Moskova metrosunda patlama haberleri ajanslara düşünce, oturup
beklemeye başladım. Böyle durumlarda biliyorum ve tecrübeyle
sabittir ki, çeşitli yayın kuruluşları arayıp görüş alacaklar.
Nitekim öyle oldu. Ancak bir farkla. Hemen hemen hiçbiri
söylediklerimi yayınlamadılar.
Arayanlar zaten hükümlerini vermiş olarak arıyorlardı. Çeçen
eylemcilerin kadınlardan oluşan “Kara Dullar” örgütü bu eylemi
gerçekleştirmişler, bizden de bu konu ile ilgili görüş
soruyorlardı. Ben öncelikle böyle bir örgütün kesinlikle var
olmadığını söyleyerek söze başlıyor ve bir çok örnek
veriyordum.
Rusya, dört yüz yıllık bir geçmişi olan Rus–Kafkas
savaşlarını, çok başarılı bir dezenformasyon çalışmasıyla
dünyaya Çeçen terörü (!) olarak tanıtmaya muvaffak olmuştur.
Yüzlerce yıla dayanan bir geçmişi olan Kafkas halklarının
bağımsızlık savaşı, bütün dünyanın gözleri önünde terörize
edilmiştir.
Kafkasya’da cereyan eden olaylar ve Çeçen savaşı hakkında
kalem oynatanların, kaç tanesi bu olayların geçmişi hakkında
bilgi sahibidir? İddia ediyorum, Avrupalılar da dahil olmak
üzere stratejist unvanını kullanan bir çok kişi bu konudan bi
haberdir.
1991 yılında Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından
bağımsızlık iradesini ortaya koyan, yaptığı referandum ile
bunu ifade eden Çeçenistan’ın başına gelenler tüm dünyanın
gözü önünde yaşandı. Bağımsız olma konusundaki statüsü,
Kosova’nın çok çok üstünde olan Çeçenistan’ın başına gelenleri
nedense hiç kimse sorgulamıyor.
Çeçenistan meselesi, iki yüzlü dünya siyasetinin iğrenç bir
yüzüdür. Çeçenlerin tek suçu, Rusya Federasyonu gibi, BM’de
veto hakkı bulunan bir süper güç ile kavgalı olmaktır.
Rusya’nın dünya üzerinde oluşturduğu; ekonomik, sosyal ve
siyasi güç, Çeçen halkının haklı isteklerinin göz ardı
edilmesine sebep olmuştur. Çeçen davasını demokratik yollardan
savunan Rus aydınları bile,değişik yollarla ortadan
kaldırılmıştır. Çeçenistan, Rusya tarafından planlı bir
şekilde dünya kamuoyu nezdinde terörist konumuna
düşürülmüştür.
ABD kökenli James Town Vakfı'nın Kafkasya sevgisini
anlamakta zorlanıyorum
Başlangıçta tamamen bir bağımsızlık savaşı olarak ortaya
çıkan Çeçen direnişi, büyük bir kısmı halen aynı duyguları
taşıyan savaşçılarına sahip olmasına rağmen, hedefinden
saptırılmıştır. ABD ve batılı istihbarat örgütleri, Rusya ile
hesaplarının olduğu her zaman, Çeçenistan kartını sorumsuzca
ve acımasızca kullanmışlardır.
Kuzey Kafkasya’da son yıllarda ortaya çıkan, rejim muhalifi ve
demokrasi yanlısı güçlerin, gördükleri baskılar sonucu ABD’ye
kapak atmaları ve mücadelelerini buradan sürdürmeleri benim
çok ilgimi çekiyor. Kabartay-Balkar’lı gazeteci Fatima Tlisova,bundan
birkaç yıl evvel, özgürlük ve demokrasi mücadelesi verdiği
için her zaman desteklediğimiz, hakkında sayısız methiyeler
düzdüğümüz önemli bir yazardı.
Tlisova ülkesini terk ederek ABD’ye yerleşti. Burada James
Town vakfının şemsiyesi altında faaliyetlere başladı. James
Town vakfının nereden geldiğini bilmediğimiz Kuzey Kafkasya
sevgisi sayesinde, geçmişte Kafkasya ile ilgili bir çok
toplantılar yapıldı. Bu toplantılara hem Kafkasya, hem de
Türkiye’den araştırmacılar katıldı.
James Town vakfı en son 20-21 mart 2010 tarihlerinde
Gürcistan’ın başkenti Tiflis’te bir Kafkas konferansı tertip
etti. Burada Ruslar tarafından yapılan Çerkes soy kırımının
tanınması dahil, bir çok konunun tartışıldığını ifade
etmeliyim. Bu konferansın önemli aktivistlerinden birinin
Tlisova olduğunu söylememize gerek yoktur sanırım.
Amerikan kökenli bu vakfın Kuzey Kafkasya’da, bilhassa
Çeçenistan özelinde, Kafkasya Emirliği’ni ilan eden Dokka
Umarov ve Çeçen mücahitlerine duyduğu sempati benim kafamda
sürekli soru işaretleri oluşturmuştur.
Rusya’da eylem yapanlardan, bu güne kadar sağ yakalanan
birinin olmaması ilginç değil mi?
Konferans için ABD’den günler öncesi gelen Fatima Tlisova’nın,
rahatlıkla Rusya içinde seyahat etmesi, duyumlarıma göre Dokka
Umarov’un adamları ile gizli görüşmeler yapabilmesi bana çok
ilginç geldi. Yine duyumlarıma göre Tlisova ile gizli bir
yerde görüşen, hakkında vur emri bulunan Kafkasya Emirliği
kadısı Anzor Astemirov’un, bu görüşmeden birkaç gün sonra 24
Mart günü Nalçik’te öldürülmesi bir başka soru işaretini
oluşturuyor.
ABD ile Rusya Kafkasya üzerinden satranç oynamaktadırlar.
Rusya’nın Gürcistan’a müdahalesi ile büyük bir prestij
kaybeden ABD, konumunu yeniden düzeltme ihtiyacı duymaktadır.
Sovyetlerden kopan cumhuriyetler içinde, yönünü açıkça batıya
ve Nato’ya çeviren tek ülke Gürcistan’dır. Gürcistan bu yolda
yalnız kalmıştır.
ABD, sivil toplum kuruluşları kanalıyla Kuzey Kafkasya
üzerinde büyük oyunlar oynamaya karar vermiştir. Bunun
işaretlerini konunun uzmanı olanlar ve bölgeyi yakından
tanıyanlar çok rahat görebilmektedirler. Rusya, ABD’nin
bölgedeki faaliyetlerini muhtemeldir ki yakından takip
etmektedir.
Moskova’daki son patlamaları yukarıdaki analizler çerçevesinde
değerlendirmek gerekir. Moskova’da cereyan eden her terör
eylemine ben şüphe ile bakarım. Daha önce, ikinci Çeçen
savaşına zemin hazırlamak için Moskova ‘daki binalara bomba
koyan FSB elemanları suçüstü yakalandılar. Rusya bunu bile
geçiştirmeyi başardı.
Nort-Ost tiyatrosu baskınını gerçekleştirenlerden hiç biri sağ
bırakılmadı. Bu eylemcilerin sağ olarak yakalanma ihtimalleri
çok yüksek olmasına rağmen, Rus yetkililer binanın içine
zehirli gaz salarak otuz Çeçen eylemci ile birlikte, yüzlerce
Rus sivilin ölümüne sebep oldular. Bu eylem kasıtlı bir
şekilde karanlıkta bırakıldı. Hiç kimse, hiçbir uluslar arası
örgüt bunun hesabını sormadı.
Daha sonra yaşanan Beslan trajedisi de dahil olmak üzere,
Çeçenlere mal edilen bütün eylemler, aslında hep şaibeli
olarak kalmıştır. Moskova metrosuna düzenlenen intihar
saldırısının Çeçenistan savaşına bu tür eylemlerin ne tür
katkısı olabilir. Bu eylemlerin, Rus kamu oyunu ajite etme
noktasında, çok daha etkili sonuçlar vermeye müsait mesajlar
içerdiğini söylemeliyim.
Rusya iç politikada sıkıntılar yaşadığında sık sık Çeçen
kartını oynamaktadır. Büyük bir kriz yaşayan Rusya’da hükümete
duyulan güven, neredeyse dip yapar hale gelmiştir. Moskova
metrosuna düzenlenen bombalı saldırıdan en fazla kazanç
sağlayacak olan Putin hükümetidir.
2014 Soçi kış olimpiyatları için bölgede uygulanacak olan
abluka, şimdiden başlatılmıştır.
Halk arasında yükselen memnuniyetsizlik ifade eden söylemler,
bir anda dikkatleri başka yöne çekecektir. Rusya federasyonu
yönetimi Çeçen kartını başı sıkıştığı her an kullanmak üzere
açık tutmaktadır. Kafkaslardaki huzursuzluk,Çeçenistan
sınırlarının dışına taşarak bütün bölgeyi etkiler hale
gelmiştir. Adigey, Karaçay-Çerkes, Kabardey-Balkar
cumhuriyetlerinde gittikçe yükselen İslami bilinç ve halkın
dindarlaşma süreci Moskova‘yı müthiş şekilde rahatsız
etmektedir.
Geçmişte pek sorun yaşamadığını ifade edebileceğimiz Çerkes(Adıge)
halkı ile Rusların arası bu günlerde hiç de iyi değildir. 2014
yılında Soçi şehrinde yapılacak olan Kış olimpiyatlarının ev
sahibi Rusya’nın başı bu sıralar Çerkes halkı ilebeladadır.
Soçi bundan 150 yıl önce milyonlarca Çerkesin soy kırıma tabi
tutulduğu bir yerdir.
Olimpiyatların yapılacağı bölgede, Kabaade yaylasında, toprak
altında yatan binlerce şehit Çerkes savaşçısının mezarı
vardır. Ruslar olimpiyat tertipledikleri bu bölgede, sanki
daha önceleri hiç Çerkes yaşamamış gibi bir davranış içinde
hareket etmektedirler.
Bunlardan daha da ilginci, olimpiyat meş’alesini teslim almak
üzere Kanada’ya giden heyetin içine Çerkeslere inat, yüz elli
yıl önce bölgede Ruslar adına katliam yapan Rus Kazaklarının
alınması bardağı taşıran son nokta olmuştur. Kuzey Kafkasya şu
anda kaynayan bir kazan misali fokurdamaktadır.
Rusya dünya kamu oyununun hafızası ile alay edercesine, aynı
senaryoyu defalarca sahneye koymaya devam etmektedir. ABD ve
batı ittifakının Kafkasya’daki faaliyetlerini engellemek
isteyen Rusya bilinen Çeçen kartını yeniden masaya sürmüştür.
Bölgede tertip edilecek olan Soçi Kış Olimpiyatlarına doğru
ilerleyen süreç devam etmektedir. Önümüzdeki günlerde bölgede
önemli yatırımlar için düğmeye basılacaktır. Bölge bir şantiye
haline gelecektir. Bu çalışmaların yapılması sırasında,meydana
gelebilecek olan hareket serbestliğini kısıtlamanın bir
yolunun bulunması gerekir.
Moskova’da ve son olarak Dağıstan’da patlayan bombaların
gerçek sebebi, Kafkasya’daki özgürlük alanlarının
daraltılmasına yönelik bir çabadır. Önümüzdeki günlerde yine
Kafkasyalıların kullanıldığı başka eylemlere de şahit olursak
şaşırmamız gerekir.
Kafkasya, Rusya’nın yumuşak karnıdır. Rusya’yı tedirgin etmek
isteyenler, işe mutlaka buradan başlarlar. Tarih boyunca
defalarca sahnelenen, oyuncu değişikliğiyle yeniden görücüye
çıkan tiyatroyu hep birlikte seyretmeye hazırlanıyoruz. |