Başbakanlık Baş
Müşaviri Savaş Barkçın, Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları
Vakfı (SETA) tarafından Conrad Otel'de düzenlenen
'Türkiye-Gürcistan İlişkileri Çalıştayı'nda yaptığı konuşmada,
Türkiye'nin Gürcistan'ı bağımsızlığından beri desteklediğini çünkü
Gürcistan'ın istikrarının 'Kafkasya'nın istikrarı, bölgenin ve
dünyanın istikrarı' anlamına geldiğini kaydetti.
Tarihi olarak bakıldığında Kafkasya'nın güçlü devlet gelenekleri
ile çok etnik yapılı ve çok dilli bir bölge olduğunu gördüklerini
ifade eden Barkçın, 'Önemli ticaret yolları bu bölgeden geçiyor.
Aynı zamanda bu bölge bir gerilim ve çatışma noktası. Enerji,
güvenlik ve ticaret anlamında küresel rekabet alanı. Soğuk savaş
sonrası Kafkasya, çevreden merkeze geldi ve kritik bir noktaya
oturdu. Bu bölgeyi konuşmak dünya siyasetinin istikrarını konuşmak
demektir' dedi.
Kafkasya'nın bir 'sorunlar ve fırsatlar diyarı' olduğunu kaydeden
Barkçın, şunları kaydetti:
'Bu sorunların pek çoğu küresel sorunlar. Kafkasya'yı çok özel
yapan şey, küresel rekabette bu bölgenin bir kırılma noktası
haline gelmesi. Türkiye'nin Gürcistan ile çok yakın ilişkileri
var. Bizim dış politika açısından prensibimiz güvenlik ve
demokrasi dengesi. Bunların birbirini dışlayan değil, tamamlayan
unsurlar olduğunu düşünüyoruz. İkinci prensibimiz, komşularımızla
sıfır sorun politikası. Üçüncüsü işbirliği ve karşılıklı güven.
Dördüncüsü ise komşu bölgelerle karşılıklı entegrasyon.'
GÜRCİSTAN İLE TİCARİ ORTAKLIK
Gürcistan ile Türkiye arasında çok entegre bir ilişki olduğunu
vurgulayan Barkçın, 'Batum Havaalanı'nın ortak bir havaalanı
olarak iş görmesi, bu iki ülke arasındaki entegrasyonun önemli bir
örneği. Dördüncü dış politika prensibimizin çok boyutlu olması
ülkeler arasındaki entegrasyon için de önemli. Diplomasi bugün
büyükelçilerin ve dışişlerinin tekelinden çıkmış ve
akademisyenlere, sivil toplum önderlerine inmiş durumda' diye
konuştu.
Bu ilkelerin Kafkasya'ya nasıl yansıdığına da değinen Barkçın
sözlerini şöyle sürdürdü:
'Bir, herkes için güvenlik. İki, diyalog. Üç, çoğulculuk. Dört,
karşılıklı bağımlılık. Pek çok Kafkas kökenli vatandaş için
diaspora kelimesi geçiyor. Aslında pek çok Kafkas ülkesi
Türkiye'nin diasporası konumunda. Türkiye'nin bu sahip olduğu bu
sosyal zenginliğin kullanılmasını teşvik ediyoruz.
2005 yılında Gürcistan'ın ulusal strateji belgesinde üç ülke
stratejik ülke olarak tanımlandı. ABD, Ukrayna ve Türkiye...
2006'da vize kaldırıldı. Tarihteki gibi bugün de üç tane kervan
yolu var. Dördüncüsü de inşa halinde. Bunlar, Bakü-Tiflis-Ceyhan
Boru hattı, Bakü-Tiflis-Erzurum boru hattı ve Bakü-Tiflis-Kars
demiryolu ve bunlara dördüncü olarak Nabucco eklendi. Bunların
hepsinde Tiflis var. Orta nokta Tiflis, son noktada ise Türkiye
yer alıyor. Türkiye 2001 yılından beri Gürcistan'ın en büyük
ticari ortağı. Yatırımcı olarak 3. büyük ülke.'
GÜÇLÜ İLİŞKİ
Tiflis Devlet Üniversitesi Uluslararası Kafkas Çalışma Direktörü
ve Siyaset Bilimi öğretim üyesi Prof. Dr. Ghia Nodia da Türkiye
ile Gürcistan arasındaki ilişkilerin son derece güçlü olduğunu
kaydetti.
Nodia, şöyle konuştu:
'Ancak bu iyi ilişkiler ve işbirliği, konunun uzmanları arasındaki
ilişkilere pek yansımıyor. 1990'ların başında Türkçe bilen pek çok
kişinin Gürcistan'da olmasına karşın Gürcistan'da Türk
politikasının iyi bilinmediğini anladık. Şimdi Türkiye'de de
Gürcistan politikasının bilinmediğini görüyoruz. Bu toplantının
yapılması bu anlamda son derece önemli. Uzmanlar ve akademisyenler
arasında işbirliği sağlanabilmesi için önemli bir adım. İki ülke
arasında iyi ilişkilerin gelişmesinde medya da çok önemli, bunun
medyaya da yansıması gerekiyor.'
Nodia, SETA'nın düzenlediği bu toplantı sayesinde ilk defa
Türkiye-Gürcistan ilişkilerinin özel olarak bu toplantıda masaya
yatırılacağını sözlerine ekledi.
İNTERAKTİF İLETİŞİM
SETA Genel Koordinatörü Taha Özhan da Kafkasya'yı kapsayan bu
çalıştay serisinin iki ay önce Ermenistan çalıştayı ile
başladığını, bunu Azerbaycan çalıştayının izlediğini hatırlattı.
Tarhan, bu çalıştaylarda genel hatlarıyla yapmak istediklerinin,
Kafkasya'dan ve Türkiye'den sivil toplum temsilcileri,
akademisyenler, gazetecilerden oluşan iki ayrı grubu bir araya
getirerek, karşılıklı bir interaktif iletişim sağlamak olduğunu
ifade etti.
Bu çalıştayda ise hedeflerinin Kafkasya'daki statükoyu sorgulamak
olduğunu dile getiren Tarhan, şunları aktardı:
'Kafkasya soğuk savaş sona erene kadar çok da gündeme alınmıyordu.
Ancak bütün çatışma konularını bünyesinde barındırıyordu. Büyük
bir gücün uzun yıllar etkisi altında kalmıştı. Büyük enerji
kaynaklarına sahipti ve önemli ticaret yollarının üstünde
bulunuyordu. Çoklu etnik yapıya sahipti. Kısacası şu an Gürcistan
21. yüzyılın bütün çatışma konularının mikro ve makro düzeyde
yaşandığı bir bölge.
Son dönemde yaşanan savaşlar da bunu gösterdi. En çarpıcı
örneklerden biri de Rusya-Gürcistan savaşı oldu. Oradan yeni bir
istikrar arayışına doğru gidildi. Nereye gelindiğini burada
tartışmaya çalışacağız. Nabucco Projesi Kafkasya'da bütün
dengeleri yeniden tartışmamıza neden oldu. Kafkasya bu nedenlerle
özenle üzerinde durulması ve ilgilenilmesi gereken bir bölgedir.'
Çalıştay, daha sonra basına kapalı olarak devam etti. |