...................
...................
YABANCI KAYNAKLARDAN KAFKASYA'DAKİ RUS ZULMÜ
VATANSIZ BIRAKILAN BİR HALK

Nihat Berzeg

                         
...................
 
...................

"Bir durumu belirtmeden geçmek Çerkesler bakımından gerçekten büyük bir haksızlık olurdu. Ruslarla Çerkeslerin ilk karşılaşmalarından, onların yüz kızartıcı bir şekilde vatanlarını terk etmeye zorlanmalarına kadar geçen süre içinde, Rusların her zaman Çerkeslere zalimce ve haince davrandıkları kullandığımız Rus kaynaklar tarafından doğrulanmaktadır. 1"

"... Çerkesler bizi sevmezler. Biz onları özgür çayırlarından çıkardık, köylerini yaktık. Birçok boy tümüyle yok edildi." diye yazıyor Rusya tarihçilerinden Zaharyan Kafkasya ve Kahramanları adlı kitabında.
Bir başka tarihçi Sulujiyev de daha açık biçimde şöyle yazıyor.2

"Dağlılar yalnız savaş alanlarında değil, halkın eylemleriyle de sert bir direniş gösteriyorlardı. Bir tek kişi kalsa bile koca bir orduya teslim olmuyordu. Birkaç kez uygulanan yıkım ve yağmadan sonra bile anayurdundan ayrılmıyor, eski yurdunda inatla, ısrarla direniyordu.

"... Dağlılar teslim olmuyor diye biz başladığımız işten vazgeçecek değildik. Silahlarını almak için Dağlıların yarısını kırmak gerekiyordu... Katliama giriştiğimizde kadın ve çocukların birçoğu ormana sığınıyordu. Bunların çoğu gezici birliklerimiz tarafından bulunuyor, genellikle de öldürülüyorlardı.

"...Bu kanlı kırımda kimi zaman analar, elimize düşmemesi için kendi çocuklarını elleriyle öldürüyorlardı... Birçok Dağlı boyu tamamen yok edildi, yeryüzünden silindi.

"... Dehşet verici savaş bitip Kafkasya'daki egemenliğimiz yerleştiği için biz bugün, vatanı ve özgürlüğü son nefesine, son damla kanına kadar savunan, yiğit ama yenik düşmanımızın bu olağanüstü kahramanlığına duyduğumuz hayranlığı artık sessizce teslim edebiliriz.

"Hükümetin Kafkasya'da uyguladığı isyan ettirici yöntemlerden biri de bir kişinin davranışı yüzünden yüzlerce kişinin, hatta bazen tüm köyün cezalandırılmasıydı. Yermolov, Georgiyevsk yakınında Kuma'da iken birkaç Abazanın yakın Kazak köyünden at çalması üzerine tüm köy yerinden kaldırılarak Mezdegu ile Yekaterinodar arasındaki Kazak köylerine dağıtılmıştı.

"... 1830'da İran temsilcisi Vladikafkas (Terekkale) yakınlarında birkaç kişinin saldırısına uğradı. Arabasının atlarından biri yaralandı. Olayı duyan Çar Nikola örnek olması için bütün vadi halkının cezalandırılmasını emretti. Prens Paskeviç, Tagaurlar (Oset) ve Galgaylar (înguş) üzerine kuvvetli bir birlik gönderdi. Kuban ve Çimi köylerini tamamen yıktı.Halkını Terekkale altındaki bölgeye sürgün etti. Ayrıca sözü geçen 13 kişi ve ailelerini (yalnızca halkın sevgi ve saygısını kazandıkları için) Sibirya'ya sürdürdü...

"... Babakov Kazak köyüne yerleştirilmiş (sürgün edilmiş) olan bazı Abazalar, 1858 yılında Kuban Nehri ötesinden birkaç Abazayı gecelemek üzere kabul etmişlerdi..."Bunu duyan yönetim, köyden 20 aileyi Rusya içlerine sürgün etmeyi kararlaştırdı. Abazalar önce bölge askeri komutanına, sonra da Kafkasya Çar vekiline yazıyla başvurarak bu haksız kararın durdurulmasını istediler... Ağustos ayında buraya bir birlik gönderildi. Abazalann hepsi mitralyözle delik deşik edildiler.

"... 1868'de Kudinetok Köyü halkı, Osmanlı'ya göç emrini alınca hayvanlarını satarak Kerç yoluna koyuldu. Bölge komutanı Albay Dogmitsov peşlerine düşerek köye dönmelerini emretti. Çerkesler ne yapmaları gerektiğini imamlarına sordular.

Bağnaz imam: 'Rus Hükümeti, Çerkesleri Hıristiyan yapacak. Bunu bildiğiniz halde köye dönmek, Rus boyunduruğuna girmek, dini inkar etmek ve isteyerek gavur olmak anlamına gelir...' dedi.

"Çerkesler dönmemeye karar verdiler, îki kişiyi Albay Dogmitsov'a haberci gönderdiler. Dogmitsov habercileri tutukladı. Arabaların arkasına mevzilenmiş Çerkeslerin üzerine toplarıyla ateşe başladı. Çerkeslerin bir kısmı arabaların arkasından ateş ederken, bir kısmı da atlarıyla yalın kılıç topların üzerine atıldılar... Çocuklu bir kadından başka canlı kalmadı. Dogmitsov iki büyük çukur kazdırarak ölüleri içine doldurttu. Ölenlerin sayışı kadın erkek 233'ü buluyordu...

"Savaş son derece acımasızca cereyan ediyordu. Biz geri dönülmesi imkansız tarzda ve askerin bastığı her toprak parçasını son ferde kadar Dağlılardan temizleyerek, adım adım ilerliyorduk. Karlar erir erimez ve ağaçlar yeşermeden önce (şubat ve martta) yüzlerce dağ köyü ateşe veriliyordu. Ekinler atlara yediriliyor veya çiğnetiliyordu. Köylüler gafil avlandığı takdirde, derhal asker muhafazasında en yakın Kazak köyüne götürülüyor, oradan Karadeniz sahillerine ve daha sonra da Osmanlı'ya gönderiliyordu. Bizim yaklaştığımız sırada boşalan kulübelerde çoğu zaman masanın üzerinde, içinde kaşığı île beraber henüz soğumamış lapaya, üstünde iğne takılı tamiri yarıda kalmış elbiselere, döşemeye bırakılmış çocuk oyuncaklarına rastlanıyordu. Bazen askerlerimizin
şerefiyle mütenasip çok nadir, canavarlığa kadar varan hunharca hareketler de yapılıyordu."14

Acımasız davranışlara örnek olarak 1863 yılında The Free Press gazetesinde yayımlanan Fransız kaynaklı bir haber dikkat çekicidir:
"Şapsığ ülkesinin Hafiya Köyü'nde bir yamyamlık sahnesi sergilenmiştir. Köy erkeklerinin cephede ileri hatlarda bulunmasını fırsat bilen Çarın askerleri köydeki savunmasız halkı öldürmüş, evlerini yakmış ve mallarını yağmalamıştır.

Kurbanlar arasında 18 yaşlı kadın, 8 çocuk ve 6 yaşlı erkek bulunmaktadır. Öldürülen kadınların birinin cesedine şu sözcükleri içeren bir yafta iliştirilmişti: 'Haydi git, yardım için temsilcilerinizi gönderdiğiniz İngiltere Kraliçesi'ne şikayet et!' Küçük bir çocuğun cesedinde de şu yazı okunuyordu: 'Koruyucunuz Türklere kendini satacağına burada kal.' Yine gözleri oyulmuş yaşlı bir erkeğin cesedinde de şu yazı okunmaktaydı: 'Git temsilcilerinle buluş, Paris'te iyi göz doktoru bulabilirsin!'5

"Gen. Zass Proçnaya tabyalannda Çerkeslerin kafalarını kestirip mızraklara taktırmıştı. Kesik başların sakallarıyla rüzgar oynuyordu... Bu iğrenç vahşete tahammül etmek imkansızdı."6

Yukarıda rastgele ömeklerini aldığımız insanlık dışı uygulamalar o kadar çoktur ki, Rus generallerin anı kitaplarından Almanca, İngilizce, Fransızca yayınlara kadar abartısız binlerce zulüm belgeleyebiliriz. "Ruslar bu yöntemlerini o kadar ileri götürdüler ki, bütün Dağlılar onlardan tiksinmeye ve hiç kimse günün birinde yerinden kaldırılarak Kazaklar arasına sürülmeyeceğinden emin olmamaya başladı."7

Bu güvensizliği yüzde yüz haklı çıkaran, Çerkesler arasındaki geçmiş ilişkilerden, olayların içinden çıkmış o kadar çok neden, deneyim var ki... "1837'de Gen. Fasse, savaşa son verilmesi için Şamil, Taşo Hacı, Mahoma, Kibit ve Dağıstan'ın diğer sözü geçenleriyle anlaşma yaptı. Hemen ardından Temirhan Şura'ya dönerken 500 evlik Aşilta'yı toprak ve kül yığını haline getirdi. Bağları, çeşmeleri yıktı. Sakinlerini öldürdü..."8
"İngiltere imparatoru Majeste Kraliçelerine,Dünya kurulduğundan beri ülkemiz ve vatanımız olan Çerkesya'yı işgal etmek ve dominyonlarına katmak için Rusya'nın giriştiği haksız savaş 80. yılını doldurmuş bulunmaktadır. Şu an bile ellerine düşen çaresiz kadınları, yaşlıları ve çocukları koyun boğazlar gibi kesiyorlar. Kestikleri başlarla kelekle oynar gibi süngüleri ile oynuyorlar. Uygarlık ve insanlık dışı anlatılması güç bir zulüm ve baskı uyguluyorlar.Bizler canımızdan daha çok sevdiğimiz yurdumuzu savunmak için can ve malımız pahasına ihtiyar, genç bu trajik harekete karşı koymaya çalıştık. Ancak son bir iki yıldır savaş tahribatına ek olarak Tanrı'nın reva gördüğü kuraklığın neden olduğu açlık ortamından yararlanan Ruslar, karadan ve denizden sürdürdükleri sürekli saldırılarla bizleri büyük sıkıntılara sokmuşlardır, însanlarımızın birçoğunu savaş alanlarında çatışmalarda, bir kısmım dağlarda açlıktan, bir kısmını sahillerde sefaletten kaybettik.

"Bu sebeple Rusların ülkemize yönelttiği vahşi saldırılara karşı koyabilmek ve ülkemizi ve ulusumuzu kurtarabilmek için adaletin merkezi ve insanlığın koruyucusu yüce hükümetinizin ve halkınızın değerli yardımlarına ve aracılığına başvuruyoruz.

"Şayet ülkemizi ve soyumuzu korumak için istediğimiz yardımı sağlamanız mümkün değilse, hiç olmazsa bir yandan açlık öte yandan düşmanın vahşi saldırılarıyla yok olma tehlikesi ile karşı karşıya bulunan çaresiz kadınlarımız ve çocuklarımızın emin bir yere nakledilmeleri imkanlarının sağlanmasını rica ediyoruz.

Şayet bu iki isteğimiz de dikkate alınmaz ve isteğimize rağmen hükümetlerin lütuf ve merhameti esirgenir ve çaresiz koşullar içinde toptan imha edilirsek biliniz ki hakkımızı yüce Tanrı'nın katında aramakta devam edeceğiz. O Tanrı ki majesteleri hükümetine çaresizleri ve zayıfları korumak için kuvvet, iktidar ve egemenlik vermiştir.

"Sizden içinde bulunduğumuz yokluk ve çaresizlik koşullarının yüce hükümetinize ve milletinize duyurulması için aracılık yapmanızı rica ediyoruz. Bu nedenle ekselanslarınıza bu mütevazı dilekçemizi sunuyoruz.
Bu dilekçenin bir kopyası Padişah'ın hükümetine ve öteki ülkelerin elçiliklerine sunulmuştur.

9 Nisan 1864, Çerkes halkı adına, imza."9
"Konsolos Dickson'dan Earl Russell'a
(17 mayısta alınmıştır)
Sohumkale, 17 Mart 1864

(Özet) Çerkesleri çileden çıkaran ve umutsuz da olsa direnişlerini artırmalarına neden olan bir olayı size bildirmeyi üzücü bir görev sayıyorum. Bir Rus birliği 100 kadar Abhaz'ın ikamet ettiği Soobashi Nehri kıyısında Toobeh Köyü'nü ele geçirmiş ve köy sakinleri teslim olduklarını bildirdikleri halde tamamını katletmişlerdir.
Kurbanlar arasında doğumu yaklaşmış 2 kadın ve 5 çocuk bulunmaktadır. Söz konuşu birlik Evdokimof'un ordusuna bağlı bîr birlik olup Pshish Vadisi'nden geldiği ileri sürülmektedir.

Rus birlikleri kıyıda toprak kazandıkça işgal edilen yerlerde bulunan yerli halkın hiçbir şekilde, orada kalmalarına izin verilmemekte, ya Kuban ovalarına ya da Türkiye'ye göç etmeye zorlanmaktadır.10
"... Mart 1864'ün 6'sından 16'sına kadar General Heyman komutasındaki birliklerin Tuapse ve Psesuape arasındaki bölgede uyguladığı temizleme işlemi, Tuapse'de büyük kitleler halinde bulunan Şapsığların Osmanlı'ya toplu göçlerine neden oldu...""

Çarlık Rusya ordusunun Kafkasya'da yüzlercesini uyguladığı'2 yukarıdaki gibi yöntemleri ve böylesi bir orduya esir olmak düşüncesinin, Çerkeslerin sürgüne baş eğmelerini -en azından- kolaylaştıran nedenlerden olduğu şüphesizdir. Çerkesler Rusya içlerine sürülüp, zorla iskan edileceklerinden, askere alınacaklarından ve Kazaklaştırılacaklarından korkuyorlardı.13


KAYNAKÇA
1)
Baddeley J.R., Rusların Kafkasya'yı İstilası, s.60
2) Oçerki Pokoreniya Kavkaw-i90!'den aktaran: Kafkasya Miiridizmi,
s.85-86
3) G/i Musa Kunduk'un Anıları'ndan, s. 76, 77, 79, 80, 81, 82.
4) M. Venyukov, K İstoriyu Zaseleniya Zapadnogo Kavkaza, Russkaya
Starina, 1878, Kitap 22, s.249'dan aktaran B. Baytugan, Kuzey Kaf-
kasya Dergisi, No. 61, Münih (Nisan 1973). Bu yazının aynı baskısı:
Samsun Kafkas Kültür Derneği, Genel Konular Dizişi. No. l
5) The Free Press. l Aralık 1863
6) Russkiy Arhiv dergisi, 1847, No. 7, s.l70-171'den; Kasumov, a.g.e, s.50
7) Gn. Musa Kunduk'ıın Anıları'ndan, s.77
8) L. Blanch, Cennetin Kılıçları, s.133
9) Çerkes Sürgününe Dair Belgeler, Kaf-Der yayını No: 15, Ankara 2001, s.31
10) a.g.e, s.32
11) Sf. Petersburg Jurnali, 19 Mayıs 1864'den aktaran Gurhetteki Kafkasya'dan Belgeler, Seter E. Berzeg, Ankara-1989, s.6
12) 5'. Kavkazski Sbornik dcrgisinde ve Abramov Y., Tornau vd. Rus ordusunda bulunmuş subayların yazdıkları kitaplarda açıklanan zulüm ve katliamlar başlı başına bir kitap oluşturabilir.
13) Kasumov, Genosid Adigov (Çerkes Soykırımı), s.154