Çin, 21.yüzyılda süper güç olmaya
yönelmektedir. Bu nedenle tek kutuplu dünya oluşumuna karşı
Rusya ile stratejik ortaklık kurmuştur. Çin, Kuzey ve Güney
Kafkasya için ayrı politikalar uygulamaktadır. Rusya Federasyonu’nun doğu bölgeleri
dışında Rusya toprakları üzerinde özel bir çıkarı olmayan
Çin, Kuzey Kafkasya üzerinde Rusya’nın belirlediği çizgi
dışında bir politika geliştirmemektedir. Ancak, Rusya’nın
etkinliğinin azaldığı ve Batı’ya kayan Güney Kafkasya’ya
Çin’in ilgisi giderek artmaktadır.
China heads toward becoming a superpower in
the 21st century. It has formed a strategic partnership
with Russia as a reaction to unipolar world system. It
implements different policies for northern and southern
Caucasus. China that has no special interest in Russian
territories except its eastern part does not pursue a
different policy for the Northern Caucasus from Russia.
However, China’s interest in southern Caucasus has been
increasing where Russian influence is waning and Western
influence is gaining more ground.
Çin,
ABD’nin sürekliliğini sağlamaya çalıştığı “Amerikan
değerlerinin kabul edildiği, hukuksal, ekonomik, siyasal
ve kültürel boyutları Amerikan değerlerine göre çizilmiş
tek kutuplu dünyanın yarattığı barış ortamı” olarak
özetlenebilecek
Pax
Americana
(2)düşüncesine karşı durabilmek için, SSCB’nin dağılması
sonrası süper güç kimliğini kaybeden Rusya Federasyonu ile
stratejik ortaklığa yönelmektedir.
Bu durum,
anti-komünist bir politikadan anti-sovyet politikaya
yönelen ABD ile Çin ilişkilerinin gelişmesine ve ABD’nin
SSCB’ye karşı “Çin kartı”nı
kullanmaya başlamasına neden olmuştur. Böylece, 1949-1971
arasındaki ABD-Çin düşmanlığı yerini, 1971-1989 arasındaki
Anti-Sovyet Stratejik Ortaklığı’na
bırakmıştır.
1989’da
Çin Devlet Başkanı olan ve 2002’ye kadar bu görevini
sürdürecek olan Jiang Zemin, Çin’in değişen Moskova
politikasını “geçmişi bitirip geleceğe bakmak gerekir”
sözleri ile ifade etmiştir. Kasım 1992’de Güney Kore
ziyareti sırasında Yeltsin,“Batı Avrupa ve ABD nüfuzu
içinde bulunan Asya-pasifik bölgesine yönelik Rus
siyasetinin başladığını” açıklamıştır.
(11)
Aralık 1992’de gerçekleşen Yeltsin’in ilk Çin ziyaretinde
de “birbirine dost, barış içinde yaşamak” düşüncesi bir
kural olarak kabul edilirken, Yeltsin Çin’e silah satışı
için de söz vermiştir.
Ocak
1994’de Yeltsin’in “yapıcı ortaklık fikrinin 21.
yy.’da gerekli olduğunu” belirttiği mektubu Beijing’e
götüren Dışişleri Bakanı A. Kozirev, “karşılıklı güven, BM
Güvenlik Konseyi’nde işbirliği, ortak ticaret hacminin
büyültülmesi ve ekonomik işbirliği temellerine dayanan
yapıcı ortaklığın kurulmasını” istiyordu.
(13)
1994’de iki ülke arasında “Nükleer Füzeleri Birbirlerine
Karşı Hedef Yapmama ve Nükleer Gücü İlk Kullanan
Ülke Olmama” üzerine iki anlaşma da imzalanmıştır.
“Nisan 1996’da Yeltsin’in
Çin’i ziyareti sırasında yapıcı ortaklık içinde bulunan
iki ülke arasında stratejik ortaklık kurulmasına karar
verilmiştir.”
İnsan
haklarını kendi bakış açısından değerlendiren Çin, II.Çeçenya
Savaşı’nı ve Çeçen soykırımını “her ülke için insan
haklarının farklı yorumlanması gerektiği” ilkesi içinde
yorumlamakta, Rusya’nın içişi olarak görmekte ve bu
soykırımı insan hakları açısından sorgulamamaktadır. Bu
nedenle Çin, Kuzey Kafkasya’yı Rusya Federasyonu içinde
değerlendirmekte ve bu bölgeye yönelik bir politika
geliştirmemektedir.
Pekin
hükümetine yakın bir gazete olan Çin Gençleri’nin
25 Ekim 1999 tarihli yorumuna göre, “Çin Halk Cumhuriyeti,
Doğu, Avrupa, İslam ve Slav uygarlıklarının buluştuğu yer
olan ve dünyanın sıcak çatışma bölgesi Kafkasya’yı,
Avrasya kıtasının kalbi ve Avrupa’yı Asya’ya bağlayan
dünya geçiti olarak görmektedir. Çin’e göre, Kafkasya’ya
egemen olan bütün dünyaya egemen olacaktır. Bu nedenlerden
dolayı Kafkasya, İran ve Rusya Federasyonu’nun bölgedeki
nüfuzunu azaltmaya yönelik bir politika içinde olan
ABD’nin ilgisini çekmiş ve ABD’nin dış siyasetini
belirleyen en önemli bölgelerden biri durumuna gelmiştir.
Türkiye’de, ABD ile Rusya bölgede güç çatışması içindeyken
Kafkasya ile olan tarihi, geleneksel, kültürel
ilişkilerini ve coğrafi avantajlarını kullanarak hızlı bir
şekilde kendi gücünü arttırmaktadır. Böylece Türkiye,
Kafkasya’da Osmanlı devrindeki gücüne kavuşmayı
amaçlamaktadır. Avrupa Birliği devletleri de bölge
devletleri ile ekonomik ilişkileri geliştirmeyi ve enerji
kaynaklarının boru hatlarıyla Avrupa’ya aktarımı üzerinde
durmaktadır. Çeçenya, Rusya’nın birliğine tehdit
oluşturmuştur ve Rusya’nın gerek Kafkasya ve gerek Orta
Asya’daki nüfuzunu etkilemeye başlamıştır. Rusya’nın bütün
gayretine rağmen, Kuzey Kafkasya’da nüfuzunun sarsılmasını
önleyememiştir ve Rusya için yeni bir tehlike olmuştur.
Dağıstan, İnguşetya ve Çeçenya’da ayrılıkçılık
faaliyetlerini yürüten ve İslami radikalizmin güçlenmesi
için çalışan Vahabi tarikatı bölgeyi tamamen Rusya’dan
koparmayı ve İslami bir devlet kurmayı amaçlamaktadır.
Dağıstan olayları ve Çeçenya savaşının tekrarı bu bölgede
savaşların bitmeyeceğini ve devam edeceğini
göstermektedir. Dağıstan’ın kaybedilmesi ve Çeçenya’daki
savaştan daha da vahimdir. Domino teorisinde olduğu gibi
Rusya’nın dağılması gerçekleşebilir”. (22)
Çin-Güney Kafkasya İlişkileri
19 Nisan
2000’de Çin Devlet Başkanı Jiang Zemin’in Türkiye’ye
gerçekleştirdiği ziyarette, Çin’in Yeni Güney Kafkasya
politikasının ayak izlerine rastlamak mümkün olmuştur. Çin
ve Türkiye çeşitli konular yanında, Kars-Tiflis Demiryolu
projesi üzerine de işbirliği yapılması ve Türkiye’nin
Çin’den 100 adet lokomotif satın alması üzerine anlaşma
imzalamışlardır.
(23)
Çin,
Ermenistan ile ekonomik ilişkilerini geliştirmek için
adımlar atmaktadır. Bu amaçla, 26 Nisan 2000’de Çin’in
Erivan Büyükelçisi Jao Şun Ermenistan Başbakanı Aram
Sargisyan ile bir toplantı yapmıştır. Sözkonusu
toplantıda, BDT’nin en büyük kauçuk-lastik üretim
tesislerine sahip olan Ermenistan’ın Nairit firması ile
Çin’in kimya sanayisi temsilcilerinin işbirliği talepleri
ele alınmıştır.
(24)
Çin aynı ay içinde, Kafkasya’daki bölgesel projelere talip
olmaya devam etmiştir. Erivan’a giden Çin’in Uanbao
Engineering firması Ermenistan Enerji, Maliye ve Ekonomi
Bakanları ile yaptığı görüşmeler de İran-Ermenistan
arasında yapılması düşünülen doğalgaz boru hattını 120
milyon dolar krediyi temin ederek inşa etmek istediğini
belirtmiştir.
(25)
Çin, Mayıs 1999’da Rusya’nın izni ve yardımıyla
Ermenistan’a 60-80 km menzilli 8 adet “Tayfun” füzesi de
satmıştır.
(26) 3 Haziran’da Azerbaycan’ın bu durumu nota ile protesto
etmesi sonrası, Çin Halk Kongresi Başkanı Lee Pen’in Doğu
Avrupa ülkelerini kapsayan 11-26 Haziran 2000 tarihli
gezisi kapsamında, 22 Haziran’da ziyaret ettiği
Azerbaycan’da “Çin’in Azerbaycan’ın bağımsızlık ve toprak
bütünlüğünden yana olduğunu ve Azerbaycan’la aktif
işbirliğini istediklerini” belirterek Azerbaycan’ı
küstürmemeye özen göstermiştir.
(27)
Ju’nun
ziyareti sonrası, Ağustos’ta Gürcistan Parlamento Başkanı
Zurab Jvanya başkanlığında bir milletvekili heyeti Çin’e
gitmiş ve Eylül’de Tsai U. Başkanlığındaki Çin Komünist
Partisi Uluslararası ilişkiler bölümünden bir heyet
Gürcistan’ı ziyaret etmiştir.
Çin’in
Güney Kafkasya politikası Rusya ile paralel olmasına
rağmen, Rusya’dan farklı olarak Gürcistan’ın toprak
bütünlüğünü desteklemektedir. Bu da Abhazya ile olan
sorunlarını BM aracılığı ile çözmek isteyen Gürcistan için
önemlidir. Çünkü Çin, aynı zamanda BM Güvenlik Konseyinin
beş daimi üyesinden biridir.
(30)
Çin,
Gürcistan’la ilişkilerini daha çok ekonomik alanda
geliştirmeyi düşünmektedir. Keren Ju, Z. Jvaniya, Tsai U.’nun
ziyaretinde daha çok ekonomik alanda işbirliği yapılması
ve ticaretin geliştirilmesi vurgulanmıştır. Z. Jvaniya Çin
ziyaretini değerlendirirken “ikili ticaret ilişkilerine
olumlu etkisini umut ettiğini” dile getirmiştir.
(31)
Tsai U. Tifis’de yaptığı açıklamada “hem bölgeyle, hem de
Avrupa Pazarına yönelik ortak girişimlerle ilgili
olduklarını, ayrıca Gürcistan üzerinden yapılacak petrol
taşımacılığına da katılmak arzusunu taşıdıklarını” dile
getirmiştir
(32)
Sonuç
SSCB’nin
dağılmasından sonra belirginleşen ABD’nin yaratmaya
çalıştığı Pax Americana’ya karşı, 1990’lı yılların
başından başlayarak Çin Halk Cumhuriyeti ile Rusya
Federasyonu özellikle ülkeleri için stratejik önemde olan
bölgelerde güç birliğine yönelmektedirler. Söz konusu bu
yönelişle birlikte iki ülke arasında oluşan stratejik
ortaklık, Asya-pasifik bölgesinde ve eski SSCB nüfuzu
altında olup günümüzde Batı’ya doğru kayan Doğu ve
Güneydoğu Avrupa (Balkanlar ve Kafkasya)’da güvenlik ve
istikrarın sağlanmasında iki ülkenin birbirine yardımcı
olması şeklinde gelişmektedir. Nitekim bu süreç içinde,
Çin için önemli olan Asya-pasifik bölgesinde Rusya Çin’e
destek verirken, Rusya için önemli olan Güneydoğu
Avrupa’da Çin Rusya’ya destek vermeye başlamıştır.
Rusya’nın Asya-pasifik bölgesinde güçlenmeye çalışan Çin’e
askeri teknoloji ve silah satışı; Çin’in Balkanlarda
NATO’nun Kosova müdahalesine ve Yugoslavya’yı
bombalamasına Rusya ile birlikte karşı çıkması, II.
Çeçenya Savaşı’nı Rusya’nın içişi olarak değerlendirmesi,
Güney Kafkasya’da Batı’nın artan etkinliği ve azalan Rus
nüfuzuna karşı Rusya ile birlikte Ermenistan ve İran ile
ilişkilerini öncelikli olarak geliştirme çabaları
Çin-Rusya stratejik ortaklığının yansımaları olarak ortaya
çıkmıştır.
(33)
“Çin-Rusya
stratejik ortaklığından dolayı, Çin madalyonun iki yüzü
gibi Kafkasya’nın kuzey ve güneyi için farklı politikalar
benimsemektedir.”
Çin-Rusya
stratejik ortaklığından dolayı, Çin madalyonun iki yüzü
gibi Kafkasya’nın kuzey ve güneyi için farklı politikalar
benimsemektedir. Yakın dönemde, Çin’in Kuzey Kafkasya’yı
Rusya Federasyonu’nun içişleri görmeye devam etmesi, Güney
Kafkasya’da ekonomik içerikli projelere talip olması,
ticari ilişkilerini geliştirmek istemesi ve Batı’nın artan
etkinliğine karşı Ermenistan ve İran ile ilişkilerini
geliştirmeye çalışması dışında somut adımlar atması
beklenmemelidir. Uzun dönemde ise, Rusya doğu bölgelerinin
ekonomik, etnik ve kültürel olarak sürekli olarak Çin’e
doğru kaymasına sonsuza kadar seyirci kalamayacaktır. Bu
nedenle, Çin’in Rusya’nın doğu bölgelerinde artan
etkinliğinin Çin-Rus ilişkilerini tekrar gerginleştirmesi
halinde, süper güç adayı Çin’in Kafkasya politikasını
tekrar gözden geçirmesi beklenmelidir.
DİPNOTLAR
1)
Çin, 1,236 milyar nüfusu (1997) ile dünya nüfusunun %
22’sine, 9.561.000 km yüzölçümü ile dünya yüzölçümünün
% 6,4’üne sahiptir. Dünyanın en kalabalık ülkesi olan
Çin, Rusya ve Kanada’dan sonra dünyanın en büyük
yüzölçümüne sahiptir. Çin Komünist Partisi 1992’de 14.
Ulusal Kongresi’nde “Sosyalist Piyasa Ekonomisi”ne
geçişi kabul etmiştir. IMF’e göre, 1994-1998 arasında
dünya ekonomisi % 3,6 oranında büyürken, Çin ekonomisi
% 9,86 büyümüştür.
Ayrıca, The World Military Expenditures
and Arms Transfers’e (1996) göre, 1991-1995 arasında
Çin’in askeri harcamaları yılda % 2,8 oranında
artmıştır. 1 Temmuz 1997’de Hong-Kong’un Çin’e dahil
olmasından sonra Çin’in dünya ekonomisi üzerindeki
etkisi daha da artmıştır. Günümüzde sanayi devrimi
yaşayan Çin’in GSYİH’sı 902 milyar $ (1997), kişi
başına GSYİH 733 $ (1997), ihracatı (1998) 183,8
milyar $, ithalatı (1998) 140,2 milyar $’dir.
|