|
|
................... |
|
................... |
YOK MU? YOK MU, BU
CEFAKAR VE ASİL MİLLETİN ONA SAHİP ÇIKACAK BİR ÖNDERİ? |
Remzi Timaç
28
Ağustos 2009 |
|
|
................... |
|
................... |
Bu cefakar ve asil milletin
binlerce yıldır yaşamadığı felaket kalmadı. Bu felaketleri;
asaleti, cesareti, üstün zekası, direnci ve gelenekleri ile
nüfusunu koruyarak atlattı. Ancak en son yaşadığımız "Büyük
Felaket"in (1864 Kafkas Soykırımı ve Sürgünü) üzerinden bu
kadar yıl geçmesine rağmen milletimiz halen toparlanamadı ve
kaybolma sürecini durduramadı.
Milleti ayakta tutmak, bu karanlık
tarih koridorunda kaybolmasına mani olmak en önemli görevdir.
Millet ayakta kaldıkça nerede olursa olsun, içindeki cevherden
önderlerini çıkarır ve varlığını sürdürür.
Büyük Felaket'in sonrası ve halen, esaret altında kalan
Kafkasya'daki mücadelemiz ayrı bir başlıktır. Bugün ise
öncelikli gündemimiz, Büyük Felaket sonrası en yoğun Kafkas
nüfusu barından Türkiye'de yapılması gerekenlerdir.
Türkiye'nin kuruluşunda tartışmasız olarak en önemli çabayı
sarfeden ve en önemli gücü teşkil eden Çerkesler, cumhuriyetin
kuruluşu sonrası, siyasi oyunlar ile elemine edilmiş,
bastırılmış ve yok edilmeye çalışılmıştır.
Bu süreçte dilleri, simgeleri, isimleri yasaklanmış, okulları
ve kurumları kapatılmış, iç sürgüne ve ayrımcılığa tabi
tutulmuş, kahramanları ve millet olarak sıfatları hakarete
uğramıştır. Oysa milletimiz bu topraklarda ve devlette, baştan
beri hep etkili olmuş ve öncülük etmiştir. Üstelik bu
sahiplenmemizin psikolojik zemini, yalnızca Osmanlı bakiyesi
bir nüfus olmaktan değil, bu topraklarda çok daha eski
soydaşlarımız ve atalarımızın (örneğin Hititler) yaşamış
olmasından kaynaklanmaktadır.
Dün de bu gün de yanlış işler peşinde koşanlar ise maalesef,
bugün görülmektedir ki, ne istiyorlarsa tek, tek almakta ve
tüm yaptıklarına rağmen cumhuriyet nezdinde ve daha da acısı
toplum nezdinde itibar görmektedirler.
Bu çözülmeye, göz göre, göre Türkiye sesini çıkartmıyorsa,
artık tarihten aldığımız derslerle bizim de bir itirazımız
olmayacaktır. İnsan kaynağımızı bu kadar gözü kara ve
hesapsızca heba etmenin sonuçlarını tarih bu millete
öğretmiştir. Bir kez daha milletimizin önceliklerini ikinci
plana atarak, onu olayların içinde ve maceraların içine
sürüklemek saflığına düşülmeyecektir.
Şimdi bizim meselemiz, geri dönüşü olmayacak şekilde bir
belirsizliğe sürüklenen bu coğrafyada, milletimize sahip
çıkmak, onun haklarını korumak ve geleceğini güvence altına
almak olacaktır.
Bu önemli virajda savrulmadan, nüfusumuzu muhafaza
edebilirsek, gerisini millet getirecektir. Ancak nüfusu
koruyamazsak, “bu yeni gelenler” milletimize yarın, hayal bile
edemeyeceğimiz şeyleri yapacaklardır.
Milletin haklarını talep etmenin, direnmenin ve almanın
zamanıdır. İşte, sorun burada gündeme gelmektedir ve
tartışmaya açacağımız konu da budur; Çerkeslerin bunu yapacak
bir önderi (kişi veya kurumu) var mıdır? |
|
|
|
|
|
|
|