|
|
................... |
|
................... |
KAFKASYA’DAN
ANADOLU’YA GÖÇLER
(SİVAS İLİ ÖRNEĞİ) |
Prof. Dr. Faruk Kocacık
Öğr. Gör. Mehmet Eser
Cumhuriyet Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyoloji
Bölümü |
|
 |
................... |
|
................... |
Giriş
Anadolu, tarihsel gelişim içinde, gerek tarih öncesi gerek
tarihsel dönemlerde büyük rol
oynamış, birçok uygarlığın beşiği olmuştur. Bu tarihsel
gelişim içinde toplumsal yapı da
birçok değişikliklere uğramıştır. Bugünkü Anadolu’nun
toplumsal yapısı ve sorunları, geçmişteki
toplumsal-ekonomik yapı ya da
doğurguları ile ilişkilidir.
Kafkasya’dan göç yoluyla gelerek Anadolu’ya yerleşen ve
günümüzde
Anadolu’nun yerli halkları arasında yer alan Çerkes
toplulukları önemli orandaki
nüfusları ile, “Anadolu’nun savunulması ve cumhuriyetin inşa
sürecine önemli katkılarda
bulunmuşlardır” (Ünal, 1996). Anadolu’daki yerleşmeler
içerisinde Sivas ili ve çevresi bu
yerleşmeler içerisinde önemli bir yere sahiptir.
Osmanlı İmparatorluğu’nun kuruluşu bir “kolonizasyon
devinimi” olarak nitelenmektedir
(Barkan, 1944: 343-356). Bir başka tanıma göre de, Osmanlı
İmparatorluğu, “Büyük Selçuklu İmparatorluğu ile
başlayan bir büyük göç hareketinin,
Anadolu ve Rumeli topraklarında gerçekleşen en son ve en büyük
sentezidir” (Ateş, 1978: 102).
Osmanlı yönetim düzeni, kuruluş ve yükselme devirlerinde
(1300-1579)
imparatorluğun çeşitli bölgelerinde, kendinden önceki sosyal
ve ekonomik yapıyı muhafaza etmek
ilkesine dayandığından (Göyünç, 1973: 71-99) Anadolu ve
Balkanlar’da tımar sistemi titizlikle uygulanmaktaydı.
XVI. yüzyıl ortalarından itibaren
tımar düzeninin, kısmen dış ekonomik etkenlerle bozulması
üzerine (Lewis, 1970: 29-31)
devletin sosyal, yönetimsel ve mali yapısı değişmeye başladı
(Kongar, 1976: 52 ve Karpat, 2002: 57-77).
İmparatorluğun XVI. yüzyıla kadarki dışa dönük olan
yerleştirme politikası
da toprak kayıpları nedeniyle XIX. yüzyılda zorunlu olarak içe
dönük bir görünüm kazandı. Artık
sınırlar dışındaki topraklarda kalan Müslüman Türkler,
Anadolu’ya veya elde bulundurulan
diğer kesimlere göç etmeye başlamışlardı. Bu göçler,
Cumhuriyet döneminde de devam etti.
Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküşünü, yol açtığı olağan üstü
giderlerle bir
ölçüde hızlandıran göçler, toplumun yapısına da büyük
etkilerde bulunmuş ve günümüze dek
süregelmiştir. Bugün Anadolu’da var olan köylerin büyük bir
kısmı, bu göç dalgaları ile
gelenlerce kurulmuştur. Türkiye’nin yerleşme biçimini önemli
derecede etkileyen bu yerleşim yerlerinin bilinmesi,
toplumsal yapının daha iyi
tanınmasına da yardımcı olacaktır.
1. Kafkasya’dan Göçler
Kafkasya sözcüğüyle; Azak Denizi, Maniç çukurları, Hazar
denizi ve
Karadeniz arasında kalan Apşeron Yarımadası’ndan başlayarak,
kuzeybatı
istikametinde toplam 1200 km uzunluğunda ve 110-180 km
genişliğindeki Kafkas dağlarının her
iki yanında uzanan topraklar kastedilir.
Kafkas dağlarının ikiye ayırdığı Kafkasya'nın güneyinde,
Gürcistan ve
Azerbaycan yer alır. Bu bölgeye Transkafkasya da
denilmektedir. Kuzeyde yer alan ve
Kuzey Kafkasya olarak bilinen bölgede ise Adigey, Abhazya,
Karaçay-Çerkes,
Kabardey-Balkar, Kuzey Osetya, Güney Osetya, İnguşetya,
Dağıstan ve Çeçenya bulunur.
Kafkasya, kuzey ve güney olarak ikiye ayrılır. Kuzey Kafkasya,
güneyde
Kafkas dağları, doğuda Hazar Denizi, kuzeyde Kuma ve Kuban
nehirleri, batıda Karadeniz ile
çevrilidir (Allen-Muratoff, 1966: 3-4). Son iki yüz yıl içinde
Osmanlı İmparatorluğu topraklarına
bu ülkeden yapılan göçler, büyük bir kısmı
Çerkesya1 ve Dağıstan’dan (Bala, 1997b: 456-459) oluşan
Kuzey Kafkasya kısmından olmuştur.
Nüfusunun tamamını Müslümanların oluşturduğu kuzey Kafkasya’da
yer
alan Çerkesya, Çeçenistan ve Dağıstan’da; Çerkesler
(Adigeler), Wubıhlar, Abhazlar,
Balkarlar, Osetler, Çeçenler, Lezgiler ve Kumuklar yaşıyordu
(Firuzoğlu, 1999: 687).
Göçebelikten yerleşik hayata geçen Kafkasya’daki Türk boyları,
özellikle
Selçuklular ülkesinden akın eden Orta Asyalı boylar ile
birlikte Moğol istilası zamanında
bölgenin Türkleşmesinde etkili olmuşlardır (Caferoğlu, 1976:
1121). Kuzey Kafkasya’dan göçler,
1768 yılından sonra Rusların burayı istilaları
nedeniyle başlamıştır (Bala, 1997c: 381). Şeyh Şamil’in
1859’da Ruslara yenilgisi ve
tesliminden sonra da bu göçler yoğunlaşmıştır (Pinson, 1973:
71). Göçlerin en yoğun olduğu dönem
ise 1859-1864 yılları arasıdır.
1863 yılında 100.000 tahmin edilen Çerkes göçmenlerinin,
1863-1866 yılları arasında 150.000
kişiye ulaştığı belirtilmektedir (Pinson, 1973: 72). Kuzey
Kafkasya’dan göç eden Çerkeslerin bir kısmı Avrupa
Türkiye’sinde Bulgaristan, Trakya ve
Makedonya bölgelerine; bir kısmı ise Anadolu’ya
yerleştirilmiştir. 1864 Temmuz’una
kadar Rumeli’ye yerleştirilenlerin sayısı, aile olarak 40.000
idi. Aynı yıl sonuna kadar bu sayı
70.000 aileye çıkmıştır. Aynı yıl sonlarında Sırbistan’da,
Bulgaristan’da ve Tuna kıyılarında yerleştirilenler ise
150-200.000 kişi olarak
gösterilmektedir.
Osmanlı resmi belgelerine göre, Rumeli’de Çerkeslerin
yerleştiği iller ve
buralara düşen aile sayısı şu şekildedir: Edirne 6.000 aile,
Silistre-Vidin 13.000 aile,
Niş-Sofya 12.000 aile, Ziştovi-Niğbolu 10.000 aile, Ruscuk-Doburca
ve Kosova-Priştine 42.000 aile (Pinson,
1993: 46). Çerkesler, 1867-68 ve 1876-78
yıllarında Bulgaristan’daki isyanları bastırmakta
Osmanlı Devletine yardımcı
olmuşlardır (Pinson, 1973: 82).
Rumeli’deki bu yerleşmelerin yanı sıra Anadolu’ya da bir hayli
Çerkes
yerleştirilmiştir. 1860-65 yılları arasında Osmanlı
topraklarına göç eden 600.000
Çerkes’ten 175.000’i Rumeli’ye; 30.000’i Ürdün, Şam ve
Halep’e; geriye kalan 400.000’i de
Anadolu’ya yerleştirilmiştir (Davison, 1963: 151).
1864 yılında Samsun’da bulunan H. J. Lennep’in göçmenlere
ilişkin
anlattıklarından kasabanın nüfusu 10.000’i geçmezken, gemiler
dolusu gelen Çerkes göçmenlerinden
dolayı 45.000 kişiyi aştığı, her gün deniz yoluyla 500’den
fazla göçmen geldiği, sıtma, hava değişimi nedenleriyle
ölümlerin çok olduğu anlaşılmaktadır
(Lennep’ten aktaran Aktüre, 1978: 101). Buna göre Kafkasya’dan
göç edenlerin çoğu Anadolu’ya Samsun’dan başka Trabzon,
Batum, Akçakoca, Giresun, Fatsa,
İnebolu, Ayancık, Şile limanlarından giriş yapmışlardır.
Ruslar tarafından Çerkeslere deniz
yoluyla ve eşyasız olarak Kafkasya’yı terk etmelerinin
şart koşulduğu da bilinmektedir (Aydemir, 1988: 34).
1859 yılında Şeyh Şamil’in yenilgisinden sonra da bazı
Çerkesler Ruslara
karşı direndiler, ancak bu direnmeler 1864 yılında Rusların
etkisiyle son buldu. Göç edenlerin
yanı sıra 1877 yılına kadar çeşitli baskı ve eziyet altında
yaşamlarını sürdüren Çerkesler,
1877’de başlayan Osmanlı-Rus savaşından yararlanarak
yeniden ayaklanmışlardır. Osmanlı ordusu yenilince de
Çerkeslerin bütün ileri gelenleri
idam edilmiş, çoğu da Sibirya’ya sürülmüş ve ellerinden
malları ve toprakları alınmıştır
(Bala, 1997c: 384).
1877’den 1897’ye kadar göç eden Çerkeslerin sayısı 323.000
olarak
gösterilmektedir (Kutlu, 1973-74: 24). Bu sayıyı 500.000
olarak gösterenler de vardır
(Türkiye Ansiklopedisi, XVII: 458). Ayrıca Berlin Antlaşması
ile de
Çerkeslerin bir kısmı Suriye’ye gönderilmiştir (Şimşir, 1968:
351-391).
Kuzey Kafkasya’dan yapılan göçlere ilişkin sayılar görüldüğü
gibi oldukça
değişiktir (Barthold, 1997: 141 ve Yüksel, 1994: 116-117).
Oysa ortalama olarak da 1.2 milyonun
üzerinde Çerkes'in göç ettiği
belirtilir (Karpat, 1985: 68).
Değişmeyen gerçek ise Çarlık Rusya’sının çeşitli baskı ve
zulümlerle Kafkasya’nın Otokton
halkı olan Çerkeslerin göçüne neden olduğu; topraklarını,
mallarını elinden aldığı ve bu
politika nedeniyle önceleri Balkan yarımadasına, 1877’den
sonra da oradan Anadolu’ya veya doğrudan doğruya kendi
ülkelerinden Anadolu’ya göç
ettikleridir.
2. Kafkas Göçmenlerinin Anadolu’da Yerleştikleri Bölgeler
ve Şehirler
Osmanlı iskan politikalarına uygun olarak Çerkeslerin
yerleştirildikleri
bölgeler, başta Anadolu olmak üzere; Suriye, İsrail, Mısır,
Ürdün ve Balkanlarda Bulgaristan,
Sırbistan, Arnavutluk ve Romanya topraklarıdır. Anadolu'da
yoğun yerleşmelerin olduğu iller Samsun, Balıkesir, Tokat,
Kayseri, Sivas, Bursa ve
Eskişehir’dir. Bölge olarak da Batı Anadolu, Orta Karadeniz ve
İç Anadolu bölgeleri belli başlı
yerleşim alanlarıdır. Osmanlı yönetiminin Kafkas
göçmenlerini yerleştirme politikalarında; sorunlu
bölgelerde tampon oluşturma,
bataklıkların ıslahı ve tarıma kazandırılması, Müslüman nüfus
dengesini gözetmenin etkili olduğu, bunun yanında ordunun
asker gereksinimini karşılamada
göçmenlerden yararlandığı da bir gerçektir.
Anadolu’ya yerleştirilen Kafkas göçmenlerinin yerleşim
alanları beş grupta
toplanmaktadır (Andrews, 1992: 237-238, Alpan, 2000: 106 ve
Eser, 1999: 94):
1. Sakarya (71 köy), Bolu (69 köy), Kocaeli (14 köy),
İstanbul (6 köy).
2. Bursa (32 köy), Bilecik (14 köy), Balıkesir (82
köy), Çanakkale (15 köy).
3. Ankara (6 köy), Eskişehir (39 köy), Kütahya (4 köy),
Konya (21 köy).
4. Manisa (4 köy), İzmir (6 köy), Aydın (10 köy),
Denizli (2 köy), Afyon (4
köy), Antalya (2 köy).
5. Sinop (25 köy), Samsun (120 köy), Çorum (34 köy),
Amasya (16 köy),
Tokat (66 köy), Yozgat (22 köy), Sivas (34 köy), Kayseri (66
köy), K. Maraş (24 köy), Adana (17
köy), Hatay (3 köy).
Ayrıca başka kaynaklarda bu illerin dışında Giresun, Ordu,
Sakarya, Kocaeli gibi illere de
yerleştirmelerin uygulandığı belirtilmektedir (Yüksel, 1994:
119). Kafkas göçmenlerinin daha
sonra yerleştikleri yerlerde kurdukları vakıflardan
elde edilen bilgilere göre etnik kökenleri şöyledir:
Batum muhacirleri, Kars muhacirleri,
Oltu muhacirleri, Ardahan muhacirleri, Dağıstan muhacirleri,
Kafkasya muhacirleri olarak kaydedilenler yanı sıra
Çerkes muhacirleri, Abhaz
muhacirleri veya Gürcü muhacirleri olarak
nitelendirilmişlerdir. Köylerin çoğunun
isimleri ise Hamidiye, Osmaniye, İhsaniye, İslamiye,
Selimiye, Sultaniye gibi
isimlerdir (Vakıf Genel Müdürlüğü Arşivi, Defter No:
588/14/20, 596/101/86,
593/109/101, 591/5/17/23 den aktaran Yüksel, 1994: 119).
Yukarıda belirtilen yerlere yerleştirilen Kafkas göçmenlerinin
çoğu (%95’i),
kırsal kesimde yerleştirilmişlerdir. Kendilerine ekip
biçmeleri için toprak verilmiş olup
bu toprakların bir kısmı vakıf arazileri, bir kısmı da devlet
(miri) veya köylülerin bağışladığı
arazilerden oluşmaktadır. Örneğin Ankara Sancağına bağlı
köylere yerleştirilen göçmenlere verilen 10534 dönüm
arazinin %75’i çeşitli vakıflara,
%15.91’i devlete ait olup %9.09’u köylülerce bağışlanan
arazilerden oluşmaktadır (Yüksel,
1994: 119).
Burada dikkat edilmesi gereken bir konu yerlerinden
yurtlarından zorla ve
sefalet içinde Anadolu’ya göç eden Kafkas göçmenlerinin
yerleştikten üç ila yedi yıl gibi
kısa sürede köylerinde vakıflar kurmaları (Vakıflar Arşivinde
yaklaşık 119 Kafkas Göçmen Vakfı
mevcut), bu vakıfları kurabilecek gelire sahip olmalarıdır
(Yüksel, 1994: 118). Burada ilk akla gelen, Kafkas
göçmenlerinin kendilerine sağlanan
imkânların kıymetini bilerek ve çalışkanlıklarıyla bu konuma
gelebildikleridir. Çünkü yerleştikleri yerlerde, hem
kendi ihtiyaçlarını karşılamak için
(okul, cami, medrese yaptırmaları) hem de kültürlerini
yaşatabilmek amacıyla hareket
etmeleri söz konusudur. Bir diğeri ise; Çerkes kültüründe
varolan dayanışma, paylaşım ve
birlik duygusudur. Ana yurtlarından zorla sürülerek Osmanlı
topraklarına yerleşen Çerkeslerin, kısa sürede uyum sağlayarak
güçlüklerin üstesinden gelmeleri sahip olunan kültürel
değer ve birikimlerle açıklanabilir.
Çerkes kültüründe toplumdaki birlik duygusu oldukça yüksektir,
geleneklerin işleyişini toplamda
“Khabze”2 kuralları düzenler. Toplumun geleneklere bağlılık
göstermesi yanında, geleneklerden gelen kuralların
toplum üzerinde katı bir yaptırım
gücü de vardır. Toplum tek bir birey gibidir, herkes bir birey
gibi, bireyde herkes gibi düşünür.
Ancak 140 yılı aşkın bir süredir ülkemizde bir arada yaşayan
ve yukarıda belirtmiş olduğumuz süreçlerden geçen
Çerkes topluluklarının toplumsal ve
kültürel yapılarının değişime uğrayarak içinde yaşadıkları
toplumla
benzeştikleri de bir gerçektir3.
3. Sivas İlinde Bulunan Kafkas Göçmen Köyleri
Kafkasya’dan Anadolu’ya yönelik göçlerle Anadolu’da çeşitli
bölgelerde
yerleşen ve sayıları hakkında değişik veriler bulunan, ancak
toplamının 1.5-2 milyon civarında
olduğu konusunda da fikir birliği oluşan göçmenlerin Sivas
yöresinde yerleştikleri ilçeler ve köylerinin adları
şöyledir:
Şarkışla İlçesi; Tavladere (Abhaz), Demirboğa (Abhaz),
Karacaören (Abhaz), Yeniyapan
(Abhaz), Kazancık (Abhaz), Alaçayır (Çeçen), Bozkurt (Çeçen),
Baltalar (Çeçen), Canabdal (Çeçen), Kahvepınar (Oset),
İlyashacı (Çeçen), Yassıpınar
(Kabardey) köyleri olmak üzere ağırlıklı olarak Abhaz ve Çeçen
kökenli Kafkas göçmenlerin oluşturmuş olduğu on iki köy
bulunmaktadır.
Yıldızeli İlçesi; Kayalıpınar (Lezgi), Kapaklıkaya
(Oset), Kiremitli
(Kabardey), Fındıcak (Lezgi), Halkaçayır (Abhaz), Konaközü
(Oset), Sultaniye (Lezgi),
Üyükyaylası (Kabardey), Bulamur (Abhaz), Ilıca (Kabardey),
Cizözü (Kabardey), Çırçır (Abhaz-Adiğe),
Demirözü (Kabardey), Emirler (Karaçay),
Kadılı (Lezgi), Yeniköy (Oset), Yavu (Kumuk) köyleri
olmak üzere farklı toplulukların
oluşturduğu on yedi köy bulunmaktadır.
Kangal İlçesi; Çamurlu (Kabardey), Aşağıhüyük
(Kabardey), Yukarıhüyük
(Çeçen), Tilkihüyük (Kabardey) köyleri olmak üzere dört köy
bulunmaktadır.
Zara İlçesi; Selimiye ve Osmaniye adlı iki Lezgi köyü
bulunmaktadır.
Ayrıca Sivas ve Kayseri şehirlerinin Kangal, Pınarbaşı ve
Şarkışla ilçelerinin ortasında
bulunan Uzunyayla adıyla anılan bölgede, altmış beş Çerkes
köyü vardır. Bunlardan bazıları
Aşağı Kızılçevlik Köyü, Hilmiye Köyü, Karakuyu Köyü, Malak
Köyü, Tahtaköprü Köyü, Yahyabey Köyü, Örenşehir Köyü
gibi köylerdir (Eser, 1999: 94).
Kafkas göçmenlerinin Sivas ili sınırlarındaki köy
yerleşmelerinin coğrafi
olarak dağılımına bakıldığında, bir bütünün parçası olduğu
görülmektedir. Bu bölgeye Osmanlı iskan politikasına uygun
olarak dağıtılıp yerleştirilen Çerkes
topluluklarının bir yerleşim hattı da bugünkü Türkiye
toprakları içerisinde bulunan ve
ülke topraklarının ortasına rastlayan hattı. Bu yerleşim
hattı: Sinop, Samsun, Trabzon gibi
sahil şehir ve kasabalarından başlayarak Anadolu'nun
içerilerine doğru uzanır; Çorum,
Amasya, Tokat, Yozgat, Sivas, Kayseri, K.Maraş, Adana,
G.Antep, Hatay illerine yapılan yerleşmeler
düşünüldüğünde ülke topraklarının
ortasında bir hat oluşturduğu görülür.
Sonuç:
Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküş döneminden itibaren,
kaybedilen
topraklardan elde kalan topraklara ve özellikle de Anadolu’ya
yoğun göç süreci gerçekleşmiştir. Bu
göçler; göçenler üzerinde ve yerleştirildikleri yerler
açısından, Anadolu’da çeşitli
problemlere yol açmış olsa da, toplumsal yapının
biçimlenmesinde etkili olmuştur.
Osmanlı Devleti savaş sonrası yıllarda karşılaştığı göçleri,
istemese de kabul etmek durumunda
kalmıştır. Osmanlı Devleti’nin nüfusunu artırmak için göçleri
teşvik ettiği iddiaları doğru değildir (Karpat, 1985:
62). 1856-1876 göçleri, Osmanlı
Devleti’ne ekonomik bazı problemler yarattıysa da uzun dönemde
göçmenlerin üretici konuma geçmeleri ülke ekonomisine
büyük yarar sağlamıştır (Saydam,
1999: 684).
Uzunyayla bölgesine yerleşen Çerkes topluluklarının yerleşim
yeri olarak bu bölgeyi
tercihlerinde, tarıma dayalı bir köy yaşamı sürdürüyor
olmaları ve bu bölgenin de coğrafi
olarak buna uygun olması gibi bir neden etkilidir. Kafkasya’da
tarım ve hayvancılığa dayalı bir köy yaşamı sürdüren
göçmenler, benzer köy yaşamını
burada da organize ettiler.
Bu bölgede kısa sürede kendi kültürleriyle özdeşleşmiş olan,
at yetiştiriciliği gibi bir uğraşı
yaratarak bunu gelir kaynağı olarak da kullandılar.
Yetiştirdikleri atları tarım, ulaşım
ve taşımacılık gibi işlerde kullandıkları gibi, orduya da at
satarak bir kazanç yolu yaratmış oldular. Fakat zamanla
tarım ve ulaşımda makinalaşma
sonucunda, bu uğraşı önemini yitirdi ve köylüler sadece tarım
ve hayvancılıkla yaşamlarını
kazanmak zorunda kaldılar (Eser, 1999: 95).
Toplumsal yapının daha iyi anlaşılabilmesi için bu günü
hazırlayan ve oluşturan koşulların
ve olayların iyi bilinmesinde yarar vardır. Böylece daha
sağlıklı değerlendirmeler yapmak da mümkün olacaktır.
Kafkasya’dan Anadolu’ya çeşitli tarihlerde yoğun göçler
yapılmıştır. Bu
göçler, yaklaşık olarak 1785 tarihinden itibaren gerçekleşmeye
başlamıştır. Kafkasya’dan da
1.5-2 milyon arasında göçmen geldiği belirtilmektedir.
Kafkasya’dan göç eden Çerkes toplulukları, gelenek ve
göreneklerine oldukça bağlıdır.
Anadolu’ya yerleştikten sonra da hem farklı gelenek ve
göreneklere sahip oldukları için hem de yabancı bir
ülkeye yerleştikleri için zorluklar
çekmişlerdir. Uyum süreçleri zaman almıştır. Ancak yukarıda da
belirtildiği gibi, bu uyum güçlüklerini gerek
çalışkanlıklarıyla ve gerekse
kurdukları vakıflarla aşmasını bilmişlerdir. Zor geçim
koşullarını aşabildikleri gibi,
kurdukları vakıflarla da ülkeye yararlı olmuşlardır.
Bilindiği gibi Osmanlı İmparatorluğu’nda “devlete bağlılığın
temeli farklı
dini, etnik ve toplumsal grupların arasındaki karşılıklı denge
unsurlarıyla, merkezi ve yerel
otoritelerin birbirlerine olan bağımlılığıyla sağlama
alınmıştı” (Karpat, 2002: 19).
Ayrıca “Osmanlı toplumunda devlet bir etnik ögenin malı
olmadığı gibi, devlet de değişik
cemaatlerin içsel yaşayışına müdahale etmedi. Bu cemaatlerle
devlet arasında kurulan yukarıdan aşağıya egemenlik
ilişkisinde bir aksama olmadıkça
dini ya da ulusal zorlamalara gidilmedi, cemaatlerin her
çeşitten gelenek ve göreneklerinin
yaşamasına ve içsel ilişkilerinin büyük ölçüde bunlara göre
düzenlenmesine izin verildi. Bunun kültür alanındaki önemli
sonucu, Osmanlı toplumunun “homojen”
denebilecek bir kültür yaratmaması, kültürel bir
“çoğulculuğu” yaşatmasıdır (Belge, 1991: 1290).
Vakıfların Osmanlı toplumunda önemi oldukça büyüktür. “Klasik
Osmanlı
toplumunun tüm sosyo-kültürel ve idari yapılarının üzerine
kurulduğu üç ana kurum ordu, tımar
ve vakıftır” (Karpat, 2002: 21).
Kısacası, Anadolu’ya yönelik göçlerin demografik, ekonomik ve
toplumsal
yönden olumlu ve olumsuz birçok etkisi olmuştur. Göçmenler
kırsal kesimdeki boş arazilere
yerleştirilmişlerdir. Tapu-kadastro işlerinin düzenli
işleyememesinin de bir sonucu olarak
yerli halk ile çeşitli anlaşmazlıklar ortaya çıkmıştır.
Göçmenler, yeni köylerin kurulmasına
yol açmıştır. Ayrıca göçmenlerin kent hayatına ve küçük
ticarete alışmış olanlarının yerleşim yerlerini terk
edip kentlere, kent dışı yerlere
yerleşmesi sonrasında, göçmenlerin kent ve kasaba çevresindeki
boş arazilere de
yerleşebilmelerine izin verilmesi, “gecekondu” olgusunu
hazırlayan önemli bir faktör
olmuştur. Göçler, sınıflaşma açısından alt sınıfların sayıca
artması yönünde etki yapmıştır.
Nüfus, göçlerle hızla artarken köylünün elindeki arazisi de
küçülmüş ve yetersiz bir duruma gelmiş; sonuçta
toprağını satmaya, köyünde veya
kentte işçi olmaya yönelmiştir (Kocacık, 1980: 185-187).
Tarih boyunca Anadolu’ya gerçekleşen göçlerin ülkemizin
toplumsal
yapısına etkilerinin günümüzde hâlen devam ettiğini
söyleyebiliriz. Göçlerin toplumsal
yapıya olan etkileri, günümüze kadar izlerini
sürdürebilmiştir. Bu nedenle,
bugünkü toplumsal yapımızın iyi bilinmesi için bunun
hazırlayıcısı olan dünü iyi bilmek,
bu günü iyi tahlil ederek önlemler alabilmek mümkün olacaktır.
DİPNOTLAR:
1) Çerkesya (Çerkesya); Kafkas
halklarının tümünü (Adige, Abhaz, Wubıh, Karaçay, Oset,
Çeçen-İnguş ve
Dağıstanlılar) Çerkes üst kimliği kapsamında değerlendiren
tarihçiler ve kuruluşlar, tüm Kuzey Kafkasya’yı
Çerkesya adıyla ifade etmektedirler.
2) Xabze:
Yazılı olmayan geleneksel hukuk kuralları.
3) Kafkas göçmenlerinin
kültürel özellikleri ile ilgili geniş bilgi için bk. Alpan,
2000; Eser, 1999; Yüksel, 1994.
KAYNAKÇA
Akture, S. (1978). XIX. Yüzyıl Sonunda Anadolu Kenti
Mekansal Yapı Çözümlemesi. Ankara:
ODTÜ Mimarlık Fakültesi Baskı Atölyesi.
Allen, W. E. D. ve Murtoff, P. (1966). Kafkas Hareketi
1828-1921. Ankara:Genel Kurmay
Basımevi.
Alpan, A. L. (2000). Sivas’ta Yaşayan Çerkeslerde
Gelenek ve Görenekler. C. Ü. Sosyal
Bilimler Dergisi, (24), s. 105-115.
Andrews, P. A. (1992). Türkiye’de Etnik Gruplar. çev.
Mustafa Küpüşoğlu. İstanbul: ANTTüm
Zamanlar Yayınları.
Ateş, T. (1978). Osmanlı Tarihi Nasıl Yazılmalı. Toplum
Bilim, (4), s. 96-102.
Aydemir, İ. (1988). Kuzey Kafkasyalıların Göç Tarihi.
Ankara: Kendi Yayını.
Bala, M. (1997). “Dağıstan”. İslam Ansiklopedisi, C.
III, MEB. Yayınları, s. 447-451.
Barkan, Ö. L. (1944). Osmanlı İmparatorluğu’nun Teşekkülü
Meselesi. Siyasal Bilgiler Fakültesi
Dergisi, I, 2, s. 343-356.
Barthold, W. (1997). “Türkistan”. İslam Ansiklopedisi.
12/2, s. 140-142.
Belge, M. (1991). “Kültür”. Cumhuriyet Dönemi Türkiye
Ansiklopedisi, 5, İletişim
Yayınları.
Caferoğlu, A. (1976). “Kafkasya Türkleri”. Türk Dünyası
El Kitabı. Ankara: Türk Kültürünü
Araştırma Enstitüsü Yayınları, no: 45.
Davison, R. (1963). Reform in the Ottoman Empire
1856-1876. Princeton: Princeton
Univercity Pres.
Eser, M., ve diğerleri. (1999). “Uzunyayla Bölgesindeki
Çerkes Köylerinde Sosyo-Kültürel
Değişme”. Türkiye Çerkeslerinde Sosyo-Kültürel Değişme,
Ankara: Kaf Der Yayınları, II.
Baskı.
Firuzoğlu, R. S. (1999). Kırım ve Kafkasya’dan Osmanlı
İmparatorluğu’na Göçler. Osmanlı,
ed. G. Eren. Cilt IV, Ankara: Yeni Türkiye Yayınları, s.
687-696.
Göyunç, N. (1973). “XVII. Yüzyılda Güney Doğu
Anadolu’nun Ekonomik Durumu”.
Türkiye İktisat Tarihi Semineri, Ankara: H. Ü. Yayınları, 13,
s. 71-102.
Karpat, K. (2002). Osmanlı Modernleşmesi: Toplum,
Kuramsal Değişim ve Nüfus. çev. A.
Z. Durukan ve K. Durukan. Ankara: İmge Kitabevi.
Karpat, K. (1985). Ottoman Population (1830-1914).
Wisconsin ve London: Medison, 1189,
1985.
Kocacık, F. (1980). Balkanlar’dan Anadolu’ya Yönelik
Göçler (1878-1890). Osmanlı
Araştırmaları, (1), s. 138-190.
Kongar, E. (1976). İmparatorluktan Günümüze Türkiye’nin
Toplumsal Yapısı. İstanbul: Cem
Yayınları.
Kutlu, T. C. (1973). Göç Katliam Sürgün. Kuzey Kafkasya
Dergisi, IV, (23), s. 24-27.
Lewis, B. (1970). Modern Türkiye’nin Doğuşu. Ankara:
Türk Tarih Kurumu Yayınları, IV. 8.
Pinson, M. (1973) “Ottoman Colonization of the Crimean
Tatars in Bulgaria 1854-1862”. VII.
Türk Tarih Kongresi Bildirileri, C. II, Ankara: Türk Tarih
Kurumu Yayınları, Seri IX, no:7.
Pinson, M. (1972). Russian Policy and the Emigration of
Crimean Tatars to the OttomanEmpire 1854-1862. Güney Doğu
Avrupa Araştırmaları Dergisi, (1), s. 37-55.
Pinson, M. (1993). Kırım Savaşı’ndan Sonra Osmanlılar
Tarafından Çerkeslerin Rumeli’ne
İskanı. çev. Erol Taymaz. Çerkeslerin Sürgünü. Ankara: Kafdağı
Yayınları.
Saydam, A. (1999). Kırım ve Kafkasya’dan Yapılan Göçler
ve Osmanlı İskan Siyaseti. Osmanlı,
ed. G. Eren, Cilt IV, Ankara: Yeni Türkiye Yayınları, s.
677-685.
Ünal, M. (1996). Kurtuluş Savaşında Çerkeslerin Rolü,
Cem Yayınları. Ankara.
Yüksel, H. (1994). Kafkas Göçmen Vakıfları.
Vakıflar Dergisi, (XXIV), s. 117-126. |
|
|
|
|
|
|
|
|
 |