Rusya, yüzyıllardır üzerinde
hakimiyet kurmaya çalıştığı ve bugün türlü çatışmaların
yaşandığı Kafkasya bölgesi ile ilgili olarak gerek Çarlık
döneminde gerekse Sovyetler Birliği döneminde çeşitli bölgesel
düzenleme planları uygulamış, kuvvet yoluyla değiştiremediği
konuları siyasi yollarla değiştirmeyi başarabilmiştir.
Anadolu ve
İran’a giden kilit yol olan Güney Kafkasya’yı idare etmek için
Çarlık döneminde türlü politikalarla Kuzey Kafkasya’daki
konumunu sağlamlaştıran Rusya’nın bugün izlediği siyaset de
bölgeyi içinde bulunduğu kargaşadan, Rusya’yı da içine girdiği
çıkmazdan kurtarmayı hedeflemektedir.
Sovyetler Birliği’nin kuruluşundan sonra aynen güneyde olduğu
gibi Kuzey Kafkasya’da da çeşitli etnik gruplar siyasal
yönetim mekanizmaları yoluyla birbirinden ayrılmış, bir kısmı
Josef Stalin devrinde Alman işbirlikçiliği suçlamasıyla
sürgüne gönderilmiş ve boşalan yerlere farklı azınlıklar
yerleştirilmiştir. Farklı unsurların kendi arasında sorun
çıkarmasına yol açan bu girişimler, Sovyetler Birliği’nin
dağılmasından sonra siyasal konumdan sıyrılıp tamamen sıcak
çatışmalarla kendisini göstermiştir. Rusya’nın Kafkasya
halkları için tasarladığı yaklaşımlar, Kafkasya’daki çoğu
yerel yönetim veya silahlı gruplar tarafından da Rusya’ya
karşı düşünülmekte, Rusya’yı Kafkasya’da sıkıştırmak için
faaliyetler gösterilmektedir.
Birinci ve İkinci Çeçenistan Savaşı, rehine krizleri,
saldırılar ve Çeçenistan’dan Dağıstan ve İnguşetya’ya sıçrayan
silahlı mücadeleler Rusya’nın bölgedeki etkinliğini olumsuz
yönde etkilemiş, Kafkasya’daki tarihi figürü Gürcistan’a karşı
dahi saldırgan bir tutum benimsemesine yol açmıştır. Kuzey ile
güney arasındaki sorunlar birbiriyle tarihi ve siyasi şekilde
bağlantılı olmakla beraber, Rusya’nın bölgedeki hegemonya
planı da iki tarafın uygun siyasi adımlarla dize getirilmesi
sonucunda hedefine ulaşacaktır. 08.08.2008 tarihli Gürcistan
müdahalesi ve 2009’da Rusya’nın siyasi manevra şeklinde tek
taraflı olarak bitirdiğini ilan ettiği Çeçenistan savaşı,
Rusya’nın bu konuda ne kadar istekli olduğunun ve bölgede
kendi aleyhine sonuç doğuracak herhangi çatışma istemediğinin
göstergesidir. Batılı devletlerin böl ve yönet mantığı Rusya
için zaman zaman birleştir-yönet taktiği ile de vuku
bulmuştur. Nitekim bugün Güney Rusya İdari Bölgesi’ni, yeni
düzenlemelerle Kuzey Kafkasya Federal Bölgesi olarak
değiştiren Rusya, Kafkasya’daki yirmi yıllık yıkımın ve
yerleşmiş yolsuzluk sisteminin en kısa zamanda bitirilmesi
gerektiğini belirtmektedir.
İdari sistemde değişikliğe giden Rusya, 2010 itibariyle
içerisinde Dağıstan, İnguşetya, Karaçay-Çerkes,
Kabardey-Balkar, Çeçenistan, Kuzey Osetya, ve Stavropol
vilayetinin bulunduğu Kuzey Kafkasya Federal Bölgesi’ni
kurmuştur. Bölgenin başkenti, Stavropol içerisinde yer alan
Pyatigorsk kentidir. Çerkesler’in yaşadığı Adigey bölgesinin
yer almadığı yeni düzenleme, Rusya’ya muhalif olan ve bölgede
kendi etkin gücünü sürdüren etnik grupların sesinin
kısılmasını ve bölgede tamamen Kremlin yönlü siyasetin
oluşturulmasını hedeflemektedir. Bölge yöneticiliğine, daha
evvelden Krasnoyarsk Bölgesi valiliğini yapmış olan Aleksandr
Hloponin getirilmiştir. Hloponin, Devlet Başkanı Dimitri
Medvedev’in temsilcisi ve Başbakan Vladimir Putin’in
yardımcısı sıfatıyla bu göreve gelerek Rusya’nın “yeni
Kafkasya projesi”nin yürütücüsü olmuştur. Rusya’nın bu yeni
yapılanma kararına etki eden bir unsur da, Rusya’nın sonradan
terörist grup olarak nitelendirdiği Kafkasya Emirliği’nin
kurulmasıdır. Dağıstan’dan Karaçay-Çerkes’e kadarki bölgede
yaptığı eylemleri ve ideolojik yapılanmalarıyla dikkat çeken,
eski Çeçen-İçkerya Lideri Doku Umarov’un kurduğu bu sistem,
bugünkü kurulan federal bölgenin tüm sınırlarını kendi etki
alanı olarak ilan etmişti.
Kuzey Kafkasya Federal Bölgesi projesinin, Kuzey Kafkasya’da
yaşayan halkları etnik kimlikten ziyade farklı ortak
paydalarda bir araya getirmek, çoğunluk oluşturan etnik
unsurları idari ve siyasi olarak birbirinden ayırmak, katı Rus
bürokrasisi olan sloviki* üzerinde düzenlemeler yapmak,
yolsuzluk, rüşvet, insan hakları ihlalleri ve kaçakçılık gibi
suçların önünü kesmek amacında olduğu Rus yetkililer
tarafından belirtilmektedir. Rusya’yı bu plana iten başlıca
sebepler, Çeçen mücadelesinin Rusya’ya verdiği her türlü
zayiat ve bu mücadelenin farklı şekillerde bölgeye
yayılmasından kaynaklanmaktadır.
Kimlik Değiştiren Çeçen Mücadelesi ve Bölgeye Etkileri
Sovyetler Birliği’nin dağılışını takiben diğer Kafkasya
bölgelerinde olduğu gibi Çeçenistan bölgesi de bağımsızlık
mücadelesine girişmiş ve yıllarca Rus baskısına karşı savaş
halini sürdürmüştür. Askeri kökenli liderlerin oluşturduğu
“Rusya’ya karşı daimî savaş” felsefesi, Çeçen savaşçıların
sayısındaki azalmayla yok olmaya yüz tutmuş ve Çeçen lider Alu
Alhanov’dan sonra Rusya yönlendirmeli Ramzan Kadirov’un
liderliğe gelişiyle yeni bir Çeçenya kimliği oluşturulmuştur.
2007’de Çeçen-İçkerya lideri Doku Umarov’un görevinden ayrılıp
yeni bir oluşuma gitmesiyle göreve gelen Kadirov, Rusya’nın
Çeçenistan için uygulamak istediği yumuşak güç politikasının
yürütücüsü konumunu sürdürmektedir.
Ramzan Kadirov’un iktidara gelişi ile birlikte, Çeçenler’in
Rusya’ya karşı giriştiği mücadele artık bölgede “Vahabilik”
tehlikesi olarak adlandırılmaya başlanmıştır.(1) Cahar
Dudayev’den itibaren milli bağımsızlık girişimi olarak vücut
bulan Çeçen mücadelesi, 11 Eylül saldırılarından sonra Rusya
tarafından Vahabilik tehlikesi olarak adlandırılmaya
başlanmıştır. Aynen ABD politikaları gibi Rusya da kökten
dinci terörist grupların bölgedeki istikrarı bozmaya
çalıştığını ve bununla her koşulda mücadele edileceği mesajını
vermiştir. Bu konuda ilk açılım Şamil Basayev’in eylemlerinin
dünyaya terörist faaliyetler olarak afişe edilmesiyle
başlamıştır. 2002’deki Nord-ost tiyatro baskını ve 2004’teki
Beslan krizi bunların en bilineni olmuştur. Basayev’in
uyguladığı yöntemler sonuç itibariyle tartışılabilir ancak
genel Çeçen mücadelesi profilinin Basayev’in eylemleriyle
içinin boşaltılması Rusya’nın Çeçenistan konusunda radikal
politikalar ürettiğinin bir göstergesidir. Bunları takiben
Kadirov iktidarıyla, eski eylemcilerin avlanması ve
Çeçenistan’a yeni bir çehre kazandırma çalışmaları
başlamıştır. Eylemci avı Kadirov’un hazırladığı 5000 kişilik
listeyle başlamış ve dünyanın çeşitli yerlerinde ikamet eden
Çeçen mücadeleciler istihbarat servisleri tarafından ortadan
kaldırılmıştır.(2) Çeçenistan’da bulunan eylemci aileleri ise
türlü baskılara maruz bırakılmış, eylemcilere yardımcı olan
yerel halk da bu baskılardan payını fazlasıyla almıştır.
Ramzan Kadirov’un deyimiyle, Rusya’ya karşı savaşmış ve bu
yolda eli kana bulanmış herkes ortadan kaldırılmalıydı. Ancak
mücadele zamanlarında fazla ön planda olmayan ve yeni dönemde
Rusya için tehlike arz etmeyecek kişiler de –Londra’da
sürgünde yaşayan Ahmet Zakayev gibi- Kadirov’un özel isteği
ile memleketlerine davet edilmeye başlanmıştır. Çivinin çiviyi
sökmesi formülüyle Çeçenistan’daki yeni politikalarında başarı
gösteren Rusya, İslami terör olarak adlandırdığı grupları
çevre bölgelerde takibe hız vermiştir. Çeçenistan
mücadelesinin İslami kimliği, bahsettiğimiz şekilde 11 Eylül
süreciyle doğmuş ve ABD tarzlı Rusya politikaları Kuzey
Kafkasya’da kendisini hissettirmiştir. Ancak vurgulanması
gereken başka bir nokta da vardır, Rusya Kafkasya ve Orta
Asya’daki terörist gruplarla kısa sürede baş edemeyeceğini
tahmin ettiği için ABD’nin bölgedeki varlığını bir fırsat
olarak da görmektedir. Gerek bölgedeki önemli enerji hatları
gerekse Rusya’nın dahilindeki ayrılıkçı mücadeleler için
ABD’nin varlığı ve politikaları bölgedeki mecburi işbirlikleri
olarak varlığını göstermektedir.(3)
Vahabilik’e karşı savaş ilan eden Kadirov’un Çeçenistan’daki
İslami çalışmaları da, dinen yoksun kalınan noktaları kapatmak
için araç olmuştur. Sultanahmet Camii modelinde bir caminin
inşa edilmesi, Müslüman boksör Mike Tyson’un Çeçenistan’a
davet edilmesi(4), Kadiri tarikatına ait ritüellerin
artırılması ve İslami konulardaki konferansların sıkça tertip
edilmesi bunlardan bazılarıdır.
Rusya’nın yeni projesinde büyük etkisinin olduğunu
düşündüğümüz Kafkasya Emirliği, Rusya’nın Çeçenistan’da
izlediği sert politikalar sonucu oluşmuş olan ayrı bir tehlike
olarak görülmektedir. Emirliğin kurucusu Doku Umarov, 2007
yılında kendi hakkı olan liderliği bırakmış ve bölgede yeni
bir güç unsuru olmasını istediği Kafkasya Emirliği’ni
kurmuştur. Emirliğin hareket sahası olarak Dağıstan, Çeçen-İçkerya,
İnguşetya, Karaçay-Çerkesya, Kabardey-Balkar bölgelerini
işaret etmiştir. Askeri kanadı “Kafkasya Cephesi” olan
emirlik, silahlı mücadele ve ideolojik bilgilendirme
çalışmalarını sadece bu bölgelerde değil, Gürcistan’a kadar
olan başka bölgelerde de sürdürmesi gerektiğini
belirtmektedir. Çeçenistan’daki eski milli direniş söylemi
emirlik yoluyla artık İslami mücadele, kısa adıyla cihat
olarak kendisini ifade etmektedir. Bugünkü Kuzey Kafkasya
Federal Bölgesi’nin kapsadığı alanları önceki yıllarda kendi
hareket sahası olarak ilan eden emirlik, sürekli surette
Rusya’ya karşı mücadelenin devam edeceği mesajını vermekte ve
yapılan çeşitli saldırıları üstlenmektedir. Son olarak
Moskova’da gerçekleştirilen terör olayları Doku Umarov
tarafından üstlenilmiş ve kendisi Rusya’nın aynı politikalara
devam etmesi halinde saldırıların devamının geleceği
garantisini vermiştir.(5) Bu konuda Rusya’nın yakın dönemde
emirliğe bağlı önemli isimleri öldürmesiyle, aynen 2000’li
yılların başında olduğu gibi radikalleşen bir yaklaşım
kendisini göstermiştir. Bütün direnişçileri tek bayrak altında
toplama amacı güden emirlik, artık hareket bölgelerini kendi
vilayetleri olarak adlandırmakta ve Rusya’nın siyasetine göre
istikrarı bozan en büyük etken olma özelliğini korumaktadır.
Rusya’ya göre bu bozulan istikrar, yeni ve güçlü bir idari
yapılanmayla tasfiye edilecektir. Liderlerin, bölge
temsilcisine uyarak Moskova ile irtibatları bu yolla
sağlanacak ve devlet merkezi otorite konumunu
sağlamlaştıracaktır.
Yeni projede Çeçenistan ve diğer bölgelerin imar yönünden
kalkındırılması da ön planda yer almaktadır. Ramzan Kadirov,
iktidara geldiğinden itibaren şehrin imarının hız kazandığını
ve daha önceleri Stalingrad’la karşılaştırılabilecek kadar
yıkıma uğrayan Çeçenistan’ın artık hızlı bir yapılanmaya
gittiğini belirtmektedir.(6) Yabancı sermayeye de teşvikler
sunduklarını belirten Kadirov, Sovyet döneminde hizmet
görmemiş olan köylere kadar hizmet götürdüklerini
söylemektedir. Rusya, yeni projesinde vurguladığı hizmet
anlayışını bu yolla daha kolay sağlayacağını belirtmektedir.
Medvedev de federal bölgeyle ilgili açıklamalarında, şimdiye
dek güç kullanılarak gerçekleştirilen etki hareketinin artık
sivil ve idari yapılanmalar yoluyla gerçekleştirileceğini
vurgulamıştır. Rüşvet, yolsuzluk ve kaçakçılık konuları da
Kuzey Kafkasya’nın çözülmesi gereken en acil sorunları olarak
açıklanmaktadır.
İnguşetya, bölgedeki genel sorunların etkisindeki bir başka
yönetimdir. Sovyetler Birliği sonrası Çeçenistan’la beraber
bağımsızlığını ilan eden İnguşetya, kısa bir süre sonra
Çeçenistan’dan ayrıldığını ilan etmiştir. Çeçenistan
mücadelesinde en büyük yükü omuzlayan İnguşetya yüzbinlerce
göçmeni bölgesinde barındırmak zorunda kalmış ve ileriki
yıllarda da Çeçenistan’dan yayılan çatışmalara sahne olmuştur.
Sovyetler Birliği dönemi politikalarından dolayı, bağımsızlık
sonrası Kuzey Osetya ve Çeçenistan’la çeşitli sınır
anlaşmazlıkları yaşayan İnguşetya bunu acilen halletme yoluna
gitmiştir. Dönemin lideri Ruslan Auşev Çeçen lider Cahar
Dudayev’le uzun süreli anlaşma sağlamış ve bu sorunun
uzamasına engel olmuşlardır. Auşev’in Rusya politikalarına
olan olumsuz yaklaşımı ve yıllar içerisinde Çeçen mücadelesine
verilen destek, Rusya’nın bölgede kontrolü sağlamak için ezici
güç oluşturmasına yol açmış ve bugünkü zayıf ve fakir
İnguşetya gerçeğini ortaya çıkarmıştır. Ayrıca bugüne ait
şartlar sebebiyle sınır sorunları yeniden tartışma mevzusu
olmaktadır. İnguşetya ile benzer kaderi paylaşan Dağıstan da,
bugünkü Kuzey Kafkasya çatışmalarının gerçekleştiği merkezi
bölge konumundadır. Çeçenistan’dan Dağıstan’daki Vahabiler’e
verilen destek, direniş kuvvetlerinin buralarda konuşlanması
ve Rusya’ya mesajların buradan verilmesi Dağıstan’ı terör
olaylarının içerisinde bırakmıştır. Moskova’daki terör
olaylarından sonra bölgedeki işsizlik, yoksulluk ve yolsuzluk
olaylarına karşı Dimitri Medvedev, yeni bir yol haritasının
oluşturulması talimatını vermiş ve federal bölge içerisindeki
en büyük adımın buradan atılması gerektiğini vurgulamıştır.(7)
Bu da, Rusya’nın en baştan beri izlediği yıkıcı siyasetin
farklı bir boyuta dönüştüğünü haber vermektedir.
Yine 1991’de bağımsızlığını ilan eden Kabardey-Balkar
Cumhuriyeti, bugün çeşitli azınlık ve sınır sorunları yaşayan
bir başka bölgedir. Komşu bölgelerin yaşadığı sosyal ve siyasi
sıkıntıları yaşayan Kabardey-Balkar Cumhuriyeti de Rusya’nın
yeni idari projesinde yer alan bölgelerdendir. Uzun zamandır
Kabardey ve Balkarlar arasında herhangi bir sorun
yaşanmamıştır ancak içerideki çeşitli idari yeniliklerin bazı
grupların haklarını kısıtlayacağına inanan yerli halk bu
konuda hoşnutsuzdur. Bölge içerisindeki çeşitli arazilerin
başka bölgelere bağlanması sonucu eylemlere girişen yerli
halk, Stalin döneminde yapılan sürgünlerin oluşturduğu
boşluklardan da şikayetçidirler. Yapılan son idari
bölümlemelerle iki kardeş halkın birbirine düşeceğinden endişe
eden Kabardey-Balkar halkları ile ilgili olarak Kuzey Kafkasya
Federal Bölge temsilcisi Aleksandr Hloponin, başkent
Nalçik’ten son olaylarla ilgili geniş bir rapor istemiştir.(8)
Bölgenin parçalanmaması için yeni düzenlemelerin olacağı
yönünde mesajlar verilirken, bölgenin idari ve siyasi bakımdan
Rusya’yla barışık hale getirilmesi hedeflenmektedir.
Kafkasya’daki farklı unsurların bir arada ve barış içerisinde
yaşayabileceğini gösteren Karaçay-Çerkes Cumhuriyeti de
federal bölgeye dahil olan bir başka cumhuriyettir. Sovyetler
Birliği döneminde birleştirip sonra bölünen ve yerel halkları
Orta Asya’ya göç ettirilen Karaçay-Çerkes; insan hakları
talepleri, işsizliğin ve yoksulluğun önlenmesi istekleriyle
adını duyurmaktadır. Mart 2010’da Çerkes gençlik örgütleri
liderlerinden Aslan Jukov’un suikaste kurban gitmesiyle
bölgede Çerkes-Karaçay çatışmasının yol açacağı bir etnik
kargaşanın hedeflendiği belirtilmektedir. Bunun yanı sıra
bölgede Çerkesler’in iş bulmakta sıkıntı yaşaması ve işadamı
çoğunluğunun Karaçaylar’dan oluşması ayrı bir sosyal ayrışmaya
yol açmaktadır. Bugün toplumsal uzlaşı adına; Adıgey, Abhaz,
Rus, Nogay, Oset, Ermeni, Karaçay ve Çerkes sivil toplum
grupları ortak amaçlar doğrultusunda hareket edilmesi
gerektiğini vurgulamaktadırlar.(9)
Bölgedeki diğer önemli federal bölge üyesi Kuzey Osetya’dır.
Stalin döneminde İnguşlar’ın Orta Asya’ya sürülmesinden sonra
İnguş bölgesi Kuzey Osetya’ya bağlanmış, sürgünden dönen
İnguşlar eski topraklarına yerleşmek isteyince iki taraf
arasında sınır anlaşmazlığı çıkmıştır. 2004’teki Çeçen
direnişinin radikalleşmeye başladığı ve Rusya’nın terörizme
karşı topyekün savaş başlattığı Beslan krizi de Kuzey
Osetya’da yaşanmıştır. Ayrıca Gürcistan’dan bağımsızlığını
ilan edip Rusya desteğini alan Güney Osetya da bu bölgeye
bağlanma umudu taşımaktadır. Güney Osetyalı lider Eduard
Kokoev, Gürcistan’a karşı ilan ettiği çözüm önerilerinden
birinde, “Güney Osetya’nın kuzeye bağlanması gerektiği”ni
vurgulamıştır. Bu durumda, Rusya Güney Kafkasya’ya yapacağı
etkiyi bu bölge üzerinden sağlayabilmektedir. Kuzey Osetya
Rusya için önemli bir etki aracı olma özelliğindedir. Bu
yüzden Rusya’nın kendince istikrara kavuşturduğu Kuzey
Kafkasya Federal Bölgesi’nin Güney Kafkasya’ya ve özelde
Gürcistan’a etkisi Kuzey Osetya kanalıyla koz olarak
kullanılabilir.
Rusya’nın sistemini oturtmaya çalıştığı Kuzey Kafkasya Federal
Bölgesi projesi, yakın tarihte ve bugün türlü sorunlar yaşayan
ve Rusya’yı büyük güç konumunda olmasına rağmen zor durumda
bırakan Kafkasya’yı dizginlemek yolunda Rusya için atılmış
önemli bir adımdır. Çeçenistan merkezli direnişin Grozni’den
siyasi yollarla bastırılması büyük etki oluşturmamış,
direnişin diğer bölgelere kaymasına sebep olmuştur. Bugün
bütün Kuzey Kafkasya’da varlığı devam eden çatışma, yolsuzluk,
fakirlik, rüşvet ve kaçakçılık faaliyetleri acilen önlenmesi
gereken durum halini almışlardır. Rusya’nın bu projesiyle
hedeflediklerini ve karşısına çıkabilecek engelleri şöyle
sıralayabiliriz :
- Rusya bu idari yapıyı bölgedeki yolsuzluk, yoksulluk, gayri
kanuni işlerin engellenmesi ve fakir bölgelerin ıslahının
kolaylaştırılması amacıyla oluşturduğunu belirtmektedir.
- Bölge temsilciliğine getirilen Aleksandr Hloponin, Dimitri
Medvedev tarafından özel görevle gönderilmiştir ve ayrıca
Başbakan Vladimir Putin’in yardımcısı olarak görevini
sürdürmektedir. Bu durumda, Putin’in bölgeyle ilgili
yaklaşımları ağırlık kazanacak ve federal sisteme bağlı
yöneticiler eskiden olduğu gibi artık doğrudan Putin ile
değil, yeni temsilci ile irtibat sağlayacaklardır. Bu da kendi
otoritelerinin aslında güçlü olmadığının farkına varmalarını
ve o yönde politikalar izlemelerini sağlayacaktır. Moskova
elini güçlendirecektir.
- Sovyetler Birliği döneminde özerk bölge statüsüyle Krasnodar
Kray’a bağlı olan, 1991 sonrası özerk cumhuriyet statüsüne
kavuşan Adigey ile ilgili yaklaşım, akıllarda soru işareti
bırakmaktadır. Halkı aslen Çerkes olan Adigey ile ilgili,
Kabardey-Balkar ve Karaçay-Çerkes menşeli Çerkes birliği
düşünceleri idari bölünmeyle sekteye uğramış görünmektedir.
Adigey’in refah açısından diğer bölgelere göre üstün olduğu
yaklaşımı inandırıcı olmasa da, bunun bahsettiğimiz ilk
noktaya ilave olarak 2014 Soçi Olimpiyatları’yla da ilgisi
olduğu düşünülmektedir. Bölgede huzurun sağlanması amacıyla
Adigey’in diğer bölgelerle bir araya gelmemesi istenmiş
olabilir. Bu konuda daha da ileri gidecek politikalar
sonucunda, Adigey 2014’u takiben farklı bir statüye de sahip
olabilir.
- Çeçenistan’da Ramzan Kadirov eliyle mücadeleyi durduran
Rusya, buna karşı oluşturulan Kafkasya Emirliği’nin etki
sahasını bertaraf etmek amacındadır. Yeni federal sistem ile
birlikte tam kontrol sağlanıp bölge genelindeki silahlı
cemaatler yok edilebilir. Nitekim federal sistemin içine
aldığı bölgeler, Kafkasya Emirliği’nin yıllar önce “hareket
sahası” ve “vilayet” olarak adlandırdığı yerlerdir.
- Moskova’daki metro saldırılarından da anlaşılacağı gibi, bu
bölgedeki direnişçi ve ayrılıkçı grupların varlığı idari ve
siyasi yeniden yapılanmalarla sona erdirilmek istenecektir.
Eğer bu gruplar güçlenirse Rusya Kafkasya’da tıkanacak ve
sistem için mutlak bir zayıflamaya yol açacaktır. Projenin en
büyük engeli buradaki ayrılıkçı unsurlardır. Bunun sonucunda
Güney Kafkasya’daki dengeler Batı lehine değişecektir.
- Rusya, bu bölgedeki Müslümanları genel siyaset mantığı
çerçevesinde çeşitli alanlarda bir araya getirmeye çalışmakta
ve İslam Konferansı Örgütü bünyesindeki konumunu
güçlendirmektedir. Bu da, gerek Kafkasya Emirliği’ne tabi
olanların sayısını azaltmak gerekse Rusya’nın Müslüman
halklarla olan bağını güçlendirme amacındadır. Bu siyaset de
dolaylı olarak projeye destek vermektedir.
- Proje yakın gelecekte istenen verimi sağlarsa, Güney Osetya
ve Abhazya meseleleri Rusya lehine değişecek ve Güney
Kafkasya’daki etnik/bölgesel sorunlar farklı boyutlar
kazanacaktır. Buna ek olarak enerji ve ticaret projeleri Rusya
tarafından yönlendirilebilecektir. Bunun ilk işareti 2010 yılı
Nisan ayı sonunda Güney ve Kuzey Osetya hükümet yetkililerinin
Şinvali’de iki bölge arasında çeşitli konularda işbirliğinin
sağlanması ve entegrasyon sürecinin hızlandırılması konusunu
ele aldıkları buluşmadır.
- Bölgede etnik azınlıklar arasında uzlaşmanın sağlanması
amacıyla Nisan 2010’da Karaçay-Çerkes hükümeti istifa
etmiştir. Aleksandr Hloponin’in bölgede Çerkes bir liderin
olması gerektiğini belirtmesi sonrasında hükümetin istifa
etmesi, yeni idari yapılanmanın doğurduğu ilk sonuç olma
özelliğindedir. Yunan asıllı Vladimir Kayşev’in yerine Çerkes
bir yöneticinin gelmesi durumunda, bölgede etnik gruplar
arasında birlik öngörülmektedir.
- Projenin başarıya ulaşmasında bir diğer önemli unsur da,
Ramzan Kadirov’un iktidarda daha uzun yıllar kalacak
olmasıdır. Dikkat edilirse projeyi oluşturan temel etken Çeçen
direnişinin tarihçesidir. Kadirov aynı politikalara devam
ederse istenen verim sağlanacaktır. Eğer kendisi bölgede
slovikilerle olan ilişkilerinde farklı siyaset izler ve
konumunu Rusya aleyhine güçlendirirse, ileride Rusya’nın yeni
bir Çeçen politikası oluşturacağı kesindir.
KAYNAKÇA:
* Sloviki, Kafkasya’da etkin olan devletçi ve milliyetçi
Rus bürokrasisidir. Enerji ve ticari konularda faaliyetlerini
sürdüren yapılanmayla ilgili olarak bkz : Şahin Alpay,
“Sloviki Oligarklara Karşı”, http://www.zaman.com.tr/yazar.do?yazino=183540.
1) Diplomatik Gözlem, Vahabilik: İslami Terörün
Çarları, http://www.diplomatikgozlem.com/haber_oku.asp?id=323,
Erişim Tarihi : 30.04.2010.
2) Ajans Kafkas, http://ajanskafkas.com/haberdetay,20961.htm,
Erişim Tarihi : 02.04.2010.
3) Milli Gazete, Hazar’da Son Durum, Mehmet Fatih
Öztarsu, http://www.milligazete.com.tr/makale/hazar-da-son-durum-140856.htm,
Erişim Tarihi : 03.04.2010.
4) Sinan Oğan, Mike Tyson’un Çeçenistan Ziyareti,
Türksam, http://www.turksam.org/tr/a497.html, Erişim Tarihi :
03.04.2010.
5) Habertürk, http://www.haberturk.com/dunya/haber/504708-moskova-saldirilarini-cecen-lider-umarov-ustlendi,
Erişim Tarihi : 02.04.2010.
6) Ajans Kafkas,
http://ajanskafkas.com/haber,21148,kadirovdan_
zakayeve_is_teklifi.htm, Erişim Tarihi : 30.03.2010.
7) Ajans Kafkas,
http://ajanskafkas.com/haber,23828,medvedev_dagistan_
icin_yol_haritasi_istiyor.htm, Erişim Tarihi : 01.04.2010.
8) Ajans Kafkas,
http://ajanskafkas.com/haber,23740,hloponin_
nalcik8217ten_her_ay_rapor_istiyor.htm, Erişim Tarihi :
02.04.2010.
(9) Kafkas Evi, http://www.kafkasevi.com/index.php/news/detail/4480,
Erişim Tarihi : 02.04.2010. |