...................
...................
Milli Mücadele Dönemine Ait Önemli Bir Belge:
ÇERKES MİLLETİNİN DÜVEL-İ MUAZZAMA VE ALEM-İ İNSANİYET VE MEDENİYETE UMUMİ BEYANNAMESİ

Dr. Ufuk Tavkul
Kırım Dergisi,  2(8), 1994, 14-16.ss.

                         
...................
 
...................

Anadolu’nun Avrupa devletleri tarafından işgal edildiği ve Anadolu halkının topyekun işgalci düşman ordularına karşı ölüm kalım savaşı verdiği günlerde Anadolu’da bazı etnik ve bölücü hareketler de su yüzüne çıkmıştı. Bunlardan Batı Anadolu’da Çerkesler arasında baş gösteren etnik ve bölücü faaliyetler, sonu 1923 yılında Manyas ve Gönen’deki Çerkes köylerinin Doğu Anadolu’ya sürülmelerine kadar varan acı sürecin de başlangıcı olmuştu.

Aşağıda orijinal metnini verdiğimiz belge, kendilerini “Yakın Doğu Çerkesleri Te’min-i Hukuk Cemiyeti” delegeleri olarak tanıtan çeşitli Çerkes ileri gelenlerinin 11 Ekim 1921 yılında Yunan İşgal Ordusu ve Yunan Hükümetine verdikleri Osmanlıca ve Yunanca olarak yazılmış ve Çerkeslerin Yunan hükümetine iltica ettiklerini bildiren bir beyannamedir. Metnin daha kolay anlaşılabilmesi için Osmanlıca bazı kelimelerin günümüz Türkçe'siyle anlamları parantez içinde verilmiştir. Kurtuluş savaşı yıllarında, genelde Çerkesler adı verilen Kafkasya göçmenleri arasında baş gösteren bazı ihtilalcı hareketlerin yanı sıra, Kuvva-yı Milliye’yi oluşturan güçlerin büyük kısmının Çerkeslerden meydana geldiği ve Atatürk’ün yakın silah arkadaşlarının bir çoğunun da Çerkes (Kafkasyalı) olduğu unutulmamalıdır.
 

Çerkes Milletinin Düvel-İ Muazzama (Büyük Devletler) Ve Alem-İ İnsaniyet Ve Medeniyete Umumi Beyannamesi

Elyevm (halen) Yunan işgal-i askeriyesi (askeri işgali) altında bulunan Garbi (Batı) Anadolu, yani Balıkesir, Bandırma, Erdek, Gönen, Biga, Mihalıç, Bursa, İnegöl, Yenişehir, Aydın, Manisa, İzmir, Eskişehir, Kütahya, Afyonkarahisar ile İzmit, Adapazarı, Hendek, Düzce, Bolu ve havalisi Çerkes ahalisinin biz zirde (aşağıda) vaz’ul imza (imza koyan) selahiyetdar murahhasları (yetkili delegeleri) ve Yunan hükümetince musaddak (tasdik olunmuş) “Şark-ı Karib Çerkesleri Te’min-i Hukuk Cemiyeti” müesseseleri, harb-i umumi neticesinde düvel-i muazzamaca kabul ve ilan edilen millet prensibiyle teayyün eden (meydana çıkan) hukuk-u milliyesine istinaden İzmir’de kongre halinde bilictima ekalliyet (azınlık) halindeki milletlerin hukukunu derahide ve düvel-i mağlubeye (mağlup devletlere) kabul ettirmeyi taahhüd eden düvel-i muazzama-i i’tilafiye ve müşarikleriyle (ortaklarıyla) bilhassa Yunan hükümet-i fehimesine Çerkeslerin iltica eylediğini beyanla metalib-i milliyesinin (milli isteklerinin) is’afını (kabul edilmesini) rica eyler.

Anadolu’da elyevm (halen) mukim bulunan (yaşayan) Çerkesler sıhhate karib hesapla (yaklaşık olarak) iki milyon raddesindedir. Çerkesler, lisan, adet, hissiyat ve medeniyet itibariyle an’anat-ı milliyesini (milli geleneklerini) muhafaza ve idame (devam) ede gelmişlerdir. Çünkü tarih-kadimin (eski tarihin) şarkta ve Yunanistan’da kaydedildiği medeniyetlerin cümlesinde (hepsinde) “ras Kafkas’ın validi (babası)” olan Çerkesler bir unsur-u amil (esas sebep) olduğu gibi asr-ı hazırın (çağımızın) medeniyet-i aliyesini (yüksek medeniyetini) tesis eden ırk-ı beyazın (beyaz ırkın) ve “arilerin” mümtaz (seçkin) ailesinden oldukları İngiliz, Fransız, Alman, Rus ve Yunan müverrihlerinin (tarihçilerinin) tarihi eserleriyle sabittir. Çerkeslerin hükümat-ı Arabiyyenin inkırazı (bitmesi) üzerine makarrı (merkezi) Mısır-ül Kahire olmak üzere umum-ı Arabistan ve Şimali Afrika ve Suriye’ye şamil olarar tesis eyledikleri hükümetin üç asır kadar payidar olduğu ve milli yurtları olan Kafkasya’da cumhuriyet şeklinde haiz oldukları idari ve siyasi istiklali, Rus istilasına karşı tehlikede görünce merhum Şeyh Şamil’in idare ve kumandasında her guna (her türlü) vesait-i harbiye (savaş aracı) ile mücehhez (donatılmış) Rus imparatorluğuna karşı yirmi sene mütemadiyen mücahedat-ı seci’anesi (kahramanca savaşması) ma’aruf ve müsellem ameddir (bilinmekte ve doğruluğu kabul edilmektedir). Merhum muşarunileyhin (Şeyh Şamil’in) işbu mücahedatı Rusların tefevvuk-u azimi (üstün gayreti) karşısında bilzarure ma’teessüf’akim (neticesiz) kalınca Rus çarlığının amal-ı mahsuse-i temsiliyesinden (misilleme yapma arzusundan) behak (haklı olarak) şüphe eden üç milyondan ibaret olan Şimali ve Garbi Kafkas Çerkeslerinden iki milyon miktarındaki nüfusu [O zamanki bab-ı alinin izhar eylediği (gösterdiği) siyanetkar (koruyucu) davete tabiyetle] peyderpey Türkiye’ye hicret eylediği ve Şimali Kafkasya’da kalan bir milyon nüfusun taksirle (çoğalarak) bu güne kadar üç milyona baliğ olduğu Rus istatistikleriyle sabittir.
 

Bu hesapça Türkiye’ye hicret eden iki milyon Çerkes nüfusunun şimdiye kadar üç misli tezaufla (artarak) altı milyona baliğ olması lazım gelirken ma’teessüf bu gün iki milyona karib (yakın) bulunmaktadır. ‘Alel ve esbabına (sebeplerine) gelince: Pek aşikar bir hakikat olduğu vechile Osmanlı hükümetinin gayr-ı kabil i inkar (inkar edilmesi mümkün olmayan) olan su-i idaresi (kötü yönetimi) neticesinden mütevelli gayail ve musaibe (felaketlere) kurban edilmek yüzünden Çerkesler dört milyon nüfustan mahrum kalmışlardır.
 

Kaldı ki, on üç sene evvel meşrutiyet idaresinin ilanı üzerine rüşd-ü siyasiden (siyasi olgunluktan) mahrum ve ancak Türkçülük ve Turancılık hissiyatıyla meşbu (doymuş) olan ve tarihte misli görülmemiş bir surette anasır-ı saire-i Osmaniye’yi (Osmanlı’nın diğer unsurlarını) tedhiş (şiddet) politikasıyla Türkleştirmek siyaset-i sakimesini (yanlış politikasını) takib eden Türk zimamdaranının (idarecilerinin) siyaseti Türk olmayan bilcümle anasırın emniyet-i hayatiye ve milliyelerini selb etmekle (zorla almakla) Çerkesler’de de “sarf-ı amel-i tahaffuz” (korunma tatbiki) ile bir hiss-i şikayet ve iftirak (ayrılık) uyandırmış ve bilnetice Çerkesler bu mezalim-i mütevaliyeden (sürekli eziyetlerden) istihlas maksad-ı aliyesiyle (bir şey edinmek gayesiyle) bir gaye-i milli (milli amaç) takibine ve millicilerin alenen Çerkes milletini mahva kıyam etmesinden (kalkmasından) naşi onlar da silahla müdafaa ve mübarezeye (savaşa) mecbur kalmışlardır.

Bu yüzden Çerkesler binlerce değerli evladını ebediyen kaybetti. Emval ü hayvanatı (malları ve hayvanları) ve köyleri ihrak edildi (yakıldı). Velhasıl Çerkeslik telafisi gayr-ı kabil (mümkün olmayan) maddi ve manevi hasarat (hasarlar) ve zayiat-ı müdhişeye (korkunç kayıplara) giriftar olmakla beraber bu mücahedesinde (savaşında) nakabil tezelzül (sarsılmaz) bir azim ile sebat etmiş ve elyevm (halen) etmekte bulunmuşlardır.

Gerçi Çerkesler gerek kumandan ve gerek nefer saffetiyle harb-i umumiye iştirak etmediler değil, fakat bu iştirak milel saire misillü (diğer milletler gibi) fiili, ameli hissi olmaktan ziyade kerhi (zorla) ve kanuni idi. Mamafih mütarekeyi müteakib Çerkeslerin bir kısm-i kalili (az bir kısmı) Anadolu ihtilalcilerine [pür galat-ı his ile] (yanlış hislerle dolu olarak) iltihak etmiş (katılmış) ve Mustafa Kemal’in taht-ı saltanatını tesise medar (yardımcı) olacak harekat-ı fiiliyede bulunmuş iseler de Kemalistlerin gayrı insani harekatını ve sakim (yanlış) siyasetlerini onlar dahi yakinen görüp anlayınca rücu’mucib mahzur-u azim olmayacak (geri dönme gerekliliği büyük bir özür olmayacak) bir müdet-i kalile (az bir zaman) zarfında Çerkeslik amalı (gayeleri) dairesine nademan (pişman olarak) avdet etmişlerdi (dönmüşlerdi).
 

Bilhassa Çerkesler, makam-ı hilafete merbutiyet-i maneviyeleri (hilafet makamına manevi bağlılıkları) baki olduğu halde bab-ı ali’nin Kemalistlerle birleştiğini ve bunca fedakarlığa rağmen Çerkesliği tamamen ihmal ettiğini saklamaya lüzum görmedikten sonra Çerkeslik muhakkak ve tabii bir kararla kendisine halas (kurtuluş) ve necat (selamet) vaadeden ve bunu menatık-ı işgaliyesinde (işgal bölgesinde) fiilen ispat eden Yunan ordusuna iltihak etmeyi (katılmayı) menafi-i hayatiye ve milliyesi iktizasından addetmiştir (hayati ve milli menfaatlerinin gereği olarak kabul etmiştir). [Nitekim daha evvel Arnavut ve Arap akvam-ı necibesinin de Türklerden iftirak (ayrılma) ve infikakle (çözülmekle) ecnebi halaskarlara (yabancı kurtarıcılara) aynı saik ve endişe ile iltihak ve temayül ettiklerine şüphe yoktur.] Bundan sonra bir çok sene devam eden mücadele esnasında Çerkesler, Müslim ve gayrı-Müslim binlerce nüfus-u masumeyi Millicilerin katliamından kurtarması itibariyle sayan-ı tezkar (hatırlanacak) hidmat-ı menduhede (öğünülecek hizmetlerde) bulunmuşlardır.
 

Yunan hükümet-i fehimesi beynelmilel haiz olduğu evsaf-ı medeniyye ve insaniyyesi icabı olarak dini farkı nazar-ı itibara almaksızın Ermeni ve bilhassa Rum muhacirleriyle mütesaviyen (eşit olarak) ve belki fazlasıyla Çerkes muhacir ve mültecileri hakkında alaka göstererek emr-i iaşe ve iskanlarını müreffehen temin etmiştir.
 

Yunan hükümet-i fehimesi Anadolu’ya ayak bastığı tarihten itibaren daire-i işgal askeriyesine dahil olan menatıkada (bölgelerde) meskun Çerkes ahalisine Kemalistlerin mezalim ve tazyiki (zulüm ve baskısı) üzerine arz-ı dehalet (sığınma talebi) edenlere, harben esir aldığı milletdaşlarımıza istisnai ve teveccühkarane hüsn-ü kabul ve muamele ve ibraz-ı itimad (itimat gösterme) ve sahabet eylemesi (sahip çıkması) hasseten bir lisan-ı minnet ve şükranla yad ve tezkare sezadır (hatırlanmaya layıktır).

Binaenaleyh bu muamelat-ı cemile ve samimiye (güzel ve samimi davranış) Çerkeslerin Anadolu’da kabiliyet-i medeniyeyi haiz (medeni kabiliyete sahip) ve istihlası(kurtarılmaya) layık bir millet olduğu ve Anadolu’daki Rum unsuruyla Çerkeslerin tekabül eden menafi-i hayatiyye ve hukuk-u siyasiyelerinin mütesaviyen (eşit olarak) himaye ve siyanet edilmesi (korunması) lazım geldiği kanaatinden naşi olduğunu Çerkesler kuvveyen (kuvvetle) ümit ve temenni etmek ister. Tafsilat-ı maruzadan maksad:

a) Milli çehremizi göstermek.

b) Anadolu’da akvam-ı mütemaddinenin (medeni milletlerin) inzar-ı dikkatini celbe (çekmeye) layık bir Çerkes milletinin yaşadığını bildirmek.

c) [Üç yüz seneden beri mütemadi bir surette hükümran olan su-i idare (kötü yönetim) yüzünden vadi-i inkıraza yuvarlanan ve asri ve medeni bir idare tesis kabiliyetinden mahrum, dahilen ve haricen Şark-ı Karibde (Yakın Doğuda) ve dolayısıyla Avrupa’da bir unsur-u harb bulunan Osmanlı hükümeti ve ilan-ı meşrutiyetle onun yerine kaim olarak Osmanlılığın inhilaline (dağılmasına) badi (sebep) olan Türkçülerin siyaset-i meş’umesi (kötü siyaseti) Anadolu sahasında Türkten gayrı bir milletin hakk-ı hayatını tanımamakta ısrar eylediği alem-i medeniyetçe gayrı kabil-i inkar bir hakikat olmakla] bundan böyle Çerkeslerin Şark-ı Karibde Türk idare-i meş’umesinden (kötü yönetiminden) tahliyesiyle (kurtarılmasıyla) Yunan himayesi altında bir unsur-u sulh ve müsalemet olarak yaşamaları esbabının temin-i arzusunun izhar (göstermek) ve temenniden ibarettir.

Binaenaleyh, düvel-i muazzama-i i’tilafiye ve müşariklerince milli olan metalib-i atiyemizin (gelecekteki isteklerimizin) kabul ve tervicini (geçerli kılınmasını) kongremiz rica ve asar-ı fiiliyesine sabırsızlıkla intizar eylediğini zat-ı asilanelerine arz ile kesb-i şeref eyler.
 

1) Beyneldüvel (devletler arası) kabul ve ilan edilip muahedat-ı sabık-ı sulhiyeye (eski barış anlaşmasına) idhal (dahil) edildiği gibi Şark-ı Karab musalaha-i atisine (gelecekteki anlaşmasına) de idhali me’mül olan (umulan) ekalliyet (azınlık) halindeki milletlerin hukuk ve menafi-i siyasiyelerini temin ve tatmin edecek olan madde ahkamının (hükümlerinin) bilumum Çerkeslere de teşmili (kapsaması).
 

2) Çerkes milleti, Anadolu’da her vechile kendisiyle hem hal ve menafi-i mütekabile (karşılıklı menfaatler) ile haiz bulunduğu Rum unsuruyla hukuk-u mütesaviye (eşit haklar) dairesinde tevhid-i mukadderata (kader birliğine) ragıb bulunduğuna binaen terakki (ilerleme) ve inkişafat-ı milliyesini (milli gelişmesini) kendisine kuvvetle ümid ettiği Yunan hükümet-i medeniyesinin himaye-i fiiliyesine idhali.
 

3) Çerkes milletinin evvela halife ve bab-ı alinin ve bilahare menafi-i milliye ve hayatiye sevkiyle giriştiği bu mübareze (savaş) yüzünden duçar olduğu bilcümle zarar ve ziyanlarının akd-i sulh (barış anlaşması) olacak Türk hükümetinden tazmini esbabının temini.
 

4) Sulh konferansında baladaki (yukarıdaki) metalib-i milliyemize (milli taleplerimize) maarız zuhurunda delail ve izahat-ı mukanneyi dermeyan etmek ve müdafa’at-ı mukatteziyede bulunmak üzere konferans meclis-i alisince selahiyetdar murahhaslarımızın davet buyrulması.

Binaenaleyh metalib-i mesrudenin tervic ve kabulü hususunda müzaheret (korumak) ve muavenet-i medeniyeyi (medeni yardımı) evvela düvel-i muazzama-i i’tilafiyeden, saniyen (ikinci olarak) devlet-i fehimesinden, salisen (üçüncü olarak) alem-i insaniyet ve medeniyetten rica ve intizar eylediğini ve bundan böyle amal-ı milliyesinin husulüne hadim teşkilat-ı siyasiye ve ictimaiyeyi yapmak, Çerkeslerin an’anat (gelenekler) ve ihtiyacat-ı milliye, diniye ve medeniyeleri dairesinde temin ve terakki ve inkişafları esasatını taammül ve ihzar eylemek ve hükümat ve mecalis-i aliye ile tesis-i irtibat ile indelhacc (ihtiyaca göre) selahiyetdar murahhaslar göndermek teşebbüsat-ı siyasiyeyi ifa ve evrak-ı lazımeyi tanzim ve imzaya ve hukuk-u milliyesinin mütevakkıf olduğu ve hususatın takib ve intacına kongremiz kendi azası meyanından tefrik ve intihab eylediği heyet-i daime-i fa’aleyi teşkil eden ve mukaddema (önceden) Yunan hükümetince resmen tanınmış olan “Şark-ı Karib Çerkesleri Te’min-i Hukuk Cemiyeti” tevkil ile ictimaına nihayet verdiğini arz vesilesiyle ta’zimat-ı mahsusesini takdim eyler ve minallahültevfik

24 Teşrin-i evvel sene 337
11 Teşrin-i evvel sene 1921

Adapazarı murahhası Bağ Talustan Bey (Abhaz)
İzmit murahhası Çule İbrahim Bey (Ubıh)
İzmit murahhası Çuv Kazım Bey (Ubıh)
Hendek murahhası Bağ Osman Bey (Abhaz)
Düzce murahhası Maan Ali Bey (Abhaz)
Düzce murahhası Hamta Ahmet Bey
Kandıra ve Karasu murahhası Maan Şirin Bey (Abhaz)
Yalova-Karamürsel murahhası Ançok Yakup Bey (Adige)
Bilecik murahhası Bağ Rafet Bey (Abhaz)
Eskişehir murahhası Bağ Kamil Bey (Abhaz)
Geyve murahhası Çule Arslan Bey (Ubıh)
Bursa murahhası Harun El-Reşid Efendi
Biga murahhası Ançok İsa Nuri Bey (Adige)
Gönen murahhası Lampaz Yakup Efendi
Gönen murahhası Sıhakomit Hafız Seyid Efendi
Erdek murahhası Şhablı Hüseyin Bey (Ubıh)
Bandırma murahhası Neçoku Hüseyin Bey
Bandırma murahhası Berzeg Tahir Bey (Ubıh)
Balıkesir murahhası Bjeduğ Sait Bey
Manisa murahhası Pşevu Reşit Bey (Adige)
Aydın murahhası Kuace Hüseyin Bey
Kütahya murahhası Açıfıt Sami Bey
 

Not: Yukarıda isimleri yazılı olan delegeler Lozan Anlaşması’ndan sonra 150’likler adı verilen listeye dahil edilerek Türkiye’den çıkarıldılar.

Delegelerin mensup oldukları Çerkes kabilelerinin adları tarafımızdan tespit edilerek eklenmiştir. (Dr.Ufuk Tavkul)