|
|
................... |
|
................... |
Dünya Abhaz-Abazin/Abaza
Halkları’nın yaşadığı tüm ülkelerden-seçilmiş
delegelerle 28 Eylül 2004 günü Abhazya’nın Başkenti
Sohum’da yapılan
DÜNYA
ABHAZ-ABAZİN/ABAZA
(*1)
HALKLARI
BİRLİĞİ GENİŞLETİLMİŞ DELEGE TOPLANTISI SONUÇ BİLDİRİSİ |
CircassianCenter |
|
|
................... |
|
|
İnsanlık tarihi boyunca, emperyalist ve(ya) milliyetçi
yaklaşımların getirdiği her yönden kayıpların onarılamaz
boyutlarda olduğu bilinmektedir. Emperyalist bir uygulamada
Kafkasya’da yaşanmış; Çarlık Rusya’sının zalim-acımasız
uygulamaları, özellikle 19.yy’da hem bölge adına hem de
insanlık adına büyük kayıplara yol açmıştır. Kafkasya’da
savaşı kazanan Çar Yönetimi, bölge halkı’ndan
öldüremediklerini zorunlu göçe tabi tutmuştur. Bu
uygulamaların sonucu olarak, Abhaz-Abazin/Abaza(aşağıda
Abaza diye anılacaktır.) halkının da dahil olduğu Kuzey
Kafkasya’nın kardeş halkları olan Çerkesler, yüzde doksanlara
varan oranda, Anavatanları’ndan uzakta/diasporada yaşar hale
gelmiştir.
Günümüzde, diasporada yaşayan Çerkeslerin
sayısı anavatanlarda yaşayan Çerkes sayısından çok fazladır.
Dünyaya dağılmış olarak yaşamak zorunda bırakılan Çerkeslerin
sayısı 8-10 (*2)
milyon olarak ifade edilebilir. Bu sayıya kimliklerini
unutanlar dahil değildir. Bu sayının içinde, Diaspora
Abazalarının sayısı 800 bin civarındadır.
“Dünya Abhaz-Abazin/Abaza Halkları Birliği”, dünya da
dağınık halde yaşayan Abazaların sosyokültürel ve
sosyoekonomik ihtiyaçlarını bilimsel yöntemler ile belirlemek
ve bu ihtiyaçların karşılanması için projeler
geliştirip-gerçekleştirmek üzere, tüm dünya’dan seçilmiş
delegelerin katılımı ile 1992 yılında kurulmuştur.
Bu bağlamda: “Birlik”in seçilmiş Yönetim Kurulu bu defa ki
toplantısına, tüm dünya dan delegelerin katılımını istemiştir.
Dünya çapında seçilmiş delegelerin katılacağı bir günlük
çalışma-değerlendirme toplantısının “gündem ”i
şu
konulara ayrılmıştır:
- Anadil’in korunması; geliştirilmesi bağlamında,
Abhazya da ve Abaza diasporasının yaşadıkları ülkelerde
yapılabilecek çalışmalar,
- Abhazya’ya uygulanan haksız, mesnetsiz, insan
haklarına aykırı çok yönlü ambargonun kaldırılması için
yapılabilecekler,
- Anavatanları dışında yaşamak zorunda kalan
Abazalardan arzu edenlerinin Anavatanlarına dönüşleri için
yapılabileceklerin görüşülmesi-belirlenmesi,
- Abhazya’nın egemen bir devlet olarak tanınması için
yapılabileceklerin görüşülmesi-belirlenmesi.
- 14 Ağustos 1992-30 Eylül 1993 devresinde,
Gürcistan'ın Abhazya’da sebep olduğu-yaşanan savaş ve
sonrasında uygulanan ambargo’dan kaynaklanan “halkların
insani yardım ihtiyacını” karşılamak bağlamında
yapılabileceklerin görüşülmesi,
Gündem doğrultusunda yapılan bir günlük çalışma
toplantısının ardından
aşağıda yer alan çağrıların yapılmasına ve yapılması
önerilip-kabul edilen konuların Dünya Abhaz-Abazin/Abaza
Halkları Birliği Yürütme Kurulu’nca ve gerekli durumlarda
kurula yardımcı olarak kurulacak “proje gerçekleştirme çalışma
gurupları”nca gerçekleştirilmesine karar verilmiş ve bu
bildiri kaleme alınmıştır.
Çağrıların içeriği, aşağıda başlıklanan konuları kapsayacak
şekilde, “Dünya Abhaz-Abazin/Abaza Halkları Birliği Yönetim
Kurulu”nca hazırlanacak ve anılacak taraflara
ulaştırılacaktır:
ÇAĞRILAR:
- Bölge ile ilgili stratejik menfaatleri-emelleri
sebebi-sonucunda, Diaspora da insanlarımızın yaşamasına
sebep olan ülkeler Çarlık Rusya'sı, Osmanlı Devleti ve Büyük
Britanya ülkeleridir.
- Bu ülkelerin mirasçıları ise Rusya Federasyonu,
Türkiye Cumhuriyeti ve Büyük Britanya Devletleri’dir.
- Bu ülkeler, “atalarının sebep olduğu tarihsel hatayı”
kabul etmeli ve bu hatanın telafi edilmesi bağlamında
gerekli her tür çalışmaya-projeye (bulunulan ülkelerde
sosyokültürel ve sosyoekonomik ihtiyaçların karşılanması,
Ata vatanları ile en geniş anlamda her
tür ilişkilerinin kolaylaştırılması-sağlanması,
geliştirilmesinin yanında, atavatanlarına dönme haklarının
resmen tescili; atavatanlarına dönmek isteyenlerin dönüşü
için her tür hukuksal zeminin oluşturulmasının yanında,
dönmek isteyenlerin
dönüşünün gerektirdiği iklimin oluşturulmasına her tür
katkıda bulunulması gibi) destek vermelidirler.
Taraf ülkeler ve uluslar arası kuruluşlar bu hakkı tescil
etmeli, manevi ve maddi destek vermelidirler. Bu bağlamda
“çağrı”nın muhatap bu ülkelere, Birleşmiş Milletler Genel
Sekreterliğine, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatına
yapılması-gönderilmesine,
- Diasporada yaşayan Abazaların yaşadığı tüm ülkeler
yönetimlerine, diasporada yaşayan Abazaların sosyokültürel
ve sosyoekonomik ihtiyaçlarının karşılanması bağlamında
hazırlanacak projelere her türlü kolaylık ve desteğin
verilmesi “çağrı”sının yapılması-gönderilmesine,
- 1994 yılından itibaren Abhazya’ya uygulanan çok yönlü
ambargo haksız, mesnetsiz,insan haklarına aykırıdır. Bölge
ülkeleri arasında yaşanan sorunların çözümünün zaman alması
doğaldır. Ancak, bu sorunlar bahane edilerek “bireysel insan
haklarının yasaklanması, yok edilmesi, ihlal edilmesi” kabul
edilemez bir yaklaşımdır ve evrensel insan haklarına
aykırıdır. Abhazya’ya uygulanan Ambargonun kaldırılması
“çağrı”sının, başta Rusya Federasyonu ve Türkiye olmak üzere
tüm taraf ülkelere, Birleşmiş Milletler Genel Sekreterliğine
ve Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatına
yapılması-gönderilmesine,
- Bu bağlamda: Ambargo uygulaması haksızlığının
Abhazya’nın yanında, Abaza diasporasının en fazla yaşadığı
ülke olan Türkiye için sakıncaları; zararları dikkate
alınarak; Türkiye Devleti’nin vatandaşlarına karşı
sorumluluğu da göz önünde bulundurulup, Türkiye’nin doğrudan
Abhazya’ya gidiş-gelişlere izin vermesi için “çağrı”nın
Türkiye Cumhuriyeti Devlet Yönetimi’ne
yapılması-gönderilmesine,
- Tarihi süreç; şartlar; haksızlıklar sonucunda Abhazya’da
Abhazca, ikincil bir dil haline gelmiştir. Bu durum normal
dışıdır. Dili olamayan hiçbir kültürün mensupları yaşayamaz;
kültürün ana öğesi olan dil öldüğü anda halk da ölmüş
sayılır. Bu durum bilimsel olarak da kabul edilmiştir.
Ayrıca, bu durum iki açıdan daha kabul edilemez:
- Kurucu halka ait dilin resmi devlet dili olmadığı
durumda, o
devletin varlığını sürdürmesi imkansızdır.
- Bu durumda, kurucu halka ait dilin dışında o devlette
yaşayan
tüm kültürler; diller de süreç içinde yok olurlar-ölürler.
Bu sakıncaların en kısa sürede giderilmesi bağlamında;
resmiyette de-fiiliyatta da Abhazca’nın resmi devlet dili
olması için Abhazya Devlet Yönetimi’ne, Abhazya’da yaşayan
tüm kültürler(halklar) mensuplarına, tüm taraf ülkelere, tüm
uluslararası kuruluşlara ve tüm Diaspora yaşayanlarına
“çağrı” yapılması-gönderilmesine,
- Abhazya, 1200 yıllık devlet geçmişine sahip bir
devlettir. Günümüze kadar bulunabilen arkeolojik kanıtlara
göre “sese dayalı ilk
Alfabe/Modern Alfabe’yi bulan”(*3) bir halk olan
Abazaların yaşadığı; tarihi derinliği yazılı tarihin çok
gerilerinde olan bir devlettir.
Abaza halkının tarihi(*4) günümüzden 5000 yıl
öncesine kadar bilinebilmektedir. Dinlerden binlerce yıl
önce doğru-mutlu yaşamı sağlayan “doğru yaşam
felsefesi/Akabza’yı” (*5),
(ne dini bir otoriteye ne de devlet otoritesi-yaptırımına
dayandırmadan) bulmuş-uygulamış-başarılı olmuş bir
halktır Abazalar.
Abhazya, ister Sovyetler Birliği, ister post Sovyet
döneminde de her tür hukuki (*6)
varlığı tam bir “egemen”
devlet idi. Abhazya’da yaşayan tüm halklardan oluşan Abhazya
silahlı Kuvvetleri, Abhazya’yı işgal eden Gürcistan
Birliklerini 30.Eylül.1993’de mağlup edip-sınırları dışına
atarak da (de facto) egemenliğini tam anlamı ile
kanıtlamıştır. 11 yıldan beri de yaşamını egemen olarak
sürdürmektedir Abhazya.
Abhazya’nın dünya Ülkeleri’nce tanınmaması her açıdan bir
haksızlık, ikili standart örneğidir. Bu haksızlığın
giderilmesi; Abhazya Devletinin egemenliğinin tanınması
bağlamında, tüm dünya ülkeleri, taraf ülkeler ve
kurum-kuruluşlara “çağrı” yapılması-gönderilmesine,
14.Ağustos.1992-30.Eylül.1993 devresinde, Gürcistan
Birliklerinin Abhazya’da sebep olduğu savaş, Abhazya
Vatandaşlarına her yönden onarılamaz zararlar vermiştir.
Savaşın bitiminin ardından 1995 yılında Abhazya’ya
uygulanmaya başlanan çok yönlü haksız ambargo da,
vatandaşların mağduriyetini tümden arttırmıştır. Bu
bağlamda, insanların ihtiyaçları olan her tür ‘insani
yardımın’ uluslararası camiadan karşılanması gerekmiştir.
Ancak, sağlanabilen insani yardımlar doğrudan Gürcistan
Yönetimine teslim edildiği ve bu yardımlardan en ufak bir
zerresinin dahi Abhazya Vatandaşlarına verilmediği de
bilinmektedir. Bu gerçekten hareketle, Abhazya vatandaşları
için yapılacak yardımlar, doğrudan Abhazya’ya gelmelidir.
Not edilen sebeple, mağdur durumda bulunan Abhazya
vatandaşlarına yapılacak insani yardımın:
- Doğrudan Abhazya Yönetimine teslim edilmesi ve
yardımların Uluslar arası caöiayı temsil eden yardım
kuruluşları temsilcilerinin gözetiminde Abhazya
yetkililerince yapılması,
Konusunda, tüm uluslar arası camia ve yardım kuruluşlarına
“çağrı” yapılmasına-gönderilmesine,
- Her ne kadar Abhazya Anayasasına göre ‘birinci
dil-devlet dili’ Abhazca is de, bunun gerektirdiği diğer
yasal düzenlemeler Abhazya Patlamentosu’nca çıkarılabilmiş
değildir. Bu önemli eksik kısa sürede giderilmelidir. Bu
bağlamda,
- Abhazc’nın birnici dil-devlet dili olabilmesi için
parlamentoca çıkarılması gereken kanunların kısa sürede
çıkarılması için Abhazya Cumhuriyeti Parlamentosuna
çağrıda bulunulmasına
KATILAN DELEGELERİN OY BİRLİĞİ İLE KARAR VERİLMİŞTİR.
AÇIKLAMALAR:
(*1) Tarihi
sürecin ve Abhazyanın coğrafi yapısının bir gereği olarak
Abazalar, yaşadıkları bölge ya da ülkelere göre adlandırılır
olmuşlardır. Örneğin, Karaçay-Çerkesk bölgesinde yaşayanlarına
‘Abazin’, Abhazya’nın dağ ya da yayla bölgesinde yaşayanlarına
Aşkharua, Axua adı ile hitap edilmektedir. Tüm bu
adlandırmalar tek bir halk olan Abazalara aittir.
(*2) 19. yy’ın
ikinci yarısı’nda, Kuzey Kafkasya ve Abhazya’dan göç zorunda
bırakılan Çerkeslerin sayısı ile ilgili farklı rakamlar
telaffuz edilse de, tarafsız çevreler bu sayının bir milyonun
üzerinde olduğunda mutabıktırlar.
Tarafsız çevrelerin asgari rakamı olan bir milyon baz
alınır ve Çerkeslerin az ürediği dikkate alınsa dahi 15
milyona varan bir sayı hesaplanmaktadır. Ancak, zorunlu göçün
ardından bir buçuk asra yakın bir zaman geçmesi sebebiyle
birçok Çerkes kimliğini unutmuş olmalıdır.
Göç devresinde doğrudan ya da sonradan erken şehirlileşme
sebebiyle erken asimilasyona uğrayanların dışında kalan ve Ata
kültürü ile bağı güçlü halde devam eden diaspora
Çerkesleri’nin sayısının 8-10 milyon kişi olabileceğini
söylemek gerçekçi olacaktır.
Zorunlu göçe tabi tutulan Çerkesler ve sayıları için
Prof. Kemal Karpat
şöyle söylemiştir:
- “...
...Daha yola çıkmadan açlık, sefalet, hastalık
ve kitle ölümleri başlıyor. Bu bir SOYKIRIM, bir
VAHŞETTİ...” “... Kanaatimce, Kafkaslardan o tarihlerde ve
ondan sonraki tarihlerde 2 milyon ile 2.2 milyon arasında
insan göç ettirilmiştir...”
(Prof:Dr. Kemal KARPAT (Wisconsin Üniv.) –‘Ankara,
çerkes sürgünü’nün ele alındığı panel- NART Dergisi, sayı:
37, sayfa:13):
(*3) 1960
yılında iki Fransız arkeolog tarafından Maykop’a çok yakın bir
mesafede bulunan ve 1963 yılında St. Petersburg’da,
Prof. G.TOURÇANİNOV
ve ekibinin katılımı ile
okunabilen, bilimsel yöntemler ile, M.Ö. 1300-1200, başka bir
deyişle günümüzden 3300-3200 yıl öncesine tarihlendiği
belirtilen, ‘Maykop Taşı’nda ki dil için, bir makalesinde
Prof. TURÇANİNOV şöyle yazmaktadır:
- “... Birçok okuma girişiminden sonra nihayet yazıyı
okuduk. Bu yazı, Karadeniz Doğu sahillerinin otantik-yerli
halkı olan ve tarihi bağlantısı antik yazarlarca efsanevi
‘Kolkhi’ye uzanan ABHAZCA idi. Abhazların Kolhis dışında,
yazılı taşın bulunduğu yörede de yaşadıklarına bu belge
tanıklık etmektedir...’
‘...‘Modern Alfabenin atası
durumunda olup günümüze dek bulunmuş en eski kaynak
olmaktadır...”
(*4)
Gilford Polgrave,
1872 yılında İngiltere/Londra’da yayımlanan “Doğu
Araştırmaları” adlı eserinde, bölge halkları; örneğin Abhazlar
ile ilgili şöyle bir yorumda bulunmaktadır:
“ ... Bu Abhaz
halkının çok eskiye uzanan geçmişleri hakkında az bilgisi
vardır. Fakat eski Yunan kayıtlarında, çok eskiden beri
Karadeniz’in doğu kıyısında yaşadıkları belirtilir. Bu bölge
kesinlikle bugün de yaşadıkları aynı yerdir. Fakat bu
otoktonların nereden geldikleri hala bir sorudur. Uzun boylu,
açık tenli, renkli gözlü, kumral saçlı insanlardır. Atletik
sporlara ve hareketli hayata olan ilgi ve bağlılıkları,
onların kuzey kökenli olabileceklerini gösteriyor.
Karakterleri cesur ve girişken, ticarette eğilimli olup bir de
çocuksu bir kurnazlıkları vardır. Çıkar elde etmek için
örgütlenme yeteneğinden yoksundurlar. Buraları gezen hiçbir
gezgin daha bu insanların gizemini çözememiştir.”
Rus kökenli araştırmacı-yazar Alexandre Başhmakov,
1937’de Fransa/Paris’le yayımlanan, “Karadeniz’de Yirmi Yüzyıl
Etnik Evrim-Kimmerler-Çerkesler-“ adlı eserinde:
“... Tarihin
sırlarının anahtarlarını arayanlar, bunu bugün Kafkasya ve
Pirenelerde yaşayan dağlı halkları araştırarak bulabilirler.”
Amerikalı profesör
Reginald Aubrey Fessenden, 1923 Yılı’nda Amerika/Boston’da
yayımlanan, “Kafkasya Berzahının Batık Uygarlığı” adlı altı
bölümden oluşan eserinde, “...Genelde
sonuç olarak vardığımız kanıları şöyle sıralayabiliriz:
- ...Kafkasya, dünyanın sabahının ülkesidir.
- Kafkasya insanlığın beşiği ve anavatanıdır.
- Tufan öncesinde ilk insanlık uygarlığı (Atlantis gibi)
Kafkasya’da oluşmuştur.
- Kafkas kavimler bu uygarlığın yanaşması değil, aslıdır.
- Bugünkü Kafkas kavimleri de onların ahfadıdır.
- İleride yapılacak kapsamlı arkeolojik araştırmalar bu
tezi daha iyi kanıtlayacaktır...”
(*5) Abhazya’nın
Aşkharua bölgesinden olup 19. yy.’ın ilk çeyreğinde Türkiye’ye
göç eden bir ailenin mensubu olan ve sonradan dört çocuğu ile
Kanada’ya göç eden ve günümüzde Kanada/Vernon’da yaşayan 89
yaşındaki Murat Yağan, Akabza’yı mealen şöyle tarif
etmektedir:
- Akabza, doğru-mutlu yaşam felsefesidir. Doğru yaşam
kaideleri, sıfır yaştan-ölüme örnek olarak-olunarak
öğrenilir-öğretilir. Kişi-toplum, doğru-mutlu yaşamı
sağlayan kaideleri, sıfır yaştan itibaren-doğal ortamı
içinde öğrendiği için, bunları hayata uygularken düşünmeye
gerek duymaz; nefes almak(içgüdü) kadar doğal bir şekilde
hayata uygulanır.
- Akabza üç aşamalı bir doğru bir yaşam felsefesidir: a)
Günlük yaşamı belirleyen kaideler, b) Entelektüel seviyeyi
yükselten eğitim, c) Kişi-toplumun, ruhsal
doygunluğu-bütünlüğünü sağlayan yaklaşım-eğitim.
(*6) Post Sovyet
döneminde Abhazya’nın hukuki yapısı, Gürcistan ile hukuki
ilişkileri şöyle idi:
Sovyetler Birliği’nin; SSCB’den ayrılması konusunu düzenleyen
03.Nisan.1990 tarihli yasaya göre: Bir Sovyet Cumhuriyeti,
SSCB’den ayrıldığı taktirde, ayrılan cumhuriyetle ‘özerk
cumhuriyet’ statüsünde hukuki bağı bulunan özerk
cumhuriyet(ler), SSCB’de kalma ya da kalmama veya ‘kendi
devlet statülerini’ belirleme konusunda yetkili idiler.
Aşağıda açıklanacağı üzere, Gürcistan SSCB’den ayrılma kararı
aldığında Abhazya, SSCB’nin bu Yasasının verdiği tercih
imkanını kullanarak, SSCB’de kalmayı seçti.
- Abhazya, SSCB’ce alınan karar doğrultusunda; “SSCB ile
birlikte olma ya da olmama kararı”nın verileceği
17.Mart.1991 referandumuna katıldı: Abhazya’da yaşayan
halkların ekseriyeti, SSCB ile devam etme
iradesini ortaya koydu. Referandum sonuçları SSCB Merkez
Seçim Komisyonu tarafından da resmen onandı.
- Bağımsızlık yolunda ilerleyen ve özerk cumhuriyetler ile
sınırlarını emrivaki ile kaldırarak üniter devlet olmak
isteyen Gürcistan, SSCB’nin 17.Mart.1991 referandumuna
katılmadı. Bu defa Gürcistan, 31.Mart.1991’de referanduma
gitti. Abhazya ise, bu referanduma katılmadı. Çünkü,
yukarıda açıklanan; SSCB’nin ayrılmayı düzenleyen
03.Nisan.1990 tarihli Yasası’nın verdiği yetki ile Abhazya,
SSCB ile birlikte olmayı tercih etmişti.
- Gürcistan Yüksek Konseyi, 31.Mart.1991 Referandumu’nu
esas alarak, 09.Nisan.1991’de yeniden ‘referanduma’ gitti:
Bu referandum da, ‘Gürcistan’ın bağımsız devlet olduğu
kararı alındı.
- ‘09.Nisan.1991 referandumu’ ile Gürcistan, bağımsız
devlet olma kararı almakla ‘Gürcistan Sovyet Cumhuriyeti’nin
“hukuki varlığı” sona ermiş oluyordu.
- Gürcistan Sovyet Cumhuriyeti’nin “hukuki varlığı” sona
erince, Abhazya Özerk Cumhuriyeti ile hiçbir hukuki bağı
kalmamış oldu. Yani, iki ayrı devlet ortaya çıktı: Gürcistan
Devleti ve SSCB’nin parçası olan Abhazya Devleti.
- Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından,
23.Temmuz.1992 tarihinde, Abhazya Devleti Parlamentosu’nda
“Bağımsız Devlet olma” kararı oylandı; karar alındı. Aynı
oturumda alınan ek bir parlamento kararı ile’de Gürcistan’a
çağrıda bulunuldu: “1987 Sovyet Anayası’na uygun olarak,
hazırlanan 1988 tarihli Abhazya ve Gürcistan anayasaları ile
oluşan hukuki yapımızı ‘tek taraflı’ olarak yok ettiniz.
Aramızda hiçbir hukuki
bağ kalmadı. Gelin, “iki egemen komşu devlet olarak, yeni
hukuksal durumumuzu görüşelim” dendi...
- Abhazya Parlamentosu’nun çağrısına, Gürcistan
Yönetiminin cevabı! gecikmedi: 14.Ağustos.1992 tarihinde
Gürcistan Birlikleri, Abhazya’nın Doğu ve Batı Bölgeleri’ni
işgal etti.
- 30.Eylül 1993 : Abhazya Birlikleri, Gürcistan
Birliklerini mağlup ederek , Abhazya’yı tamamen ‘Gürcü işgal
Birlikleri’nden temizledi. Abhazya, tarihin derinliklerinden
beri gelen hukuki statüsünü ‘savaşı’da (de facto) kazanarak
tescil etti.
İroni...!:
Birlikleri’nin yenileceğini anlayan ve moral kazandırmak
için, Abhazya’nın işgal altında ki ‘Başkenti/Sohum’a gelen
Eduard Şhewardnadze, başkent Sohum’u kurtaran ‘Abhazyalı
Birliklerce yakalandı-esir alındı. Rus yetkililerin araya
girmesiyle, Abhazya Güçlerinin esiri Şhewardnadze
bağışlandı.
Savaştan sonra iki devlet arasında birçok barış
görüşmesi yapıldı, bazı konularda anlaşmalar imzalandı ama
uygulamaya sokulabilen anlaşma sınırlı oldu.
BM ve Rusya’nın aracılığı ve AGİT’in katılımı ile,
04.Nisan.1994 Tarihi’nde: Sorunun çözümü bağlamında ,
Abhazya ve Gürcistan arasında “Devlet-Kanun İlişkisi’nin
bulunmadığını içeren bir anlaşma imzalandı. Bu, zaten var
olan ‘de facto’ durumun tescili anlamına gelmektedir:
Abhazya-Gürcistan Sorunu’nun, ‘iki komşu devlet’ in sorunu
olarak; karşılıklı menfaatler doğrultusunda bir anlaşmaya
ihtiyaç gösterdiğini, Birleşmiş Milletler ve taraf ülkelerde
resmen kabul etmiş oluyordu bu anlaşma ile.
Her tür ‘devlet olma’ öğesine sahip Abhazya: 04 Nisan 1994
Anlaşması’ndan da anlaşılacağı üzere ‘Bağımsız
Devlet’ olarak, başka
ülke(ler) ile görüşme-anlaşma yapabilme hakkına da sahiptir.
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|