiren, kendisi de usta bir
demirci olan Leps; hayvan sürülerinin koruyucusu Ahin.
Çerkesler İslam'ı Türklerden ve Kırım Hanlarından aldı. Ondan
önce bir bölümü Hıristiyan bir bir bölümü putperestti. Çok
çeşitli tanrıları vardı; hasat, harp, sevgi, rüzgâr, deniz vs.
tanrıları vardı. Kurban kesip tapındıkları, putları bulunan
tapınakları vardı. Dini törenlerini genellikle açık alanlarda,
özellikle kutsal bir ağacın altında yaparlardı. Dini ayinleri,
özel bir kahin yönetirdi.
Rum
imparatoru Jüstinyen zamanında Hıristiyanlık yayıldı,
kiliseler inşa edildi. İlk ruhban Nalçik’in 5 km. Kuzey'inde
yerleşmişti. Kilise kalıntıları yanı sıra bugüne dek süren
Hıristiyan adetleri de vardır. Bu adetler, siyah giyme, miladi
yılbaşını kutlama, Pazar gününe ‘Tanrı günü’ (Thamafe) deme
gibi. İsa Mesih’e çok saygı duyarlar. Kafkasya’da İslam'a ilk
girenler Gürcüler, sonra Dağıstanlılar, sonra Kabardeyler
olmuştur (MS.12.yüzyıl sonlarında). Onlardan da tüm Çerkeslere
yayılmıştır. Çerkesler ‘Hadrikhe’ dedikleri bir ölüler
dünyasının varlığına inanır, buranın korkunç bir yer
olmadığını, oraya gidip dönmenin olası olduğunu kabul
ederlerdi. Çerkesler Tha, Shible, Bestetha, Mezitha, Tleps,
Goashe vb. birden çok Tanrı'ya inanırdı.
Adigey’de İslamlaşma 16.yüzyılda başlamıştır. N.Sora’nin
yazdığına göre aralarında, 1717’de öldürülen ve kitapları
yakılan son ‘Socen’ gibi ‘socen’ ya da ‘dekan’ unvanlı din
adamları yaşardı. İslamiyet'in ilk önce Dağıstan tarafından
tebliğciler eliyle geldiğini belirten Mefedz S., İslam'ın
Adigelere kan ve kılıçla geldiğini iddia etmektedir. Adigeler
16-18.yüzyılda sonbaharda ormana giderek kutsallık
atfettikleri büyük bir ağacın altında Thaskho’ya (hep gökte
olduğuna inanılan büyük tanrıya) dua ederlerdi. Hıristiyan
Adige inanışında İsa Mesih Tanrı kabul edilir, Yaliya
(Iliya) denilirdi. |