Ortaya çıkışları:
Birtakım görüşlere göre Siyah Abazalar Kolhidlerden türemedir
ama bunu tam bir gerçek olarak Kabul edemeyiz. Kolhidya’da
siyah bir nüfusun yaşamakta olduğuna ilişkin bir belge yok.
Bu siyahilerin Mısır Kıptileri (Koptlar) ya da Falaşlar,
Etiyopya Yahudilerinden türeme oldukları düşünülebilir. Abhaz
yazarı Dmitriy Gulia’nın “Abhazya Tarihi” adlı
kitabında, Abhazya ve Etiyopya yer adları karşılaştırılıyor.
Vardığı sonuca göre de, birçok yer adı örtüşüyor: Bagada-Bagada,
Gumma-Gumma, Tabakur-Tabakur, vb. Yazar Maksim Gorki, 1927
yılında bu konu ile ilgileniyor, Abhazya merkezi seçim
komisyonu başkanı ve Abhaz yazarı Samson Çanboy ile görüşüyor.
Birlikte Adzbu köyüne gidiyorlar, köydeki en yaşlı siyahiler
ile görüşmeler yapıyorlar. Köylülerin anlattıklarını
değerlendiren Maksim Gorki’nin, Etiyopya’ya ilişkin
görüşleri derinleşti.
Öyküler:
Abhaz zencilere ilişkin değişik öyküler bulunuyor. Bunlar
arasında İvan İsakov’un Nikita Kruşçev’e
gönderdiği yazı da bulunuyor. Yazıda anlatıldığına göre, esir
taşıyan bir Osmanlı gemisi büyük bir fırtınaya yakalanıyor ve
gemi Abhazya sahillerine vuruyor. Şimdiki Siyahi Abazalar da
gemiden sağ kurtulmuş olanların torunları. Öykü, geminin
buraya
-Karadeniz’e- geliş nedenini ise, açıklamıyor. Başka bir
anlatıda da Nartların Afrika seferinden yüzlerce kişi
eşliğinde, -Abhazya’ya değin- uğurlandıkları söyleniyor. Bu
gelenler dönmediler ve Abhazya’da kaldılar. Üçüncü öyküye
göre, Zenci Abhazlar, I. Petro’nun (Пётр Великий)
hizmetinde idiler. I. Petro/Deli Petro, Arapları Rusya’ya
getirtiyordu. Devletin kuzeyde olan merkezi St. Petersburg’un
serin havasına alışamayanları Petro, Abaza beylerine
satıyordu. Tarihçi İgor Burtsev’in yazdığına göre, I.
Petro’nun Abhazlara “hediye” olarak verdikleri de az değildi.
Tarih ve günümüz:
İvan İsakov’un
Kruşçev’e yazdığı yazıda Siyahi Abazalara Gürcü dilinde
şavi katsi (siyah insan) dendiği belirtiliyor. Çar’ın
Kafkasya bölgesi yöneticisi İllarion Vorontsov-Daşkov
da, I. Petro gibi silahlı birliklerine Zencileri de alıyordu.
Zenciler Çerkes elbiseleri (Цыехэр) içinde ona eşlik
ediyorlardı. Gagra’yı kuran Prens Aleksandr Oldenburski’ye,
Kafkasya’nın Karadeniz kıyılarında barınan toplulukların hepsi
bağlıydı. Siyahlar da buna dahildi. 19. yüzyılda Zenci
Abazaların tümü Abazaca konuşuyorlardı ve kendilerini Abaza
ulusundan sayıyorlardı. Dini inanışlarına ilişkin farklı
görüşler vardır. Abhazya’da Siyahi-Hıristiyan'la,
Siyahi-Müslümanlar ve Siyahi-Yahudiler yaşıyorlardı, bugün de
yaşıyorlar. Siyahi Abazalar üzüm ve mısır yetiştiriyorlardı.
Tkuarçala kömür ocaklarında ve Sohum’da değişik işlerde
çalışanları da vardı. Diğer Abazalar gibi, Siyahi Abazalar da
Rusça biliyor ve konuşuyorlar. Şimdi çoğu Kodor vadisinden
ayrılmış olarak Abhazya, Gürcistan ve Rusya’nın değişik
köşelerinde barınıyorlar.
Kanıtlar:
Abhaz Zencileri ya da bunların ataları üzerine değişik
anlatılar bulunuyor:
“Kolhidler, kanılarıma göre Mısırlıdırlar. Başkalarından
duymamdan önce, bunu anlamıştım. İlgi duyarak, durumu Kolhida
ve Mısır’da da soruşturdum. Mısır halkına ilişkin olarak
Kolhidlerin anıları daha fazla. Kolhidlerin tenleri siyah,
saçları da kıvırcık. Ancak bu kadarı yeterli bir kanıt olamaz.
Benzeri görünüm ve özellikler taşıyan başka halklar da var.
Ancak bir durumu daha önemli buluyoruz. Sünnet (хъитан)
geleneği olan üç ulus var: Kolhidler, Mısırlılar ve
Etyopyalılar” (Heredot. Tarih kitabı, 2001 baskısı).
“Tropik topraklara bayıldım. Gür otlar arasından küçücük evler
görünüyor, kapkara çocuklar koşuşturup oynuyorlar, kapkara
insanlar beyaz entariler içinde dolaşıyorlar. Zenciler
Abazalardan pek de farklı sayılmazlar, Abazaca konuşuyor, aynı
dine inanıyorlar”. Etnograf E. Markov, “Kavkaz” gazetesi,
1913.
Günümüze değin Abhazya dağlarında Siyahi Abazalar yaşamaya
devam ediyorlar. Abhazya’daki siyahi köylerindeki yaşam,
Afrika’dakilere göre çok daha kaliteli. Afrika’daki zenciler
yoksullar ve eğitimsizler. Siyahlar Abazalar ise kendi
kimliklerini koruyor ve diğer Abhazlardan uzakta olan dağlarda
yaşıyorlar. Okumak istiyorlar, kadınların okuma-yazma
bilmedikleri ve zorlu bir yaşam sürdürdükleri, Rusça bilen
gençleri tarafından söyleniyor”. Jozef Stalin’in kızı Svetlana
Alliluyeva. 1969.
“Abaza siyahileri ilk kez Sohum Sinagog’unda gördüm. Saçları
kıvırcık olan siyahi erkeklerle orada karşılaştım, gerçek
zenci tipinde idiler. Abazaca konuşuyorlardı. Arkalarından
birine sordum: “Bunlar Siyahi Yahudi midirler? Buralara
nereden geldiler?”. N. Orlv, “Alef” dergisi.
“Sovyetler Birliği’nde ne biçim bir yaşam sürdürüyorlar?
Sözünü ettiğin bu siyahi kişiler neye benziyorlar, diye sordu
ev sahibi. Sizi soruyorum, dedi Prens sofrada oturan
siyahilere bakarak.
Biz Siyahi değil, -Biz, Abaza’yız- yanıtını verdi ev sahibi
de. ”
Yazar Fazil İskander (Fazıl İskender), 1989.
Not: 1960’lar sonunda Sakarya/Hendek Soğuksu köyünde, bir
Abaza düğününde bir Zenci ile karşılaştım, Abazaca olarak
oraya buraya komut veriyor, gençleri yönetiyordu. “Bu kim,
Abaza mı, nereden geldi?” dedim, “Buralı, Abaza” yanıtını
almıştım. -HCY |