|
|
................... |
|
................... |
YENİ BİR SOYKIRIM YÖNTEMİ |
MEŞFEŞŞÜ Necdet Hatam |
|
|
................... |
|
................... |
Bilindiği gibi James Foundation
sponsorluğunda Çerkes soykırımını için konferans düzenlendi
Gürcistan’da Üniversitenin de ev sahipliğinde... Bizimkilerden
de epeyce heyecanlanan olmuştu. Kim olursa olsun gündeme
getirenlere destek veririm gibi naif yaklaşımlar da oldu
bildiğiniz gibi. Gürcistan’ın insan haklarını,
halkların kendi kaderlerini tayin etme haklarını nasıl
algıladığını birilerinin açıklamasına gerek kalmadı. Konferans
haberlerinin daha mürekkebi kurumadan, konuşmalar hala
kulaklarda yankılanırken topraklarının işgal altında olduğu
konusunda elli dost ülkeden destek istedi.
Bir bölümünü ekte sunacağımız Yeni Şafak yazarlarından sayın
İbrahim Karagül’ün yazısını
http://yenisafak.com.tr/Yazarlar/?t=15.04.2010&y=
IbrahimKaragul okuduğumuzda James Foundation ve şürekasına
bir çağrıda bulunmanın gerekli olduğunu düşündük. Yüz elli yıl
öncesinin soykırımını gündeme taşıyarak güçlülere karşı
güçsüzleri savunma konusunda ne denli titiz olduğunu
kanıtlayanların bu korkunç soykırımı gözden uzak
tutmayacaklarını ve.en kısa bir sürede bir konferans
düzenleyeceklerini (İsrail’de olabilir), sonuç bildirisinde de
Birleşmiş Milletler Örgütü’ne bu soykırımı uygulayan
devletlere karşı yaptırım uygulama çağrısında bulunacaklarını
umuyoruz....
“CIA mensubu John Kiriakou, o günlerde, "Onlara öyle işkence
yaptık ki Allah'ı gördüler" şeklinde tüyler ürperten cümleleri
rahatlıkla söylerken, hiçbir ciddi karşılık bulmazken, hala
insan gibi yaşamaya devam edebilirken susmak mümkün müydü?
Irakta yayınlanan bir gazete, 10 Eylül 2007 tarihli nüshasında
o CIA mensubunun itiraflarından çok daha dehşet verici gerçeği
suratımıza çarptı. Yüzlerce aydının, akademisyenin, din
adamının, bilim adamının nasıl öldürüldüğünü, kaçırıldığını,
yok edildiğini...
Gazeteye göre beş yüz elli civarında bilim adamı öldürüldü.
Yine gazeteye göre, bu ölümlerden İsrail istihbarat servis
MOSSAD ve ABD Savunma Bakanlığı Pentagon sorumluydu. Ölümler,
tıpkı işkenceler gibi, sistematik bir şekilde gerçekleşti.
Bazıları nükleer fizikçi olan bu insanlar, ABD ve İsrail'le
işbirliği yapmadığı için ya da aynı ülkeler için tehdit
görüldüğünden öldürüldü. 350 bilim adamı ve 200 profesörün bir
ülkede öldürülmesi nasıl bir travmaya neden olur, diye
sormuştuk. Dünyada böyle bir olay daha önce yaşanmış mıydı? Bu
tür bir aydın soykırımı yaşanmış mıydı?
Biraz daha geriye gidelim: 15 Mart 2006... O zaman sayı bu
kadar değildi. Buraya şu notları düşmüştük.
"Prof. Dr. İmad Sarsam. Arap Tıp Birliği üyesi. Öldürüldü!
Prof. Dr. Muhammed A.F. er-Rawi. Irak Fizikçiler Birliği
üyesi. Öldürüldü! Prof. Dr. Mecid Hüseyin Ali. Bağdat
Üniversitesi öğretim üyesi. Öldürüldü! Prof. Dr. Vecih Mahcub.
Fizik eğitimi üzerine 8 kitabı var. Öldürüldü! Prof. Dr. Sabri
Mustafa el-Beyati. Bağdat Üniversitesi. Öldürüldü! Prof. Dr.
Mustafa el Mashadani. Bağdat Üniversitesi, dinler tarihi.
Öldürüldü! Prof. Dr. Halid M. Al Canabi. Babil Üniversitesi
İslam tarihi öğretim üyesi. Öldürüldü! Prof. Dr. Abdulcabbar
Mustafa. Musul Üniversitesi, siyaset bilimci. Öldürüldü! Prof.
Dr. Esad Salim Shrieda. Basra Üniversitesi Mühendislik bölümü
dekanı. Öldürüldü! Prof. Dr. Abdullatif el-Mayah. Mustansiriye
Üniversitesi Ekonomi bölümü öğretim üyesi. Öldürüldü! Prof.
Dr. Leyla Abdullah es Saad. Musul Üniversitesi Hukuk fakültesi
dekanı. Öldürüldü! Prof. Dr. Mohammed Munim al- İzmirli, Prof.
Dr. Hazim Abdülhadi, Prof. Dr. Abdul Sameia el Cenabi, Prof.
Dr. Alim Abdülhamid, Prof. Dr. Muhammed Tuki Hüseyin
el-Talakani, Prof. Dr. Ali Abdul Hüseyin Kamil, Prof. Dr
Muhammed Er Ravi, Prof. Sabri Mustafa El Beyati ve daha
niceleri...
Bazıları fizikçi, bazıları tarihçi, bazıları hukukçu, bazıları
edebiyatçı, bazıları tıpçı, bazıları sanat tarihçisi, bazıları
ilahiyatçı... Onlarca insan, eğitimci, bilim adamı.. Hepsi
öldürüldü, öldürülüyor! Bazıları kafasına sıkılan tek
kurşunla, bazıları işkence ile. Bazıları evlerinde, bazıları
fakültelerinde, bazıları sokakta, bazıları Ebu Gureyb gibi
işkence merkezlerinde, bazıları ise bilinmeyen yerlerde...
En az 250 bilim adamı bu şekilde öldürüldü. Yüzlerce bilim
adamı, aydın kaçırıldı, kayboldu, akıbetleri bilinmiyor.
Binlercesi ölüm korkusuyla Irak'tan kaçtı, kaçmaya çalışıyor.
BM rakamlarına göre Irak yüksek eğitim kurumlarının yüzde 84'ü
yakıldı, soyuldu, yıkıldı. Peki kim/kimler yaptı bunu? Hangi
güçler bir ülkenin hafızasını bu şekilde silmek ister, ne
amaçla yapar bunu?
Iraklı yazar Layla Anvar'ın, konuyla ilgili dikkatli yazısını
okurken ürpermemek elde değil.
Özetleyelim:
İlk zamanlar, suikastları, "Irak halkından intikam almak" için
Baasçıların ve El Kaide'nin yaptığı söyleniyordu. Irak
yönetiminin resmi tezi buydu. 150 bin paralı asker ve
istihbaratçının kol gezdiği ülkede oklar ABD istihbaratının
işaret ediyordu. Anvar'ın araştırmasına göre Irak'ta 3 bin
civarında aydın, bilim adamı, araştırmacı, doktor öldürüldü.
Binlercesi ülkeden kaçtı, çok sayıda insan kayıp... 2003
yılında, yani işgal yılında Irak'ta 45 bin bilim adamı var.
Bugün bu 45 bin kişiden kimse kalmadı. Bazıları öldürüldü,
bazıları ülkeden kaçtı ya da kaçırıldı. Peki bu sistematik
soykırımda kimlerin parmağı var? Layla Anvar'ın tespitleriyle
bakalım.
1) 1980'lerde üç Iraklı bilim adamı suikaste uğradı. Bu
nükleer ilimcilerden biri Paris'te otel odasında öldürüldü. O
tarihlerde Irak nükleer çalışmalar konusunda ciddi girişimler
ve çalışmalar yapıyordu. 1982'de İsrail Irak'ın Osirak nükleer
tesislerini bombaladı.
2) 1991 savaşından sonra Irak ambargo altındaydı.
Görünüşte Birleşmiş Milletler denetiminde. Bütün bilim
adamları listelenmişti. 12 yıl boyunca bu kişilerin büyük
bölümü ABD tarafından sorgulandı. BM verileri ABD'nin
kullanımındaydı. Daha o tarihlerde, sonradan öldürülen bilim
adamlarıyla ilgili bütün bilgiler ABD'nin eline geçmişti.
Burada BM'nin oldukça kirli bir rolü olduğunu söylemek mümkün.
3) 2003 işgalinden hemen sonra Irak'ta ordu ve
istihbarat tamamen değiştirildi. Bunun ardından bilim adamları
hedef olmaya başladı. Bazı Kürt gruplarla Şii gruplar bu amaç
için kullanıldı. Kim için? Tabi CIA ve Mossad için... ABD
Kongresine sunulan bir raporda, o dönemde 300 bilim adamının,
200 üniversite hocasının öldürüldüğü bildiriliyordu. Dava
Partisi, o dönemde, bu ölümlerin CIA ve Mossad tarafından
yürütüldüğünü açıkladı.
4) İşgalden sonra Irak'ın savaş pilotları da birer birer
öldürüldü. Kaynaklar, pilotlardan sadece bir tanesinin hayatta
kaldığını gösteriyor. Anvar, pilotların İran istihbaratı
tarafından öldürüldüğünü söylüyor.
5) Suikastlarla ilgili bir başka işaret; dönemin
İçişleri Bakanı ve silahlı adamlarını gösteriyor.
Akademisyenlerin, doktorların, bilim adamlarının evleri bu
maskeli kişilerce basılıp öldürüldüğü, kaçırıldığı, işkence
altına alınıp ortadan kaldırıldığı belirtiliyor.
6) Samarra'da bazı suikastlarda el Kaide izleri olduğu,
buradaki el Kaide yapılanmasının İran ve ABD istihbaratıyla
bağlantıları olduğu ifade ediliyor.
7) Anvar, yazısında değişik araştırmalara, listelere,
sayılara yer veriyor. Uzmanlık alanlarına göre suikasta
uğrayanları alt alta sıralıyor. Öldürülenlerin yüzde 62'si
master ve doktora eğitimi almış insanlar. Burada binlerden söz
ediyoruz.
8) Bugünkü Irak Sağlık Bakanlığı verilerine göre, 8 bin
doktor ölüm korkusuyla ülkeden kaçmış, 2 bin doktor
öldürülmüş.
9) Bütün bunlara rağmen, binlerce eğitimli insanı
sistemli şekilde yok eden operasyonu kimlerin yaptığı hala
bilinmiyor. Şüpheliler arasında; CIA, MOSSAD, bazı Kürt
gruplar, bazı Şii gruplar var.
Ancak, işgali planlayanların, 1991'den beri hazırladıkları
listede adı geçen bilim adamlarını birer birer ortadan
kaldırdığı, bunun için Irak içinde çok farklı kesimleri
kullandığı artık bilinen bir gerçek.” |
|
|
|
|
|
|
|