Değişen Dünya ve
Türkiye’de Çerkes Kimliği
Değişmekte ve dönüşmekte olan bu yaşlı kürenin kadim
kültürlerinden birini yaratmış olan kimliğimizi yaşatabilmek ve
geleceğe taşıyabilmek için, örgütlü bir dinamizmle hareket etmek
gerekiyor. İzlemek ve yetersiz müdahalelerle yetinmek, müdahale
ediyormuş gibi yapmak geriye düşmemize neden oluyor.
Derneklerimiz, 1908'den bugüne klasik örgütlenme biçimimiz ve bizi
bir araya getiren ortak payda 'Kimlik'; tek dile, tek dine ve tek
etniğe indirgenemeyen tarihsel gerçekliğimiz olan Çerkeslik.
Kimliğe sahiplenme noktasında iyi niyetli olan her siyasi görüşten
üyenin birlikte üretim yaptığı, tüzüğü çerçevesinde işlev gören ve
üst yapımız Federasyon’un zeminini oluşturan bir örgütlülük. Hızla
değişen Dünya ve Türkiye süreçlerine kayıtsız kalmayan ve
kimliğine sahip çıkan bireylerin çabalarının, kültürel varlığın
korunması konusunda, sistemli bir oluşuma dönüştürülmesinde
Derneklerimiz ve Federasyonumuzun oynayacağı rol, tek başına
yeterli olmasa da önemlidir.
Kimliğimize hep birlikte sahip çıkmalıyız!
Kimliğimizle var olmamak aslında yok olmaktır. Bunun farkında
olmak değiştirebilmenin ön koşuludur. Dernek, vakıf, platform,
sivil inisiyatif, federasyon gibi örgütlülüklerin yıllardır
özverilerle sürdürdüğü kimliği koruma çalışmaları ile bugünlere
gelebildik ve bugünden yarına kimliğimize sahip çıkmak, yeniden
üretmek, yeniden tanımlamak için, katılımcı, paylaşımcı, şeffaf
bir yönetim anlayışı artık hakim olmalıdır. Çalışmalarını
verimlilik temelinde yürütecek insanlarımızla, yöneten ve
yönetilen olarak değil, programlayan – katılan – üreten ve
paylaşanlar anlayışı ile birlikte olmak temel ilkelerimizden
olmalıdır.
Çağın, gelişmelerin ve dinamiklerin kesiştiği bir değişimi, her
bireyin sorumluluk hissedeceği kimlik aidiyeti ile
gerçekleştirebiliriz. Tarih boyunca yalnızca hayata, gelişmeye
uyum sağlayanlar, varoluşlarını yeniden üretebilenler, taleplerini
ortak sesle ifade edebilenler ayakta kalmıştır. Yeniden üretmek,
toplumun bütün kesimlerinin katılımıyla mümkündür. Ses olmak,
toplumun tüm kesimlerinin ortak sesi olabilmektir, ancak o zaman
duyulur hale gelir. Tüm farklı fikir ve örgütlenmeleri
olumsuzlayarak, diyalog kapılarını kapayarak, sürekli
ötekileştirerek ve parçalanarak, ilerleyebilmenin olanağı yoktur.
Evrensel değerlerle örtüşen demokratik-kültürel haklar, her
halkın hakkıdır!
Dünyadaki varlığımızın sürmesi için:
1- Türkiye diyasporasında ve tüm dünyada sorunlarımızın
çözümüne yönelik, sürgün ve yaşadığımız soykırımın
tescili, çifte vatandaşlık, BM Otokton Halklar Sözleşmesiyle
uluslararası geçerlilik kazanmış olan koşulsuz olarak
Anavatanımıza yerleşme ve diğer uluslararası sözleşmelerden gelen
hukuki haklarımız, anadilde eğitim başta olmak üzere tüm
demokratik-kültürel haklarımız için, yerel ve uluslararası
kadrolaşma ve çalışma programlarının oluşturulması,
2- Dünyanın zulme, sürgüne ve soykırıma maruz kalmış, diğer
otokton ve diyasporik halklarıyla iş birliğinin
geliştirilmesi, uluslararası düzeyde BM’nin ilgili alt
birimlerine doğrudan üye olunması. AB’deki resmi ve sivil
ilgili birim ve organlarla işbirliği yapılması,
3- Siyaseten gerekli mekanizmaları oluşturmak için XASE
geleneğimizi değerlendirerek yeni açılımlara yönelik alt yapı
oluşturacak çalışmaların organize edilmesi,
4- Türkiye’nin 2012 yılı yeni Anayasa hedefinde, tüm
etnik kavramlardan arınmış, eşitlik ve özgürlüğün başat olduğu,
demokratik ve sivil bir Anayasa için her düzeyde girişimlerde
bulunulması,
5- Kaf-Fed’in Kafkasya ve iç siyasete ilişkin Türkiye
Cumhuriyeti devlet ve hükümet politikalarının oluşumunda,
başvuru noktası olabilecek etkinliğe getirilmesi,
6- Türkiye halklarıyla birlikte Türkiye kamuoyunda
sözümüzün olabilmesi için, benzer pozisyondaki demokratik kitle
örgütleri ile işbirliği koşullarının oluşturulması,
7- Siyasi parti ve medya ilişkilerinin sağlanması,
kimlik özelinde gündemi takip ve gerektiğinde anında doğru
tepkilerin verilebileceği mekanizmaların yaratılması,
8- Toplumumuza dinamizm katmak, moral değerleri yukarı
taşımak için çaba gösterilmesi, kimliğe dair söyleyecek sözü
olan platform ve inisiyatiflerle diyalog kurulması ve
işbirliği koşullarının olgunlaştırılması,
9- Kurumsallığı daha ileriye taşımak, daha dinamik bir
işleyişi yaşama geçirmek, tüm yaş kesimlerini kapsamak, özelde
gençlerle ve kadınlarımızla yetki ve sorumluluğu paylaşarak,
birlikte yönetmek için çalışma ve düzenlemeler yapılması,
çalışmalarımızın temel çerçevesini oluşturmalıdır.
Nasıl Yapmalı?
- İç dinamikleri harekete geçirmek için mevcut koşullar
zorlanmalı,
- Eleştiri ve öz-eleştirinin hâkim kılındığı bir ilişki
sistematiği yaşama geçirilmeli,
- Şeffaflık mutlaka öne çıkarılmalı,
- Gelenek haline getirilmiş uygulamalar doğru ve yol açıcı,
üretime katkı sağlayıcı ise sürdürülmeli, aksi durumda geliştirici
uygulamaların önü açılmalıdır.
Barış içinde, eşit ve özgür yaşayabileceğimiz demokratik bir
Türkiye, Kafkasya ve Dünya için,
katılımcı, paylaşımcı, şeffaf bir yönetim anlayışı özlemimizdir.
Kamuoyumuza saygıyla duyurulur.
ANA SÜTÜ HELAL, ANA DİLİ HAKTIR!
KATILIMCI, ŞEFFAF, FARKLILIKLARA SAYGILI BİRLİĞE EVET!
FİKİRLER ARASINDA ÖRÜLEN DUVARLARA VE ÖTEKİLEŞTİRMEYE HAYIR!
İstanbul Kafkas Kültür Derneği
Yönetim Kurulu Üyeleri ve Kaf-Fed Delegasyonu
Rahmi Tuna,
Yaşar Nogay,
Erhan Şahin,
Cengiz Gül,
Mine Bağ,
Berat Bir Bayraktar,
Doğan Duman,
Hürsen Özlü,
Günsel Avcı,
Zafer Süren,
Ümit Duman,
Yalçın Karadaş,
Yaşar Güven,
Mahmut Nedim Özel,
Birgül Asena Hızal,
Kamuran Çolak,
Yetkin İnanöz,
Kerim Kenan Coşkun,
Erdoğan Yılmaz,
Özlem Aydemir,
Hande Haratoka Yılmaz,
Janberd Dinçer,
Ergün Utku
Faruk Beşgül,
Ahmet Özel,
Azmi Cankılıç,
Faruk Aslandok |