|
|
................... |
|
................... |
‘‘MÜHİM
TARTIŞMA’‘YA KATKI:
RUSYA FEDERASYONU NEREYE GİDİYOR?
2. BÖLÜM |
Junge Welt Gazetesi
Almanca'dan
Çeviri: Hatko Schamis |
|
|
................... |
|
................... |
ALINAN ÖNLEMLER
Ekonomimizin önemli bir kısmı oligarkların ve hatta kriminal
yapılanmaların kontrolü altındaydı. Tarım, çok daha derin bir
krize girmişti.
Ülkenin mali yapısı öylesine bozulmuştu ki, devlet neredeyse
bütünüyle dış borçlara bağımlı hale gelmişti. Bunun sonucunda
devlet 1998 yılında ödeme güçlüğüne düştüğünü ilan etmek zorunda
kaldı. Bu, birçok fabrikanın kapanması, işsizliğin artması ve
yoksulluk demekti.
Rusya vatandaşlarının küçük de olsa birikimlerini yok eden
enflasyon 1999’da % 36,5 oranına ulaşmıştı. Yine 1999 yılının
başlarında ödenemeyen ücretler, emekli maaşları ve sosyal
yardımlar bazında borçlanma en yüksek düzeye çıkmıştı. Bazı
işletmeler iki yıldır işçilerinin ücretlerini ödeyemiyorlardı.
Vatandaşların gelirleri 1991’deki gelirlerinin % 40’ı kadardı,
emeklilerinki ise daha da düşmüştü. Sonuçta, Rusya vatandaşlarının
yaklaşık üçte biri yoksulluk sınırının altında yaşıyordu.
Bu, açlık demekti!
Ekonomik ve sosyal zorluklar birçok değer yargısının da yok
olmasına ve toplumda psikolojik bir travmaya neden olmuştu. Çürüme
ve mafyacılık almış başını gidiyordu. Demografik yapı da
bozulmuştu. Doğum oranları düşerken, ölüm oranları artmaktaydı.
Zengin Rusya bir yoksullar ülkesi haline gelmişti.
Bu şartlar altında Rusya’yı krizden çıkarmak için hazırladığımız
planı uygulamaya koyduk: Öncelikle anayasal düzeni yeniden kurmak,
devlet kurumlarını güçlendirmek ve vatandaşlarımıza temel sosyal
garantileri sunmak istiyorduk.
Rusya’nın yeniden inşası işinin insanlarımıza yeni yükler
getirmemesi ve onların yaşam şartlarını daha da kötüleştirmemesi
gerekiyordu… Büyük çabalar sonucunda ülkenin dağılmasını önledik
ve Kuzey Kafkasya’daki savaşı durdurduk. Ayrılıkçılığı bastırdık
ve Terörizme -hala bizim için önemli bir tehlike arz ediyorsa da-
büyük darbe vurduk. Çeçenistan Cumhuriyeti Rusya Federasyonu’nun
eşit bir üyesi oldu. Demokratik bir şekilde parlamento ve
başkanlık seçimleri yapıldı, Cumhuriyetin anayasası kabul edildi.
Su anda ekonomisi ve sosyal kurumları da gelişme halinde.
Ülkede yasal düzeni yeniden kurduk. Yerel yasalar artık Federal
yasalarla çelişmiyor ve federal yasaları daha da geliştirmeye,
daha sistematize hale getirmeye ve gerekli yeni yasal
düzenlemeleri yapmaya devam ediyoruz. Yalnızca Rusya
Federasyonu’nda birliği kurmakla kalmayıp, bütün bu yıllar boyunca
Federasyon içerisindeki ilişkileri de geliştirdik. Federasyonun
bölgelerin ve yerel yönetim birimlerinin işlerine karışmasını
kısıtladık. Aynı zamanda ama sosyal ve ekonomik gelişimin
sağlanmasında bölgelere ve birimlere daha çok sorumluluk verdik.
(…) Devlet yetki ve sorumluluklarının ciddi bir şekilde
dezentralizasyonunu gerçekleştirmiş bulunuyoruz. Elbette daha
yapacak çok şey var, ama genel çizgimizin doğru olduğunu
düşünüyorum.
Kargaşaya Son
Mahkemelerimizin maddi altyapılarını ve bağımsızlıklarını
güçlendirırken, iktidara geldiğimizden beri ülkemiz için sağlıklı
ve işleyen bir politik sistem kurmaya çalışıyoruz.
Öncelikle devleti hammadde ve finans tekelleri ile medya ve dış
politik güçlerin veya dizginsiz popülistlerin baskılarından
kurtardık. Yalnızca ulusal çıkarlarımız değil; milyonlarca
insanımızın en temel ihtiyaçları bile gözardı ediliyordu.
Bugün haklı olarak şunu söyleyebiliriz: Politik kargaşa artık
bitmiştir! Vatandaşlarımızın haklarını etkili ve güçlü kurumlar
eliyle sorumlu ve samimi bir şekilde korumak için elimizden geleni
yapıyoruz ve yapmaya da devam edeceğiz.
Ve Rusya güçlü bir devlet olarak dünya arenasına geri döndü. Rusya
artık yine hesaba katılması gereken ve kendi ayakları üzerinde
durabilen bir devlettir. Ciddi çabalarla dış politikada deneyim
sahibi olduk ve bu deneyimlerden ülkemizin gelişmesi, ulusal
ticari ve tek tek vatandaşlarımızın çıkarlarının korunması yönünde
yararlanıyoruz. Bazı rakamları vermeme izin verin: 8 yıl
içerisinde ülkemize gelen yabancı yatırımlar 7 kat artmış durumda.
Geçmişte ülkemizden çıkan kapitalin miktarı yılda 10, 15, 20 ve
hatta 25 milyar Amerikan Doları'nı bulurken, geçen yıl rekor
kırılarak tam 82,3 milyar Dolar'lık bir sermaye girişi oldu.
Borsa mükemmel bir şekilde gelişiyor, 1999 ile
karşılaştırıldığında 22 katlık bir büyüme gerçekleşmiş durumda. Bu
büyüme ile daha 2006 yılında Meksika, Hindistan, Brezilya ve hatta
Güney Kore gibi yüksek gelişme parametrelerine sahip ülkeleri
geride bıraktık.
1999’da fonlara yatırım miktarı 60 milyar dolar kadardı, 2007’de
bir trilyon 330 milyar dolara çıkmış durumda. Rusya’nın dış
ticaret hacmi 5 kat arttı. Ve her yıl 6 milyon vatandaşımız
yurtdışına seyahate çıkıyor.
Bu rakamlar Rusya’nın nitelik olarak yeni, modern ve dünyaya açık
bir devlet durumuna geldiğini; ticaret ve rekabet gücüne
ulaştığını gösteriyor. Bugün 90’lı yıllarda gerisine düştüğümüz
sosyal ve ekonomik gelişme düzeyini yeniden yakaladık.
Vatandaşlarımızın reel gelirleri reformlara başladığımız günlerden
daha yüksektir. Ve ekonomimiz dur durak bilmeksizin gelişmeye
devam ediyor.
Geçen yıl son 7 yıl içindeki en yüksek gayri safi milli hasıla
büyüme oranına: % 8,1’e ulaştık. Uluslararası uzmanlar 2007
yılında bu büyümede italya ve Fransa’yı geride bıraktığımızı
söylüyorlar.(…) Bu durumda Rusya artık dünyanın 7. Büyük ekonomik
gücüdür.
Enerji, ulaşım, makina üretim ve inşaat alanında büyük projelere
başlandı. Hava ve deniz taşımacılığında da yapısal reformlar
gündeme gelecek. Oto endüstrisinde ve demir yolları teknolojisinde
önemli yatırımlar yapıyoruz. Hükümetimiz için büyük maddi ve
örgütsel olanakları olan devlet işletmelerinin yaratılması özel
bir öneme sahip. Bunlarla birlikte tarım alanında da olumlu
gelişmeleri şimdiden görmek mümkün.
Çocuklarımız gelecekte bizim borçlarımızı geri ödemek zorunda
kalmayacaklar! Dış borçlarımız gayri safi milli hasılamızın %
3’üne gerilemiş durumda ve bu rakam dünyada en düşüktür. Mali
rezervlerimiz de olası krizlere karşı ülkemizi koruyacak ve
gelecekte de sosyal hizmetleri garanti edebilecek düzeye yükselmiş
durumda. Ülkemizin makro ekonomik ve mali yapısının güçlendiğini
ve kendine yeterli duruma geldiğini söyleyebilirim.(…)
İnsanlarımızın reel gelirleri son 8 yılda 2,5 kat arttı. Enflasyon
ve fiyat artışlarından haberim var, ama tekrar ediyorum buna
rağmen reel gelirler 2,5 kat arttı, işsizlik ve yoksulluk azaldı.
Ölüm oranlarının artışı ve doğum oranlarının azalışı da aşılmış
durumda.
Kısa bir süre önce, demografinin düzeltilmesi ile ilgili bir
program hazırlamıştık. Birçokları bu büyük harcamaların bir
yararını olup olmayacağından emin değildi. Fakat bugün büyük bir
mutlulukla söyleyebilirim ki, harcamalara değdi. Geçen yıl son 25
yılın en yüksek doğum oranını yakaladık. Son 15 yılda en çok geçen
sene çocuk dünyaya geldi.
Eğitim, sağlık ve bilimde de olumlu gelişmeler oluyor. Devletimiz
ulusumuzun kültürel sorunlarına da yeniden eğilmeye başladı.
Profesyonel ve kitle sporlarının geliştirilmesi için yeni
olanaklar yaratıldı ve 2014 Kış olimpiyatları için Soçi’nin
seçilmiş olması Rusya’nın yalnızca sportif ve ekonomik
başarılarının değil; uluslararası otoritesinin de arttığının bir
göstergesidir.
Ancak en önemli başarımız, ülkede, insanlarımızın geleceğe yönelik
planlar yapabilmelerini, iş ve aile kurmalarını olanaklı kılan
istikrarın yeniden kurulmasıdır. İnsanlarımızın yeniden geleceğe
umutla bakabilmeleri mümkün oldu.
Tekrar ediyorum: bunların hepsini birlikte başardık. Ve bu,
çalışmalarımızı büyük bir sorumlulukla yürüttüğümüzün bir
kanıtıdır. Çabalarımızın sonucunda insanların yaşamını ve ülkemizi
değiştirmeyi başardık. Gurur duymak hakkımızdır.
(…)
Değerli çalışma arkadaşlarım, 8 yıllık çabalarımızın sonucunda
elbette bir şeylere ulaştık, ama burada duramayız ve
ulaştıklarımızla yetinemeyiz.
Nesnel ve gerçekçi bir şekilde durumu gözden geçirmek ve eleştirel
bakmaya devam etmek zorundayız.
Şimdi, kaynaklarımızı ve deneyimlerimizi ülkemizin gelecekteki
gelişimi için seferber etme göreviyle karşı karşıyayız. 2010
yılına kadar uzanan somut bir gelişme programımız ve bunun için
gerekli bütçemiz var ama şimdiden sonraki 10 yıl için de kafa
yormamız gerekiyor. Bu nedenle bugün 2020 yılına kadarki
stratejimiz ne olmalıdır üzerinde de konuşmak istiyorum.
Stratejinin özü, toplumumuzun en önemli beklentisi, Rusya’nın
gelecekteki gelişim çizgisidir. |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|