CircassianCanada’nın Notu
Sayın
Açumıj’ın affına sığınarak yanlış anlamalara neden
olacağını düşündüğümüz “milliyetçilik” sözcüğünü
“ulusçuluk” sözcüğüyle değiştirdik. Bilindiği gibi hangi
ülkede olursa olsun “milliyetçilik kavramı artık
nasyonal-sosyalizm ve faşizmle aynı anlamı taşımaktadır.
Ne kadar uğraşılırsa uğraşılsın milliyetçilik kavramının
yüklendiği bu anlamın değiştirilmesi olası değildir. Biz
bu yazıyı okuduğumuzda “milliyetçilik” kavramını diğer
kavramlardan ayıramadık. Dolayısıyla CircassianCanada
olarak yazarın affına sığınarak bu değişikliği yaptık.
1)
Çerkes Ulusçuluğu Irkçı ve Kabileci Değildir: Çerkes
Ulusçusu Kuzey Kafkasya toplumlarının, boylarının sülale
ve ailelerinin oluşturduğu toplumun ulusalcılığını yapan
kimsedir.Nasyonal sosyalizmle ve faşizmle kendine yer
bulan ırkçı milliyetçilik anlayışı Çerkes ulusalcılığının
kabul edemeyeceği bir görüştür. Kuzey Kafkasya
otoktonlarının kökenine bakılmadan Çerkeslik birliği
altında toplandıkları sürece Çerkes olarak kabul edilen
görüş, Çerkes ulusalcılığının ana temasıdır.
Kuzey
Kafkasya yerli halkının oluşturduğu Çerkes ulusunda üç
ayrı ırktan insan vardır.
a)
Otokton olduğu kabul edilen Kas, Kasiyen ya da paleokafkas adını taşıyan ırktan olanlar: Adıgeler,
Abhazlar, Çeçenler, Dağıstanlılar, Gazi Kumuklar,
Lezgiler. Bu grubun içine Kazakları da alan bazı bilim
adamları vardır.
b) Ari ırktan olanlar: Asetinler ve Hazar
Denizi sahilindeki bazı küçük İrani unsurlar.
c) Turani kökene sahip olanlar: Klar, Nogaylar,
Kalmuklar, Karaçaylar, Balkarlar ve Hazar Denizi
kıyısındaki az sayıda Azeriler.
Kan
birliğini temel alan ulus anlayışı, bugün yerini ekonomi
birliği, gelecek birliği, kültür birliği, kısaca ülke
birliğine dayanan anlayışa terk etmiştir. Bu tür
ulusalcılık anlayışı ilk kez Fransız düşünür Ernest Renan
tarafından ortaya konulmuştur. Renan 1882 yılında verdiği
“Ulus nedir? (Qu'estcequ'une Nation)” adlı konferansında
yukarıda sözünü etmeye çalıştığımız ulus ve ulusalcılık
anlayışını şöyle açıklıyor: Ulus bir ruhtur, ruhsal bir
prensiptir. Ulusta fert gibi çalışma, fedakarlık ve
sadakat dolu bir geçmişin sonucudur. Geçmişte ortak
zaferlere şimdiki durumda ortak karar ve geleceğe sahip
olmaktır. Geçmişte hep beraber büyük işler yapmış olmak ve
daha da yapmayı arzulamak....İşte ulus olmak budur.
Bu
esaslara göre düşünüldüğünde Kuzey Kafkasya
topluluklarının güçlü bir Kuzey Kafkasya ulusu
oluşturduğunu kabul etmemek olası değildir. Kuzey
Kafkasya’da bir birlik olmadığını ileri sürenlerin en çok
üzerinde durdukları şey dil ayrılığıdır. Oysa burada
konuşulan diller (Kas kökenliler) aralarında keskin lehçe
farkları bulunmakla birlikte, aynı kökene bağlıdırlar. Ari
ve Turani kökenli dillerin Kuzey Kafkasya’daki Kas kökenli
dillerden etkilendiklerini görüyoruz. Kaldı ki bu dil
farklılığı Kuzey Kafkasya birlikteliğini ortadan
kaldıramaz, kaldırması için bir neden olarak gösterilemez.
Bünyesinde çeşitli dil, din ve mezhep gruplarını
barındırdığı halde ulus olması niteliğinden kuşku
duyulmayacak birçok toplum vardır. Bunun en güzel örneği
dünyanın dört köşesinden gelen insanların oluşturduğu;
çeşitli dinlere bölünmüş olan ancak bütün bunlara karşın
bir Amerikan ulusunu oluşturabilmiş ABD'dir. Dört dilin
konuşulduğu İsviçre, yüzlerce mahalli lehçenin konuşulduğu
Hindistan diğer çarpıcı örneklerdir.
Sonuç
olarak, Kuzey Kafkasya’da bir ulus vardır. Bu ulusun
diaspora ve anavatan bölümü, Birleşik Kuzey Kafkasya
anlayışı çevresinde toplanan Çerkes ulusalcıları
tarafından bir araya getirilmeye çalışılmaktadır.
Anavatanda, köken olarak Çerkeslerin nüfus yapılanmaları
aşağıdadır.
a) Kasiyan
(Paleokafkas) Kökenliler
aa) Kuzeybatı
(Batı Kafkas, Abasq-Kerket Pontik) Kafkas Dalı
aaa) Adige-477.000
bbb) Abhaz-120.000
b) Kuzeydoğu
Kafkas Dalı
aa) Waynah-942.000
bb)
Avar-Andi-Dido
Grubu-524.000
cc)
Lak-Dargwa
Grubu-403.000
dd)
Samur
Grubu-505.343
ee)
Khinalug-1540
ff)
Udi-6900
c) İndo
Germanik, Aryan
aa)
Osetler-542.000
bb)
Tatlar-22.000
d) Turani
Diller
aa)
Kıpçak
Grubu-425.000
Görüldüğü
gibi Kuzey Kafkasya ulusu anavatanda 3.970.158 kişiden
(bir o kadarı da muhacerette) oluşan güçlü bir ulustur.
Kabilecilik, boyculuk, sülalecilik Çerkes ulusçuluğunda
yer alamaz. Herkesin kendi boyu, ailesi sülalesi ile
övünmesi onları sevip
yüceltmeye çalışması doğaldır. Ancak diğerlerine de eşit
saygı ve hakları göstermesi gerekir.
Kuzey
Kafkasya’ya kendi otokton ulusunun dışında, yerleşik
bulunan Ermeni, Rus, Grek, Yahudi vb. tüm toplumlara da
aynı hakları vermek, azınlık haklarından yararlanmalarını
sağlamak,Çerkes ulusçusunun ulusçuluk anlayışına ters
düşmemelidir. Anavatan dışında 45 farklı ülkede azınlık ve
vatandaş konumunda yaşayan Çerkesler, ileride oluşturmayı
amaç edindikleri Birleşik Kuzey Kafkasya Devleti’nde
olabilecek azınlıklara tüm haklarını vermenin bir insanlık
gereği olduğunun bilincindedirler.
Yukarıda
görüldüğü gibi Çerkes ulusçusu fanatizmden uzak
günümüzdeki çağdaş ulusçuluk anlayışını taşır.
2)
Çerkes Ulusçusu Her Dine Saygılıdır
Kuzey Kafkasya’da Abhaz, Asetin ve Adigelerin bir bölümü
Müslüman, diğer bir bölümü Hıristiyan dır. Dağıstan’da
Yahudiler az olmak üzere çok sayıda Müslüman
yaşamaktadır. Ayrıca 72 yıllık Sosyalist yaşam sonucunda
ortaya çıkan ateistleri de göz ardı etmemelidir. Yani
Kuzey Kafkasya’da şu an dini bir birliktelik yoktur.
Çerkes ulusçusu olduğunu iddia eden herkes bundan dolayı
Çerkes ulusunu kendi içinde bölmemek için her türlü dini
görüşe saygı duymak zorundadır. Ulusumuz ola ki dini
birlikteliği yakalamış olsa bile insani nedenlerden dolayı
bu nitelikleri kendi içinde barındırmalıdır. Ancak, Çerkes
ulusçusu ulusal bütünlüğümüzü bozacak her türlü dini
harekete karşıdır. Örneğin, Hıristiyan Abhazya’yı
Hıristiyanlığından dolayı dışlamak isteyecek aşırı
Müslüman uçlara destek olabilmesi olanaksızdır. Aynı şey
çoğunluğu Müslüman nüfusa sahip olan Adigeleri dışlamak
isteyebilecek tüm dini yapılanmalar için de geçerlidir.
3) Çerkes Ulusçuluğu Sınıflara Karşıdır
Bilindiği gibi eski Çerkesler (bazı boylar dışında)
çeşitli sınıflara ayrılmış bir toplumdu. Kölelik ve
soyluluk kavramlarının zararını gören kimi boylar kendi iç
dinamizmleri ile devrimlerini tamamlayıp sınıf
ayrımcılığını ortadan kaldırmışlardır. Buna örnek olarak
bir Adige boyu olan Abedzahları gösterebiliriz.
Diğer pek
çok Çerkes kabilesi ise, ya sürgünde ya da işgal
sonrasında kendi inisiyatifleri dışında gelişen olaylar
sonucunda çok sınıflı yapılarından ayrılarak içinde
bulundukları devletlerin normlarına uygun yapılanmalar
sergilemişlerdir.
Hiç
kuşkusuz bu gelişimin oluşmasında Çerkeslerin de bazı
katkıları ya da engelleme çalışmaları olmuştur. Ancak
günümüzün çağdaş Çerkes ulusçuluk anlayışı; “bunları
atalarım oluşturdu, atalarımın yaptığı her şey gibi bunlar
da güzeldir” demeden köle, bey, özden, prens, prenses,
hizmetçi,özgür köylü gibi halkı sınıflara ayıran
kavramların çağdışı olduğuna inanır.
Dünyada
hemen hemen hiç bir ülkede uygulanmayan, uygulanan
ülkelerde de (Güney Afrika Cumhuriyeti) ortadan
kaldırılmaya çalışılan bu ayrımın Çerkesler ve diğer
uluslar arasında yeniden diriltilmesine karşıdır.
4) Her
Çerkes Çerkesya’da Yaşamalıdır
Ulusumuzun
en büyük özelliği anavatan ve diaspora bölümü olmak üzere
iki büyük parçadan oluşmuş olmasıdır. Ulusçularımız da
vatansız ulus, halksız vatan olmaz düşüncesi içerisinde,
her Çerkes'in eninde sonunda anavatanına dönmesi ve
anavatanının geleceği için çalışmasını ilke edinmişlerdir.
Bunun gerçekleşmesi için de, gerek anavatanında gerekse
muhacerette ulusçuları büyük ancak aşılabilir zorluklar
beklemektedir.
Marje
ulusçular, güzel günlerde buluşmak dileğiyle... |