...................
...................
ÇERKES ULUSAL SORUNU ve DÖNÜŞÇÜLER

Yalçın Karadaş (Anzor K'eref)

                         
...................
 
...................
Çerkes halklarının sorunları anavatan Kafkasya’da ve 19.yy sonlarında acımasızca sürüldükleri diaspora ayağında, tüm yakıcılığıyla devam etmektedir.

Yok oluş gerçeğine direnmeye çalışırken, varlığımızı sonsuza dek sürdürebileceğimiz anavatanımızdaki mevcut ve artan sorunları, yükselen ‘’anti-demokratik, uniter Rus devleti" politikalarını yok sayarak; pasif ve gerçekçi olmayan, dünya dengelerinden habersiz, altyapısı kasıtlı olarak tamamlatılmayan; içinde yer aldığımız ülkelerdeki demokratik sivil yapılarla dayanışmayı yok sayan, sözde "dönüş" propagandalarıyla çözebileceğimiz yanılsamasına bir an önce son verilmelidir.

Çünkü bu tarz bir "dönüşçülük" sadece Rusya’nın emperyal politikalarına, Türkiye’nin anti-demokratik yapısının devamına hizmet ediyor ve ne yazıktır ki, ek olarak, Kuzey-Batı Çerkeslerini diğer Kafkasyalılardan ayıran yapı önerisi, direk olarak, en büyük diasporik güce sahip olan Adige-Abhaz halkının pasifizasyonuna ve kardeş halklarla dayanışmasının engellenmesine yol açmaktadır.

Bu durum, Rusya’nın uniter yapıya bürünmesi, Rus olmayan halkların yavaş yavaş yok sayılması; haksız savaşlar ve soykırımların süregelmesi vs. olumsuzluklarda, gerek anavatandaki bir avuç kalmış ve parçalanmış Adige'nin, gerek sayıları milyonlarla ifade edilmesine karşın, nüfusuyla orantılı bir eylemi asla olamayan diaspora Adigelerinin, Rusya ve içinde bulunduğumuz ülkelerin demokratik sivil güçleriyle dayanışmasının, baskı unsuru olmalarının onunu kesmelerinde, uniter Rusya ideologlarının ekmeğine yağ sürmektedir.

Bu, aynı zamanda anti-demokratik yasalarla idare edilen ve asimilasyonu hızla yaşayan Türkiye’deki Çerkesleri pasifleştirmekte, körü körüne devletçi kılmakta ve hiçbir ayrıcalık görmeden, başka kesimlerce "devletin işbirlikçileri" etiketini yememize, hedef gösterilmemize neden olmaktadır.

Artık bu tarz dönüşçülüğün ulusal bir halk hareketi ve hak alma hareketi değil, işbirlikçi, pasifist, hiçbir karşılık almadan, körü körüne Rusya ve Türkiye’nin bekasına hizmet eden bir ideolojiye dönüşmekte olduğu görülmelidir...

Bir "dönüşçü" olarak, bir "demokrat" olarak, dinlere ve tüm kültürlere saygılı bir "aydın adayı" olarak, bu propagandaları yapanlara itiraz ediyorum.

- Halk (yönetimler değil; halk) öyle istiyor diye -ki öyle istemediği de açık-, ulusal demokratik tüm haklardan yoksun olarak,
- Halk öyle istiyor diye, ilelebet Rusya içinde,
- Ve yine halk öyle istiyor diye, üçe-beşe bölünmüş sözde cumhuriyetler halinde,
- Halk öyle istiyor diye şu anki belirsiz halimizle, hiçbir ulusal-demokratik hakkımız
olmadan, hızla asimile olarak Türkiye’ye hizmet etmeye, bir aydının evet demesi, yanlışlara göz yumması mümkün mu?

Böyle yaşamak isteyenler varsa, yanlışlara sessizce destek verenler aydınsa, buna sözümüz olamaz.

Ancak, ne verilirse onunla yetinilen bir anlayıştan uzaklaşılarak; "ulusal demokratik haklar için barışçı mücadele" ve "kardeş halkların katline seyirci kalmadan", ateist bile olsak atalarımızın, insanlarımızın dinine sövdürmeden, ülkenin ekonomisinde en diplerde yer almadan, "insanca" yaşamak istiyorsak, muhalefeti geliştirmeli, birlik ruhunu yükseltmeli, demokrat güçlerle işbirliği yapmalı ve inadına "anavatan-diaspora ilişkilerini en üst düzeye" çıkartmalıyız.

Anavatan dışından eleştirileri "hariçten gazel okuyanlar" ve "savaş kışkırtıcıları" diye dezenforme edenlere ve bugüne kadar kendimiz de dönüşçü olmamıza karşın, kafalara sokulan bu "yanlış tanımlanan dönüş" fikrine yıllar önce itiraz etmemize neden olan bu "pasifist", "işbirlikçi" ve yine de belki "safça bir iyi niyet”le yaklaşan dönüşçü aydınlarımıza da "demokratım" diyen, "dindarım" diyen ya da hiçbir şeyi adının önüne koymayan halkımın aydınlarına ve aydın  adaylarına bu açık bir çağrıdır.

Bu sayfalarda da başka ortamlarda da "düşünenlerin çözüm önerilerini" beklemek en doğal hakkımız.

Akın akın sevinçle özgür ve demokratik anavatanlarına dönenlere, o güzel günlere kim itiraz edebilir ki?

Kaç kişi dönerse dönsün, diaspora gerçeğinde hep varlığı sürecek olan insanlarımızın ulusal-demokratik haklarını elde edebilmek adına da kimlerin  projeleri varsa, doğruysa desteklemeye kendi adıma söz veriyorum.

Diyalog ve dayanışmadan sürekli kaçanlar; varları yok sayanlar, siz de bizi anlayın ve başka noktalardan hareketle de aynı noktaya, belki daha çabuk, daha acısız ulaşılabileceğini artık kabul edin.