Rusya Federasyonu;
21
Otonom
Cumhuriyet, 7 Federal Bölge, 48
Şehir,
2
Federal Şehir,
1
Özerk
Bölge olmak üzere toplam 89 Birimden
oluşmuştur.
Kuzeydeki komşumuz olan Rusya ile ilişkilerimiz sosyal, kültürel
ve ekonomik önem taşır yüzlerce yıldır. Globalleşen dünyada
Rusya’nın neler yaşadığı bizi daha çok ilgilendirmeli diye
düşünüyorum. Kıbrıslı bir öğretim görevlisi olan Muhittin Özsağlam
ile konuşunca kuzey komşumuzun ciddi sorunları olduğu ortaya
çıktı. Rusların da “skinhead” dedikleri Rus dazlakları şiddet ve
terör saçıyor kentlerde. Emniyet güçlerinin onlardan yana tavır
koyması, yaptıkları yolsuzluk ve şiddet ortaklık boyutunda
denebilir. Rusya’da bağımsız haber ve gazetecilik faaliyeti pek
bulunmuyor. Bu tip haberleri Amerikan'nın finanse ettiği The St .
Petersburg Times gazetesi veriyor.Genç ve teenage denilen
yeniyetme yaşlarda suç oranları patlamış Rusya’da.Devletin bir
politikası yok. Dışarıdan gelen kültür ve mallar,tüketim gençliği
zıvanadan çıkarıyor. Rus dazlaklar kara deri ceketler giyiyorlar.
Gamalı haç takıyor çoğu. Kafaları tıraşlı bu gençler şiddet
merakını her yabancıya gösteriyor. Duvarlara aşırı
milliyetçi,ırkçı sloganlar yazıyorlar.Şimdi daha kötüsü bunlar
politik bir güç ele geçirmeye çalışıyorlar.Eylül ayında bir
radikal milliyetçi parti kuruldu ve Duma onayladı. Bu politik bir
başarı olarak görülüyor dazlaklar nezdinde. National Power Party (NDPR)
ırkçı bir programa ve Yahudi düşmanlığına dayanıyor.Rus
olmayanların devlette önemli görevlere getirilmesine bile
karşılar.Yahudi düşmanlığının yasal hale getirilmesini
savunuyorlar.En büyük tehlike Batı ve demokratlardır diye kuruluş
belgelerine yazmışlar. Türkiye Doğu’sunda ve Güneyinde radikal
hareketlere maruz kalmıştı. Şimdi kuzeyde bir radikal, fanatik
ırkçılık büyüyor. Komünizm öldü, yaşasın ırkçılık.
Bu konuda yaptığım çok ilginç bir röportajı ilk kez burada
okuyacaksınız.
RUSYA’DA YÜKSELEN TEHDİT: DAZLAKLAR
NEVVAL SEVİNDİ: Tolga bey özellikle Rusya’da son aylarda
bir yabancı düşmanlığı olduğu söyleniyor. Bu konudaki gözleminiz
ve izlenimleriniz nelerdir?
MUHİTTİN ÖZSAĞLAM: Üç ay St. Petersburg’ da kaldım.
Akademik çalışmalar yürütmek amacıyla. Bu süre içerisinde
özellikle yabancıların olduğu bir yerleşim biriminde kaldığım için
yabancılara karşı saldırıları gözlemlemek daha kolay oldu benim
için. Yabancılar konusunda şöyle bir nokta önemli; Yabancı olarak
sayılanlar yalnızca Rusya Federasyonu dışından gelen insanlar
değil.. Aynı zamanda , eski SSCB’nin, Rusya Federasyonu’nun
güneyinden gelen insanlar da yabancı statüsüne konulmakta ,
yabancı gözüyle bakılmakta. St. Petersburg ‘da, ki aşırı
milliyetçi kesimler tarafından, özellikle Çeçen savaşından dolayı
Kafkas halklarına karşı düşmanlığın ön plana çıktığını
görmekteyiz.
NEVVAL SEVİNDİ:
Öncelikle Çeçenler mi?
MUHİTTİN ÖZSAĞLAM: Çeçenler değil de genel anlamda Kafkas
halklarına karşı
NEVVAL SEVİNDİ:
Ama öncelikle Çeçenler için yapılmış televizyon dizileri var.
MUHİTTİN ÖZSAĞLAM: Özellikle TV’lerde gösterilen filmlerde
haber programlarında devamlı Çeçen konusunun işlenmesi ve burada
genel bir Çeçen imajının çizilmesi önemli. Burada Çeçenlerin,
deyim yerindeyse, vahşi bir kimlik içerisine konulmaları, barbar
bir kimlik olarak gösterilmeleri ön plana çıkıyor televizyon
programlarında. Bununla birlikte tabii ki orada ölen gençlerin,
Çeçenistan’a giden gençlerin ailelerinin tepkisi doğal olarak
artıyor.
NEVVAL SEVİNDİ: Televizyonlarında nasıl bir Çeçen tipi
gösteriliyor?
MUHİTTİN ÖZSAĞLAM:
Örneğin savaş filmlerinde özellikle Çeçenlerin başlarında Arapça
yazılı şeriat dediğimiz yazıların gösterilmesi, sürekli Arap
ülkelerinden alınan yardımlar gündeme getirilmekte. Açıkcası bunda
doğruluk payı da var. Çeçenlerin bir kısmının hepsinin olmasa
bile, bütün Çeçen halkının suçlamak yanlış olur. Ama Çeçenlerin
belli bir kesiminin radikal terör örgütlerinden destek aldığı bir
gerçeklik.
NEVVAL SEVİNDİ:
O zaman Çeçen imajı düşmanlığı Müslümanlıkla da
ilişkilendirilmiş oluyor değil mi?
MUHİTTİN ÖZSAĞLAM:
Evet genel anlamda öyle. Olaya bir tek Çeçen gözüyle bakarsak
düşmanlığın Müslüman- Hıristiyan gibi ön plana çıktığını
düşünebiliriz. Fakat olaya daha derin baktığımızda saldırıların
yalnız Müslümanlara olmadığı örneğin İsveçlilere, Norveçlilere- ki
bunlar coğrafi olarak kültürel anlamda, St. Petersburg’la bir
kültüre sahip olduğunu düşünürsek, yakın şehirler- Helsinki olsun,
Stockholm olsun. Fakat bu ülkelerden eğitim için Rusya’ya
çalışmaya gelen genç insanlar devamlı saldırılara uğradıklarını,
gerek gözlemlerimden gerekse oradaki basından takip edebildiğim
kadar gördüm. RUS OLMAYANA SALDIR
NEVVAL SEVİNDİ:
Yani fiziğinizin esmer olması gerekmiyor!
MUHİTTİN ÖZSAĞLAM:
Yok. Sadece fiziğinizin esmer olması gerekmiyor aynı zamanda
yabancıysanız, yabancı oluğunuzu fark ettikleri anda, mesela
elinizde İngilizce bir gazete varsa, veya kendi aranızda İngilizce
ve Almanca konuşuyorsanız yine saldırıya uğranmanız söz konusu.
Burada en perlit olanlar arasında fiziksel yapılarından dolayı
Koreli ve Çinliler, Japonlar en çok saldırıya uğrayanlar. Çünkü
fiziksel olarak saklanmaları mümkün değil.
NEVVAL SEVİNDİ:
Bu ciddi bir ırkçılık değil mi?
MUHİTTİN ÖZSAĞLAM:
Evet. Ciddi bir ırkçılık var. Fakat bunun yanında Hitlere sahip
çıkıyorlar genç neo-naziler.
NEVVAL SEVİNDİ:
Irkçı gruplar kaç yaşları arasında?
MUHİTTİN ÖZSAĞLAM:
Genelde lise mezunu hatta bazen liseye giden gençler oluyorlar.
16-17 yaşa kadar düşüyorlar ve bunlar 30 yaşına kadar çıkmakta.
NEVVAL SEVİNDİ:
Daha çok nasıl gruplar bunlar. Yani meslek sahibi mi, işsiz mi?
MUHİTTİN ÖZSAĞLAM:
Daha çok meslek sahibi olmayan insanlar. Bununla birlikte devamlı
alkol bağımlılığı olanlar, özellikle metro duraklarını kendilerine
mekan seçmişler. Metro duraklarında yaptıkları saldırılar söz
konusu. İşte bu adamların işsiz olması alkol bağımlılığından
dolayı saldırıyor olmaları gibi kolaycı bir yaklaşıma da gitmemek
lazım. Özellikle Rus polisinin yaptığı açıklamalar bu gençlerin
alkolden dolayı saldırılara yöneldiği, ama Azeri satıcının
öldürülürken kameraya çekilmesi korkunç bir boyut, gerçekten
insanlık adına. . Bir tarih bilinci noksanlığı söz konusu Rus
gençliğinde yeni kuşaklarda. Özellikle Sovyetler Birliği
döneminde, Sovyetler Birliği’nin tüm aksaklıklarına rağmen, ortaya
attığı halkların kardeşliği ilkesi ve enternasyonalizm konusunda
attığı adımlar, 2. Dünya Savaşı’nda Kızıl Ordunun ırkçılığa karşı
savaşması ve burada ideolojik anlamda savaşmasının yanı sıra
insanlık adına, Avrupalı halkların faşizmden kurtulmasına yardım
eden bir ülke olması gibi tarihi gerçekleri şimdi Rus gençliği
unutmuş durumda.
NEVVAL SEVİNDİ: Peki öyle bir noktadan buraya Rus gençliği nasıl
geldi. Durup dururken gelmedi herhalde?
MUHİTTİN ÖZSAĞLAM:
Evet durup dururken gelmedi. Buda sanırım daha derin araştırma
gerektiriyor. Özellikle okul kitaplarının ne şekilde değiştiği
konusunda , Sovyetler Birliği savunması son 12-13 yıllık dönemde.
Okul kitaplarının bence tarih kitaplarının incelenmesi gerekiyor
.. PERESTROYKA DERİN BİR KIRILMA
NEVVAL SEVİNDİ:
Bu konuda Perestroyka’nın etkisi nedir?
MUHİTTİN ÖZSAĞLAM:
Perestroyka’nın etkisi bir çok Rus’la konuştuğumda, özellikle 50
yaşın üzeri gerçekten hümanist Rus’lar olarak tanımladığımız
insanlarla konuştuğum zaman Perestroyka’nın milliyetçi hareketlere
ve yükselmesine yardım ettiği, Gorbaçov’un bu noktada ani bir
geçişe yönelmesinin zararları olduğundan söz ediyor yaşlı kesim.
Akademisyenler de bu geçişin olumsuz etkilerini vurguluyor.
NEVVAL SEVİNDİ:
Yani kültürel bir deformasyon mu oldu?
MUHİTTİN ÖZSAĞLAM:
Evet kültürel bir deformasyon oldu. Çünkü Prerestroyka döneminde
Amerikan filmlerinin evlerine girmesi-kültürel anlamda çok önemli
bu- ve oradaki Amerikan Rüyası denilen olay; Amerika gibi bizim
altımızda Ferrari arabalar olsun, Mc Donalds’larda yemek yiyelim ,
Pizza Hut’a gitmek, pizza kültürünün oluşması çok gencin
rüyasıydı. Bu dönemlerde yaklaşık- tam emin değilim ama- 3 milyona
yakın bir nüfusun Amerika’ya göç ettiği bilinmektedir Sovyetler
Birliği dağıldıktan sonra. Bunlar gerçekten kalifiye eleman olan
insanlar.
NEVVAL SEVİNDİ:
Yani bir beyin göçü mü oldu?
MUHİTTİN ÖZSAĞLAM:
Evet. Beyin göçünün olduğu bir gerçek.Amerika’ya ve Avrupa
ülkelerine. Bununla birlikte geriye kalan kesim içerisinde de
bugünkü anlamda, küresel anlamda yeni işçi kesimleri ve emek
kesimleri diye adlandırılan, bilgisayar uzmanları veya çok uluslu
şirketlerde çalışan Rus gençliği var. Bunlarda kendi ülkelerinde
çalışıyorlar. Yaşam tarzı olarak da küresel , ister Amerikan
dersin ister Avrupalı, aslında her ikisinin ortak yaşam biçimi
diyorum ben buna, bunu benimseyen insan topluluğu var.
NEVVAL SEVİNDİ: Yani üst gelir grubu ve entelektüel olan
grubun tabii ki dünya ve globalizmle ilişkisi var.
MUHİTTİN ÖZSAĞLAM:
Evet. Bundan dolayı enternasyonal bir bakış açısı var. Liberal
anlamda. CAFELERDE TARKAN VE EMRAH, POP/ARABESK ÇOK SEVİLİYOR
NEVVAL SEVİNDİ:
Peki aşırı ırkçı ve marjinal milliyetçi olan bu grup gençlere
bir varoş gençliği diyebilir miyiz, öyle bir ortak özellikleri
olabilir mi?
MUHİTTİN ÖZSAĞLAM:
Kentliler yani. St. Petersburg halkını oluşturan insanlar. Fakat
kent merkezinde yaşam şansını bugün artık bulamayan insanlarda
var. Çünkü, örneğin bir Public Cafe’ye, Sovyetler Birliği’nin
dağılmasından sonra açılan bu şık cafelere gidemeyenler, Pizza
Hut’a oturup da yiyemeyenler. Bununla birlikte Batı kültürünü,
kapiçino, ekspresso içen küçük bir azınlık ve turistler olarak
görenler. - St. Petersburg pahalı bir şehir dünyanın en pahalı
şehirlerinden- St. Petersburg’un bu kadar pahalı olmasını da
yabancıların gelmesine bağlıyorlar. Yabancı öğrencilerin, yabancı
iş adamlarının, turistlerin gelmesinin St. Petersburg’un yaşam
şeklini değiştirdiğine inanıyorlar. Tabii bunu söylerken
milliyetçi hareketin başında olanlar bunu düşünmekte. Ama bunu
aşağıya baktığımızda militan düzeyinde, 17-18 yaşındaki insanların
bunları düşünecek kapasitede olmadıklarına inanıyorum. Bununla
birlikte reklamlarda sürekli, televizyonlarda bira ön plana
çıkmakta, bira reklamlarında artış söz konusu. Eskiden votka ön
plandaydı. Sovyet sonrası gözlemlenen bira reklamlarının ön plana
çıkması, cep telefonları, neskafe reklamlarını 3-5 kez
görebiliyorsunuz bir saat içinde. Koka kola çok ön planda, Hint
çayının geri plana itilmesi, kapiçinonun ön plana çıkması, yeme
alışkanlıkları biraz önce bahsettiğim gibi yavaş yavaş
değişiyor.Döner seviliyor. Dönercilerin çoğu Filistinli, Lübnanlı.
Türkler az. Bununla birlikte diğer bir konu, genç bayanların
gazetelere verdikleri evlilik ilanları önemli .Yabancılarla
evlenmek onlar için sosyal anlamda bir kurtuluşu, sınıf atlaması
anlamına geliyor. Kızlar pop starlara hayran.Cafelerde Emrah ve
Tarkan dinleniyor.
NEVVAL SEVİNDİ:
Başka bir anlamı daha var galiba Rus kadınların yabancı
erkekleri isteme nedeni Rus erkeklerinden farklı bir modelde
olmaları. Rus erkekler nasıl yabancı erkekler nasıl?
MUHİTTİN ÖZSAĞLAM:
Şöyle bir şey var Rus erkeklerinin özellikle alkole
bağımlılığından herkes şikayet ediyor. Örneğin sabah 9-10 gibi
metroya bindiğiniz zaman elinde birasıyla 17 yaşında bir gencin
metroya bindiğini görürsünüz.
NEVVAL SEVİNDİ:
İçki satışın da bir yaş sınırı yok mu?
MUHİTTİN ÖZSAĞLAM:
Yasal olarak var mı bilmiyorum ama gözlemlediğim kadarıyla yok.
Dediğim gibi alkolizme bağlı olan Rus gençliği, erkek kesimi
özellikle, gelir düzeyi aşağıda olan, üniversite eğitimini
alamayan, eğitim hakkı olmayan gençlik kesimi diyebiliriz. Diğer
tarafta da gelir düzeyi iyi olan ailelerin çocukları ise içki
içmesini genel anlamda bilen, yani akşam okuldan çıkarken ve
işinden çıkarken bir kafede bir bira içen gençlik olarak
söyleyebiliriz. RUS KADINLARI RUS ERKEKLERDEN KAÇIYOR
NEVVAL SEVİNDİ: Rus erkekleri kadına da değer vermiyor
galiba, aileye önem vermiyor, bütün aile sorumluluğu kadının
üstünde kalıyor.
MUHİTTİN ÖZSAĞLAM:
Evet. Aile sorumluluğu yok bir de özellikle evlilik oranının, St.
Petersburg’da son dönemlerde düştüğü söyleniyor. Bunda da en büyük
sebep konut sorunu. Çünkü Rus bayan ve erkekleri evlendikleri
zaman kendi ayrı evlerine şu an çıkamıyorlar. Aileleriyle birlikte
aynı evde yaşamak zorunda kalıyorlar, konuştuğum akademisyenler de
dahil evli olanlar ailesiyle yaşamak zorunda. Bir evde , yaklaşık
80-90m2’lik bir evde 8 kişinin yaşadığını biliyoruz.
NEVVAL SEVİNDİ:
Aile olamıyorlar yani.
MUHİTTİN ÖZSAĞLAM:
Evet. Aile olamıyorlar ve boşanma oranı bayağı yüksek
Petersburg’da.
NEVVAL SEVİNDİ:
O yüzden Rus kadınlar yabancı erkekleri tercih ediyorlar.
MUHİTTİN ÖZSAĞLAM:
Evet, ekonomik kurtuluş olarak bakıyorlar aslında yabancılara.
Benim gözlemlediklerimden ve gazetelerdeki ilanlardan bu
gözüküyor.
NEVVAL SEVİNDİ:
Ama sosyal olarak başka bir modelde bir erkek de istiyorlar.
Farklı bir modeli tercih ediyorlar. Peki yabancı düşman lığına
geri dönecek olursak Çeçenler ve Kafkas halkları birinci sırada
olmakla beraber hemen arkasından gelenler Yahudiler galiba.
MUHİTTİN ÖZSAĞLAM:
Evet, Yahudilere karşı yeni kurulan parti ve bu geçen ay Rus
İçişleri Bakanlığı tarafından resmi olarak kabul edilen parti
antisimitik bir politikayı ön plana çıkarırken Rusya’nın
yabancılardan zarar gördüğünü ortaya çıkarmakta. Bu parti bizim
ırkçı olarak adlandırdığımız Jirinovski’den de daha sağda olan bir
parti. Çünkü Jirinovski taraftarları bugüne kadar tepkilerini hep
oyla göstermişlerdir hiçbir zaman şiddete yönelmemişlerdir. Ama
ilginç olan yeni oluşan bu partinin gençlik kollarının özellikle
genç kesimlerinin şiddete yönelmeleri, bir ilginç olanda bu
Neonazi dediğimiz ,yalnız Rusya’da değil tabii ki Almanya’da da,
İtalya’da da, Fransa’da da oluyor. Daha evvel yaptığım gezilerde
İspanya’da, Fransa’da bulundum özellikle Almanya’da ve
Avusturya’da anti faşist sosyalist hareketlerin olduğunu
biliyorum. Bunların kendi içlerine Almanya’da yaşayan Türkleri ya
da üçüncü dünya ülkelerinden gelen insanları kattıklarını
biliyoruz. Fakat sosyalizm geçmişi olan bir Rusya’da, böyle bir
hareketin olmadığını gözlemlemekteyiz. 17 Ekim Devrim
Kutlamalarına yaklaşık 2000 kişi katılıyor St. Petersburg’ta ki
devrimin başladığı yer St. Petersburg. Buna katılan çok az bir
genç grup var. Bunlarda “ young- also-x “ denilen genç
Bolşevik’ler.Partileri de zaten Ulusal Bolşevik Partisi
,enternasyonal bir düşünceleri yok ve dışarıdan gelen yabancılarla
şuanda pek ilişki kurduklarını söylemek mümkün değil. RUSYA ‘DA
SOL YOK
NEVVAL SEVİNDİ:
Yani Rusya’da şu an sol yok mu?
MUHİTTİN ÖZSAĞLAM:
Bir anlamda öyle. Yani sol ekonomik politikası açısından ortaya
koymaya çalışıyor fikirlerini ama özellikle milli konularda,
milletler konusunda, sosyal ve kültürel olarak yok. Ziganov’un
partisi de aynı şekilde, Komünist Partisi de özellikle Çeçenler ve
Kafkas politikası konusunda olsun çok farklı şeyler söylemiyor.
Siyasetçilerin bu anlamda boşluk yarattıkları, siyaset de var olan
boşluğun aslında bu sosyal ve kültürel erozyonun ortaya çıkmasın
sebep olduklarına inanıyorum.
NEVVAL SEVİNDİ:
Birde çok önemli bir şeyden söz etmiştiniz bu aşırı milliyetçi
gençler Hitler’in doğum gününü kutladılar.
MUHİTTİN ÖZSAĞLAM:
Evet, bu da ilginç bir şey. Tarih noksanlığından bahsetmiştik
biraz önce. Hitler’in Leningrad kuşatmasında sığınaklara inen
halkın Hitler’den dolayı fareyle beslendiklerini yaşlı kuşaklardan
dinleme fırsatı buldum. Fakat genç kuşakların bunu ne kadar
bildiği soru işareti olarak kafamızda yer almakta ki bilmiyorlar
bence. Bununla birlikte özellikle devlet politikasından
bahsetmekte yarar var. Devlet politikasından bahsetmek lazım,
Putin’den;.Birincisi yabancılara karşı yapılan hareketler,
gençlerden bahsettik de, polis örgütünün kışkırtıcı tavrı daha
önemli.
NEVVAL SEVİNDİ:
Evet, polisin tutumu nedir bunlara karşı?
MUHİTTİN ÖZSAĞLAM:
Polisin size getirdiğim Rus basınından haberlerde gördüğünüz gibi
özellikle yolda yabancı olduğunu anladığı an bir yabancı turisti
durdurup ondan para talep etmesi, pasaportunu sorması veya
pasaportunu çalması, cüzdanını alması bu polisin yolsuzluklara
karışması, bunu Putin söyledi ve rahatsızlığını sürekli dile
getiriyor yaptığı basın açıklamalarında. Putin yaptığı basın
açıklamalarında diyor ki ; Polisin artık kendine çekidüzen vermesi
gerekiyor. Fakat ilginç olan polis teşkilatının özellikle Kızıl
Ordudan bağımsız olması ve Putin’den de bağımsız olarak hareket
etmesi. Bu önemli bir nokta. Aşırı milliyetçi hareketlerin polise
sempatiyle baktığını gözlemlemek mümkün. özellikle Yahudilerden ve
yabancılardan bahsetmişken, Çingenelere karşıda büyük saldırılar
olmakta St. Petersburg’da , Çingenelere karşı polisin göz
yumduğunu duymaktayız. Aynı kökenden gelen halklara karşıda,
örneğin Slav halkları, Ukraynalılara karşıda Rus ırkçıların
saldırıda bulunduklarını söylemeden geçemeyeceğim.
NEVVAL SEVİNDİ:
Yani kimseyi eksik bırakmıyorlar bu saldırılardan.
MUHİTTİN ÖZSAĞLAM:
Evet.
NEVVAL SEVİNDİ:
En çok nefret ettikleri de Gürcüler ve Ermeniler galiba.
MUHİTTİN ÖZSAĞLAM:
Gürcüler.Her zaman Ermeni-Rus dostluğundan bahsediliyor ama bugün
halk düzeyinde bir Ermeniler de Rus saldırılarına uğramaktadırlar.
Bu önemli .
NEVVAL SEVİNDİ:
Neden Ermenilere karşı bir haksızlık var?
MUHİTTİN ÖZSAĞLAM:
Saldırı yapılırken zaten sorulmuyor. Yabancı olduğunuz fark
edildiği an saldırıyorlar. Dediğim gibi metro istasyonlarında
bıçaklamalar…
NEVVAL SEVİNDİ:
Hangi yöntemler en çok kullanılıyor?
MUHİTTİN ÖZSAĞLAM:
Bıçaklamalar, silah yöntemi oluyor, bazen döverek öldürme
yöntemine gidiliyor. Örneğin, konu açılmışken, bir Alman kızın
kaçırılması, önce tecavüz edilmesi, sonra öldürülmesi gibi,
çeşitli yöntemler. Almanlara saldırıyor, Hitler ayrı bir yerde
sanırım.Bu ilginç bir olay sosyolojik anlamda. Şöyle bir şey var
yalnız, bu gruplar tamamıyla birbirlerine bağ oluşturmuş şekilde
değiller.
NEVVAL SEVİNDİ:
Yani heterojen ,aktif gruplardan söz ediliyor.
MUHİTTİN ÖZSAĞLAM:
Evet, tam olarak daha örgütlenebilmiş değiller bu gruplar.
Örgütlülüğü sağlayamamışlar .
NEVVAL SEVİNDİ:
Bu antisemitik ırkçı politikalara baktığımız zaman aslında
Çarlık politikasıyla da yakın bir ilgi görüyoruz. Daha sonra
Stalin dönemi uygulanmış olan ırkçı politikalarla da yakın bir
ilgisi var. Siz nasıl yorumluyorsunuz , bu Çarlık politikasının
bir devamı mı? ÇARLIK POLİTİKASI DEVAM EDİYOR
MUHİTTİN ÖZSAĞLAM:
Çarlık politikasının devamı var tabii ki burada Çarlık
politikasının bir düşüncesi var arka planda. Çarlık politikasının
sürekliliğini de zaten Sovyetler Birliği döneminde de görmekteyiz
izlerini. Her ne kadar ilk anlamda Lenin bunu silmeye çalışsa da
daha sonra kendisi de özellikle Stalin de gerek Sultan Galiyev
olayında Müslüman halklara karşı davranışlarıyla, Yahudilere karşı
davranışlarıyla göstermiştir. Bununla birlikte Hitler’in
Yahudilere karşı yaptığı saldırıda ekonomik düşmanlık da ön plana
çıkar. İçselleştirmişlerdir, bu bir görev şeklinde görülmüştür.
Yahudileri öldürmek onlara saldırmak, aynı şekilde bugün de
Yahudilerin sınırsal olarak Rus’ları ezdiği düşüncesi ön plana
çıkarılmakta. yalnız Yahudilere değil, örneğin Lübnan’dan gelen iş
adamlarına karşı veya onların şirketlerinde çalışanlar.
NEVVAL SEVİNDİ:
Azeriler mesela meyve, sebze hallerinin başında etkili
MUHİTTİN ÖZSAĞLAM:
Azerilerin meyve,sebze pazarına egemen olmaları, Ermenilerin bazı
içki pazarlarına egemen olmaları, meşrubat şirketinde, kola
şirketinde gücü ellerinde tutması. Sınırsal olarak ortaya çıkıyor
ve daha sonra bu milliyetçiliğe dönüşüyor.
NEVVAL SEVİNDİ:
Peki en son yaşanan bir olay var mıydı öldürülenlerle ilgili?
MUHİTTİN ÖZSAĞLAM:
Eylül ayı ortasında bir Azeri karpuz satıcısının öldürülmesi ve
bunun kameraya çekilmesi, polise gönderilmesi. KAMERAYA ÇEKİLEN
ŞİDDET VE NEFRET
NEVVAL SEVİNDİ:
Bu yayınlandı mı?
MUHİTTİN ÖZSAĞLAM:
Bu yayınlanmadı. Daha sonra iki Koreli gencin, öğrencinin
öldürülmesi. Tabii bunlar bizim takip edebildiklerimiz.
Bilmediğimiz birçok olay var. Bununla birlikte orada bulunduğumuz
sürede ve dönüşte orada çalışan Türklerle yaptığım sohbetlerde,
inşaatlarda çalışan elektrik mühendisleri olsun, işçilerin bir çok
kez dayak yedikleri, üç-dört kez dayak yiyenlerin olduğu ve
özellikle düşününki bir işçinin 700-800, 1000 dolar kazandığı bir
noktada işi bırakıp geri dönmesi.1000 dolar kazanan bir insanın 2
ay sonra geri dönmesi, can güvenliği yok diye. En son geçen hafta
bir Koreli gencin bıçaklanması olayı var. Bunlar tabii
duyduklarımız, tabii gördüklerimiz de var, Koreli gencin
bıçaklanmasını canlı olarak gördük. Gerek ambulansın, gerekse Rus
özel timinin oraya ulaşmasını canlı olarak gördüm. İşte Alman
kızın daha önce öldürülmesi, bu sanırım Türk basınına da yansıdı..
Ve en son Moskova’da bir camiinin basılarak Tatar imamın dövülmesi
saat 5 sıralarında. Olayların oluş saatlerine baktığınızda, gece
iki-üç gibi olsa normal karşılanır , fakat olayların öğle üzeri
ikide- üç de, dört de olması,
NEVVAL SEVİNDİ:
Herkesin gözü önünde olması yani.
MUHİTTİN ÖZSAĞLAM:
Herkesin gözü önünde olması ve ilginç olan nokta, kimsenin bu
hareketlere tepki göstermemesi. Saldırıya uğrayan yabancılara
yardım etmemesi. Son dönemde Çeçen savaşının olumsuz etkilediği bu
toplumda görülmekte. Sanırım yabancıların bazılarının Kafkas
kökenli olduğu düşünülmesi, bu gibi düşünceler artık
kitleselleşmeye başladığı inancındayım ki kaldı ki,
kitleselleşmese bile sessizlik ve bir tepki koymamak bence bir
yerde o hareketin büyümesine yardım etmek o hareketi onaylamak
anlamına geliyor.
NEVVAL SEVİNDİ:
Sessizlik de şiddetin bir biçimi zaten, görmezlikten gelmek
şiddetin bir biçimi.
MUHİTTİN ÖZSAĞLAM:
Evet, görmezlikten gelme.
NEVVAL SEVİNDİ:
Hitler dönemi Almanya’sında çok sık yaşanan bir olaydı.
MUHİTTİN ÖZSAĞLAM:
Evet. Orada konuştuğumuz bir çok akademisyenin söylediği şu; Kimse
sıranın en son Ruslara geleceğini bilmiyor. Farkında değil halk
bunun. Bu acı bir gerçek ama sanırım yabancılardan sonra artık
Ruslara saldırılar başlayacaktır.
NEVVAL SEVİNDİ:
Hemen burada çok ilginç bir noktaya geldik. Çünkü Ruslara sıra
geldi. Çeçenlerin tiyatro baskını olayında Ruslar da öldü. Yani
bunu nasıl değerlendiriyorsunuz. Bir senaryo mu konmuştu ortaya.
Nasıl bir değerlendirme yapıldı?
MUHİTTİN ÖZSAĞLAM:
Tabii ilginç olan Çeçenlerin tiyatroyu basması olayında, Rus
halkının, konuştuğumuz bir çok kişinin operasyonu başarılı olarak
değerlendirmesi ilginç. Ama 150 kişiye yakın insanın ölmesi söz
konusu edilmedi.
NEVVAL SEVİNDİ:
Bunu normal mi buldular?
MUHİTTİN ÖZSAĞLAM:
Bir çok kişi normal, başarılı buldu. Gelinen noktada diyorlar ki;
teröristlerle pazarlık yapılmaz. Bundan dolayı da operasyon
başarılı.Sonuçta 700 kişiydiler 150 kişi öldü ve diğerleri
kurtuldu. DEVLET NE DERSE DOĞRUDUR
NEVVAL SEVİNDİ:
O zaman devletin ve medyanın söylediği her şeye inanıyorlar.
Doğru kabul ediyorlar.
MUHİTTİN ÖZSAĞLAM:
Evet inanıyorlar ve doğru kabul ediyorlar.Buda bence Sovyetler
Birliği geleneğinin devamı oluyor.
NEVVAL SEVİNDİ:
Eski geleneğinin.
MUHİTTİN ÖZSAĞLAM:
Buda kötü bir nokta. Entelektüeller dışında bunu fark edebilen
insan topluluğu yok.
NEVVAL SEVİNDİ:
Peki Çeçen teröristlerin elinde içki şişesiyle
konumlandırmaları televizyonda gösterildi. Nasıl bir tipoloji
çizildi onlar hakkında.
MUHİTTİN ÖZSAĞLAM:
Bilmiyorum Türk televizyonlarına o zaman nasıl yansıdı da Rus
televizyonlarında gördüğüm Çeçenlerin ellerinde içki şişelerinin
olduğu ve şırıngaların olduğu uyuşturucu anlamında, buda
Çeçenlerin uyuşturucu kullanarak, içki içerek bu eylemi
yaptıkları, işin ilginci Putin’in bundan sonra çıkıp açıklama
yapması ve yanına aldığı bazı din adamları ve Rusya’da Moskova
müftüsünü de alıp, bunun tüm Müslüman halklara mâl edilemeyeceğini
söylemesi. Bundan bahsederken, Putin’in önemli bir politikası var.
Putin sürekli, neredeyse her ay, bir Müslüman Rusya Federasyonu
Cumhuriyetini ziyaret ediyor ve Müslümanlarla Hıristiyanların
beraber yaşamak zorunda oldukları bir ülke olduklarını göstermek
istiyor. Bununla Putin Rusya Federasyonunun entegrasyonunu korumak
için yapmakta. Özellikle Yeltsin döneminde bu göz ardı
edilmiştir.Ama Putin sonrası Putin’in politikalarını devam
ettirebilecek bir kişinin gelip gelmeyeceği soru işareti.
NEVVAL SEVİNDİ:
Ayrıca halk arasında bu entegrasyon görülmüyor kesinlikle, tam
tersi görülüyor.
MUHİTTİN ÖZSAĞLAM:
Evet, halk arasında bu görülmüyor. Rusya Federasyonunun içerisinde
bu yok. Bağımsız Devletler Topluluğu içerisinde de bu görülmüyor.
Örneğin havayollarında veya trenle seyahat edecekseniz bir tarafta
Domestic Flight, bir tarafta İnternational Flight, Domestic ülke
içi anlamında, Kazakistan Domestic sayılıyor, Tacikistan’da,
Azerbaycan’da tren seferlerinde, uçak seferlerinde böyle
sayılıyor ama halk bunu benimsemiyor özellikle yeni kuşak hiç
benimsemiyor. Kafkasya Rus toprağı, biz bu insanları sevmiyoruz,
bunu açıkça söylüyorlar. Diğer taraftan da sorduğumuzda niye o
zaman beraber yaşıyorsunuz, orası Rus toprağı diyorlar. Bu da
tarih bilinçsizliğinden kaynaklanıyor..
NEVVAL SEVİNDİ:
Evet, Çeçenlerden sonra en az sevdikleri Çerkezler galiba.
MUHİTTİN ÖZSAĞLAM:
Evet, aslında Gürcüleri Çerkezlerden önce koymak lazım.Gürcülere
karşı büyük bir nefret var. Özellikle Pankisi vadisi var bu önemli
bir nokta, politik anlamda da devamlı gündeme gelen Pankisi
Vadisi’nde Çeçen teröristlerin orada üstlendikleri ve Gürcistan’ın
burada uluslar arası terör örgütlerine ve El-Kaide’ye yardım
ettiği iddiası gündeme geliyor Rusya’da.
NEVVAL SEVİNDİ:
Gürcülere bu yüzden kızılıyor yani.
MUHİTTİN ÖZSAĞLAM:
Evet, en önemli nokta bu. Gürcülerden nefret noktası Çeçenlere
verilen destek.İlginç olan nokta belki de medeniyetler çatışması
konusunda konuştuğumuz zaman, tabii ki bu hoş bir noktada iyi
insanların çatışması ama, Hıristiyan Gürcülerin Müslüman Çeçenlere
yardım etmesi, bu da medeniyetler çatışması noktasına henüz
gelinmediğini görüyorum. Ulusal kimliklerin daha çok ön plana
çıktığı bir coğrafyada önemli bir nokta.
NEVVAL SEVİNDİ:
Ulusal kimlikler dini kimliklerin önünde görünüyor.
MUHİTTİN ÖZSAĞLAM:
Evet, Gürcü kimliği ve bunu yanında bir Kafkas kimliğinden söz
etmek de yarar var. Bir Çerkez’e sorduğunuzda Kafkas’ım diyor
size. İlginç olanı Hıristiyan bir Çerkez’e sorduğunuzda da
Kafkas’ım diyor.Tabii bu yabancı bir ülkede ön plana çıkıyor bunun
Yani Osept’le Çerkez ve Osept’le Gürcü birbirlerine yakın
hissediyorlar ve devamlı zaten birlikte oluyorlar, birlikte
geziyorlar. Ortak bir Kafkas kimliği St. Petersburg’ta ortaya
çıkıyor. Bu Kafkasya’ya döndüklerinde ne kadar ortaya çıkıyor bu
ayrı bir konu.
NEVVAL SEVİNDİ:
Peki böyle bir ayrımcılık içerisinde Türklerin de yeri var
tabii ki. Türklere nasıl bakıyorlar?
MUHİTTİN ÖZSAĞLAM:
Türklere bakış olayı şöyle; Özellikle gittiğim ilk 2-3 gün Rus
televizyonlarını anlayamıyordum. Şimdi genel olarak
anlayabiliyorum, Rus programlarından ilk seyrettiğim Rus hayat
kadınlarının İstanbul’a götürülüş biçimi şeklinde bir haber
programıydı. Daha sonra Antalya’da Rus hayat kadınlarının
yaşadıklarının ortaya konulması, Antalya üzerinden Kıbrıs
bağlantıları, Kıbrıs’a gönderilen kadınlar.
NEVVAL SEVİNDİ:
Yani kötü Türkler Rus hayat kadınlarını pazarlıyorlar ve
Türkiye’de nasıl yaşatıyorlar.
MUHİTTİN
ÖZSAĞLAM:
Evet, böyle bir haber programı yapıldı. Yalnız bu Türklerle
sınırlı kalmıyor bunu da söylemek lazım. Programın bu bölümünde
Türkleri gösteriyor sonra, Paris’e gidiyor, Can’a gidiyor ve
oradaki Rus hayat kadınlarının Fransız şebekeleri tarafından nasıl
pazarlandığını ortaya konuluyor televizyonda, buda önemli bir
nokta tabii ki yabancı düşmanlığını körükleyen noktalardan biri.
TÜRKLER AVRUPALI DEĞİLDİR
NEVVAL SEVİNDİ:
Avrupa Birliği(AB) konusu Rusya’da çok enteresan karşılanıyor
galiba. AB’ye Türkiye’nin girişi hakkında Ruslar ne diyorlar? Ne
düşünüyorlar? Kendilerini ne kadar Avrupalı görüyorlar?
MUHİTTİN ÖZSAĞLAM:
Ruslar AB konusunda, özellikle St. Petersburg Rusya’nın Avrupa'ya
açılan penceresi olarak görülüyor. Tarihten gelen bir şey bu.
Bununla gerek katıldığımız seminerlerde, gerek akademisyenlerle
konuştuğumuz zaman akademik anlamda çılgın fikirleri var.
Rusya’nın AB’yle özel ilişkiler kurabileceği, hatta üye
olabileceği düşüncesine sahip insanlar var. Bu da sanırım Rusya’ya
sadece St. Petersburg gözüyle bakmaktan, sadece St. Petersburg’u
algılamaktan ileri geliyor. Petersburg’un Avrupa’ya ait olduğu
düşüncesi ön plana çıkıyor. Gerçekten de öyle, Petersburg’un gerek
mimari yapısı gerekse yaşam tarzı, bununla birlikte ekonomik
ilişkilerine baktığımızda, bir Helsinki’yle, Stockholm’le bununla
birlikte Belarus denilen Polonya, Almanya ticari ilişkilerini bu
ülkelerle kuruyor St. Petersburg birinci anlamda. Tüm ürünler,
neredeyse Avrupa’nın her yerinden bu şehre ulaşmakta. Türkiye’den
de aynı şekilde bir çok ürün ulaşmakta. Diğer bir nokta da
kendilerinin Avrupa kültürüne ait olduklarını söylemekteler ve en
az Türkiye kadar hatta Türkiye’den daha fazla Avrupalı olduklarını
iddia ediyorlar. İlginç olan da Türkiye’yi Avrupa sahnesinde
görmekten rahatsızlar bence bazıları. Burada ön plana çıkan
Türkiye zaten ayrı bir kimlik . Tamam biliyoruz NATO’nun önemli
bir ülkesi, Batı tarafında yer aldı bunu kabul ediyoruz. Ama bu
ezikler için geçerli, kültürel anlamda Türkiye Batı’ya ait değil
diyorlar Bununla birlikte yine diğer önemli bir husus,
kendilerinin çizdikleri atlas ve haritalarda -bu çok önemli bir
imaj bence- Rusya Avrupa kıtası içerisinde yer alırken, okul
kitapları da dahil buna, Türkiye Asya kıtası içerisinde yer
almakta. Aynı şekilde Kıbrıs’ta Asya kıtasında yer alıyor.
NEVVAL SEVİNDİ:
Rusya Avrupalı mı? RUS OKUL KİTAPLARINDA TÜRKİYE ASYA’DA BİR
ÜLKE
MUHİTTİN ÖZSAĞLAM:
Rusya Avrupalı olarak haritalarda gözüküyor. Türkiye ise ayrı bir
yerde Avrupa dışındaymış gibi gösteriliyor.
NEVVAL SEVİNDİ:
Avrupa’da toprağı yokmuş gibi mi görünüyor?
MUHİTTİN ÖZSAĞLAM:
Evet öyle
NEVVAL SEVİNDİ:
O zaman Türkiye’yi Asyalı biraz daha barbar gibi bir tanımlama
var!
MUHİTTİN ÖZSAĞLAM:
Barbar demeyelim, barbar tanımlamasına gitmiyorlar örneğin,
Türkiye’nin de sorunları oldu. Mesela Kürt sorunu var.
Kendilerinin ise -yalnız benzerlikler sezmek mümkün- Rus
akademisyen ve politikacılarla konuştuğumda bunu gördüm, Biz özel
bir konuma sahibiz Birçok millet içiçe yaşadı Rusya’da. Avrupa
Konseyi üyesi sonuçta Rusya, Avrupa Konseyi çerçevesinde
demokratikleşme isterken bizim çok uluslu yapımızı göz ardı
etmemeli diye iddia ediyorlar. Bu bize Türkiye’de son on yıldır
gündeme getirildi.
NEVVAL SEVİNDİ:
Tabii AB içerisinde böyle bir model yok hiç. Çok uluslu bir
yapıyı barındıran modeller yok.
MUHİTTİN ÖZSAĞLAM:
Evet AB içerisinde öyle. Fakat İspanya’da parlamentolar ayrı ayrı
şekilde ortaya çıkmakta.
NEVVAL SEVİNDİ:
Yani kültürel bir farklılık var değil mi? Burada din, ırk her
şey farklı.
MUHİTTİN ÖZSAĞLAM:
Evet kültürel farklılık, Avrupa’da din farklılığı yok.
NEVVAL SEVİNDİ:
Hepsi Hıristiyan mesela ..
MUHİTTİN ÖZSAĞLAM:
Evet o anlamda öyle. MOSKOVA MERKEZLİ ÜNİTER ÇARLIK
NEVVAL SEVİNDİ:
Çarlık döneminde de zaten Rusya aydınları Batıcı bir tutum
içerisindeydi.Orada böyle bir devamlılık var mı entelektüel
anlamda?
MUHİTTİN ÖZSAĞLAM:
Entelektüel kimlik derken entelektüellerin aslında Batı yanlısı
olduklarını gözlemlemek mümkün. Fakat şunu da söylemekteler; Biz
Batı’nın şimdiye kadar çok az şeyini aldık Sovyet sonrası. Daha
çok kötü yanlarını almaktayız ve şuan Batı’dan daha çok
kapitalistiz diyorlar. Birçok entelektüelin görüşü bu. Doğuyu da
unutmamak lazım. Geçmişte- geçmiş dedikleri de 600-700 senedir-
biz bu halklarla birlikte yaşadık.Tatarlarla… savaşarak yada
dostça aynı şekilde aynı coğrafyayı paylaştık Azerilerle de
Çerkeslerle de. Bunları unutmamak gerekli diye gerçekten dengeli
düşünen aydın bir kesim de var.
NEVVAL SEVİNDİ:
Ama bir politika haline gelmedi değil mi?
MUHİTTİN ÖZSAĞLAM:
Şuanda politika haline gelmiş değil. Ama Putin sanırım bunu
politika haline getirmek istiyor.Fakat oda bunu yaparken yine
Moskova merkezli yapmak istiyor. Üniter bir devlete doğru hareket
ederek yapmak istiyor.
NEVVAL SEVİNDİ: Üniter Çarlık modeli mi?
MUHİTTİN ÖZSAĞLAM:
Evet öyle diyebilirsiniz. Çarlık derken Çarlıkta ekonomik kaygılar
vardır tabii ki. Ama bu imkanları da Çarlıktan farklı olarak daha
pragmatik, daha rasyonel ve İngiliz emperyalizminin uyguladığı
taktikleri uygulamaya çalışıyor diye düşünüyorum.
NEVVAL SEVİNDİ:
Batılı bir sömürgeci gibi mi davranıyorlar?
MUHİTTİN ÖZSAĞLAM:
Evet o yaklaşımda tamamıyla öyle.
NOT:
Antropolog-Gazeteci-Yazar Nevval
Sevindi hanımın diğer yazılarını okumak isterseniz
www.nevvalsevindi.com
adresine konuk olunuz. |