|
|
................... |
|
................... |
ERMENİ KİMLİĞİNE
DÖNENLER ARTIYOR |
Mine Tuduk - Tarık Işık
Radikal
Gazetesi, 20 Kasım 2010 |
|
|
................... |
|
................... |
“Herkes bizi Kürt Müslüman olarak
bilirdi. Babam annem dindardı. 12 yaşıma geldiğimde mahalledeki
çocuklar bana ‘gavur’ demeye başladı. Anneme sordum ve Ermeni
olduğumu öğrendim. Bize okulda ‘Ermeniler insanları kesti’
demişlerdi. Ermeni olduğum için ağladım. Yıllarca arada kaldım ve sonra asıl
dinime dönmeye karar verdim. Müslümanlıkta bir laf vardır ‘Aslını
inkar eden haramzadedir...’'
Yusuf Yılmaz böyle anlatıyor ‘araf’ta kalmayı ve özüne dönmeyi.
Yılmaz tek örnek değil.
Radikal’e bilgi veren üst düzey bir kaynak, son üç dört yıl içinde
özellikle İstanbul’da patrikhane ve kiliselere başvurarak, kendi
dinine ve kimliğine dönen Ermenilerin sayısında gözle görünür bir
artış olduğunu söylüyor. Bu kişilerin sayılarının her yıl
‘yüzlerle’ ifade edilebileceğini anlatan kaynak, şu bilgileri
aktarıyor: “Başvuru sahibinin gerçekten Ermeni kökenli olup
olmadığı araştırılıyor. Bunun için birkaç yol var. Vukuatlı nüfus
kayıt örneği, Patrikhane kayıtları ve yerel sözlü anlatımlar.
Özellikle Doğu Anadolu Bölgesi’nden gelen vatandaşların yoğunluğu
dikkat çekici.”
Türk milliyetçisiyken...
Ermeni tabusu aralanmaya başlamasına karşın, Türk ve Müslüman
kimlikli Ermeniler için bunu açıklamanın toplumsal olarak halen
zor olduğuna dikkat çeken aynı kaynak, din değiştirmek isteyen bir
kişinin trajedisini şöyle anlattı:
“30’lu yaşlarda İstanbul’da yaşayan bir avukat din değiştirmek
istiyordu. Ailesi Orta Anadolu’dan göç etmiş. Memleketlerinde
bilindik bir aileymişler. Toprakları, bağları varmış. Tehcirde, o
dönemki yasalara aykırı olmasına rağmen rüşvet verip İstanbul’a
kaçmışlar. Avukat, yaklaşık beş yıl önce aslında Ermeni olduğunu
tesadüfen öğrenmiş. Yetiştirilme tarzı olarak Türk milliyetçisi,
muhafazakar biri. Ailesinde sağ siyasi partilerde aktif siyaset
yapanlar olduğunu söylüyordu.
Aslen Ermeni olduğunu öğrendiğinde kendi değimi ile ‘kafayı
yemiş.’ Çünkü küçüklüğünden beri Ermeniler hep düşman ve ‘öteki’
gösterilmiş. Annesi babası, ‘böyle yapmaya mecburduk. Senin
iyiliğin için’ demişler. 5 yıl kendi içinde savaş yaşamış. Sonunda
din değiştirmeye karar vermiş. Ama bu sefer yine ailesi, ‘Bize
zararın olur’ demiş. ‘Araf’ta kaldım, ne bu dünyamdan ne ötesinden
emin değilim’ diyordu.”
Gedikpaşa Ermeni Protestan Kilisesi Ruhani Önderi Kirkor
Ağabaloğlu da köklere dönüşteki artışı doğruluyor. Özellikle son
beş yılda artış olduğuna dikkat çeken Ağabaloğlu’nun verdiği
bilgiler şöyle: “Anadolu’da özünü kaybetmiş aşağı yukarı bir
milyon civarında insan var. Bu insanlar bize Anadolu’nun çeşitli
şehir, kasaba ve köylerinden geliyorlar. Yıllarca Müslüman olarak
yaşayan ama aslında Ermeni- Hıristiyan olan bu kişiler bize
gelerek danışıyorlar. Artık pek çok şeyin konuşulması ve Ermeni
açılımı sayesinde gerçek kimlikleriyle yaşamak için din adamlarına
ve kiliselere başvuruyorlar. Anadolu’da yaşanlar için bu süreç
daha zor, çünkü yaşadıkları yer küçük olduğu için, değil mahalle
baskısı, kendi akrabaları tarafından da dışlanmaları anlamına
geliyor. Bu yüzden vazgeçen çok fazla kişi var.”
‘Propaganda olmasın’
Kandilli Ermeni Oniki Havariler Kilisesi Yönetim Kurulu Başkanı
Dikran Kevorkyan ise “İnsan köklerinden kolay kolay kopamıyor”
diyerek şunları söylüyor: “Annesi anneannesi Ermeni asıllı olup da
dönemin siyasi şartları yüzünden dinini ve kimliğini değiştirmek
zorunda kalan pek çok gizli Ermeni var. Ama bütün bunları dinini
değişitirecek, Ermeniliğe dönecek diye bir propoganda malzemesi
haline getirmeye gerek yok. Bir de sırf statükoya, devlete karşı
‘vakti zamanında böyle olmuştu, şimdi biz aslımıza dönüyoruz’
diyerek ortalığıa dökülmenin alemi yok. İnsanın özüne dönmesi
tabii ki olur, yeterki samimi ve dürüst olunsun.”
'ŞOK YAŞADIM HÜNGÜR HÜNGÜR AĞLADIM'
Yusuf Yılmaz (Kuyumcu, 37 yaşında): Aslında Adıyamanlı ama
çocukluğum boyunca Antep’te yaşayan bir aileydik. Herkes bizi
Müslüman - Kürt olarak bilirdi. Babam beş vakit namazında memur,
annem yedi çocuğuyla ilgilenen, oruç tutan bir ev kadınıydı.
Kürtçe konuşur, Türkçe’yi de bilirdik. Yazları Adıyaman’a
gittiğimizde mahalledeki çocuklarla oyunda anlaşmazlık çıktığında
“Hadi ordan gavur, sen Ermeni'sin” derlerdi. Başta anlamazdım. 12
yaşında bir gün anneme sorunca aslında Hıristiyan olduğumuzu ama
dönerek Müslümanlığı geçtiğimizi söyledi. Bir de Ermeni asıllı
olduğumuzu söyledi. Bunu öğrenince hüngür hüngür ağladım. Çünkü
bize okulda Ermenilerin yakıp, yıktığını ve hain olduğunu
öğretmişlerdi. Nasıl olur da ben bir
Ermeni olurum diye düşündüğümü hatırlıyorum. İslamiyet'i dolu dolu
yaşayan biriydim. Şok yaşıyordum. Arada kalmıştım. İki kimliğim
arasında git-gel yaşadım. İstanbul’a yerleştim. İncil’i anlamaya
çalıştım. Yenikapı’daki Ermeni Kilisesine gidip gelmeye başladım.
19 yaşımda vaftiz olmaya karar verdim. Vaftiz olduğumda babam ve
dayılarım bir süre benimle konuşmadılar. 17 yıldır Hıristiyan
olarak yaşıyorum. Müslümanlıkta bir laf vardır ‘Aslını inkar eden
haramzadedir.’”
Meral T. (Ev kadını. 45 yaşında): Babamı dedem evin içinde Ermeni
kültürüyle yetiştirmiş. Ancak hem dedem hem de babam ve amcalarım
dışarıda bir Müslüman gibi yaşıyorlardı. 15 yaşında annem anlattı
bana Ermeni olduğumuzu. Çok şaşırdım. Yaşanan tehcirden sonra
mecburen böyle davranmak zorundan kaldıklarını söylerdi babam. Ben
28 yaşımdayken İstanbullu bir Ermeni'yle evlendim. Ben de özüme
dönmeye karar verdim ve vaftiz oldum.”
‘Herkes zaten biliyordu’
Selahattin Gültekin (Serbest meslek. 45 yaşında ): Tuncelili
Ermeni bir ailenin Alevi kültürüyle büyüyen çocuğu olarak yaşadım.
Etraftaki herkes zaten Ermeni olduğumuzu bilirdi. Amcalarımdan
biri terziydi, diğeri de zanaatkardı. Bu yüzden bizim
farkımızdaydılar. Aile içinden İstanbul’a, Fransa’ya göçler
verdikten sonra oraya gidenler kendi öz kimliklerine döndüler.
Vaftiz oldular, kimliklerine Hıristiyan yazdırdılar. Zamanla
toplumda tabular yıkılmaya başladı, açılım ortamı oluştu. Bu durum
bana da ‘zamanın geldiğini’ gösterdi. Altı ay önce vaftiz oldum ve
Miran Pirgiç ismini aldım. Evli ve iki çocuğum var. Üniversitede
okuyorlar. Onlar da kendi zamanlarını kendileri belirleyecek.”
KÖKLERİNE NASIL DÖNÜYORLAR?
Köklerine geri dönmek isteyen Ermeniler önce ‘din değiştirme’
talebiyle mahkemeye gidiyor. Bu karar alındıktan sonra kiliseye
başvuruluyor. Bir din görevlisi Hıristiyanlığın temel öğretilerini
kişiye anlatıyor. Kişinin öğrendiğine karar verildikten sonra
vaftize geçiliyor.
Kilisede önce dualar okunuyor. Vaftiz edilecek kişi suya sokuluyor
ve okunmuş kutsal bir yağ, el, ayak ve alnına meshediliyor. Vaftiz
olan kişi mihrabın önünde şahadet ederek dine kabul ediliyor.
ANADOLU'DA KALMAK İÇİN GİZLENDİLER
Savaş yıllarında Anadolu, birbiri ardına patlayan Ermeni
isyanları, kıtlık ve salgın hastalıklar sebebiyle, düzenini
kaybetmişti. Çeteler arası savaşlar ve misillemeler yapılıyor,
kana kan-cana can bir mücadele veriliyordu. Doğuda yaşayan
Ermeniler için zorunlu göç kararı alındı. Kadın, çocuk, erkek yüz
binlerce sivil Ermeni 1915’te alınan ‘tehcir’ kararıyla zorunlu
göçe gönderildi.
Bir yıl süren tehcirde günümüze kadar taşınan büyük bir dram
yaşandı. Binlerce insan yollarla ölürken, aileler parçalandı.
Anadolu’daki yerlerini yurtlarını bırakan Ermenilerin bir kısmı
yurtdışına giderken, bir kısmı da kimliklerini değiştirerek
doğdukları topraklarda yaşamına devam etti. Ancak parçalanan
ailelerin bir kısmı Anadolu’da kaldı. Onlarsa yaşadıkları büyük
acının travmasıyla, baskılardan korunmak için kimliklerini
gizleyerek, kapalı kapılar ardında yaşamak zorunda kaldı. |
|
|
|
|
|
|
|