Kafkasya’nın Orta Kafkaslar adı
verilen, yüksek dağlarla kaplı bir bölgesinde, Kafkas
dağlarının buzullarından doğan ırmakların açtığı derin
vadilerde hayatlarını sürdürmekte olan Karaçay-Malkar halkının
hayat tarzlarını, toplumsal yapılarını, ekonomilerini ve
kültürlerini bu dağların oluşturduğu tabiat şartları
belirlemiş ve binlerce yıllık hayat tecrübesinden süzülüp
gelen âdetler, gelenekler Karaçay-Malkar kültürüne damgasını
vurmuştur.
Kafkas Dağları’nın oluşturduğu
hava şartları, yıllık kar ve yağmur yağış sistemi, karların
eriyip yaylaya çıkma zamanının belirlenmesi, yayladan köylere
iniş zamanının tespiti ve Kafkaslarda ağır geçen kış
şartlarına hazırlık gibi Karaçay-Malkarlıların günlük
hayatlarını yakından ilgilendiren iklim olayları,
Karaçay-Malkar halkının hayat düzeninin belirlenmesinde önemli
rol oynamıştır. İklim şartlarının toplumsal yapı üzerindeki bu
önemli tesiri sebebiyle, Karaçay-Malkarlılar Kafkas
Dağları’nın hava olayları üzerindeki etkisini yüzlerce yıllık
gözlemler sonucunda sistemli bir halk takvimi haline getirmeyi
başarmışlar ve hayat düzenlerini buna göre oluşturmuşlardır.
|
Dombay /
Karaçay KAFKASLAR |
Yeni yılın başlangıcını 21-22
Mart olarak kabul eden Karaçay-Malkarlılar, halk takvimlerinde
yılın bölümlerini, mevsimleri ve ayları çok ayrıntılı bir
biçimde birbirinden ayırmışlardır.
Karaçay-Malkar halk takvimine göre Mart ayı yeni yılın
başlangıcıdır. 21 Mart’a gelene kadar hava olaylarının seyri
ile ilgili önemli günleri şöyle belirlemişlerdir:
1) 17-25 Aralık- Toklu Toymaz Toguz Künle
Bu günler arasındaki 9 gün en kısa günler olarak sayılır.
Bu günlere “toklu toymaz toguz künle” (kuzu doymaz dokuz gün)
adı verilir. Bununla ilgili bir halk deyişi şöyledir:
Toklu toymaz toguz kün
Toklu catmaz toguz kün
Buz kaynathan toguz kün
Buz katdırgan toguz kün
Tang atdırmaz toguz kün
Kün carıtmaz toguz kün |
Kuzu doymaz dokuz gün
Kuzu yatmaz dokuz gün
Buz kaynatan dokuz gün
Buz donduran dokuz gün
Şafak söktürmez dokuz gün
Güneş aydınlatmaz dokuz gün |
(Malkonduyev 1996: 110).
Günlerin uzamaya başladığı
22 Aralık günü de bu günlere rastlar. Karaçay-Malkarlılar gün
dönümüne “korgazin” adını verirler. Halk inancına göre
“korgazin” döneminde hava nasıl olursa 22 Martta yani Nevruz
gününde de öyle olur.
2) 17 Ocak-28 Şubat- Kış Çille
22 Aralıktan 25 gün sonra, 17 Ocakta kışın en soğuk dönemi
başlar. 40 gün süren bu döneme Karaçay-Malkarlılar “kış çille”
adını verirler. “Çille” adı Farsça’da “kırk” anlamına gelen
“çil” (ﭼﻝ) sözünden gelmektedir.
Çille Ayları adını verdikleri Ocak-Şubat aylarının çabuk
geçmesi için Karaçay-Malkarlılar şu duayı ederlerdi:
Kış Çillele ogur bla keligiz,
Köb turmayın, ozub, ozub ketigiz,
Adamlanı, mallanı abçıtmagız. |
Kış Çilleleri kutlulukla
gelin,
Çok durmayıp, geçip, geçip gidin,
İnsanları, hayvanları bezdirmeyin. |
(Malkonduyev 1990: 92).
Karaçay-Malkarlıların “Ullu Çille” (Büyük Çille) adını da
verdikleri kışın bu en soğuk günleri için atasözlerinde şu
ifadelere rastlanır:
Çilleni cartısı ketdi, cıl kartaydı.
(Çille’nin yarısı gitti, yıl yaşlandı.) (Şamanov 1989: 19)
Çille üç aynı başın köredi.
(Çille üç ayın başını görür.) (Şamanov 1989: 19)
Çille’den sonra gelen üç günün adına “sarı tamız” denir. Onun
arkasından gelen üç günün adı yoktur. O sebeple bu günlere
“atsız künle” (adsız günler) denir. Onun arkasından gelen
dokuz güne Baldıracüz adı verilir (Şamanov 1989: 19). Bu ad
Arapça “kocakarı soğuğu” anlamına gelen berd-ül-acûz
(ﺒﺮﺪﺍﻠﻤﺠﻮﺰ) isminden gelir.
Baldıracüz günleri çok soğuk geçtiğinden, bir Karaçay-Malkar
atasözünde şöyle bir ifade yer alır:
Anda bol da mında bol, Baldıracüzde üyde bol.
(İster orada ol, ister burada ol, Baldıracüz’de evde ol.) (Aliyev
1963: 129)
Mart ayı Karaçay-Malkar kültüründe özel bir yer işgal
etmektedir. Karaçay-Malkarlılar Mart ayına değişik adlar
verirlerdi. Bunlardan biri “Totur ay” idi. Totur,
Karaçay-Malkar kültüründe avcıların, çobanların ve kurtların
tanrısıydı. Soğuk geçen Totur ayına güvenilmeyeceğini
Karaçay-Malkarlılar şu sözle ifade ederlerdi:
Totur ayına bazınma. “Totur (Mart) ayına güvenme.” (Malkonduyev
1990: 96).
Karaçay-Malkarlılar “Totur ay” dedikleri Mart ayının 22’sinde
“Teyrini eşikleri açıldı” (Gök Tanrı’nın kapıları açıldı)
diyerek bayram yaparlar, baharın gelişini kutlarlardı. Gollu
bayramı dedikleri bu şölen sırasında Totur’un taşı denilen
yerde kurbanlar kesip, Totur’un şerefine dans edip, şarkılar
söylerlerdi. Daha sonra da “tukum tamada” denilen “soy
başkanı” taşa dönüp şöyle dilek dilerdi:
Başıbızda-Kök Teyrisi
Tübübüzde-Cer Teyrisi,
Ala bizge boluşa
Amanlık etsek-ala bizge uruşa
Tilek tiley kelgenbiz
Kabıl etseng süyebiz
Baş urabız Toturga
Totur boluş halkınga |
Üzerimizde -Gök Tanrı'sı,
Altımızda-Yer Tanrı'sı,
Onlar bize yardım eder,
Kötülük yapsak-onlar bizi
azarlar
Dilek dilemeye geldik
Kabul etmeni istiyoruz
Baş eğiyoruz Totur’a
Totur yardım et halkına |
(Haciyeva 1988: 12)
Karaçay-Malkarlılar Süyünç ay (Sevinç ayı) adını da verdikleri
Mart ayını üç bölüme ayırırlardı. 1-9 Mart arasındaki günlere
“cabalak”, 10-20 Mart arasındaki günlere “cankoz”, 21-31 Mart
arasındaki günlere “avuz” adını verirlerdi.
Baldıracüz’den sonra gelen günlere ise şu adlar verilirdi:
Gurt: Böceklerin uyandığı zaman.
Cut: Yeni otların çıktığı zaman.
Kut: Otların büyüyüp yeşerdiği zaman. (Şamanov 1989: 20)
Cut adı verilen günler yılın son günleridir. Cut günlerinde
Karaçay-Malkarlılar evlerini temizler, elbiselerinin tozlarını
silkelerlerdi. Cut günlerinin bu eski şeyleri de beraberinde
alıp götüreceğine inanılırdı. Yılın son gününe “cıl avuşhan
kün” (yılın değiştiği gün) adı verilirdi. 22 Mart ile birlikte
“kut” günleri ve yeni yıl başlardı. Bu, Gollu Toy adı verilen
Nevruz bayramının da başlangıcıydı.
Temel geçim kaynakları hayvancılığa ve küçük ölçülerde tarıma
dayanan Karaçay-Malkarlılar baharı büyük bir özlemle
beklemişlerdir. Kafkas dağlarının en yüksek ve sarp
kısımlarında hayatlarını sürdürmek zorunda olan
Karaçay-Malkarlılar için baharın başlangıcı, önlerindeki zorlu
ve uzun geçecek olan kış aylarına hazırlık çalışmalarının da
başlangıcıydı. Bu sebeple, baharın gelişini ve yeni yılın
başlamasını özel törenlerle kutlarlardı. Ancak baharın
gelişini kutlayan bu törenlere kendi dillerinde Gollu, Teyri
Toy, Saban Toy, Hardar, Erirey gibi değişik adlar verirlerdi.
Nevruz adı onların dillerinde ve kültürlerinde yoktu.
|
Dombay Ölgen
Dağı / Karaçay KAFKASLAR |
“Gollu” adlı bereket tanrısının
şerefine Karaçay-Malkarlılar 22 Mart’ta yaşlı, genç, kadın,
erkek ve çocuklar toplanıp, tarlaların bereketli olması dileği
ile tarlaların kenarında şölen (toy) düzenlerlerdi. Bu şölende
bereket tanrısı Gollu’ya dua ederlerdi. Büyük kazanlarda
kurbanların etlerini pişirirler, boza, sıra gibi içkiler
içerlerdi. Bütün halk toplandığında içlerinden bir lider
seçerler ve ona “töreçi” adını verirlerdi. Töreçi kaval (sıbızgı)
çalmada usta bir kişi olurdu. Töreçi kavalıyla melodiler
çalmaya başladığında bütün halk kolkola girerek bir daire
oluşturur ve dans ederlerdi. Yoruluncaya kadar dans ettikten
sonra pişen kurbanlıkların etlerini yerlerdi. Bu şölen
sırasında güreş, at yarışı, taş atma gibi yarışmalar da
düzenlenirdi.
Gollu Toy adı verilen Nevruz şöleninde Karaçay-Malkarlılar
şöyle bir dua ederlerdi:
Golluga katışhanla
Aruvlukga tartışhanla
Kişilikde sınaşhanla
Entda bir ogurlu cıl keldi
Kartha caşha da hurmet berdi
Mamırlıknı künün kördü
Golluga ullu seyirsindi
Gollubuz keldi soluy-soluy
Oyunubuz boldu tolu-tolu
Caşıbız, kızıbız onglu boldu
Cürekleri kuvançdan toldu
Aman kılıknı keri koydu
İgilikni beri burdu
Karaçıgız tögerekge
Kurt, kumursha da uyangandı
Golluga bek kuvangandı
Bizni bla oyunubuzda cubangandı
Sözü bla söleşmese da
Közü bla körgendi
Aruvlukga akıl bergendi
Endi beri kelgenle
Mında halnı körgenle
Meni sözümü eşitgenle
Aytırıgım ma budu:
Kişilikge es buruguz
Elde oyun-külkü kuruguz
Bilmesegiz, bilgenden soruguz
Duniyanı ne sunasız?
Ol közüvdü har kimge
Caşav ülüşün berüvdü
Birbirin teng etib körüvdü
Colovçunu colda
Onovçunu onovda tanıtadı
Har ne aşhılıknı
Amanlıknı da közüv-közüv sınatadı
Cılathan, kuvandırgan da etedi
Caratadı, öltüredi
Sabiylikge kartlık keledi
Duniya ma alay keledi
Har zatnı davlaşsız etedi
Ma körügüz Gollunu-
Sav ming adam kelgendi
Oyunga kuvat bergendi
Biz Golluga cıyılsak
Kün da tohtab karaydı |
Gollu’ya katılanlar
Güzellikte yarışanlar
Yiğitlikte çekişenler
Yine bir kutlu yıl geldi
Yaşlıya gence de hürmet etti
Rahatlığın gününü gördü
Gollu’ya çok hayran kaldı
Gollumuz geldi dinlene-dinlene
Oyunumuz oldu dolu-dolu
Delikanlımız, kızımız kudretli oldu
Kalpleri sevinçle doldu
Kötü huyları geri bıraktı
İyiliği bu tarafa çevirdi
Baksanıza etrafa
Böcekler, karıncalar da uyanmış
Gollu’ya çok sevinmiş
Bizimle birlikte oyunumuzda eğlenmiş
Sözüyle konuşmasa da
Gözüyle görmüş
Güzelliğe akıl vermiş
Şimdi buraya gelenler
Burada vaziyeti görenler
Benim sözümü duyanlar
Söyleyeceğim işte budur:
İnsanlığa önem verin
Halkın içinde oyun-eğlence düzenleyin
Bilmiyorsanız, bilenden sorun
Dünyayı ne zannediyorsunuz?
O sırayladır herkese
Hayat payını vermektir
Birbirini eşit görmektir
Yolcuyu yolda
Yöneticiyi verdiği kararda tanıtır
Bütün iyilikleri
Kötülükleri de sırayla tecrübe ettirir
Ağlatır da güldürür de
Yaratır, öldürür
Çocuğa da yaşlılık gelir
Dünya işte böyle gelir
Her şeyi münakaşasız yapar
İşte görün Gollu’yu-
Tam bin kişi gelmiş
Oyuna sevimlilik vermiş
Biz Gollu şöleninde toplansak
Güneş de durup seyrediyor |
(Haciyeva 1988: 185-186)
Yeni yılın yani Nevruzun ilk
gününde “cıl avuşdu ögüzge iş tüşdü” (yıl değişti öküze iş
düştü) diyerek, o yıl tarlalarını sürecekleri öküzleri işe
hazırlayıp, özel bir itina ile beslerlerdi.
Nevruz günlerinde her evde yumurta pişirilirdi. Bu, toprağın
zenginliğini sembolize ederdi. Ayrıca ateşle ilgili pek çok
inanç ve gelenek de Nevruz günlerinde ortaya çıkardı.
Düzenlenen şölenler sırasında büyük ateşler yakılır ve
delikanlılar ile genç kızlar ateşin üzerinden atlardı. Eski
ocakların ateşlerini yeni ocaklara dağıtarak komşuluk
geleneğini sağlamlaştırırlardı.
Gollu Toy adı verilen Nevruz şölenleri sırasında, gece ile
gündüzün eşit olduğu 21 Mart gece yarısı halk toplanır ve
kışın sona erip, baharın başlamasını şu sözlerle beklerlerdi:
Bu kün keldi ese
Teyri erkin etdi deyse
Cuvuk teng da keldi, süyse
Oy kelgenbiz, kelgenbiz
Boza, sıra etgenbiz
Aruv cılga cetgenbiz
Köb algışla etgenbiz
Kölge kuvat bergenbiz
Kurmanlıkga ak
Tavukla kesgenbiz
Buzlab turgan tirmenleni
Tegeylerin eşebiz
Aruv kızlarıbızga
Cigit caşlarıbızga
Kart ammalarıbızga
Aksakal kartlarıbızga
Ullu Teyriden aşhılıkla
tileybiz |
Bu gün geldiyse
Gök tanrı izin verdi diyorsun
Akraba, eş-dost da geldi,
isterse
Oy, geldik, geldik
Boza, içki hazırladık
Güzel yıla ulaştık
Çok hayır duaları ettik
Gönüllere rahatlık verdik
Kurban olarak beyaz
Tavuklar kestik
Donmuş olan değirmenlerin
Parmaklıklarını örüyoruz
Güzel kızlarımıza
Yiğit delikanlılarımıza
Yaşlı ninelerimize
Aksakallı ihtiyarlarımıza
Yüce Tanrı'dan iyilikler
diliyoruz |
(Tavmurzalanı D.-Bayramkullanı
H. 1998: 168)
Nevruz gününün sabahında, şafak söktüğünde her evde tavuklar
kesilip, halk daire şeklinde toplanıp, bir erkek bir kız olmak
üzere kol kola girip dans etmeye başlarlardı. Bu dans
sırasında erkekler kırmızı gömlekler giyip beyaz başlıklarını
başlarına takarlarken, ellerinde tavuk kanatlarını tutarlardı.
Kızlar ise yeşil veya mavi elbiseler giyip, beyaz başörtüler
takarlardı, alınlarına tavuk kanı sürerlerdi (Tavmurzalanı D.-Bayramkullanı
H. 1998: 168).
Kış boyunca çalman adı verilen çitlerle çevrili yerlerde
beslenen koyunlar Nevruz günlerinde çitlerin dışına
çıkarılarak, yakılan ateşlerin dumanlarının arasından
geçirilirdi.
Karaçay-Malkarlılar bahar başında ilk gök gürlediğinde çeşitli
şölenler düzenler, bereket tanrılarından dilekler dilerlerdi.
Kurban etleri kazanlarda kaynarken, halk kazanların etrafında
dönerek bereket tanrısı Çoppa ve yıldırım-şimşek tanrıları
Eliya ile Şıbıla’nın şerefine şarkılar söylerlerdi. Onların
inançlarına göre bereket de, bolluk da o tanrıların elindeydi.
Baharda gökyüzü kararıp ilk defa gök gürleyip şimşekler
çaktığında köydeki kadınlar toplanıp yeni gelinleri ziyaret
ederlerdi. Yeni yeşeren otları bir kabın içindeki suya atarlar
ve bu suyu gelinlerin üzerine serperlerdi. Gelin de, çocukları
da bu yeni yetişen otlar gibi gelişsinler diye dilek
dilerlerdi. Gelinler de kadınlara çeşitli hediyeler
verirlerdi. Kadınlar bu hediyeleri bir uzun sopaya takıp, iki
ucundan iki kadın tutarak diğer evleri dolaşırlardı.
İlk şimşek çakıp yağmur yağdığında evlerin avlularında büyük
ateşler yakıp çocukları üzerinden atlatırlardı. İlkbaharda
gökyüzünde ilk gök kuşağı belirdiğinde “Teyribiz bersin aş
tatuv. Adam da mal da bolmasın bizge açuv” (Gök Tanrımız
versin aş-lezzet-insan da, hayvan da bize acı vermesin)
derlerdi.
Erirey eski inanışlara göre Karaçay-Malkarlılar’ın tahıl ve
tarlada yetişen mahsüllerin tanrısıydı. Bereketi temsil eden
Erirey ile birlikte, yer tanrısı “Davle” şerefine
Karaçay-Malkarlılar bahar başlangıcında, Gollu Toy adını
verdikleri Nevruz kutlamalarının hemen ardından, Çoppa’nın
Taşı denilen kutsal taşın yanında “Saban Toy” dedikleri bir
şölen düzenlerlerdi. Tarla işlerine başlamadan önce Erirey ve
Davle adlı tanrılara kurbanlar keser, dualar eder, tarla ve
mahsüllerine bereket vermelerini dilerlerdi. “Saban toy” adlı
şölen sırasında Çoppa’nın kutsal taşının etrafında dönerek
danseder, şarkılar söylerlerdi. Karaçay-Malkarlıların “Saban
Toy”da söyledikleri dualardan (algış) biri şöyleydi:
Cazıbız cavumlu bolsun
Küzübüz künlü bolsun
Kışıbız karlı bolsun
Acalıbız sabır bolsun
Istavatla mallı bolsunla
Batmanla ballı bolsunla
Egiz-egiz tölü tuvsun
Segiz-segiz nasıb cavsun
Teyribiz bersin aşhılık
Körmeyik barıbız açlık
|
Baharımız yağmurlu olsun
Güzümüz güneşli olsun
Kışımız karlı olsun
Ecelimiz sabırlı olsun
Çiftlikler mallı olsunlar
Kovanlar ballı olsunlar
İkiz-ikiz nesil doğsun
Sekiz-sekiz kısmet yağsın
Gök Tanrı'mız versin iyilik
Görmeyelim hiçbirimiz açlık |
(Haciyeva 1988: 184)
Mart ayının sonunda, Nisan
ayının başında karlar, buzlar eriyip otlar toprakta yeşermeye
başladığında, Karaçay-Malkarlılar Saban Toy için hazırlık
yapıp toplanırlardı. Kazanlarda etler pişirilir, fıçılarda
bozalar hazırlanır, şölen yerinde bütün halk bir araya
gelirdi. Gençler güreş tutarlarken, atlılar atlarını
yarıştırırlar, avcılar konulan hedefe ateş ederek atıcılık
maharetlerini gösterirler, halk ozanları destanlar
söylerlerdi. Saban Toy’da Karaçay-Malkarlılar dans yarışması,
at yarışı ve güreş müsabakaları düzenleyerek, birinci
gelenlere mükâfatlar verirlerdi.
Karaçay-Malkar kültüründeki
bahar kutlamalarının önemli bir unsuru olan Saban Toy adlı
şölenin İdil-Ural bölgesindeki Kazan Tatarlarında da aynı adla
bulunması, Karaçay-Malkarlılar ile Kazan Tatarlarının
etnogenezlerindeki ortak ataları olan Bulgarlara ve onların
ziraat kültürlerine uzanan bir ipucunu teşkil etmektedir.
Kazan Tatarlarının Saban Tuyı (Сабан Туе) olarak
adlandırdıkları bu bayramı kutlamaları, onların öteden beri
ziraat ile uğraşan medenî bir toplum olduklarını da
göstermektedir (Taymas 1988: 27).
Kazan Tatarlarının halk edebiyatlarında da Saban Toy
kutlamalarının izleri saklanmaktadır. Buna şu örneği
getirebiliriz:
Agıydélnéñ buyında,
Agıydil Irmağı’nın boyunda,
Balık uynıy duyında;
Balık oynar yosunda;
Séz bulırsız, min bulmamın Siz olursunuz, ben olmam
Yazgı Saban tuyında.
Bahardaki Saban şöleninde.
(Şahin 1999: 205)
Kafkas dağlarının sarp ve yüksek kesimlerinde yüzyıllar
boyunca dış dünyadan tecrit edilmiş bir biçimde yaşamış olan
Karaçay-Malkarlılarda Nevruz adına rastlanmasa da yeni yılın
ve baharın gelişi ile ilgili bütün geleneklerin son derece
canlı bir biçimde yaşıyor olması, Karaçay-Malkar kültüründeki
Nevruz motiflerinin kökeninin yüzlerce yıl önceye dayandığını
belgelemektedir. Çin kaynakları iki bin yıl önce Hun
Türklerinin 21 Martta baharın gelişini törenlerle
kutladıklarını kaydetmektedir. Karaçay-Malkar’da ziraatçılığın
tanrısı olan ve Nevruz törenlerinde önemli bir yeri olan Çoppa
adlı tanrının kökeni de M.S. 6. yüzyılda Kafkasya’da hâkimiyet
kuran Hun Türklerinin Çopay adlı tanrılarına dayanıyordu
(Golden 2002: 87).
Kaynakça
ALİYEV S. (1963) Karaçay Nart Sözle.- Çerkessk: Stavropol
Kitab Basmanı Karaçay-Çerkes Bölümü.
GOLDEN P.B. (2002) Türk Halkları Tarihine Giriş. (Çev: Osman
Karatay).-Ankara: KaraM Yayınları.
HACİYEVA T.M. (1988) Malkarlılanı bla Karaçaylılanı Halk
Poeziya Çıgarmaçılıkları.-Nalçik: Elbrus.
MALKONDUYEV H.H. (1990) Drevnaya Pesennaya Kultura Balkartsev
i Karaçayevtsev.-Nalçik: Elbrus.
MALKONDUYEV H.H. (1996) Obryadovo-Mifologiçeskaya Poeziya
Balkartsev i Karaçayevtsev.-Nalçik: El-Fa.
ŞAHİN E. (1999) Yurt Konulu Tatar Cırları
(Giriş-Metin-Aktarma-Dizin).-Ankara: Türk Dil Kurumu.
ŞAMANOV İ.M. (1989) Kalendar i Kalendarnaya Obryadnost
Karaçayevtsev i Balkartsev. Kalendar iKalendarnaya Obryadnost
Narodov Karaçayevo-Çerkesii.-Çerkessk : 5-48.
TAVMURZALANI D. - BAYRAMKULLANI H. (1998) Karaçay-Malkar Halk
Oyunla.-Nalçik: Elbrus.
TAYMAS A.B. (1988) Kazan Türkleri.-Ankara: Türk Kültürünü
Araştırma Enstitüsü. |