"Bir durumu belirtmeden
geçmek Çerkesler bakımından gerçekten büyük bir haksızlık
olurdu. Ruslarla Çerkeslerin ilk karşılaşmalarından, onların
yüz kızartıcı bir şekilde vatanlarını terk etmeye
zorlanmalarına kadar geçen süre içinde, Rusların her zaman
Çerkeslere zalimce ve haince davrandıkları kullandığımız Rus
kaynaklar tarafından doğrulanmaktadır. 1"
"... Çerkesler
bizi sevmezler. Biz onları özgür çayırlarından çıkardık,
köylerini yaktık. Birçok boy tümüyle yok edildi." diye yazıyor
Rusya tarihçilerinden Zaharyan Kafkasya ve Kahramanları adlı
kitabında.
Bir başka tarihçi Sulujiyev de daha açık biçimde şöyle
yazıyor.2
"Dağlılar yalnız savaş alanlarında değil, halkın eylemleriyle
de sert bir direniş gösteriyorlardı. Bir tek kişi kalsa bile
koca bir orduya teslim olmuyordu. Birkaç kez uygulanan yıkım
ve yağmadan sonra bile anayurdundan ayrılmıyor, eski yurdunda
inatla, ısrarla direniyordu.
"... Dağlılar teslim olmuyor diye biz başladığımız işten
vazgeçecek değildik. Silahlarını almak için Dağlıların
yarısını kırmak gerekiyordu... Katliama giriştiğimizde kadın
ve çocukların birçoğu ormana sığınıyordu. Bunların çoğu gezici
birliklerimiz tarafından bulunuyor, genellikle de
öldürülüyorlardı.
"...Bu kanlı kırımda kimi zaman analar, elimize düşmemesi için
kendi çocuklarını elleriyle öldürüyorlardı... Birçok Dağlı
boyu tamamen yok edildi, yeryüzünden silindi.
"... Dehşet verici savaş bitip Kafkasya'daki egemenliğimiz
yerleştiği için biz bugün, vatanı ve özgürlüğü son nefesine,
son damla kanına kadar savunan, yiğit ama yenik düşmanımızın
bu olağanüstü kahramanlığına duyduğumuz hayranlığı artık
sessizce teslim edebiliriz.
"Hükümetin Kafkasya'da uyguladığı isyan ettirici yöntemlerden
biri de bir kişinin davranışı yüzünden yüzlerce kişinin, hatta
bazen tüm köyün cezalandırılmasıydı. Yermolov, Georgiyevsk
yakınında Kuma'da iken birkaç Abazanın yakın Kazak köyünden at
çalması üzerine tüm köy yerinden kaldırılarak Mezdegu ile
Yekaterinodar arasındaki Kazak köylerine dağıtılmıştı.
"... 1830'da İran temsilcisi Vladikafkas (Terekkale)
yakınlarında birkaç kişinin saldırısına uğradı. Arabasının
atlarından biri yaralandı. Olayı duyan Çar Nikola örnek olması
için bütün vadi halkının cezalandırılmasını emretti. Prens
Paskeviç, Tagaurlar (Oset) ve Galgaylar (înguş) üzerine
kuvvetli bir birlik gönderdi. Kuban ve Çimi köylerini tamamen
yıktı.Halkını Terekkale altındaki bölgeye sürgün etti. Ayrıca
sözü geçen 13 kişi ve ailelerini (yalnızca halkın sevgi ve
saygısını kazandıkları için) Sibirya'ya sürdürdü...
"... Babakov Kazak köyüne yerleştirilmiş (sürgün edilmiş) olan
bazı Abazalar, 1858 yılında Kuban Nehri ötesinden birkaç
Abazayı gecelemek üzere kabul etmişlerdi..."Bunu duyan
yönetim, köyden 20 aileyi Rusya içlerine sürgün etmeyi
kararlaştırdı. Abazalar önce bölge askeri komutanına, sonra da
Kafkasya Çar vekiline yazıyla başvurarak bu haksız kararın
durdurulmasını istediler... Ağustos ayında buraya bir birlik
gönderildi. Abazalann hepsi mitralyözle delik deşik edildiler.
"... 1868'de Kudinetok Köyü halkı, Osmanlı'ya göç emrini
alınca hayvanlarını satarak Kerç yoluna koyuldu. Bölge
komutanı Albay Dogmitsov peşlerine düşerek köye dönmelerini
emretti. Çerkesler ne yapmaları gerektiğini imamlarına
sordular.
Bağnaz imam: 'Rus Hükümeti, Çerkesleri Hıristiyan yapacak.
Bunu bildiğiniz halde köye dönmek, Rus boyunduruğuna girmek,
dini inkar etmek ve isteyerek gavur olmak anlamına gelir...'
dedi.
"Çerkesler dönmemeye karar verdiler, îki kişiyi Albay
Dogmitsov'a haberci gönderdiler. Dogmitsov habercileri
tutukladı. Arabaların arkasına mevzilenmiş Çerkeslerin üzerine
toplarıyla ateşe başladı. Çerkeslerin bir kısmı arabaların
arkasından ateş ederken, bir kısmı da atlarıyla yalın kılıç
topların üzerine atıldılar... Çocuklu bir kadından başka canlı
kalmadı. Dogmitsov iki büyük çukur kazdırarak ölüleri içine
doldurttu. Ölenlerin sayışı kadın erkek 233'ü buluyordu...
"Savaş son derece acımasızca cereyan ediyordu. Biz geri
dönülmesi imkansız tarzda ve askerin bastığı her toprak
parçasını son ferde kadar Dağlılardan temizleyerek, adım adım
ilerliyorduk. Karlar erir erimez ve ağaçlar yeşermeden önce
(şubat ve martta) yüzlerce dağ köyü ateşe veriliyordu. Ekinler
atlara yediriliyor veya çiğnetiliyordu. Köylüler gafil
avlandığı takdirde, derhal asker muhafazasında en yakın Kazak
köyüne götürülüyor, oradan Karadeniz sahillerine ve daha sonra
da Osmanlı'ya gönderiliyordu. Bizim yaklaştığımız sırada
boşalan kulübelerde çoğu zaman masanın üzerinde, içinde kaşığı
île beraber henüz soğumamış lapaya, üstünde iğne takılı tamiri
yarıda kalmış elbiselere, döşemeye bırakılmış çocuk
oyuncaklarına rastlanıyordu. Bazen askerlerimizin
şerefiyle mütenasip çok nadir, canavarlığa kadar varan
hunharca hareketler de yapılıyordu."14
Acımasız davranışlara örnek olarak 1863 yılında The Free Press
gazetesinde yayımlanan Fransız kaynaklı bir haber dikkat
çekicidir:
"Şapsığ ülkesinin Hafiya Köyü'nde bir yamyamlık sahnesi
sergilenmiştir. Köy erkeklerinin cephede ileri hatlarda
bulunmasını fırsat bilen Çarın askerleri köydeki savunmasız
halkı öldürmüş, evlerini yakmış ve mallarını yağmalamıştır.
Kurbanlar arasında 18 yaşlı kadın, 8 çocuk ve 6 yaşlı erkek
bulunmaktadır. Öldürülen kadınların birinin cesedine şu
sözcükleri içeren bir yafta iliştirilmişti: 'Haydi git, yardım
için temsilcilerinizi gönderdiğiniz İngiltere Kraliçesi'ne
şikayet et!' Küçük bir çocuğun cesedinde de şu yazı
okunuyordu: 'Koruyucunuz Türklere kendini satacağına burada
kal.' Yine gözleri oyulmuş yaşlı bir erkeğin cesedinde de şu
yazı okunmaktaydı: 'Git temsilcilerinle buluş, Paris'te iyi
göz doktoru bulabilirsin!'5
"Gen. Zass Proçnaya tabyalannda Çerkeslerin kafalarını
kestirip mızraklara taktırmıştı. Kesik başların sakallarıyla
rüzgar oynuyordu... Bu iğrenç vahşete tahammül etmek
imkansızdı."6
Yukarıda rastgele ömeklerini aldığımız insanlık dışı
uygulamalar o kadar çoktur ki, Rus generallerin anı
kitaplarından Almanca, İngilizce, Fransızca yayınlara kadar
abartısız binlerce zulüm belgeleyebiliriz. "Ruslar bu
yöntemlerini o kadar ileri götürdüler ki, bütün Dağlılar
onlardan tiksinmeye ve hiç kimse günün birinde yerinden
kaldırılarak Kazaklar arasına sürülmeyeceğinden emin olmamaya
başladı."7
Bu güvensizliği yüzde yüz haklı çıkaran, Çerkesler arasındaki
geçmiş ilişkilerden, olayların içinden çıkmış o kadar çok
neden, deneyim var ki... "1837'de Gen. Fasse, savaşa son
verilmesi için Şamil, Taşo Hacı, Mahoma, Kibit ve Dağıstan'ın
diğer sözü geçenleriyle anlaşma yaptı. Hemen ardından Temirhan
Şura'ya dönerken 500 evlik Aşilta'yı toprak ve kül yığını
haline getirdi. Bağları, çeşmeleri yıktı. Sakinlerini
öldürdü..."8
"İngiltere imparatoru Majeste Kraliçelerine,Dünya
kurulduğundan beri ülkemiz ve vatanımız olan Çerkesya'yı işgal
etmek ve dominyonlarına katmak için Rusya'nın giriştiği haksız
savaş 80. yılını doldurmuş bulunmaktadır. Şu an bile ellerine
düşen çaresiz kadınları, yaşlıları ve çocukları koyun boğazlar
gibi kesiyorlar. Kestikleri başlarla kelekle oynar gibi
süngüleri ile oynuyorlar. Uygarlık ve insanlık dışı
anlatılması güç bir zulüm ve baskı uyguluyorlar.Bizler
canımızdan daha çok sevdiğimiz yurdumuzu savunmak için can ve
malımız pahasına ihtiyar, genç bu trajik harekete karşı
koymaya çalıştık. Ancak son bir iki yıldır savaş tahribatına
ek olarak Tanrı'nın reva gördüğü kuraklığın neden olduğu açlık
ortamından yararlanan Ruslar, karadan ve denizden
sürdürdükleri sürekli saldırılarla bizleri büyük sıkıntılara
sokmuşlardır, însanlarımızın birçoğunu savaş alanlarında
çatışmalarda, bir kısmım dağlarda açlıktan, bir kısmını
sahillerde sefaletten kaybettik.
"Bu sebeple Rusların ülkemize yönelttiği vahşi saldırılara
karşı koyabilmek ve ülkemizi ve ulusumuzu kurtarabilmek için
adaletin merkezi ve insanlığın koruyucusu yüce hükümetinizin
ve halkınızın değerli yardımlarına ve aracılığına
başvuruyoruz.
"Şayet ülkemizi ve soyumuzu korumak için istediğimiz yardımı
sağlamanız mümkün değilse, hiç olmazsa bir yandan açlık öte
yandan düşmanın vahşi saldırılarıyla yok olma tehlikesi ile
karşı karşıya bulunan çaresiz kadınlarımız ve çocuklarımızın
emin bir yere nakledilmeleri imkanlarının sağlanmasını rica
ediyoruz.
Şayet bu iki isteğimiz de dikkate alınmaz ve isteğimize rağmen
hükümetlerin lütuf ve merhameti esirgenir ve çaresiz koşullar
içinde toptan imha edilirsek biliniz ki hakkımızı yüce
Tanrı'nın katında aramakta devam edeceğiz. O Tanrı ki
majesteleri hükümetine çaresizleri ve zayıfları korumak için
kuvvet, iktidar ve egemenlik vermiştir.
"Sizden içinde bulunduğumuz yokluk ve çaresizlik koşullarının
yüce hükümetinize ve milletinize duyurulması için aracılık
yapmanızı rica ediyoruz. Bu nedenle ekselanslarınıza bu
mütevazı dilekçemizi sunuyoruz.
Bu dilekçenin bir kopyası Padişah'ın hükümetine ve öteki
ülkelerin elçiliklerine sunulmuştur.
9 Nisan 1864, Çerkes halkı adına, imza."9
"Konsolos Dickson'dan Earl Russell'a
(17 mayısta alınmıştır)
Sohumkale, 17 Mart 1864
(Özet) Çerkesleri çileden çıkaran ve umutsuz da olsa
direnişlerini artırmalarına neden olan bir olayı size
bildirmeyi üzücü bir görev sayıyorum. Bir Rus birliği 100
kadar Abhaz'ın ikamet ettiği Soobashi Nehri kıyısında Toobeh
Köyü'nü ele geçirmiş ve köy sakinleri teslim olduklarını
bildirdikleri halde tamamını katletmişlerdir.
Kurbanlar arasında doğumu yaklaşmış 2 kadın ve 5 çocuk
bulunmaktadır. Söz konuşu birlik Evdokimof'un ordusuna bağlı
bîr birlik olup Pshish Vadisi'nden geldiği ileri
sürülmektedir.
Rus birlikleri kıyıda toprak kazandıkça işgal edilen yerlerde
bulunan yerli halkın hiçbir şekilde, orada kalmalarına izin
verilmemekte, ya Kuban ovalarına ya da Türkiye'ye göç etmeye
zorlanmaktadır.10
"... Mart 1864'ün 6'sından 16'sına kadar General Heyman
komutasındaki birliklerin Tuapse ve Psesuape arasındaki
bölgede uyguladığı temizleme işlemi, Tuapse'de büyük kitleler
halinde bulunan Şapsığların Osmanlı'ya toplu göçlerine neden
oldu...""
Çarlık Rusya ordusunun Kafkasya'da yüzlercesini uyguladığı'2
yukarıdaki gibi yöntemleri ve böylesi bir orduya esir olmak
düşüncesinin, Çerkeslerin sürgüne baş eğmelerini -en azından-
kolaylaştıran nedenlerden olduğu şüphesizdir. Çerkesler Rusya
içlerine sürülüp, zorla iskan edileceklerinden, askere
alınacaklarından ve Kazaklaştırılacaklarından korkuyorlardı.13
KAYNAKÇA
1) Baddeley J.R., Rusların Kafkasya'yı İstilası, s.60
2) Oçerki Pokoreniya Kavkaw-i90!'den aktaran: Kafkasya
Miiridizmi,
s.85-86
3) G/i Musa Kunduk'un Anıları'ndan, s. 76, 77, 79, 80,
81, 82.
4) M. Venyukov, K İstoriyu Zaseleniya Zapadnogo Kavkaza,
Russkaya
Starina, 1878, Kitap 22, s.249'dan aktaran B. Baytugan, Kuzey
Kaf-
kasya Dergisi, No. 61, Münih (Nisan 1973). Bu yazının aynı
baskısı:
Samsun Kafkas Kültür Derneği, Genel Konular Dizişi. No. l
5) The Free Press. l Aralık 1863
6) Russkiy Arhiv dergisi, 1847, No. 7, s.l70-171'den;
Kasumov, a.g.e, s.50
7) Gn. Musa Kunduk'ıın Anıları'ndan, s.77
8) L. Blanch, Cennetin Kılıçları, s.133
9) Çerkes Sürgününe Dair Belgeler, Kaf-Der yayını No:
15, Ankara 2001, s.31
10) a.g.e, s.32
11) Sf. Petersburg Jurnali, 19 Mayıs 1864'den aktaran
Gurhetteki Kafkasya'dan Belgeler, Seter E. Berzeg,
Ankara-1989, s.6
12) 5'. Kavkazski Sbornik dcrgisinde ve Abramov Y.,
Tornau vd. Rus ordusunda bulunmuş subayların yazdıkları
kitaplarda açıklanan zulüm ve katliamlar başlı başına bir
kitap oluşturabilir.
13) Kasumov, Genosid Adigov (Çerkes Soykırımı), s.154 |