|
|
................... |
|
................... |
DOĞU KAVRAMI
ETRAFINDA BİRLEŞMEK |
İbrahim Ülger
www.ibrahimulger.com |
|
|
................... |
|
................... |
İnsanımız bin bir parça olmuş, kendisini kemirip duruyor. Biri
diğerine saldırdıkça küçülüyor, küçüldükçe saldırganlaşıyor.
Kaybeden hepimiz oluyoruz. Kaybetmek isteyenlere sözümüz yok.
Binlerce yıl, onlarca uygarlıklara beşiklik etmiş, büyük
uygarlıklar kurmuş bir toplumun ferdi olarak, kısır döngü
içinde dönüp durmak beni kahrediyor.
Kısır tartışmalar, üstünlük taslamalar, kutuplaşmaların kime
yararı var. İnsanlık değişik evrelerden geçerek bugünlere
gelmiş, isimler farklı olmuş. Gün gelecek şimdi tartıştığımız,
övündüğümüz veya utandığımız kavramlar unutulacak. Yeni
söylemler yeni isimler bulunacak.
O halde evreni, dünyayı, ülkeyi, milleti, dini, mezhebini
sevenler. Adı ne olursa olsun, iyiden, güzellikten, büyümeden
yana tutum almak zorundadırlar. Kör inatlaşmaların, üstünlük
tartışmaların veya dışındakileri aşağılamanın hiç bir inanca,
millete, düşünceye yararı olmadığı gibi o düşünceyi küçültür.
Yaralar. O halde bulunduğu yeri gerçekten sevenler ona layık
olmalıdırlar. Layık olmanın en önemli kıstası ise isimlere
takılmak, biçimle uğraşmak değil, olanı büyütmek, özü
yaşatmaktır.
'’Elhamdülillah Müslüman’ım'’ demekle Müslüman olunmaz.
Müslüman olmanın olmazsa olmaz koşulu; paylaşmak, sevgiyi
çoğaltmak, adaletli olmak, kötülük yapmamaktır. Hz. Muhammed
bu yaklaşımla büyüdü, genişledi. Milyonlarca insanın kalbini
kazandı. O halde gerçekten İslamiyet’e gerçekten inananlar,
öncü olmalı, Hıristiyan’ın, Musevi’nin, Budist’in, ateistin
gönlünü kazanmalı, adil olmalı ki gerçek Müslüman olsun.
'’Ben Türk’üm’' demekle Türk olunmaz. Türk olmanın olmazsa
olmaz koşulu büyük uygarlıklar kurmak, insanlara adil
davranmak, sorunlara çözüm bulmakla Türk olunur. Türk
büyükleri bu yaklaşımla büyüdü, genişledi ve yayıldı. O halde
gerçek Türk, Kürt’ün, Ermeni’nin ve diğerlerinin gönlünü
kazanmalı, onlara ağabeylik yapabilmeli ki, gerçek Türk olsun.
Fatih Sultan Mehmet böyle imparatorluk kurdu, büyüdü.
'’Ben Hıristiyan’ım’' demekle Hıristiyan olunmaz.
Hıristiyanlık İsa'nın şiddete karşıtlığını yaşatmakla mümkün
olunabilir.
'’Ben demokratım’’, ‘’sosyalistim’' demekle demokrat olunmaz.
Demokratlık dışındakilere saygıdır, sevgidir, paylaşımdır.
'’Ben devletim’' demekle devlet olunmaz. Devlet vatandaşıyla
bütünleştiği onları koruduğu oranda devlettir.
Bulunduğumuz yer, kültür, millet, mezhep, inanç ne olursa
olsun bunlara saygı duyarak geliştirerek, ortak kavramlar ve
ortak değerler etrafında birleşerek yaşayabiliriz. Başkasını
koruyarak kendi varlığımızı sürdürebiliriz.
Biçimler üzerinde fırtına koparmak, sorunları otorite ile
çözmek, çözümsüzlük yaratır. Asıl olan biçim değil özdür. Öz
ise, gelişmiş modern sistemler kurmaktır.
O halde kendi kimliklerimizi koruyarak, ortak paydalarda
buluşabiliriz. Bu nedenle Doğu kavramı birleştiricidir.
Kökleri çok derinlerdedir. Nasıl ki, bir yığın devlet 'Batı'
kavramı etrafında birleşmiş ise bizler de ‘’Doğu’’ kavramı
etrafında birleşebiliriz. Doğu kavramı birleştirici
çözümleyici olmalıdır.
Duygu, kalbe yönelmeli, mantık gerçeğe uygun davranmalıdır.
Şiddeti değil, sevgiyi yeşermeli, kuşkusuz yer yer nefsi
müdafaa (otorite) de gerekir. Ancak bu amaç değil araç olmalı.
Müslüman doğulu, Fars doğulu, Türk doğulu, Hıristiyan doğulu,
Kürt doğulu, Kafkaslar doğulu, Ruslar doğulu, Azeriler doğulu,
Ermeniler doğulu, Balkanlar doğulu, Akdeniz doğulu.
Doğu bir coğrafya değil, doğa ile bütünlük, değerlere
saygıdır. Batı’ya karşıtlık değildir. Doğu ışığın
kaynağıdır. Doğu, Batı'yı dengeler. Doğu bir
göz, Batı diğer bir gözdür. Doğu varsa Batı
vardır. Batı'da var olmalıdır. Tek başına Batı
karanlıktır. Tek başına Doğu karşıtsızlıktır. Ölüm
yaşama
dinamizm verir. Karanlık ışığın varlık nedenidir. Doğu’da
Batı, Batı’da Doğu vardır.
Doğu kavramı kimseyi rahatsız etmez. Doğu
düşüncesi doğaya üstünlük taslamaz. Doğu düşüncesi
saygıyı, sevgiyi huzuru ilke edinir. |
|
|
|
|
|
|
|