Twitter üzerinden, Ermenistan’daki ABD
Büyükelçisi John Heffern’in her
adımını takip edebilirsiniz. Nerelere
gider, hangi dernekleri destekler,
kimleri ağırlar... Bir süre önce, bir
Amerikan şirketinin Ermenistan enerji
sektöründe yapacağı yatırıma
odaklanmıştı. Amerika’nın Kafkasya’da
atacağı küçücük bir adım dahi kimsenin
gözünden kaçmaz; hele Rusya’nın, hiç
kaçmaz. Bu kadarını biliyoruz;
Amerikalı bir şirketin yaptığı 250
milyon dolarlık anlaşmanın Rusya’yı ne
kadar kızdıracağını ise göreceğiz. Bu,
mesela Karabağ’da yeni bir savaşa
yeşil ışık yakmak demek olabilir mi?
Şimdilik savaşma iştahları kesilmiş
gibi görünüyor. On günlük gerilimden
sonra, Rusya Cumhurbaşkanı Putin’in,
Soçi’ye davet ettiği Ermenistan ve
Azerbaycan cumhurbaşkanlarını
uzlaşmaya ikna ettiği söyleniyor.
Ancak böyle görüşmeler, hatta bundan
daha derin ve kapsamlı toplantılar
geçmişte defalarca yapıldı. Ermenistan
ve Azerbaycan tarafları, her
defasında, , toplantıdan çıkıp
evlerine ulaştıktan sonra savaş
edebiyatına döndüler. Karabağ’da
kalıcı bir çözüme ulaşılmaması,
Ermenistan’ın bölgesel dış
politikasını çok net biçimde
etkiliyor.
Ne pahasına olursa olsun, Karabağ’da
kaybetmek istemiyor Ermenistan. Bunun
için bölgesel jeopolitik gelişmelerde
her zaman Karabağ meselesine göre
tavır alıyor, dolayısıyla tüm ekonomik
ve siyasi işbirliği kararları
Karabağ’a bağlı oluyor. Ermenistan
için 2013 yılı, Rusya ile Batı
arasında bir denge tutturma çabaları
açısından çok zor geçmişti. Avrasya
Birliği’ne üye olma süreci ile, Avrupa
Birliği’yle siyasi işbirliği
müzakerelerine dönük çabalar çatışmış,
sonuç olarak ülke ikisini de kaybetme
noktasına gelmişti. Bu dengesizliğin
sebebi, Karabağ’da hâlâ kalıcı bir
çözüme varılmamış olması.
Batı ile Rusya arasında kaybolan
Ermenistan, bir taraftan Rusya’sız
yapamayacağını biliyor, diğer taraftan
da, tam olarak Rusya’nın kölesi olmak
istemiyor. Bu nedenle, ABD ile çeşitli
alanlarda işbirliği yapma adımları da
atıyor. Bu durum Rusya için artık
kabul edilemez hale gelmiş olmalı ki,
küçük müttefikine söz anlatmak için
değişik yöntemler kullanmaya başladı.
Azerbaycan’a silah satma, Avrasya
Birliği toplantısında Kazakistan
Cumhurbaşkanı’nın ağzından Karabağ
hakkında sözler, gaz fiyatlarına zam,
son olarak da sınırda gerilim...
Kısacası, çeşitli tehditler...
Ermenistan’ın bu tehditlere ne kadar
dayanacağı belli değil. Geçen yıl
eylül ayında, Avrupa siyasi işbirliği
anlaşmasından çekildikten sonra,
Ermenistan’da Batı ile ilişkiler
konusunda her şey kaybedilmiş havası
hâkimken, bir-iki ay sonra ABD’den
öneriler gelmeye başlamıştı.
Kafkasya’da bir Avrupa-ABD rekabeti
olduğunu söylemek için biraz erken ama
uzun vadede böyle bir rekabetin
oluşması imkânsız değil. Birçok başka
rekabet de söz konusu Kafkasya’da.
Tabloya Türkiye’yi, İran’ı ve Arap
Körfez ülkelerini de eklersek,
sonuçlanmamış bir savaşın nasıl
patlamak üzere olan bir bombaya
dönüştüğünü görebiliriz.
Ancak tabii ki, Rusya’nın hâkimiyetini
yitirmesi söz konusu olamaz. Diğerleri
ancak bu hâkimiyetten küçük bir parça
almak için çabalayabilirler. Mesela
ABD, Ermenistan enerji sektörünün
%15’i için pazarlık yapabilir ama
Rusya bunu bile vermeye razı olmadığı
için Ermenistan’a baskı yapabilir.
Azerbaycan da bunu bilerek, ve belki
Moskova’yla anlaşarak, Ermenistan’a
‘birkaç bomba atabilir’. Rusya’nın
yeşil ışığı olmadan Azerbaycan bunu
yapamaz, çünkü Ermenistan’da binlerce
Rus askeri var, Rus üsleri var, ve
ortada Rusya-Ermenistan savunma
antlaşmaları var.
Bunlar birer mesaj değil mi Ermenistan
için? Büyükelçi Heffern’in ‘enerji
sektöründe bağımsızlık’ için
Twitter’da yaptığı her çağrı,
Azerbaycan sınırında gerilime mi yol
açıyor? Karabağ sorununun çözülmemesi,
Ermenistan’ın sonsuza dek ‘rehine’
durumunda kalmasına neden olacaktır.
Ama Ermenistan Karabağ’sız da var
olabilir mi? Bir çözüm yolu bulunmalı,
Ermenistan cesur adımlar atmalı.
Azerbaycan’la barış yolunda adımlar
atılmalı ama Azerbaycan lideri Twitter
üzerinden savaş ilan etmeye devam
ederse hiçbir adım atılamaz ve Putin
Kafkasların hâkimi olmaya devam eder.
|