...................
...................
‘‘MÜHİM TARTIŞMA’‘YA KATKI:
RUSYA FEDERASYONU NEREYE GİDİYOR?
Junge Welt Gazetesi
Almanca'dan Çeviri: Hatko Schamis
                         
...................
 
...................
DÜNYA ARENASINA GERİ DÖNÜŞ

‘‘Rusya’nın 2020 yılına kadarki Gelişme Stratejisi’‘ başlıklı dokümanter bir yazı. Rusya Devlet Başkanı Putin’in genişletilmiş Devlet Konseyi’nin 8 Şubat 2008 tarihli oturumunda yaptığı konuşma. (1.Bölüm)

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin 8 Şubat 2008 tarihinde Moskova’da, Devlet Konseyi’nin genişletilmiş oturumunda ‘‘Rusya’nın 2020 yılına kadarki Gelişme Stratejisi’‘ni anlattığı önemli bir politik konuşma yaptı. Bilindiği gibi Putin, 7 Mayıs’ta devlet başkanlığını 2 Mart’taki seçimlerden galip çıkan Dimitri Medwedew’e devrediyor. Çünkü 2000-2004 ve 2004-2008 olmak üzere iki dönem devlet başkanlığı yapan Putin’in Rusya yasalarına göre bir üçüncü kez devlet başkanlığına aday olması mümkün değil ama başbakanlık koltuğuna oturacak olan Putin’in, Rusya’nın politik yaşamında hala önemli bir rol oynayacağı da kesin. Putin’in bu önemli konuşmasının geniş bir özetini iki bölüm halinde sizlere sunuyoruz.


Değerli Rusya Vatandaşları,

Sevgili Arkadaşlar,


Rusya Federasyonu Devlet Başkanı olarak görevde kaldığım iki dönemin sonunda, bu yıllar içerisinde neleri yapabildiğimiz üzerine sizlere bilgi vermeyi gerekli görüyor ve ülkemizin geleceği üzerine düşüncelerimi açmak istiyorum.

Hepinizin bildiği gibi 8 yıl önce ülkemiz oldukça kötü bir durumdaydı. Deflasyon nedeniyle vatandaşlarımızın birikimleri büyük değer yitirmişti.

Teröristler gözlerimizin önünde bir büyük iç savaş başlatmış, Dağıstan’a girmiş ve Rusya’nın şehirlerinde evleri havaya uçurmaktaydılar.

Ancak insanlarımız korkuya kapılmadılar, teslim olmadılar; tam tersine ekonomiyi durgunluktan çıkarmak ve çökmekten kurtarmak için büyük bir çaba içerisine girdiler. Hatta Rusya’nın savunmasına ve bütünlüğünün korunmasına yalnızca askeri birimler değil; bütün bir toplum aktif olarak katıldı.

Doktorlar ve öğretmenler, aylarca maaşlarını alamadıkları halde büyük bir sadakatle işlerini yapmaya devam ettiler. İşçiler, işverenler ve mühendisler ekonomiyi içine düştüğü durgunluktan çıkarmak için yoğun çaba gösterdiler. İnsanlarımızdaki bu devletlerini güçlendirme ve ülkede durumu iyileştirme azmini çıplak gözle bile görebiliyordunuz.

Bu nedenle burada bir kez daha bize güvenen ve destek veren herkese teşekkürlerimi sunmak istiyorum. Her zaman arkamda hissettiğim bu destek olmaksızın hiçbir şey yapabilmem mümkün değildi.

İnsanlarımızın bu, Rusya’nın kaderine sahip çıkma azimleri, geçen 8 yılda ulaştıklarımızı mümkün kılan en önemli güç oldu.


Hangi Şartlarda Göreve Başladık?

Önce 1999’un ikinci yarısı ve 2000 yılının başlangıcındaki durum üzerine bir şeyler söylemek istiyorum.

Bildiğiniz gibi Dağıstan’a yapılan saldırı Çeçen Cumhuriyeti’nin Rusya’dan ayrılmasının dolaysız bir sonucuydu ve bu saldırının arkasında Rusya’nın zayıflamasını, hatta çökmesini isteyen ayrılıkçı dış güçlerin kışkırtmaları olduğunu da biliyorduk.

Çeçenistan’da ise terör artık kendi halkını vurmaya başlamıştı. Yerli halktan masum insanlar, din ve iş adamları rehin alınıyor ya da öldürülüyorlardı. ‘‘Al Kaida’‘ yöneticileri tarafından kamplarda teröristler yetiştirilmekteydi. Kendini ‘‘İçkerya (Çeçenistan) ve Dağıstan Halkları Kongresi’‘ ilan eden güç, Karadeniz’den Hazar’a radikal bir ‘‘halifelik’‘ kurmak istediğini ilan etmişti. Rusya’ya karşı saldırganlık ve geleneksel topraklarının bir bölümünü koparma çabaları artık açık açık yürütülmekteydi.


Bunlara karşı ne yapabilirdik?

Ordumuzun morali bozuktu ve savaşa hazır değildi. Ücretlerini ya alamıyor ya da gecikerek alıyorlardı. Teknikleri eskimişti. Askeri savunma sanayi borç içinde yüzmekte, kadro ve tesislerini kaybetmekteydi.

Rusya parçalara bölünmüş ve neredeyse bir ‘‘dilenciler’‘ ülkesi haline gelmişti.

Federasyonun büyük bir bölümünde Rusya’nın yasalarıyla çelişen yasalar yürürlükteydi. (…) Mesela kimi bölgeler kendilerini ‘‘Rusya Federasyonu ile birlik olan egemen devletler’‘ olarak tanımlıyorlardı. Bu şekilde tek tek birimlerden Rusya Cumhuriyeti’ne ve diğer bölgelere baskı yapılmaktaydı.

Değerli Arkadaşlar,

Dikkatinizi bizde böyle tartışmalı 2000’den fazla bölgenin olduğu gerçeğine çekmek istiyorum. Eğer bugün veya gelecekte bu hataya düşersek bunun sonu olmayacak ve ülke parçalanacaktır. (…) O zamanlar devlet yeterince güçlü değildi. Bütün kurumlar zayıflamış ve yasalar dikkate alınmaz olmuştu. Hatta İçişleri bakanlığımızın memurları arasında kimi grupların ekonomik ve politik çıkarları için çalışanlara sıkça rastlanmaktaydı.