|
|
................... |
|
................... |
YENİ YIL
|
KUYOKO Nalbiy |
|
|
................... |
|
................... |
Yeni yıl hayır getirsin sizlere
uğurlu toplum. Onun dışında hayır getirecek şey kalmadı.
Kalmışsa da ben bilmiyorum.
Mutlu yıllar dostlar, arkadaşlar, tanıdıklar...
Hayırlı yıllar erkekler, kadınlar, dullar, taze gelinler,
kızlar gençler... Bekar olanlarınız evlensin, evli olanlarınız
boşanmasın. Hiç evlilik umudu
kalmayanlar evinde ses verecek bir canlı bulsun.
Hayırlı yıllar kötüler, akşamcıları, zamparalar, kötü
kadınlar, boş kafalılar, suçlular, hırsızlar...
Biliyorum, sizler de çok mutlu değilsiniz. Siz de payınıza
düşen yükü gücünüz yettiğince taşıyorsunuz. Ya sizler bizlere
katılın ya da bizleri de aranıza alın. Hangisi daha iyi imiş
bir görelim. Ne de olsa aynı halkın, aynı ülkenin
çocuklarıyız.
Yeni yıl hayırlar getirsin, siz Yeltsin'i seçenlere de
Zuganov’u seçmeyenlere de. İyi mi yapmıştınız bakın işte
yaptığınızı karşınızda buldunuz.
Yeni yılınız hayırlı olsun hissedarlar, iş adamları,
büfeciler, zenginler, yoksullar, ne onlardan ne de bunlardan
olmayanlar, kim olduğunu unutanlar...
Yeni yıl hayırlar getirsin çalışanlar... Tanrı emeğinizin
karşılığını versin...
Yeni yılınız kutlu olsun işsizler. İş aradığınız halde size iş
verilmiyorsa, size iş vermeyenler iş veremeyecek, işe
alınmayacak duruma düşer inşallah. Beddua ettiğimi sanmayın
sakın, sadece dilekte bulunuyorum ben...
Hayırlı yeni yıllar diliyorum sizlere neneler, dedeler...
Yaşlılığınız uğurlu olsun bu ülkede uğurlu gün kaldıysa eğer.
Yeni yılınız hayırlar getirsin sizlere de çiftçiler... Buğdayı
yetiştirip otla beslenmek zorunda bırakılanlar...
Yeni yıl sizlere de şans getirsin Bjedughlar, Chemguylar,
Shapsughlar, Abzeghler, Natuhaçler, Mamxıghler. Tanrı her
birinizi sade Adige yapsın.
Günlerden birinde yeni yıl armağanı ararken bir mağazaya düştü
yolum. Girdiğim mağazada insan kafaları satılıyordu. Kırışmış
yüzleri, kırpışan gözleri ile raflara sıralamışlardı.
Ederlerini gösterir etiketleri de üzerlerinde idi. Ederi 500
Some (Ruble), 300 Some... Bir başka etikette de kafaların
kimlere ait olduğu yazılıydı. Bakan, kaymakam, milletvekili,
müdür... Bir de benim senin gibilerden bir kaç kafa. Üzerinde
ederi yazılı etiketi olmayan, hakiki Adigece ile söylemek
gerekirse bézplatna (bedava’nın Rusça'sı).
- Peki bu kafaların sahipleri yaşıyor mu, diye sordum.
- Yaşıyor, dediler.
Çalıştıkları yeri öğrenip gittim. İşte masada oturuyorlar,
çalışıyorlar da... Hem de kafasız...
- İşler nasıl gidiyor, diye soruyorum birine.
- İyi gidiyor.
- Ama kafanız...
- Kafam mı? Sadece yorgunluk, sadece dertti bana. Saç tıraşı,
sakal tıraşı... Yüzünü, gerektiğinde saçlarını yıkayacaksın.
Dişlerini fırçalaman, çürüdüğünde tedavi ettirmen gerekecek...
Görme de azalacak zamanla, gözlük almak gerekecek... Kulaklar
ağrıyacak ilaç-milaç... Beyin büzülecek... Grip, nezle, baş
ağrısı... Neyime gerek bütün bunlar...
- Peki ama kafana hiç ihtiyacın olmuyor mu? Kafa olmadan nasıl
iş yaparsın?
- Eğer başsan kim anlayacak kafasız olduğunu? Neyine gerek
kafa... Hem kafalı olanlar değil mi bizleri engelleyip
duranlar...
Yaa... İşte böyle sevgili dostlar...
Yine de yeni yıl sizlere de uğur getirsin kafalı olmasına
karşın zengin olamayanlar...
Yeni yılınız uğurlu olsun diliyorum,
devrim ve karşı devrimlerin,
savaşların,
endüstrileşmenin,
kolektivizmin,
sosyalizm ve komünizmin
çalkaladığı, soyup soğana çevirdiği kişiler...
Bozulmaya yüz tutmuş but gibi, bir hayvan gibi pazara
sürülenler.
Düşünelim...
Çalışıyor muyuz yoksa eskitiliyor muyuz?
Çalıyor muyuz yoksa çalınıyor muyuz?
Şanslı bir grup muyuz yoksa bir mafya grubu muyuz?
Adige'yiz.
Atalarımızın bize bıraktıkları ile beslendik bugüne dek.
Biz çocuklarımızı besleyemiyoruz.
Yeni yılda bir tek şey diliyorum. Yöneticilerimiz (siaşhetétxer
siaşhe témıtıjınew, yejxeri lejenxew seri sağelejenew) bizleri
engellemeyi bıraksın... Kendileri de çalışsın beni de
çalıştırsınlar...
Yeni yılınız kutlu olsun önderimiz, şaşımız, kolsuzumuz,
topalımız, akıllımız. Önderlerimiz şöyle bir geriye baksalar
ya! Yıllar oldu artık onları izlemediğimiz. Kendilerinin
durduğu da çok oldu. Nerede şaşırdıklarını anlamamış, bakınıp
duruyorlar.
Yeni yılı kutlu olsun bizlerden önce kendilerine ahret
verilenler. Burada bizlere verilecek bir şey de kalmadı. Çok
yakında ahreti de rüşvetle satın almaya başlayacaklar.
Yeni yılda hayırlar bul koca dünya. Kalbimizce büyük
umutlarımızla, güzelimizle uyumlu, dilimiz ve bize kalan
mirasımızla yararlı bir yaşam sürelim. gündüzlerinizi ve
akşamlarımızı. Geride kalan geceleri, karanlıklara alışık
olduğumuz için bir şekilde atlatırız.
Kir silkelendiğinde temiz daha bir göze görünür. Onun için
herkesler kendisini şöyle bir silkelesin. Üzerimizde kurumuş,
vücutlarımıza yapışmış kirleri bir güzel döküp eski yıla
bırakalım. Döktüğümüz kirler birilerini engeller diye de
korkmayın sakın. Çünkü dünyada hiç kimse bizim ardı sıra
gelmeyeceği için kirlerimizi de kimseler göremeyecektir.
Bir şey daha eklemek isterim. Kim olursa olsun biri eve girse,
kapıya gelse, kapı önünden geçse ya da kapıda dursa da Adige
hemen ayağa kalkar. Sever ayağa kalkıp yer vermeyi. Hep
çekilip yeni gelene yer verdiği için, kendisine uygun
oturabilecek yeri kalmamıştır. (Peçe, tseçe, quepe
tsıpejıyem pesısıhe) uçta, kenarda, köşenin sivrisinde
sallanıp durur.
Şimdi bize doğru gelmekte olan bu yeni yıl, sadece bir
dakikalık yaşı ile kapımızı çalacak olsa Adige hemen ayağa
kalmak üzere davranacaktır. Ben acele etmeyelim diyorum.
Bizimle birlikte ayakta kalacak, bizlerle birlikte iyi
dileklerde bulunacak ve sonra başkalarına gitmek üzere yola
koyulacaksa ancak “Hoş geldin yeni yıl” diyelim... |
|
|
|
|
|
|
|