...................
...................
CUMHURİYET’İN İLK YILLARINDA İKİ ÖNEMLİ
KÜLTÜR POLİTİKASI: HALK EVLERİ VE MİLLET
MEKTEPLERİ

Yrd. Doç. Dr. Kadir Ulusoy
Arş. Gör. Bahattin Demirtaş
Adıyaman Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Sosyal Bilgiler Eğitimi Anabilim Dalı

                         
...................
 
...................

Giriş

Osmanlı devleti birçok alanda olduğu gibi eğitim alanlında çağın

gereksinimlerini karşılayamamıştır. Osmanlı döneminde eğitim alanındaki ihmaller yeni kurulan Türk Devletini de etkilemiştir. Cumhuriyetin ilk yıllarında eğitim alanlında önemli çalışmalar yapılması zorunlu bir hal almıştır. Öğretmenler cumhuriyetin ilk dönemlerinde çok önemli bir rol üstlenmişti, bu dönemde ülkenin en kalabalık aydın grubunu öğretmenler oluşturuyordu. Öğretmenler Türk İnkılâbının toplumsal tabanda1192

benimsetilmesinde, “İnkılâbın misyonerliği” görevini yapmışlardır. (1) Diğer taraftan eğitim ve kültür alanında yapılan köklü inkılâplar “Cumhuriyet İdeolojisini” halka benimsetmeye ve geliştirmeye çalışmıştır. Bu bağlamda; Millet mektepleri, Halk okuma odaları, Muallim birlikleri, spor kulüpleri, eğitim ve kültür alanında etkinlikte bulunan dernekler, Türk Ocakları, Halkevleri, Halkodaları, Köy Eğitmenleri, Köy Enstitüleri ve köylüye yönelik çeşitli kurslar büyük başarı sağladı. Türkiye Cumhuriyeti, 1923-50yılları arasında eğitim ve kültür alanlarında gösterdiği başarıyla “Eğitim ve Kültür

Devleti” olma yolunda büyük başarı sağlamıştır. (2)


Halk Evleri

 

“Kültür, okumak, anlamak, görebilmek, görebildiğinden mana çıkarmak,

intibah almak, düşünmek, zekâyı terbiye etmektir.”, “Türkiye Cumhuriyeti’nin temeli kültürdür. Bu sözü burada ayrıca izaha lüzum görmüyorum. Çünkü bu, Türkiye Cumhuriyeti’nin okullarında birçok vesilelerle eser halinde tespit edilmiştir.” (3) Kültür kelimesiyle ilgili Mustafa Kemal’in söylediği sözlere birçok örnek vermek mümkündür.

 

Kültür alanında Atatürk’ün gösterdiği hedefler doğrultusunda hareket eden Türkiye Cumhuriyeti Devletinde kültür politikalarının iki ana kaynağı olmuştur. Bunlardanbirincisi Cumhuriyetten önce başlayan ve onunla birlikte süregelen Milliyetçilik,ikincisi ise yine Cumhuriyetten önce başlayan ve onunla birlikte devam eden Batılılaşma politikasıdır. Rıza Nur’un Maarif Vekili, Ziya Gökalp’in Telif ve Tercüme Dairesi Başkanı olmaları bu durumu desteklemiştir. Gökalp bir taraftan Avrupa’nın

temel kültür eserlerini Türkçe'ye çevirtmek, bir taraftan Türkiye’de milli kültürü geliştirecek eserler yazdırmak suretiyle kendisinin eskiden beri savunduğu fikirleri gerçekleştirmek istemiştir. (4)
 

Cumhuriyetin ilk yıllarında ilk önemli kültürel gelişme, Türk ocaklarının

çalışmaları olmuştur. Türk Ocağı Yasasının birinci maddesinde yazıldığı üzere 1912Martında İstanbul’da kurulan Türk Ocağı Cemiyetinin ilk kongresi 23 Nisan 1924’teAnkara’da yapılmıştır. İkinci maddeye göre Türk Ocağının maksadı, bütün Türkler arasında milli şuurun takviyesine, Türk harsının meydana çıkarılmasına, medeni, sıhhi tekâmüle ve milli iktisadın inkişafına çalışmaktır. (5)

 

Tek parti yönetiminin sağlamlaştırılmasında en önemli dönüm noktalarından biri olarak kabul edilen bu Ocakları’nın kapatılmasına yol açan nedenler konusunda çeşitli görüş ayrılıkları bulunmaktadır. François Georgeon’a göre, 1930 Kurultayı öncesi, Türk Ocakları, 250’yi aşkın şubesi ve 30.000’in üzerindeki üye sayısı ile gücünün doruğuna ulaşmıştır. 1927’den sonra ilkelerini belirlemeye başlayan ve otoritesini artıran tek parti rejimi ile mahalli düzeyde önemini koruyan Türk Ocakları şubeleri arasında belli bir muhalefetin varlığı söz konusudur. Özellikle Serbest Cumhuriyet Fırkası deneyimi ile büyük oranda beliren bu muhalefet karşısında Kemalist iktidar, Jön Türk döneminde gelişen ortaklaşmacı yaşamın ve sivil toplumun son unsurlarını ortadan kaldırmaya karar vermiş ve bu amaçla Türk Ocakları’nın kapatılmasının ardından Türk Muallimler Birliği, 1932’de Mason dernekleri gibi çeşitli kuruluşların faaliyetlerine son vermiştir. (6)

 

Türk Ocakları’nın kapatılması ile ilgili Erol Güngör’ün fikri ise şu şöyledir:

“İkinci Meşrutiyet devrinde ve Cumhuriyetin ilk yıllarında Türk münevverlerini toplayan en büyük gayr-i siyasi teşkilat Türk Ocakları idi. Türk Ocakları İttihatçılar tarafından destek görmüş, onlar da ittihatçıları desteklemişler ve böylece İttihat veTerakki Fırkası adeta, Yahya Kemal’in tabiriyle, alamet-i farikası Türkçülük olan bir parti gibi görmüştü. Bu teşkilat Cumhuriyet devrinde de ayakta durmayı başardı; fakat İttihat ve Terakki ile eskiden çok yakın ilgisi olduğu için Halk Fırkası’yla bir arada

yürüyemezdi. Halk Fırkası kendi dışında teşkilatlı bir münevver kuvvetin varlığına imkân vermemek üzere “Ocaklar”ı kapattı.

 

Avrupa’da tahsilini bitirerek gelmiş olanlar da çeşitli yollardan Fırka bünyesinde eritiliyordu. Bunlardan bazılarının siyasi vazifeler almaları yüzünden kendi arkadaşları ile de araları açılınca, Halk Fırkası karşısında hemen hiçbir kuvvet kalmadı. İleride Anadoluculuk cereyanının bir tarihini yazacak olanlar bu konuda bize bir hayli bilgi kazandıracaklardır.” (7)

Halkevleri, 1931 yılında Türk Ocaklarının, Türk Halk Bilgisi Derneği’nin ve

Muallim Birlikleri’nin “kendilerini feshetmelerinden” sonra CHP tarafından açılmış,yerel parti örgütleri ise bir Halkevinin kurulması için gerekli olan tesisleri, kolları,bütçeyi, üyeleri vs. hazırladıktan sonra partinin genel yönetim kuruluna başvurmuş,partinin Genel Yönetim Kurulu açma izni verince, o yılın 19 Şubatında Halkevi açılmıştır. 14 yerde birden açılan evlerin bulundukları yerler: Afyon, Ankara, Aydın, Bolu, Bursa, Çanakkale, Denizli, Diyarbakır, Eminönü, Eskişehir, Konya, Malatya ve Samsun’dur. Bundan sonra Halkevlerine her yıl yeni evler katılmış; 1938 yılına

gelindiğinde Türkiye’deki Halkevi sayısı 210’a ulaşmıştır. 19 Şubatı takip eden ilk Pazar günü eski Halkevlerinin kuruluş yıldönümleri, yenilerinin açılışları törenlerle kutlanmıştır. (8) Partili partisiz herkesi toplayarak, birleştirecek ve tanıştıracak eğitim ve kültür yuvaları olarak planlanan evler, milli bilinci oluşmuş, birbirini anlayan, seven vemilli ülküye bağlı bir topluluk amaçlamıştır. Ayrıca bu evler, Türk İnkılâbının değerlerinin korunmasına, yayılmasına ve halk tarafından özümsenmesine yardımcı

olacaktır. (9)

 

Halk evlerinin kuruluş amaçları arasında, Kemalist ideolojinin ve CHP'nin

ilkelerini yaymak ve bunların parçası olan inkılâpların yerleşmesini sağlamakta vardır.Zira CHP programında da yer alan ifadeler bunu doğrulamaktadır: "Klasik okul yetiştirmesi dışında, yığına, devamlı ve Türkiye'nin ilerleyiş yollarına uygun bir halk eğitimi vermeği önemli görürüz. Bu hizmet için çalışan Halkevlerini devlet, imkân elverdiği kadar koruyacaktır.” (10)

 

Ültanır’a göre; Halk evlerinin hedefi, halka modernleşme sürecinde uygun

hedefleri ve yapılan reformları benimsetmektir (Cumhuriyetçilik, Laiklik, Demokrasi,Halkçılık v.b.). Bunun yanı sıra, halk arasında yerleşmiş olan sınıfsal farklılıkların kaldırılması da temel hedeflerden birisidir. (11) Halkevleri, pek çok yayın ve eser ortaya koymuş, pek çok insanın topluma

kazandırılmasını sağlamıştır. Halkın külfetsizce toplandığı, eğlendiği, çeşitli etkinlikler içinde yer aldığı ya da izlediği halkevi ve halk odalarının en önemli özelliklerinden birisi; yaygın “halk okulu” hizmeti görmeleridir. Halkevleri, köyde ve şehirde yaşayanlar arasındaki uçurumu da asgariye indirmiş ve bu noktada oldukça önemli bir görevi başarı ile yerine getirmiştir. (12)

 

Cumhuriyet Halk Partisi’nin denetimi altında faaliyet gösteren ve mali

kaynakları da gerek devlet bütçesinden, gerekse Halk Partisi’nden aktarılan fonlarla karşılanan Halkevlerinin yanı sıra 1940’tan sonra kırsal kesimde Halkodaları daaçılmıştır. (13) Böylece Halkevleri ve odaları 1932-1947 yılları arasında olumlu etkileri görülen bir çeşit yetişkinler eğitimi merkezi olmuştur. Bunlar sadece okuma yazma çalışmalarına katkıda bulunmamışlar; Türk milliyetçiliğinin geliştirilmesinde, Türk kültürünün oluşmasında da etkili olmuşlardır. (14) Temizhan’a göre; yapılan inkılâpların halka daha iyi anlatılması, halk ile aydın arasındaki uçurumun giderilmesi için Atatürk tarafından açılan Halkevleri, örgün eğitim dışında kalan veya örgün eğitimden faydalanamayan toplum kesimine hitap etmiştir. O günün şartlarını düşündüğümüzde Halkevlerinin toplumun büyük bir kesimine halk eğitimi faaliyetlerini götürmesi gerektiğini görmekteyiz. Çünkü gerek şartların olumsuzluğu, gerekse harf inkılâbı yediden yetmişe herkese eğitim verilmesi zorunluluğunu doğurmuştur. (15)

 

Halkevlerinin ilginç sloganları ve yöntemleri olmuştur: “Mahalle kahvesinden halkevi kütüphanesine”, “Bilgi seferberliğinin ileri karakolları”, “Köy okuma odaları”,“Yurdun her yanı okuma heveslileri ile dolu”, “Bir köye, harman yeri kadar gerek olan şey: Okuma odası!”, “Ümmiliğe karşı seferberlik” (16) Halkevleri birçok olumsuzluğa rağmen eğitim faaliyetlerini başarılı bir şekilde sürdürmüştür. Eğitim faaliyetlerini daha iyi organize edebilmek için çalışmalarını dokuz şubede gerçekleştirmişlerdir. Bu şubeler; Dil-edebiyat, Güzel sanatlar, Tiyatro, Spor, Sosyal yardım, Okuma yazma sınıf ve kurslar, Kütüphane ve yayın, Köy kalkınması,

Tarih ve müzeler. (17)

 

Halk Evleri; Atatürk reformlarının laiklik ve cumhuriyetçilik fikirlerinin ülke

sathına yayılmasında önemli bir merkez zinciri durumunda olmuştur. Türkiye’nin büyük şehirlerinde halk evi, köylerinde ise halk odası adı altında faaliyet gösteren bu merkezlerde, güzel sanatlar, spor, müzik, edebiyat, tarih, köycülük ve folklor alanlarını da içine alan geniş kapsamlı halk eğitici çalışmalar yapılmıştır. Halk Evlerinin dikkati çeken en önemli özelliği, oluşturulmaya çalışılan çağdaş müzik ekolünün Türkiye çapında yaygınlaştırılmasında etken durumda olmalarıdır. (18)

 

Geniş ve modern manalı bir halk terbiyesinin tahakkuku için çalışan

halkevlerinin faaliyet şekilleri ve aldığı neticeler aşağıdaki tabloda görülebilmektedir.

 

Tablo 1. Halkevi üyelerinin mesleklerine göre şubelere ayrılışını gösteren cetvel (19)

..............
 

Tablo 2. Halkevlerinin 1935 Yılı İçindeki Yönetim Kurulu, Komite ve Şube Halinde Yaptıkları Toplantılar ve Kitapsaray Çalışmalarım (20)

..............
 

Dâhiliye Vekili olan Şükrü Kaya tarafından, Halkevlerinin ilk açılma

yıldönümü olan 19 Şubat 1933 tarihinde Adana, Aksaray, Balıkesir, Çankırı, Çorum, Erzincan, Gümüşhane, Isparta, Kars, Manisa, Mersin, Muğla, Niğde, Sivas ve Tokat vilayetleriyle Bafra, Bayburt, Alaiye, İnebolu ve Urla kazalarında yeniden açılacak Halkevleri için bu teşkilattan beklenilen faide ve neticelerin elde edilmesi, milli kültürün ve milli hareketler ve faaliyetlerin kuvvetlendirilmesi, halk içtimaiyatının yükseltilmesi için Halkevlerinin ilerlemesi ve müzaherette bulunulması istenmiştir. (21)

 

Şükrü Kaya 21 Şubat 1937 tarihli Cumhuriyet-İstanbul halkevleri için hazırlanan bir broşürde yazdığı makalede şunları yazmıştır: “Türk olan inkılâbımız zaruri ve tabii olarak Türkçüdür de. Türk ve Türkçü vasıflarını esaslı bir şiar olarak bünyesinde taşıyan ve yaşatan bu inkılâbın milliciliğinin hedefi, medeni kültürün ve insanlığın müşterek ve

yüksek duygularının müspet yollarla inkişaf ve intişarını esas ittihaz etmektir. Bu gayeye ermek için halka dayanmağı da en sağlam ve kısa bir yol bilir. Fakat eğer Atatürk kendilerine ve bütün millete halkevleri gibi toplayıcı, birleştirici ve tanıştırıcı bir müesseseyi kurarak çalışmalarına emniyet etmeseydi bugünkü şartlar içerisinde fertlerin tesirleri çok mahdut kalır ve gayeye vusul müddeti çok uzamış olurdu.

 

Halkevlerinin kültürel, sosyal ve ekonomik bakımlardan az zamanda yaptıkları tenvir,irşat hizmetlerini anlamak için bu kitaptaki yazılar ve rakamlar sağlamca şahittir.Halkevleri vatandaşların medeni, bedii irfan ve ve zevk ihtiyaçlarını tatmin edecek bir müessesedir. Her yurttaş orada bildiğini öğretir ve bilmediğini öğrenir.” (22)

 

Şükrü Kaya, 23 Şubat 1937 tarihinde Halkevlerinin beşinci yıldönümü

münasebetiyle Ankara Halkevinde ise şunları söylemiştir: “Halkevleri bu itibarla hâlihazırda milletin kütle halinde irfanını, bilgisini arttıracak yegâne bir yuvadır, enbüyük ehemmiyeti de buradadır. Hâlihazırda hiçbir terbiye ve telkin müessesesinin yapamadığı işi yapmakla mükellef bulunuyor. Bugünkü nesli, bugünkü ihtiyaca cevap verebilecek bir zihniyetle teçhiz etmeğe çalışıyor. Atatürk bu müesseseyi yaratmakla kurduğu büyük binanın istikbale doğru emin olarak yürümesini temine çalışmıştır.

Bugün binlerce Türk 167 halkevinde toplanmış bulunuyor. Biz halk evlerimizi 167’den daha ve daha yüksek rakamlara ve hatta her köye kadar götürdüğümüz gün memleketimiz tek bir kalp gibi çarpacak ve memleket bir tehlikeye düştüğü vakit onu tek vücut gibi karşılayacak, memleketin terakkisini temin için hepsi bir kafa ile düşünür

ve bir kolla çalışır hale gelecektir…” (23)

 

Şükrü Kaya’nın halkevlerine olan özel alakası, yeni inşa edilecek halkevleri

için de görülür. Onun CHP Genel Sekreteri olarak İsmet İnönü’ye yazdığı 17 Mart 1937 tarihli bir yazıda doğu illerinde yapılması emredilen Artvin, Erzurum, Erzincan, Bayburt, Bitlis, Van, Kars halkevleri inşaatı için bu evler hesabına istenilen miktarın gönderildiği yazılıdır. (24) Bu tezkerenin 25 Mayıs 1938 tarihinde yazılan ekinde ise şark bölgesinde yaptırılması kararlaştırılmış olan sekiz halkevinin inşa durumundan bahsedilmiştir. Buna göre Diyarbakır ve Artvin’deki evlerin inşaları biterken diğer vilayetlerde devam eden inşaatlar hakkında bilgi verilmiştir. (25)

 

1938 Şubatında Halkevlerinin yıl dönümü ile yeni açılacak 42 halkevi ile

birlikte toplam sayı 209’u bulmuştur. Ankara halkevinde Dâhiliye vekili Şükrü Kaya’nın söylevi ile başlayan yıldönümü kutlamalarında takip edilecek program itina ile hazırlanırken bizzat Şükrü Kaya tarafından yeni açılacak halkevleri için yapılacak törenlerde faydalanacağı düşünülen belgeler ev başına ikişer nüsha göndertilmiştir.Gönderilen belgelerde şunlar vardır: Açılacak halkevlerinin kuruluş mesaisinde gözde tutacakları hususları bildiren genelge örneği, bir açılma programı taslağı, halkevlerinin

maksadını ve çalışma tarzını yeni üyelere anlatmaya ve açma nutkunu hazırlamaya malzeme olmak üzere “Ülkü” dergisinin 1937 Mart nüshası ve halkevleri 1935 broşürü,halkevinin çocuğu şiiri, açılmış ve açılacak evlerin listesi. (26)

 

Kaya, açılma töreninin ve ilk seçimin evi varlıklı ve verimli yapacak bir

titizlikte yapılmasını ve ev başkanlarına seçilecek yönetim kurulu üyesi kişilerin bu işe vaktini ve heyecanını verebilecek bir durumda olmasını dilemiştir. Ayrıca Cumhuriyet Halk Partisi Genel Sekreterliği tarafından halkevinin kuruluş merasiminde göz önünde tutulacak hususlarda beş madde halinde açıklanmıştır. Buna göre halkevlerinin açılmasından önce ve açılışa müteakip yapılacak işler anlatılırken, açılış merasiminden

yaklaşık bir hafta önce memleketin yetişkin unsurlarının halkevi salonuna davet edilerek bunlara umumi maksadın ve talimat hülasasının daha önceden izah edilmesinin faydalı olacağı, yine açılış teşkilatı için yapılacak birinci toplantıda memur olsun olmasın her meslekten bütün münevver unsurların bilhassa muallimlerin gelmesine çalışılması gerektiği vurgulanmıştır. (27) Ayrıca açılma merasiminden önceki hazırlık

toplantısında Halkevi talimatnamesinin  (28) baştan sona kadar, açılmadan sonraki toplanışta da talimatnamenin alakadar fasıl ve maddelerinin okunacağı bildirilmiştir.

 

Halkevlerinin kuruluşunda Şube İdare Komitelerinin ve halkevi başkanının seçimine yönelik açıklamalarda yapılmıştır.Halkevleri için Atatürk döneminde önemli çalışmalar yapılmış, yeni çıkan kitap ve dergilerin bu evlere gönderilmesine özellikle dikkat edilmiştir. Bu hususta bizzat halkevlerinin talepleri Ankara’ya iletilmiştir.  (29) CHP makamına gönderilen aşağıdaki rapor doğu vilayetlerinde halkevlerine olan ilgiyi göstermesi bakımından önemlidir: “Urfa halkevi teşekkülü gününden beri uhdeme tevdi edilen vazifeninehemmiyetini takdir etmiş ve hedefe yetişebilmek için maddi menfaatlerimin haleldar oluşuna bile bakmayarak azami mesai sarfına gayret etmekte bulunuyorum. Yedi şubemizden beşi üç aylık raporumuzda arz ettiğimiz gibi müspet denecek kadar çalışmıştır. Köycü ve içtimai yardım şubeleri imkân dâhilinde çalışmadıkları gibi bundan böyle dahi bir enerji gösterebilmelerini tahmin edemiyorum bugün üç aylık mesaiden alınan neticede, Urfa halkevinin sesi yükseldiği anda etrafında binlerce halkı toplayabilecek bir kudret kazanmasına mukabil halkevinin muhtelif iş bölümlerinde vazife almış (muallimler müstesna) birçok münevverlerin ekseriyetini teşkil eden memurların alakasızlığını pek aşikâr olarak gördüğüme işaret etmeyi üstüme aldığım vazifenin ifasındaki disiplinin te’mini noktasından borç bilirim.” (30)

 

Urfa Halkevi başkanı Kazım Yazgan’ın 9 Temmuz 1935 tarihinde Halkevleri

Müfettişi Alaattin Tekmen’e yazdığı başka bir yazı ise yukarıdaki raporu tamamlar mahiyettedir: “Buradan ayrılırken size uzun bir rapor yazacağımı vaat etmiştim. Fakatne çare bir mal şans, bir pusu, bir suikast, gece evimin önünde yolumu kesen beş kişi beş bıçak bir kuşun yarası… üçü kafamdan biri karın diğeri böbreğimin üstünden, kurşunda elimden… bir haftadır bitap yatıyorum. Fırka kendisine yar olanlara yar olsaydı bu kadar alçakça tecavüzlere imkân kalır mıydı? Dilerim, fırka yeni ve maddi, manevi

menfaatler temin eden yöneticiler ile bu işi tamir etmiş olsun, kimse değil herkesten ziyade (varlığı ve otoritesi sönmüş ve silinmiş bu muhit efkârı umumiyesinde) kendi idealine uygun yine bir varlığın yaratılmasına ulaşmış olur. Yaralıyım, yaram altı yerimden değildir, tek kalbimden, bunun müsebbibi kimdir? Bizimkiler değil mi? Artık bu kadar hadiseler karşısında Baba şefakatını taşıması lazım gelen kurumdan bir şey…dilemek için, sizi ve temiz vicdanınızı buldum, Fırka karşısında, hadisat, görüş ve

duyuşlarınızla kanatlarınıza emanet!” (31)

 

Nitekim Halkevleri, Türk halk kültürünün gerek araştırılması, gerekse bunların teşviki konusunda oldukça etkili olmuştur. Siyasi teşekkül olarak sadece Halk Partisi’nin, kültür ocağı olarak ise sadece Halkevlerinin ortada olduğu bir dönemde Türk kültürüyle uğraşanlardan hiç değilse bir kısmının Halkevlerinde toplanması veoranın imkânlarından faydalanması kaçınılmaz olmuştur. Ancak Halkevlerinin belli bir siyasi partinin damgasının taşıması ve oradan gelen bazı tek yönlü tesirler dolayısıyla bu kuruluşlar gerektiği kadar toplayıcı olamamış, çok partili siyasi hayat geliştikçe iyice

itibardan düşmüş, dernek kurma ve yayın hürriyeti verilince herkes istediği yerde çalışmak üzere Halkevlerine bir bakıma mecburi olan eski bağlılığını koparmıştır. (32)

 

Neticede 1932’de kurulan Halkevleri, 1950’de Demokrat Parti hükümeti tarafından, Halk Partisi yan kuruluşları olarak görülerek kapatılmıştır. Kapatıldığında, 478 Halkevive 4.322 Halk Odası şubesi bulunmaktaydı.

 

Millet Mektepleri

 

Cumhuriyetin kuruluşundan sonra, ülkemizin her alanda kalkınması

gerekiyordu. Sosyal, kültürel ve ekonomik yönden gelişme, ancak aydın insanlar tarafından yapılabilirdi. Oysa halkımızın okur-yazarlık düzeyi çok düşüktü; %7 dolayındaydı. Halkımızın aydınlanması için ilk önce okur-yazarlık düzeyinin yükselmesine ihtiyaç vardı. Bunun için büyük atılımların, okuma-yazma seferberliklerinin yapılması gerekiyordu. Atatürk’ün eğitimle ilgili en önemli hedefi,halkımızı cehaletten kurtarmaktı. (33)

 

Cumhuriyet dönemi ülkemizde her alanda olduğu gibi eğitim alanında da

büyük atılımların yapıldığı bir dönem olmuştur. Cumhuriyetin önderleri, eğitim çalışmalarına başlamak için Cumhuriyetin ilânını beklemediler. Büyük önder Atatürk Mart 1922’de Büyük Millet Meclisinde verdiği bir söylevde, “devletin eğitim politikasının köylülere okuma-yazma öğretmek, onlara tarih, coğrafya, din konularında temel bilgiler vermek olduğunu” vurgulamıştır. Aynı yıl yetişkinlere okuma-yazma öğretmek ve temel eğitim vermek üzere “Halk Mektepleri” ile “Gece dersleri” başlatılmış olup, 105 değişik yörede 7-8 bin kişinin okuma-yazma kursundan geçmesi

sağlanmıştır. Türk dilinin yapısına uygun ve okunup yazılması kolay olan yeni harflerinin kabulü; halk eğitimi hareketlerine büyük boyutlar kazandırmıştır. Milli kültür birliğinin sağlanması, Cumhuriyet kültürünün yeni kuşaklara aktarılması cumhuriyet vatandaşlarının yetiştirilmesinde ilk ve temel koşul olarak görülmüştür. (34)

 

Atatürk bu ilk ve temel koşulun, yeni bir harf sistemine geçilmesiyle olunacağı çok iyi biliyordu. Harf inkılâbının bir eğitim ve kültür inkılâbı olduğu ve bu inkılâbın önemini çok iyi bilen Atatürk 1 Kasım 1928 günü Millet Meclisini açış söylevinde şu konuşmayı yapmıştır: “Değerli ve sevgili arkadaşlarım! Her şeyden önce, gelişimin ilk yapıtaşı olan soruna değinmek isterim. Büyük Türk ulusu cehaletten az emekle kısa

yoldan ancak kendi güzel ve soylu diline uyan böyle bir araç ile sıyrılabilir. Bu okuma yazma aracı ancak Lâtin kökünden olan Türk alfabesidir.” (35)

3 Kasım 1928 tarihli “Türk Harfleri Hakkındaki Kanun”un yürürlüğe

girmesiyle, 1928 yılı Aralık ayından itibaren, resmî ve özel bütün Türkçe gazeteler ve dergiler yeni Türk harfleriyle çıkmaya başlamıştır. Yeni kanun, 1 Ocak 1929’danitibaren devlet yazışmalarının da bu harflerle yapılmasını sağlamıştır. Ayrıca 1 Ocak1929 tarihinde Millet Mektepleri açılmıştır. Halka önce okuma-yazma öğretme amacı güden bu mektepler ilerleyen dönemlerde yaşamak için lazım gelen diğer bilgileri de öğretme amacı gütmüştür. Bu sırada Türk Ocakları, Halkevleri ve Halkodaları da

okuma yazma kursları düzenlemiştir. (36)

 

Millet Mekteplerinde eğitim tarihinin en kapsamlı okuma yazma programları uygulanmıştır. Kentsel bölgelerde 16-45, kırsal bölgelerde 12-45 yaşındaki kadın veerkekler bu kurslara katılabilir ve okuma yazma sertifikaları alabilmişlerdir. Bu mektepler, A ve B dershanelerinden olmak üzere iki düzeye ayrılmıştır. A dershaneleri okuma-yazma bilmeyenlere okuma-yazma öğretmiş. B Dershaneleri ise yurttaşlık hak ve ödevleri ile temel yaşam becerileri kazandırmıştır. Kurslar okul binalarında veriliyor,

okulsuz köyler ise gezici okullardan yararlanıyordu. Kurslar haftada altı saat olup,öğretim dört ay sürüyordu. (37)

 

Millet Mekteplerinde Okutulan Dersler

 

Yetişkinlerin günlük yaşamlarında en çok yararlanabilecekleri konulara ait

bilgilerin verilmesi amaçlanmıştır. Bu dersler arasında şunlar yer almıştır: Okuma-Yazma, Hesap ve Ölçüler, Sağlık Bilgileri, Yurt Bilgisi: Bu derslerde vatandaşlara Türk bayrağı, tarihi, vatanı, coğrafyası, komşularımız, Cumhuriyetin kuruluşu, Atatürk’ün yaptığı hizmetler, bağımsızlık savaşımız, anayasa, seçimler, TBMM, Cumhurbaşkanı ve

Başbakan’ın görevleri, belediyelerin görevleri, vergiler ulusal bayramlar askerlik, yargı,devlete dilekçe verme, sultanların baskı ve zulümleri ile ilgili bilgiler vermekteydi. Bu bilgilerin gerçek amacının, bireylere ulusal bilinci aşılamak, Cumhuriyet’e ve devrimlere bağlı aydın düşünceli insanlar yetiştirmek olduğu söylenebilir. Bu derslerde söylenen şu cümle bu amacı özlü bir biçimde anlatmaktadır: “İyi bir Türk vatandaşı;vatanını sever, milletini sever, ödevini bilir, çalışır, insancıldır.” (38)

 

Millet Mekteplerinin vazifelerini icra edebilmeleri için Cumhuriyet Halk

Fırkası teşkilatlarının da gayretleri görülmüştür. Nitekim daha bu kanunun kabulünden önce, 25 Aralık 1928 tarihinde, Cumhuriyet Halk Fırkası Umum Kâtipliğinden bazıCHF il teşkilatlarına gönderilen yazıda şunlar dile getirilmektedir: “…Halkımızın bu teşkilatlar vasıtası ile ayağına kadar götürülen büyük nimetten azami surette istifadesini temin için fırkamıza büyük vazifeler teveccüh etmekte ve vilayet ve kaza mutemetlerimizin Millet Mektebi teşkilatının idaresine memur olan heyetlere dâhil

bulunması, bu teşkilatın mesai ve muvaffakiyetle ciddi surette alakadar olmaklığımızı istirham eylemektedir.” (39) 1929 Ekim’inde ise aynı fırkanın Millet Mektepleri Talimatnamesini (40) fırkanın teşkilat kademelerine gönderdiği görülmektedir. (41) Yeni harflerin kabulünden sonra bu harfleri öğretmek için açılan Millet Mekteplerinde 1928’den 1937 yılı sonuna kadar dokuz senede 1.451.759 öğrenci mezun olmuştur. Bu öğrencilerin %73.15’i erkek, %26.85’i kadındır. Millet Mekteplerine devam eden ve bu mektepleri bitiren öğrencilerin özellikle 1928-1932 arasında en yüksek sayı ve oran arz ettiği aşağıdaki tabloda görülmektedir.

 

Bu belgede Cumhuriyet Halk Fırkası müfettişlerine Millet Mektepleri Talimatnamesinin tam metninin (Millet Mektepleri Talimatnamesi, Köy Hocası Matbaası, Ankara 1929) gönderildiği görülmektedir. Talimatnamede yer alan Seyyar Dershaneler ve Muallimler ve Köy Yatı Dershaneleri’nin de Atatürk döneminde uygulamaya geçirilen diğer önemli eğitim uygulamaları olduğu görülür.
 

Tablo 3. Millet Mekteplerinden Mezun Olan Öğrenci Miktarı (1928-1937) (42)

..............
 
1928-1929 ders yılında A ve B dershaneleri halinde açılan bu okullara halkın akın halinde geldiği görülmüştür. Özellikle ilk senede elde edilen bu sonuç, bizzat Atatürk’ün başöğretmenlik etmek suretiyle gösterdiği gayretlerin, halka ve öğretmenlere verdiği şevk ve heyecanın doğal sonucu olmuştur. Ancak bu sonuç yeterince sonuç getiremeden hızını kaybetmeye başlamıştır. Bu durumun en önemli nedenleri, bu davayı en iyi anlayanların kenara itilmesi, gerekli şevk ve heyecanın azalması, gerekli destek ve yardımın yeterince olmaması, İkinci Dünya Savaşının daha ağır şartlarının yaşanmaya başlaması ve bu konuya ayrılan bütçenin azalması olmuştur. Ayrıca burayı bitirenlerin bazı hak ve imtiyazlara sahip olmaması ve halkevlerinin açıldıktan sonra bu işi yürütebileceğine inanılmış olması gibi durumlarda vardır. (44)
 

Tablo 4. Yıllara Göre Millet Mektepleri Dersane ve Diploma Alanların Sayısı

..............
 

Millet Mektepleri hareketinin ilgi uyandıran yönlerinden birisi de Halk Okuma Odaları olmuştur. Okuma-yazma öğrenen vatandaşların öğrendiklerini unutmamaları, bunu bir vasıta olarak kullanmaları ve geliştirmeleri çeşitli yerlerde bu odaların açılması sağlanmıştır. Ancak, Halk Okuma Odaları, Millet Mekteplerinin bir parçası olduğundan,

bu hareketin yavaşladığı yıllarda okuma odaları da sayı olarak azalmıştır. (45)

 

 

DIPNOTLAR:

1) Hakkı Uyar, Cumhuriyetin İlk Yıllarında Manisa’nın Eğitim ve Kültür Hayatına Genel Bir Bakış, Manisa’ya Bakış (Kültür Sanat Aktüalite Dergisi), Yıl 1, Sayı 2, s.39-40.

2) Uyar, a.g.e., s.39,40.

3) Atatürk’ün Kültür ve Medeniyet Konusundaki Sözleri, Ankara 1990, s.3; Kültür ve Türk kültürü hususunda bkz., Bahaeddin Ögel, Türk Kültürünün Gelişme Çağları, İstanbul 1988;Mümtaz Turhan, Kültür Değişmeleri, İstanbul 1987; İsmail H.Danişmend, Türklük Meseleleri, İstanbul 1976.

4) Erol Güngör, Dünden Bugünden, Ankara 1982, s.89-91.1193

5) Füsun Üstel, Türk Ocakları (1912-1931), İstanbul 1997, s.145.

6) Üstel, a.g.e., s.358, 359.1194-Dil ve Tarih Kurumu gibi- dağıttı, bazılarına aynı zamanda mebusluk -saylavlık- verdi.

7) Erol Güngör, Türk Kültürü ve Milliyetçilik, İstanbul 1986, s.243.

8) Mustafa Ergun, Atatürk Devri Türk Eğitimi, Ankara 1982, s.150.

9) Sinan Ergen, Türkiye’de Halkevleri ve Elazığ Örneği,Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi,Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Elazığ 2007.1195

10) http://tr.wikipedia.org/wiki/Halkevleri (Erişim tarihi:24.04.2008).

11) Emel Ültanır & Gürcan Ültanır, Estonya, İngiltere ve Türkiye’de Yetişkinler Eğitiminde Profesyonel Standartlar” Mersin Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, Cilt 1, Sayı 1, Mersin2005, s.9.

12) http://tr.wikipedia.org/wiki/Halkevleri (Erişim tarihi:24.04.2008).

13) Ergen, a.g.e.; Oğuz Temizhan, Halkevleri ve Halkevlerinin 1932-1940 Arası EğitimFaaliyetleri, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü,Ankara 2006.

14) Yahya Kemal Kaya, İnsan Yetiştirme Düzenimiz “Politika, Eğitim, Kalkınma”, Geliştirilmiş İkinci Baskı, Ankara 1977, s.110.1196

15) Temizhan, a.g.e.

16) Necdet Sakaoğlu, Cumhuriyet Dönemi Eğitim Tarihi, İstanbul 1991, s.52; Halkevlerinin faydaları ve faaliyetleri hakkında bkz, Ayın Tarihi, Sayı: 8, Ağustos 1934, s.456,457.
17) Kaya,
a.g.e., s.110.

18) Emre Aracı, Ahmet Adnan Saygun, Doğu-Batı Arası Müzik Köprüsü, Yapı Kredi Yayınları,İstanbul 2001; Barış D.A. Barış, A.S. Ece, Cumhuriyetten Günümüze Toplumsal Kültürel Değişim Sürecinde Müzik ve Müzik Eğitimi, İCANAS 38. Uluslararası Asya ve Kuzey Afrika Çalışmaları Kongresi, Ankara 2007.1197

19) “İlk Öğretim ve Eğitim Meselesi”, Kültür Bakanlığı Dergisi, Sayı: 20-21, İstanbul Ocak 1937,s.17.

20) “İlk Öğretim ve Eğitim Meselesi”, Kültür Bakanlığı Dergisi, s.18.1198

21) Başbakanlık Cumhuriyet Arşivi (Bundan sonra BCA olarak kısaltılacaktır), 030.10/117.817.4.14 Aralık 1933.

22) Ayın Tarihi, Sayı: 37, Mart 1937, s.53.

23) Ayın Tarihi, Sayı: 37, Mart 1937, s.37.1199

24) BCA, 030.10/79.523.6.

25) BCA, 030.10/79.524.2.

26) BCA, 490.01/4.16.9. Halkevlerinin açılış program taslağı şöyledir: İstiklal Marşı, Açma nutku,şiir, halkevlerinde çalışacaklar adına özlü ve kısa bir hitabe, halkevi maksadına uygun kısa bir piyes veya bir canlı tablo yahut garp aletleri ile modern bir konser, Atatürk’ün Gençliğe Hitabının okunup ayakta dinlenmesi.1200

27) BCA, 490.01/4.16.9.

28) Talimatnamenin orijinal metni için bkz. Halkevleri Talimatnamesi, Hâkimiyet-i MilliyeMatbaası, Ankara 1932, BCA, 490.01/2.9.1.

29) Bitlis Halkevi başkanlığından gönderilen örnek bir yazıda, gönderilen ek liste ile Bitlis halkevikütüphanesinde mevcut olmayan kitapların gönderilmesi istenmiştir. BCA, 490.01/13.69.2.

30) BCA, 30 Haziran 1934, 490.01./844.337.2.1201

31) BCA, 490.01./844.339.

32) Güngör, Dünden…a.g.e., s.98.1202

33) M. Feyzi Öz, “Millet Mekteplerinden Okuma Yazma Seferberliklerine” Bilim ve Aklın Aydınlığında Eğitim Dergisi, Yıl: 4, Sayı: 44, 2003.

34) Mustafa Albayrak, Millet Mekteplerinin Yapısı ve Çalışmaları (1928- 1935), AtatürkAraştırma Merkezi Dergisi, Sayı 29, Cilt: X, Ankara 1994.1203

35) Öz, a.g.m.

36) M. Şakir Ülkütaşır, Atatürk ve Harf Devrimi, TDK Yayınları, Ankara 1991, s.66-69; Yusuf Çotuksöken, “Atatürk’ün Dil Devrimi ve Sonrası”, Cumhuriyetin İlk Yıllarından Günümüzedir-Kültür-Eğitim, Gazi Üniversitesinin 80. Yıl Armağanı, Ankara 2007, s.24-25 ; İlhan Başgöz,

Türkiye’nin Eğitim Çıkmazı ve Atatürk, Başbakanlık Basımevi, Ankara 1995, s.121.

37) Kaya, a.g.e., s.109.1204

38) Albayrak, a.g.m.

39) BCA, 25 Aralık 1928, 490.01./1.2.13.

40) Millet Mektepleri Talimatnamesi için ayrıca bkz, Ayın Tarihi, Sayı: 57, Aralık 1928, s. 4263-4271.

41) BCA, 28 Ekim 1929,490.01./1.3.12.

42) BCA, 18 Nisan 1939, 030.01./90.559.2. Tablodaki rakamlar sadece Millet mekteplerinden mezun olanların sayılarını göstermektedir. Bu rakamlar memlekette Türk harfleriyle okuyup yazma bilenlerin miktarı olarak düşünülmemelidir. Zira bu mektepler faaliyeti haricinde olarak Türk harfleriyle okuyup yazma öğrendiği muhakkak bulunan devlet, hususî idare ve belediye memurları ile öğretmenler ve bütün mekteplerin öğrencileri, ordu ve jandarma zabitanı ve orduda okuma öğrenen kura efradı, bütün bankalar ve mümasil müesseseler ve şirketler memurları veayrıca halk arasında kendi kendine okuma ve yazma öğrenenlerin miktarı bu tablodaki toplama dâhil değildir.

43) Dokuz yılda Millet Mekteplerine devam eden 1.451.759 öğrenciyi %100 addettiğimiz takdirde muhtelif senelerdeki oranlar ortaya çıkmıştır.

44) Tahsin Ünal, “Cumhuriyet Devrinde Halk Eğitimi”, Türk Kültürü, Sayı: 72, Ankara Ekim1968, s.910, 911.1206

45) Turhan Oğuzkan, “Türkiye’de Halk Eğitimi Denemeleri, Başarılar, Sorunlar ve Sosyal Zorunluluklar” Eğitim Hareketleri, Sayı: 176-177, Ankara Kasım-Aralık 1969, s.5.1207

 

KAYNAKÇA:

ALBAYRAK, Mustafa, Millet Mekteplerinin Yapısı ve Çalışmaları (1928- 1935),

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, Sayı 29, Cilt: X, Ankara 1994.

ARACI, Emre, SAYGUN, Ahmet Adnan, Doğu-Batı Arası Müzik Köprüsü, Yapı

Kredi Yayınları, İstanbul 2001.

Atatürk’ün Kültür ve Medeniyet Konusundaki Sözleri, Ankara 1990.

Ayın Tarihi, Sayı: 57, Aralık 1928.

Ayın Tarihi, Sayı: 37, Mart 1937.

Ayın Tarihi, Sayı: 8, Ağustos 1934.

BARIŞ, Dolunay Akgül, ECE, Ahmet Serkan, Cumhuriyetten Günümüze Toplumsal

Kültürel Değişim Sürecinde Müzik ve Müzik Eğitimi, İCANAS 38. Uluslararası Asya ve Kuzey Afrika Çalışmaları Kongresi, Ankara 2007.

BAŞGÖZ, İlhan, Türkiye’nin Eğitim Çıkmazı ve Atatürk, Başbakanlık Basımevi,Ankara 1995.

Başbakanlık Cumhuriyet Arşivi (BCA), 030.10/117.817.4.

BCA, 030.10/79.523.6.

BCA, 030.10/79.524.2.

BCA, 030.01./90.559.2.

BCA, 490.01./1.2.13.

BCA, 490.01./1.03.12.

BCA, 490.01./844.337.2.

BCA, 490.01./844.339.

BCA, 490.01/13.69.2.

BCA, 490.01/2.9.1.

BCA, 490.01/4.16.9.

ÇOTUKSÖKEN, Yusuf, “Atatürk’ün Dil Devrimi ve Sonrası”, Cumhuriyetin İlkYıllarından Günümüze Dil-Kültür-Eğitim, Gazi Üniversitesinin 80. Yıl Armağanı,Ankara 2007.

DANİŞMEND, İsmail Hakkı, Türklük Meseleleri, İstanbul 1976.1208

ERGEN, Sinan, Türkiye’de Halkevleri ve Elazığ Örneği, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Elazığ 2007.

ERGUN, Mustafa, Atatürk Devri Türk Eğitimi, Ankara 1982.

GÜNGÖR, Erol, Dünden Bugünden, Ankara 1982.

________, Türk Kültürü ve Milliyetçilik, İstanbul 1986.

Halkevleri Talimatnamesi, Hâkimiyet-i Milliye Matbaası, Ankara 1932.

http://tr.wikipedia.org/wiki/Halkevleri (Erişim tarihi:24.04.2008).

KAYA, Yahya Kemal, İnsan Yetiştirme Düzenimiz “Politika, Eğitim, Kalkınma”,Geliştirilmiş İkinci Baskı, Ankara 1977.Millet Mektepleri Talimatnamesi, Köy Hocası Matbaası, Ankara 1929.

OĞUZKAN, Turhan, “Türkiye’de Halk Eğitimi Denemeleri, Başarılar, Sorunlar veSosyal Zorunluluklar” Eğitim Hareketleri, Sayı: 176-177, Ankara Kasım-Aralık 1969.

ÖGEL, Bahaeddin, Türk Kültürünün Gelişme Çağları, İstanbul 1988.

ÖZ, M. Feyzi, “Millet Mekteplerinden Okuma Yazma Seferberliklerine” Bilim veAklın Aydınlığında Eğitim Dergisi, Yıl: 4, Sayı: 44, 2003.

TEMİZHAN, Oğuz, Halkevleri ve Halkevlerinin 1932-1940 Arası Eğitim

Faaliyetleri, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Ankara 2006.

TURHAN, Mümtaz, Kültür Değişmeleri, İstanbul 1987.

UYAR, Hakkı, Cumhuriyetin İlk Yıllarında Manisa’nın Eğitim ve Kültür Hayatına Genel Bir Bakış, Manisa’ya Bakış (Kültür Sanat Aktüalite Dergisi), Yıl 1, Sayı 2.

ÜLKÜTAŞIR, M. Şakir, Atatürk ve Harf Devrimi, TDK Yayınları, Ankara 1991.

ÜLTANIR Emel, ÜLTANIR Gürcan, Estonya, İngiltere ve Türkiye’de Yetişkinler Eğitiminde Profesyonel Standartlar” Mersin Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi,Cilt 1, Sayı 1, Mersin 2005.

ÜNAL, Tahsin, “Cumhuriyet Devrinde Halk Eğitimi”, Türk Kültürü, Sayı: 72, Ankara Ekim 1968.

ÜSTEL, Füsun, Türk Ocakları (1912-1931), İstanbul 1997.__