...................
...................
KURNAZLIK GERİ KALMIŞ TOPLUMLARA ÖZGÜDÜR

Suat Sarı
GonulDergisi.com

                         
...................
 
...................

Her nedense gelmiş geçmiş tüm hükümetlerin gerek seçim öncesi gerek seçim sonrası vaat-icraat sarmalında vaat ettikleri, müreffeh bir Türkiye ve onun mutlu insanlarıdır. Buna ulaşmak içinse tek yol zengin olmaktır!…

Halbuki toplum zenginliğine ulaşmanın reçetesi bireylerin birbirine saygı ve sevgisinden geçmektedir. Bunun içinse demokrasi denen yönetim şeklinin ne olduğunu, toplumu meydana getiren bireyin yönetenlere karşı hangi haklara sahip olduğunu, yönetenlerin topluma nasıl hizmet etmeleri gerektiğini, hizmetlerin nasıl özgürce sorgulanabileceği gibi argümanları iyi bilmek gerekiyor.

Kısaca anlatmaya çalıştığım konu; İslam coğrafyasındaki milletlerin, yeryüzünde en ezilen ve sefalet içindeki toplumlar olduğunu sorgulamaya çalışıyorum. Yanısıra zengin olanlardan (petrol zenginliği) bugüne kadar ne bir buluş-icat ne de başarılı sporcu ve sanatçılar yetiştiğini görebilmekteyiz.

Neden, neden, neden?

Çünkü bu coğrafyalarda insanlar daha az düşünmeye, daha az örgütlenmeye, daha az sorgulamaya, daha az okumaya yönlendiriliyorlar. O yüzden şimdilerde Mısır, Suriye, Cezayir, Tunus, İran, Sudan, Yemen vb. ülkelerde halk ayaklanmaları yaşanıyor. İnsanlar adil bölüşüm talep ediyorlar. Kurnazlık bir yere kadar prim yapıyor. Toplumlara kurnazlık yerine saygı, sevgi ve hakseverlik ruhu aşılanmadığı müddetçe, toplum barışı da sağlanamıyor.

Karşılıklı saygının tezahür ettiği en önemli sahalardan biri de trafikte araç kullananlarda görülmektedir. Şimdi size Almanya’da yaşanan bir anekdotu aktarıyor ve ona göre bir değerlendirme yapmanızı öneriyorum.

Almanya’nın geniş otobanlarında yol alırken birdenbire otomobiller yavaşlıyor ve yolun iki yanına diziliyorlar, orta şerit boş kalıyor. Yolun ortası bomboş ama hiç kimse oraya direksiyon kırmıyor. Kuyrukta sakin sakin bekliyor.

Biraz sonra durum öğreniliyor; ileride bir kaza olmuş, yol tıkanmış. Böyle durumlarda Alman sürücüler “fermuar ilkesini” uygulayıp iki yana çekilerek yolu polisler, ambulanslar ve çekiciler için serbest bırakıyorlar. Biraz sonra o bomboş yoldan polis arabaları ve ambulanslar neredeyse iki yüz kilometre süratle geçip gidiyor ve olaya müdahale ediyorlar. Çok geçmeden yol açılıyor ve bütün araçlar hareket ederek yolu kullanmaya devam ediyorlar.

Bu yaşananın toplu zeka örneği olduğunu söylemeliyiz!

Alman sürücüler bu toplu zekaya sahip oldukları için sorun daha çabuk çözülüyor ve daha çabuk hareket etme imkanı buluyorlar.

Oysa hepsi tek tek kurnazlık etmeye çalışıp orta şeridi kullansaydı, otobanın tıkanıklığı saatlerce sürerdi ve hepsi zarar görürdü.

Bizde ise ambulansa yol açıldığında kurnaz toplumun asil bireyleri daha fazla yol alabilmek için ambulansın peşine takılıyorlar.

Bu örnekte görüldüğü gibi, mütemadiyen kurnazlık eden bireylerin oluşturduğu bir toplum iyi işlemez. Çünkü kurnazlık toplu çıkara, toplu zekaya aykırıdır. Bireylerin, dönen toplum çarkları içinde birer dişli olmayı kabul etmeleri gerekir. Zeka bunu gerektirir ve çarklar ancak böyle işler.
Organize toplumlarla geri kalmış toplumların temel farkı buradadır.

Geri kalmış toplumlar kurnaz bireylere, ileri toplumlar ise kurnazlığı aklına getirmeyen ve kurallara uyan yurttaşlara sahiptir.

Demokrasi de ancak böyle toplumlarda yürür. Öbür türlüsü; en kurnaz olanın başa geçip kendi menfaatlerini toplum menfaati olarak yutturmasından ibarettir. Yani bir çeşit diktatörlüktür. Unutmayın ki, her zaman sizden daha kurnaz biri çıkar!

 

Kaynakça:
http://www.gonuldergisi.com/kurnazlik-geri-kalmis-toplumlara-ozgudur-suat-sari.html