Sovyetler Birliği’nin petrol
üretiminin % 70’i Azerbaycan’dan karşılanıyordu...
1860′dan sonra dünya ülkeleri sanayisinin büyük ölçüde petrole
bağlı hale gelmesi petrolün önemini daha da artırdı. Talebin
artması sonucu tüm dikkatler Baku’ye toplandı. 19. yüzyıl sonuna kadar
Azerbaycan’dan çıkarılan petrol dünya üretiminin yarısına
eşitti ve mevcut petrol şirketlerinin sayısı 150’den fazlaydı.
Rathschild kardeşlerin Hazar ve Karadeniz Petrol sanayisi ve
Nobel kardeşlerin kurmuş oldukları “Nobel kardeşleri” petrol
şirketleri başlıca örneklerdir. Bu dönemde Baku ile Batum
arasında petrol boru hattı döşenmeye başlamıştı. Her türlü
yeni teknolojiler kullanılıyor, 1915′de benzin bile
üretiliyordu. Bu faktörlerin etkisiyle Kafkasya önemli bir
nokta haline gelmişti.
Dünyayı yeniden paylaşmaya girişen devletler I. Dünya
Savaşı’nın başlamasına neden oldular. 19. yüzyıl sanayileşme
hareketleri sömürgeciliği gündeme getirdi ve savaşın başta
gelen nedenlerinden biri olan ham madde arayışı Almanlar ve
Antanta devletlerinin Kafkasya’ya olan ilgisini daha da
artırdı. Bir zamanlar Rusya İmparatorluğu'nun işgalinde olan
bu topraklar şimdi boşta kalmıştı. Fakat bu zaman diliminde
Rusya’nın Kafkaslardan daha önemli sorunları vardı; iç
sorunlar ve kanlı devrim Rusya’yı iyice zayıflatmıştı. Batı
için petrol her şeydi, harbin kaderi petrole bağlıydı bu
yüzden, ne olursa olsun Baku işgal edilmeliydi. Almanlar ve
İngilizler Baku’ye doğru yola koyuldular. Almanlar Baku’ye
giremeseler de 1918 Şubatı İngilizler İran’dan hareket ederek
Baku’yü işgal altına aldılar.
I. Dünya Savaşı bitmiş, savaş zamanı milyonlarca ton petrol
çıkarılıp taşınmıştı. Nihayet 1918 mayısı Azerbaycan
Cumhuriyeti bağımsızlığını ilan ederek özgürlüğüne kavuştu.
Savaşlar petrol sanayisini felç etmişti. Azerbaycan büyük
zarar görmüş petrol sanayisini yeniden kurmak istese de
başarısız oldu. Ekonomi ve siyasi krizler, Kızıl Ordu’nun
Baku’deki katliamları yeni cumhuriyeti dağıttı. Bu devirde
petrol için verilen savaşlar, petrol şirketleri arasındaki
çekişmeler tarihi topraklar üzerinde yurtlarını kurmuş olan
Azerbaycanlılar için bir ıstıraptı. Hürriyetleri elden gitmiş
halkın masum kanı akıtılıyordu.
Rusya Kafkasya’nın kaybını kabullenememekteydi. 1920 Nisanında
Baku ve tüm Kafkasya Rus ordusu tarafından işgal edilerek
Sovyetler Birliği kuruldu. Bu zamandan itibaren devlet petrol
şirketlerine el koyarak 70 yıllık sömürüyü başlatmış oldu.
Sovyetler Birliği’nin petrol üretiminin % 70’i Azerbaycan’dan
karşılanıyordu. II. Dünya Savaşı zamanı bu seviye daha da
artarak savaşa her yıl ortalama 15 milyon ton petrol
gönderildi. Kafkasya Almanya’yı da çok cezbetmekteydi. 1942’de
Hitler, Karadeniz'le Hazar Denizi arasında bulunan Kafkasya
petrol yataklarını ele geçirmeyi hedefledi ama başarılı
olamadı. Sovyetler Bakü petrolü sayesinde II. Dünya Savaşını
kazandı.
Sovyetler Birliği’nin 1991’de resmen dağılması ve birliği
oluşturan ülkelerin bağımsızlığını elde etmesi ile siyasal ve
ekonomik sorunlar da başlamış oldu. Azerbaycan da bağımsız
olmuştu. Siyasi ve ekonomik sorunlardan başka, askeri
başarısızlıklar Karabağ’ı Azerbaycan’dan kopardı. “Siyasi
bağımsızlık iktisadi bağımsızlığa dayanır” prensibini
düşünürsek siyasi sorunları çözmek için, ekonomik kalkınma ve
büyüme mutlaktı. Gözler yine petrole yöneldi. Yeni Dünya
Düzeni'nin ilan edildiği doksanlı yıllarda, dünya enerji ve
petrol kaynaklarının el değiştirmesi ve yeniden bölüşülmesi
başlamış oldu.
Azerbaycan, petrolü dünya pazarlarına çıkarmak için yeni
yollar arıyordu. 1992-1993 yılında Baku petrolünü dünyaya
pazarlayacak petrol şirketleriyle anlaşmalar yapılır.
Bağımsızlığının ardından Azerbaycan’la Ermenistan arasında
savaş başlar ve bu yüzden tüm anlaşmalar iptal edilir. Yalnız
savaş durdurulduktan sonra petrol yeniden gündeme geldi.
Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev uzun süre büyük petrol
şirketlerinin yöneticileri ile önemli görüşmeler ve anlaşmalar
yapar. Araştırmalar zamanı bölgedeki real petrol miktarı 34
milyar varil, tahmin edilen miktar ise 260 milyar varil olarak
belirlendi. Mevcut olan Baku-Supsa ve Bakü-Novorossisk petrol
boru hatları yeterli değildi. Düşünülen, Hazar’dan çıkarılacak
olan petrolü Türkiye üzerinden pazarlamak projesiydi.
Baku’den başlayacak hat, Türkiye’nin Akdeniz limanındaki
Ceyhan’da sona erecekti. 1994 yılının Eylül ayında “Asrın
projesi’’ olarak adlandırılan Baku – Ceyhan petrol anlaşması
imzalanır. Ama bu önemli hattın inşasına bir türlü
başlanamadı. 1998’de Ankara Deklarasyonu imzalanır ve ABD,
Türkiye, Gürcistan, Kazakistan, Azerbaycan, Özbekistan Baku -
Ceyhan boru hattına olan desteklerini ilan ederler. 1999
yılında hatla ilgili çok önemli gelişmeler olur.
İstanbul’da Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Örgütü konferansı
düzenlenir. Konferansta boru hattının ismi Baku – Tiflis –
Ceyhan (BTC) olarak adlandırılır ve konferansın ardından BTC
hattı ile ilgili konularda bir hızlanma yaşanır. BTC’nin
2000’de mühendislik çalışmaları ve 2003 yılında da resmen
temeli atılarak inşasına başlandı. 2 yıl içerisinde inşası
tamamlandı ve Ceyhan’dan ilk petrol sevkıyatı 2006 yılının
mayıs ayı içinde gerçekleştirildi. 1770 km uzunluğundaki hat 4
milyar dolara maloldu. Yılda 50 milyon ton petrol taşıyacak
projenin yüzde 30 finansmanı taraflarca, yüzde 70'i ise
uluslararası finans kuruluşları ve ticari bankalarca
karşılandı. BP Exploration Ltd, SOCAR, UnocalLtd, Statoil,
TPAO, Agip, TotalFinaElf, Itochu Inc, Inpex,
ConocoPhillips pay sahibi olan şirketlerdir.
Azerbaycan için BTC son derece önemlidir. Bütçe gelirinin
yaklaşık % 60’ı petrol ihracından gelmektedir. Devletin toplam
ihracı % 90 petrol. Göstergelerde olduğu gibi ekonomi çok
büyük oranda petrole bağlıdır. Petrolü dünya pazarına çıkarak
boru hatları ise son derece büyük öneme sahiptir. BTC boru
hattı artık ekonomik olmaktan çok siyasi bir pozisyona
sahiptir. Gürcistan yeterli doğal kaynağa sahip olmadığından,
topraklarından geçecek olan BTC hattı ekonomik olarak çok
önemlidir. Bu proje ile Gürcistan bütçesi de çok büyük gelir
elde edecek.
2001 yılında yaşanan ekonomik krizden sonra toparlanmaya
çalışan Türkiye enerjisi konusunu da gündeme getirdi. Türkiye
enerji ihtiyacı olarak dışa bağımlı bir ülke. Petrol
tüketiminin yaklaşık %90’ını ithalat ile karşılıyor. BTC’nin
Türkiye’ye sağlayacağı avantajlar.
- BTC ile jeopolitik üstünlük elde eden Türkiye, Ceyhan’ı bir
enerji merkezine dönüştürmeyi ve BTC ile üretici ülkeler ve
tüketici ülkeler arasında enerji koridoru oluşturmayı
hedeflemektedir.
- Boğazlar için en önemli sorun olan tanker trafiği, BTC ile
en aza indirgenecektir.
- En önemlisi avantaj ise Ortadoğu petrolüne alternatif
oluşturulması.
Petrol, 100 yılı aşkın zamandır bir ekonomik ve siyasi güç
kaynağı oldu. Karadeniz ile Hazar Denizi arasında uzanan ve
cennet görünümü veren Kafkasya’da petrol uğrunda
gerçekleştirilen savaşlar bu topraklarda çok canlar yakmıştır
ve unutulmamalıdır ki, petrol yüzünden dünya haritası pek çok
kez değişikliğe uğramıştır.
|