SEAUH Seferbıy, hem 1917
devrimi öncesinde, hem de ondan sonra Çerkes halkının
eğitimi ve aydınlanması için çalışmış ve emek vermiş
kişilerden birisidir. O, dünya görüşünü de yeteneklerini
de bütünüyle bu yönde kullanmıştır. Fakat ne yazıktır ki
insanlarımız bugün onu hemen hiç tanımamaktadırlar.
O,
özgürlük ve daha iyi bir gelecek için
savaşım veren bir yayıncı, pedagog,
düşünür ve eylemci idi. Socen Mos,
Hakhurate Şhançerıy, Tsey İbrahim,
Navurze İbrahim,
Vumar Aliyev Habıy Sahid gibi devrimci
ve yazarlarla arkadaşlık ve işbirliği
yapmış bulunan SEAUH Seferbıy bugün
Adige halkı tarafından unutulmuş
bulunuyor. Bu neden böyle oldu?
Önümde Krasnodar ülke mahkemesi
tarafından 11 Haziran 1960 tarihinde
verilmiş bir karar duruyor. Bu
kararda, S. H. Seauh'un itham
edilmesini gerektirecek hiçbir suçu
bulunmaması nedeniyle rehabilite
edilmesine ve haklarının iade
edilmesine karar verildiği
belirtiliyor.
İnsanlarımızın Seferbıy'ı
unutmalarının ve hatırlayamamalarının
nedeni işte buydu. Bu korku bilmeyen,
başkaları gibi düşünmeyen ve ileri
görüşlü insandan hoşlanmayan kişilerde
vardı ve hakkındaki asılsız ithamlar
ve yersiz baskılar da bundan
kaynaklanmıştı. Onun halkı için yapmış
olduğu iyi işler de böylece sisler
arasında yitip gitti. İtham edilen
kişilere arka çıkmaktansa onlara kara
çalmak ve kötü taraflarını sayıp
dökmenin çok daha kolay olduğunu
herkes bilir. Seferbıy de bu türden ve
hiç hak etmediği zulümlere maruz
bırakıldı. Sonraları yavaş yavaş adı
yeniden duyulmaya başladı ama yine de
kendi rahatları yönünden adını
anmamayı daha uygun görenler
çoğunluktaydı. Onun hakkında korkmadan
bir şeyler yazabilenler daha çok
Kabardey yöresinde yaşayan
kardeşlerimiz olmuştur. Seferbıy
hakkında çalışmalar yapmış bulunan
Kabardey yazarları A. H. Hak'uaşe ile
R. H. Haşkhoj'u burada minnetle anmak
istiyorum. Şhalakho Abu'nun
yayınladığı monografide de ondan iyi
bir şekilde bahsedildiğini belirtmem
gerekir.
Bugün gençlerimize ulusal tarihimizi
öğretmemiz gerektiğini söyleyip
duruyoruz. Ama tarihimizi yapan
kişilerden bahsetme özgürlüğümüz
olmadan tarihimizi nasıl
anlatabiliriz? Ulusal tarihimizin
sayfalarından çıkarılıp atılan
insanlarımızı, boş kalan ve layık
oldukları yerlere yerleştirmezsek,
bizden sonraki nesiller bu boşluklar
için bizleri asla
bağışlamayacaklardır.
Ben pedagog-eğitimci, uygulayıcı,
Adige Ülke Yürütme Komitesi'nin Milli
Eğitim Bölüm Başkanı ve cemiyet adamı
olan, kültür, halk eğitimi, tarih,
etnografya, yurt bilgisi ve ulusal
geleneklerle ilgili bilimsel birçok
materyaller ortaya koymuş bulunan bu
kişiden daha çok bahsedilmesi ve
hakkında daha birçok şeyler yazılması
gerektiğine inanıyorum. Onun yaşamı
eserleriyle ilgili olan bu yazımı bu
konuda bir başlangıç sayıyorum.
SEAUH Seferbıy, 4 Mayıs 1887'de
Bğoşehable Köyünde dünyaya geldi. (Bu
köyün halkı daha sonra Türkiye'ye göç
etmiştir). Çalışmayı seven bir çiftçi
ailesinin çocuğuydu. Babası "Köpek
gibi çalışırsan bey gibi yersin"
şeklindeki atasözünü dilinden hiç
düşürmezdi. Çocuklarını da aynı
şekilde yetiştiren, eğitim ve
öğretimin önemini kavramış bir kimse
olan Seferbıy'in babası Hats'uts'e
onları okutmaya çalışmıştı. Önce bir
öğretmenden biraz Rusça öğrenen
Seferbıy 1899 yılında Mıyekuape
(Maykop) daki Dağlı (Gorski) okuluna
girdi. Bir süre sonra Kuban Kazak
Ordusu tarafından el konan bu okul bir
Mekanik-Teknik Okul haline
getirilmişti. 1903 yılına kadar burada
okuyan Seferbıy daha sonra sağlık
nedenleriyle okuldan ayrılarak
ailesinin yerleşmek zorunda kaldığı
Cambeçıye Köyüne döndü.
1907, yılında 20 yaşında bir genç olan
Seferbıy Kuban Öğretmen Semineri'ne
katıldı. O yaşa gelinceye kadar belli
bir politik dünya görüşüne sahip
olmuştu. "Kubanskaya kopeyka", "Gazeta
dlya vsekh" ve "Donskaya reç" adlı
gazeteleri okuyordu. Kendisinin
anlattığına göre Dağlı Okulu'nda
bulunduğu sırada Puşkin, Lermontov,
Krılov ve Tolstoy'un eserlerini de
okumuştu. Anılarında şöyle diyor:
"Okuduğum kitaplar bana Çar'ların
yürüttüğü politika ile mücadele etmek
gerektiğini anlatmıştı ama henüz
belirli bir politik idealim yoktu.
Rusya'daki köylü ve çiftçilerin
yaşamının dayanılamayacak kadar kötü
olduğunu kavramıştım. Kavradığım
ikinci bir husus ise Rus olmayan
milletlerin durumunun onlardan da daha
kötü olduğuydu".
Seferbıy, Kuban Öğretmen Semineri'nde
1907-1911 yılları arasında eğitim
gördü. Dünya görüşü de bu okul
yıllarında şekillendi. Daha ilk
günlerden başlayarak hem okulda hem de
okul dışında okumaya başladı. En çok
tarih, edebiyat ve etnografya
konularıyla ilgileniyordu.
Seferbıy, klasik edebiyatçıların
eserlerini iyi biliyor, en çok da
Puşkin, Lermontov, Krılov, Şevçenko,
Hetagkatı gibi yazarları seviyordu,
tarihi makaleler yada taslaklar
hazırlarken sık sık bu yazarların
eserlerine müracaat ediyordu.
"Çerkesler", "Unutulmuş Görev",
"Ölüler Pazarı", "Taçlı Cellatlar",
"Çalışmada Eğitimin Önemi" gibi
çalışmalarında da bunlardan
yararlanmıştır.
Seferbıy'in Çerkeslerin tarih,
etnografya ve kültürünü incelemeye
merakı da edebiyata olan ilgisinden
daha az değildi. Bu merakı ilk kez,
babasının misafir odasında toplanan
köy ihtiyarlarının sohbetlerini
dinlerken başlamıştı. Bu odada
Çerkeslerin geçmişi ve özellikle de
Kafkas-Rus savaşlarıyla ilgili çok şey
dinlemişti. 1914 yılında
Ekaterinodar'da kaleme aldığı
Koronovannıye palaçi" (Taçlı
Cellatlar) başlıklı yazısı bu konuyla
ilgilidir ve Kuzeybatı Kafkasya'nın
işgalinin ellinci yılı vesilesiyle Rus
Çarı Aleksandr II ile Osmanlı Sultanı
Abdülhamid II'nin Kafkasya ile ilgili
eylemlerini eleştirmek için
yazılmıştır. Çar'lığın politikasını
eleştiren bu yazının o tarihte
yayınlanamamış bulunması doğaldır.
Ancak tarihi gerçeklere değinen bu
yazının artık yayınlanması gerektiği
kanısındayım.
S. Seauh, halkının yaşamının her
alanıyla ilgileniyordu. Ancak onu en
çok üzen şey, özgürlüğü elinden alınan
Çerkes halkının kendine gelememesi
için, Çarlık memurlarının
gayretleriyle çağdaş eğitimden de
mahrum bırakılmakta olmasıydı. Sürekli
olarak bundan
yakınıyor, fertleri çağdaş eğitimden
ve bilimden yararlandırılmayan bir
halkın sonunda yok olup gideceğini
söylüyordu. Seferbıy'i Öğretmen
Semineri'ne gitmeye ve bir halk
eğitimcisi olmaya yönelten de bu
düşünceleriydi. Semineri bitirdikten
sonra Çerkes köylerinde pedagoji ve
eğitim konularında çalışmaya başladı.
1912-1914 yıllarında Mekhoş köyü
ilkokulunda, Penekhes, Şıncıy,
Tekhutemıkuay köylerinin okullarında
öğretmen ve yönetici olarak görev
yaptı.
Köylerde okullar açılması, bunlarda
anadilde eğitim yapılması, alfabe
düzenlenmesi, öğretmen kursları
açılması, Çerkeslerin daha yüksek
öğrenim görebilecekleri bir okul
açılması konularında önemli hizmetleri
oldu.
Seferbıy, Çerkes okullarında Rusça'nm
okutulması gerektiğini savunuyor,
kendisi de Rusça'yı iyi biliyordu.
Onun doğru görmediği şey, Çarlığın
yürütmekte olduğu Ruslaştırma
politikasıydı. Kafkasyalılara Rusça
eğitim veren okulların dayatılmasını
doğru bulmuyor, ulusal okullar
açılması ve buralarda anadilde eğitim
yapılması gerektiğini savunuyordu.
Seauh Seferbıy'in 76 yıl önce
savunduğu ve gerçekleştirmek için
savaşım verdiği bu gerçeği bizler
ancak bugün savunabilmekteyiz.
Seferbıy'e işte halk eğitimi ile
ilgili bu gibi görüşleri yüzünden
“nasyonalist” (milliyetçi) yaftasını
yapıştırdılar ve halkımıza bugüne
kadar onun adını bile etmediler.
SEAUH Seferbıy, Rus Çarlığının "inorodtse"
denilen "yabancı" topluluklara
uyguladığı eğitim politikası hakkında
şunları söylemektedir: "Anadilin
okutulmadığı bu okullarda etnografya,
ulusal tarih ve coğrafyanın
öğretilmesi bir yana, bunlara önem
bile verilmemektedir.
Öğrencilerin acımasızlık ve zorlamadan
başka bir şey görmedikleri bu
okullarda yapılan tek şey küçük
çocukları bir an önce Ruslaştırmaya ve
Hıristiyan dinine sokmaya çalışmaktan
ibarettir. Çocuklar bu okullara cahil
gelmekle kalmıyor cahil, olarak da
mezun oluyorlar".
1911-1916 yıllarında "Maykopskoye ekho",
"Kubanskiy kazaçiy listok", "Kubanskh;
(voyskoviye) oblastnıye vedomosti"
gibi yerel gazeteler ve "Kubanskaya
şkola" adlı dergide Kafkasya
Dağlıları'nın sorunlarıyla ilgili
yazılar da yayınlanıyordu. Aynı
yıllarda Petersburg’da "Zarya
Dagestana" (Dağıstan Şafağı") ve "Musulmanskaya
Gazeta" (Müslüman Gazetesi) adlı
gazeteler yayınlanmaya başladı. Bunlar
devrimci Bolşevik'lerden Habıy Sahid
tarafınca yayınlanıyordu. Gayesi
Rusya'da yaşayan Müslüman halkları
"uyandırmak" idi. Seferbıy, bu
gazetelerin yayınma tüm gayretiyle
katıldı. Bugün de gündemde bulunan ve
halkını en çok endişelendiren
sorunlarla daha o zaman ilgilendi.
"Düşünme Değil Barış", "Barışı Dert
Sağlamak Gerek", "Kahrolsun Başlık
Parası", "Verilen Kurban Yeter",
"Mideye Tapma "Çerkeslerde Genel
Oluşum", "Kuban Dağlılarının Rus
Okullarındaki Başarısızlıklarının
Nedenleri" gibi güncel konulan işleyen
makaleleri bu yıllarda yayımlandı. Tüm
makalelerinde Çerkes halkına düşman
olmayanların eğitime ve okula da karşı
olmamaları gerektiğini vurguluyordu.
Eğitimcilerin çoğu, dinin geniş insan
kitleleri üzerindeki otoritesini göz
önüne alarak eğitimde de ondan
yararlanmayı gerekli bulurlar.
SEAUH Seferbıy, kendisini dine vermiş
bir kişi değildi, bu bütün yazılarında
açıkça görülmektedir. Fakat o
akılcıydı ve mevcut durumu analiz edip
değerlendirebiliyordu: O sırada ülkede
insanları aydınlatacak, bilime
götürecek güçlü bir aydın kesim (intelligentsiya)
mevcut değildi. Din adamları ise çok
güçlüydüler. Bu nedenledir ki SEAUH
Seferbıy, eğitim sorunlarının din
adamları ve ülkenin dört yanına
dağılmış bulunan aydınların ortak
gayretleriyle çözülebileceğine
inanıyordu. Çünkü birincilerin halk
üzerinde büyük otoritesi vardı,
aydınlar ise Rus kültürünün iyi
yönlerini gerçekçi ve çabuk şekilde
ortaya koyma olanağına sahiptiler.
Fakat ne yazık ki, 1930'lu yıllarda
"dine karşı savaş veren Marksistler"
in Seauh'un bu düşüncelerini
onaylamaları beklenemezdi. Ulusal
okullar açılmasını ve bunların devlet
bütçesinden finanse edilmesini
savunan, alfabe hazırlayan bu adam
yerel yöneticilerin hışmına uğradı.
Çalışmaları zararlı bulundu ve
"aklının başına gelmesi için” çalışmak
üzere bir Kazak kasabasına gönderildi.
Seferbıy, Ekim devrimini yeni ve daha
iyi bir yaşam getireceği inancıyla
karşılamıştı. Çarlığın devrilmesinden
sonra Kuban yöresinde Kuban Ülke
Radası (Meclisi) oluşturulmuş
bulunuyordu. Bu yönetim yeni rejime
(Bolşevizm'e) karşı silahlı birlikler
kuruyor, Dağlılar (Çerkesler) de
bunlara katılıyorlardı. Seferbıy buna
şiddetle karşı çıkanlardan birisiydi.
Bu yolda pedagojik, aktüel ve
eğitimsel her vasıtadan
yararlanıyordu. Bunun yanında
arkadaşları olan Bjaş'o Aslanbeç,
Yunus ve Yusuf Kardeşler, Tsey
İbrahim, Şekh Kırımçeriy, Khuaj
Karbatır, Camırza Mecid, Hat'ene Sahid,
Hatoğoğko Mecid, Gut'ekule Davut gibi
kişilerle birlikte, Çerkesleri
Beyazlara katılmamaya ve silah
almamaya çağırıyorlardı. Seauh'un
arşivinde o günlerle ilgili ilginç
belgeler bulunmaktadır.
1918 yılında Kuban yöresi yeniden
Beyaz'ların eline geçtiğinde, Sovyet
rejimini desteklemiş bulunan A. Bjaş'o,
İ. Tsey, N. Tsey, K. Şekh, K. Khuaj,
M. Camırza ve SEAUH Seferbıy'un da
idamlarına karar verilmişti. Bu
kişiler aylarca kaçak gezdikten sonra
birçok köylünün araya girmesi ve
ricalarıyla haklarındaki ölüm cezası
kaldırılmıştır.
Sovyet yönetimi başlangıçta Seferbıy'i
işini iyi bilen, içten ve sağlam bir
kişi olarak görmüştü. Bu nedenle
Sovyetlerin birçok toplantılarına
delege olarak seçiliyor,
seksiyonların, ispolkomların başına
getiriliyordu. Hakurinehable'de
yapılan Sovyetler toplantısında
Kuban'ın ve Adigey'in devlet ve sosyal
işleri için temsilci seçilmiş,
Sovyetlerin 10. Tüm Rusya
Toplantısı'na da delege olarak
gönderilmişti. Bu toplantıda Hakhurate
Şhançeriy, S. A. Zayeme, Tsey Salih (Şınçıy
köyünden), Hatko Mıçukh (Hatığujıkuay'dan)
da onunla birlikteydiler. Seferbıy,
Tüm Rusya Toplantısından sonra 30
Aralık 1922'de SSCB Sovyetlerinin
Birinci Toplantısı'nın çalışmalarına
da katılmıştı.
Ekim devriminden sonra, Seferbıy
profesyonel pedagoji bilgisini ve
gücünü çalışmalarına katma olanağı
bulmuştu. Bıkıp usanmadan Çerkes
köylerinde anadilde eğitim yapan
okulların açılması, anadilde ve Rus
dilinde yardımcı ders kitaplarının
hazırlanması, Çerkes öğretmenler
yetiştirilmesi, Adige alfabesinin
düzenlenmesi gibi konularda emek
verdi. 1919 yılında (Türkiye'den
gelmiş bulunan) İbrahim Hıdzetl'le
birlikte Arap harfleriyle bir alfabe
hazırlamışlardı. 1928'de okulların ilk
sınıflarında okutulacak derslerin
programlarını çıkardı, 1929'da İkinci
Sınıflar İçin Okuma Kitabı'nı, 1927
vel928 yıllarında Kube Şaban ile
birlikte "Çerkes Bukvar" ve "Adıghe
Bukvar" adlı kitapları yayınladı.
Bukvar'dan (alfabe) sonra okunacak
kitabın ilk bölümünü 1924 yılında
Moskova'da yayınlamıştı. 1929 yılında
onun ikinci bölümünü de çıkardı.
1927'de Z. Troitskaya ve E.
Urusbayeva'nın yardımlarıyla
hazırladığı "Russkiy yazık v gorskoy
şkole" (Dağlı Okullarında Rus Dili)
adlı kitap, SEAUH Seferbıy'un en
önemli eserlerinden biri sayılmalıdır.
Dağlı (Kafkasya) okullarında Rus
dilini öğretmek için hazırlanmış olan
bu ilginç eser bugün bile
yararlanılabilecek hususlar
içermektedir.
Seferbıy, tüm söylediklerinde ve
yazdıklarında okullarda anadilin
okutulması gerektiğini
vurgulamaktadır. Rus Çarlığı'nın
okullara da yansıyan, halkları
birbirine karıştırarak yok etme ve
Ruslaştırma politikasını hiçbir zaman
onaylamamış ve daima eleştirmiştir.
Okullarda anadillere izin verilmemesi,
herkesin Rusça eğitim görmesi
şeklindeki bu uygulama Ekim devrimine
kadar okullarda süregelmişti. Bu tarz
okullara karşı çıkan, dil ve
kültürümüzü yükseltmeye çalışan böyle
bir kişiye eğer "milliyetçi" deniyorsa
bugün onun gibi düşünenlerin hayli
çoğalmış olduğunu söyleyebiliriz.
Bugün ulusal okullarımızı geliştirmeye
çalışan bizler, Seauh gibi insanlara
her zamankinden daha çok muhtacız.
SEAUH Seferbıy, son günlerine kadar
Krasnodar kentinde yaşadı, 1966
yılında öldüğünde, ailesinin yaşamış
olduğu Cambeçıye köyüne götürülerek
orada gömüldü.
|