Ridade’nin göğsüne düşman hançeri saplanmadan
önce de var olduk bizler, II. Alexander bizi
güzel topraklardan koparacak, veda çanlarının
ipine hışımla asıldıktan sonra da. Hala Çerkes'tik Tsey Mahmut bir şuursuz mermiye
teslim olduğu gün, içlilerin içlisi Ghıbzeleri
Onun için yüreğimizde dile getirecek
kadar. Özümüzden bir şeyler kaybetmediğimize
inandırıldık ve inandık, “Anayurt
ayaklarımızın altında değilse de, içimizde.”
dedik. Yorulmadık, Altın Post’u aramaya devam
ettik Abhazya’nın köşesinde, bucağında. Gün
geldi sevindik, Çığıvuç’un dansına eşlik ettik
Adıgey’de, dallarını süsledik. Bizde bilinç
vardı çünkü, benliğimizde hep bir ulus
olduğumuzun ve ileride de birleşik bir ulus
olabileceğimizin katıksız bilinci...
Biz, Çerkes’tik.
Kuzey Kafkasyalıların kutlayabilecekleri ve
anabilecekleri özel günleri derlerken, etnik
kimliğe sahip bir halk olarak aynı zamanda da
“ulus” niteliğini taşıdığımız gerçeğini göz
önünde bulundurduk. Çünkü farkındaydık, ulus
sıfatına sahip olabilmek için yalnızca bir
etnik kitle olmak yeterli değildir. Kitle,
uzak tarihten günümüze dek yoğun ve özgün bir
kültür potansiyelini özlüğünde
barındırmalıdır. Ulus olmanın temelini
oluşturan kültürdeki özgünlük ve yoğunluk ise
tüm Kuzey Kafkasyalı kavimlerde kuşkusuz bu
özellik mevcuttu. Nart dergisi olarak bu
bilinçle kalemi ve kağıdı elimize aldık,
mensubu olduğumuz Kuzey Kafkasya halklarının
hem dağılmış oldukları diaspora coğrafyasında,
hem de otoktanı olduğu öz topraklarında bugün
andıkları ya da kutladıkları, ileride de
anabilecekleri ya da kutlayabilecekleri özel
anlam teşkil eden günleri derleme çalışmasına
giriştik. Bu araştırmada gözden kaçırdığımız
ya da ulaşamadığımız birçok önemli nokta
olduğuna sanıyoruz. Ancak bu çalışmanın,
ileride girişilecek daha kapsamlı ve bilimsel
araştırmalara kaynak olabilmesi bile bizleri
çok mutlu edecektir. Derleme süresince bize
rehberlik eden büyüklerimize şükranlarımızı
sunarız.
Çerkeslerde Nevruz
İlkbaharın gelişi,
yaygın olarak “Nevruz” adıyla Türkiye’de ve
dünyanın hemen her bölgesinde coşkulu
etkinliklerle kutlanmakta. Kutlama şekli onu
kutlayan ulusun kültürel yapısına göre
değişmekte olan bahar kutlamalarının, bugün
çoğumuz tarafından bilinmese de, biz Kuzey
Kafkasyalı halklar özelinde de önemli bir
konumu ve geçmişi var. Atalarımızın Anayurt
topraklarında yüzyıllar boyunca görkemli
şenliklerle “merhaba” dedikleri bahara biz
sürgün Çerkeslerinin pek de heyecanla baktığı
söylenemez. Muhtemeldir ki bu, sürgünle
beraber gelen benzersiz acıların ve uzun
vadede şekil bulan kültürel dejenerasyonun
doğurduğu talihsiz bir kayıp. Ancak hiçbir şey
için geç olmadığı gibi, bizim de Çerkesler
olarak Nevruz’u kendi folklorik konseptimiz
çerçevesinde diasporada kutlamamız için geç
kalınmış sayılmaz. Çerkes eski takvimlerinde
Adigece’de “Vağoba” olarak adlandırılan
takımyıldız ölçü olarak alınmaktaydı. Bu
takımyıldızın gökyüzündeki konumuna göre
Çerkesler eski çağlarda 21-22 Mart’ı
İlkbahar’ın başlangıcı (Nevruz), 21-22 Temmuz’u
yazın başlangıcı, 21-22 Eylül’ü ise
Sonbahar’ın başlangıcı olarak kabul
etmişlerdi. Mart ayının yirmi birinci gününde
Çerkes mitlerine göre Vağoba, uyumakta olduğu
topraktan çıkar ve herkese görünürdü.
Vağoba’nın çıkışıyla da kış aylarının yerini
İlkbahar’a bırakmış olduğu anlaşılmış olurdu.
Bizim kültürümüzde mevcut olan bu mevsim
dönümü tarihleri, bugün eskiden olduğu gibi
coşkulu biçimde kutlanabilir. Bu kutlamaları
daha anlamlı ve Çerkes Halkları’na özel kılmak
için de belirli bir özel isim tanımlaması
altında yapmalıyız.. Örneğin; bu bahar
kutlamalarını “Nevruz” adı altında
özelleştiren etnik topluluklar gibi Çerkesler
de kutlamalarına “Vağoba’nın Topraktan Çıkışı
Günü” gibi bir isimler vererek geleneksel ve
Çerkeslere özel etkinlik formuna
sokabilirler.
Baharın gelişi gibi Çerkes eski takvimlerine
göre kutlanabilirliği olan diğer önemli
periyodlar
Ğetxejonığu : İlk Bahar’da çift sürme
zamanının geldiğini belirten dönem.
Melılfeğu : Takvime göre koyunların
kuzuladığı dönem.
Xınığu : Orak-ekin biçme zamanı.
Onığu : Harman zamanı.
Gejıy : Pastırma yazı
Tığegaz : Çerkes takvimine göre güneş
dönümü.
Çerkeslerde Yılbaşı
Hıristiyan dünyasının
mitoslarla süslü Noel’i gibi, Kuzey Kafkasyalı
halkların da bugün gene pek azımızca bilinen
bir yılbaşı günü var. 23 Mart günü, Çerkes
halk takvimine göre yeni yılın başlangıcı
olarak kabul ediliyor. Çerkes mitleri bugünden
toprağın canlandığı, yaz mevsiminin kışı
yendiği, kış ve yazın birbirlerinden ayrıldığı
gün olarak bahsediyor. Yeni yıla atılan adım
olan 23 Mart, sürgün öncesi dönemde Kuzey
Kafkasyalı kavimlerce muhteşem ve olabildiğine
heyecanlı bir atmosfer içinde kutlanmış
asırlar boyu. 22 Mart akşamı halka haber
ulaştırmakla yükümlü “tellal”, bir atın (ya da
olaya daha eğlenceli bir hava vermek amacıyla)
bir katırın üzerinde her yeri dolaşır ve tüm
insanlara yeni yılın geldiğini haber verirdi.
Sonrasında tüm halkın bayramını kutlayarak,
hepsini ertesi gün güneş doğmadan hemen önce
kutsal nitelikteki “dans eden ağaç” olarak
bilinen “Çığıvuç” un yanına toplanmaya davet
ederdi. Tüm halk bu çağrıya uyarak tam o
vakitte ellerinde meşalelerle Çığıvuç’un
yanında bir araya gelirlerdi. Hepsi,
yanlarında getirdikleri renk renk bez
parçaları ve daha başka türlü şeylerle
Çığıvuç’u süslerler. Süsleme işleminin
ardından, topluluğun Thamade’si sayılan ve
hitap yeteneği iyi olan bir yaşlı, bir elinde
B’asta ve diğer elinde Maksıma dolu bje olduğu
halde ağacın önünde topluluğa huaho (Dua, iyi
niyet, temenni) yapardı. Huaho sonunda asıl
eğlence başlar, yenir, içilir, dans edilirdi.
Eğlencelere tüm halkın katılımının olduğu
“wuig” ile son verilirdi ve böylece yeni yıla
karşı ilk görev yerine getirilmiş olurdu.
Böyle bir yılbaşı etkinliğinin, sembolik
anlamda da olsa tüm Türkiye Çerkeslerinin,
hatta tüm dünya Çerkeslerinin katılımının
sağlandığı bir toplulukla kutlanabilmesinin
çok kolay olmayacaksa da, söylence ve
geleneklerimizin varlığını ve sürekliliğini
sürdürmek açısından çok yararlı olacağı şüphe
götürmez bir gerçek. İlk etapta lokal bazda
(örn:köylerde) yapılacak bu yılbaşı
kutlamalarının, zaman içinde daha yoğun
katılımlı ve böylelikle daha ses getiren bir
hal alması mümkün.
Akrabalar Günü
14-15 Haziran 1997
tarihlerinde Uzuntarla ve Ketence köylerinde
kutlandı. 1864 sürgünü sonucunda parçalanan ve
birbirinden kilometrelerce uzak yerleşim
yerlerinde yaşamlarını sürdürmek durumunda
kalan aile bireylerinin tekrar bir araya
getirilmesi, düzenlenmiş olan bu Akrabalar
Günü’nde esas olarak hedeflenmişti. Hedeflenen
amaçta da büyük ölçüde başarılı olundu. Bir
benzerinin Adıge Cumhuriyeti’nde de hala
kutlanmakta olduğu Akrabalar Günü’nün
Türkiye’de devamlılığının ve yüksek katılım
oranının sağlanması üzerine çalışmalar
yapılabilir. Her sene farklı bir köyümüzde
düzenlenecek olan böyle bir organizasyon, hem
yıllarca birbirini görmemiş aynı aile mensubu
Çerkesleri birleştirmede, hem de düzenlendiği
köyün tanınmasında ve köy halkının diğer
Çerkesler ile paylaşma ve kaynaşma ortamı
yaratmasında çok fayda sağlayabilir.
Kafkas’ın Çiçekleri
25 Nisan 1997
tarihinde Adige Cumhuriyeti’nin başkenti
Maykop’ta “Kafkas’ın Çiçekleri Dizisi” ismi
altında bir müzik festivali düzenlendi. Kuzey
Osetya, Kabardey, Karaçay, Krasnodar ve
Stavropol’den çok sayıda sanatçı katılımı olan
festival başarılı bir şekilde sonlandırıldı.
Türkiye’de de böyle bir organizasyon
düzenlenebilir, hatta
gelenekselleştirilebilir. Böylelikle
kültürümüzün müzik alt dalının asimilasyonu ve
deformasyonunun önüne geçilmesi anlamında
önemli bir adım atılmış olur.
Azhvala Şenliği
“Azhvala” sözcüğü
Abazaca’da “en büyük akraba” anlamına geliyor.
Bu şenlik 1997 yılında Eskişehir’in Musaözü
Köyü’nde düzenlenmişti. Şu an geleneksel
yapıya bürünen bu şenliğin tüm Çerkesler
genelinde kutlanması mümkün olabilir.
Altın Post
Abhazlar özelinde ya da
tüm Çerkesler genelinde; değerli tarihçi,
arkeolog, antropolog ve diğer bilim
adamlarının katılımı sağlanarak efsanevi
“Altın Post” u ve “Kral Helios” dönemini konu
alan sempozyumlar vs. düzenlenebilir.
Dönüşün İlk Adımı
1 Ağustos 1998, tüm
dünya Çerkesleri için çok anlamlı bir günü
ifade etmektedir. Kosova’da yaşamakta olan
Adige soydaşlarımızın, Adige Cumhuriyeti’ne
resmi ve kesin dönüşlerini kitlesel olarak
yaptıkları gündür 1 Ağustos. Yıllarca her
Kuzey Kafkasyalının yalnızca hayallerini
süsleyebilmiş olan Anayurt’a kitlesel geri
dönüş düşüncesinin pratiğe döküldüğü gün
olarak her sene 1 Ağustos coşkulu
etkinliklerle kutlanabilir, daha büyük bir
kitlesel dönüşün tohumlarının atılması için
gerekli tartışma ortamları oluşturulabilir.
Böylelikle bu güne verdiğimiz anlamı göstermiş
oluruz.
Guaze Gazetesi
1911 yılında yayın
hayatına başlayan Guaze Gazetesi,
çalışanlarını Çerkes kökenli Osmanlı
vatandaşlarının oluşturduğu bir mecmua olarak
Çerkeslerin diasporadaki yazın tarihinde bir
başlangıç teşkil etmiştir. Bugün Kuzey
Kafkasyalılara yönelik yayın yapan tüm yayın
organlarının birleşip, ortaklaşa
gerçekleştirecekleri bir etkinlikle
anılabilir.
Genosit Kabulü
Adige Cumhuriyeti-Xase’nin
kararı uyarınca 29 Nisan 1996 tarihinde Rusya
Federasyon Meclisi ve Devlet Duma’sına;
Rus-Kafkas savaşları sonucunda Çerkes halkına
Genosit uygulandığının kabul edilmesi çağrısı
yapıldı. Önerge ilk sunulduğunda kabul
görmediyse de daha sonra Rusya Federasyonu
eski başkanı Boris Yeltsin’in deklarasyonu
sonucunda kabul edilmişti. Çerkes soykırımının
doğrulunun resmi olarak da kesinleştiği tarih
olarak çağrının yapıldığı 29 Nisan günleri,
tüm dünya Çerkeslerince kutlanabilir.
Çeçen-Rus Barışı
1997 yılının 12
Mayıs’ında Çeçenya ve Rusya arasında
diplomatik barışa iki tarafça da imza
atılmıştı. Bu anlaşma 18 Mayıs’ta Çeçenya’da
binlerce Çeçen tarafından büyük bir coşkuyla
kutlanmıştı. Ancak sonraki dönemler
beraberinde yeni anlaşmazlık ve sıcak
çatışmaları getirmeye devam etti ve bugün de
tüm şiddetiyle sürüyor. Tüm Çerkeslerce
anılacak bir 12 Mayıs’ın, Kafkasya’daki
sürekli barışın sağlanması yönündeki
duyarlılığı göstermek açısından büyük
katkıları olacağının bilincinde olmalıyız.
UNPO Genel Kurul Kararı
UNPO (Unrepresented
Nations and Peoples Organization-Temsil
Edilmeyen Halklar ve Uluslar Örgütü), 15-19
Temmuz 1997 tarihleri arasında
gerçekleştirdiği genel kurul oturumunda Çerkes
halklarının mevcut sorunlarını masaya
yatırmıştı. Bir DÇB (Dünya Çerkes Birliği)
temsilcisinin katıldığı ve görüş belirttiği
oturum sonunda UNPO, Rusya’ya 19.Yüzyıl’da
Çerkes ulusuna soykırım yapıldığının kabul
edilmesi ve Çerkes ulusuna sürgünde yaşayan
ulus statüsü tanınması, Çerkeslere, hem Rusya
hem de yaşadıkları ülke vatandaşlığı olmak
üzere çifte vatandaşlık ve çifte pasaport
hakkı verilmesi ve Çerkeslerin kendi tarihsel
topraklarına dönebilme garantisi sağlanması
çağrılarında bulundu.
UNPO Genel Kurulunda alınan bu karar Birleşmiş
Milletlere de bilgi olarak sunulmuştur. UNPO
Genel Kurul kararı ve yapılan resmi çağrılar
tam anlamıyla yanıt bulmadıysa da DÇB ve
Çerkeslerin uluslararası kuruluşlara
Çerkeslerin taleplerini iletme ve bir karar
alma bakımından ilk girişim niteliği taşıması
açısından önemlidir.
Kafkasya’ya Sembolik Dönüş
9 Eylül
1997, Ürdün Prensi Ali’nin liderliğini yaptığı
on iki Çerkes atlısının Ürdün’den yola
çıktıkları gündür. Anavatanlarından uzak
topraklarda yaşayan Kuzey Kafkasyalıların bir
asırı geçkin zamandan sonra yurtlarına
yaptıkları bu simgesel dönüş, o dönemde tüm
dünya kamuoyunun ilgisini çeken bir eylem
olarak akıllarda yer etmişti. 9 Eylül tarihini
sembolik de olsa Çerkeslerin Kafkasya’ya ilk
dönüş hamlesini yaptıkları gün olarak her sene
çeşitli etkinliklerle vurgulamalıyız.
Kutlanabilirliği Olan Diğer Bazı Önemli Günler
6 Mayıs 1837 :
Adige Bayrağı’nın
kullanıldığı ilk gün.
31 Mart 1921 :
Özgür Abhazya
Cumhuriyeti’nin kuruluşu. (Lenin hükümeti 21
Mayıs 1921’de tanıdı.)
18 Mart 1989 :
Abhaz Ulusal Cephesi
Birliği öncülüğünde Gudauta bölgesinin tarihi
Lıkhnı Köyü’nde tarihi büyük kurultayın
toplanışı.
29 Mayıs 1997 :
Adige Meclisi-Xase
tarafından “Anayurda Dönüş Yapanlara İlişkin
Yasa”nın kabul edilişi.
3 Aralık 1997 : KAFİAD’ın
(Kafkasyalı Sanayici ve İşadamları Derneği) kuruluşu.
Türkiye’deki Çerkeslerin ekonomik kulvarda
sahip oldukları örgütlülük ve resmiyetin
sağlandığı gün olarak hatırlanabilir.
Anmakta Olduğumuz & Anılabilirliği Olan
Günlerimiz
21 Mayıs 1864 : Rusya Çarı II.
Alexander’ın Çerkes sürgünü kararını verdiği
gündür. Anavatan Kafkasya ve Türkiye dahil
olmak üzere Suriye, Ürdün ve Kuzey
Kafkasyalıların yoğun olarak yaşamakta olduğu
daha birçok dünya ülkesinde çeşitli
etkinlikler çerçevesinde anılmaktadır.
1 Nisan 1906 : Ünlü Oset edebiyatçı
Kosta Hetegkatı’nın ölümü. Osetya’da anılmakta
olan gün, Türkiye Çerkeslerince de şairin
sanat geçmişinin ve verdiği eserlerin
sunulduğu bir etkinlikle anılabilir.
5 Kasım 1977 : Tsey Mahmut Özden’in
vefatı. Yapılan bir toplantının ardından
Kafkas Kültür Derneği binasından çıkan gruba
açılan ateş sonucu yaşamını yitiren Tsey
Mahmut Özden’in anısı bugün de O’na olan
saygının bir ifadesi olarak yaşatılmaktadır.
11 Aralık 1990 :
Gürcistan tarafından
Güney Osetya’nın özerk cumhuriyet yönetimine
son verilmesi.
14 Ağustos 1992 :
Gürcü birliklerin
Abhazya’ya ilk ayak basışı ve sıcak
çatışmaların başladığı gün olarak
hatırlanmaktadır. Yıllardır süren Abhazya
direnişinin başlangıç tarihi olarak
anılabilir.
21 Aralık 1994 : Abhazya-Rusya kuzey
sınır yolunun kapatılarak Abhazya halkının
ekonomik anlamdaki tek çıkış yolunun
ellerinden alındığı gündür.
16 Ocak 1996 :
Bir grup Çeçen’in
Rus-Çeçen çatışmasının yoğunlaştığı dönemde
Avrasya Feribotu’nu kaçırdığı tarih olarak
hafızalarımızda yer etmiştir. Yankıları çok
uzun süre devam etmiş olan bu
eylem-özellikleri bağlamında-bugün de
tartışılabilir.
Yukarıdaki tarihsel düzenleme Çerkesler olarak
anabileceğimiz günlerin elbetteki küçük bir
kısmını oluşturabilir. Bu tarihler bir örnek
belirtmesi bakımından sunulmuştur. Kosta
Hetegkatı gibi birçok edebiyatçımız ve devlet
adamımız çeşitli aktiviteler dahilinde her
sene anılabilir. 21 Nisanlar Cahar Dudayev’in,
12 Mayıslar Bagrat Şınkuba’nın, 20 Eylüller
Hadeğatğale Asker’in, Kasımlar Abhazya
şehitlerimiz Siba Efkan’ın, Kozba Vedat’ın,
Yeğoj Hanefi’nin, Abağba Bahadır’ın ve daha
nice şehit ve thamadelerimizin anılma günleri
olabilir. |