I. XXI. Yüzyıl
Başlarında Küreselleşme ve Entegrasyon
Evrensel tarih süreci kendisini insanlığın, sosyal
teşkilatlanmanın (sosyal, bölgesel ve küresel) ve kamusal hayatın
çeşitli alanlarında (ekonomik, politik, kültürel vb) devamlı
olarak entegrasyon eğiliminde göstermektedir. Son olarak
entegrasyon eğilimi tüm sosyal-tarihi birliklerin (etnik, dini,
sınıf vb.) biçimlenmesinin esasını oluşturmaktadır. (3) Belirli
bir anlamda evren tarihi, ulusal, uluslararası ve devletlerarası
birlikler dahil olmak üzere çeşitli entegre birliklerin yaranma,
gelişme ve parçalanma tarihidir. (4) Bu açıdan entegrasyon
süreçleri ölçeğinin sürekli olarak genişlemesi, yani sınırları
bakımından büyük birliklerin- yerel, bölgesel ve nihayet küresel
(evrensel) yönde gelişmesi evrensel tarihin karakteristik
özelliklerindendir. Başka bir ifadeyle, entegrasyonun gerçekten en
yüksek düzeyi olarak değerlendirilen ‘küresel toplum',
yeryüzündeki tarihi entegrasyon süreçlerinin son durağı ve mantıki
sonucudur.
Tarihin tüm aşamalarında, entegre birliklerin oluşumu sürecinde
etnik, dini, siyasi-ideoloji ve sosyal-ekonomik faktörler dahil,
çeşitli faktörler etkili olmuştur. Tarihin her bir aşamasında bu
faktörlerin etkisi değişik oranlarda olmakla beraber, bazen bu ve
ya diğer faktörün ağırlık kazandığı ve dolayısıyla entegrasyon
süreçlerinin temel ilkelerini belirleyen dönemler de ortaya
çıkmıştır.
Eski çağlardan XX. yüzyılın ortalarına kadar olan dönemde dünyada
yaşanan entegrasyon süreçlerine, genellikle etnik, dini ve
siyasi-ideolojik ilkeler hakim olmuştur. Bunlardan sonuncusu olan
siyasi-ideolojik ilke daha etkin ve dinamikti, nitekim onun
evrensel değerler sisteminin oluşumunu engelleyen kalıplaşmış
etnik ve dini ayrıcalıklarla doğrudan bir bağlantısı
bulunmamaktadır. Fakat siyasi-ideolojik ilkenin varlığı da küresel
entegrasyon için yetersiz kaldı. Komünist ideoloji bayrağı altında
insanlığı birleştirme, aslında ise, dünyanın sürekli mücadele
içerisinde olmuş kapitalist ve sosyalist cephelerine parçalanması
ile sonuçlanmış teşebbüs buna bir örnek olarak gösterilebilir. XX.
yüzyıl başlarında entegrasyon politikasının temeline
yerleştirilmiş olan siyasi-ideolojik ilke önemli amaçlara
ulaşamamakla kalmamış, on yıllarca küresel entegrasyona engel
olmuş ve bunun sonucunda dünyada sosyalist düzenin dağılmasına yol
açmıştır. (5)
Evrensel tarih tecrübesi, adı geçen ilkelerin (etnik, dini ve
siyasi-ideolojik ilkeler) entegrasyonu lokal şeklinden bölgesel
ve küresel altı düzeye kadar aşamalı ve düzenli bir biçimde
geliştirmiş olsalar da, kendi küçük ve sınırlı imkanlarından
dolayı insanlığı “küresel toplum” düzeyine ulaştıramadıklarını
göstermektedir.
XX. yüzyıl ortalarından itibaren dünyada başlayan entegrasyon
süreçlerinde sosyo-ekonomik ilke daha büyük önem kazanmaya
başlamaktadır. Onun dini, etnik, kültürel, politik, ideolojik ve
diğer engelleri aşmasına ve dolayısıyla dünyada entegrasyonun
dayanıklı ve uygun bir temeline çevrilmesine imkan sağlaması bu
ilkenin esas üstünlüğüdür. Tüm insanlık tarihi boyunca ayrı-ayrı
devletlerin “küresel topluma” katılımı çoğu kez doğrudan değil,
bölgesel düzeyde entegrasyon yoluyla, yani dolaylı yoldan
gerçekleşmiştir. Bu nedenle, bölgesel entegrasyonu ulusal düzeyde
entegrasyonun bir gerçekleşme biçimi ve aynı zamanda onun bir
aracı ve basamağı olarak değerlendirmek mümkündür. (6)
Uluslararası entegrasyonun çağdaş aşaması, genellikle
sosyoekonomik prensiplere dayanan bölgesel entegrasyon
birliklerinin şekillenmesi aşaması olarak değerlendirilebilir. Bu
anlamda, şu an varolan ve yapılanmakta olan bölgesel entegrasyon
birlikleri arasındaki ilişkilerin genişletilmesi ve
derinleştirilmesi de boy göstermektedir. Avrupa Birliği (AB),
ASEAN, NAFTA ve diğer bölgesel birlikler arasında işbirliği
sürekli gelişmektedir. (7) Onların arasındaki entegrasyonun
gelişmesi için küresel programlar hazırlanmakta, gerekli mali
yatırımlar araştırılmaktadır. Bu yönde yapılanlara en güzel örnek
olarak, dünyanın iki büyük ekonomi bölgesi olan Avrupa ile Asya'yı
birleştirecek - TRACEKA (8) (Avrupa-Kafkasya-Asya Ulaşım Koridoru)
projesinin gerçekleştirilmesi gösterilebilir.
XXI. yüzyılın ilk on yıllarında gerçekleşmesi beklenilen önemli
projelerden biri, ulusal entegrasyona ulaşmak amacı ile bölgesel
birlikler arasında sürekli ilişkilerin kurulmasıdır.
II. Eski Sovyet Coğrafyasında Entegrasyon Süreçleri
Ulusal entegrasyon süreçlerinde yeni aşamanın şekillenmesi
sosyalist entegrasyon sisteminin (COMECON) (9) ve ilk önce onun
kurucusu ve güç merkezi olan SSCB'nin dağılması ile başlamıştır,
iki küresel entegrasyon birliklerinin (kapitalizm ve sosyalizmin)
farklı gelişim eğilimlerinin kaybolması, son olarak küresel
entegrasyonun gelişim ve yapılanmasına neden olmuştur. Bunun
sonucu ise, küresel entegrasyonun büsbütün yeni kurallarının
ortaya çıkmış olmasıdır. (10)
- COMECON ve SSCB'nin dağılmasından sonra bunların bulunduğu
mekanda sosyo-ekonomik ilkelere dayanarak, içeriği bakımından
farklı olan entegrasyon süreçlerinin yeni yönleri oluşmaya
başladı. Bu yeni yönleri şu şekilde sıralamak mümkün:
- COMECON üyesi devletlerin Avrupa Birliği (AB) ile
entegrasyonunun başlaması;
- Eski SSCB üyesi devletlerin oluşturduğu yeni entegrasyon
birlikleri (Bağımsız Devletler Topluluğu);
Eski SSCB cumhuriyetlerinin de içinde bulunduğu entegrasyon bir
likleri (Karadeniz Ekonomik işbirliği (KEİB) veya
Gürcistan-Ukrayna- Ö zbekistan-Azerbaycan-Moldova (GUÖAM)
Siyasi-ideolojik yapıda oluşturulan, eski COMECON üyesi sosyalist
Avrupa devletleri (Demokratik Almanya Cumhuriyeti, Macaristan, Çek
Cumhuriyeti, Polonya vb.), onlara daha yakın olan sosyal-ekonomik
bir birliğe (Avrupa Birliği'ne) üye oldular, Avrupa devletleri ve
Baltık cumhuriyetlerinin Avrupa'ya entegrasyonu ile bu devletler
jeopolitik bakımdan kendileri için daha doğal olan tarihî bölgeye
kavuştular.
Diğer eski Sovyet cumhuriyetleri Azerbaycan, Ukrayna, Gürcistan
vb. ise Avrupa Konseyine üye oldular. Sovyetler Birliğinin çöküşü
ile bağımsızlığını kazanan 15 yeni cumhuriyet dünyayla bütünleşme
sürecinde kendi yerini, gelişme yönünü ararken sorunlarla
karşılaştı. (11) Doğu Avrupa devletlerinden sonra eski Sovyet
Cumhuriyetleri de Avrupa Konseyine üye oldular. Fakat Doğu Avrupa
devletlerinden farklı olarak, eski SSCB Cumhuriyetleri için
(Baltık kıyısı devletler hariç) Batıya yaklaşma - dünya birliğine
entegrasyonun tek yolu sayılamazdı.
Bu devletler çeşitli bölgesel birlikler oluşturarak, değişik
bölgesel birlikler içerisinde yeni entegrasyon olanakları da
buldular.
Eski SSCB cumhuriyetlerinin kendi aralarında birlikler
oluşturmalarında yeniden entegrasyona ulaşmanın da bir payı var.
Bağımsızlığını kazanan devletler birkaç yıldan sonra yeni
birlikler oluşturdular. Bu da eski Sovyet cumhuriyetlerinin kendi
aralarında entegrasyon olanaklarının olduğunu kanıtlamaktadır.
Bunlara ekonomik, kültürel, dil, teknoloji ve diğer gelenekler de
dahildir.
Eski Sovyet cumhuriyetleri bağımsızlığını kazandıkları ilk
yıllarda etnik ve dini prensiplere uygun gelen birlikler
oluşturmağa da çaba gösterdiler (Türk Devletleri Birliği, Slavyan
Devletleri Birliği vb.). Fakat bu teşebbüsler etkin bir
entegrasyon oluşturamamış ve sadece kültürel alanda işbirliğinin
geliştirilmesi ile sonuçlanmıştır. Bunun da nedeni bölgesel
entegrasyon ilişkilerinin sadece sosyo-ekonomik prensiplere
dayanması olmuştur. Eski Sovyetler Birliği tarafından oluşturulan
entegrasyon coğrafyasının korunması için ilk adım, Rusya'nın
teşebbüsü ile Bağımsız Devletler Topluluğu'nun (BDT) yaratılması
olmuştur. Bu birlik eski siyasî-ideolojik ilkelere dayanarak
faaliyet gösteriyorsa da, aktif post-Sovyet entegrasyon birliğinin
yaşaması ve geliştirilmesi amacı ile, sosyal-ekonomik ilkelerin
yeniden yapılanması için yollar aramaktadır. (12) BDT'nin
kurulmasından bu yana 10 yıldan fazla bir sürenin geçmiş olmasına
rağmen, SSCB'nin siyasî-ideolojik prensiplerinin geçerli olduğu
dönemdeki gibi etkili bir entegrasyon birliğinin oluşturulamadığı
ortaya çıkmıştır. (13) Eski dönemlerde Sovyetler Birliğinin
üyeleri arasında olan sorunlar yüksek yönetim ve güç bakanlıkları
tarafından çözülmekteydi. Şimdi böyle araçları kullanmak zor
gözüküyor. Bu nedenle eski Sovyet Cumhuriyetleri arasında birkaç
uluslararası ve arazi sorunları çözülmemiş kalmaktadır. Kafkasya
bölgesindeki ihtilafları örnek olarak gösterebiliriz. Bu durumda
eski Sovyet coğrafyasında etkili entegrasyonu küçük bölgesel
birlikler bazında oluşturmak mümkündür.
BDT'den sonra ilk böyle bir birlik etnik-politik ilkelere
dayanılarak Rusya ile Beyaz Rusya tarafından kurulan ve sonradan
da geliştirilerek 2000 yılında Avro-Asya Ekonomik Birliği (EvrAsEB)
şeklini alarak Kazakistan, Kırgızistan ve Tacikistan'ın katıldığı
Gümrük Birliği oldu. (14) Azerbaycan, Gürcistan, Moldova, Ukrayna
ve Özbekistan'ın katıldığı diğer birlik ise GUÖAM'dır. (15) Eski
SSCB ülkeleri arasında yeni enerji-ulaşım koridorunun
oluşturulması bu birliğin amaçlarından en önemlisidir.
Son 10 yılda eski SSCB Cumhuriyetlerinin hepsi eski Sovyet
coğrafyasının sınır komşuları ile entegrasyon birlikleri
oluşturmaktalar. Bu birliklere şunlar dahildir:
— Ekonomik İşbirliği Teşkilatı (ECO). (16) Bu birliğe eski Sovyet
cumhuriyetlerinden Azerbaycan, Kazakistan, Özbekistan vb, sınır
devletlerden ise Türkiye, Pakistan, İran vb dâhildir.
— Karadeniz Ekonomik işbirliğine (KEIB) (17) eski Sovyet
cumhuriyetlerinden Azerbaycan, Gürcistan, Rusya, Ukrayna, sınır
devletlerden ise, Türkiye, Romanya, Bulgaristan vb dâhildir.
— Şanghay işbirliği Teşkilatı (ŞİT) (18) - üyeleri Kazakistan,
Özbekistan, Rusya, Tacikistan, Kırgızistan ve Çin.
Görüldüğü gibi bölgesel entegrasyon süreci eski Sovyet
coğrafyasının sınırlarını aşarak, eski Sovyet devletleri dahil
yeni dünya entegrasyon birliklerinin oluşturulmasına ve aynı
zamanda küresel ve bölgesel jeopolitik merkezlerin bu bölgede
güçlenmesine olanak sağlamaktadır.
Bu arada eski Sovyet coğrafyasında gerçekleşen entegrasyon
süreçlerinin birkaç yönünü ve ‘bölgesel adalarını' da ele almaya
değer. Her bir devlet çok taraflı entegrasyonda kendi yerini
aramakta ve ‘küresel topluma' dahil olabilmesi için uygun yolla
stratejik ortaklar bulmağa çaba göstermektedir. (19)
Eski Sovyet coğrafyasında entegrasyon süreçlerinin analitik
yorumu, tüm Kafkasya devletlerinin sosyal-ekonomik ilkelerle
kurulan entegrasyon birliklerine katıldıklarını göstermektedir.
Kafkasya devletlerinin katıldığı tüm bölgesel birliklerin geleceğe
yönelik ve stratejik olduklarını, bu devletlerin bir-birisinin
kalkınma süreçlerini tamamlaması ve hızlandırması açısından önemli
olduklarını söyleyebiliriz. Bu devletlerin ulusal çıkarlarının
gerçekleşmesine fırsat tanıyan ve gerekli olanı, tüm önceki tarihi
evrimin öngördüğü Kafkasya entegrasyonudur. (20)
Kafkasya devletleri arasında bölgesel entegrasyon süreçleri sadece
bölge devletlerinin değil, tüm dünya toplumunun da ilgisini
çekmektedir. Dahili ihtilaflardan arınmış, dünyaya entegre olmuş
Kafkasya, ‘Batı' ile ‘Doğu'yu ve ‘Güney' ile ‘Kuzey'i birleştiren,
bölgede küresel entegrasyonu hızlandıran etkili köprü rolünü
üstlene ve dolayısıyla, küresel entegrasyon süreçlerine yardımcı
olabilir.
III. Kafkasya'da Entegrasyonun Esas Yönleri ve Aşamaları
Son dönemlere kadar SSCB'nin bir bütün olan politik coğrafyasında
yer alan Kafkasya, şimdi değişik politik ve ekonomik çıkarların
birleştiği ve kesiştiği noktada bulunmaktadır. (21) SSCB'den
ayrılan diğer bölgelerden farklı olarak (Baltık, Merkezi Asya,
Batı Slavyan Cumhuriyetleri) Kafkas devletlerinin hukuki ve
politik durumu dünya birliği, dünya devletlerinin durumundan
farklıdır. Kafkasya kendisinin politik-hukuki ve sosyal-ekonomik
bütünlüğünü kaybetmiştir. Kuzey Kafkasya, Rusya Federasyonu
yönetimindedir. Siyasi bağımsızlığını kazanmış üç Kafkas
cumhuriyetinden ikisi, eski “efendisinin” etnik desteğine dayanan
etnik azınlıklar tarafından yapılan çatışmalarla içten
yıpratılmaya zorlanmış Azerbaycan ve Gürcistan, Batı yanlısı
politika uygulamaktadır. Ermenistan ise, de-facto Rusya'nın uydusu
olarak, Kafkasya'da onun politikasını uygulamaktadır.
Kafkasya'nın politik zemininin çok yönlülüğü, Rusya'daki gelişim
yönü belirsiz olan değişimlere doğrudan ve ya dolaylı bir şekilde
katılması, bölgenin zengin karbonhidrat kaynağı olmasına ve
Merkezi Asya petrol ve doğal gazının dünya piyasasına taşınması
için ulaşım koridoru rolündeki öneminin yanı sıra, bölge
devletlerinin kalkınma süreçlerinin zorlu aşamalardan geçmesi ve
kırılgan yapılan konusu, Kafkasya'ya gerek araştırmacıların,
gerekse politikacıların ilgisini çekmektedir . (22)
Kafkasya'da çıkarı olan her bir devlet (Rusya, Türkiye, İran, ABD
vb.) bölge ile ilgili kendi bakış açılarını ve kalkınma
projelerini hazırlamaktadırlar. (23) Kafkasya'daki duruma ve
bölgedeki entegrasyon süreçlerinin gelişimine geleceğine ilişkin
farklı görüşlerin varlığına rağmen, Kafkasya'nın geleceğini
yeniden geleneksel Rusya faktörünün mü, yoksa gelecekte hız
kazanacak yeni stratejik üstünlüklerin mi belirleyeceği soruşma
uygun olarak bu konudaki görüşleri ikiye ayırabiliriz:
• Yeni politik ilişkiler sisteminde bir bütün olan Kafkasya.
• Kafkasya'nın gelecekteki kalkınması, eski entegrasyon modelinin
yeniden oluşturulmuş şeklidir.
Çoğu zaman bir geleneksel üstünlük faktörünün (Rusya) etkisinin
diğerleri (Batı, Türkiye, İslam vb.) tarafından dışlanması, yeni
stratejik üstünlükler olarak değerlendiriliyor. Bazen bu ikileme,
bir “ağabey”in yerine diğerinin geçmesi adı da veriliyor.
Kafkasya'daki entegrasyon süreçlerinin bu tür iki kutuplu şekilde
sistemleştirilmesi çok basit görünüyor. Çağımızdaki durumun
anlaşılması ve bölgesel entegrasyon birliklerinin yapılanması ile
ilgili ilke ve gelişim yönlerinin belirlenmesi için tarih boyunca
Kafkasya'da gerçekleşmiş entegrasyon süreçlerinin incelenmesi ve
değerlendirilmesi gerekmektedir.
A. Sorunun Tarihi
Kafkasya halklarının entegrasyon hareketi XVIII. yüzyıl
sonunda Rusya'nın bu bölgede uyguladığı emperyalist politikaya
tepki olarak başlamıştır. Uzun yıllar devam eden Rusya-Kafkasya
savaşları Kuzey Kafkasya'nın azınlıkta olan halklarını bağımsızlık
için birleşmeğe sevk etti. (24) Bu amaca ulaşmak için Şeyh
Mansur'un 1785 tarihinde ortaya attığı ilk teşebbüs, Kafkasya
halklarının devamlı entegrasyon birliklerinin oluşturulması ile
sonuçlanamadı. (25) Bu harekat sonucunda Şeyh Şamil Kuzey
Kafkasya'da sürekli entegrasyon birliği— imamlık oluşturabildi. Bu
birlik ise, faaliyetini 1834–1859 tarihleri arasında
sürdürebilmiştir. (26)
XX. yüzyıl başlarında Rusya imparatorluğunun dağılmasından sonra
Kuzey Kafkasya'da entegrasyon süreçleri tekrar hız kazanmaya
başladı. Sonuçta 1918–1920 tarihlerinde Kuzey Kafkasya halklarını
birleştiren Dağlılar Cumhuriyeti kuruldu. (27) Nisan 1918
tarihinde ilk kez Kafkasya Demokratik Federatif Cumhuriyeti ilan
edildi. Bu entegrasyon birliği üç ay ayakta kaldı ve sonuçta onun
yerinde Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti, Gürcistan Demokratik
Cumhuriyeti ve Ermenistan Cumhuriyeti olmak üzere üç ayrı bağımsız
devlet yaratıldı. (28)
Rusya'da Bolşevik yönetiminin güçlenmesi sonucu Kafkasya'da
entegrasyon süreçleri yeniden başladı. 1922 tarihinde siyasî
-ideolojik yapıda yeni entegrasyon birliği- Kafkasya Sovyet
Federatif Sosyalist Cumhuriyeti (KSFSC) kuruldu. Bu birliğe üye
olarak Azerbaycan, Gürcistan ve Ermenistan katıldı. Daha büyük
entegrasyon birliği SSCB'nin dahilinde kurulmuş KSFSC sadece üçlü
bir bölgenin merkez tarafından daha etkili şekilde yönetilmesi
amacıyla oluşturulmuş geçici bir sistemdi. Belirli bir süre içinde
bölgede etnik sorunların çözülmesinden, Kafkasya'nın Rusya'ya
entegrasyonu tamamlandıktan sonra, 1936 tarihinde KSFSC
kaldırıldı. (29)
KSFSC ve Dağlılar Cumhuriyetinin kaldırılmasından sonra
hukukî-ekonomik açıdan Kuzey Kafkasya Özerk Cumhuriyetleri (30) ve
Kafkasya Cumhuriyetleri (31) birleşik Kuzey Kafkasya ekonomik
bölgesine (32) entegre edildi. Bu bölgelerin de bir bütün olarak
merkeze- Moskova'ya entegrasyonu sağlandı. Bu süreç SSCB'nin son
yıllarına kadar devam etmiştir.
SSCB dağıldıktan sonra (33) XX yüzyıl başlarında olduğu gibi,
büyük Kafkasya'nın güneyinde üç bağımsız cumhuriyet, Azerbaycan,
Gürcistan ve Ermenistan Cumhuriyetleri kuruldu. Kuzey Kafkasya'da
ise, bağımsızlık uğruna entegrasyon süreçleri hızlanmağa başladı.
Çeçenistan Cumhuriyeti 1992 tarihinde bağımsızlığını kazanarak
bölgeye liderlik etti. (34)
Kafkasya'daki entegrasyon süreçlerinin kısa tarihi analizi,
onların belirli dönemlerde boy gösterdiklerini ve direk olarak
Rusya'daki gelişmelerden etkilendiğini kanıtlamaktadır. Bu durumda
Kafkasya'daki entegrasyon süreçlerinin hızlanması yeni, fakat
zayıf birliklerin oluşması ve onların Rusya'da iç istikrarın
sağlanmasından ve bölge üzerindeki etkisini güçlendirmesinden
sonra parçalanması ile sonuçlanmıştı.
XX yüzyıl sonu- XXI yüzyıl başlarında yeni olağanüstü
sosyal-politik durumun oluşmasıyla Kafkas devletleri bölgenin bir
bütün olarak ve aynı zamanda bölge devletlerinin ayrı ayrılıkta
kalkınmasını destekleyecek bir sosyal-ekonomik birliğe entegre
olma olanağına kavuşmuşlardır. Bu konu, Kafkasya entegrasyonunun
gerçekçi bir modelinin hazırlanması ile mümkün olabilir.
B. Kafkasya'nın Entegrasyon Modelleri
Son dönemler Kafkasya'nın entegrasyonu ile ilgili ortaya
atılmış modeller sayısızdır (Kafkasya Ortak Evi, Kafkasya Ortak
Pazarı, Trans-Kafkasya Birleşik Devletleri). Bu modellere üye olan
devletlerin sayısı ikiden (Azerbaycan, Gürcistan) sekize
(Azerbaycan, Gürcistan, Ermenistan, Türkiye, Rusya, İran, ABD ve
AB) kadar değişmektedir. Ayrı-ayrı devletlerin modellerdeki sayısı
ve üye olarak modelde bulunma devamlılığı değişmekle beraber,
bunlardan her biri belirli bazı sorulara çözüm bulmak için
faaliyet göstermektedirler.
Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra Kafkasya'da barışı,
istikrarı ve kalkınmayı sağlamak amacı ile “Özgür Kafkasya”
fikrinin devamı olarak “Kafkasya Ortak Evi” (35) kurulmuş ve bu
ise, “Özgür Kafkasya” fikrinin modernleştirilmiş ve yeni
jeopolitik gerçeklere uyarlanmış bir görünümü idi.
Bu yönde ilk adım olarak 1989 tarihinde Kafkasya Dağlı Halkları
Asamblesi kurulmuş ve 1991 tarihinde bu kurum Çeçenleri,
Kabardinleri, Adıgeleri, Abazinleri, Abazaları ve Kafkasya'nın
diğer halklarını birleştiren bir Konfederasyona dönüştürülmüştür.
(36) Birinci aşamada “Ortak Kafkasya Evi” fikri Kuzey Kafkasya
halkları arasında çok büyük ilgi yarattı. O zaman bu bölgesel
entegrasyon Kuzey Kafkasya'nın birliği olarak değerlendiriliyordu.
Fakat Kuzey Kafkasya'nın özerk yönetim kurumları için gerekli olan
devlet bağımsızlığı, doğal zenginlik vb. koşulların olmaması,
karşıya koyulan amacın gerçekleştirilmesini engelliyordu. Bu
sorunları önceden gören Kuzey Kafkasyalı politikacılar Kafkasya
entegrasyonuna doğrudan ilgi gösteren güney komşuları olan
Azerbaycan ve Gürcistan'la işbirliğinin geliştirilmesinin
gerekliliğini anlamaya başladılar.
Moskova'nın Kuzey Kafkasya'nın Özerk Cumhuriyetleri üzerinde
yönetimini güçlendirmesi, onların Kafkasya entegrasyonuna
serbestçe katılmalarını çok uzak geleceğe taşıdı. Öte yandan
Ermenistan'ın Trans-Kafkasya'da uyguladığı işgalci ve terörist
siyaset bu devletin pratik olarak yakın gelecekte bölgesel
entegrasyon birliğine katılmasını imkansız kıldı. Böylece, “Ortak
Kafkasya Evi” fikri belirli bir zaman içinde bölgesel önem
kazandıysa da, aslında gerçekleştirilmesi imkânsız oldu.
Aynı nedenle bugün Azerbaycan, Gürcistan ve Ermenistan'ın beraber
katılacakları Kafkasya entegrasyon modelinin gerçekleştirilmesi
de imkansızdır. (37) Bu fikrin gerçekleştirilmesine engel,
Ermenistan'ın Azerbaycan'ın Dağlık Karabağ'daki topraklarını
işgali (38) ve ayrıca Gürcistan'ın Samshe-Cavahetya bölgesinde
Ermenilerin bölücülük politikası yürütmesidir. (39) Azerbaycan'ın
bu durumda, kendisine karşı işgalci politika izleyen Ermenistan'la
ekonomik işbirliği yapmasına imkân bulunmamaktadır. “İkinci
Karabağ sorunu”nun Cavahetya'da tekrarlanması tehlikesi ise,
Gürcistan'ı Ermenistan'la dikkatli olmaya ve aynı zamanda
Azerbaycan'a yaklaşmaya sevk ediyor. Kafkasya'da entegrasyon
modellerinden birisi de, ilk olarak Azerbaycan ile Gürcistan'ın,
sonraki aşamada ise, Ermenistan'ın da katılabileceği düşünülen
“Kafkasya Birleşik Devletleri” (KBD) fikrinin
gerçekleştirilmesidir. (40) Bu fikri önerenin düşüncesine göre,
Abhazya, Güney Osetya ve Dağlık Karabağ'ın "federe birimler olarak
ve ayrılmama şartıyla" KBD'ye girmesi Azerbaycan ve Gürcistan'ın
kalkınmasını engelleyen bölücülüğe son verebilir.
Kafkasya'nın entegrasyon modellerinden birisi de, 1996 yılında
Kislovodsk zirve görüşmelerinde Rusya tarafından önerilen “3+ 1”
modelidir. Azerbaycan, Gürcistan, Ermenistan ve Rusya'nın yanı
sıra Çeçenistan hariç Kuzey Kafkasya Özerk Cumhuriyetleri
yöneticilerinin katıldığı bu zirvede Rusya tarafından "Rusya
Federasyonun Kafkasya'daki çıkarları" ve "jeopolitik açıdan
Kafkasya'nın Rusya'dan ayrılmasının imkansızlığı" fikri defalarca
bildirilmişti. Rusya'nın Kafkasya entegrasyonu için sunduğu “3+ 1”
önerisi bir tarafa uygun gelmesinden ve diğer tarafların işine
yaramamasından dolayı proje halinde kaldı.
Aynı zamanda, Kafkasya'nın büyük bölgesel sistemleri, örneğin
Avrupa Birliğini ve Asya-Pasifik bölgeyi birleştiren merkez olarak
evrensel rolünün gerçekleşmesini hızlandıran bölgesel modellerin
olduğunu da vurgulamak gerekir. Bu modellerden biri AGİT'in
İstanbul zirvesindeki “3+3+ 2” (Azerbaycan, Gürcistan, Ermenistan
+ Rusya, Türkiye, İran + ABD, AB) modelidir.
Kafkasya'nın entegrasyonu için önerilen modelleri inceledikten
sonra, şu esas grupları belirlemek mümkün:
Kuzey Kafkasya Özerk Cumhuriyetlerini ve Kafkasya'nın bağımsız
devletlerini birleştiren “Ortak Kafkasya Evi” modeli;
Kafkasya'nın bağımsız devletleri olan Azerbaycan, Gürcistan,
Ermenistan'ı birleştiren modeller;
Kafkasya'nın bağımsız devletleri ve Rusya'yı birleştiren “3+1”
modeli;
Üç bağımsız Kafkas devletini üç sınır devleti ve diğer dünya
devletlerini birleştiren modeller (“3+3+2”).
Tüm bu projelerde ilgi çekici noktalar var ve proje yazarlarının
kendi projelerinin geçerliliği için ileri sürdükleri görüşleri son
derece inandırıcıdır.
Fakat bu modeller, Kafkasya entegrasyon fikrinin dünya birliği
tarafından desteklenmesine rağmen, şimdiye kadar objektif ve
sübjektif nedenlerden dolayı soyut modeller olarak
kalmaktadırlar. Kanaatimizce, elde olan tüm modellerin
entegrasyonun sosyoekonomik mekanizmasının harekete
geçirebilmenin konseptsel esasını oluşturamaması için genel bir
yetersizliği vardır: Bunun nedeni, Kafkasya entegrasyonunun tüm
sorunlarının, onun yapısının, mekanizmasının ve hareket verici
gücünün doğru bir biçimde yorumlanmamasıdır. Kafkasya'nın gerçekçi
bir entegrasyon modelinin hazırlanması ve onun bu yönde
gerçekleştirilecek somut faaliyetin esasına yerleştirilmesi,
küresel ve bölgesel değişimleri göz önünde bulundurarak
Kafkasya'nın dünya siyasî coğrafyasında yerinin ve rolünün
belirlenmesini (41) ve ayrıca Kafkasya'nın siyasî ve coğrafî
taksimi ile ilgili olarak kullanılan anlamların tekrar
incelenmesini ve streotip usulden vazgeçilmesini gerektirir.
C. “Kafkasya” Anlamı Hakkında
“Kafkasya'nın jeopolitik anlamının bugünkü içeriği kendi
bağlantıları açısından Rusya'nın XV1II-XIX yüzyıllarda
Kafkasya'yı işgali dönemine kadar uzanıyor. Rusya'nın Kafkasya'ya
yerleşmesi sonucu bölge Kafkasya ve Trans-Kafkasya olarak
tanımlanıyor. Sonraki dönemde Trans-Kafkasya'nın ele geçirilen
arazilerinden kuzeyde bulunan yerler için ‘Kuzey Kafkasya' ibaresi
kullanılmaya başlanıyor.
“Trans-Kafkasya”nın adlandırması Rusya'nın bir dış politika
konseptinin bir parçası olarak metropolün ele geçirilmiş bölgenin
siyasi-idari taksimine bakışının ürünü idi. Doğal olarak, çoğu kez
bölge halklarının çıkarları ve aynı zamanda bölgede kurulmuş olan
ekonomik, kültürel ve diğer ilişkiler Rusya imparatorluğunun
çıkarları karşısında hiçe sayılıyordu. Büyük Kafkasya dağlarının
güneyinde bulunan arazilerin Kafkasya ile hiçbir ilgisinin
olmadığını ve dışında bulunduğunu kastetmiş oluyordu. Bundan
dolayı işgal olunmuş Kafkasya'nın kuzey ve güneyinde oturan yerli
halkların bölünmesini öngören bu kategori aslında Rusya
İmparatorluğunun Kafkasya bölgesindeki siyasi amaçlarının
belirtisi ve bu amaca ulaşmanın bir aracı olmuştu.
Tabii, “Trans-Kafkasya” kategorisinin sadece coğrafî değil, aynı
zamanda jeopolitik anlamı da vardı. Bunu “Trans-Kafkasya”nın Rusya
İmparatorluğu'nun Kafkasya bölgesinde güney devlet sınırlarına
kadar uzandığından ve bu kategorinin ölçüsünün değişimlere bağlı
olduğundan görmek mümkün. XIX yüzyılın sonunda Osmanlı
İmparatorluğunun Kars vilayetinin Rusya tarafından işgal
edilmesinden sonra, bu bölge Kafkasya'nın bir parçası olarak
görüldü. Fakat Rusya'nın Kars, Ardahan ve Beyazıt bölgelerini
kaybetmesinden sonra, siyasî ve tarihî belgelerde bu araziler
Kafkasya'nın bir parçası olarak görülmüyordu. Bu araziler Kasım
1918 tarihinde kendisini bağımsız devlet ilan ederek, ‘Güney-Batı
Kafkasya (Kars) Demokratik Cumhuriyeti' adını aldı. (42)
“Trans-Kafkasya” kategorisi jeopolitik gerçekliği, yani Rusya'nın
bölgedeki salt egemenliğini yansıtarak, XX yüzyılın 90'lı
yıllarının başına kadar kullanıldı. Bölgenin jeopolitik
paylaşımında Rusya modelinden uzaklaşılmasının ilk adımı,
“Trans-Kafkasya”nın daha doğru olan ve Azerbaycan, Gürcistan ve
Ermenistan'ı içine alan “Güney Kafkasya” kategorisi ile
değiştirilmesi oldu.
“Güney Kafkasya” terimi daha önce kullanılan “Trans-Kafkasya”
kelimesi gibi Rusya'nın jeopolitik konumun ifade eder bir anlam
taşımaktadır, çünkü Kafkasya'nın, Rusya Federasyonunun yönetiminde
kalan Kuzey Kafkasya'dan farklı olarak, Rusya'dan ayrılan
parçasını ifade ediyor. Kafkasya'nın iki parçaya bölünmesi, yine
de Rusya ile bağımsız Kafkas devletleri arasındaki sınırlara
uyarlanarak değerlendiriliyor. “Güney Kafkasya” teriminin
SSCB'nin dağılmasından sonra daha sık-sık kullanılmağa
başlanılması da rast gele değildir. “Güney Kafkasya” kategorisi
bölgenin yeni jeopolitik durumunun önemli yönünü- üç yeni bağımsız
devletin kurulmasını yansıtıyor.
Tüm Kafkasya'nın geleceği için bu tarihi olayın değeri, bölgede
gelecekte bir bütün olacak Kafkasya'nın kurulmasının temelini
atarak, Kafkasya'nın büyük halklarına bağımsız devletlerini vermiş
ve onların yakınlaşmasına yol açmış olmasındadır.
Bununla ilgili olarak, “Kafkasya devleti” anlamının içeriğini
açıklamaya ihtiyaç var. Öncelikle bu devlet her bir devlet için
gerekli olan öğelere sahip olmalı ve arazi bakımından Kafkasya'da
bulunmalıdır. Şimdiki durumda Azerbaycan ve Gürcistan sözünü
ettiğimiz koşullara uygun, fakat Ermenistan, devlet olmasına
rağmen Büyük Kafkasya dışında bulunmasından dolayı, onu “Kafkasya
devleti” olarak kabul etmek imkânsız. Rusya'ya gelince ise, bu
devlet Kafkasya'nın sadece bir sınır bölgesi olarak kabul etmek
mümkün, çünkü onun arazisinin çok az bir kısmı Kafkasya'ya
bağlıdır.
Bu bakımdan “Güney Kafkasya” terimi bugünkü anlamıyla
Kafkasya'daki jeopolitik süreçlerdeki değişimin mahiyeti ve
içeriğini tam yansıtamamaktadır. Aslında burada söz konusu olan
bir terimin diğeri ile mekanik bir biçimde, Rusya'nın eski Sovyet
mekânı çerçevesinde Kafkasya'yı Kuzey ve Güneye (Trans-Kafkasya)
taksim eden eski değişiklik modeline dayanılarak yapılan bir
değişikliktir.
Kanaatimizce, bu modelin önemli iki eksiği var. Birincisi, bu
model eskimiş, çünkü Rusya'nın Kafkasya'da tek başına egemenliği
döneminin temelini oluşturan jeopolitik gerçeklik kaybolmuştur,
ikincisi, söz konusu model Kafkasya'nın tarih boyunca oluşmuş
sosyoekonomik, sosyo-kültürel ve etnik parametrelerini yanlış
yansıtıyor. Bu yanlışlık öncelikle Türkiye'nin Kuzey-Doğu (Kars,
Ardahan, Artvin, Iğdır vb.) illeri ile İran'ın Kuzey-Batı (Doğu
Azerbaycan ve Batı Azerbaycan) bölgesinin Kafkasya sınırları içine
katılmamasından kaynaklanıyor. Kafkasya'nın Rusya tarafından işgal
edilmesinden yüzyıllar önce, bugün büyük çoğunlukla Kafkasya
halklarının oturduğu adı geçen bu topraklar yüzyıllar boyunca
aynı sosyo-ekonomik ve etno-kültürel mekânda bulunmuş ve
dolayısıyla bu ülkelerin “Kafkasya” vilayetleri ve Rusya'nın
Kafkasya bölgesi (Kuzey Kafkasya) olarak kabul edilebilirler.
Yaptığımız incelemeler sonucu Kafkasya bölgesinin aşağıdaki
şekilde bir taksime tabi tutulabileceğini savunuyoruz:
— Merkezi Kafkasya - üç bağımsız devleti- Azerbaycan, Gürcistan,
Ermenistan'ı içine alan bölge;
— Kuzey Kafkasya - Rusya Federasyonunun sınırlarında bulunan özerk
devlet birimlerini içine alan bölge;
— Güney Kafkasya — Azerbaycan, Gürcistan ve Ermenistan ile sınır
komşusu olan Türkiye'nin illeri (Güney-Batı Kafkasya) ve İran'ın
Kuzey-Batı bölgesi (Güney-Doğu Kafkasya).
Kafkasya'nın parametrelerinin belirlenmesi ve onun sosyoekonomik
mekânının taksimi ile ilgili olarak teklif ettiğimiz model,
kanaatimizce, bölgedeki çağdaş jeopolitik gerçekliği eksiksiz ve
kesin olarak yansıtıyor, bölgenin tüm ülke, vilayet ve özerk
kurumlarını kapsıyor ve bir sosyo-kültürel birlik olarak
Kafkasya'nın tarih boyunca oluşa gelmiş özelliğini dikkate alıyor.
Kafkasya bölgesinin merkez, kuzey ve güney kısımlarına bölünmesi
Kafkasya'da entegrasyon süreçlerinin ilkesel olarak yeni ve
gerçekçi gelişme yollarını belirlemeye olanak veriyor. Aynı
zamanda, Kafkasya'nın taksimi ile ilgili olarak sunulan öneride
Ermenistan'ın “ikili” yeri olduğunu göstermemiz gerekiyor. Sunulan
modelde Ermenistan Merkezi Kafkasya'ya dâhildir, ancak
Ermenistan'ı Güney Kafkasya'ya dahil etmek daha doğru olurdu,
nitekim, bu ülkenin arazisi Büyük Kafkasya'nın dışında,
Türkiye'nin (Güney-Batı Kafkasya) ve İran'ın (Güney-Doğu Kafkasya)
bulunduğu bir arazide yer alıyor. Ermenistan'ın arazisi coğrafî
bakımdan Güney Kafkasya sınırları içerisindedir. Bu durumda bazı
faktörler Ermenistan'ı Güney Kafkasya'ya dâhil etmeye imkân
vermiyor. İlk önce buna neden Ermenistan'ın tarih boyunca SSCB'nin
Trans-Kafkasya ekonomik bölgesi dâhilinde Azerbaycan ve
Gürcistan'la gelişmiş sosyo-ekonomik ilişkilerinin, aynı politik
ve hukuki ve sosyal-demografik parametrelerinin olmasını dünya
birliğinde Azerbaycan ve Gürcistan'la beraber Ermenistan Kafkasya
ülkeleri olarak değerlendirildiğinden dolayı, biz de Ermenistan'ı
şartı olarak Merkezi Kafkasya'ya dâhil ettik.
D. Kafkasya'nın Entegrasyon Yolları
Kafkasya'nın parametreleri ve sosyal-ekonomik yapısının
belirlenmesi için önerilen bu metot sadece post Sovyet mekânını
(Kuzey Kafkasya ve Trans-Kafkasya) kapsayan geleneksel
yaklaşımlardan farklı olarak, Kafkasya'ya, aynı zamanda
Türkiye'nin Doğu ve İran'ın Kuzey-Batı bölgelerini de dâhil etmeyi
öngörüyor. Bu tür yaklaşımın bölgenin çok karmaşık jeopolitik
manzarasını çıkmaza sokacağı akla gelebilir. Fakat böyle yaklaşım
sonucu eksik olan “unsurları” de hesaba katarak, Kafkasya'nın
bütünlüğünü tamamlamaya ve böylelikle de bölgede dinamik,
istikrarlı ve sistemli entegrasyon süreçlerini temin etmek mümkün,
yani biz de Merkezi Kafkasya'nın (Azerbaycan, Gürcistan ve
Ermenistan) bağımsız devletlerini ve bölgenin büyük devletlerini
(Rusya, Türkiye, İran) kapsayan Kafkasya entegrasyon modelini (“3+
3” ) öneriyoruz.
D. 1. Kafkasya'nın Sosyo-Politik Entegrasyonunun Önkoşulları
Önerilen model çerçevesinde Kafkasya'nın çağdaş jeopolitik
manzarasının tüm bölge entegrasyonunun sosyo-politik önkoşullarını
onun terkip parçaları arasında olan sosyal-ekonomik ilişkilerini
büsbütün belirlemeye fırsat tanıyor.
Sosyo-ekonomik açıdan bir bütün olan Kafkasya her zaman bölge
devletlerinin Rusya, Türkiye ve İran'ın (43) özel çıkarları
kapsamında yer almış ve almaktadır. Bu devletlerin her biri
bölgede kendi çıkarları olduğu ve Kafkasya'nın bütünlüğünü
kendilerine uygun bir biçimde anladıkları için, kendilerinin
politik ve hukukî ve ekonomik araçları ile Kafkasya devletleri
arasındaki entegrasyon süreçlerini ve gelişme tempolarını
etkilemiş ve etkilemektedirler. Bunun yanısıra bölge
devletlerinin güç oranı zaman zaman değişmiş ve bunlardan biri
bölgede tek başına “egemen” olmuştur. En son “monopolist” devlet
Rusya olmuştur.
Çağdaş jeopolitik eğilimler ve üç Kafkasya cumhuriyetinin
bağımsızlık kazanması ile öyle bir ortam yaranmış oluyor ki, bölge
devletlerinin her birisi sınır vilayetleri aracılığı ile Genel
Kafkasya entegrasyon süreçlerine katılmak için beraber olanak
kazanmış oluyorlar. Bu ise, sonuçta Kafkasya'nın “ihtilaf
vesilesi” olmaktan çıkarak, tüm bölge devletleri çıkarlarının
karşılandığı bir bölgeye çevrilmesine yardımcı olacak ve
dolayısıyla Kafkasya'da olan bütün ihtilaf ve sorunların çözülmesi
için imkân yaratacaktır. Son on yıl içinde Merkezi Kafkasya
bölgesinde çok önemli değişimler yaşanmıştır. Kafkasya'nın sadece
bu bölgesinde Azerbaycan, Gürcistan ve Ermenistan bağımsızlığını
kazanmış ve bu özgürlük onlara jeo-stratejik yönelimlerini kendi
başına belirleme imkânı vermiştir. Azerbaycan ve Gürcistan dış
politikalarında Batı ve Türkiye ile yakınlaşmayı esas yön olarak
seçmiş ve bu yönde her iki devlet başarılı adımlar atmaktadırlar.
Ermenistan ise, Rusya'nın uydu devleti kalmakta devam etmenin yanı
sıra, İran ile de yaklaşma siyaseti uygulamaktadır. Böylece,
Merkezi Kafkasya devletlerinin farklı jeo-stratejik eğilimlerini
ve bunun da bölgede farklı siyasî birliklerin
(Türkiye-Azerbaycan-Gürcistan ve Rusya-İran-Ermenistan) (44)
kurulmasının başlangıcı olacağını kaydedebiliriz, işte bu
birbiriyle savaş durumunda olan Azerbaycan ve Ermenistan'ın, bir
takım bölücü hareketlerle (Abaza, Güney Osetya ve Ermeni) içinden
yıpratılan Gürcistan'ın bulunduğu Merkezi Kafkasya'nın etnik ve
siyasi alanda yüksek ihtilaflı bölge olmasının nedenini
belirliyor. (45)
Azerbaycan ile Gürcistan'ın ortak jeo-stratejik yönelimlerini göz
önünde bulundurarak, bunun iki devlet arasında ekonomik ve politik
ilişkilerin güçlenmesine yardımcı olduğunu kaydetmek gerekir. Öte
yandan Ermenistan'ın Azerbaycan'a karşı işgalci ve terörist
politikasının (90'lı yılların başlarında Ermenistan 200 binden
fazla Azerbaycan Türkünü tarihî topraklarından çıkarmış ve
Azerbaycan arazisinin % 20-sini işgal etmiştir) yanı sıra
Gürcistan'ın Cavahetya bölgesi Ermenilerinin bölücü faaliyetlerini
organize etmesi ve desteklemesi, Merkezî Kafkasya'daki birçok
sosyal-ekonomik ilişkilerin ve ulaşım ağının bozulmasına neden
olmaktadır. Bununla da Ermenistan aslında bölgede yürüttüğü
politika ile kendisini entegrasyon süreçlerinin dışına itiyor. Bu
durumda Kafkasya'dan geçen ulaşım hatlarının dışında kalıyor. Aynı
zamanda, Ermenistan'ın coğrafî konumundan dolayı Kuzey, Güney,
Merkezi Kafkasya arasındaki ekonomik ilişkiler Ermenistansız
gerçekleşiyor. Azerbaycan'ın, Türkiye, Rusya, İran ile sınırının
ve Hazar denizine çıkışı, Gürcistan'ın ise, Rusya, Türkiye ve
Karadeniz'e çıkışı olmak üzere ortak sınırının olması da bu
devletlerin birbiri ile ilişkilerinin artmasına ve bir bütün
olarak Kafkasya'nın diğer ekonomik bölgelerle ilişkilerinin
gelişmesine yardımcı oluyor. Bu nedenle, ulaşım ve coğrafi açıdan
Kafkasya'nın dünya birliği karşısında olan fonksiyonunu
gerçekleştirmesi, Ermenistan'ın bölgesel entegrasyona katılmasına
bağlı olmaksızın gerçekleşiyor. Bu ise, Ermenistan'ın bölgenin
sosyoekonomik gelişiminde büyük öneminin olmadığını gösteriyor.
Fakat bunun yanı sıra Ermenistan'ın yürüttüğü politika Kafkasya'da
istikrarın bozulmasına neden oluyor.
Kuzey ve Güney Kafkasya bölgesel entegrasyona katılma açısından
Merkezî Kafkasya'dan farklı durumda bulunmaktadır. Rusya, İran ve
Türkiye'nin bir parçası olan Kafkasya'nın bu bölgeleri bölgesel
entegrasyon süreçlerine özgürce katılamıyorlar. Bu nedenle,
Merkezî Kafkasya ülkeleri ile ilişkileri geliştirirken, onlar
katıldıkları ülkelerin politikası ve yasaları çerçevesinde hareket
ediyorlar. Güney ve Kuzey Kafkasya'nın toprakları arasında politik
statüleri bakımından da farklılıklar var: Kuzey Kafkasya Rusya
Federasyonunun özerk cumhuriyetlerinin arazisi olarak tanınıyor,
Güney Kafkasya ise, siyasî özerkliği olmayan üniter devletler olan
Türkiye ve İran'ın vilayetleri ile temsil ediliyor. Bir başka
anlamda, Kuzey Kafkasya'nın Merkezî Kafkasya ülkeleri ile
ekonomik, politik ve kültürel ilişkilerin kurulması için daha
geniş hukuki ve politik imkânları var. Kafkasya'da entegrasyon
süreçlerinin geleceği bakımından Kuzey Kafkasya Güneyden farklı
olarak Merkezî Kafkasya ile beraber eski SSCB'nin bir bütün olan
ekonomik kompleksine, şimdi ise, Merkezî Kafkasya devletleri ile
beraber yeni entegrasyon grubu olan Bağımsız Devletler
Topluluğu'na (BDT) dahildir. Aynı zamanda, Güney Kafkasya eskiden
rekabet içinde bulunan Türkiye ve İran arasında olan devlet sınırı
ile ayrılmış ve bu da bu bölgenin doğu ve batı kısımlarının
entegrasyonuna engel olmaktadır. Diğer taraftan Kuzey Kafkasya
Güneyden farklı olarak yüksek ihtilaflı ve istikrarsız bir
bölgedir. SSCB'nin dağılmasından sonra burada azınlıkta bulunan
halkların bağımsızlık mücadelesi başlamış ve bu da etno-politik
ihtilaflara dönüşmüştü. Bu ihtilaflardan en keskin olan Rus-Çeçen
ihtilafı tüm Kuzey Kafkasya'ya, bazen de Merkezî Kafkasya'yı
istikrarı bozacak şekilde etkiliyor. Bu ihtilafın sonuçlarının
Kuzey Kafkasya'nın bölgeleri arasında ve aynı zamanda Kuzey
Kafkasya ile Merkezi Kafkasya arasında ekonomik ilişkilerin ve
ulaşım sistemlerinin faaliyetine olumsuz etkisi vardır.
Böylelikle, çağdaş Kafkasya'da sosyopolitik süreçlerin
araştırılması, bu bölgenin jeopolitik ve sosyal-ekonomik açıdan
özellikleri olan farklı bir mekân olduğunu göstermektedir:
1. Onu oluşturan kısımlarının bölgesel entegrasyona
katılmak için farklı siyasî ve hukukî olanaklarının olması
(Merkezî Kafkasya'da üç bağımsız devlet; Kuzey Kafkasya'da özerk
devletler; Güney Kafkasya'da idari bölgeler)
2. Kafkasya'yı oluşturan bölgelerin bugün etnik ve siyasî
ihtilafın keskin bir biçim alması, bölgelerarası ekonomik
ilişkilerin bozulması, enformasyon ve ulaşım alanında kopukluğun
ortaya çıkması ile sonuçlanmış farklı jeo-stratejik yönelimler vb.
Görüldüğü gibi, tüm Kafkasya'daki bugünkü durum bölgesel
entegrasyona ulaşmaya olanak vermiyor. Fakat biz tüm Kafkasya'nın
entegrasyonunun prensip olarak mümkün ve kaçınılmaz olacağını
kabul ediyoruz, çünkü bölge halklarının sosyal-ekonomik ilişkileri
birbiri ile ilişkili olan bölgesel ekonominin, değerlerin ve
kimliğin oluşmasına destek olmuştu.
Kafkasya devletlerinin karşılıklı entegrasyonunu etkileyen diğer
faktör de devlet başkanlarının politik başarısı ve
stratejileridir.
Dünya birliği tarafından devlet yönetiminde başarıları ile tanınan
Haydar Aliyev (46) ve Eduard Şevarnadzenin (47) bölgede dostluk ve
kardeşlik ortamını yaratmaya yönelmiş faaliyetleri de Azerbaycan,
Gürcistan ve tüm Kafkasya'da politik ve sosyal-ekonomik birliğin
yaratılması sürecini etkilemektedir. 1996 tarihinde onlar
tarafından Azerbaycan ile Gürcistan arasında “Kafkasya bölgesinde
barış, güvenlik ve işbirliği hakkında” anlaşma imzalandı.
Böylelikle de, “Ortak Kafkasya Evi”nin hukukî açıdan temeli
atılmıştır. (48)
Tüm Kafkasya'nın entegrasyonunun kaçınılmazlığına ve büyük
imkânlarına rağmen, çelişkili olması ağırlılığı ve uzun süreliliği
ile nitelenen bu süreç, onun şu aşamalarının belirlenmesini
öngörüyor:
Merkezi Kafkasya'nın bağımsız devletlerinin entegrasyonu;
Bugünkü sınırların dokunulmazlığı ve bölge devletlerinin
bağımsızlığına saygı şartları dâhilinde
Merkezi Kafkasya'nın Kuzey ve Güney Kafkasya ile entegrasyonu.
Bugünkü aşamada bölgedeki gerçeklik mantıkî açıdan ilk adım olarak
Merkezî Kafkasya devletleri arasında entegrasyon ilişkilerinin
kurulmasını öngörüyor. (49) Öncelikle entegrasyon stratejilerini
serbest şekilde belirleme ve gerçekleştirme imkanları olan
bağımsız Kafkasya devletleri burada bulunmaktadırlar. Öte yandan
dünya birliği de Merkezî Kafkasya devletlerinin barış içinde
bulunmalarından yana, çünkü bu bölge doğu ile batıyı ve güney ile
kuzeyi birleştiren ulaşım hatları sisteminin önemli noktasıdır. Bu
faktörler Merkezi Kafkasya devletlerine bölgesel entegrasyonun
öncüleri görevini üstlenmelerine imkan veriyor. (50) Genel
Kafkasya entegrasyonuna, yani Merkezî Kafkasya'nın Güney ve Kuzey
Kafkasya'ya entegrasyonuna gelince ise, bu gelecekte, özellikle de
entegrasyon süreçlerine Rusya, Türkiye ve İran'ın beraberce
katılımları ile mümkün olabilir.
Merkezi Kafkasya bölgesel entegrasyonun güç merkezidir. Burada
öncelikle Azerbaycan ve Gürcistan'ın bütünsel Kafkasya temelini
yaratmak için gereken önkoşullara sahiplerdir. Bu önkoşullar
şunlardır:
— Tarih boyunca Azerbaycan ve Gürcistan halkları barış içinde,
etnik ihtilaf ve anlaşmazlık olmaksızın yaşamışlar; yüzyıllardır
Gürcistan'da Azerbaycanlılar, Azerbaycan'da ise, Gürcüler barış
içinde yaşamaktadırlar;
— Ermenistan Azerbaycan'a karşı işgalci politika uyguluyor,
devamlı olarak komşularına karşı toprak talebinde bulunarak,
Azerbaycan ve Gürcistan'da Ermeni bölücülüğünü destekliyor. Bu
ise, onun bugünkü aşamada Merkezî Kafkasya'nın entegrasyonuna
katılmasına olanak sağlamıyor;
— Azerbaycan'ın ve Gürcistan'ın coğrafî ve sosyal-demografik
parametreleri (toprak, nüfus vb.) aşağı-yukarı aynıdır;
Azerbaycan'ın ve Gürcistan'ın jeopolitik kalkınma stratejisinin de
benzer yönelimi vardır;
Azerbaycan ve Gürcistan Hazar denizi ve Karadeniz arasında önemli
ulaşım koridorunu oluşturuyorlar. Bu koridorun önemi TRASEKA
projesinin gerçekleşmesinden dolayı artmaktadır. Ulaşım hatları
malların gerekli yönde taşınmasına imkan veriyor (“Batı”, “Doğu”,
“Güney”, “Kuzey”);
Azerbaycan ve Gürcistan'ın bölgesel politik ve ekonomik birliklere
beraberce katılmış olmaları;
Azerbaycan ve Gürcistan'ın bölgesel önemi projelerden
Bakü-Tiflis-Ceyhan petrol boru hattının ve Bakü-Tiflis-Erzurum
doğal gaz hattının çekilmesi ve kullanılmasına birlikte
katılmaları;
Azerbaycan ve Gürcistan tarafından 1996 tarihinde imzalanan
“Kafkasya bölgesinde barış, güvenlik ve işbirliği hakkında”
sözleşmesi ekonomik ilişkilerin kurulmasının ve geliştirilmesinin
temelidir.
Ermenistan'ın Azerbaycan'la (açık), Gürcistan'la (kapalı)
ihtilafları olmasına rağmen, Merkezî Kafkasya'da entegrasyon
süreçleri Azerbaycan —Gürcistan işbirliğinin genişlemesi suretiyle
artmaktadır. Bu olumlu ortamda Azerbaycan- Gürcistan stratejik
parametreleri daha da gelişirse, Ermenistan onlar için gereksiz
taraf olarak görünüyor. Ermenistan'ın komşuları ile ilgili
politikasını değiştirmesi, gelecekte onun Merkezi Kafkasya
entegrasyon süreçlerine katılmasına ve Kafkasya'da sosyal-ekonomik
ilişkilerin gelişmesi sürecini engelleyen istikrarsızlığa son
vermesine fırsat tanıyacak.
Yukarıda vurguladığımız gibi, entegrasyonun her bir aşamasının
ekonomik ve politik yönü vardır. Şimdiki aşamada Kafkasya'da
sadece ekonomik entegrasyon mümkündür.
Böylelikle, bir sosyo-kültürel ve coğrafî bütün olarak
Kafkasya'nın, “küresel toplum”a doğal entegrasyon süreci, kendi
bütünleşmesi aşamalı olduğundan birkaç aşama geçmelidir,
içeriğine göre her sonraki aşama bir önceki aşamanın mantıkî
devamı olacaktır. Tabii, gerçeklikte Kafkasya'nın entegrasyon
sürecinde bazı farklıklar da ortaya çıkabilir, yani önceki
aşamaların amaçları bir sonraki aşamalarda gerçekleştirilebilir ve
ya bunun tersi olabilir. Fakat vurguladığımız bu uygunsuzluklar
Kafkasya'da entegrasyonun aşamalılığını tamamen ortadan
kaldırmamaktadır. Merkezî Kafkasya'nın ekonomik entegrasyonunu
öngören bu aşamalarda ilk önce Azerbaycan ile Gürcistan'ın,
sonraki aşamalarda ise, bu birliğe Kuzey ve Güney Kafkasya'nın
katılması da mümkündür. Bununla ilgili olarak, tedrici bir şekilde
Kafkasya'nın bütün bölgelerini bir bütün olan sisteme
sosyal-ekonomik entegrasyonunu temin edecek bölgesel ekonomik ve
hukukî araçların hazırlanması gerekir. Bu ise, şu ana kadar dünya
ekonomisine entegre olmamış, fakat fonksiyonel açıdan onun önemli
olan süjesinin “küresel toplum”a entegre olmasına imkan
verecektir.
DİPNOTLAR:
1) Azerbaycan Kafkasya Stratejik Araştırmalar Enstitüsü
Başkanı
2) Baku Devlet Üniversitesi, Uluslararası Hukuk ve
Uluslararası ilişkiler Anabilim dalı yüksek lisans öğrencisi
3) Toynbi A. Dj, Postijenie istorii, M., Rolğf, 2001, s.
640
4) Olobalğnoe soobhestvo: Novae sistema koordinat (podxodı
k probleme) SPb,2000; Makinder X.Dj. Qeoqrafiçeskao osğ istorii II
Glementı. —1999, N- 8; A. .Utkin. Olobalizaüie: proüess i
osmıslenie. M.: Logos, 2002
5) Busıgina t.M.Problemi sovremennogo regionalizma. Öjnoe
napravlenie II Evropa i Rossio: problemi öjnogo napravlenie'.
Sredizemnomorğe-Çernomorğe — Kaspiy. M., 1999, str. 455; Vostok/Zapad:
Reqionalğnıe podsistemı i regionalğnıe problemi mejdunarodnıx
otnoşeniy. M., 2002, s.528
6) Şirokov O.K. Mirovıe üentn i periferii: Puti soüialğno-gkonomiçeskogo
razvitie II Vostok, 1998, NQ3; Komarov V. SNQ i Evropeyskiy Soöz
II Pravo 1 gkonomika. 1997, NQ 17-18
7) Evropeyskoe soobhestvo: regulirovanie inteqraüionnıx
proüessov. M., 1986, s.271;Qonçarenko S. Forum «Aziatsko-tixookeanskoe
sotrudniçestvo». Torgovo-gkonomiçeskie gruppirovki v regione. ATGS
II Problemi Dalğnegp Vostoka. 1999, NQ3; ASEAN v sisteme
mejdunarodnıx gkonomiçeskix otnoşeniy. M., 1993; Şişkov Ö. NAFTA:
istoki, nadejdı, perspektivı / MG t MÖ, 1994, NQ11, s.33.
8) Artınov D. TASİS — TRASEKA: perspektivı razvitie II
Gkonomika i statistika,1996 g. N~2; Oegeşidze A. Ehe raz o velikom
Şölkovom puti. Üentralğnao Azie i Kavkaz. 1999. 3(4). S.170-1 81.
9) Fadeev N.V., Sovet Gkonomiçeskoy Vzaimopomohi. M., 1974;
Kompleksnaa programına dalğneyşego uglubienie i soverşenstvovanio
sotrudniçestva i razvitie soüialistiçeskoy gkonomiçeskoy
integraüii stran — çlenov SGV.M., 1971.
10) Portnoy M. Sovremennıe tendenüii mirovıx integraüionnıx
proüessov II SŞA: gkonomika, politika, ideologie. 1997, NQ8.
11) İllarionov A. Bıvşie Sovetskie respubliki v mirovoy
sisteme gkonomiçeskix koordinat. Voprosı gkonomiki. 1992, NQ4-6;Çernevskiy
S.İ. Novıy putğ Azerbaydjana. M.: Azer-Media 2002; V.Papava, V.
Chocheli. The Possibility of Global Economic Grises and Georgia's
Strategy. Georgian Economic Trends, No. 1, 2002.
12) Pirojkov S. Razvitie inteqraüionnıx proüessov v SNQ v
kontekste qlobalğnıx i reqionalğnıx izmereniy. «Üen-tralğnao Azia
i Kavkaz» Obhestvemıo-politiçeskiy jurnal NQ 4 (16) 2001, s.7-19;
Abbas Abbasov, Sodrujestvo vzaimozavisimıx qosudarstv. M., 2002,
str.384; Şmelöv N.P. Stranı Kaspio i Zakavkazğe- qosu-darstva SNQ:
perspektivı ustoyçivoqo gkonomiçeskoqo rosta II Evropa i Rossio:
problemi öjnoqo napravle-nio. Sredizemnomorğe- Çernomorğe — Kaspiy,
M., 1999 q., str. 483; Reznikova 0. Modernizaüio Rossii i
vzaimodeystvie v SNQ II Mirovae gkonomika i mejdunarodnıe
otnoşenie N~ 3, 2000.
13) Gkonomika SNQ: 10 let reformirovanio i inteqraüionnoqo
razvitie. ispolkom SNQM., Finstatinform,2001 q., 420 str.
14) “V Minske obsudot problemi obrazovanie v EvrAzGS”, RİA
“Novosti”, 13 noobro 2002; “Komu nujen takoy EvrAzGS?”, “Novıe
izvestie”, 25 sentebre 2002.
15) Oazeta «Gxo». Baku, 16 marta 2002 q. «Tam, qde
bessilğnı silğnıe. Poka samoe gffektivnoe partnorstvo so stranami
bıvşeqo SSSR osuhestvleetse v ramkax OUUAM; N.lsmaylova, E.Museibov.
Obrazovanie i neko-tone aspektı deetelğnosti OUİJAM (na azerb.
ez.). Jurnal «DİRÇ9LİŞ - XXI osr» Baku.2001, s.93-100
16) Esilğbaev T. OGS: partnorstvo - v interesax vsex stran
reqiona II Kazaxstanskae pravda. 16 mao 1996 q.
17) Qonçarenko S.N. Dinamika Çernomorskoqo gkonomiçeskoqo
sotrudniçestva II Evropa i Rossie: problemi öjnoqo napravlenia.
Sredizemnomorğe — Çernomorğe- Kaspiy. M., 1999, str.455; Borisenko
E. Çernomorskae zona svobodnoy torqovli II Mejdunarodnaejiznğ.
1999, NQ 1, 45 s.
18) Qriqorğeva E. «Şanxayskiy forum» pretenduet na rolğ
mohnoy mejdunarodnoy strukturı II Vreme MN,6 iöne 2000; Reutov A.
Şanxayskoe formirovanie stalo forumom. Komersant. 6 iöle 2000.
19) Olobalizaüie i poiski naüionalğnoy identiçnosti v
stranax Vostoka. M.,1 999 Gkonomika SNQ: 10 let reformirovanie i
inteqraüionnoqo razvitio. ispolkom SNQ- M., Finstatinform,2001 q.,
420 str; Çeşkov M.A. Olobalğnıy kontekst postsovetskoy Rossii.
Oçerki teorii i metodoloqii miroüelostnosti. M. 1999.
20) Glğdar Ismailov. Finansovo-kreditnıy mexaııizm
soüialğno-gkonomiçeskoy inteqraüii Kavkaza. Mejdunarodnae nauçnae
konferenüie «Kavkaz: Istorie, Sovremennostğ i qeopolitiçeskie
perspektivı». Baku, 1998.
21) Oadjiev K.S. Oeopolitika Kavkaza. M.,2001; Duqin A.Q. «Kavkazskiy
vızov», Osnovı geopolitiki. Oeopolitiçeskoe buduhee Rossii.
Mıslitğ prostranstvom. M., 2000; Deqoev V.V. Bolğşae iqra na
Kavkaze: istorio i sovremennostğ. M., 2001; Kuliev Oasan.
Oeopolitiçeskie kollizii Kavkaza. «Üentralğnae Azie i Kavkaz» NQ
(3) 4,1999, s. 23-29
22) Kavkaz: istorie, sovremennostğ i geopolitiçeskie
perspektivı. Mejdunarodnae nauçnae konferenüio. Baku, 1998.
23) Rossie i Zakavkazğe: poiski novoy modeli obhenie i
razvitie v izmenivşemse mire. M., 1999.; Belıy A.V., Remaklğ G.
Rossie i Zapadnae Evropa: qeopolitiçeskie interesı v Kavkazsko-Kaspiyskom
reqione II Evropa i Rossie: Problemi öjnoqo napravlenie.
Sredizemnomorğe - Çernomorğe — Kaspiy. M.,1 999; Çernovskiy S.
Kavkazskae strateqio Vaşinqtona II Mejdunarodnae jiznğ, 1999 q.,
NQI; Onje: Zapadnao aktivnostğ v Zakavkazğe II Mejdunarodnaa jiznğ,
1998 q., N~6; On je: Öjnıy Kavkaz v planax NATO II Mejdunarodnae
jiznğ., 1 998q.,sentebrğ; Pau F.de: Politika Turüii v Zakavkazğe
II Spomıe qraniüı na Kavkaze. M., 1996; Naxavandi F. Rossio, Iran
i Azerbaydjan. istoriçeskie istoki vneşney politiki Irana II
Spomıe qraniüı na Kavkaze. M., 1996.
24) Smirnov N.A. Politika Rossii na Kavkaze v XVI- XIX
vekax. M., 1958 q.; Kokiev Q. Voenno- kolonizaüionnae politika
üarizma na Severnom Kavkaze //Revolöüio i goreü, 1929 q. NQ 5(7)
25) Smirnov N.A. Şeyx Mansur i eqo tureükie vdoxnoviteti II
Voprosı tstorii, 1950, N~1 0; Skitskiy B.V. Soüialğnıy xarakter
dvijenio imama Mansura. Ordjonikidze, 1933.
26) Buşuev S.K. Borğba qorüev za nezavisimostğ pod
rukovodstvom Şamilo. M.-L, 1939; On je: Oosudarstvennae sistema
imamata Şamilo II istorik marksist, 1 937,Kiev, s.5-6.; Maqomedov
R.M.Borğba qorüev za nezavisimostğ pod rukovodstvom Şamila.
Maxaçkala, 1939; Oammer M. Şamilğ. Musulğmanskoe soprotivlenie
üarizmu. Zavoevanie Çeçni i Daqestana. M., 1998; Deqoev V.V. İmam
Şamilğ: prorok, vlasti-telğ, voin. M.,2001.
27) Mezlukaev R.S. K istorii Oorskoy Avtonomnoy Sovetskoy
Soüialistiçeskoy Respubliki. - V sb.: izvcstio Severo-0setinskoqo
nauçno-issledovatelğskoqo instituta, t.20, Ordjonikidze, 1957.;
Oorskae Avtonomnao Sovetskao Soüialistiçeskae respublika (OASSR),
BSG, M., 1997, t.7, s.131.
28) Zakavkazskiy Seym. Sovetskao istoriçeskao gnüiklopedie.
M., 1964, t.5, s.599;
29) Azizbekova P. i dr. Sovetskae Rossie i borğba za
ustanovlenie i uproçenie viasti Sovetov v Zakavkazğe. Baku, 1969;
Zakavkazskaa soüialistiçeskao federativnaa sovetskae respublika (ZSFSR).
BSG, M., 1972, t. 9, 297 s.
30) Severo-Kavkazskiy gkonomiçeskiy rayon. BSG, M., 1976,
t. 23, s. 146-149
31) Minü AA Respubiiki Zakavkazğe. M., 1969.
32) Zakavkazskiy gkonomiçeskiy rayon. M., 1973.
33) Lundestad Q. Kruşenie Sovetskogo Soöza. - V kn.: Vostok,
Zapad, Sever, Öq. Osnovnıe napravlenie mej-dunarodnoy politiki.
1945-1996 q. M., 2002, s. 279-283.
34) Nuxaev Xoj-Axmed. Çeçenüı skoree izmenet mir, cem
izmenot svobode. Baku, 2002; Onje: Rossie i Çeçenio: Mir po
formüle «Pobeda-Pobeda», 2002; Onje: Mı ne zainteresovanı v
porajenii Rossii...», 2002; On je: Universalğnao formula mira.
Baku, 2002.
35) Aliev Rafik, «Kavkazskıy dom». Konüeptua)ğnao osnova
ureguVırovarîıe konfi'ıktov v regıone. Juma «Kavkaz». 1997, NQ 1,
s.16-21; Marnedov Rustam. Kavkazskıy obhı'y dom. Juma/ «Kav/caz».
1997, N- 2, s. 6-7; Xaladdin ibragimli. Kavkazskiy dom: mif i
realğnostğ. Jurnal «Kavkaz», N~1, 1997, s. 12-14; H.Hüseynova «Azorbaycan
Avropa inteqrasiya proses/ari sisteminde», Baki, 1998. s. 68
36) Novae «Kavkazskao konfederaüia». Jurnal «Kavkaz». NQ
2,1997. s. 16-17.
37) A. Qobl. Oeopolitika Post-sovetskoqo öqa Kavkaza.
Jurnal «Kavkaz» NQ 2,1997, s.14-16
38) İsmaylov M.A. Pravda ob armonskoy apressii. Baku, 1996;
Asadov S. Terrorizm: priçina i sledstvie. Baku, 2001; O genoü |