|
|
................... |
|
................... |
TÜRKİYE'DE
ÇERKESLERE BAKIŞ |
GHUNEKHO K.
Özbay |
|
|
|
................... |
|
................... |
Çerkes adı, Kafkaslarda yaşayan 50
civarındaki boyun ortak adıdır. Tarih boyunca milli bir devlet
adı olarak kullanılmayan Çerkes adı, Kafkaslarda yaşayan bir
çok etnik unsuru bir çatı altında toplayan bir üst kültürü
ifade etmektedir. Bu etnik unsurlardan bazılarını vermek
gerekirse; Abhaz, Wubıh, Balkar, Shapsugh, Çeçen, Kabartey, Cemguy,
Bjedugh, Besleney vesairedir.
1850'li yıllara kadar anayurtlarında yaşayan bu topluluklar, bu
tarihten itibaren Rusların uyguladıkları baskı ve katliamlar
sonrasında zorla yurtlarından sürülmüşlerdir.
Çerkes toplulukları bu katliamlardan kurtulmak için ilk
sığındıkları yer, ortak dinden oldukları Osmanlı devleti
olmuştur. Yaklaşık olarak 1,5 milyon Çerkes topluluğu Osmanlı
coğrafyasına yayılmışlardır. Göçe katılamayıp yerlerinde kalan
Çerkes toplulukları tarihte eşine rastlanmamış bir Rus katliamına
uğramıştır. Milyonlarca insan, kadın, erkek, genç, yaşlı
denilmeden açlık ve sefaletle Sibirya bozkırlarına sürülmüşlerdir.
Milyonlarca Çerkes topluluğunun çoğu yollarda ve havasız tren
vagonlarında can vermiştir.
1850'den itibaren, Osmanlı topraklarına sığınan Çerkes
toplulukları, yerleştikleri bölgelerdeki etnik ve kültürel
ortamdan etkilendiler. Anadolu'ya yerleşen Çerkes toplulukları
zamanla Türkleştiler. Cumhuriyetin ilanından sonrada
Türklerle yaşamaya çalışan Çerkes toplulukları, Türkçe konuşmaya
ve Türkler gibi yaşamaya devam ettiler. Bugün Türkiye'de Çerkesce
diye bir dil konuşulmamaktadır. Türkiye'deki Çerkes
topluluklarından bazıları kendi eski dillerini konuşmaya devam
etse de bu durum sayıları oldukça azalmış olan yaşlılar arasında
olmaktadır.
Türkiye'de Çerkes topluluklarının genel nüfus içindeki sayıları
tahmini 280-300 bin civarındadır. Bu rakam, 2009 Türkiye nüfusunun
% 0,385-41'rine tekamül etmektedir. Yoğun olarak Bursa, Eskişehir,
İzmir ve İstanbul gibi batı illerinde yaşayan Çerkes toplulukları,
artık kendilerini Türklerden ayrı görmemektedirler. (1)
Türklerin Kültür Kökenleri ve Etnik Yapısı adlı kitabın yazarı
Mehmet Işık bunları diyor...
Evet, Türklerin bizlere bakışı genelde bu. Bu duruma gelmemizde en
büyük hata bizlerden kaynaklanmakta. Ancak, Osmanlı'nın bu sürgüne
ortak oluşu, yok etmek için uygulanan iskan politikası, daha sonra
Türkiye devletini kurulmasıyla "Vatandaş Türkçe konuş" diye
uygulanan baskılar hiçte dile getirilmez. Ki, kendim 1961'de ilk
okula başladığımda, bırakın okulda Çerkesce konuşmayı, köyün
içinde konuşmamdan dolayı öğretmenimin beni cetvelle dövüşünü
halen unutamam. Bu tip baskılar asimilasyonumuzu hızlandırdı.
Şimdilerde de bazı açılımcılarımız farklı bir şekilde asimilasyona
çanak tutmaktalar. Başbakanımızın da açıkladığı gibi resmi dilin
Türkçe olduğu ve başka bir dilin devletçe resmi olarak
tanınmayacağı da ilan edildi.
Onlar haklı, çünkü bizler el yurdundayız.
DİPNOT:
1) Türklerin kültür kökenleri ve etnik yapısı, Mehmek
Işık.Yakamoz yayıncılık, 2009, İst.SH.384-385 |
|
|
|
|
|
|
|