SUNUŞ
Cumhuriyetimizin temellerinin atıldığı
günlerde, devletimizin kurucusu Mustafa Kemal ATATÜRK’ün
“Yurtta Sulh , Cihanda Sulh” ifadesi, sloganlaşarak
ulusumuzun belleğine yerleşmiş ve temel devlet
politikalarımızdan olmuştur. Ulusumuz savaş ortamlarının bizzat insan
hakları ihlallerini getirdiğini çok iyi bilmektedir ve bu
konuda çok hassastır. Türkiye Cumhuriyeti her zaman içte
ve dışta barışı, uzlaşmayı, insanlığa yakışır çözüm
yollarını aramayı en temel insan hakkı olarak görmektedir.
Çeçenistan konusunu da TBMM İnsan Haklarını İnceleme
Komisyonu olarak bu anlayışla gündemimize alarak
inceledik.
Çeçenistan’da uzun süredir tüm dünyanın
“insanlık dramı” olarak izlediği bir vahşet yaşanmaktadır.
Bir ülke halkı toptan terörist, katil, suçlu ya da mafya
olamayacağı gibi böyle bir suçlama bahane edilerek
uluslararası antlaşmalar ve güvenceler yok sayılarak
savaşın devam ettirilmesi, sivil halkın kadın, çocuk,
yaşlı, hasta ayırımı yapılmaksızın top yekun bombalanması,
şiddete ve yok edilmeye maruz bırakılması insanlık adına
kabul edilemez, insan hakları açısından bakıldığında da bu
şekilde süre giden bir tabloyu makul gösterecek hiçbir
sebep olamaz.
Komisyonumuzun tüm üyeleri, konunun üzerine
partiler üstü bir yaklaşımla, siyasal kaygı ya da
çıkarlardan uzak, inançla ve ciddiyetle eğilmişler, emek
vererek raporun hazırlanmasına katkıda bulunmuşlardır. Bu
konuda çeşitli tarihlerde Komisyonumuzda dört kez geniş
çaplı toplantılar düzenlenmiştir. Bu toplantılar ve
Gürcistan’da yaptığımız çalışmalar sonrasında ortaya çıkan
Raporumuzu oybirliği ile kabul eden komisyon üyesi yirmi
dört milletvekilimize ve rapora emeği geçen Komisyon
sekreteryamıza teşekkürü bir borç bilirim.
Komisyonumuzun daveti üzerine Dışişleri
Bakanlığı Doğu Avrupa ile İlişkiler Genel Müdür Yardımcısı
Reşit UMAN, Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Niyazi GÜNEY,
Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof.
Dr. Anıl ÇEÇEN, Birleşik Kafkas Konseyi Başkanı Enver
KAPLAN ve Genel Sekreteri Sönmez CAN ile Kafkas Çeçen
Dayanışma Komitesi eski Başkanı Hakan KUTLU bizleri kendi
uzmanlık alanlarında büyük bir istek ve inançla konu ile
ilgili olarak aydınlatmışlardır. Katkılarına Komisyonumuz
adına müteşekkirim.
Temsilen her partiden bir milletvekili
katılımının sağlandığı ve Başkanlığını DSP Aydın
Milletvekili olarak şahsımın yaptığı; üyelerimizden MHP
Manisa Milletvekili Hüseyin AKGÜL, FP İstanbul
Milletvekili Mustafa BAŞ, ANAP İstanbul Milletvekili A.
Emre KOCAOĞLU, DYP Sinop Milletvekili Kadir BOZKURT ile
Komisyon uzmanı İrfan NEZİROĞLU, Stenograf Emin KARA,
Erhan YILMAZ ve Ses Teknisyeni Bülent KARADENİZ’den oluşan
Alt Komisyon Heyetimiz; Gürcistan Devleti içinde
Çeçenistan sınırına kadar giderek Çeçen mültecilerle
görüşmüş, olayları yerinde ve ayrıntılı bir şekilde
incelemiş, uyumlu ve özverili çalışmalar yapmıştır.
Çalışmalarından kıvanç duyduğum Alt Komisyon Heyetimizin
tüm üyelerine minnetimi ifade ederken, Gürcistan’da
gerçekleştirdiğimiz çalışma ziyaretinin istenilen amaca
ulaşabilmesi için destek ve hizmetlerini esirgemeyen
Tiflis Büyükelçiliğimiz mensuplarına Tiflis Büyükelçimiz
Sayın Burak GÜRSEL nezdinde teşekkürümüzü borç bilirim.
Ülkelerini ziyaretimiz sırasında, Gürcistan
Devlet Başkanı Sayın Eduard Shevardnadze başta olmak üzere
raporumuz içinde isimleri ve unvanları açıkça belirtilen
ilgili tüm makamlar bizleri kabul ederek her türlü
çalışmamızda destek olmuşlardır. Büyük bir açık
yüreklilikle ülkelerinin tüm zorluklarını ve mevcut
olanaklarını anlatmışlardır. Terörü en iyi bilen, yaşayan
ve acılarını da içlerinde saklayan Gürcistan Devlet
Başkanı Sayın Eduard Shevardnadze ile saygıdeğer eşleri
Nanoli Shevardnadze’nin, her türlü imkansızlıklardan imkan
yaratmaya çalışan ziyaret ettiğimiz tüm Gürcistan Hükümeti
Bakanlarının, özellikle de Mülteciler ve İskan Bakanı
ValerinVashakidze’nin gözlerinde hüznün yanında
kararlılığı gördük ve yüreklerinde ne olursa olsun
“insanlık ve ülkeleri için mücadele etme” azmini
hissettik.
Gürcistan’da bizleri en çok etkileyen ise
sokaktaki herkesin umutsuz, kaygı dolu ve mutsuz olmasına
rağmen “elimizden geleni yapacağız” ifadesini yürekten
kullanmaları olmuştur. Kendileri çok zor ekonomik koşullar
içinde iken had safhada enerji sıkıntısı çekilirken
kalkınmaya şiddetle gereksinimleri varken; ülkelerine
resmi olmayan sınır kapılarından hasta, aç, yaralı,
perişan kadın, çoluk-çocuk giriş yapan çeçen mültecilerle
evlerini, giydiklerini, lokmalarını, acılarını paylaşan ve
21. yüzyılda tüm dünyaya sessizce “insanlık dersi” veren
Gürcü halkı Heyetimizde hayranlık uyandırmıştır.
Bu izlenimlerimiz ve gördüklerimizden
sonra, Gürcistan’a tüm dünyanın yardım ve desteğini
sağlamak üzere verilecek her uğraşın içinde olmak, bizler
için bir insanlık borcudur. Çalışmalarımıza sağladıkları
destek ve yardımlar dışında, bizlere gösterdikleri içten
dostluk, sevgi ve güven duygusu için tüm Gürcistan
makamlarına ve Gürcü halkına Devlet Başkanı Sayın Eduard
Shevardnadze’nin şahsında Komisyonumuz adına
şükranlarımızı arz ederim.
İnsan haklarının 21. yüzyılda nasıl hiçe
sayıldığını; Çeçenistan’dan gelen mülteci çocuklarının
gözyaşlarında, kadınlarının kurumuş göz pınarlarında,
yaşlılarının donmuş göz bebeklerinde, erkeklerinin ve
delikanlılarının gergin ama kararlı yüz ifadelerinde
bizzat görerek yaşadık. Onların, ellerinden tuttukları ya
da kucaklarında taşıdıkları çocuklarının belki de son kez
hissettikleri sıcaklıkları ile yüreklerindeki vatan
sevgisi arasında yaşadıkları ikilemi görmek ve “Çeçensiz
bir Çeçenya” istemiyoruz sloganlarını duymak yüreklerimizi
titretti. Özümseyerek soluduğumuz ve bize “insan hakları
kimin için ?” sorusunu sorduran bu tablo; acı, açlık,
korku, isyan gibi duyguların hissedilmesinden çok öte
izlenimlerimizdir.
Gürcistan’a yaptığımız ziyaret sonrasında,
çalışma kapsamımız içindeki Bakanlıklarını ilgilendiren
konulara yönelik kendilerini bilgilendirdiğimiz Spordan
sorumlu Devlet Bakanımız Sayın Fikret ÜNLÜ’nün, İçişleri
Bakanımız Sayın Sadettin TANTAN’ın, Dışişleri Bakanımız
Sayın İsmail CEM’in, Milli Eğitim Bakanımız Sayın Metin
BOSTANCIOĞLU’nun ve Kültür Bakanımız Sayın İstemihan
TALAY’ın gösterdikleri yakın ilgi ve katkılarına
Komisyonumuz adına teşekkür ederken Bakanlar Kurulu’na
sağladıkları yetki ve destek için Başbakanımız Sayın
Bülent ECEVİT’e şükranlarımızı arz ederim.
Tarihsel süreç içinde Cumhurbaşkanımız
olarak Kafkaslar’daki istikrarın ve barış ortamının tesis
edilmesine “görevim” ifadeleri ile sahip çıkarak, daima
yapıcı katkılar sağlayan Cumhurbaşkanımız Sayın Süleyman
DEMİREL, teveccüh buyurarak Heyetimizi yurda dönüşünden
sonra tüm izlenimlerimizi arz etmek üzere kabul etmişler,
daha sonra bizzat Zatı Devletlerinin Başkanlığında büyük
bir heyetle Gürcistan’ı ziyaret ederek konuya Devletimizin
en üst makamı olarak destek sağlamışlardır. Komisyonumuz
adına şükranlarımı arz ederim.
Dünyadaki tüm ülkelerin yöneticileri ile
halkları, insan hakları konusunda “yüreklerinin sesini”
dinlemelidir. Bu sesin önüne hiçbir koşul, hiçbir hesap,
hiçbir plan geçirmeyenler yalnız ve yalnız gerçek insan
hakları savunucularıdır ve onlar, insan hakkı ihlali
gördükleri her yerde insanlık adına gereğini yapmak üzere
mücadele verirler. “İnsan hakkı” ve “insan” kavramları
sadece söylemlerle değil, yaşam biçimleriyle
bütünleştirilmelidir. Bu kavramlar, hakları ihlal
edilenlerin duyguları, koşulları kısaca yaşadıkları;
dürüstlük, açıklık ve bilgiyle değerlendirilebildiği zaman
bir kıymet ifade eder.
Çalışmamızın barış adına umuda yol olmasını
tüm yüreğimle diliyor, insanlık ayıbı olarak
değerlendirilmesi gereken bu dramın biran önce bitmesini
temenni ediyorum.
Saygılarımla. Şubat 2000
Dr. Sema TUTAR PİŞKİNSÜT
Komisyon Başkanı
Aydın Milletvekili
İÇİNDEKİLER
I. ÇEÇENİSTAN’DAKİ İNSAN HAKLARI
İHLALLERİYLE İLGİLİ KOMİSYON
TOPLANTILARI
A.
18.11.1999 Tarihli Birinci Toplantı
B.
25.11.1999 Tarihli İkinci Toplantı
C.
29.11.1999 Tarihli Üçüncü Toplantı
D.
20.02.2000 Tarihli Dördüncü Toplantı
II. ALT KOMİSYON HEYETİNİN 8-14 ARALIK 1999
GÜRCİSTAN ZİYARETİ
A.
Alt Komisyon’un Gürcü Yetkililerle Yaptığı
Resmi Görüşmeler
1. BM Mülteciler Yüksek Komiserliği
Gürcistan Misyon Şefi Ekber
Menemencioğlu
2. Mülteciler ve İskan Bakanı Valerin
Vashakidze
3. Parlamento Başkan Vekili Eldar Shangalia
4. İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Elena
Tevdoradze
5. Parlamento Başkanı Zurab Zhvania
6. Gürcü Kadınlar Barış ve İşbirliği Vakfı
Başkanı Nanuli Shevardnadze
7. Devlet Başkanı Eduard Shevardnadze’nin
Heyeti Kabulü
8. Gürcistan’daki Türk İşadamları Heyeti
B.
Alt Komisyon Üyelerinin Çeçen Mültecilerin
Bulunduğu Kamplarda
Yaptıkları İncelemeler
1. Şatili Bölgesindeki Çeçen Mülteci
Kampındaki İncelemeler
2. Ahmeta Bölgesindeki İncelemeler
C.
10 Aralık İnsan Hakları Günü Nedeniyle TBMM
Alt Komisyon Heyetinin
Tiflis Büyükelçiliğinde Yaptığı Basın
Toplantısı
III. ALT KOMİSYON’UN TESPİTLERİ, GENEL
DEĞERLENDİRME
A.
Gürcistan Ziyareti Sonrası Heyetin
Değerlendirmeleri
1. Genel Bilgiler
2. Gürcistan’a Göç Eden Çeçen Mültecilerle
İlgili Bilgiler
3. Gürcistan’ın Etnik Yapısıyla İlgili
Bilgiler
4. Gürcistan Devletinin İç Yapısıyla İlgili
Bilgiler
5. Ekonomik Değerlendirmelerle İlgili
Bilgiler
6. Türkiye-Gürcistan İlişkileriyle İlgili
Değerlendirmeler
B.
Gürcistan Ziyaretiyle İlgili Türkiye’de
Gerçekleştirilen Çalışmalar
IV. CUMHURBAŞKANI SAYIN SÜLEYMAN DEMİREL’İN
14-15 OCAK 2000
TARİHLERİ ARASINDA GÜRCİSTAN’A
GERÇEKLEŞTİRDİĞİ ZİYARET
A.
Cumhurbaşkanı Sayın Süleyman Demirel’in
Gürcistan Ziyareti Öncesinde
Havaalanında Yaptıkları Basın Açıklaması
B.
Cumhurbaşkanı Sayın Süleyman Demirel’in
Türkiye-Gürcistan İş Konseyi
Toplantısında Yaptığı Konuşma
C.
Cumhurbaşkanı Sayın Süleyman Demirel’in
“Altın Post” (Golden Fleece)
Madalyasının Tevdii Töreni Sırasında
Yaptıklari Konuşma
I. ÇEÇENİSTAN’DAKİ İNSAN HAKLARI
İHLALLERİYLE İLGİLİ
KOMİSYON TOPLANTILARI
TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu
3686 sayılı Yasasının kendisine tanıdığı yetkiye
dayanarak, Çeçenistan’da devam etmekte olan, ulusal ve
uluslararası kamuoyunun da tepkisine yol açan insan
hakları ihlalleri konusunu gündemine almıştır. Konu ile
ilgili dört toplantı yapılmıştır. Toplantı tutanakları
Ek.1’de verilmiştir.
A. 18.11.1999 Tarihli Birinci Toplantı
Amaç:
Çeçenistan’da yaşanan insan hakları
ihlalleri ile ilgili olarak konu uzmanlarından bilgi
almak. Bu amaçla 18.11.1999 tarihli ilk toplantıya davet
edilen konunun uzmanları; Dışişleri Bakanlığı Doğu Avrupa
Ülkeleri ile ilişkiler Genel Müdür Yardımcısı Reşit UMAN,
Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Niyazi GÜNEY, Birleşik
Kafkasya Konseyi Başkanı Ünver KAPLAN ile Genel Sekreteri
Sönmez CAN, A. Ü. Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr.
Anıl ÇEÇEN ve Kafkas-Çeçen Dayanışma Komitesi Eski Başkanı
Hakan KUTLU Komisyona bilgi vermişlerdir.
Karar:
Konu ile ilgili olarak Komisyon’da duyulan ciddi kaygıları
dile getirecek bir basın bildirisi hazırlanmasına ve
Gürcistan’a sığınan Çeçen mültecilerin durumlarının
yerinde incelenmesi amacıyla bir alt komisyon
oluşturulmasına karar verilmiştir.
B. 25.11.1999 Tarihli İkinci Toplantı
Amaç:
Çeçenistan’daki olaylarla ilgili olarak alt
komisyonca hazırlanacak basın bildirisi taslağını
değerlendirme ve Rusya Federasyonu Parlamentosu DUMA ile
görüşme talebi.
Karar:
Gürcistan’a göç etmek zorunda kalan Çeçen mültecilerin
durumlarının incelenmesi amacıyla bu ülkeye Komisyon ve
Heyet Başkanı DSP Aydın Milletvekili Dr. Sema TUTAR
PİŞKİNSÜT, ANAP İstanbul Milletvekili Emre KOCAOĞLU, MHP
Manisa Milletvekili Hüseyin AKGÜL, FP İstanbul
Milletvekili Mustafa BAŞ ve DYP Sinop Milletvekili Kadir
BOZKURT’tan oluşan bir alt komisyon gönderilmesine karar
verilmiştir.
Komisyonca gerekli müracaat yapılmasına
rağmen Rusya Federasyonu Parlamentosu üyeleri ile görüşme
isteğine bu ülkede yaklaşan seçimler nedeniyle cevap
alınamamıştır.
C. 29.11.1999 Tarihli Üçüncü Toplantı
Amaç:
Çeçenistan’daki olaylarla ilgili olarak hazırlanan basın
bildirisi taslağının karara bağlanması.
Karar:
Aşağıda yer alan basın bildirisinin Türk ve
dünya kamuoyuna duyurulmuştur.
TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu’nun
Çeçenistan’da
Yaşanan Olaylarla İlgili Olarak Yayınladığı
Basın Bildirisi
TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu,
3686 sayılı yasa ve İnsan Hakları ile ilgili uluslararası
hukukun kendine tanıdığı yetkiye dayanarak, Çeçenistan’da
yaşanan olayları incelemek üzere gündemine almıştır.
Yapılan değerlendirmeler sonucunda
Çeçenistan’da; İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi, Avrupa
İnsan Hakları Sözleşmesi, Helsinki Senedi gibi
uluslararası belgeler ve 12 Mayıs 1997 tarihinde Rusya
Federasyonu ve Çeçenistan Özerk Cumhuriyeti arasında
imzalanan antlaşmaların ihlal edildiği kanaatine
varılmıştır. Komisyonumuz Çeçenistan’da devam eden insan
hakları ihlallerinden ciddi şekilde kaygı duymaktadır.
Rusya Federasyonu, izahı oldukça güç olan
bazı olayları gerekçe göstererek, altına imza koyduğu
antlaşmaları yok saymış ve özerk bir devlet olan
Çeçenistan’a askeri müdahalede bulunmuştur. Rus ordusu,
Çeçenistan yerleşim birimlerini hedef gözetmeden
bombalamaktadır. Yerleşim birimlerinin ve saldırılardan
kaçan sivil halkın oluşturduğu konvoyların vurulması
sonucunda binlerce kadın, çocuk ve yaşlı insan ölmüş ve
yaralanmıştır. Tanklara ayaklarından bağlanarak sürüklenen
insan manzaraları bile Çeçenistan’da yaşanan vahşetin
boyutlarını açıkça ortaya koymaktadır.
Hedef gözetilmeksizin yapılan saldırılardan
kaçan, çoğu kadın, çocuk ve yaşlılardan oluşan binlerce
Çeçen komşu ülkelere sığınmıştır. Rus askerlerinin
engellemesi sonucu dağlarda ve yollarda kalan insanların
sayısı ve çektikleri sıkıntılar bilinememektedir. Çünkü
Rusya, gazetecilerin ve tarafsız gözlemcilerin
Çeçenistan’a girmesine izin vermemektedir.
Bugün Çeçenistan’da yaşanan tüm olaylar, ne
savaş ne de barış hukukuyla izah edilebilinir. Yaşananlar
bir halkın toptan şiddete maruz bırakılmasıdır.
İnsanların, kadın, çocuk, yaşlı gözetilmeden, şiddet
uygulanarak öldürülmelerinin hiçbir haklı gerekçesi
olamaz. Rusya Federasyonu altına imza koymuş olduğu
uluslararası belgeleri yok sayarak bir insanlık suçu
işlemektedir.
AGİT İstanbul toplantısının yapıldığı
günlerde Çeçenistan’da yaşananlar, uluslararası camianın
güvenilirliği açısından oldukça düşündürücüdür.
Bu basın bildirimizle TBMM İnsan Haklarını
İnceleme Komisyonu olarak, Türk ve dünya kamuoyunun
dikkatlerini Çeçenistan’da yaşanan insan hakları
ihlallerine çekiyoruz. Başta BM, AGİT ve Avrupa Konseyi
olmak üzere ilgili tüm kuruluşları Çeçenistan’daki insan
hakları ihlallerinin durdurulması için acil ve kalıcı
tedbirler almaya çağırıyoruz.
Rusya Federasyonu altına imza koymuş olduğu
belgelerin gereklerini yapmaya zorlanmalıdır.
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti, uluslararası
camiayı faaliyete geçirmek üzere yapmış olduğu girişimleri
sürdürmelidir.
Rusya Federasyonu, gazetecilerin, insan
hakları örgütlerinin ve gözlemcilerin bölgeye girişine
izin vermelidir. Bağımsız bir uluslararası komisyonun
bölgedeki insan hakları ihlallerini incelemesi
sağlanmalıdır.
Başta İnguşetya olmak üzere mültecilerin
bulunduğu ülkelere ve Çeçenistan’a insani yardımların
güvenli bir şekilde ulaştırılmasına izin verilmelidir.
İnsani yardımların bizzat ihtiyaç sahiplerine verilmesi
sağlanmalıdır.
Rusya Federasyonu Moskova’da ve Rusya’nın
diğer bölgelerinde yaşayan Çeçen ve Kafkas kökenlilere
karşı başlattığı kötü muamele ve seyahat özgürlüğünü
engelleme girişimlerine son vermelidir
TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu
Çeçenistan’da yaşanan olayları yerinde görüp inceleme
kararı almıştır. Komisyonumuz insan hakları ihlalleri
durduruluncaya kadar Çeçenistan’daki olayları izlemeye
devam edecektir.
D. 20.02.2000 Tarihli Dördüncü Toplantı
Amaç:
Alt Komisyon heyetinin 14-18 Aralık 1999
tarihleri arasında Çeçenistan’dan Gürcistan’a göç eden
mültecilerle ilgili yaptığı Gürcistan ziyareti ve
hazırlanan raporun değerlendirilmesi.
Karar:
Alt Komisyon raporu Komisyon tarafından
oybirliği ile kabul edilmiştir
ALT KOMİSYON HEYETİNİN
8-14 ARALIK 1999
GÜRCİSTAN ZİYARETİ
TBMM İNSAN HAKLARINI İNCELEME KOMİSYONU’NUN
GÜRCİSTAN’DA GERÇEKLEŞTİRDİĞİ ZİYARET
PROGRAMI
(8-14 Aralık 1999)
8 Aralık, Çarşamba
22.45 : İstanbul-Tiflis (TK 1386)
9 Aralık, Perşembe
03.05 : Tiflis’e Varış
04.00 : Otele İntikal ve Dinlenme
13.00 : Büyükelçilikte Heyet İçin Verilen
Brifing
14.00 : UNHCR Gürcistan Misyon Şefi Sayın
Ekber Menemencioğlu’nun Heyetimize
Verdiği Brifing
19.45 : Büyükelçilik Konutuna Hareket
20.00 : Büyükelçilik Konutunda Heyet
Onuruna Akşam Yemeği
10 Aralık, Cuma
13.00 : Büyükelçilikte Basın Toplantısı
15.00 : Mülteciler ve İskan Bakanı Sayın
Valerin Vashakidze ile Görüşme
17.00 : Parlamento Başkan Vekili Eldar
Shengelaia ile Görüşme
18.00 : Parlamento İnsan Hakları Komisyonu
Başkanı Bayan Elena Tevdoradze ve
Komisyon Üyeleri ile Görüşme
19.00 : Parlamento Başkanı Zurab Zhvania
ile Görüşme
19.30 : Bayan Tevdoradze’nin Heyet Onuruna
Verdiği Akşam Yemeği
11 Aralık, Cumartesi
09.00 : Şatili Bölgesindeki Çeçen
Mültecileri Ziyaret İçin Otelden Hareket
12 Aralık, Pazar
09.00 : Ahmeta Bölgesindeki Çeçen
Mültecileri Ziyaret İçin Otelden Ayrılış
13 Aralık, Pazartesi
13.00 : Gürcistan’daki Türk İşadamları ile
Görüşme
17.00 : Devlet Başkanı E. Shevardnadze’nin
eşi, Gürcü Kadınlar Barış ve İşbirliği Vakfı
Başkanı Bayan Nanuli Shevardnadze ile
Görüşme
19.00 : Devlet Başkanı Eduard
Shevardnadze’nin Heyeti Kabulü
14 Aralık, Salı
06.00 : Tiflis-İstanbul (TK 1387)
II. ALT KOMİSYON HEYETİNİN 8-14 ARALIK
1999 GÜRCİSTAN ZİYARETİ
Komisyon’un 25 Aralık 1999 günkü
toplantısında alınan karar gereği oluşturulan Alt Komisyon
üyeleri 8 Aralık Çarşamba günü 22.45 uçağı ile
İstanbul’dan Tiflis’e hareket eden heyet 9 Aralık Perşembe
günü Gürcistan saati ile 03.05’de Tiflis havaalanına
inmiştir. Komisyon ve Heyet Başkanı DSP Aydın Milletvekili
Dr. Sema TUTAR PİŞKİNSÜT, ANAP İstanbul Milletvekili Emre
KOCAOĞLU, MHP Manisa Milletvekili Hüseyin AKGÜL, FP
İstanbul Milletvekili Mustafa BAŞ ve DYP Sinop
Milletvekili Kadir BOZKURT’tan oluşan heyet öğleden sonra
resmi program çerçevesinde çalışmalarına başlamıştır.
Alt Komisyon üyeleri ilk olarak Birleşmiş
Milletler Yüksek Komiserliği Gürcistan Misyon Şefi Ekber
Menemencioğlu ile görüşmüştür. Aynı gün Uluslararası
Karadeniz Üniversitesi ile Süleyman Demirel Koleji ziyaret
edilmiştir. 10 Aralık Cuma günü sırasıyla Mülteciler ve
İskan Bakanı Valerin Vashakidze, Parlamento Başkan Vekili
Eldar Shengelaia, İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Elena
Tevdoradze ile görüşen heyet akşam saatlerinde Parlamento
Başkanı Zurab Zhvania tarafından kabul edilmiş, ardından
da Sayın Tevdoradze’nin heyet onuruna verdiği akşam
yemeğine katılmıştır. Heyet 11 Aralık Cumartesi günü
Şatili, 12 Aralık Pazar günü de Ahmeta bölgelerindeki
Çeçen mültecileri ziyaret edip durumları hakkında bilgi
almıştır. 13 Aralık Pazartesi günü önce Gürcistan’daki
Türk işadamları ile bir toplantı yapan heyet üyeleri,
işadamlarının sorunlarını dinlemiştir. Akşam saatlerinde
Devlet Başkanı E. Shevardnadze’nin eşi ve aynı zamanda
Gürcü Kadınlar Barış ve İşbirliği Vakfı Başkanı Nanuli
Shevardnadze ile görüşen heyet daha sonra Gürcistan Devlet
Başkanı Eduard Shevardnadze tarafından kabul edilmiştir.
Heyet 14 Aralık Salı günü Gürcistan saati ile 06.00’da
Tiflis’ten ayrılmıştır.
Komisyon’un Gürcistan’da bulunduğu sırada
Gürcü yetkililerle yaptığı görüşmeler ve Çeçen
mültecilerin barındırıldığı kamplarda yaptığı
incelemelerle ilgili ayrıntılı rapor aşağıda verilmiştir.
A. Alt
Komisyon’un Gürcü Yetkililerle Yaptığı Resmi Görüşmeler
Alt Komisyon üyeleri Gürcistan’daki
çalışmaları esnasında sırasıyla BM Mülteciler Yüksek
Komiserliği Gürcistan Misyon Şefi Ekber Menemencioğlu,
Mülteciler ve İskan Bakanı Valerin Vashakidze, Parlamento
Başkan Vekili Eldar Shengelaia, İnsan Hakları Komisyonu
Başkanı Elena Tevdoradze, Gürcü Kadınlar ve İşbirliği
Vakfı Başkanı Nanuli Shevardnadze ve Gürcistan Devlet
Başkanı Eduard Shevardnadze ile görüşmüştür. Aşağıda
detaylı bilgi verilen görüşmelerin tutanaklarının tam
metinleri EK 2’de verilmiştir.
1. BM Mülteciler Yüksek Komiserliği
Gürcistan Misyon Şefi
Ekber Menemencioğlu
( 9 Aralık 1999, Perşembe )
UNHCR Gürcistan Misyon Şefi Ekber
Menemencioğlu Çeçen mültecilerin durumu ile ilgili TBMM
Heyetine Büyükelçilik binasında bilgi vermiştir.
Menemencioğlu konuşmasında şu noktalara dikkat çekmiştir:
“Bugün Gürcistan’ın iki temel problemi
Abhazya ile Güney Osetya’dır. Her iki bölgedeki
çatışmaların ardından Abhazya’dan 300 bin, Güney
Osetya’dan ise 10 bin Gürcü, Gürcistan’ın başka
bölgelerine göç ederek iç mülteci konumuna düşmüşlerdir.
Ayrıca sınır bölgesi olan Şatili’den savaşın tekrar
başladığı Ekim ayından itibaren 3.400 Çeçen mülteci
Gürcistan’a geçmiş, bunlar Çeçen asıllı Gürcü
vatandaşların yaşadığı Ahmeta bölgesine yerleştirilmiştir.
Halen sınırın Rusya tarafında 200-300 kişi - ki
çoğunluğunu kadın, çocuk ve yaşlılar oluşturuyor-
Şatili’ye geçmeye çalışmaktadır. Yollar ve köprüler
bombalanmış olduğundan Şatili’ye araba ile geçmek mümkün
değildir. Daha da zoru Şatili’den Gürcistan’ın iç
bölgelerine (mültecilerin yerleştirildiği Ahmeta
bölgesine) geçmektir. Ancak sıhhatli insanlar Ahmeta’ya
ulaşmayı başarabilmektedir. Çünkü arada 4451 metre
yüksekliğinde ve karla kaplı Kafkas dağları vardır.
Mülteciler taşımak için helikopter bulamıyoruz. 4 metre
kar bulunan ve saat 12.00’dan sonra tipi başlayan
Şatili’de zor durumdayız.
Halen İnguşetya’da 220.000 Çeçen mülteci
bulunuyor. UNHCR ile birlikte Uluslararası Kızılhaç
Teşkilatı bu insanlara yardım etmektedir. Bu yardımlar
Rusya Federasyonu Devleti tarafından koordine ediliyor.
UNHCR devletlerin rızası ve izni ile sınırları geçip
yardım yapabilmektedir.
Ahmeta bölgesine geçen mültecilere soba,
yer yatağı, battaniye, gıda yardımı ve sıhhi yardım
yapıldı. Bölgede 3.500-4.000 mülteci bulunmaktadır. Bu
sayının 5.000’i geçmesi durumunda zorluklar
başlayacaktır.”
UNHCR’nin teknik yetersizliğinin gündeme
getirilmesi üzerine Menemencioğlu, Komiserliğin
devletlerin yardımları ile ayakta kaldığını, devletlerin
de insani yardım için bağış yapmakta fazla istekli
olmadıklarını belirtmiştir. 1950 yılında UNHCR kurulurken
İkinci Dünya Savaşı’ndan kaynaklanan mülteci sorununa
çözüm bulmak amaçlandığını, yapılan planlara göre 3 yıl
içerisinde mülteci sorunun çözülmüş olacağını,
Komiserliğin görevinin de bitmiş olacağını düşündüklerini,
ancak iç mülteciler dışında halen dünyada 17 milyon
mülteci olduğunu, zaman zaman güç koşullarda
çalıştıklarını ifade eden Menemencioğlu bazı konularda
heyetimize abartılı ve yanlış bilgi vermiştir.
2. Mülteciler ve İskan Bakanı Valerin Vashakidze
( 10 Aralık 1999, Cuma )
TBMM Heyetinin Bakan Vashakidze ile yaptığı görüşme çok
olumlu bir havada geçmiştir. Heyet Başkanı Dr. Sema Tutar
Pişkinsüt’ün Gürcistan’daki Çeçen mültecilerin durumu ve
Gürcistan iç hukunda meydana gelebilecek sıkıntılarla
ilgili sorusunu cevaplayan Bakan tarihçi olması nedeniyle
olaylara farklı bir gözle baktığını söylemiştir.
Bakan, Gürcü milletinin 200 yıldır kuzey komşusundan
bağımsız olmaya çalıştığını, bugün bunun gerçekleştiğini,
maddi olanaksızlıklara rağmen mutlu olduklarını
belirtmiştir. Vashakidze konuşmasında şu hususlara dikkat
çekmiştir:
“Biz Rusya’nın kim olduğunu iyi biliyoruz. Dolayısıyle
gerçeğin ne olduğunu da iyi biliyoruz. Tanrı bizim Kuzey
Kafkasya ile komşu olmamızı istedi. Çeçen tarafında
terörist insanlar olabilir. Nitekim Abhazya’daki
çatışmalara katılan Çeçenler olmuştur. Ancak Gürcü halkı
teröristlerle göçmenleri birbirinden iyi ayırdediyor. Biz
komşularımızın yaptığı gibi mültecilere kapılarımızı
kapatamayız. İmzaladığımız ulusarlarası anlaşmalar da
mültecilere kapılarımızı açmamızı gerektiriyor. Bizim
durumumuz pek iyi değil. Abhazya ve Osetya’daki olaylar
sonucu topraklarımızın yüzde 25’ini kaybettik. Ülkemizde
282.000 iç mülteci çok zor koşullarda yaşıyor. Bunlardan
130.000’i evsizdir. 8 Aralık itibriyle Gürcistan’da 3.583
Çeçen göçmen vardır. BDT ülkeleri arasında vizesiz geçiş
imkanı olduğundan belki bir o kadar da mülteci statüsü
taşımayan insan vardır.
Göçmenlerin sayısının artması durumunda komşu ülkelerden
yardım talep edeceğiz. Savaşın Gürcistan’a sıçraması
Rusya’nın çıkarınadır. Zaten birkaç defa Şatili’yi
bombaladılar. Rusya Hükümeti, Devlet Başkanımızdan
buradaki Rus üslerinin Çeçenlere karşı kullanılmasını
istedi ancak Devlet Başkanımızı bu isteği reddetti.
Geçmişteki yanlış tutum ve davranışlarına rağmen
Çeçenlerin bugün onlar için yaptıklarımızı anlayacaklarını
umuyorum.”
Başkan Pişkinsüt, Gürcistan devletinin fedakarlığını çok
iyi anladıklarını ve takdir ettiklerini, bunun 21. yüzyıla
yakışan bir hümanist anlayış olduğunu belirterek Sayın
Bakan’a verdiği bilgilerden dolayı teşekkür ettikten sonra
şunları söylemiştir:
“Özellikle açık ve değerli bilgiler vermelerinden dolayı
teşekkür ediyoruz. Hem bir tarihçi olarak olayları
değerlendirmesi nedeniyle de ayrıca çok mutlu olduk.
Çeçenistan’ın bu durumu karşısında, Gürcistan devletinin
hakikaten çok fedakarlık yaptığını, kendi olanaklarının
dışında olanakları insanca geliştirmiş oduğunu çok açık
bir şekilde gördük. Biz de, bu konuyu Komisyonumuzda
partilerüstü bir anlayışla ele alıyoruz. Bütün
arkadaşlarımız farklı partilerde olmasına rağmen, son
derece net bir şekilde görüş birliği içindeyiz. Elbette,
bütün komşularımızla, Rusya federasyonu da dahil olmak
üzere, hem ekonomik anlamda hem dostluk anlamında
ilişkilerimiz mevcut. Burada, bir yanda 21 inci yüzyıla
hiç yakışmayacak bir insanlık dışı olay devam ederken,
diğer yandan da, Gürcistan devletinin içinde 21 icni
yüzyıla yakışacak şekilde bir hümanist yaklaşım söz
konusu. Önümüzdeki günlerde geri döndüğümüz zaman, salı
günü, Parlamentomuzda Gürcistan’ın bu durumu, ayrıca
Çeçenistan’daki olaylarla ilgili bir görüşme yapacağız.
Yarın Shatili bölgesinde, pazar günü Pankisi bölgesinde
görüşmeler ve incelemelerde bulunacağız. Ayrıca, pazartesi
günü de Sayın Shevardnadze bizleri kabul edecekler..
Misyonumuzu sadece yurt içinde değil, yurt dışındaki insan
hakları savunucularına da bu olayları anlatarak tamamlamak
istiyoruz.
Bize zaman ayırdıkları için teşekkür ediyoruz. Sonuna
kadar, Türkiye Parlamentosu İnsan Hakları Komisyonu,
Çeçenistan’daki olaylar bitinciye kadar izleme kararı
almıştır.”
Bakan tekrar söz alarak mültecilerin sayısının artması
halinde çaresiz kalacaklarına dikkat çekmiştir.
3. Parlamento Başkan Vekili Eldar
Shengelaia
(10 Aralık 1999, Cuma)
Parlamento Bakan Vekili Shengelaia heyeti
kabulünde yaptığı konuşmada karşılıklı dostluğun önemini
vurguladıktan sonra:
“Biz, birçok defa Parlamentoda Türk
heyetlerini ağırladık; görüştük. Devlet adamları ve diğer
önemli insanlarla görüşme yapmıştık. Türkiye Cumhurbaşkanı
bizi ziyaret etti. Parlamentomuzda konuşma yaptı. Tüm
bunlar, ülkelerimiz arasında dostluk ve işbirliğin
gelişmesi için altyapı oluşturmaktadır. Yabancı ilk lider
olarak Gürcistan’ı Sayın Demirel ziyaret etmiştir; biz,
bunu hiçbir zaman unutmayız. O zaman da Parlamentomuzda
konuşma yapmıştır. O zaman, kendisi, Başbakanken bizi
ziyaret etti, 1992 yılında. Ülkelerimiz arasında anlaşma
yapıldı, çerçeve anlaşması ve bundan itibaren her sene
ülkelerimizi yaklaştıran süreçler gelişmektedir ve
ülkelerimiz arasında bir köprü inşa eden süreçler
ortadadır. Gürcistan genç ve bağımsız bir ülke olarak çok
zor bir yoldan geçti. Şimdi de pek iyi bir durumda
değiliz; ama, bizim için en zor dönemde Türkiye’nin bize
yaptığı yardımı hiçbir zaman unutmayız ve bu aşamada,
ilişkilerimizde hiçbir gölgenin olmadığını
söyleyebiliyoruz.
Ülkelerimiz arasındaki ilişkilerin
gelişmesinden biz son derece memnunuz. İstanbul zirve
toplantısında alınan kararlar çerçevesinde ilişkilerimizin
gelişmesini beklemekteyiz. Bizim beraber
gerçekleştireceğimiz çok ciddî projeler vardır. Sayın
Büyükelçi’ye de çok büyük teşekkür etmek istiyorum. Türk
Büyükelçiliğiyle bizim ilişkilerimiz son derece
verimlidir, yapıcıdır ve tüm fikirlerimizi ve
sorunlarımızı birbirimize anlatıyoruz ve bu şekilde bu
konuları çözme imkânlarımız oluyor. Bizim, ilişkilerimizin
çerçevesinde, yapmamız gereken diğer şeyler de vardır;
ama, bu ortak çalışmalar, Gürcistan ve Türkiye’nin beraber
yapacağı çalışmalar, sadece bizim ülkelerimizin
menfaatlarına değil, tüm dünya politikasının
menfaatınadır. İlk önce tabiî ki, Bakü-Ceyhan boru
hattının inşası. Türkmenistan’dan, Türkiye’ye tabiî gazın
ulaştırılması. Kars-Tiflis demiryolu inşası projesi.
Üçüncü sınır kapısının açılması; bu, üçüncü olacak, iki
sınır kapısı daha açılacak. Batum Havaalanının
modernizasyonu ve rekonstriksoyunu ve Parlamentomuzda
çifte vergilendirmeyi önleme konusu görüşülmektedir.
Ayrıca, bizim ve Türkiye’nin enerji
sistemlerinin yakınlaştırılması konusunda çalışmalarımız
var. Bugün, Gürcistan’da enerji kıtlığı var ve Türkiye’de
de enerji talebi çoktur. Ama, Gürcistan’da, hem
Türkiye’nin hem Gürcistan’ın taleplerini karşılayabilecek
Hidroelektrik santrallerinin inşası mümkündür.
Gürcistan’da sadece dağ ve su var.
Başka projeler de var, büyük projeler; ama,
tabiî ki, ekonomi ve kültür alanındaki ilişkilerin
geliştirilmesini de isteriz. Gürcistan on senedir bağımsız
bir ülkedir ve sınırlarımız açık artık. Eski Sovyetler
Birliği dönemindeki duvar kaldırılmıştır; ama, yine de,
birbirimizi tanıma açısından kıtlık vardır; özellikle
kültür alanında. Bizim Türk Milletine göstereceğimiz
şeyler çok ve Türk Milletinden de görebileceğimiz şeyler
de çoktur. Eğitim alanında daha fazla işbirliği
yapılabilir. Gürcistan’da iki eğitim müessesesi faaliyet
göstermektedir ve hem kolej hem Karadeniz Üniversitesi
mevcuttur. Ayrıca, bizde Türkoloji alanında çalışan bilim
adamlarımız da vardır, Türkoloji fakültelerimiz vardır;
Doğu Bilimler Enstitüsünde de özel fakülte vardır. Biz de,
Gürcistan’ın kültürünün, tarihinin, halkının Türkiye’de
tanıtılmasını isterdik. Belki Gürcistan’ın daha
istikrarlı, daha huzurlu günlerinde turizm ve insanlar
arasındaki değişimi, gençlerin değişimi konusunu da
görüşebiliriz, düşünebiliriz. Yani, ilişkilerin sadece
siyasî seviyede değil, halklar arasındaki ilişkileri
sağlamak amacıyla diğer seviyelerde de gelişmesini
isterdik. Biz, komşuyuz. Bizde bir söz var: “İyi komşu,
uzak akrabadan daha yakındır.” Biz komşuyuz, akrabayız;
Gürcü asıllı çok Türk vatandaşı vardır Türkiye’de. Bizim
dost ilişkilerimizin pekiştirilmesinin her bakımdan
faydalı olacağını düşünüyorum.
Birkaç defa Türkiye’ye gittim ve her zaman
son derece memnundum ve iyi anılarla buraya döndüm”,
demiştir.
Komisyon ve Heyet Başkanı Dr. Pişkinsüt,
Sayın Shengelaia’nin dostluk mesajlarına aynı sıcaklıkta
karşılık verdiği konuşmasında iki ülke ilişkileri ve
mültecilerin durumuna dikkat çekmiştir:
“Dost Gürcistan Devletinin, dost Parlamento
Başkanvekiliyle de görüşmek bizlere ayrıca bir memnuniyet
verdi. Çok zor günler geçirdiklerini ve sadece suyu ve
dağı olduğunu söylemiş olduğu Gürcistan’da, aynı zamanda,
yürekleri çok geniş, fedakâr ve insan sevgisiyle dolu olan
insanların da olduğunu gördük bir kez daha. Zamanında,
yönlendirmelere bağlı da olsa, Çeçenlerle ilgili birtakım
sorunlar yaşamış olmalarına rağmen, Çeçenlerin
yönlendirilmelerine bağlı olarak gelişen sorunlar yaşamış
olmalarına rağmen, bugün, 4 bine yakın mülteciyi ve hâlâ
daha gelmekte olanları lokmalarını paylaşarak bağırlarına
basmış olduklarını görüyoruz. Mülteciler içerisindeki
Çeçen grupları olsun, daha önce göçmenler olarak iç
mülteci olarak gelmiş olan gruplar olsun, hep
Çeçenistan’ın zor koşullarından kaçanlar, gene,
Gürcistan’ın zor koşullarında yaşayanlar tarafından
kucaklanmış durumda.
Biz, burada, insan hakları açısından
Gürcistan’ın bu güç durumuyla ilgilenecek şekilde gelmiş
olan dünyadaki devletler arasında ilk parlamento
heyetiyiz. Çeçenistan’daki insanlık dışı olayların bir an
önce sonlandırılması dışında, Gürcistan Devletine ne
şekilde, nasıl yardım edilebileceğini kendi Parlamentomuza
ve kendi hükümetimize, kendi devletimize aktaracağız; ama,
bunun dışında, esas misyonumuz, dünyadaki bütün insan
haklarıyla uğraşanlara ve devletlerin içerisindeki
parlamentolara bir an önce buralara gelip, mültecileri ve
Gürcistan’ın durumunu, Çeçenistan’daki olayları
görmelerini sağlamak olacaktır. .Bu çağrıyı buradan
yapıyoruz.
Çeçenistan’dan buraya gelmiş olan
mülteciler de dahil olmak üzere, tüm göçmen ve
mültecilerin, Gürcistan’ın bütün hukuk kurallarına ve
devlet işleyiş kurallarına ve vatandaşlık şartlarına
uymaları gerektiğini ve o şartlar içerisinde kalacak
şekilde yaşamlarını devam ettirmeleri gerektiğini ve bu
konuda da, Gürcistan’a hem ekonomik anlamda hem de onlar
konusunda yapılacak yardımlar anlamında da destek olmanın
çok önemli olduğunu düşünüyorum.
Parlamentolar arasındaki ilişkiler ve bu
türdeki dostluk heyetlerinin birbirleriyle olan ilişkileri
halklar arasındaki kültür birleşimini ve kültürel
değerlerin de aktarımını çok daha kolay sağlayacaktır.
Ülkeler arasındaki kültürel anlamdaki gelişmeler ve
birbirlerini anlama noktaları ülkelerin dostluklarını da
çok güçlendirir.
Bütün burada gördüklerimizi, sizlerin
sorunlarıyla ilgili olarak göçmenlerin ve mültecilerin
konumlarını Parlamentomuza aktaracağız. Bizim için
Gürcistan’ın bağımsızlığı, güçlü devlet olması, stratejik
konumunun her geçen gün artması, her geçen gün ekonomik
anlamda güçlenmesi son derece yararlıdır. Bu, sadece
Gürcistan için değil, hem jeopolitik anlamda hem ekonomik
anlamda Türkiye için bu böyledir.”
Parlamento Başkanvekili Shengelaia iç ve
dış mülteciler dolayısıyle Gürcistan’ın karşı karşıya
kaldığı zor duruma dikkat çekerek Türkiye’nin yardımını
talep etmiştir:
“Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından
diğer dünya ülkelerine ve parlamentolarına Gürcistan’a
yardım çağrısı yapılırsa -netice itibariyle Gürcistan’dan
bu insanlara bakacaktır- biz çok seviniriz. Bu açıdan,
tabiî ki, sizin ziyaretiniz çok önemli. Rusya basınında,
Gürcistan’ın bu savaştan sonraki ağır durumu hakkında
bilgiler çıkmamaktadır; bizim, tüm dünya ülkelerine bu
haberleri iletme gücümüz de olmuyor ve yetmiyor. Kış
olduğu için, Gürcistan’a geçmek çok çok zor olmasına
rağmen, savaş daha da gelişmektedir, daha da artmaktadır.
Geçişin zor olmasına rağmen, göçmenler gene gelecek;
göçmenlerin sayısı artacak ve bu yüzden, uluslararası
toplumun yardımına çok ihtiyacımız olacaktır. Sosyal
açıdan bu insanlara en ufak bir şeyler sağlamanız
gerekmektedir. Aksi takdirde, başka türlü gelişmeler
başlayabilir; az da olsa bir şeyler sağlamanız gerekir.
Karnı aç olan insan çeşitli sorunlar yaratabilir ve oldu
böyle bir olay. Bu konunun tarafınızdan incelenmesini ve
sizin fikrinizin de ulaştırılmasına çok müteşekkir
kalırız.”
Başkan Pişkinsüt, Gürcistan’ın 1951 ve 1967
Cenevre Anlaşmalarını ve kendi mülteci kanunlarını aynen
uyguladığını ve mültecileri kabul etme isteğinde olduğunu
çok iyi bildiğimizi; ama, ne olursa olsun, bunun da
dayandığı bir sınır ve sıkıntıların hemen arkasından
geleceğinin de bilincinde olduğumuzu, Komisyon olarak bu
konuyu görüştükten sonra, hem Rusya’da Duma’ya hem de
Çeçenistan’ın bizzat içerisinde olanları da görmek üzere
de iki yere de müracaat ettiğimizi, ayrıca da, bütün
Avrupa devletlerinin insan hakları parlamento
komisyonlarına, Avrupa Birliği Parlamentosuna Gürcistan’ın
bu durumunu ve Çeçenistan’daki olayların durdurulması için
girişimde bulunulması yönünden yazılı olarak uyarımızı,
isteğimizi belirttiğimizi söyleyerek heyetin hassasiyetine
dikkat çekmiştir.
4. İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Elena
Tevdoradze
( 10 Aralık 1999, Cuma )
Başkan Tevdoradze ile görüşme iki ülkenin
insan hakları komisyonlarının çalışmaları hakkında fikir
alışverişinde bulunma açısından verimli geçmiştir.
Gürcistan’da seçimler yeni yapıldığından
Parlamento ve dolayısıyle Komisyonlar yeni yeni oluşma
aşamasındadır. Geçen dönem alt komite statüsünde olan
Gürcistan İnsan Hakları Komisyonu’nun bu bağlamda yeni bir
yapılanma içerisinde olduğu görülmüştür. Başkan Tevdoradze
komisyon çalışmaları ile ilgili şu bilgileri vermiştir.
“Alt komitenin eski ismi Hapishane Sistemi
ve Tutuklular Hakları idi ve amacı hapishane sisteminin
yapılması ve İçişleri Bakanlığından, hapishane sisteminin
Adalet Bakanlığına geçirilmesi idi. 1 Ocaktan itibaren
kanun yürürlüğe girecek ve Adalet Bakanlığının
sorumluluğunda olacak. Hapisane sistemi, İçişleri
Bakanlığından Adalet Bakanlığına geçiyor. Bu, sadece bir
bakanlıktan bir bakanlığa geçiş değil, daha medenî ve
gelişmiş yöntemlerin hapishanelerde uygulanması
öngörülmektedir.
Yeni dönemde hedeflenen temel çalışma
alanları sivil toplumun inşası ve tabiî ki, insan hakları.
Burada özellikle çocukların sorunları, kadınların
sorunları, yurt dışında oturan Gürcistan vatandaşlarının
hakları ve basınla ilişkiler önem verilen konulardır.”
Başkan Pişkinsüt konuşmasında TBMM İnsan
Hakları Komisyonu’nun kuruluşu, yapısı ve amaçları
hakkında bilgi vermiştir:
“Biz, çalışmalarımızı yurt içinde ve yurt
dışında üç ana temel üzerinde yapıyoruz; esas temel, insan
hakları ve insan hak ve özgürlüklerinin temel kavramdaki
yapısı. Bu bağlamda, hem bedensel yönden temel özgürlükler
hem de ifade ve düşünce yönünden temel özgürlükleri
yurtiçi yurtdışı değerlendirmek üzere... Tabiî ki,
cezaevleri, polis sorgu yöntemleri hep bu konular
içerisinde değerlendirilmektedir.”
İkinci olarak siyasal haklar adı altında
parti kurma, partiler içerisinde çalışma, özgürlükleri
yaşatma biçimi, dernek ve sivil toplum örgütleri,
örgütlenme hürriyetleri şeklinde topladığımız grup.
Üçüncü olarak da, sosyal haklar adı altında
kadın, çocuk, özürlü ve birtakım sosyal alanlardaki
çalışmaların insan değerinin değerlendirilmesine yönelik
çalışmalar.
Çeçenistan’la ilgili olan olayları
Parlamento Komisyonumuz çok net olarak gündemine aldı; iki
üç kez yaptığı toplantılar sonucunda da hem burada yerinde
görmek hem de Dumada Parlamentoda görüşmek, aynı zamanda,
Çeçenistan için bir değerlendirme yapmak üzere sonuçta,
bunun yanı sıra da bütün Avrupa Parlamentosunun ve
Avrupa’daki devletlerin insan hakları komisyonlarına da
buradaki olayları duyurmak ve aynı zamanda olaylar
konusunda kamuoyunun dikkatini çekmek üzere yazılarını
yazdı; o amaçla da şu anda burada bulunuyoruz.
Kadın, çocuk ve sivil halkın toptan yok
edilmelerine neden olacak şekilde şiddete maruz
bırakılması, özellikle, savaşta bizzat sivil insan hakları
ihlalinin olması ve bugün, Gürcistan Devletinin çok büyük
bir fedakârlıkla gelen mültecilere sahip çıkması bizi
etkileyen konular olmuştur.
Gürcistan Devletinin ve özellikle de sade
vatandaşların, gerek kamp yerlerinde mültecileri
bağırlarına basmaları, gerekse lokmalarını onlarla
paylaşmaları yapılabilecek en büyük fedakârlıkların
içerisinde; tüm devletlerin bunu görmesi lazım. Her
devletin kendisine yetecek kadar olabilecek ekonomik
koşulları olduğunu da biliyoruz; buradaki ekonomik
koşullar çerçevesinde,bu konunun bir sınır içerisinde
dayanılır olduğunu da görüyoruz. Ayrıca, Çeçenistan’dan
gelen mültecilerin Gürcistan’ın iç hukuk kurallarına,
yasalarına uygun yaşayıp yaşayamayacakları veya o konuda
belirecek olan zorlukların da Gürcisten Devleti için
ayrıca bir zorluk olduğunun da farkındayız. 282 000
civarında Abhazya’dan gelen iç göçmen, onun yanı sıra da
3-4 bin civarında Çeçenistan’dan gelenler bir devlet için
ve o devletin halkı için oldukça zor koşullar yaratır.
Yarın Şatili bölgesine, sınıra, ertesi gün
de Ahmeta’ya gideceğiz; ondan sonra da, salı günü, tüm
gördüklerimizle birlikte, Gürcistan Devletinin
fedakârlıklarıyla birlikte, ne yapılabilir, nasıl
yaklaşılabilir, dünya kamuoyu nasıl oluşturulabilir; bunun
tartışmasını Parlamentomuza taşıyacağız”.
Başkan Tevdoradze Başkan Pişkinsüt’ün
mültecilerle ilgili söylediklerine katıldığını belirtip
şunları söylemiştir:
“Kadınlardan bahsettiniz ama, aynı şekilde
yaşlılar ve barışı isteyen gençler de söz konusudur.
Maalesef, Gürcistan hükümeti öyle bir durumda kaldı ki,
teröristleri yardımda suçlamasınlar diye gençleri
alamıyor, göçmen olarak kabul edemiyor. Gürcistan’a gelen
Çeçen göçmenler çok zor durumdalar; ama, bizim oradaki
halkımız da çok zor durumda. Gidince Şatili’ye gidince
bizzat göreceksiniz, orada bir katastrof söz konusu ve
maalesef, insanî yardım için şu aşamada uluslararası
kurumlara başvuramıyoruz. Uluslararası yardım,
uluslararası normlardan, ilkelerden dolayı bunu yapma
hakkımız yok; çünkü, hiçbiri bizim göçmenlerimiz değil,
bizim vatandaşlarımız değil. Ama, emin olun, bizim
halkımız, bu insanlarla en küçük lokmayı bile paylaşır.
Çünkü, bu insanlar hakikaten çok zor bir yoldan geçtiler,
cehennem gibi bir yoldan.
Siz, çok büyük bir insanî hareketi
üstlenmiş oluyorsunuz, ben bunu selamlıyorum. İnsan
Hakları koruyucusu olarak size her zaman destek vermeye
hazırız; çünkü, insan haklarının koruyucusunun sınırları
olmaması lazım.”
Komisyon ve Heyet başkanı Dr. Pişkinsüt
insan hakları ile ilgili evrensel birtakım normlara atıfta
bulunarak şunları söylemiştir:
“Dünyadaki insan haklarını evrensel
boyutuyla yaşatırken, bence, insan savunucularının dikkat
etmesi gereken üç nokta var: Ne olursa olsun, insan
haklarını siyasallaştırmamak lazım. Ne olursa olsun, insan
haklarını rant dağıtır hale getirmemek lazım. Ne olursa
olsun, insan haklarını başka ülkelerin üzerine ambargo
uygulayacak şekilde bir baskı aracı yapmamak lazım.
Sadece ve sadece insan değeri üzerinden,
insanın tüm dünyada en önemli varlık olduğu bilinciyle
insana yaklaşmak ve birbirimize destek olmak zorundayız.
Türkiye Cumhuriyeti olarak, daima
özgürlüklere, ülkelerin sınır bütünlüklerine ve ülke
vatandaşlarının onurlarına çok saygılıyız. Bütün bunların
dışında, Gürcistan Devletinin de jeopolitik ve stratejik
noktadaki yerleşimi, hem Türkiye için hem de Gürcistan
için son derece önemlidir. Bunu da yürekten paylaşıyor ve
destek olmak istiyoruz.”
Heyet üyesi DYP Sinop Milletvekili Kadir
Bozkurt’un Çeçenistan’daki olayları kendi Meclislerinde
gündeme getirme konusunda bir çalışmaları olup olmadığı
soRusuna cevaben Bayan Tevdoradze, komisyonları daha yeni
oluşturulduğu için, daha çok organizasyon konularıyla
meşgul oldukları için henüz çalışmaya başlayamadıklarını,
ancak bir açıklama yaptıklarını, Gürcistan’a karşı Rusya
basını tarafından açılan savaş hakkında Parlamentonun da
bir açıklaması olduğunu, Şatili ve Omalo bölgelerinin
bombalandığını, bunun, bir korkutma ve tehdit anlamını
taşıyan bir olay olduğunu, Çeçen milletine, Çeçen halkına
Gürcistan tarafından az yardım yapılması amacıyla
yapıldığını, Ama, Gürcistan Devlet Başkanının bir kararı
olduğunu ve bu karara dayanarak, Gürcistan’ın bu mağdur
insanlara, kendi evlerini terk etmek zorunda kalan
insanlara kapılarını açtığını, komite olarak bu konu
üzerinde çalışmalarına devam edeceklerini, fikir ve
düşüncelerini gayet açık ve net şekilde açıklayacaklarını
söylemiştir.
5. Parlamento Başkanı Zurab Zhvania
( 10 Aralık 1999, Cuma )
Parlamento Başkanı Zhvania heyeti kabulünde
yaptığı konuşmada dostluk mesajları vermiştir. Heyeti
kabulünde Gürcistan Parlamentosu İnsan Hakları Komisyonu
Başkanı Bayan Elena Tevdoradze de hazır bulunmuştur.
“Türkiye Büyük Millet Meclisinden
dostlarımızla görüşmek bizim için memnuniyet vericidir.
Çünkü, biz, kardeş ülke parlamentoları arasındaki
ilişkilerin geliştirilmesine çok büyük önem atfetmekteyiz.
Bildiğim kadarıyla, sizin ziyaretinizin amacı gayet
somuttur; Çeçenistan’la ilgili çok üzücü olayları
incelemek için geldiniz.”
Başkan Pişkinsüt de kabul için teşekkür
ettikten sonra heyet ve komisyon hakkında bilgi vermiştir.
Ardından ziyaretin asıl amacına değinen Dr. Pişkinsüt
şunları belirtmiştir:
“Türkiye Büyük Millet Meclisi İnsan
Haklarını İnceleme Komisyonu olarak, Çeçenistan’daki
olayları yakından takip ediyoruz. Üç defa yaptığımız
toplantılardan sonra, olayları yerinde görme kararı aldık.
Bu bağlamda, kaygıyla karşıladığımız insan hakları
ihlallerini ve endişelerimizi Avrupa devletlerinin tüm
insan hakları komisyonlarına ve Avrupa Birliği
Parlamentosuna bildireceğiz.
Duma Parlamentosuyla görüşme isteğimizi,
ayrıca bizzat Çeçenistan’ın içerisinde olayları yerinde
izleme isteğimizi Rusya Federasyonuna bildirdik.
Avrupa’daki diğer ülkelerin parlamento komisyonlarına da
beraber gidelim teklifini yaptık.
Bu bağlamda, jeopolitik konumuyla,
stratejik konumuyla, dost ülkenin, dost parlamentosunu
ziyaret etmek ve Gürcistan Devletinin şu anda mültecilerle
ilgili sorunlarını yerinde görmek için buraya geldik ve
ilgiyle karşılandık. Herşeyden önce, destek ve yardımları
için, bizleri ağırladıkları için teşekkür ediyoruz.
Yarın, Şatili bölgesine, sınıra, pazar günü
de Ahmeta bölgesindeki mültecilerin bulunduğu yerlere
gideceğiz. Abhazya nedeniyle, iç mültecilerden 282 bin
kişinin, Çeçen mültecilerden 3 800 kişinin -hâlâ, Şatili
sınırında bekleyen ilave 400 kişi olmak üzere-
Gürcistan’da tüm vatandaşlarca kucaklanması, lokmalarının
onlarla bölüşülmesi, gerçekten, en büyük yardım ve insan
haklarının dünyaya duyurulması için örnek bir davranıştır.
Bu konuda, Sayın Mülteci ve İskan Bakanı ve
Sayın İnsan Hakları Komisyonu Başkanıyla görüştük, hem
ekonomik anlamda destek sağlayabilmek hem sorunları
çözümleyebilmek hem de gelen Çeçen mültecilerin mümkün
olduğunca Gürcistan Devletinin hukuk kuralları içerisinde
yaşayabilmelerinin sağlanması esas amaç olmalıdır.
Her şeyden önce de, Rusya Federasyonunun,
Çeçenistan üzerinde yaptığı işlerin durdurulması gerekir.
Döndüğümüz zaman, salı günü, Parlamentomuzda, Çeçenistan
olaylarıyla ilgili bir genel görüşme yapılacak. Ayrıca,
hem hükümetimiz hem de Türkiye Büyük Millet Meclisi İnsan
Hakları komisyonu olarak, biz, sonuna kadar,
Çeçenistan’daki olaylar bitene kadar bu konuları takip
etmek kararındayız ve elimizden geldiği kadar, burada
gördüklerimizi ve Gürcistan Devleti’nin fedakârlıklarını
tüm dünyaya anlatmak istiyoruz.”
Başkan Zhvania da Çeçenistan olaylarıyla
ilgili olarak ellerinden geleni yapmaya ve destek vermeye
hazır olduklarını, söylenenlere tümüyle katıldığını
belirtmiştir:
“Söylediklerinizin altına imza atabiliriz.
Bizim, tutumlarımız da, sorunlara bakış açımız da
birbirine çok yakındır. Bu çok tabiî bir şeydir; çünkü,
Kafkasya’yı az çok bilen insan, Çeçenistan’daki olayları
korkunç görüyor. Tabiî ki, Gürcistan, Türkiye gibi,
terörizme, ne şekilde olursa olsun, karşıdır. Teröristlere
karşı Rusya Hükümetinin aldığı sert tedbirleri biz
selamlıyoruz; ama, Çeçenistan’daki olaylar ve bu
saldırılar neticesinde mağdur kalan sivil insanlar
terörizmle mücadele çerçevesi dışına çıkıyor.
Çeçenistan’da insanî facia söz konusudur ve bu olaylar
hepimizi çok üzüyor.
İnsanî yardımların yapılması açısından,
Gürcistan’ın imkânları çok kısıtlıdır. Söylediğiniz gibi,
imkânlarımız ölçüsünde, birkaç bin insanı ağırlamaya
çalıştık; umarım, sizin, durumu yerinde inceleme imkânınız
olacak. Sizden haberleri aldıktan sonra, umarım
görüşmelerimize devam edebiliriz. Umarım,
Cumhurbaşkanımızla da görüşmemiz olacak.
Cumhurbaşkanımızın bu kararı, sizin bu ziyaretinizin
önemini vurgulamaktadır.”
6. Gürcü Kadınlar Barış ve İşbirliği Vakfı
Başkanı Nanuli Shevardnadze
( 13 Aralık 1999, Pazartesi )
İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu heyeti,
Gürcü Kadınlar Barış ve İşbirliği Vakfı başkanı, Devlet
Başkanı E. Shevardnadze’nin eşi Nanuli Shevardnadze ve
diğer yetkililer ile Vakıf merkezinde görüşmüştür. Bayan
Shevardnadze’ye heyeti kabulü için teşekkür eden Komisyon
Başkanı Dr. Sema Tutar Pişkinsüt, Komisyonun Çeçenistan’da
geçen olayları gündemine aldığını, yerinde incelemeler
yapıp bir halkın toptan yok edilmesinin önlenebilmesi için
girişimde bulunmak amacıyla bölgeye geldiklerini, Şatili
ve Ahmeta bölgelerindeki mültecilerle görüşüldüğünü
belirtmiştir. Ayrıca Çeçenlerin Abhazya’daki olaylara
karışmalarına rağmen Gürcistan devletinin mültecilere
yaklaşımının, lokmalarını o insanlarla paylaşmalarının
örnek bir davranış olduğunu ve bunu bütün dünyanın
bilmesini istediklerini, bu fedakarlığı TBMM’nin 14
Aralık’taki toplantısında gündeme getireceklerini,
Rusya’nın savaştan vazgeçmesi ve Çeçen halkının yurdunda
mutlu yaşamasının sağlanmasının gerektiğini ifade
etmiştir.
Konuşmasına “terörist halk yoktur”
ifadesiyle başlayan Bayan Shevardnadze dünya toplumunun
savaşın sona erdirilmesine katkıda bulunması gerektiğini
belirtmiştir. Bayan Shevardnadze ayrıca: büyük bir savaş
geçirdiklerini, Çeçenlerin de bu savaşa katıldıklarını,
ancak buna rağmen her Çeçen teröristtir diyemeyeceklerini
Abhazya’da büyük bir facia olduğunu, Gürcü halkın evlerini
terkettiğini fakat hiçbir zaman Çeçen halkını
suçlamadıklarını belirtmiştir.
Abhazya’daki olaylar başladığında kış
mevsimi olduğunu, kar yağdığını, İnsanların elbisesiz,
hiçbirşeysiz yollara döküldüklerini, aralarında hamile
kadınlar ve çocukların da bulunduğu birçok insanın
hayatını kaybettiğini, yine de Çeçen milletini
suçlamadıklarını, kadın ve çocukları öldürebilen
teröristlerin psikolojik bakımdan sağlıklı olduklarının
düşünülemeyeceğini, savaşlarda esas belirleyicilerin
siyasetçiler olduklarını, tarih boyunca savaşları
siyasetçilerin başlattıklarını, eziyeti sivil halkın
çektiğini, öte yandan savaşları bitirenlerin de
siyasetçiler olduğunu, Abhaz topraklarının tarihçiler ve
uzmanlar tarafından Gürcü toprağı olarak tespit
edildiğini, bölgede Abhazların da yaşadıklarını ancak
toprağın Gürcü toprağı olduğunu, ayrıca Gürcülerle
Abhazların geleneklerinin birbirine çok yakın olduğunu,
ortak evlilikler bulunduğunu, ancak siyasi yönlendirmeler
sonucu bir savaş histerisi başladığını, geçmişte
Almanya’da da benzer olaylar olduğunu ifade ettikten
sonra,
Çeçen milletinin çok iyi bir millet
olduğunu, kurtuluş savaşlarının asırlardır devam ettiğini,
ancak sonuç alınamadığını, bugün Çeçenistan’ın Rusya
sınırları içerisinde olduğunu, savaşın ardından birçok
kadın, çocuk ve yaralının sınırlarına geldiğini, onlara
hayır denemeyeceğini, İmkanları ölçüsünde onları
kucakladıklarını, Çeçen-Rus savaşında haklı-haksız
aramanın zor olduğunu, Rusya’daki patlamaların da acı
olduğunu, ancak kimin yaptığını bilmediklerini
söylemiştir.
Bu bağlamda TBMM Alt Komisyonunun
ziyaretinizi önemsediklerini, savaşın durdurulmasını tüm
dünyanın istediğini, derneklerinin isminden de
anlaşılacağı gibi herkese barış götürmeyi, insanlar
arasında sevgi bağları oluşturmayı amaçladığını,
vurgulamıştır.
Başkan Pişkinsüt; 21. yüzyıla girerken
kimin haklı kimin haksız olduğuna demokratik yollarla
karar verilmesi gerektiğini, uluslararası hukuk kavramları
ve anlaşmaların bu şekil vahşi savaşı durdurmak için var
olması gerektiğini, dünya milletlerinin insan hakları
ortak paydasında anlaşmaları gerektiğini ve bir halkın
toptan katledilmesinin hiçbir gerekçe ile
açıklanamayacağını ifade etmiştir. Bayan Shevardnadze
cevaben kanunun üstünlüğünü sağladığı için demokratik
sistemin daha iyi olduğunu, 21. yüzyılda sorumluluk sahibi
ülkelerin dünyadaki barışı sağlamak için daha çok çaba
göstermeleri gerektiğini, sivil toplum örgütlerine daha
çok önem verilmesi gerektiğini belirtmiş, siyasetçilerin
savaştıkları şeylerin bir çocuğun gözyaşları kadar önemli
olmadığını, 21. yüzyıla girerken seyrettiği görüntülerin
kendisini çok üzdüğünü, bunun son olmasını ve barışın
sağlanmasını umduğunu, bilimin çok hızlı geliştiğini,
belki yeni yüzyılda insanların birbirlerine sevgilerini
arttıracak bir ilaç bulunabileceğini, belirtmiştir.
Başkan Pişkinsüt bu acıların tekrar
yaşanmaması için devletlerin hızlı bir şekilde gerekli
tedbirleri alması gerektiğini söylemiştir. Başkan
Pişkinsüt ayrıca Bosna’da gecikerek gelen barışın çok acı
günlerin yaşanmasına neden olduğunu ve bu tür olayların
bir daha olmaması, Çeçenistan’da da hızla barış ortamının
gelmesi temennisinde bulunmuştur.
Bayan Şevardnadze’nin 21. asrın barış asrı
olması, bunda kadınların da önemli rol oynaması
temennisine katılan Başkan Pişkinsüt kadınların sevgi için
hep mücadele edeceklerini, bu azmi ellerinde tutmak için
aslında yeterli güce sahip olduklarını belirtmiştir.
Heyet üyesi ve İstanbul Milletvekili
Mustafa Baş’ın vakfın faaliyetlerine ilişkin soRusunu
cevaplayan Bayan Shevardnadze, uluslararası bir dernek
olduklarını, Türkiye dahil birçok ülkede temsilcilikleri
olduğunu, yoksullara, çocuklara, yaşlı hastalara,
özellikle yaşlı akademisyen ve bilimadamlarına yardım
ettiklerini, lösemi, verem ve psikolojik rahatsızlıkları
olan çocukları tedavi ettirdiklerini, yılbaşında sağır ve
kör çocuklar ile hasta çocukları ziyaret edip onlara
hediyeler vermeyi planladıklarını söylemiştir. Ayrıca 2-3
ayda bir 40 kişilik doktor grupları ve sağlık ekiplerini
çeşitli bölgelere göndererek hastalara yardım ettiklerini
söylemiştir.
Eşi ve Gürcistan Devlet Başkanı E.
Shevardnadze’ye yapılan terörist saldırılara atfen Bayan
Shevardnadze, terörizmin ne kadar acı olduğunu kimsenin
kendisi kadar bilemeyeceğini ifade etmiştir. Türk halkına
selam ve iyi dileklerini gönderen Bayan Shevardnadze,
terörsiz bir gelecek umudunu yineleyerek konuşmasını
bitirmiştir. TBMM Heyeti Başkanı Pişkinsüt de dost ülkenin
dost parlamenterleri olarak kendilerine her zaman destek
olacaklarını, ayrıca kendilerini Türkiye’de görmekten onur
duyacaklarını belirtmiştir.
7. Devlet Başkanı Eduard Shevardnadze’nin
Heyeti Kabulü
( 13 Aralık 1999, Pazartesi )
TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu
heyeti Gürcistandaki incelemeleri sırasında Devlet Başkanı
Shevardnadze tarafından kabul edilmiştir. Devlet Başkanı
Shevardnadze şu konulara değinmiştir:
“Türkiye ile
ilişkileri önemsiyoruz. AB’ye bir adım daha attığınız için
sizi tebrik ederiz. Bu fiilen üyelik anlamına geliyor.
Sizin adaylığınız bizim adaylığımızdır. Sizin AB’ye
yakınlaşmanız bizim de yakınlaşmamız demektir. Bu süreçte
Cumhurbaşkanı Demirel’in rolü çok büyüktür. Sayın
Demirel’in Cumhurbaşkanlığı Türkiye için bir şanstır.
Abhazya ile ilgili problemlerimizi
biliyorsunuz.
Oradan gelen 300 bin göçmene Çeçenistan’dan gelenler de
eklendi. Teröristlere karşı nerede olurlarsa olsunlar sıkı
tedbirler alınmalı ve yok edilmelidirler. Ancak sivil
insanların öldürülmesi çok acıdır ve gün geçtikçe de
öldürülen sivillerin sayıları artıyor. Zavallı insanların
çoğu bizim sınırlarımıza akın etmeye başladı. Kafkasya’nın
bizim tarafımızda birkaç Çeçen köyü var. Biz onlara
“kisti” diyoruz. Bu köylerde 10-12 bin arası nüfus
yaşıyor. Savaştan kaçan 6-7 bin kadın ve çocuğu o köylere
yerleştirdik. Göçmen akını devam ediyor. Gelen halk da
geri dönmek istemiyor. Olayların ne zaman biteceğini kimse
bilmiyor. Biraz uzar. Azerbaycan sınırının kapalı olduğunu
söylüyorlar. Bu durumda sınırları nasıl kapatabilirsiniz?
Yarın özel bir heyetle elimizde var olan gıda maddelerini
bölgeye gönderiyoruz.
Şunu bilmenizi isterim. Abhazya’daki olaylarda Çeçenler en
çok bize karşı savaştı. Binlerce kişi kurşuna dizildi.
Fakat biz olaya başka gözle bakıyoruz. Bunları yapanlar
sivil insanlar değildi. Biz bu insanları aynı teraziye
koyamayız. Rusya terörist ile sivil halkı ayırd etmiyor.
Savaş devam ederse ne yaparız bilmiyorum. Otellerimiz,
misafirhanelerimiz bizim mültecilerimiz tarafından işgal
edildi. Avrupa Konseyine yazılar yazıyoruz,
haberleşiyoruz, yardımlarını rica ediyoruz. Belki siz de
onlarla diyaloglarımızda yardımcı olursunuz.
Kayıplar çok fazla. Bölgeden ne kadar sivil insan
çıkartılırsa kayıplar o kadar aza iner. Mashadov’la belli
bir diyaloğumuz var. Bizim yaptıklarımızı biliyor. Savaş
herhalde çabuk bitmez.”
Heyet başkanı Dr. Sema Tutar Pişkinsüt, heyeti kabul
ettikleri ve Şatili’ye ulaşımını sağladıkları için Devlet
Başkanına teşekkür edip yapılan çalışmalar hakkında bilgi
vermiştir:
“Komisyonda Çeçenistan’daki olayları 21. yüzyılda sivil
halkın toptan yok edilmesi olarak değerlendirdik ve
olayları kınayan bir bildiri yayınlayıp Avrupa
devletlerinin parlamentolarına, Avrupalı bazı sivil toplum
örgütlerine gönderdik. Duma ile görüşme isteğimizi Rusya
Federasyonuna ilettik. Sivil toplum örgütlerine beraber
hareket etme teklifinde bulunduk. Olayları yerinde görmek
için buraya geldik.
Gürcistan’ın kendi iç mültecilerinin yanı sıra
Çeçenistan’dan gelenleri kaldırmasının zorluğunu gördük.
Rusya’nın yaptığı vahşeti sivillerin ağzından öğrendik.
Gelmemizin en büyük yararı Gürcistan devletinin önemli bir
insanlık görevi yaptığını tüm dünyaya duyurmak olacaktır.
Programın verimli geçmesinde zat-ı alilerinizin
katkılarının çok büyük olduğunu biliyoruz. Burada
Gürcistan devletinin üç büyük sorununu tespit ettik.
Birincisi göçmen akınına daha ne kadar dayanılabileceği,
diğeri gelenlerin Gürcistan’ın hukuk kuralları içinde
nasıl yaşayacakları ve sonuncusu da durumun böyle devam
etmesi halinde Rusya’nın Gürcistan’a karşı tavrının ne
olacağıdır.
Güçlü bir Gürcistan, Kafkaslardaki barış açısından çok
önemlidir. Halk tarafından sevilen bir lider ile
tanışmaktan onur duyduk. TBMM’nin yarınki oturumunda (14
Aralık 1999) gözlemlerimizi dile getireceğiz. Türkiye
Cumhuriyeti ve Parlamentosu Gürcistan devletinin her
konuda desteklenmesi için işbirliğine hazırdır.
İlişkilerimiz ve dostluğumuz devamlı olacaktır.”
Shevardnadze deprem dolayısıyle Türkiye’nin durumuna çok
üzüldüklerini, göçmenlerin durumu ile ilgili TBMM’nin
açıklamalarının önemli olacağını, Cumhurbaşkanı Demirel’in
ikili ilişkilerin gelişmesinde önemli rol oynadığını ve bu
vesile ile kendisine en iyi duygularının iletilmesinden
memnun olacağını belirtmiştir. Shevardnadze’nin “Bugün
Demirel’siz bir Türkiye düşünemiyoruz” sözü üzerine Başkan
Pişkinsüt “Biz de Shevardandze’siz bir Gürcistan
düşünemiyoruz” demiştir.
8. Gürcistan’daki Türk İşadamları Heyeti
(13 Aralık 1999, Pazartesi, )
Büyükelçilik binasında yapılan toplantıya İlhan Candemir
(Ericsson), Emre Dördüncü (THY), Haldun Targan (Tekfen),
Yaşar M. Güven (Saktur Ltd.), Ömer Alibaşloğlu (Algaz
Mutfak Cihazları A.Ş.), Kenan Yıldırım (Oba Dış Ticaret
Ltd.), Erdoğan Güner (Türkiye Emlak Bankası A.Ş. Tiflis
Şubesi), Azmi Gürler (Delta Ltd.), Hasan Çelik (KVK A.Ş.),
Osman Turan (Turkcell), Esat Temimhan (Turkcell), Aydoğdu
Toker (Şişecam) katılmışlardır.
İşadamları genellikle şu sorunlara dikkat çekmişlerdir:
*
Gürcistan ciddi bir enerji sıkıntısı yaşamaktadır. Akşam
olunca başkent Tiflis dahil ülkenin neredeyse tamamında
elektrikler kesilmektedir. Devlet elektrik parası
toplayamamaktadır. Buraya hibe olarak yapılacak bir
elektrik santrali Türkiye’nin nüfuzunu arttıracaktır.
*
Bölgede büyük bir turizm potansiyeli vardır. Türkiye bu
potansiyelin değerlendirilmesinde öncülük yapabilir.
*
Türkiye, Rusya’dan sonra ikinci büyük tehlike olarak
görülmektedir. Sanatsal ve kültürel ilişkiler arttırılarak
bu anlayışın önüne geçilmelidir.
*
Eximbank kredileri geri dönüşü olan verimli sektörlere
verilmelidir.
*
1.2 milyar dolarlık ticaret hacminde Türkiye’nin payı
yüzde 20’dir.
*
Türkiye’den ilk etapta çok düşük kalitede tüketim malları
gelmiştir. Şimdi iç piyasada kaliteli Türk ürünleri Avrupa
veya Japon malı diye satılmaktadır. Gürcistan’a gönderilen
mallarda bir kalite standardı oluşturulmalıdır.
*
Tiflis’te bir Türk süpermarketi açılması için
Büyükelçiliğin girişimleri vardır. Ancak bu konuda
görüşülen şirket işi ağırdan almaktadır. Şimdilerde
Danimarkalı bir şirket, Tiflis’te mağaza açmak için
Gürcistan ile anlaşmıştır.
*
Ulaşım kolaylığı için acilen Poti-Trabzon ve Poti-İstanbul
feribot seferleri konulmalıdır.
*
Sarp ve Posof Türközü gümrük kapılarında rüşvet çok yaygın
durumdadır. Gürcistan içinde Gürcü polisi, Sarp-Samsun
güzergahında da Türk polisi rüşvet almaktadır.
*
Gürcistan, Çıldır gümrük kapısının açılmasını
desteklemektedir. Çünkü Acara sınırları içinde bulunan
Batum’daki kapıdan gümrük geliri alamamaktadır.
Bayındırlık Bakanlığı’nın Hazine’ye yazdığı yazıda 20
milyon doların yeterli olduğu belirtilmiştir. Bu kapı
acilen açılmalıdır.
*
Irak’tan mazot gelirken, Artvin’den izin verilmemektedir.
İşadamları, bir yandan PKK para kazanırken bir yandan da
Artvin halkı cezalandırılıyor yorumunu yapmışlardır.
*
Sınır ticareti çok hafife alınmıştır. Kaymakamlıktan
alınan bir belge yeterli görülmüştür. Bu da asıl işi
ticaret olmayan birçok kişinin sınır ticaretine
girişmesine, birçoğunun başarısız olmasına ve sonuçta
sınır ticaretinin yozlaşmasına yol açmıştır.
*
İşadamları ayrıca THY’nin TSİ 22.45-04.00 arası olan uçuş
tarifesi ve fiyatların pahalılığından şikayet etmiştir.
B. Alt Komisyon Üyelerinin Çeçen
Mültecilerin Bulunduğu Kamplarda
Yaptıkları İncelemeler
Alt Komisyon üyeleri çalışmaları sırasında
Gürcü yetkililerle yapılan görüşmelerin ardından olayları
yerinde görmek amacıyla 11-12 Aralık tarihlerinde Çeçen
mültecilerin barındırıldıkları kamplarda incelemelerde
bulunmuştur. Başkent Tiflis’te yetkililerle görüşen heyet
mültecilerin yoğun olarak yaşadıkları köyleri ziyaret
ederek yerinde inceleme yapma fırsatı bulmuştur. Heyet
üyelerinin soruları üzerine mülteciler şu bilgileri
vermiştir:
“Buraya yürüyerek geldik. Biz sivil halkız,
savaşmıyoruz; buna rağmen, bizi yok etmeye çalışıyorlar.
Bizim Ruslarla hiçbir mücadelemiz olmadı; ama, buna
rağmen, bizi yok etmeye çalışıyorlar. Bir oğlumu
öldürdüler, üç çocuğum daha orada kaldı. Şehirin her
tarafı sürekli bombalanıyor. Her türlü silahla
saldırıyorlar. Bunlar sivil halk veya asker diye bir
ayırım yapmıyorlar. Bir asker bile bulunmayan köyleri bile
yok ediyorlar. Esir alınanlardan hiç kimse serbest
bırakılmadı. Köylere saldırıyorlar, saldırıdan sonra köyde
sadece yıkılan evler, köprüler, binalar kalıyor. Ayrıca,
Rusya, Çeçenistan’ın kendi sınırlarına dahil olduğunu
iddia ederek, bütün silahları kullanıyor. Biz eğer Rusya
dahilindeysek, niye bizi öldürüyorlar o zaman? Bizi
öldürmeye kalkanlar, diğer adamlara neler yapabilirler...
Teröristler her yerde olabilir. Rusya’da da
vardır, Türkiye’de de vardır; biz terörist görmedik, biz
sivil halkız. Rusya’nın hava kuvvetleri komutanı 2.000’e
yakın teröristin yok edildiğini söyledi; ama, bunların o
öldürdükleri arasında hiçbir terörist yoktu, hepsi sivil
halktı. Hiçbir savaş kuralına uyulmuyor. Rusların elinden
kaçabilen yok. Yakaladıklarını öldürüyorlar.
Ruslar, ölülerin bile iade edilmesi için
fidye istiyorlar. Şehir ölülerle dolu, ölüleri köpekler
yiyorlar. Hiç kimseyi sağ bırakmıyorlar. Sürekli
bombalıyorlar. Gürcistan’a geliyorduk biz, her gece en az
4-5 araba yok ediliyordu. Bütün Çeçen mülteciler adına
sizden bir şey rica ediyorum, erkek ve kadınlar arasında
ayırım yapmasınlar, hepimizi içeri alsınlar. Normal bir
savaş olsaydı bu savaş, silahlarımız olsaydı, belki biz de
savaşabilirdik. Bu savaş hiçbir savaş kuralına uymuyor.
Biz, inançlarımıza göre ölülerimizi aynı
gün gömüyoruz; ama, şu anda bunu yapamıyoruz, çünkü
mezarları bile bombalıyorlar. Eğer Ruslar normal bir
şekilde savaşsa, biz 20 sene bile savaşabiliriz.Toprak
toprak isimli bir füzeleri var. Bizim füzelerimiz yok,
onun için iyi savaşamıyoruz.
Korktuğumuz için buralara geldiğimiz
izlenimini uyandırmak istemiyoruz. Biz, artık bu
savaşlardan bıktık. Beş tonluk bombalar atıyorlar
üstümüze, her şeyi yıkıyorlar. Yaptıkları için Gürcistan
devletine teşekkür ediyoruz. Biz bu yollara hayat yolları
adını verdik. Gürcülere borçlu olduğumuzu biliyoruz,
teşekkür ediyoruz; ama, bizim istediğimiz bir şey var,
erkekler ile kadınlar arasında bir ayırım yapmasınlar,
herkesi alsınlar.”
TRT muhabirinin sorusu üzerine bir
değerlendirme yapan Başkan Pişkinsüt:
“21 inci yüzyıla girerken insanların bu
hale getirilmesinin, özellikle sivil halkın, kadınların,
çocukların bu denli ıstırap içerisinde olmalarının,
bombalanmalarının, patika yollardan, dağların arasından
buralara gelmek zorunda kalmalarının insanlık açısından
son derece ayıp olduğunu, Gürcistan devleti elindeki
imkanların çok yetersiz olmasına rağmen bunları buradan
transfer etmeye çalıştığını bu olayı bütün dünya
devletlerine duyurarak, onları dikkatini bu bölgeye çekmek
için burada bulunduklarını söylemiştir. Bölgeyi ziyaret
eden ilk parlamento heyeti olduklarını söyleyen Başkan
Pişkinsüt tüm parlamentolara, ayrıca, parlamentoların
insan hakları komisyonlarına, buradaki olayı siyasal
olarak değerlendirmeden, insan boyutuyla bakarak yardım
etmeleri
“
çağrısında bulunmuştur.
Kadınlar ve çocuklarla ilgili bir soru
üzerine Başkan Pişkinsüt durumlarının çok kötü olduğunu
ancak, yine de çok dirençli olduklarını, bu kadar yolu
gelmiş olmalarına rağmen, hayatta kalmanın mutluluğunu
yaşadıklarını ama orada kalanları, özellikle erkekleri çok
merak ettiklerini, şehrin her yerinin bombalandığını ve
şehir halkının bu bombaların ne kadar sağ kalırsa o kadar
kalabildiğini, şurada bulunan herkesin de, kendi
içlerinde, ya eşini, ya çocuğunu kaybetmiş olduğunu, 21
inci yüzyılda bunun durdurulması gerektiğini belirterek
bütün dünya devletlerini, AGİT’i ve Avrupa Birliğini ve
bütün Avrupa’daki komisyonları, bu insanlık dramı için
buraya davet ediyoruz demiştir.
Başkan Pişkinsüt mültecilerin durumuyla
ilgili yaptığı tespitlerde; genel anlamıyla bakınca,
birinci derecede moral bozukluğu ve çok büyük korku
olduğunu, çok büyük endişe taşıdıklarını, ileriye dönük
yaşamları hakkında en küçük bir umutlarının olmadığı ve
toptan halkın yok edilmesine yönelik bir saldırıyla karşı
karşıya kaldıklarının tamamen bilinci içinde oldukları ve
buna inandıklarını, hiçbir kabahatleri olmadığını, savaşı
kendilerinin de istemediğini, böyle bir şey olsa bile bu
kadınların ve çocukların bu hale niçin getirildiğini
sorduklarını ve bunun üzüntüsünü yaşadıklarını
söylemiştir.
2. Ahmeta Bölgesindeki İncelemeler
(12 Aralık 1999, Pazar)
12 Aralık Pazar günü Ahmeta bölgesindeki
Çeçen mültecilerle görüşen heyet mültecilerin sorunlarını
dinlemiştir. Görüşmelerde Çeçen mültecilerin Gürcistan
devleti ve halkına yardımlarından dolayı minnettar olduğu
görülmüştür. Mülteciler Şatili sınırında çok
bekletildikleri, Ruslar tarafından işkenceye
uğratıldıkları, genç erkeklerin Şatili’den Ahmeta’ya
gitmelerine izin verilmediği konusunda şikayette
bulunmuşlardır. Açlık sorunları olmadığını belirten
mülteciler savaşın bir an önce bitmesi ve memleketlerine
geri dönme isteğinde olduklarını söylemişlerdir. Bir
mülteci de hastaların durumunu ve ABD’den gönderilen
ilaçların havaalanında bekletildiğini gündeme getirerek
yardım talep etmiştir. Mülteciler, iş imkanlarının
olmadığını, her şeylerini yerel halkın verdiğini, okul
olmadığı için çocuklarını okula gönderemediklerini,
Rusların yasaklanmış silahlar kullandıklarını, Tiflis’teki
hastane kayıtları incelendiğinde bunun doğru olduğunun
görüleceği, soykırım yaptıklarını, sadece kendileri için
değil Gürcistan için de endişe duyduklarını, Türkiye ve
başka ülkelere gitmek istediklerini dile getirdiler.
Mülteciler ayrıca yaklaşık 100 civarında
tüberkülozlu hastalarının olduğunu, sağlık ve tedavi
koşullarının yetersiz olduğunu, ABD kaynaklı olmak üzere
değişik kuruluşlardan, Müslüman cemiyetlerden de yardım
aldıklarını, birinci derecede Almanya’ya, ikinci derecede
Türkiye’ye ve son olarak da Azerbaycan’a gitmek
istediklerini, Gürcistan Devletinin kendilerine
yaptıklarından çok memnun olduklarını belirtmişlerdir.
Başkan Pişkinsüt durumu yerinde incelemek
için bölgeye geldiklerini ve ellerinden geleni
yapacaklarını belirterek Ahmeta bölgesindeki incelemeleri
bitirmiştir.
C. 10 Aralık İnsan Hakları Günü Nedeniyle
TBMM Alt Komisyon Heyetinin
Tiflis Büyükelçiliğinde Yaptığı Basın
Toplantısı
(10 Aralık 1999, Cuma )
Çeçenistan’daki olaylar ve İnsan Hakları
Evrensel Bildirgesinin imzalanmasının 51. yıldönümü
nedeniyle, Büyükelçilikte bir de basın toplantısı
düzenlenmiştir. Toplantıda Başkan Dr. Sema Tutar Pişkinsüt
TBMM heyetini basın mesuplarına tanıttıktan sonra her iki
konuda bilgi vermiştir. Basın toplantısını yerli ve
yabancı birçok basın mensubu izlemiştir. Başkan Pişkinsüt
konuşmasında şunları dile getirmiştir:
“Değerli basın mensupları, bundan sonraki
konuşmamın içerisinde, 10 Aralık gününün özelliğine ait
mesaj vermek istiyorum. Bugün, İnsan Hakları Evrensel
Bildirgesinin imzalanmasının 51 inci yıldönümünü
kutluyoruz. Çok uzun bir süredir dünyada var olan insanlık
âlemi, insan hakları konusundaki yazılı bildirgesini çok
yeni bir tarihte, sadece 50 yıl önce yazılı metne
dökebilmiştir. Her insan hakları savunucusu çalışanının ve
komisyonların yaptığı gibi, biz de Türkiye Büyük Millet
Meclisi İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu olarak, her yıl
bugün hem basın toplantısı yapar hem de bir bildiri
yayınlarız. Bu yılki, 10 Aralıkı burada mesajlandırmak
istedik; çünkü, öğrendiğimiz kadarıyla, bütün dünyadaki
ülkelerin parlamentoları ve komisyonları içerisinde,
parlamento heyeti olarak, mültecilerle görüşmek ve
olayları değerlendirmek amacıyla Gürcistan’a gelen ilk
heyet bizim komisyonumuz oldu.
İnsan hakları kavramı, dünyadaki
evrenselliği ve küreselleşmeyi en iyi şekilde
değerlendiren ve en iyi şekilde yaşatan bir kavramdır. Her
geçen gün gelişen, statik olmayan bu kavramı, bütün
ülkeler, sadece kendi insanları için değil, dünyadaki
diğer ülkelerin insanları için de düşünebilmeli ve bu
konuyu yerleştirebilmelidir. Elbette her ülkenin
içerisinde insan hakları ihlalleri konusunda birtakım
sıkıntılar yaşanabilmektedir. Ancak, önemli olan, ülke
vatandaşlarının birey olarak, hangi ülkede olursa olsun,
evrensel garantiler altına alınmış olan insan haklarından
yararlanabilme hakkına kavuşmalarıdır. Devletleri de,
vatandaşları niçin uluslararası hukuk çerçevesinde ve
uluslararası insan hakları garantileri çerçevesinde belli
yerlere müracaat ediyor diye endişe duymamalıdır. Burada
önemli olan, devletlerin ve ülkelerin, insan hakları
evrensel garantileriyle ülke vatandaşlarına sağlanan her
türlü desteği ve yaklaşımı, kendi ülkeleri içerisindeki
hukuk kuralları ve kendi ülkeleri içerisindeki
uygulamalarıyla yerleştirebilmeleridir.
Değerli basın mensupları, savaşların bizzat
kendileri, barış ortamının ortadan kalkmasıyla birlikte
insan hakları ihlalleri yaratır. Çok kısa bir zaman
aralığı içerisinde dünya Kosova’daki olayları gördü,
Kosova’daki rahatsızlıkları, kadınlara ve çocuklara
uygulanan muameleleri çok açık bir şekilde yaşadı. Bugün,
Çeçenistan’daki olayları da izliyoruz ve basına yansıdığı
kadarıyla görebildiğimiz yönüyle, son derece üzüntü verici
manzaralarla karşı karşıyayız. Yüzlerce insanın
öldürüldüğü, sivil halkın ve hiç ayırım yapılmaksızın
çocukların, kadınların ve kaçmakta olan kişilerin
öldürüldüğü ve şiddetle başbaşa bırakıldığı ortamları
izlemekteyiz. İnguşetya bölgesine geçen iç mülteciler
dışında, bizzat Gürcistan’a gelen mültecilerin de
durumları ortadadır. Elbette ki, ülkeler kendi içişlerinde
serbest ve özerktirler, özgürdürler; ancak, hiçbir hedef
ayırmaksızın, bütün sivil halkın yaşadığı bölümler de
dahil olmak üzere herkesin bombalanabildiği ve herkesin
büyük çoğunluk olarak öldürülebildiği alanda, hiçbir
şekilde, insanların öldürülmesine yönelik bir mazeret
ortaya konulamaz. Yoksul, sivil, masum veya suçlu halkın,
özellikle kadın ve çocukların öldürülmesinin de önünde bir
mazeret olması asla düşünülemez. Yine, basına yansıdığı
kadarıyla, dünya haberlerine geçen konularda,
Çeçenistan’la ilgili değerlendirmelerde, suçlu kesimin
fazla olduğu, bunların bir kısmının mafyayla ilişkili
olduğu, bir kısmının terörist olarak değerlendirildiği
şeklinde yazılar görmekteyiz; ancak, toplumların tümüne
şamil olacak şekilde, bu tür değerlendirmelerin, o
toplumlara şiddet uygulanmasını ve insanların
öldürülmesini gerektirdiğini hiçbir şekilde düşünemiyoruz.
Çeçenistan’dan Gürcistan devletine geçen
yaklaşık 3 400 kişinin, cumartesi ve pazar günleri gitmek
istediğimiz kamp bölgelerinde, Gürcistan vatandaşları
tarafından kendi evlerinde ağırlandıklarını, bazı evlerde
20-25 civarında Çeçen mültecinin bulunduğunu öğrendik. Bu
noktada, bütün dünyanın dikkatini, Gürcistan’ın misafir
etmekte olduğu mültecilerle ilgili zor koşullara çekmek
istiyorum. Yine, kendileri de çok zor koşullarda olan bu
insanların misafirperverlikleri karşısında, Çeçenlere
kucak açmaları, onları insanî bir şekilde
barındırmalarındaki zorlukları bütün dünya ülkelerinin
hissetmesini ve onlara yardımcı olunmasını hepimizin
sağlaması gerektiğine inanıyorum. Ayrıca, Çeçen
mültecilerin de, o zor koşullarında kendilerine kucak
açanlara karşı minnet borçlarını ve değerlendirmelerini de
her zaman için yaşatacaklarını, içlerinde sevgiyle
saklayacaklarını , ona göre bir yaşam biçimi
geliştireceklerine inanıyorum.
Şu anda Grozni’de devam eden olaylar
nedeniyle Shatili bölgesine gelmiş olan ve dağlarda
bekleyen, çoğu kadın ve çocuk olan, yeni giriş yapan
kişilerin durumunu da dünyanın dikkatine sunmak istiyorum,
onların yardıma ihtiyacı olduğunu düşünüyorum.
Ülkeler, kendi içlerindeki demokrasiyle,
barış yollarını anlaşmalarla yaşatırlarken, ülkelerarası
diyaloglarla belli güvenlik ortamlarının sağlanması ve
ülkelerarası demokrasiyle de savaşların önlenmesi
gerektiğine inanıyoruz. Bu konuda da en büyük ihtiyacımız
açıklık, dürüstlük ve bilgi olmaktadır. Buradaki sübjektif
kavram olan dürüstlük, sadece ve sadece, insanın insan
değerinin korunması üzerinde herkesin anlaşabilmesi ve
herkesin, bu konuda kendisini bir kez daha tartması
gerektiğidir.
İnsan haklarını evrenselleştirip
küreselleştirirken, bir yandan rant dağıtır hale
getirmekten, bir yandan siyasallaştırmaktan, bir yandan da
ülkelere baskı oluşturmaya yönelik yapmaktan
uzaklaştırmalıyız.
Sözlerimi, Gürcistan Devletinin şu anda
bize göstermiş olduğu ilgiden, siz değerli basın
mensuplarının bu toplantıya katılmasından dolayı teşekkür
ederek bitirmek istiyorum. İnsan Hakları Evrensel
Bildirgesinin en önemli savı olan, insanlık ailesinin tüm
üyelerinin özünde bulunan onurunu, eşit ve ayrılmaz
haklarını tanımanın, dünyaya özgürlük, barış ve adalet
getirmenin temeli olduğuna hepimizin bir kez daha yürekten
inanması gerektiğini belirtmek istiyorum.”
Daha sonra basın mensuplarının soruları
cevaplandırılmıştır. Basın mensupları Abhazya’dan göç eden
iç mülteciler, Abhazya’daki savaşa katılan Türk
vatandaşları, Türkiye’deki Kürtlerin hakları,
Çeçenistan’daki olaylarla ilgili Türk hükümeti ve
parlamentosunun tavrı, Türkiye’nin Çeçen göçmen kabul edip
etmeyeceği, Şatili’ye gitmek için helikopter temin edilip
edilmediği, Azerbaycan’ın göçmen kabul etmeme politikası,
göçmenlere somut bir yardım yapılmasının planlanıp
planlanmadığı, Çeçenistan ile Kürt sorunu arasında bir
benzerlik olup olmadığı, Öcalan’la ilgili karar ve idam
cezasının iptali konusunda bir çalışma olup olmadığı
konusunda sorular sormuşlardır. Başkan Pişkinsüt sorulara
verdiği cevaplarda şu hususları dile getirmiştir:
“Gürcistan’da, evlerini terk eden
kişilerin, göçmenlerin olduğu yerlere de gitmeyi
düşünüyoruz. Hem kampların bulunduğu vadilere hem de daha
sınıra kadar gitme planımız var. O konuyu da çok net
olarak inceleyeceğiz; ayrıca, Gürcistan Devletinin bize
vereceği her türlü bilgiden de yararlanmaya çalışacağız.
Burada, iki noktayı ayırmak gerektiğine
inanıyorum. Bir ülkeye, bir başka ülkeden, o ülkenin maddî
olanakları da çok yeterli olmadan –gerek ekonomik anlamda
gerek barınma anlamında– gelen kişiler, elbette ki, o ülke
insanları için büyük bir yüktür. Ayrıca, hukuk düzeni
bakımından ve hukuk düzenine gelecek olan etkiler
bakımından, suç ve suçluluk kavramları bakımından da ayrı
bir statüde incelenmesi gerekir. Dikkat edilirse,
sözlerimizin başında, bütün dünyayı, Gürcistan’a gelen bu
kişilere yardım dışında, Gürcistan’ın kendi koşulları
içerisindeki zorluklarıyla ilgilenmek üzere de davet
ettik. Bu, konunun bir tarafıdır; ama, bu, gelmiş
oldukları ülkede, sivil halka şiddetin toptan
uygulanmasının bir mazereti değildir.
Abhazya savaşı içerisindeki Türk
vatandaşlarının olup olmadığı konusunda da; savaşa kim
katılırsa, kim yanlışlık yaparsa, kimde sorunlar varsa,
toplumların, devletlerin açıkça bunları değerlendirmesi ve
bir daha bu tür hataların yapılmaması için de gerekli
önlemlerin alınması hepimizin isteğidir.
Türkiye, bütün Parlamentosu ve bunun
yanında hükümetiyle birlikte, özellikle sivil halka
şiddete ve öldürülmeye maruz bırakılacak şekilde, topluca
yapılacak olan her türlü konunun bir an önce çözümlenerek
engellenmesi taraftarıdır. Bilindiği gibi, AGİT İstanbul
toplantısında da bu konu gündeme getirilmiştir. Defalarca
da Türkiye, komisyonlar olarak ve hükümet olarak bu
türdeki açıklamalarını devam ettirmektedir.
Parlamentomuz da, salı günü,
Çeçenistan’daki olayları görüşmek üzere toplanacaktır.
Ayrıntıları, desteği, yardımı, ülkeler arasındaki görüşme
koşulları, elbetteki ülkeler arasındaki koşullara
bağlıdır. Biz, parlamento heyeti ve İnsan Hakları
Komisyonu olarak, bu konunun özellikle kadın, çocuk ve
sivil halka yapılanların, bir an önce ve demokratik
yollarla, konuşularak önlenmesinden yanayız.
Türkiye Cumhuriyeti büyük bir devlettir.
Biz, devletimiz adına, burada, göçmenlerin alınıp
alınmayacağı konusunda bir karar veremeyiz; ancak,
devletimiz, her türlü koşulda yardım etmeyi bir insanlık
borcu bilir ve bunu da, dünyadaki diğer devletlerin de bu
konuya yaklaşarak, insan hakları açısından ele alınması
gerektiği şeklinde de ifade ederek söylüyoruz. Nitekim,
çok üzücüdür ama, sadece ve sadece, dünya devletlerinin
içerisinde, bunca gündür devam eden olaylara, 3 400 - 3
500, hâlâ kapıda bekleyen yüzlerce kişiye rağmen, ilk kez
parlamento heyeti olarak gelen, Türk heyetidir.
Rusya Federasyonu, Gürcistan ve
etrafımızdaki diğer ülkeler, Türkiye’nin birbirinden
ayırmadığı ve birbirine tercih etmediği komşularıdır.
Bizim buradaki incelemelerimiz, gelmiş olan kadın, çocuk,
diğerlerinin ıstıraplarıyla ilgili incelemelerdir.
Gürcistan Hükümetinin burada bulunduğumuz süre içinde bize
yaklaşımı için her zaman teşekkür ediyoruz; ama, biz,
Shatili ve Pankisi bölgelerine gideceğimizi ümit ediyoruz
ve bunun için de programımız içinde değerlendirmelerimiz
var. Türkiye’den de herhangi bir şekilde Silahlı
Kuvvetlerden helikopter temini diye bir şey şimdilik söz
konusu değildir.
Helikopterle ilgili olan çalışmaların ne
aşamada olduğunu bilmiyorum. Yarın, öbür gün bunu
göreceğiz, değerlendireceğiz; ama, gideceğimize
inanıyorum. Ayrıca, Rusya Federasyonuna, Duma’yı da
ziyaret ederek parlamentolararası görüşme talebimiz ve
bizzat, Rusya Federasyonundan da yine, Çeçenistan’a gitme
talebimiz de oldu; Ankara’dan gerekli müracaatlarımızı
yaptık ve haber bekliyoruz. Rusya Parlamentosundaki
seçimler nedeniyle biraz yazışmalar gecikiyor ama, cevap
alacağımızı ümit ediyoruz.
Türkiye Büyük Millet Meclisi İnsan Hakları
Komisyonu, Meclis içindeki iç komisyonlar arasında, kendi
kanunuyla kurulmuş tek komisyondur. Bunun anlamı, hükümete
ve diğer bürokratik yapılara bağlı kalmaksızın,
komisyonumuzun 25 üyesi, gündemine hangi maddeyi almak ve
görüşmek isterse o madde üzerinde görüşür ve çalışır. Bu
bağlamda, savaş hali gözümüzün önünde, kadınların ve
çocukların çok zor koşullarda olduğunu gösterecek bir
biçimde, hele hele bazı görüntülerde, ayaklarından
tanklara bağlanarak bu şekilde sürüklenen insanların
görüntülerini de görmekte olduğumuzdan, Komisyonumuz
Çeçenistan üzerinde yoğunlaşmıştır. Daha önce de,
Kosova’daki, Bosna’daki, Kuzey Irak’tan gelen göçmenlerle
ilgili çalışmalarda da heyetlerimiz bu çalışmaların
içerisine karışmış ve göçmenlerle görüşmüşlerdir. Göçmen
almak, kabul etmek, ülkeler için çok kolay değildir.
Siyasallaştırmamanın dışında, ekonomik koşulların da
gerçekten objektif bir şekilde değerlendirilmesi gerekir.
Biz, birebir, insan hakları konusundaki yaklaşımdan dolayı
önceliği Çeçenistan’a verdik.
Yardım konusunda, Parlamentomuzun salı günü
yapılacak olan toplantısında, hükümetin bu konudaki
düşüncelerinde, bizim de aktaracaklarımızla birlikte, ne
tür destekler çıkacağı ve dünyanın AGİT eliyle de –çünkü,
AGİT’in de Çeçenistan’a gitme isteği var– buradaki
yardımlaşma kampanyasına ne şekilde katılacağı önümüzdeki
günlerde belli olacaktır.
Bu bağlamda, İsveç ve Almanya’da da
göçmenlerle ilgilenen bakanlıklarla görüşmelerimiz ve o
bölgelerdeki göçmenlerle ilgili çalışmalarımız da daha
önce olmuştu.
Azerbaycan konusundaki göçmen yapısını
komisyonumuz içerisinde, biz, döndükten sonra bir kez daha
değerlendiririz. Gündeme alınıp alınmama veya insan
haklarının acil bir şekilde korunmasında sorun olup
olmadığını bir kez daha kendi aramızda değerlendiririz.
Çeçenistan’daki olayların Kürt sorunu ile
benzerliği konusunda bunun çok dikkatli incelenmesi
gerektiğine inanıyorum. Çünkü, çok açık bir biçimde,
hiçbir ilgi olmadığını düşünüyoruz. Çünkü, Çeçenistan,
daha önceden özerkliği ve cumhuriyet olarak
değerlendirmesi yapılmış bağımsız bir ülke görünümündedir.
Ancak, Kürtler Türkiye Cumhuriyetinin birinci sınıf
vatandaşdır. Birtakım sıkıntılar olabilir; ama, böyle bir
sorun söz konusu değildir. Ayrı bir cumhuriyet değildir.
Çeçenistan cumhuriyeti daha önceden Rusya Federasyonunun
da imza koyduğu bir deklarasyonla, anlaşmayla
oluşturulmuştur. Dinleri aynı değildir, kendi yapıları,
cumhuriyetleri, sınırları farklı iki devlettir Rusya ile.
Türkiye Cumhuriyetimizin sınırları içerisinde PKK adı
altında son zamana kadar gelen terör örgütü, Türkiye’de
yaşayan Kürtlerin kendisi değildir, Kürt vatandaşlarımız
değildir. PKK ile yapılan mücadelede, toptan bir halkın
yok edilmesi, toptan sivil halka, kadına, çoluğa çocuğa,
kendi bütün yasalarımıza göre birinci sınıf vatandaşımız
olan Kürtlerin kendisine uygulanan bir şiddet hareketi söz
konusu değildir. Tam aksine, PKK tarafından, bizzat o
yörede yaşayan kürt vatandaşlarımıza karşı geliştirilen
şiddet olaylarının engellenmesidir. Televizyonlarda, orada
yapılan mücadelenin içerisinde, o insanların ne kadar zor
koşullara düştüklerini ve onbeş senedir bu mücadelenin
sivil halka saygı duyularak ve onları koruyarak
yapıldığını dünyaya anlattığımızı bir kez daha ifade etmek
isterim.
PKK, bilindiği gibi, uluslararası alanda,
hem Avrupa’daki tüm devletler tarafından hem de Amerika
tarafından uluslararası da kabul edilmiş bir terör
örgütüdür. 21 inci yüzyılda, dünya insan haklarını her bir
bireyine eşit olarak verebilme imkânı ararken, terörle
mücadele konusunda da el ele verecek şekilde birtakım
gelişmelere açık çalışmalar yapmaktadır. PKK ile birlikte
ve Öcalan’la birlikte, dünya, bir kez daha, terör
örgütlerini, başka ülkelerde siyasal amaçlı olarak
kullanmanın, o ülkelerin insanlarına farklı şekillerde
devletlerarası baskı yapmanın ne kadar yanlış olduğunu bir
kez daha gördü. Öcalan konusunda şunu söyleyebiliriz:
Türkiye Cumhuriyeti en adil biçimde yargılamasını yapmış,
kendi içhukuk kuralları içerisinde gereken cezasını
vermiş; ancak, henüz daha iç hukuktaki konu devam
etmektedir; ama, yargılamanın sonucu ve yapılan yargılama
şekli arasında hiçbir kurum ve kuruluşun ve Türkiye’deki
hiçbir vatandaşın bir şüphesi yoktur, bunu da zaten dünya
böyle kabul etmiştir. Bağımsız yargı içerisindedir.
Bizim komisyonumuzun çalışması olarak
değil; Türkiye Cumhuriyeti, Avrupa Birliğine girmeden
önce, biliyorsunuz, uzun bir süreçtir, Avrupa Birliğiyle
ilgili birçok konuyu, sözleşmeleri kabul etmiştir. 53 tane
idam cezası Türkiye Parlamentosunda onay için
beklemektedir. 1984 yılından bugüne kadar hiçbir şekilde
idam cezası uygulanmamıştır Türkiye’de. Devletlerin,
intikam almak amacıyla ceza vermemeleri gerektiğine
inanıyoruz. Ayrıca, insanların yaşam hakkının en temel
hakları olduğunu da biliyoruz. Bu bağlamda, idam cezasının
insan haklarıyla bağdaşmadığını da söyleyebiliyoruz.
Hayata, yeniden kendilerini ve topluma kazandırılmak üzere
ceza verilmesi gerektiğinin altını çiziyoruz. Bu nedenle
de 1984 yılından beri Türkiye’de idam cezasının
uygulanmadığını bir kez daha söylüyorum. Türkiye, 1987
yılında, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine bireysel
başvuruyu kabul etti. Ayrıca, Türkiye, 1989 yılında da
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin bireysel başvurulara
vereceği kararları kendi kararları gibi koruyacağını ve
uygulayacağını da beyan ve kabul etti. Türkiye
Cumhuriyeti, verdiği sözlerin, imzaladığı anlaşmaların ve
her attığı imzanın arkasındadır. İdam cezası konusunda,
Evrensel Bildirgenin idamla ilgili maddesine –iç hukuk
maddemiz olduğu için– çekince de koymuş bir devlettir.
Bütün bu söylediklerim çerçevesinde, Türkiye’de bazı
değerlendirmeler söz konusudur. Her bir partinin kendi
içinde değerlendirmeleri söz konusudur. Çünkü, şu anda
idam cezasının uygulanıp uygalanmayacağı diye
bağdaştırılan kişi, bölücü bir terör örgütünün, 30 000
kişinin ölümüne neden olmuş olan bölücü bir terör
örgütünün başıdır; ama, buna rağmen, Türkiye, en
demokratik bir biçimde, Parlamentosu ve kurumlarıyla
konuyu tartışmaktadır. Takdir edilmesi gereken en önemli
nokta şudur ki, Türkiye Cumhuriyeti, bu suçluyu en adil
biçimde yakalamış, yargılamış ve cezası yönünde, bağımsız
yargının sonucunu beklemiştir. Hiçbir şekilde bir faili
meçhul, hiçbir şekilde yargıda problem, taraflı bir
yaklaşım göstermemiştir. Bunun, hakikaten, dünya
devletlerine de örnek olması gerekir diye düşünüyorum.
Bizim burada bulunuş amacımız da, zaten, bu
şekildeki değerlendirmelerde dünyanın dikkatini
Gürcistan’a, Gürcistan’ın zor koşullarına, ayrıca da,
Çeçenistan’daki, Grozni’deki olaylara çekmek içindir.
Böyle bir yaklaşımın 21 inci yüzyılda olmaması gerektiğine
inanıyoruz. Rusya Federasyonunun da böyle bir girişimde
bulunmayacağı, sivillere saldırmayacağı ümidini, bugün, 10
Aralık itibariyle hâlâ taşıyoruz. Ayrıca, Gürcistan
Devletine bir kez daha teşekkür etmek istiyoruz, hem kendi
olanaklarının zor koşullarına rağmen, o kişilere kol kanat
germeleri, misafirperverlikleri dolayısıyla hem de bizleri
kabul ederek bizlere göstermiş oldukları misafirperverlik
dolayısıyla; son gün ayrılırken de bu sözleri bir kez daha
tekrarlayacağıma inanıyorum.
Gerek Shatili bölgesinde gerekse pazar günü
gideceğimiz kampların olduğu bölgelerdeki Çeçen
mültecilerin de Gürcistan’ın iç hukuk kurallarına ve
Gürcistan devletinin diğer vatandaşlarına en saygılı
biçimde onlarla birlikte yaşayacakları umudunu bir kez
daha tekrarlayacağız, onları da bu şekilde kucaklamanın,
ülkeye daha rahatlık getireceğini düşünüyoruz.”
ALT KOMİSYON’UN TESPİTLERİ
VE
GENEL DEĞERLENDİRME
III. ALT KOMİSYON’UN TESPİTLERİ, GENEL
DEĞERLENDİRME VE YAPTIKLARI
Gürcistan’a göç etmek zorunda kalan Çeçen
mültecilerin durumlarının incelenmesi amacıyla bu ülkeye
giden TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Heyeti, bu
amaçla Gürcistan’a giden ilk yabancı parlamenter heyet
olmuştur.
Heyetimiz, Gürcistan’da Çeçenistan
sorununun ayrı bir yönü ile de karşılaşmıştır. Çeçen
mültecilerin yaşadıkları insanlık dramının yanısıra,
humanist bir yaklaşımla mültecilere sınırlarını açan
Gürcistan’ın zaten ağır olan ekonomik sorunlarının bu
sebeple daha da ağırlaşmış olduğu gerçeği, Gürcistan üst
düzey yöneticileriyle yapılan resmi görüşmelerde olduğu
gibi, Gürcistan’da yatırımda bulunan Türk işadamlarıyla
yapılan görüşmede de sık sık dile getirilmiştir.
Heyetimizin altı günlük yoğun bir çalışma
içerisinde gerçekleştirdiği ziyaret sonucunda,
mültecilerin durumlarının yanısıra, Gürcistan’ın bu sorun
nedeniyle artan sıkıntılarına ilişkin yerinde yaptığı
tespitlerin, Çeçen Halkının ve Gürcistan’ın sorunlarının
çözümüne katkıda bulunacağını umuyoruz.
A. GÜRCİSTAN ZİYARETİ SONRASI HEYETİN
DEĞERLENDİRMELERİ
1. GENEL BİLGİLER
* Gürcistan zengin su kaynaklarına
sahiptir. Ülkede yaklaşık 25.000 akarsu ve 850 göl vardır.
Bunları su hacmi 66.3 kilometre küptür.
* Mineral su kaynakları bakımından zengin
bir ülkedir.
* Zengin bir turizm potansiyeline sahiptir.
Doğal güzellik harikası dağları, kültürel zenginlik, kayak
sporu merkezleri ve Karadeniz sahilleri dünyanın her
tarafından turist çekmektedir.
* Ülkenin etnik yapısında bakıldığında 1989
sayımına göre Gürcülerin oranı % 70 idi. Diğer etnik
gruplar sırasıyla %8 Ermeni, % 6 Rus, % 6 Azeri’dir.
Ayrıca ülkede Osteyalı, Yunan, Abhaz, Ukrayanlı, Kürt,
Yahudi diğer bazı etnik gruplara mensup insanlar
yaşamaktadır. Azınlıklar içerisinde özellikle Ermenilerin
bürokraside üst görevlerde olduğu gözlenmiştir. (Örneğin
Parlamento Başkanı Zurab Zhvania ile İnsan Hakları
Komisyonu Başkanı Elena Tevdoradze). Buna rağmen
Parlamentoda dört adet Türk Milletvekili de bulunmaktadır.
* Ülkede yaşayan halkın büyük çoğunluğu
Doğu Ortodoks kilisesine bağlıdır. Azeriler Şii Müslüman
iken Sünni Müslümanlar daha çok Acara ve Abhazya’da
yaşamaktadır.
2. GÜRCİSTAN’A GÖÇ EDEN ÇEÇEN MÜLTECİLERLE
İLGİLİ BİLGİLER
* Şatili’ye gelen çeçen mültecilerin sivil
halk ve çoğunlukla kadın ve çocuk oldukları görülmüştür.
Genellikle sınıra kadar arabalarla geldikleri yakınlarını
kaybetmiş olanların ve diğerlerinin çok üzgün ölüm korkusu
içinde ve aşırı yorgun oldukları gözlenmiştir. Çoğu
ağlayarak Rusya Federasyonunun sivil halkı ayırmadan
ülkede toptan bir katliama giriştiğini anlatmışlardır.
Barış yolu açtık diyerek gitmek isteyenleri beyaz
bayraklarla çıkabilirsiniz diyen Rusya Federasyonunun,
daha sonra yollara bomba atarak barış adına katliam da
yaptığını söylemişlerdir.Çeçen mülteciler inançları gereği
ölülerini aynı gün gömmek istemeleri sebebi ile Rusya
Federasyonunun kendilerinden fidye alarak ölülerini teslim
ettikleri pek çok da ölüsü ele geçmeyen kayıp bulunduğunu
ifade etmişlerdir.
* Kaçan ve kaçmakta olan çok kimse
bulunduğu çocukların, kadınların, tüm halkın yalanlarla
toptan terörist olarak ilan edildikleri hiç durmaksızın
evlerinin ve caddelerinin devamlı bombalandığını 5-6 metre
derinden, yerin altından ilerleyen sonra yüksek güçle
patlayan bombaların kullanıldığını bu “toprak”
bombalarından çok zarar gördüklerini hatta kimyasal silah
şeklinde yasaklanmış olan silahların da kullanıldığını, 4
civarında bu şekilde yaralanmış vak’anın Tiflis Devlet
Hastanesi’nde yattığını ağlayarak anlattılar. Yine çeçen
mülteciler elbette gençlerden ve erkeklerden direnenlerin
de çok olduğunu ve çeçen olarak ülkelerinde yaşamak
istediklerini Gürcistan Devletini kendilerine
gösterdikleri ilgiden dolayı müteşekkir olduklarını ifade
etmişlerdir. Heyetimizden savaşın durdurulmasında
barınmaları ve Türkiye’ye gelmek isteyenlerin alınması
konusunda yardım ve destek talepleri olmuştur. Ayrıca
Gürcistan devlet sınırlarına dahil kısım Rusya Federasyonu
tarafından son iki ayda iki kez, heyetimiz ayrıldıktan bir
hafta sonra da Şatili Bölgesi’ne olmak üzere bir kez daha
bombalanmak suretiyle taciz edilmiştir.
* Ahmeta Bölgesi Pankisi Vadisinde Çeçen
kökenli Gürcü halkın evlerinde yaklaşık 3.583 Çeçen
mülteci (05.12.1999 tarihi itibari ile) bulunmakta idi.
Şatili’de ise sevk edilmekte olan 500-600 kadar Çeçen
mülteci mevcutdu. Ayrıca 240 nüfuslu olan Şatili köyünün
nüfusu daha önce gelen Çeçen mültecilerle 400 civarına
ulaşmış ve her evde odalarda 20-25 kişi barınmakta idi.
* Ahmeta bölgesine geçmeyi başarabilen
mültecilerin durumları çok kötü olmayıp kendilerine
gerekli yardım sağlanarak bu bölgede kalmalarının
sağlanması en uygun çözüm olarak görülmektedir.
* Mülteci olarak Gürcistan’a sığınan
çeçenler birinci sırada Almanya’ya ikinci olarak
Türkiye’ye üçüncü sırada ise Azerbaycan’a geçiş yapmak
istemektedirler.
* Abhazya’daki olaylara bazı Çeçenlerin
karışmış olmasına rağmen Gürcistan Çeçen mültecilere sahip
çıkmakta, güç ekonomik koşullarında bile kendi yediklerini
paylaşmakta idiler.
* Azerbaycan, kapılarını Çeçen mültecilere
kapatmış durumdadır. Bu durum da Gürcistan, mülteciler
için tek adres olarak gözükmektedir. Mülteci sayısının
5.000’i geçmesi durumunda sorunların çok ağırlaşacağına
dikkat çekilmektedir.
* Birleşmiş Milletler Yüksek Komiserliğinin
çeçenlerin ve mültecilerin durumlarının dünya kamuoyuna
yeterli derecede duyurabildikleri veya anlatabildikleri
konusunda heyetimizde ciddi kaygılar oluşmuştur.
3. GÜRCİSTAN’IN ETNİK YAPISI İLE İLGİLİ
BİLGİLER
* Ülkenin etnik yapısında bakıldığında 1989
sayımına göre Gürcülerin oranı % 70 idi. Diğer etnik
gruplar sırasıyla %8 Ermeni, % 6 Rus, % 6 Azeri’dir.
Ayrıca ülkede Osteyalı, Yunan, Abhaz, Ukrayanlı, Kürt,
Yahudi diğer bazı etnik gruplara mensup insanlar
yaşamaktadır. Azınlıklar içerisinde özellikle Ermenilerin
bürokraside üst görevlerde olduğu gözlenmiştir. (Örneğin
Parlamento Başkanı Zurab Zhvania ile İnsan Hakları
Komisyonu Başkanı Elena Tevdoradze). Parlamentoda dört
adet Türk Milletvekili de bulunmaktadır.
* Ülkede yaşayan halkın büyük çoğunluğu
Doğu Ortodoks kilisesine bağlıdır. Azeriler Şii Müslüman
iken Sünni Müslümanlar daha çok Acara ve Abhazya’da
yaşamaktadır.
4. GÜRCİSTAN DEVLETİNİN İÇ YAPISI İLE
İLGİLİ BİLGİLER
* Gürcistan iç savaş sonucu topraklarının
yaklaşık % 25’ini (Abhazya ve Güney Osetya) kaybetti. Bu
topraklar halen Gürcistan sınırları içerisinde gözükmekle
birlikte “de facto” bağımsız konumundadırlar. Sokaktaki
vatandaştan en üst düzey bürokrata veya siyasetçiye kadar
herkes Abhazya konusunda büyük hassasiyet göstermektedir.
* Abhazya ve Güney Osetya’daki iç savaşın
ardından yerlerinden olan 282.000 iç mültecinin büyük
çoğunluğu Tiflis’teki büyük otellere ve devlet dairelerine
yerleştirilmiştir. Bu insanlardan 130.000’i evsizdir.
Halen ülkenin en önemli sorunlarından birisi iç mülteci
sorunudur.
* Ülkede büyük bir ekonomik durgunluk var.
Özellikle Tiflis çok zor koşullar altında. Tiflis
dışındaki köyler merkezden daha iyi ve daha canlı durumda
* İstatistiklerin güvenilir olmamasına
rağmen % 60 oranında yüksek tahsilli işsiz bulunmaktadır.
* Kamu görevlileri yaklaşık 100 Lari (25
milyon TL) civarında aylık ücret almaktadır. Öte yandan
toplumun yaklaşık % 5’ini oluşturan bir mutlu azınlık
mevcuttur.
* Devlet, memurlarının maaşlarını
ödeyememektedir. Örneğin polisler birkaç aydır maaş
alamamaktadırlar. Bu durum hukuk dışı gelir kazancını
kurumsallaştırmaktadır.
5. EKONOMİK DEĞERLENDİRMELERLE İLGİLİ
BİLGİLER
* Türkiye’den kalitesiz malların ihrac
edilerek Gürcistan’a getirilmesi ve satışa sunulması, Türk
mallarına ilişkin kamuoyunda negatif bir önyargı
oluşturmuştur. Kaliteli Türk malları ise Avrupa veya Japon
malları olarak satılmaktadır.
* Tiflis’te çok sayıda büyük mağazalar yok.
Mevcut mağazaların bazılarında ise çok yüksek fiyatla bazı
mallar satılabilmektedir. Büyükelçilik Migros’un bir şube
açması için girişimde bulunmuş ancak henüz bir sonuca
ulaşamamıştır. Halen bir Danimarka şirketi mağaza açmak
için Gürcistan ile anlaşmış durumdadır.
* Bakü-Ceyhan boru hattının inşası, Türkmen
doğalgazı, Kars-Tiflis demiryolu projesi, üçüncü bir sınır
kapısının (Çıldır) açılması, Tiflis havaalanının
modernizasyonu gibi projelere çok özel önem
vermektedirler.
* Ülkede ciddi bir enerji krizi var.
Akşamları elektrik kesintisi uygulanmaktadır. Bu günlerde
Tiflis şehrine günlük sadece 2 saat sürekli elektrik
verilebilmektedir.
* Türk işadamları durumlarından memnun
olmayıp Devletin kendilerine bazı kolaylıklar sağlamasını
istemektedirler.
* Eximbank kredilerinin geri dönüşü olan
verimli sektörlere verilmesi iş adamlarımız tarafından
istenmektedir.
* 1.2 milyar dolarlık ticaret hacminde
Türkiye’nin payı yüzde 20 kadardır.
6. TÜRKİYE-GÜRCİSTAN İLİŞKİLERİ İLE İLGİLİ
DEĞERLENDİRMELER
* Özellikle Devlet Başkanı Eduard
Shevardnadze Türkiye ile ilişkilere çok büyük önem
vermektedir. Türkiye ile bu avantajı kullanarak ikili
ilişkilerin planlı bir şekilde geliştirilmesini arzu
etmektedir.
* Ülkesi için planladığı hukuksal, sosyal
alanlarda ve ekonomide önemli reformları uygulamak üzere
özel çaba içinde bulunan ve Devlet Başkanlığı seçiminde
halkından yaklaşık % 45 oranında oy desteği almış olan
Devlet Başkanı Sayın Shevardnadze 8 Nisan 2000 tarihinde
yapılacak olan Devlet Başkanlığı seçimlerinde yine
halkının desteğini alarak seçilmek istemektedir.
* Sovyetler Birliği’nin dağılmasının
ardından demokrasiye geçiş sürecinde siyaset ve yönetimde
ciddi bir boşluk oluşmuştur. Bu dönemde mafya-polis,
mafya-siyasetçi birliktelikleri öne çıkmış ve belirleyici
olmuştur. İç politika ve güvenlikte mafyanın etkin olduğu
söylenmektedir. Türkiye’nin geçmişteki tecrübelerinden
yararlanarak Gürcistan’ın mafyaya karşı mücadelesinde
polis eğitimi, organize suçların takibinde işbirliği ve
karşılıklı bilgi alışverişinde bulunulabilir. Gürcistan’da
iç istikrarın sağlanmasına katkıda bulunacak bu tür bir
işbirliği ve Türkiye’nin bu konudaki yardım ve desteği,
Türkiye-Gürcistan ilişkilerini üst düzeye seviyeye
yükseltilmesinde ağırlıklı rol oynayabilir.
* Rusya ile ilişkileri son derece kötü olan
Gürcistan için Türkiye bir çıkış ve güvence olarak
görülmek istenmektedir. Rusya’nın Gürcistan’daki kampları
Çeçenlere karşı kullanma isteği bu ülke tarafından
reddedilmiştir.
* Bağımsızlığın ardında Gürcistan’ı ziyaret
eden ilk yabancı cumhurbaşkanının Sayın Demirel olmasını
unutmuyorlar ve takdirle anıyorlar.
* Gürcistan’da hidroelektrik santrallerin
yapılması için yeterli su kaynakları mevcuttur.
Türkiye’den bu santrallerin yapımına katkıda bulunmasını
ve böylece hem Türkiye’nin hem de Gürcistan’ın enerji
sorununun çözülmesine yardımcı olmasını beklemektedirler.
* Enerji alanında ABD’nin, telekomünikasyon
alanında İngiltere’nin etkinliği söz konusudur. Türk
işadamlarının hurda ticareti yerine stratejik alanlarda
yatırım yapmaları ile ilgili yeni bir strateji getirilmesi
hususu önemli gözükmektedir.
* Gürcistan’da halen Türklerin kurduğu
Uluslararası Karadeniz Üniversitesi ile Süleyman Demirel
koleji en gözde eğitim kurumları arasında olup Türkçe
öğrenmek için pek çok başvuru ve istek olduğu
belirtilmiştir. Gürcü yetkililer eğitim alanındaki
işbirliğinin arttıtılmasını istemektedir.
* Ulaşım kolaylığı için acilen Poti-Trabzon
ve Poti-İstanbul feribot seferlerinin başlatılmasının
yararlı olacağı belirtilmiştir.
* Sarp ve Posof Türközü gümrük kapılarında
rüşvetin çok yaygın olduğu, Gürcistan içinde Gürcü
polisinin, Sarp-Samsun güzergahında ise Türk polisinin
rüşvet aldığı iddiaları ileri sürülmektedir.
* Gürcistan, Çıldır gümrük kapısının
açılmasını çok istemekte ve desteklemektedir. Çünkü Acara
sınırları içinde bulunan Batum’daki kapıdan gümrük geliri
alamamaktadırlar. Ancak kendilerinin yapacaklarını taahhüt
ettikleri 30 km’lik yol yapımı da dahil olmak üzere alt
yapıyı maalesef ekonomik yetersizliklerinden dolayı henüz
tamamlayamamışlardır. Bayındırlık Bakanlığı’nın Hazine’ye
yazdığı yazıda 20 milyon doların yeterli olduğu
belirtilmiş, Cumhurbaşkanımız Sayın Demirel’in bu konuda
vermiş oldukları söz de yerine getirilerek kapının acilen
açılmasının sağlanması çok yararlı olacaktır.
* Irak’tan mazot gelmekte ancak Artvin’den
izin verilmemektedir. Görüşülen işadamları, heyetimize;
bir yandan PKK para kazanırken bir yandan da Artvin halkı
cezalandırılıyor yorumunu yapmışlardır.
* Sınır ticareti ile ilgili ciddi bir
yaklaşım getirilmemiş olması Kaymakamlıktan alınacak bir
belgenin yeterli görülmesi, asıl işi ticaret olmayan
birçok kişinin sınır ticaretine girişmesine, birçoğunun
başarısız olmasına ve sonuçta sınır ticaretinin
yozlaşmasına sebep olmaktadır.
* İşadamları ayrıca THY’nin TSİ 22.45-04.00
arası olan uçuş tarifesi ve fiyatların pahalılığından
şikayet etmiştir. Rekabetin olmayışı fiyatların yüksek
oluşuna gerekçe olarak gösterilmektedir.
* Gürcistan’da Türkiye ile Parlamentolar,
bürokrasi, sivil toplum örgütleri, ve halklararası
ilişkilerin geliştirilmesinin teşvik edilmesi
istenmektedir.
* Gürcistan’daki özelleştirme
çalışmalarında Türkiye hemen hemen hiç yer almamaktadır.
Özelleştirme çalışmaları tahkim olmadan ikil anlaşmalar
şeklinde yapılmaktadır. Özelleştirme ile pek çok stratejik
gayrimenkul satışının yapılmakta olduğu ve yapılacağı
belirtilmiştir. Belli sektörler seçilip bunlara yönelik
çalışmalar yapılması, ekonomik destek ve özelleştirme
çalışmalarına projelerle Türkiye’nin de katılması
Gürcistan’daki istikrarlı ortama geçiş için yararlı
olacaktır.
* Gürcistan halkı genel olarak geleceği
konusunda endişeli ve umutsuz görünmektedir. Böyle zor bir
dönemde onlara uzanacak yardım elini asla
unutulmayacaktır.
* Toplum genel olarak sanata karşı çok
ilgili olup sanat, toplumun pek çok kesiminde resim,
heykel, müzik, tiyatro ve el sanatları gibi dallarda
yerleşik yaşam biçimi olarak benimsenmektedir. Bu alanda
işbirliği geliştirilebilinir. Ancak Türkiye’yi, halkımızı
yeterince tanımamaktadırlar. Negatif propaganta ile de
halklar olarak farklı olduklarımızı düşünmektedirler.
* 8 Nisan 1999 tarihinden önce Türkiye
Cumhuriyeti Devlet heyetinin Gürcistan’ı ziyareti ve
karşılıklı Türk ve Gürcü günlerinin düzenlenmesi isteği
bizzat ülkemizi geçen hafta ziyarete gelen Gürcistan
Meclis Başkan Yardımcısı bunu Eldar Shengelaia tarafından
tarafımıza iletilmiştir.
* Sportif faaliyetler geliştirilmeli,
dostluk müsabakaları ile iki toplumun birbirini tanıması
ve yakınlaşmasına katkıda bulunulmalıdır.
* Adalet ve İçişleri konularında karşılıklı
bilgi ve deneyim alışverişi yapılması her iki ülkenin de
yararına olacaktır.
* Karşılıklı olarak her iki ülkenin
okullarında her iki ülkenin dillerinin eğitiminin
verilmesi sağlanmalıdır. Gürcistan’ın bu yönde bir talebi
vardır.
B. GÜRCİSTAN ZİYARETİ İLE İLGİLİ TÜRKİYE’DE
GERÇEKLEŞTİRİLEN
ÇALIŞMALAR
Alt Komisyon üyeleri Gürcistan’daki resmi
görüşmeler ve yerinde incelemelerin ardından Türkiye’ye
döndükten sonra ikili ilişkilerin geliştirilmesine katkıda
bulunmak amacıyla çalışmalarına devam etmiştir. Bu
bağlamda başta Cumhurbaşkanı Sayın Süleyman DEMİREL olmak
üzere Kültür Bakanı Sayın İstemihan TALAY, İçişleri Bakanı
Sayın Sadettin TANTAN, Milli Eğitim Bakanı Sayın Metin
BOSTANCIOĞLU ve Spordan Sorumlu Devlet Bakanı Sayın Fikret
ÜNLÜ ile görüşmüştür. Yapılan görüşmeler sonucunda iki
ülke arasında;
* Ekonomik, sanatsal, sportif ve kültürel
alanlarda işbirliği olanaklarının geliştirilmesi
* İki ülke halkları arasındaki diyalog ve
tanıtım faaliyetlerinin desteklenmesi ve arttırılması
* Çeçen mülteciler konusundaki yardımlaşma
ve işbirliği olanakları
* Gürcistan’daki üniversitelerde Türk dili
eğitiminin yoğun bir şekilde tercih edilmekte olduğu aynı
şekilde Türkiye’deki üniversitelerde de Gürcü dilinin
öğretilmesi hususunda yapılabilecek düzenlemeler
* Polisin eğitimi, organize suçların
önlenmesi, terörle mücadele ve güvenlik gibi alanlarda
İçişleri Bakanlığı ile işbirliğinin arttırılması
* Kafkaslarda istikrar için iki ülke
parlamentoları ve insan hakları komisyonları arasındaki
işbirliği ilişkilerin geliştirilmesi
* Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde
Türkiye’den gelecek bir resmi heyetin iki ülke arsındaki
dostane ilişkileri daha da arttıracağı
konularında işbirliği olanaklarının
arttırılması hususunda neler yapılabileceği gözden
geçirilmiştir.
Gürcistan Parlamento Başkanı Eldar
Shengelaia Kültür Bakanı Sayın İstemihan TALAY tarafından
Türkiye’ye davet edilmiştir. Shengelaia ülkemizde
bulunduğu 16-17 Aralık tarihlerinde TBMM Başkanı Sayın
Yıldırım AKBULUT, TBMM Başkanvekili Sayın Ali ILIKSOY,
Kültür Bakanı Sayın İstemihan TALAY ve İnsan Haklarını
İnceleme Komisyonu Başkanı Sema TUTAR PİŞKİNSÜT ile
görüşmüştür. Gürcistan Parlamento Başkan Vekili Eldar
Shengelaia, ikili görüşmelerde Gürcistan’daki seçimler
öncesinde Türkiye’den resmi bir heyetin Gürcistan’ı
ziyaret etmesi isteğini de dile getirmiştir.
Gerek Gürcistan yetkilileri ve Gürcü halkı
ile olan yakın ilişkileri ve görünür olumlu icraatları
için, gerekse heyetimizin çalışmalarının bu denli verimli
geçmesi kousundaki yoğun çaba ve katkıları için Tiflis
Büyükelçisi Sayın Burak Gürsel nezdinde tüm Büyükelçilik
görevlilerine teşekkürü borç biliriz.
TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu
üyelerinin Gürcistan’da yaptığı resmi görüşmelerde iki
ülke arasındaki ilişkilerin geliştirilmesi ve karşılıklı
ziyaretlerin arttırılması dileği sıkça gündeme
getirilmiştir. Alt Komisyon üyeleri bu çerçevede
Türkiye’ye döndükten sonra Cumhurbaşkanı Sayın Süleyman
DEMİREL’i ziyaret ederek çalışmaları hakkında bilgi
vermiş, Gürcistan Devlet Başkanı Sayın Eduard
Shevardnadze’nin davetleri ve sevgi mesajları ile
Parlamento Başkan Vekili Sayın Shengelaia’nın Gürcistan
seçimlerinden önce Türkiye’den resmi bir heyetin
ülkelerini ziyaret etmesi talebini Sayın Cumhurbaşkanına
iletmişlerdir.
Cumhurbaşkanı Sayın Süleyman DEMİREL’in
teveccühleri ile Zat-ı Devletlerinin Başkanlığında
oluşturulan heyet ile 14-15 Ocak 2000 tarihleri arasında
Gürcistan’a bir resmi ziyaret gerçekleştirilmiştir.
IV. CUMHURBAŞKANI SAYIN SÜLEYMAN DEMİREL’İN
14-15 OCAK 2000 TARİHLERİ ARASINDA
GÜRCİSTAN’A GERÇEKLEŞTİRDİKLERİ ZİYARET
Ziyaret Programı
14 Ocak, Cuma
16.00 Tiflis’e Varış
16.05-16.35 Resmi Karşılama Töreni
16.35 ‘Krtsanisi’ Devlet Konukevi’ne
Hareket
16.55-17.30 Devlet Konukevi’ne İntikal ve
Dinlenme
17.20 İş Konseyi’nin Ortak Toplantısı
17.30-18.40 İlgili Bakanlıklarda ve
Kuruluşlarda Görüşmeler
17.30-18.30 Cumhurbaşkanımız Sayın Süleyman
Demirel ile Gürcistan Devlet Başkanı
Sayın Eduard Shevardnadze Arasında Başbaşa
Görüşme
(‘Krtsanisi’ Devlet Konukevi, Bina No: 2,
‘Şömineli’ Salon)
18.45 Cumhurbaşkanımız Sayın Süleyman
Demirel’in Tiflis Z. Paliaşvili Opera ve Bale
Devlet Akademik Tiyatrosu’na Hareketi
19.00-20.00 Cumhurbaşkanımız Sayın Süleyman
Demirel ile Refikaları Bayan Demirel’in
Onurlarına Verilecek Konser
20.00 “Krtsanisi” Devlet Konukevi’ne
Hareket
20.15-20.50 Devlet Konukevi’nde İstirahat
21.00 Gürcistan Devlet Başkanı Sayın Eduard
Shevardnadze Tarafından
Cumhurbaşkanımız Sayın Süleyman Demirel’in
Onuruna Verilecek Resmi Yemek
15 Ocak, Cumartesi
09.00-09.45 Cumhurbaşkanımız Sayın
Süleyman Demirel’in Onuruna Başbakan Muadili
Devlet Bakanı Sayın Vazha Lordkipanidze’nin
Düzenleyeceği Çalışma Kahvaltısı
09.45 Devlet Başkanı İkametgahı’na Hareket
10.00-10.30 Cumhurbaşkanımız Sayın Süleyman
Demirel ile Gürcistan Devlet Başkanı
Sayın Eduard Shevardnadze Arasında Başbaşa
Görüşme
(Devlet Başkanı İkametgahı,
XI.Kat,Gürcistan Devlet Başkanı’nın Çalışma Odası)
10.30-11.45 Heyetler Arası Görüşme
(Devlet Başkanı İkametgahı, XI. Kat,
Müzakereler Salonu)
11.20-11.35 Anlaşma İmzalama Töreni
(Devlet Başkanı İkametgahı, XII. Kat, İmza
Salonu)
11.40-12.25 Cumhurbaşkanımız Sayın Süleyman
Demirel ile Gürcistan Devlet Başkanı
Eduard Shevardnadze’nin Ortak Basın
Toplantısı
(Devlet Başkanı İkametgahı, XII. Kat)
12.30 “Krtsanisi” Devlet Konukevine Hareket
12.40-13.20 “Sheraton Metekhi Palace”
Oteline Hareket.
13.30-15.00 Cumhurbaşkanımız Sayın Süleyman
Demirel ile Gürcistan Devlet Başkanı
Eduard Shevardnadze’nin İştirak Eedecekleri
Türkiye-Gürcistan İş Konseyi Yemeği
(Sheraton Metekhi Palace Oteli)
15.00-15.30 Devlet Konukevi’nde İstirahat
15.30-16.00 Cumhurbaşkanımız Sayın Süleyman
Demirel’in Gürcistan Parlamento Başkanı
Sayın Zurab Zhvania’yı Kabülü
16.00-16.30 Cumhurbaşkanımız Sayın Süleyman
Demirel’in Gürcistan Dışişleri Bakanı
Sayın Iraklı Menagarishvili’yi Kabulü
(Krtsanisi Devlet Konukevi, Bina No: 1)
16.00 Heyet Üyeleri ile Gazetecilerin
Havaalanı’na Hareketi
17.15 Cumhurbaşkanımız Sayın Süleyman
Demirel’in Havaalanına Hareketi
17.40-17.55 Havaalanına Varış ve Resmi
Uğurlama Töreni
18.00 Ankara’ya Hareket
A. Cumhurbaşkanı Sayın Süleyman Demirel’in
Gürcistan Ziyareti Öncesinde
Havaalanında Yaptıkları Basın Açıklaması
Cumhurbaşkanı Sayın Süleyman Demirel’in
Gürcistan’ı resmi ziyaretleri öncesinde havaalanında
yaptıkları basın açıklaması aşağıda sunulmaktadır:
“Gürcistan Devlet Başkanı, Aziz Dostum
Sayın Eduard Shevardnadze’nin davetine icabetle
Gürcistan’a resmi bir ziyaret gerçekleştirmek üzere
Tiflis’e hareket ediyorum. Bu ziyaretimde bana Başbakan
Yardımcısı ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Sayın
Cumhur Ersümer, Dışişleri Bakanı Sayın ismail Cem,
Bayındırlık ve İskan Bakanı Sayın Koray Aydın ile
milletvekilleri, üst düzey yetkililer ve işadamlarından
oluşan bir heyet refakat edecektir.
Ziyaretim sırasında Sayın Shevardnadze ile
başta Kuzey Ve Güney Kafkasya’daki gelişmeler olmak üzere,
her iki ülkeyi de yakından ilgilendiren bölgesel ve
uluslararası meselelere ve bölgedeki barış arayışlarına
ilişkin görüş alış verişinde bulunacak, ikili
ilişkilerimizin her alanda daha da geliştirilmesi,
ülkelerimiz arasındaki işbirliğinin ikili ve uluslararası
platformalarda daha da güçlendirilmesi imkanlarını
araştıracağız. Bu çerçevede, ziyaretim, Türkiye’nin,
Gürcistan’ın bağımsızlığına, Toprak bütünlüğüne,
egemenliğine Ve siyasi birliğine atfettiği özel önemin bir
kere daha vurgulanmasına imkan sağlayacaktır.
Türkiye ile Gürcistan paylaştıkları
coğrafyada kalıcı barış Ve istikrarın tesisiyle birlikte
ortaya çıkacak refah ve zenginlikten beraberce yararlanmak
hususunda kader birliği içindedir. Bu çerçevede,
ziyaretim, Bakü-Tiflis-Ceyhan Petrol Boru Hattı, Hazar
Geçişli Doğal Gaz Boru Hattı Ve Kars-Tiflis Demiryolu gibi
enerji ve ulaşım konularındaki ortaklık ilişkilerimizin
değerlendirilmesi imkanını da yaratacaktır.
Ziyaretim sırasında Sayın Shevardnadze’nin
yanısıra, Başbakan Muadili Devlet Bakanı Sayın
Lortkipanidze ve Gürcistan Parlamento Başkanı Sayın
Zhvania ile de görüşeceğim. Ayrıca Türkiye-Gürcistan iş
Toplantısına Sayın Shevardnadze ile birlikte katılarak iki
ülke girişimcilerine hitap edeceğim.
Bu ziyaretin sağlam ve köklü dostluk ve
kardeşlik bağlarıyla bağlı olduğumuz Gürcistan ile her
alanda mevcut işbirliği Ve ortaklık ilişkilerimizin daha
da geliştirilmesine ve Kafkasya’nın barış ve refahına
katkıda bulunacağına inanıyorum.”
B. Cumhurbaşkanı Sayın Süleyman Demirel’in
Türkiye-Gürcistan İş Konseyi Toplantısında Yaptığı Konuşma
Cumhurbaşkanı Sayın Süleyman Demirel’in
Türkiye-Gürcistan İş Konseyi Toplantısında yaptıkları
konuşma aşağıda sunulmaktadır:
“Gürcistan Devlet Başkanı, Aziz Kardeşim
Sayın Shevardnadze, Türkiye ve Gürcistan iş Dünyasının
Değerli Temsilcileri, Değerli Misafirler,
Dost ve kardeş Gürcistan’a 2000 Yılının bu
ilk günlerinde gerçekleştirmiş olduğum ziyaret
çerçevesinde, ülkelerimiz arasındaki yakın işbirliği ve
ilişkilere önemli katkılarda bulunan böyle seçkin bir
topluluğa hitap etmekten büyük memnuniyet duymaktayım. Bu
vesileyle, ülkelerimiz arasındaki ticari ve ekonomik
işbirliğinin gelişmesine değerli katkılarda bulunan ve bu
toplantıyı düzenleyen Deik’e ve Gürcistan’lı karşıtlarına
teşekkürlerimi ifade etmek istiyorum.
Gürcistan’ın Sayın Shevardnadze’nin
dirayetli yönetimi altında kısa sürede ekonomik Ve sosyal
alanda gerçekleştirdiği atılımları ilgi ve takdirle
izliyoruz. Uluslararası toplum tarafından da memnuniyetle
karşılanan bu olumlu gelişmelerin, Gürcistan ekonomisini
daha sağlam ve istikrarlı bir yapıya kavuşturacağına şüphe
soktur.
Nitekim, bölgedeki bütün ülkelere olumsuz
yansımaları olan Rusya federasyonu’ndaki mali krizin,
alınan tedbirlerle Gürcistan’da makul seviyelerde
tutulmasından memnuniyet duyuyor, Gürcistan’ın 21.
yüzyılda dünya ekonomisiyle bütünleşerek uluslararası
alanda hakettiği yere ulaşacağına yürekten inanıyoruz. Bu
yöndeki gayretlerin en büyük destekçisinin Türkiye
olacağını bu vesileyle bir kere daha vurgulamak isterim.
Türkiye, bağımsızlığını kazandığından bu yana Gürcistan’ın
iyi gününde de, kötü gününde de daima yanında olmuştur,
olmaya da devam edecektir.
Değerli kardeşim Shevardnadze’nin
önderliğinde yürüttüğümüz reformların başarıya ulaşacağına
olan inancım tamdır. Türkiye halkı, Gürcistan’ın rejim
sürecindeki bu başarılarını kendi başarısı olarak görmekte
ve kıvanç duymaktadır.
Türkiye ve Gürcistan olarak Avrasya’nın
merkezinde doğal bir köprü oluşturan Jeopolitik
konumumuzun ticari ve ekonomik alanlarda ülkelerimize
çeşitli avantajlar sunduğu açıktır. Türkiye ve Gürcistan,
avrasya’nın ulaşım, iletişim ve ticaretinin kavşak
noktasında yer almaktadır. İşbirliği ilişkilerimizin bu
elverişli zeminde geliştirilmesine ve sağlıklı bir mecrada
yürütülmesine özel bir önem atfetmekteyiz. Demokrasi ve
ekonomik özgürlükler sürdürülebilir kalkınmanın
vazgeçilmezleridir. Bu bağlamda, işadamlarımız, özel
sektörlerimiz, ticari ve ekonomik ilişkilerimizin
gelişmesinin lokomotifidir.
Bu noktada, Türkiye’nin Gürcistan’ın en
büyük ticaret ortağı olduğunu ve ülkedeki yabancı
yatırımlar konusunda da ön sıralarda yer aldığını
belirtmekten mutluluk duyuyorum.
Ancak, ekonomik ilişkilerimizi daha da
güçlendirmenin ve çeşitlendirmenin yollarını aramalıyız.
ülkelerimiz arasındaki ticaret hacmi ve karşılıklı yatırım
rakamlarımız ülkelerimizin potansiyelinin çok altındadır.
Ekonomik ilişkilerimizin yasal çerçevesi,
çifte vergilendirmenin önlenmesi anlaşması dışında
tamamlanmış bulunmaktadır. Bu anlaşmanın da ziyaretim
sırasında sürdürülen temaslar sonucu en kısa sürede
imzalanacağına inanıyorum. Hepinizin bu anlaşmanın
imzalanmasını beklemekte olduğunuzu biliyorum. Bizim
devlet adamları olarak görevimiz sizlerin girişim gücünüz
ve şevkiniz önündeki engellerin kaldırılmasını
sağlamaktır. Sayın Shevardnadze ile bugün bu toplantıya
birlikte katılmamız bunun en güzel göstergesidir.
Türkiye bölgenin en büyük ve dinamik pazarı
olarak Gürcistan’ın refahına da olumlu katkıda
bulunabilecek imkan ve kabiliyete sahiptir. Bu bağlamda,
girişimcilerimiz, doğrudan veya ortaklık halinde
Gürcistan’da atıl durumda bulunan veya düşük kapasiteyle
üretim yapan tesisleri satın alarak kendi yatırımlarından
elde ettikleri üretimle de Türkiye’ye mal
satabileceklerdir. Türk işadamları için bu kolaylık
Gürcistan’da yatırım yapmaları açısından en belirleyici
teşvik unsurudur. Böylece Gürcistan’ın istihdam problemine
ve dış ticaretini dengelemesine de katkıda
bulunabileceğimize inanıyorum.
Gürcistan’ın da bu kapsamda bazı çağdaş
teşvik mekanizmalarını devreye sokması yatırım imkanlarını
arttıracak, ticaret hacminin ve yatırımların istenilen
seviyelere çıkmasına yardımcı olacaktır.
Öte yandan, büyük türk şirketlerinin başta
ulaştırma, enerji ve iletişim olmak üzere Gürcistan’daki
özelleştirme ve yatırım projelerine katılmalarına imkan
sağlayacak şartların yaratılmasının da ekonomik
ilişkilerimizin geliştirilmesinde önemli bir rol
oynayacağına inanıyorum.
Türk müteahhitlik sektörü, 40’dan fazla
ülkede faaliyet göstermekte ve 40 milyar doların üzerinde
yurtdışı iş hacmi ile dünya müteahhitlik piyasasında 10.
sırada yer almaktadır. Sadece kafkasya ve orta asya
ülkelerinde 10 milyar doların üzerinde proje üstlenilmiş
olup, bunun yaklaşık yüzde 75’lik kısmı başarıyla
tamamlanmış bulunmaktadır. Halen orta asya’daki imar ve
inşa faaliyetlerinin yüzde 80’i türk firmalarınca
gerçekleştirilmektedir. Dünyanın beş kıtasında iş yapan
müteahhitlik firmalarımız, komşu Gürcistan’da daha fazla
iş üstlenmeye istekli ve ortak projelere katılmaya
hazırdırlar.
Öte yandan, Türkiye ve Gürcistan arasında
birbirlerini tamamlayan deniz, hava ve demiryolu
güzergahlarının geliştirilmesiyle, ticari ve ekonomik
ilişkilerimize büyük bir hareketlilik geleceğine de şüphe
yoktur.
Bu bağlamda, yeniden tarih sahnesine
çıkmakta olan ipek yolu’nun altyapısını oluşturan ve
ülkemizle Gürcistan arasındaki ulaştırma ilişkilerine
büyük katkıda bulunacak kars-tiflis demiryolu projesinin
hayata geçirilmesi şarttır. Bu projenin sadece iki ülkeye
değil, bütün avrasya’ya yeni bir ulaşım alternatifi
sağlayacak nitelikte olduğu da unutulmamalıdır. Gerekli
finansmanın ortak çabalarımızla bulunabileceğine
inanıyorum. iki ülke de bu projenin daha fazla vakit
geçirilmeden gerçekleştirilmesi hususunda kararlıdır.
Gürcistan yollarındaki denetimlerin
Çokluğunun ve altyapı yetersizliklerinin orta asya’ya
yönelik taşımacılığın bir kısmını komşu ülkelere
kaydırdığını biliyoruz. Bu meyanda ulaşım altyapısını
geliştirecek projelere ağırlık verilmesinin ve ücret ve
denetim uygulamalarının basitleştirilmesinin önemi
açıktır..
Batum havalimanının modernizasyonu ve ortak
kullanıma açılması projesinin de en kısa zamanda
gerçekleştirilmesini arzu ediyoruz. Çıldır-Aktaş’ta da
üçüncü sınır kapımızı en kısa zamanda açacağız.
Ülkelerimizin sadece ekonomik geleceklerini
değil, aynı zamanda kaderlerini de birbirine bağlayan ve
avrasya’da yepyeni işbirliği imkanlarının önünü açacak
olan Bakü-Tiflis-ceyhan petrol boru hattı ve hazar geçişli
doğal gaz boru hattı’nın gerçekleşmesi Gürcistan’ın
refahına ve stratejik çıkarlarına çok önemli katkılarda
bulunacak parlak barış projeleridir. bu projelerin en kısa
zamanda hayata geçirilmesi için gereken bütün adımların
kararlılıkla atılacağına inanıyorum. Bütün bu projelerin
tamamlanmasıyla Gürcistan avrasya ulaşım ve enerji nakil
hatlarının odak noktası haline gelecektir..
Tabiatıyla, bu projelerin hayata geçirilmesinin önünde
duran en önemli engel finansman sorunudur. Türkiye bu
hususta gereken kolaylıkları göstermeye devam edecektir.
ancak, ortak çabalarımız sonucunda, uluslararası finans
kuruluşlarının da bu konulara ilgilerinin çekilmesi
gerekmektedir. bu itibarla, bahsettiğim projelere ilişkin
hukuki süreçlerin biran evvel tamamlanması hayati önem
taşımaktadır.
Önümüzdeki dönemde ticari ve ekonomik ilişkilerimizdeki
hedefimiz, ortak geleceğimizi birlikte ve dayanışma ruhu
içinde inşa etmektir. Türkiye ve Gürcistan bu doğrultuda
birlikte kararlı bir biçimde ilerlemektedirler. Bugün
yaşanan zorluklar kimsenin gözünü yıldırmamalıdır. Sekiz
yıl gibi milletlerin hayatında çok kısa sayılacak bir
sürede bağımsızlığın konsolidasyonu, demokrasi ve serbest
pazar ekonomisinin güçlendirilmesi yönünde büyük adımlar
atılmıştır. Şimdi önemli olan bugünün zorluklarının
ötesine bakabilmek ve geleceğin parlak günlerini
görebilmektir.
Türkiye-Gürcistan kamu ve özel sektörünü bu hedeflerimiz
doğrultusunda birlikte Çalışmaya davet ederken,
başarılarınızın devamını diliyor ve hepinizi saygıyla
selamlıyorum. “
C. Cumhurbaşkanı Sayın Süleyman Demirel’in “Altın Post”
(Golden Fleece)
Madalyasının Tevdii Töreni Sırasinda Yaptıklari Konuşma
Cumhurbaşkani Sayın Süleyman Demirel’in Gürcistan devlet
başkanı Sayın Shevardnadze tarafindan “Altın Post” (Golden
Fleece) madalyasının tevdii töreninde yaptıkları konuşma
aşağıda sunulmaktadır:
“Aziz Kardeşim Sayın Başkan Eduard Shevardnadze,
Değerli Misafirler,
Demokrasi, hürriyet ve barışa hizmetle geçen uzun siyasi
hayatım boyunca içeride ve dışarıda birçok ödül aldım.
Ancak, bağımsızlığını kazanmasını büyük bir coşkuyla
karşıladığım ve gerçekleştirdiği büyük değişim ve
dönüşümlere başlangıcından itibaren tanık olduğum dost ve
kardeş Gürcistan’dan aldığım bu değerli madalyanın her
zaman özel bir önemi ve anlamı olacaktır. Türkiye halkının
Gürcistan halkına duyduğu dostluğun bir nişanı olarak
şerefle kabul ettiğim bu madalyanın veriliş gerekçesi beni
ziyadesiyle duygulandırmıştır. Önce başbakan ve bilahare
cumhurbaşkanı olarak ülkelerimiz ve halklarımız arasındaki
ilişkilerin gelişmesine katkıda bulunmak için elimden
gelen her türlü çabayı sarfettim ve etmeye de devam
edeceğim. bu ilişkilerin her geçen gün daha ileri
gittiğini görmekten büyük bir mutluluk duymaktayım.
Biz komşu Gürcistan’ı yakın bir dost, halkını ise kardeş
biliriz. Bir zamanlar yakın ilişkiler içinde bulunarak
birbirleriyle kaynaşan iki halkın dünya siyasetinin
yarattığı koşullar çerçevesinde 75 yıl birbirine
yabancılaştırılması süreci, Gürcistan’ın bağımsızlığına
kavuşması ile sona ermiş, tarih halklarımızın bir kere
daha birbirleriyle kucaklaşmasını sağlamıştır.
Bugün geldiğimiz noktada, ilişkilerimiz mükemmel düzeyde
seyretmektedir. Ancak biz bunu yeterli görmemekte ve
işbirliğimizi daha ileri noktalara taşımayı
hedeflemekteyiz.
Değerli kardeşim Shevardnadze ile birlikte ülkelerimiz
arasındaki dostluğu geliştirmek ve halklarımız arasındaki
dayanışmayı güçlendirmek için tüm gücümüzle çaba
sarfediyoruz . Bu vesileyle, Türkiye ile Gürcistan
ilişkilerinin gelişmesine olan katkılarından dolayı
milletim adına kendilerine şükranlarımı sunuyorum.
Gürcistan’a yaptığım bu dördüncü ziyarettir. başbakan
olarak 1992’de ilk defa ülkenize geldiğim günden bu yana
geçen süre zarfında, Gürcistan’ın demokrasi ve serbest
pazar ekonomisinde kaydettiği büyük ilerlemeyi bizzat
müşahede etmekten her seferinde ayrı bir memnuniyet ve
sevinç duyuyorum. Bu gelişmenin önderi olan kardeşim
Shevardnadze’nin dirayetli yönetimi sayesinde, Gürcistan
bugün uluslararası camianın sözü geçen, saygın bir üyesi
haline gelmiştir.
Devletlerin hayatında oldukça kısa sayılacak dokuz senelik
bir süre içinde Gürcistan’ın kaydettiği ilerleme, ancak
halkını motive edebilen, uzak görüşlü, ufuk sahibi, devlet
tecrübesini milletinin refahı için kullanmaya azimli bir
lider sayesinde gerçekleşebilirdi. bu bakımdan, Gürcistan
halkı 20. yüzyılın en önemli dönüşümlerinden birinin
mimarlarından olan kardeşim Shevardnadze gibi bir devlet
başkanına sahip olmakla ne kadar övünse azdır.
Tarih yapan insanlar olağanüstü dönemlerin ürünüdür. Aziz
dostum sayın Shevardnadze işte böyle bir şahsiyettir.
Dünya barışına, demokrasinin yaygınlaşmasına, bağımsız
Gürcistan devletinin parlak geleceğine taşınmasına,
kafkasya’nın huzur, refah ve istikrarına yaptığı tarihi
hizmetler her türlü takdirin üstündedir. büyük devlet
adamı, aziz dostum sayın Shevardnadze hakkında şahsım ve
milletim adına ifade ettiğim bu düşünceleri en iyi şekilde
değerlendirecek olan kadirşinas Gürcistan halkıdır.
Bundan kısa bir süre önce yeni bir binyıla girdik. bu yeni
dönemde ilk yurtdışı ziyaretimi güzel ülkenize yapmaktan
ve Gürcistan halkının bana ve heyetime gösterdiği içten
konukseverliğe bir kez daha tanık olmaktan büyük bir
memnuniyet duymaktayım.
Türkiye’nin kafkasya’da aradığı barıştır, dayanışmadır,
işbirliğidir. Türkiye, bu coğrafyanın avrupa ve dünyayla
her alanda bütünleşmesi, küreselleşmenin sunduğu tüm imkan
ve fırsatlardan yararlanabilmesi için her türlü gayreti
göstermeye devam edecektir.
Çağdaşı ve dostu olmaktan gurur duyduğum değerli kardeşim
Shevardnadze’nin elinden aldığım bu madalyayı,
Türkiye-Gürcistan dostluğunun bir simgesi olarak muhafaza
edeceğim.
Bu nişanın veriliş gerekçesini teşkil eden
Türkiye-Gürcistan ilişkilerini daha ileri götürme
doğrultusundaki çabalarımızı bundan böyle de kararlılıkla
sürdüreceğimizi bu vesileyle bir kere daha dünyaya ilan
ediyorum. Bölgemizde kalıcı barış ve istikrar mutlaka
kurulacak, halklarımız refah ve mutluluğa ulaşacaklardır.
Çünkü refah ve mutluluk halklarımızın
hakkıdır.” |