Sovyetlerin Van ve Bitlis
illerinden arazi istemeleri üzerine, kesilmiş olan Moskova
görüşmeleri, onların girişimiyle yeniden başlatılmıştı.246
Görüşmelerin tekrar başlamasında Sovyetlerin Polonya’da
yenilgiye uğramaları, İngiltere ile yapmak istedikleri ticaret
anlaşmasının başarısızlıkla neticelenmesi ve TBMM Hükümeti’nin
Ermenistan zaferi etkili olmuştu. Sovyetler Ankara’ya geniş bir
sefaret heyeti göndermeyi kararlaştırmışlardı. Mustafa Kemal
Moskova Büyükelçiliği'ne Ali Fuat Paşa’nın atanmasını uygun
görmüştü. Moskova görüşmelerini yürütmek üzere iktisat Vekili
Yusuf Kemal başkanlığında Maarif Vekili Rıza Nur ve Ali Fuat
Paşa görevlendirildiler.
Kars’ta Sovyet Büyükelçisi ile yapılan görüşmeler ve
kendisinden alınan yazılı belgeden Sovyetlerin Van ve Bitlis
konularında ısrarlı olmayacakları anlaşılmıştı. Ali Fuat
Paşa’ya verilen talimatta da “Sovyetlerle parafe edilen
dostluk anlaşması imza edilsin veya edilmesin, Türkiye ile
Rusya arasında iyi komşuluk ilişkilerinin kuvvetlendirilmesine
özen gösterilmesi” istenmekteydi. Mustafa Kemal’in Sovyetlerin
Anadolu’da yapmakta oldukları ideolojik çalışmaları, her
bakımdan önlemek için gerekli tedbirleri almakla beraber,
Sovyetlerle dostluk ve yardımlaşmaya büyük önem verdiği
anlaşılmaktadır.
18 Şubat’ta Moskova’ya varan Türk heyeti, bu sefer parlak bir
askeri merasimle karşılanıyordu. Bununla beraber görüşmeler
zorlukla ilerliyor, zaman zaman Stalin’nin devreye girmesiyle
olumlu sonuca ulaşıyordu. Bu seferki görüşmelerde zorluk,
Batum konusundaki anlaşmazlıktan kaynaklanmaktaydı. Neticede
Batum’un bazı şartlarla Gürcistan’a bırakılması, buna karşılık
Iğdır civarının Türkiye’ye verilmesiyle sorun çözülüyordu. 16
Mart 1921 Tarihinde imzalanan anlaşma 16 maddeden
oluşmaktadır. Birinci maddeye göre, Sovyetler Birliği Misak-ı
Milli hudutlarını tanımakta, Türkiye tarafından kabul
edilmemiş hiçbir anlaşmayı tanımamayı yükümlenmekteydi.
Türkiye’nin kuzeydoğu hududu olarak Sarp’tan başlayarak
Ardahan ve Kars sancaklarının idari hududu, Arpaçay ve Aras’ı
hudut olarak alan bugünkü sınırlar çizilmektedir. 2. Madde de
Batum’un hangi şartlarla Gürcistan’a bırakılacağı
açıklanıyordu. 3. Madde ile Nahcivan arazisinin hudutları
belirleniyordu. Nahcivan kıt’asının himaye hakkı üçüncü bir
devlete asla terk etmemek şartıyla özerk bir arazi statüsünde,
Azerbaycan’a bırakılıyordu. 4. Madde ile Doğu milletlerinin
bağımsızlık ve özgürlük hakları ve kendi istedikleri hükümet
biçimi ile yönetilmek yetkileri benimsenmektedir. 5. Madde ile
Boğazlar rejiminin Karadeniz’e sahili olan ülkeler
temsilcilerinden oluşan bir konferansta tespit edilmesi,
alınacak kararların Türk egemenliğine zarar getirmemesi
öngörülüyordu. 6. Madde ile iki ülke arasında o zamana kadar
yapılmış olan anlaşmaların geçersiz olduğu hükme bağlanmıştır.
7. Madde ile Rusya kapitülâsyonların kaldırılmasını kabul
etmektedir. 8. Madde ile taraflar diğer ülke aleyhine
faaliyette bulunacak örgüt ve toplumların oluşmasını, Kafkas
Sovyet Cumhuriyetleri de dahil olmak üzere,
engelleyeceklerdir. 13. Madde ile esirlerin iadesi kabul
edilmektedir. 15. Madde ile bu anlaşma hükümlerinin güney
Kafkas Cumhuriyetlerince kabulü için Rusya’nın gereken
girişimleri yapması ön görülmektedir.
Ayrıca Rusya, teati edilen mektuplarla, Türkiye’ye her yıl
için on milyon altın ruble vermeyi taahhüt etmiştir. Askeri
yardım konusu ayrıca görüşülerek iki tümeni silahlandıracak
tüfek, süngü, mitralyöz, top ve cephane verilmesi
kararlaştırılmıştır. Bundan başka, Sovyet Hariciye Komiseri
ile Ali Fuat Paşa arasında teati edilen mektuplarla siyasi
danışma ve haberleşme öngörülmüştür. Buna göre “ Türkiye Rusya
politikasından farklı bir politikayı Asya’da güden herhangi
bir büyük devlet tarafından Türkiye’ye yaklaşmak veya Türkiye
ile anlaşmak konusunda yapılacak her öneriyi Sovyet Hükümetine
haber vermeyi, Rusya çıkarlarına dokunabilecek hiçbir
anlaşmaya girmemeyi yükümlenmektedir. Buna karşılık Rusya da
aynı hususları Türkiye’ye karşı taahhüt etmektedir.”246b.
Moskova Anlaşması neden önemlidir? Mustafa Kemal’in
biyografisi ve Milli Mücadele açısından nasıl
değerlendirilebilir?
Moskova anlaşması ile Türk-Rus ilişkilerinde yeni bir dönem
başlamıştır. Sovyetler, Misak-ı Milli’yi tanımışlar,
Türkiye’nin onaylamadığı bir anlaşmayı tanımayacakları
güvencesini vermişlerdir. İki ülke arasında gerçekçi bir sınır
çizilmiş, ahalisi Türk ve Müslüman olan Kars, Ardahan ve
Artvin anavatana kavuşmuşlardır. Çarlık Rusyası ile yapılmış
anlaşmalar ilga edilmiş, kapitülâsyonlar kaldırılmıştır. İki
ülke birbirlerinin iç işlerine karışmadan, kendi kaderlerini
kendileri tayin edecek, yan yana, dostça yaşamanın kapılarını
aralamışlardır. Böylece TBMM Hükümeti Doğu sınırlarını
güvenceye almış, buradan Batı cephesini takviye etmek imkânını
kazanmıştır.
Sovyetler de en zayıf oldukları güney kanatlarında ve
Kafkasya’da istikrar ve güven sağlanmışlar, Milli Mücadele’ye
verdikleri destek dolayısıyla, Rusya Müslümanları ve sömürge
halinde bulunan ülkelerde prestij elde etmişlerdir.
Mustafa Kemal açısından Sovyet politikaları tam bir başarıdır.
Sömürgeci emperyalist devletlerin Türkiye’yi yoketmeyi
amaçlayan girişimlerine karşı Sovyet desteği, Mustafa Kemal’in
kuzeyden ve Kafkasya’dan emin olmasını sağlamıştır. Onun
Sovyet politikası maceralardan uzak, temkinli ve gerçekçidir.
Esas itibarıyla bu dış politikada yardımlaşma, ama iç
politikada Sovyetlerin her türlü ideolojik girişimlerini
engelleme esasına dayanmaktadır. Onun, dış politikada
Sovyetlerle karşılıklı güven ve dostluğa dayalı politikası,
yeni Türk Devleti’nin dış politikasının temel ilkelerinden
biri olmuştur. Bu ilke Sovyetlerin 1945’lerde Türkiye’den
toprak istemesi ve Boğazlar ile ilgili taleplerine kadar
dikkatle korunmuş, ancak Sovyetlerin İkinci Dünya Savaşından
sonra, Türkiye’den toprak istemeleri üzerine terkedilmiştir.
Moskova Anlaşması, Kafkas devletleriyle bu belge çerçevesinde
anlaşmayı öngörmekteydi. Sakarya savaşının kazanılmasından
sonra 13 Ekim’de Kars’ta Azerbaycan, Ermenistan ve Gürcistan
ile Moskova anlaşması hükümlerini yenileyen Kars Antlaşması
yapıldı. İnişli çıkışlı bir çizgi izlenmekle beraber Milli
Mücadele boyunca Türk-Sovyet ilişkileri bu anlaşmalar
çerçevesinde yürütülmüştür. |