Rusya'nın başkenti Moskova'da
bulunan Moskova Kültür Sarayı, 23 Ekim Çarşamba günü
aralarında 18 kadının da bulunduğu bir grup Çeçen militan
tarafından işgal edildi ve 700 kişi rehin alındı. Çeçen eylemciler, işgale
gerekçe olarak Rusya'nın Çeçenistan işgalini ve yaptığı
katliamları göstererek, Rusya'nın bir hafta içinde
Çeçenistan'dan çekilmesini istediler. Bunun üzerine
Rusya'da bir kriz masası oluşturulmuş, aralarında
Türkiye'nin de bulunduğu bir çok ülkenin istihbarat
servisleriyle görüşen Rusya, girişeceği katliama yönelik
bu ülkelerin desteğini almıştır.
Katliam senaryoları için
düğmeye basan Rusya, nitekim uluslararası anlaşmalarda
dahi yasaklanmış olan kimyasal bir madde ile 27 Ekim günü
harekete geçti.
Eylemcilerin bulunduğu tiyatro
salonunun havalandırma borularından salona sıkılan
kimyasal gaz sonucu, aralarında Çeçen komutan Movsar
Boreyev'in de bulunduğu 50 Çeçen eylemci
katledilirken, 3 eylemci ise sağ olarak yakalandı.
Kullanılan kimyasal gaz sonucu 100'ü aşkın rehine hayatını
kaybetti, birçok rehine de ağır yaralı olarak hastaneye
kaldırıldı. Katliamda kimyasal gaz kullanılmıştır.
Katledilen eylemci ve rehinelerden sadece ikisinin kurşun
yarası alması, kullanılan kimyasal gazın etkisini
göstermektedir.
57 saat süren işgalin ardından
yapılan katliama ABD ve İsrail başta olmak üzere birçok
emperyalist ülke kutlama mesajı gönderdi. Beyaz Saray
sözcüsü Ari Fleischer katliama ilişkin yaptığı açıklamada;
'Bu özgür dünyaya, teröristlerin temsil ettiği riskler ve
terörizm sonucu masum insanların öldüğü gerçeğini
hatırlatıyor. Başkan Bush, elbette teröristlerin yol
açtığı şiddetten nefret ediyor.' açıklamasında bulundu.
Emperyalist saldırganlık dünya
halklarına her şeyi reva görüyor. Çeçen eylemcilerin bu
işgalinin doğruluğu ve yanlışlığı tartışma konusudur.
Fakat şunu önemle belirtelim ki, Çeçen ulusunun
emperyalist işgale karşı direnişi haklı ve meşrudur. Çünkü
Çeçen ulusunun kendi kaderini tayin etme hakkı vardır.
Katliamda kullanılan kimyasal gaz ise emperyalistlerin
vahşi yüzünü bir kez daha ortaya koymuştur.
Rusya Çeçenistan'dan ne
istiyor?
Yarı-sömürge, yarı-feodal
ülkeler başta olmak üzere dünyanın geri kalmış ülkeleri
bugün emperyalist talan ve sömürüye maruz kalıyor.
Emperyalistler gerek sermaye ihracı gerekse de bu
ülkelerin tüm zenginliklerini elde etmek için buralara
kurdukları fabrikalar vs. şeylerle bu ülkeleri kendine
bağımlı hale getirip istediği şekilde at
oynatabilmektedir. Bu yağma, talan ve kıyıma karşı gerek
ulusal gerek sınıfsal başkaldırılar ise her zaman
emperyalistler için bir tehlike olduğu gibi, bu
mücadeleler 'terörist'likle damgalanmış ve 'özgür dünya'ya
karşı girişilen bir saldırı olarak gösterilmiştir.
Bugün emperyalistlerin Ortadoğu
ve Kafkaslar üzerine büyük oyunları vardır. Buralarda
bulunan petrol emperyalistlerin iştahını kabartırken,
emperyalistler arası dalaşın da ana merkezlerinden birini
teşkil etmektedir.
Bu genel açıklamaların ardından
Çeçenistan'ın Rusya için önemine ve işgal sebebine
gelince; öncelikle şunu söyleyelim ki, Rus sosyal
emperyalizminin dağılmasının ardından, Çeçenistan Kasım
1991'de bağımsızlığını ilan etmiştir. Çeçenistan'ın
bağımsızlığını ilan etmesinin ardından işgale girişen
Rusya işgal için; 'Çeçenistan işgali anayasal düzeni
sağlama ve yasadışı güçlerin etkisiz hale getirilmesidir.'
dese de asıl amaç bu değildir. Asıl amaç Çeçenistan'ın
Kafkasya bölgesinde ekonomik ve siyasi açıdan kilit ülke
olmasından kaynaklıydı. Çeçenistan, Sovyetler Birliği
döneminin en eski ve en büyük petrol bölgelerinden
biridir. Bu bakımdan petrol endüstrisi bunların
başlıcasıdır. Bundan başka, enerji kaynakları da
işletilmektedir. Kimya, makine, maden ve besin endüstrisi
de önemli yer tutmaktadır. Çeçenistan'ın ekonomisi petro-kimya
sanayisine dayanmaktadır. Kafkasya'daki bütün yollar
Çeçenistan'dan geçmekle birlikte, ülkedeki demir yolu
hattı Terek ve Sunja vadilerini izleyerek Hazar Denizi
kıyılarına, Astrahan ve Bakü'ye; Karadeniz kıyısındaki
Tuapse'ye ve Azak Denizi kıyısındaki Rostov'a bağlanıyor.
Ayrıca Grozni'den diğer kentler ve cumhuriyetlere karayolu
bağlantısı var.
Çeçenistan Rusya için
vazgeçilmez bir öneme sahiptir. Kafkasya'da stratejik bir
öneme sahip olan ve petrol bakımından zengin olan
Çeçenistan Rus işgalinin asıl gerekçesidir.
Çeçenistan'a
doğru bir önderlik gerekmektedir
Çeçenistan üzerinde Rusya'nın
yanı sıra ABD'nin de oyunları söz konusudur. ABD geçmiş
dönemde Rusya aleyhine Çeçenistan'da ki İslami grupları
desteklerken, buradaki direnişin anti-emperyalist bir
rotaya girmemesi içinde elinden geleni yapmıştır. Çeçen
ulusunun işgale karşı haklı direnişi anti-emperyalist
değil, anti-işgalci bir hat izlemiştir. Proletarya
Partisi'nin şehit düşen 4. Genel Sekreteri Cüneyt
Kahraman'ın Çeçenlerin direnişteki önderlik sorununa
ilişkin yaptığı şu belirleme dikkate değerdir: 'Bugün
menfaatleri gereği direnişten yana tavır koyan ama el
altından diğerleriyle kucaklaşmaya da hazırlanan Çeçen
burjuvazisinin yarın yine Rus emperyalistlerinin veya bir
başka emperyalist gücün etkisine girmesi kaçınılmazdır. Bu
nedenle de Çeçenistan'da oluşturulması gereken gerçek
proletarya partisinin en acil görevi bir yandan bu işgale
karşı bütün gücüyle savaşmak olurken, diğer yandan da
halkı gerçek anlamda kurtuluşa ulaştırmak amacıyla kendi
örgütlenmesini oluşturmak, güçlendirmek ve yürütülen
savaşa önderlik edecek güce eriştirmek olmalıdır.
Çeçenistan Komünist Partisi,
yürütülen savaş içerisinde kendi yapısını sağlamlaştırıp,
birleşebileceği bütün anti-işgalci güçlerle kendi
önderliğinde oluşturulacak bir Milli Birleşik Cephe ile bu
gidişata müdahale etmek görevi ile karşı karşıyadır.'
Cüneyt Kahraman'ın bu
belirlemesi yerindedir ve doğrudur.
Görülüyor ki, emperyalistler
dünyamızı talan ve yağma etmekte ısrarlılar, yarattığımız
değerlere el koyarak bizleri katletmektedirler. Dünya
halkları ya bu köleliği kabul edecek, ya da bu kuşatmayı
paramparça edip yarattığı dünyaya sahip çıkacaktır. |