DİN derslerinden başörtüsüne
kadar, aslında yönetmeliklerle belirlenmesi gereken ikinci
derece konulara da yer veren tuhaf bir anayasamız var ve bu
anayasanın 24. maddesinde, "Din kültürü ve ahlâk öğretimi ilk
ve ortaöğretim kurumlarında okutulan zorunlu dersler arasında
yer alır" deniyor. Dersin adı, anayasada açıkça
belli: "Din kültürü ve ahlâk öğretimi", yani etik kurallar...
Ancak, ahlâk öğretimi "din ve ibadet dersi" hâline getirilmiş
halde, birçok okulda sıraların üzerine çıkartılan öğrencilere
namaz provası yaptırılıyor ve biz buna "ahlâk eğitimi"
diyoruz.
Bir aralar, gayrımüslim öğrencilere de sureler ezberletip
namaz kıldırmaya kalkan hocalar vardı, bu garabet uzun müddet
devam etti ve nihayet son buldu ama bir başka tuhaflık hâlâ
devam ediyor: Alevi öğrencilere Sünni akideleri belletiliyor
ve bunun "Anayasanın emri olduğu" söyleniyor.
Hükümetin başlattığı açılımlar serisindeki "Alevi açılımı"nın
gündeme gelmesinden sonra, öncelikle bu zorunlu din dersi
meselesinin nasıl çözüleceğini merak ettim. Zira, gerçek bir
açılımın ilk adımı, bence, her şeyden önce bu tuhaflığın
ortadan kaldırılmasından geçiyordu. Yine kanaatime göre,
konunun Alevilerin hükümete sunacakları talep listesinin en
başında yer alması lâzımdı, yani zorunlu din dersi
uygulamasının anayasadan çıkartılmasını istemeleri
gerekiyordu.
ALEVİLER KARARSIZMIŞ!
Biliyorsunuz, Alevi açılımı çerçevesindeki beşinci çalıştay
geçenlerde toplandı. Sonuç raporunun hazırlanmasından önce iki
çalışma daha yapılacak, kararlar daha sonra hükümete sunulacak
ve asıl pazarlık ve dolayısıyla da "açılım", o zaman
başlayacak.
Dün, işin içinde olan ve meseleyi iyi bilen bir arkadaşıma,
Alevilerin din dersleri konusundaki taleplerinin ne olduğunu
sordum ve "Alevi tarafında da kesin bir yok" cevabını aldım.
Bir grubun zorunlu din derslerinin tamamen kaldırılmasını
istediğini, bir başka grubun "Kaldırılmasın ve Alevi
öğrencilere bu derslerde Alevilik öğretilsin" dediğini,
bazılarının da henüz karar vermediklerini söyledi.
Yani, zorunlu din dersleri konusunda toplantılara katılan
Alevi temsilciler arasında şu anda bir görüş birliği yoktu ve
ne yapılması gerektiği konusunda onlar da kararsız idiler.
Tuhaflık, burada: Radikal bir karar ve değişiklik imkânı
gündeme gelmiş ama 1980'lerden buyana bir grup dışında hemen
her kesimin şikâyet ettiği, aleyhinde demediğini bırakmadığı
ve kaldırılması konusundaki demeçlerin birbirini takip ettiği
bu uygulama hakkında hâlâ tam bir görüş birliğine varılmamış.
Hiç kimse açıkça "Anayasanın bu maddesi iptal edilsin" demiyor
ve bu garip uygulama vârolduğu müddetçe gerçek bir "açılım"dan
bahsetmenin mümkün olamayacağı da açıkça telâffuz edilemiyor!
NEREDE, HANGİ AÇILIM?
Daha açık söyleyeyim: Türkiye'de hiçbir hükümet,
anayasanın din eğitimini zorunlu kılan maddesini değiştirmeye
yahut iptale tek başına cesaret edemez. Zira, işin ucunda bazı
çevreler tarafından "din dersini kaldıran hükümet" şeklinde
damgalanmak vardır ve böyle bir nitelemenin muhalefet
tarafından kararın ardından gelecek ilk seçimde gümbür gümbür
kullanılacağı da kesindir.
Meselenin anlayamadığım tarafı da bu, yani hükümetin yapmak
istemediği yahut istese bile yapamayacağı bir konuda, karşı
tarafın da kararsız olması ve sessiz kalması...
Tekrar edeyim: Gittikçe tuhaf bir hâl alan ve uygulaması
dersin hocasının anlayışına göre belirlenen zorunlu din dersi
komedisi konusunda zaten çok gecikmiş olan bir girişim
yapılmadığı ve karar alınmadığı müddetçe, hakiki bir açılımdan
söz etmenin imkânı yoktur. |