Diasporada yasayan
insanlarımızın, ağırlığı merkez sağ partiler olmak üzere
fazlaca derli toplu olmayan bir siyasi tercih dağılımı
içerisinde oldukları değerlendirmesinde bulunmak fazlaca
kötümserlik sayılmaz. Esasen bu durumun fazlaca
yadırganmaması da gerekir zira diasporada
yasayan Kafkasyalılara, yerleştirildikleri bölgelerde
yerel nüfusla aralarındaki en önemli ortak noktanın din olgusu
olduğu sürekli olarak empoze edilegelmistir. Bu olgunun
halklarımızın asimile edilmesi anlamında çok önemli işlev
gördüğü gerçeğini de önemine binaen belirtmeden geçemeyeceğim.
Özellikle Cumhuriyet sürecinde inanç olgusunu en fazla
sömüren kesimin sağ tandanslı partiler olduğu gerçeğinden
hareketle, diasporada yasayanların büyük bir çoğunluğunun
merkez sağ nitelikteki partileri destekledikleri
değerlendirmesinde bulunabiliriz. Nitekim bugünkü
yapılanmalar içerisinde de diaspora tarafından en fazla
desteklenen hareketin iktidar partisi olduğu
görülmektedir.
Söz konusu partinin Gürcü asıllı olduğu iddia edilen
genel başkanının iktidarda oldukları sürece Kafkas
diasporasını oluşturan halklara gerekli özeni gösterdiği
söylenemez.
Hatta Rusya Federasyonu’nun Abhazya'ya ambargoyu
kaldırdığı süreçte bile Türkiye’nin ısrarla bu
ambargoyu sürdürmeye devam etmesi, Abhazya Devlet Başkanı Sn.
Sergey BAGAPŞ' ın Türkiye’ye gelişine çeşitli
ayakoyunlarıyla izin vermemesi bölgedeki anlaşmazlığın esas
sorumlusu olan Gürcistan'ı açıktan silah ve para
vererek desteklemesi ve daha açık bir deyişle Çerkes
diasporasını yok sayması, üzerinde hepimizin çokça düşünmesi
gereken bir gerçekliktir.
Merkez sol partilerin diaspora örgütleriyle fazlaca
ilgilenmelerinin altinda yatan faktörlerden birisi de iktidarın
diasporayı önemsemiyor olmasını
kendi hanelerine fayda (oy) olarak yazma gayretleri olarak
algılamak gerekir.
Özellikle yerel seçimlerde diasporayı dikkate alan adayların
desteklenmesinin, yaşamsal kazanımların yerelden genele
taşınabilmesi için önemli bir fırsat ve altyapı
oluşturulmasına katkısı olacağı açıktır.
Diasporamıza ait iletişim kanallarında izlenildiği kadarıyla
bu konuda sağlıklı hiçbir çalışma yapılmamaktadır. Büyük
kitleye yapacakları tercih noktasında yardımcı olunmadığı,
hangi tercihi yapmalarının gerekliliği anlatılamamış olduğu
görülmektedir. Seçimlerin yerel olduğu, her bölgede
kendilerini temsil edebilecek en iyi tercihin yapılması
gerektiği iyi anlatılması gereken çok ciddi bir husus olarak
önümüzdedir.
Bu konudaki en önemli görev ise kuşkusuz kitle örgütlerimize
düşmektedir.
Gerçekleştirdikleri önemli aktivitelerle son zamanlarda ön
plana çıkan bazı örgütlerimize anlamsız saldırıların
yapılmakta olduğu da dikkatlerden kaçmamaktadır. Herkesin
yapıcılığı ön plana almasının zorunlu olduğu bir süreçten
geçmekteyiz.
Çok sayıda sivil toplum kuruluşumuzun katılımıyla İstanbul’da
gerçekleştirilen, Büyükşehir Belediye Başkan Adayı
sayın Kemal KILIÇDAROĞLU'nun açıklama ve
bilgilendirmelerine dönük etkinlik sonrasında bazı basın
kuruluşlarında yayımlanan “Çerkeslerin oyu X partiye
yönelecek” şeklindeki haberlere Kaf-Fed tarafından verilen
yanıt çok ilginç olduğu kadar düşündürücüdür de.
Örgütlerimizin insanlarımıza verdiği değeri ortaya çıkarması
bakımından da dikkate değer bir açıklamadır.
Özetle ne diyor Kaf-Fed yönetimi; “Bizler Federasyon olarak
halklarımıza herhangi bir partiyi, adayı ya da görüşü empoze
etmeyiz. Halkımız hangi partiyi, hangi adayı nasıl seçeceğine,
kimlerin kendi bölgesine daha iyi hizmet edeceğine kendi
özgür iradesiyle karar verir ve oyunu da bu yönde kullanır.”
İstanbul Kafkas Abhazya Derneği de bugün mail-boxlarımıza
düşen bir açıklamada birebir Kaf-Fed ile aynı
sözcüklerle olmasa da içerik olarak benzeyen cümlelerle
“üyelerinin hiçbir şekilde bir angajmana sokulmalarının söz
konusu olmadığını, herkesin kendi aklı ve mantığıyla
halklarımız için en doğru tercihi yapıp Kafkasyalılara
hizmet verecek adayları destekleyeceklerini ” belirtmişlerdir.
Kendini oluşturan varlık nedeni olan insanlarına böylesine
çağdaş ve demokrat bir tavırla yaklaşan kurumlarımıza
hepimizin özenli bir yaklaşım tarzı sergilemesi ve adaletli
değerlendirmelerde bulunması gereği açıktır.
Bizim önerimiz yıkmanın çok kolay yapmanın çok zor olduğu
gerçeğinden hareketle asılsız iddialarla teşkilatlarımızı
yıpratmaktan herkesin şiddetle kaçınmasıdır. Bu önerimiz
hiç eleştirmeyelim seklinde de algılanmamalıdır. Yapılan
yanlışlar varsa yapıcı olarak mutlaka eleştirilmeli, doğrular
ve çözüm önerileri anlatılmalı yıkıcı olunmamaya özen
gösterilmelidir.
Seçimlerde kullanacağınız oy hem korumanız gereken
namusunuz hem içinde yasadığınız beldeye, kente ve devlete
karşı vatandaşlık borcunuz hem de size hizmet verecek kendi
insanları seçme sansını yakalayabileceğiniz bir fırsatın
anahtarı niteliğindedir. Herkes klasik siyasi yaklaşımını
toplumsal çıkarlarımız açısından dikkate alarak yeniden gözden
geçirmek durumundadır.
AVRUPALI ÇERKESLER FEDERASYONU NELER YAPIYOR?
Avrupa’da yaşayan Kafkasyalıların oluşturduğu derneklerin
yönetenleri tarafından kurulan Avrupalı Çerkesler Federasyonu,
2008/ 2009 sezonunda klasik etkinlik olarak algılanan ve salt
folklorik özellikleri önceleyen etkinlik anlayışından
vazgeçerek Avrupalıların anladıkları dilden konuşmaya
başlayan bir dizi etkinliği yaşama geçirmişler, "artık
bizde varız" söylemini gerçek hale getirmişlerdir.
Bu değişimlerin sinyallerini epeydir alıyor ancak bu kadar
etkili bir uygulamanın böylesine hızlı bir biçimde yaşama
geçirilmesini de açıkçası beklemiyorduk. ACF aktivite
çeşitliliği ve yarattığı sinerjiyle gelecek günlerin daha
aydınlık ve etkinliklerle dolu olacağının sinyallerini de
vermiş oldu.
Düzenli hale getirilen Avrupa Parlamentosu’nda Çerkes Günü
etkinliğinin arkasından 8 Şubat 2009 tarihinde Hamburg
Etnografya Müzesi ile birlikte uluslararası bir konferans
düzenlenmiştir. Bu konferanslar sayesinde Kafkaslara bakış
açılarında yıllardır Gürcüler tarafından yapılan tek yanlı
propagandaların etkilerinin açıkça görülebildiği Alman
kamuoyunun biraz olsun farklı pencereden bakmaya
yönlendirebildiğini söylersek pek de fazla iyimserlik yapmış
olmayız.
Kuşkusuz bakış açılarında oluşmaya başlayan değişikliğin
bugünden yarına ülkenin her tarafına birden yayılamayacağı,
özellikle ülke politikasına yansımasının uzun yıllar alacağı
gerçeğini de peşinen kabul etmek durumundayız. Ancak Avrupa’da
yaşayan diaspora mensupları kendi ses ve görüşlerinin
Avrupa’nın tüm ülkelerinde ve tüm kurumlarında dillendiriliyor
olduğunu büyük bir keyifle izlemekte her geçen gün daha da
artan destekleriyle izlenen yolun ve yöntemin doğruluğunu
onayladıklarını göstermektedirler.
Yeni etkinlik
konsepti çerçevesinde 2009 yılı 21 Mayısında yapılacak anma
günü etkinliği Berlin Kuzey Kafkas Kültür Derneği’nin ev
sahipliğinde gerçekleştirilecektir. Uluslararası
katılımcıların da yer alacağı ve birkaç gün sürecek bu
etkinlikte Kafkasya ve sürgün gerçeğinin dünü, bugünü ve
yarınlara etkilerinin ele alınacağı bilgisini sizlerle
paylaşmak isterim.
Not:
Kafkasdiasporası
katılımcıları tarafından bu yılın " en iyileri" arasına Alman
Yeşiller Partisi Eşbaşkanı Cem ÖZDEMİR ve yazar olarak
da büyük usta Yaşar KEMAL'in seçilmeleri, halkımızın
doğru hedefler gösterildiğinde ne kadar güzel ve doğru
seçimler yapabildiğine iyi bir örnek teşkil etmiştir. Bu
vesileyle tüm Kafkasdiasporası emektarlarına, üyelerine ve
katkısı bulunan herkese teşekkürlerimi iletiyorum. |