Paylaşım Savaşı'nda Teşkilat-ı Mahsusa
saflarında Ruslara karşı cephede savaşır. İran'ın güney
kesimini işgal eden İngilizlere karşı düzenlenen Afgan
seferlerinde yer alır. Osmanlı ordularının Balkanlar'da ağır
yenilgiler alarak geri çekilmeleriyle birlikte İstanbul'a
gelir ve sonra da memleketi olan Bandırma'ya döner.
Kendisi bu süreci: "İzmir'de kurulan gizli
cemiyetin (Teşkilat-ı Mahsusa bn.) kararıyla ben ilk isyan
bayrağını tam 2,5 yıl önce açmıştım" biçiminde açıklar.
Çerkes Ethem merkezi Bandırma ve çevre iller olmak üzere
tüm Ege Bölgesi'ndeki eşkıyaları kendi milliyeti ve
aşiretinden olanları, kendisi gibi cepheden dönmüş
askerleri ve asker kaçaklarını Müslüman köylü kitlelerini,
toprak ağalarının her türlü desteğiyle toparlayıp,
bunlardan Kuvvay-ı Seyyare (gezici kuvvetler) birliğini
kurar. Ege'nin içlerine kadar giren Yunan ordularına karşı
savaşır ve onları geri püskürtür. Ethem bunları yaparken,
Mustafa Kemal ve ordusundan çok az düzeyde bir yardım
görür. Yaptıklarının hemen hemen tümünü kendi olanakları
ve güçleriyle yapmıştır. Ki, Mustafa Kemal bile, onca
kine, çarpıtmalarına ve yalanlarına rağmen bu gerçeği
saklamakta zorlanır. Tümden inkar edemez, sadece
büyüklüğünü küçümseyerek ve kitleleri de hafifseyerek "Ethem'in
Ege'de belli oranda faydasını gördük, yardımlarını aldık"
tarzındaki açıklamalarıyla anlatır. Mustafa Kemal ve
paşaları, Çerkes Ethem'in cephelerdeki ve isyanlardaki
başarısıyla günden güne gelişip güçlendiğini gördükçe
korkuya ve telaşa kapılmaktan kendilerini alamadılar.
Çerkes Ethem'in bu şekilde gelişip
güçlenmesinin kendi iktidarlarının tehlikeye düşmesi demek
olacağını, en azından iktidarlarını bir başkasıyla,
Ethem'le paylaşmak anlamına geleceğini biliyorlardı ve
görüyorlardı. Bunu kabullenebilmelerinin imkanı yoktu.
Ethem'in merkezi Ankara'da bulunan Türkiye Halk
İştirakiyyum Fırkası (1920'de kurulmuştu ve TKP'yi
oluşturan 3 partiden birisidir. Diğer iki parti ise,
Mustafa Suphi'nin önderliğinde, 1918' de kurulan Türk Sol
Sosyalistleri ve 1919' da Şefik Hüsnü'nün önderliğinde
kurulan Türkiye İşçi ve Çiftçi Sosyalist Fırkası'dır) ile
ilişkileri vardır.
Milyonlarca Anadolu köylüsünün elinden,
avucundan zorla gaspedilerek alınmış ekmeğin, emeğin
üzerinde ve binlerce yoksul Kürt köylüsünün süngülenmiş
bebeğinin çığlıkları üzerinde inşa edilmiş bir iktidarın
sahibi olanlar tabii ki adaletten korkacaklar.
Ancak bunu gerçekleştireceğini sandıkları
Çerkes Ethem değildir. Bunu yapacaklarından korktukları
komünistlerdir ve komünistlerle de Ethem'in ilişkisi
vardır. Mustafa Kemal iktidarı binlerce insanın, hem de
hiçbir haklı gerekçeleri olmadan sırf haklarını
istedikleri ve kendilerine muhalif oldukları için
yargılayıp dar ağaçlarında asmışlardır. Yine
Mustafa Kemal iktidarı, kendisinin verdiği ve tanıdığı
yetkiyi kullanıp aynı cinayetleri işleyenleri suçlu görüp
yargılıyor. Çerkes Ethem'i de aynı şekilde yargılayıp,
gıyabında mahkum ettirdiler ve denetimindeki orduyu
kendilerine bırakıp teslim olmasını istediler. Çerkes
Ethem bunu kabul etmez. Kardeşleri ve adamlarını 22 Ocak
1921'de toplayarak onları serbest bıraktığını açıklar.
Kendiside birkaç adamı ile gidip Yunanlara teslim olur.
Kendisi ile birlikte Yunanlara iltica eden kardeşi ve
birkaç adamı dışında kalan diğer adamları Mustafa Kemal'in
hışmından kurtulamazlar ve ellerine geçirdikleri yerde
öldürürler. Aynı günlerde Ethem'in ilişkili olduğu Türkiye
Halk İştirakiyyum Fırkası da hedef olmaktan kurtulamaz.
Dergi ve gazeteleri kapatılır, yöneticileri tutuklanır ve
parti kapatılır. |