Çerkes adı,
Kafkasya'nın Kuzeybatısı ile Karadeniz’in doğu kıyılarında
bulunan bölgede yaşayan bir grup etnik topluluğa verilen genel
bir addır. Çerkesler iki ana gruba ayrılırlar: Adigeler ve
Kabardeyler, kendilerini de bu adlarla adlandırırlar. (Dirr,
1913-1937:834). Rusya’nın Kafkasya'yı
işgale başladığı 1860 ve 1870’li
yıllarda Çerkes nüfus, önemli
kayıplara uğramış, hayatta kalanlar
ise Akdeniz'in doğu kıyılarına, Osmanlı
Türkiye'sine göçe zorlanmışlardır.
Bugün Türkiye’de, çeşitli bölgelerine
dağılmış olarak yaşayan yaklaşık
90 bin kadar Çerkes bulunmaktadır.
Ayrıca Suriye’de yaklaşık olarak 60
bin, Ürdün’de 29 bin, Irak’ta ise
8 bin kadar Çerkes yaşamaktadır (Weekes,
1978:176). Günümüz Kafkasya'sında halen
38 farklı dil kullanılmaktadır ve
Çerkesce bu Kafkas dil ailesinin
Kuzeybatı grubuna girmektedir.
Çerkesce'nin dahil olduğu Kuzeybatı dil
grubu, Kafkas dil ailesinin en
kalabalık grubudur ve üç alt grup
altında toplanan beş dili kapsar.
Bunlar; Wubıhca, Abhazca, Adigece,
Kabardeyce ve Çerkesce'dir (Ruhlen,
1987:324).
İsrail’deki Çerkesler
1870’li yıllarda göçe zorlanan Çerkes
toplulukların bir kısmı, bugün İsrail
toprakları içerisinde kalan
Filistin’deki köylere yerleşmiştir.
İsrail'de 2500 kadar Çerkes
yaşamaktadır ve İsrail toplumuna
entegre olmuşlardır. Çerkes aileler
çekirdek aile niteliğindedir, nüfusun
çoğunluğu lise mezunlarından
oluşmaktadır. Üniversite ve kolejlere
gidenlerin de sayısı fazladır.
Askerlik görevi 1958 yılından beri
bütün Çerkes erkekleri için
zorunludur. Çerkesler Müslümanlığın
Sünni mezhebinden oldukları halde,
dini bir yasaya göre değil,
yüzyıllardır babadan oğula geçen
geleneklerine göre yaşamaya devam
etmektedirler. Ayrılıkçılığa değil,
etnik farklılıklarını koruyarak
birlikte yaşamaya ve İsrail’e
bağlılığa dayalı bir etnik kimlik
özelliği göstermektedirler.
1960’lı yılların ortalarından 1970’li
yılların ortalarına kadar geçen on
yıllık dönem, çoğunlukla “etnik
canlanış” yılları olarak
adlandırılmaktadır (Fisman, 1984:21).
Aynı dönemde, İsrail’de yaşayan genç
kuşak Çerkesler arasında da, Çerkeslik
bilincinin uyanışına tanık olunmuştur.
Bu uyanışta, Çerkes toplumunun
liderleri ile İsrail Eğitim
Bakanlığının çalışmaları ve
teşviklerinin de rolü olmuştur.
İsrail’de yaşayan Çerkesler arasındaki
etnik canlanış, kendisini, Çerkesler
hakkındaki kitap ve makalelere, çağdaş
Çerkes müziğine duyulan ilginin
artması, ulusal giysilerin yeniden
canlandırılması gibi çabalarda
göstermiştir. Ayrıca, yoğun
tartışmaların ardından 1971 yılında,
Çerkesce'nin İsrail eğitim sistemi
içerisinde ilkokulun son (6.)
sınıfından, ortaöğretimin ilk
aşamasının sonuna kadar (8.sınıf)
zorunlu ders olarak okutulmasına karar
verilmiştir*.
Eğitim Dilinde Değişme Sorunu
Eğitimin planlanmasında en hayati
sorunlardan bir tanesi okullarda
eğitim dilinin ne olacağına karar
verilmesidir (Fasold, 1984:292) Bundan
daha da sorunlu olan ise, bir eğitim
dilinden diğerine geçiş yapılmasıdır.
İsrail’deki, genç Çerkes kuşaklar,
1960’lı yıllardan itibaren
okullarındaki eğitim dilinin Arapça
yerine İbranice olmasını talep etmeye
başlamışlardır (Darwin 1964).
İsrail’deki Çerkes köyleri, Reyhaniye
ve Kfar Kama’da sekiz yıllık birer
okul bulunmaktadır ve öğrenciler
eğitimlerine çoğunlukla yakınlarında
bulunan diğer köylerdeki İbranice
eğitim yapan ortaokullarda devam
etmektedirler. Ayrıca İsrail’deki
Çerkesler, daha çok İbranice konuşulan
bir çevreyle toplumsal ilişki
içindedirler. İbranice, İsrail’deki
Çerkes nüfus için orduda veya Çerkes
topluluğunun dışına çıktıkları her
yerde
toplumsal iletişim dili haline
gelmiştir.
1970’li yıllarda Reyhaniye ve Kfar
Kama’da, öğrenim dili konusunda önemli
bir siyasa değişimi olmuş, Çerkes
nüfus arasında eğitim sistemini
geliştirme ve İbranice kullanma
yönündeki baskıları hafifletmek üzere
bir hareket başlamıştır. Bağlı olarak,
her iki köydeki aile birlikleri ile
köy yerel meclisleri birer gayri resmi
nitelikli komisyon oluşturmuş, bu
komisyonlar mevcut durumu tartışıp,
öneriler ortaya atmışlar, sonuçta
öğrenim sisteminin bütünüyle yeniden
örgütlenmesini önermişlerdir. İlk ve
en önemli önerileri İbrani dilindeki
eğitimin etkili hale getirilmesi
olmuştur. 1976 yılında ise, Kfar Kama
köyünde, Eğitim Bakanlığı
temsilcilerinden, Çerkes öğretmenler,
ebeveynler ve yerel otoritelerden
oluşan resmi bir komite oluşturulmuş
ve bu komite, okullardaki eğitim
dilinin İbranice olmasına, Arapça'nın
ikinci dil haline getirilmesine,
Çerkesce'nin ise zorunlu bir ders
olarak okutulmasına karar vermiştir.
Bu karar 1977 yılında uygulamaya
konulmuş ve aynı yıl Arapça olan
eğitim dili değişerek, İbranice
olmuştur.
Toplumsal Koşullar
İsrail'deki Çerkes köylerinde çocuklar
daha okula başlamadan önce evlerinde
büyüklerinden ana dillerini
öğrenmektedirler. Çocuk anaokuluna
başladığında da kendisini anadilinin
konuşulduğu evindekine benzer bir
ortam içersinde bulmaktadır. Ancak
Kfar Kama köyünde ilkokula başlayan
Çerkes öğrenci için toplumsallaşma
dili artık İbranice haline
gelmektedir. Arapça ise yine ilkokulun
birinci yılından itibaren, İslam
diniyle ilgili bilgilerin alınmasını
sağlayacak özel bir dil olarak
öğretilmektedir. İngilizce öğretimine
beşinci yılla birlikte başlanmakta ve
Çerkesce yazı ve gramer ise altıncı
yılda öğretilmeye başlanmaktadır.
Diğer Çerkes Köyü Reyhaniye’de ise,
eğitim dili Arapça'dır ve ilkokulun ilk
yılından itibaren, evlerde öğrenilmiş
olan Çerkesce'nin yerini alır. Ancak
öğrenciler anaokulu döneminde de
Arapça dersler aldıkları için, bu dile
yabancı değillerdir. Bu arada yine
Reyhaniye köyündeki okullarda,
ilkokulun ikinci yılından itibaren
İbranice, beşinci yıldan itibaren
İngilizce, altıncı yıldan itibaren de
Çerkesce, yazma, okuma, ve gramer
öğretilmeye başlanır. Ancak altıncı
yıldan sonra, matematik öğretilirken
İbranice, eğitim dili Arapça'nın yerini
alır. Böylelikle her iki köyde de,
ilkokul düzeyindeki öğrenciler, ilk
yıllarından itibaren iki yabancı dili,
İbranice ve Arapça'yı öğrenmek
durumundadırlar. Kfar Kamalı
öğrenciler için ilköğretim dönemindeki
sistem, ortaöğrenim döneminde de aynen
devam eder. Reyhaniye’de ise
ortaöğrenim döneminde, eğitim dili
Arapça’dan İbranice’ye dönüşür, çünkü
öğrencilerin çoğunluğu ortaöğrenim
için İbranice eğitim yapılan okulları
tercih etmektedirler. Bununla birlikte
Çerkes köylerini, diğer köylerden
ayıran bazı farklılıklar
bulunmaktadır. Çerkesler için İbranice
bir yandan etkili bir toplumsallaşma
ve düşün dili olma özelliği taşırken,
diğer yandan cemaat dışı bütün
toplumsal ilişkilerin de aracı haline
gelmiştir. Eğitimlerine devam etmek
üzere köylerinin dışına çıkan
öğrenciler artık Çerkesce dersler
görmezler, ancak anadilleri onlar için
ek bir iletişim aracı olmaya devam
eder. Çerkesce artık, arkadaşlar
arasında sohbet edilirken kullanılır
ve konuşanların farklılığına işaret
eden grup-içi bir kod haline gelir. Bu
nedenle Çerkesce'nin aile çevresinde
konuşulmasıyla, okul teneffüslerinde
konuşulma biçimi arasında bir fark
yoktur. Önemli olan fark, iki farklı
okul ortamındaki konuşma dilleri
arasındadır. Derslerde İbranice
konuşulur, teneffüslerde Çerkesce.
Kültürel Kodlardaki Değişiklikler
Çerkesler kültürel kodlarının değişimi
ya da diğer kültürel kodlarla
etkileşime girerek karma kodlar haline
gelmesi konusunda çok hoşgörülüdürler.
Çünkü, kodların değişimi ya da yeniden
biçimlenmesi, iletişimi kolaylaştıran
bir şeydir. Bir dilin imkanları
içerisinde düşünce ya da deneyimlerini
tartışacak uygun ifade biçimleri ancak
el yordamıyla bulunabilirken, farklı
dil sistemlerinden doğan karma dilsel
kodlar iletişimi daha
kolaylaştırırlar. İsrail’deki
Çerkeslerin tamamına yakını, çok-dilli
ya da en azından iki dil konuşan
insanlardır ve bu durumlarında
kuşaklar boyunca bir değişiklik
olmamış, yıllarca iki dilli olarak
kalmayı başarabilmişlerdir. Bu en az
iki dili aynı anda kullanabilme
özelliklerinin değişeceğine dair hiç
bir belirti de yoktur; her dil
kullanıldığı ve korunduğu alanda
yaşamaya devam etmektedir. İsrail
toplumundaki Çerkesler örneği bize,
‘bir azınlık topluluğun kendi ana dili
ile toplumun çoğunluğunu
oluşturanların dili arasında işlevsel
bir ayrım yapıp, bu ayrımı
sürdürebildiği takdirde anadilini
unutmaya karşı
direnebileceği’ biçimindeki varsayımı
doğrulayacak kanıt sağlamaktadır.
Sonuç
Şu çok net olarak söylenebilir;
Çerkesce, Çerkes kültürünün temelini
oluşturmakta, Çerkes etnik kimliğini
sembolize etmektedir ve İsrail’deki
Çerkesler anadillerini
konuşabilmektedir
(Smolicz,,1984:26). Çerkesce,
Çerkeslerin azınlık kimliğinin
‘kültürel işaretidir’ ve Çerkesce'nin
etnik açıdan heterojen bir nitelik
taşıyan İsrail toplumunda böyle
konuşulabiliyor oluşu, bir kültürel
çoğulculuk göstergesidir. Bu bağlamda
Fishman, Çerkes köylerindeki okullarda
Çerkesce okutulması yolunda verilen
mücadelenin, sonuçta İsrail toplumunun
kültürel çeşitliliğini bir kazanca
dönüştürmesine yol açtığını düşünür.
Başka ifadeyle, İsrail’de, İbranice ya
da Arapça dışındaki dillerin
tanınmasına yönelik uzun mücadele,
Yahudi olmayan bu küçük topluluğun,
Çerkeslerin mücadelesiyle başlamıştır
(Fishman ve Fishman, 1978:255).
Referanslar
Dirr. A.(1913-1936) “Cerkesses (Circassians)”
M.Th.Unutama vd. (der.) First
Encyclopedia of…., C.2, Leiden: E.J.Brill,
834-36; Fasold, R. (1984) The
Sociolinguistic of Society, Oxford:Basil
Blacwell.; Fishman, J.A. (1984) Mother
Tongue Claiming in the United States
since 1960; Trends and Correlates
Related to the ‘Revival of Ethnicity’,
International Journal of Sociology of
Language, C.4, 21-99. Fishman, J.A ve
D.F.Fishman (1978) “Yiddish in Israil:
A Case Study of Efforts to Revive a
Monocentric Language Policy” J.A.Fishman
(der.) Advances in the Study of
Multilingualism, The Hague:Mouton,
185-262; Buhlen, M. (1987), A Guide to
the World’s Languages, London: Edward
Arnold.; Smolicz, J.J (1984) “Minority
languages and the Core Value of
Cultural Changing Policies and Ethnic
Responce in Australia”, Journal of
Multilingual nad Multicultural
Development, C.5,,23*41; Stendel, O.
(1973) Ha-Cherkessim Be-Israel (The
Circassians in Israil, Tel Aviv:Am
Hassefer Pub.; Weeken, R. (1978)
Muslim Peoples. Westport: Greenwood
Press.
Bu metin
www.kafder.org'dan
alınmıştır |