AKP iktidarının “bölgesel güç olma” propagandası ve Ahmet
Davutoğlu’nun “stratejik derinlik” diyerek çıktığı dış
politika serüveni bataklığa saplanmış durumda. Türkiye dış
politikada yaptığı manevralarla alan genişletmeye çalışırken
ummadığı yerlerden “tokat” yiyerek sarsılıyor.
Ahmet Davutoğulu’nun “komşularla iyi ilişkiler” ve “yeniden
bölgesel güç” olma sloganlarıyla sürdürdüğü dış politika
stratejisinin önemli bir ayağı olan Kafkaslarda işler hiç de
yolunda gitmiyor.
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu göreve geldikten sonra dış
politika gündemi oldukça hareketlendi. Türkiye’nin Ortadoğu ve
Kafkaslarda, Osmanlı sonrası, yeniden bölgesel güç olacağı
propagandası ile yürütülen çalışmaların Kafkasya’daki öne
çıkan konu başlığı Ermenistan’la ilişkilerin düzenlenerek
sınır kapısının açılması oldu.
ABD’nin, bölgedeki petrol ve doğalgaz kaynaklarının kendi
kontrolü altında pazara aktarılması ve Rusya’nın genişleyen
etki alanına sınırlama getirme stratejisiyle doğrudan
bağlantılı olarak Türkiye ve Ermenistan arasında gelişen
diplomatik ilişkiler, hem kendi içinde hem de bölgede
yarattığı gerilimle Türkiye’nin eline ayağına dolanmış
durumda. İlk şok haber Ermenistan Anayasa Mahkemesi’nin
“imzalanan protokol ancak koşullu olarak kabul edilebilir”
kararıyla gelirken, ikinci haber, Davos’tan İlham Aliyev’den
geldi. Aliyev Türkiye’ye doğalgaz satışına dair yaptığı
açıklamada “bu şartlarda devam etmemiz mümkün değil” dedi.
Ermenistan’la protokol krizi
Ermenistan ve Türkiye arasında geçtiğimiz sene Ekim ayında
mevcut sınırın karşılıklı olarak tanınmasını öngören ve
diplomatik ilişkilerin geliştirilmesini hedefleyen “Türkiye
Cumhuriyeti ile Ermenistan Cumhuriyeti arasında diplomatik
ilişkilerin kurulmasına dair protokol” imzalanmıştı.
Ermenistan Anayasa Mahkemesi aldığı kararla Türkiye ve
Ermenistan arasında imzalanan protokolün iki koşula bağlı
olarak gerçekleşebileceğine hükmetti. Kararda protokolün ancak
“diplomatik ilişkilerin kurulması” ve “ortak sınırların
açılması” durumunda uygulanabileceği vurgulandı.
Diğer taraftan alınan kararlar arasında “ilişkilerin tarihsel
boyutunu” incelemek üzere kurulması öngörülen protokolün
“kesinlikle” 1915’te yaşananları ele almayacağı da yer alıyor.
Dimyat’a pirince giderken…
Ermenistan’la yaşanan protokol krizi sürerken,
Türkiye-Ermenistan arasındaki yakınlaşmadan rahatsızlığını her
fırsatta dile getiren Azerbaycan cephesinden daha somut
adımlar atılacağına dair emareler gelmeye başladı.
Davos Zirvesi’ne katılan Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev
Türkiye’ye yıllardan beri üçte bir fiyattan doğalgaz
sattıklarını ve bu durumun artık sürdürülebilir olmadığını
söyledi. Rusya’nın Azeri doğalgazı için 300 Dolar teklif
ettiğini ancak Türkiye’ye 120 Dolar'dan satış yapıldığını
söyleyen Aliyev, anlaşmanın aylardır sağlanamaması nedeniyle
büyük zarar ettiklerine dikkat çekti.
Rusya’nın enerji geçiş hatları üzerindeki kontrolünü kırmak
üzere gündeme gelen Nabucco boru hattı projesine de atıfta
bulunan Aliyev, Nabucco boru hattı projesinin belirsizliklerle
dolu olduğunu, fiyatlama ve pazarlamanın nasıl yapılacağının
hala belli olmadığını söyledi.
Bugünden bakıldığında Davutoğlu’nun dış politikası “Dimyat’a
pirince giderken eldeki bulgurdan olmak” atasözünü
hatırlatıyor. Bir taraftan Ermenistan’la ABD ittirmesiyle
yeniden düzenlenen ilişkiler sıkışma noktasına geldi. Diğer
taraftan bu politikalar yüzünden hem Azerbaycan Rusya’ya daha
da yaklaştı hem de Türkiye halkları daha pahalı doğalgaz
kullanma tehlikesiyle karşı karşıya kaldı. |